1 Ağustos 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

1 Ağustos 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 1.s. TAN Gündelik Güzete BAŞMUHARRIRI hmet Emin YALMAN kirg m hedefi; Haberde, fi- ön” her şeyde temiz, dü- Tüst, i > Baz tee çin. olmak, karin Se a çalışmaktır. | SUNUN MESELELERİ Ta ——... Berlin Müzakerelerinde Fasıla Merlinde, Türk, yi almam bei İay, İevam eden miizak ay aradığı ve ilini, aplalağır tama tay doğumun hükümetle Sayi olmuştur. Ön için p, SORA daireler tatil oldu- —i imiz ile olan iktısadi münasebet ©; evvelâ dine alt takas işle maç, ye meselesi vardır. Al De fiş ii Soplamı Sayi İz olsun bizden 5 Yanağı » Biz ayni süratle mal hlk Zoya için Almanyada bir a- l milyon lira kadar pa- | ea toplanmıstı. Bu kadar büyük | bizi husule gelmesine bir sebep İ ham mallarımızan şekil itiba- j Ge Para İle, Alman ithalât mal- İ Maya le satılmasının det ol- İİ map, BU sebeple bizim mallarımı- | alacak diye hesaba geçiyor, ei Almanyadan gelen malların Boğa ni sliratle Merkez Banka- topla Pa akmıyordu. lm çokluğu karşı: hayat erdi, > “as tediyelerine ni- Nü ten Sönra Alman malla öllerinden Merkez Bu esine çare aramak lâ- m bulunmadıkça, karşı: Alana 2Al seklinde almak üml- Yaya körükörüne mal gön- devam edemezdik.Sonra pa hudutsuz bir surette bağlan- ii ientiğin, bam komşu meme. arta bağa gibi, yangından sağ Kibi, Almanyadan kö- #İ. İİİ almak vaziyetine dü- Hi Z 7 ; Berlin müzakerelerini tam bir suret idare etmektedir. Bu- in içine sathi bir idarel ki, YU karışmıyacağına, e- 3 £ ttiztie, korunacağına İl Sretj; “murların Ykları Ye ver tğelerin masraf tertip-/ m en, kadroları vekiller he| > atak ücretli memurlar, ancak baremde kendi rey, Cekabll eden dereceden Üstün aylık alabilecekler- Bu Dak Vekâletine bağlı M29p SEE teşkilâtı memurları me İn üzerinden aylık al- Maygiki we bırakmamaktadır. Vağgk ev ede ilet, bu memurları) Böre rken ehliyet ve tahsil- Wp Aylı, Sdilerine bu hadler dö-| tağy iy, İçin Jeceğini ilân etmiğ- N *, bir formül aramak» yk, tay ne memurlar hakkmda yine eye BÜFE, bu teşkilât me “Sak bi tespit edilen aylık- biye smdan daha az ma- ir, iç & menfaatlerimizin mu-| tatbik edilen dairelere İ "TAN,, güzel sanatlar mevzuunu ehemmiyetle ele almış bulunuyor. Bu arada edebiyata da geniş bir yer vermektedir. Haftanın muayyen bir gününde bu sütunlarda en mühim edebiyat meseleleri tetkik edilmektedir. Ilah rahmet etsin Ah- met Haşim hislerine ve ihtiraslarma aşırı derecede mağlüp bir adamdı. .Bugün beğendiğinden yarın nefret eder, dün takdir ettiğini iki gün sonra insafsızca yere vu- rurdu. Yine böyle ters bir zamanma gelmiş olâcak ki, Tahşin Nahit merhuman “Ruhu bikayt,, admdaki şiir kitabı intişar edince Tevfik Pikrete imansız bir surette hücu- ma başladı. Ve “Ruhu bikaydın in- gr mta, başlığı md yaz decileri işaret ederek “Ben bu sü- kütun maverasmda birçok edebi ömürlerin ihtizarmı görüyorum,, edasile eskilere karşı meydan oku- mıya kalkıştı. Bühassa Pikrete iyi den iyiye hücumler yaptı. Halbuki o sıralarda edebi öm- rünün ihtizarından bahsedilen Fil; ret henüz kırkını aşmış hayatım en olgun devresini yaşıyordu, imdi burada bu eski hikâ. ş yeyi tekrar edişim, bizde sanatkâra karşı en anlayışlı insan larm bile hücum etmekten nagıl zevk aldığını hatırlatmaktır. Çok eskileri bir tarafa birakalım, Açlıktan ölen, hapsedilen, koyu. lan, boğulan şairlerin maceraları şöyle bir yanda dursun, fakat şu “edebi yeniliğimiz,, denilen devirle ri bir gözönüne getirsek bizim sa. nata ve sanatkâra karşı eskiden. beri verdiğimiz kıymetin mahiyeti. ni anlamak kolaylaşır. Şinasi her nekadar büyük bir sanatkâr değildi, amma kendine mahsus edebi kanaatlere malik, zamanma göre yeniliğin mânasmı iyice kavramış, memleketinin garp medeniyeti dairesine girmesine can dan taraftar bir adamdı. Mansıp. ta, mevkide, parada da gözü yok- tu. Böyle iken aleyhinde yapılma. dık tezvirat bırakmadılar, nihayet devrin makbul ve mukbil ricali ta. rafından “rütbesinin ref'i, maaşı- nın kat'ı ve İstanbuldan def'i, me- slinde verilen jürnallerle zavelir adam mahküm edildi. Öldüğü za- man da cenazesi dört neferin omu- zunda kaldırılarek Ayaspaşa me- zarlığma götürüldü. Bugün kimbi- lir hangi spartımanm temeli onun kemikleri üzerin kurulmuş bu- Tunuyor. amık Kemalin Magosa zm- danmdaki hazin macerası ve Ziya Paşanm Adanada sessiz sadasız ölümü bizde sanat ve fikir adamlarının nasıl hazin âkibetler le karşılaştıklarmı gösteren hazin misallerdir. Haydi Şinasi garezkârlığa, Na- mık Kemalle Ziya Paşa da politi- kaya kurban olup gittiler diyelim, işin asıl acıklı tarafı bizim diyar. da sanatkârm sanatkâra, fikir ada- mının fikir damına düşman olma- sındadır. Bu yüzden memleketimizde müş- pet bir edebiyat cereyanı yarat- mak, bir sanat eserinin yalnız sa- nat bakımından kıymetini aramak kabil olmamıştır. Bir zmanlar divan edebiyatı ile edebiyatta yenileşme cereyanı çar- Piştı durdu. Bir kelimenin mânası mecazi, milennesi, müzekkeri yü- zünden kavgelar yapıldı. Bir “Mut buulendam,, tabiri için kıyametler koparıldı. Hülâsa eskiye bağlı olanlarla ye nilik taraftarları biribirlerine gir diler, biribirlerini hırpaladılar, ba- Zan bu hırpalama söğme derece- sini buldu, Namık Kemalle o Hacı Hoca E- fendilerin arasmdaki mücadeleler. den sonra bu yoldaki boğuşmalar Recaizadeyle muallim Naciye in- tikal etti, Alay, küfür, hakaret derken taraftarlar biribirlerile Ba- brâli caddesinde döğüşmiye kadar vardılar, Vaktiyle hayli hücuma uğrıyan Tevfik Fikret merhum A a, —San'at hayatımızı Dedikodulardan Kurtarmalıyız Yazan: Hıfzı Tevfik izim çocukluğumuzda da bir (dekadanlık) davası vardı. Ahmet Mithat gibi bilgisi yerinde bir fikir adamı o devrin gençleri- ne ha bire atıp tutuyordu. Daha sonraları meşrutiyet olun- ea Rumelide başlıyan miliileşme cereyanını, “Genç kalemler,, mec- muasınm ortaya attığı “Yeni li- san,, davasını © zamanki İstanbu- Jun en benam mütefekkirleri bir alay, bir tehzil mevzuu yaptı. Ve bütün bir dil meselesi bu be- nam mütefekkirler nazarında mu- zaf ile muzafünileyhin yerini değiş- tirmekten ibaret bir teşrifat me- selesi addolundu. İnsan bütün bu işleri gözünün önüne getirince bizim alemimizde sanat ve sanatkâr telâkkisinin boş- luğundan Âdeta bir ürkme duyu- yor. 6 Sanat siyaset işi değildir. Hele s&natkâr politika oyuncağı olma- mak gerektir. Yaşadığımız memle- ket, tarihimizin enginliği, ve sa- nat tarihimizde tesadüf ettiğimiz mefahir son devrin bu sanat Ye- rimsizliği karşısında bizi derin de- rin düşündürmelidir, H“ şeyi devletten, hükümet- ten beklemiye hakkımız yoktur, “Ressamlara verileceg tah ilin dğzkekke kli sahi nil alla e a sisattan edebiyatçılara da bir pay ayıralım,, sözü lâtife bile olsa ho- şa gitmiyor, Hakikat şudur ki .sa- nat âlemindeki dedidokudan uzak- laşmayı bilmeliyiz.. Ve genç sanat- kârı himaye etmesini bilmeliyiz. Ekrem Beyin küçük bir hima- yesi “Edebiyatı Cedide,, nin teşek- . külüne sebep olmuştu. Hatırımda kaldığma göre de Yusuf Ziyann bir teşebbüsü ile “Yedi Meşale, vücut bulmuştu. Birincisi memle. kette başlıyan bir edebi cereyanm temadisine sebep oldu. İkincisi de hiç olmazsa birkaç gençin tanınma sma yardım etti, Son senelerde zamanım maddileş- mesinden midir, nedir bilmem, gençlere karşı teveocüh ve iltifat gösteren kalmadı. Yazdıkları bir. kaç parça yazıyı büyük ümitlerle bip kitap haline koyup bastıran gençler için “Cep Takvimi şairleri, diye alaylı bir isim taktılar. Bun ların yazıları üzerinde bir an du- rup düşünmiye lüzum görülmedi. Kimbilir belki de bunların ara- sında istikbal için çok videdici is- tidatlar vardı, Ve kimbilir belki de bu istidatlar biraz teşvik görse ya- rın beklediğimiz sanatkârı bize ve recekti, enlerde bir gazeteci dos- G li yazı yazmıya meraklı bir genç takdim ettim. Bana “Mec muamda yalnız meşhur imzaların bulunmasmı isterim, diye cevap verdi, Halbuki biz meşhur imzalar üstünde ne mânasiz yazılar oku- duk ve bazan meşhur olmıyan im- zalar bizi nekadar heyecanla dü- gündürdü. “Üzümü ye de bağmı sorma, der ler, Bence bir yazıya kıymet ve ren mümzisi değil mühtevasıdır. Victor Hugo on beş yaşınds iken giirlerini Academie'ye göndererek takdir almış, en şöhretli devrinde de en büyük hücumlara maruz kal. muşti. Biz ne on beş yaşındaki şairler için takdir istiyoruz, ne de asrmt aşmış ihtiyar sanetkâra hücumda fayda buluyoruz . Bizim fikrimizee (omemlekette dedikodusuz, garezsiz bir ede - biyat cereyanı, bir sanat aşkı yaratmak lâzımdır. Bunun için mek teplerimizde kültür derslerine ait programlardan başlıyarak bu işle alâkadar her şeyde ve her yerde bir hareket bir heyecan uyandır. malıdır. ( ümüzde bu sanst heyeca- nını kısacak hiçbir şey yok tur, Artık eskiler, yeniler davası kalmamıştır, dilimiz en tabil isti- kamette ilerleme ve genişleme yo- Yunu bulmuştur. Ve arkamızda ka lan tarih bize binbir mevzu vere- cek kadar şerefler ve kahramanlık larla doludur. Gönülleçimizin yalnız bu #on yl lara ait heyecanlarmı kalemleri- mize toplıyabilsek aradığımız sa. nat eserini karşımızda görebilece- ğiz. Tekrar ediyoruz: Esasında güç olmıyan bu işi yapabilmek için sa- nati ve sanatkârı hakir görmekten vazgeçmeliyiz. Tenkidi sanat için nekadar Jü- xumlu ise haksız ve insafsız hücum da sanat ve sanatkâr İçin o kadar zararlıdır. Bu zarar İse netice itiba rile memleketin zararıdır, Kalplerimizin ateşini sanatkârm gözyaşile ıslatmak İstiyoruz ve duyduğumuz aşkı onun kaleminde dile getirmek ihtiyacmdayız... Bu savaşla bizimle beraber olan lar elini uzatsın. i silkdikn 2aja imi vii 5 fa aaa Bize sorunuz icevap verelim a wer 1 — Kadıköy Bahariyede “Cena, : Pğer kardeşinizin oğlunu seven ba- yan on sekiz yaşında ise mesele yok, Sizin seve kendi isteği ile giden bir kimseyi zorla almak kabil değildir. Fakat her ihtimale karşı, iki genci nikâhlamak, fikrimce en münasip bir şekildir. Böylece emrivâki karşı- sında kalan hasım taraf, hak kazana mıyacağı kanun yollarma bile baş- vurmak ümidini kaybetmiş olur, 2 — Bay Ahmet Nuriye: Mektubunuz beni de müteessir et- ti. Maamafih size sükünet tavsiye e derim. Gençsiniz, istikbal sizindir. Geçinmeniz için İki ağabeyiniz de si- ze yardım etmekle mükelleftirler, Hakkımzı aramak için, mahkemeler« de para harenmak ta lâzım değildir. Müzahereti adliye kararma nail ola» bilirsiniz. Böylece, on para masraf yapmadan davaniz yürüyebilir. Hak- larmızı da kendiniz müdafaa edebi- lecek kabiliyette değilseniz, mahke- me Baroya yazar, Baro da size İşi- nizi takip için parasız bir avukat tâ yin eder, 3 — Bayan Nuriyeye: Boşanmak İsteyince evvelâ, sulli teşebbüsü yapılır. Sulh teşebbüsln- den hâkimin karı kocayı barıştıraca« Zını farzetmeyiniz. Hâkim barıştır. mak için teşebbüslerde bulumur. Yok« sa “barışın, diye zorlyamaz. Bina enaleyh, mademki, kocanızla artık bir arada oturmanıza imkân kalma- imkân kalmadığını söy- lersiniz, Sulh teşebbüsü bittikten son ra, boşanma davası ikame edilir, “ 4 — Bay Suphiye: Mahkemeye gitmeniz Için davetiye almışsınız, Davayı uzatmak için git mezsem ne olur diye soruyorsunuz, Evvelâ size şunu söyliyeyim ki, dava“ yı uzatmaktan hiçbir şey kazanmaz. sız; Boşu boşuna mahkemeyi işgal ettirmiş olursunuz. Maamafih, muha« keme gününde hazır bulunmazsanız, karsı taraf aleyhinize gıyap kararı alır, Eğer, gıyap kararını aldığınış halde de mahkemeye gitmezseniz, ondan sonra da artık, İsteseniz dahi davanızdn hazır o bulunamazsınız Muhakeme gıyaben cereyan eder, 5 — Bayan S/e: yi Mahkemeye İbraz ettiğiniz şahit listesindeki isimleri değiştiremezsi. niz. Yazmış olduğunuz şahitlerin gel“ mek istemiyeceklerini daha evvelden düşünmeniz icap ederdi. Fakat, şa- hit kendiliğinden gelmezse de, mah- keme onu zorla getirtir, / 6 — Geredede Bay Ahmede! Süçlu olarak mahkemeye davet d« dilebilirsiniz. Adresinizi yazmadığı azdan mektupla cevap veremiyorum, İsmail Kemal ELBİR (Istanbul Barosunda Avukat) ç Okuyucu NE mektubu arana mara İzmirden Bir Dilek İzmir, Göztepede Bay Ahmet Gü. zelaydm yazıyor: l “— Göztepe caddesi, Urla; Çözme, Seferihisar, Karaburun kaza ve nahi yelerine giden nakil vasıtalarının geç tiği bir yoldur. Izmir belediyesi, 4086 olan bu yolu, 929 da parke ile döşet- ti. 932 de yaptığı masrafın yarısmı cadde kenarlarında bulunan mülk sa hiplerinden almak istedi, fakat veli General Kâzım Dirik belediyenin bu bareketini durdurdu. Belediye de Dev “İlet Şürasma müracaat etti. Uzun za- man bu mesele unutuldu. Geçen Ha. ziranın ortalarına doğru mesele, yi- ne tazelendi. Cadde üzerindeki halk. tan: (taksit müddetleri geçen kaldi- rım nısıf ilcretleri) namiyle 150 lira- dan 500 liraya kadar olmak üzere pa ra İstendi. Bu para 10 gün zarfında Belediye veznesine yatırılmadığı tak- dirde yüzde on zamla tahsil edileceği bildirildi, Alâkadarlar vilâyete baş vurdular, Istidalar belediyeye gönde. rildi. Belediye, hepsine Belediyeler Kanununun 41 inci maddesinden bah sederek Tahsili Emval kanununun tatbik edileceği şeklinde cevap verdi. Çaresiz kalan halk, Belediyenin icra memurlarına kapı açmadılar, Memur lar müesseselere * gittiler. yet mükellef tutulanlar, birer mikdar pa ra verdiler. Bir haksızlığa meydan verilmesinden korkuyorum. Alâka- 'darların nazarı dikkatini çekmenizi rica ederim.,, iğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: