28 Eylül 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

28 Eylül 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© Arif Oruç, Ağırceza Mahkemesine Verildi Yakında Muhakemesine Baş'anıyor Eski (Yarın) da devlet otoritesi aleyhinde neşriyat yaptıktan sonra yurt haricine kaçan Arif Oruç, geçenlerde İstanbula döndü- ğü için yakalanmış ve tevkif edilmişti. Arif Oruca isnat edilen suç rejim aleyhinde neşriyat yapmaktır. Arif Oruç, Pariste eski harf- lezle (Yarın) adlı rejim aleyhinde bir broşür neşretmiş ve yurda |fl sokmuştur. Dükkânını Satıp Para Vermemişler Bir Sahtekârlık Davasına Başlandı ruz: - “Asliye üçüneli ceza mahkemesinde bir emniyeti suiistimal! ve dolandırı- cilık davasına başlandı. Davaet Küçük © Pazarda oturan Zekiye adlı bir kadın dı. Universite kütüpanesinde neş. Tiyat teslim ve telif memuru Hüseyin Hüsnü de suçlu olarak bulunuyordu, - Zekiye şikâyetini şöyle anlattı: — Bu adam bana geldi. Ben Kars Müftüsüyüm. Kat'iyyen haram ye - mem, dedi, Benim Küçükpazarda bir » kaç dükkânım vardı. Bunları satmak Müddelumumilik, Arif Orucu tevkif | ettikten sonra dördüncü sorgu hâ- kimliğine vermişti. Sorgu hâkimliği tahkikatı bitirmiş ve Arif Orucu Tür- |kiye Cümhuriyeti Teşkilâtı Esasiye Kanununu tagyir ve ilgaya ifsatkâra- !İjl 06 neşriyatta bulunmak suretile te- şebbüs suçundan dolayı ve ceza kanu Dunun 146 ıncı maddesine göre ağırl|| ceza mahkemesine göndermişti Bu maddenin suçlulara verdiği hü- küm idamdir. Maddeyi aynen yazıyo- | ss “Madde 146 — Türkiye Cümhuri- yeti Teşkilâtı Esasiye Kanununun ta- mamımı veya bir kısmını tebdil veya ilgaya ve kanun ile teşek- kül etmiş olan Büyük Millet Meclisi- ni iskala veya vazifesini yapmaktan mene cebren teşebbüs edenler, idam | cezasına mahküm olur, 65 inci maddede gösterilen şekil ve suretlerle gerek yalnızca gerek bir - kaç kişi ile birlikte kavli veya tahri- İri veya fili fesat çıkararak veya mey 1# » Hapiste de Hırsızık Yapmış Sultanahmet Sulh Birinci Ceza Hâkimi Reşit, dün bir mahkümu üç ay hapse mahküm etti, Suç- | İ Ju hapisaneden getirilmiş Niyazi İ isminde bir hırsızlık mahkümu | idi. Davacısı da yine mahküm- | lardan koğuş arkadaşı Ahmetti. | Ahmet şikâyetini söyle anlattı: — Bay hâkim'bir gün koğuş- | tan yorganım kayboldu, Aradım, | taradım. Bulamadım. Nihayet bizim koğusta yatan Niyazi ta- | rafmdan çalmarık hapisanede bir başkasma satıldığını öğren- dim. Sonra da yorganımı orada buldum. Suçlu kendisini müdafaa eder- ken: — Ben çalmadım. Borcuna mahsuben aldım, diyordu. | kim, suçu sabit gördüğü mahkümiyet kararımı verdi. Anasını Şikâyet Eden Genç Kız Hentiz on beş yaşmı bitirmiyen Me lâhat isminde bir kız, birkaç gün ev- vel müddelumum!liğe müracaat ede- | rek annesi Meleğin kendisi teşvik ettiğini söylemiş ve dördüncü sorgu hâkimliği de Meleği tevkif et | mişti. Sorgu hâkimi, tahk'ikatına de- vam etmektedir. Şikâyetçi kizin ilk defa bu şikâyeti tespit eden polis ko tagyir ve NEŞE - ZEVK ve KAHKAHA Kralları Yalnız Istanbulun değil bütünTürkiyenin Yalnız Türkiyenin değil Bütün dünyanm sevgilisi LOREL ğ HARDI Lorel Hardi ve İkizler TÜRKÇE SOZLU şefkat ŞAMPAN iyle olacağı zaten belli idi.. TiNO ROSSi Sesi, şarkıları, güzelliği... Kitarları .... ile Dün akşam Mevsimin ilk musikili filmi olan KITARALAR ÇALARKEN Musiki ve aşk filminde SUMER SINEMASI Sayısız seyircilerini gaşyetmiş ve candan alkışlanmıştar, Nâveten: EKLER JURNAL Valsin kanatları... Aşkın harareti .. başdöndürücü parçaları arasında bir Viyana valsi gibi parlak ve » İstiyorum. O bana bir avukat tanıttı. © Ona vekâlet verdim. Dükkünlarımı ” 1700 liraya sattılar, Bana beş para © vermediler. Şimdi otel odalarında kal dım. Lütfen davama bakınız, Suçlu Hüseyin Hüsnü: © — Ben bu kadını tanımam. Kendi- inden vekâlet te almadım. Hiçbir münasebetim yoktur dedi. Muhake- «me, diğer suçlunun ihzarı için talik : i, AHtan Düşen Genç Hastanede Öldü AN Murtaza isminde bir genç, Ter- « kosta attan düşerek ağır surette ya- ralandığı için Beyoğlu belediye has- tanesine kaldırılmıştı. Ali Mürteza dün hastanede ölmüştür. Müddeiu - nümilik bu ölümü şüpheli bulduğu “için tahkike el koymuş ve tabibiadil dan ve sokaklarda veya nâsm tuttu- ğu mahallerde nutuk irat ve yafta ta lik ve neşriyat icra ederek bu cürüm leri işlemiye teşvik edenler hakk. da yapılan fesat teşebbüs derecesin- | de kalsa dahi idam cezası hükmölu- nur... Arif Orucun muhakemesine yakin da başlanacaktır. mıştır. Bir Si Nahiye Müdürünün Muhakemesi Bugün Rüşvet aldığı iddinsile tevkif edilen ! mürcüli memurları Y rek suçlu hakkında ceza verilmesini disesi münasebetile zabıt varakası ya |den ve diğer Etoniyet direktörlüğü miser ve memurların dinlenmesine | lüzum görülmüş bunlara celp çıkarıl Kömürcünün Evinde Hırsızlık Eşyası Bulundu ikinci şube Turan cad- desinde 125 numaralı dükkânda kö- İ eden Kemaliyeli Mustafa- Yeniköy nahiye müdürü Alâaddinin | nın evinde şüphe üzerine arama yap muhakemesine bugün öğleden sonra | mışlar, 102 parça ipek çamaşır, üç ikinci oszada devam edilecektir. Mu- | büyük ve kıymetli halı, gramofonlar, hakeme son safhasma gelmiş ve müd | birçok erkek ve kadın elbiseleri ve detumumi İhsan da iddiasmr söyliye- |daha bir sürü eşya bulmuşlardır. Yapılan tahkikat neticesinde Mus- istemişti. İş geçen celsede evrakın tet | tafanın bu eşyaları şimdi Bursa ha- kikine kalmıştı. Mahkeme, toprak hâ | pisanesinde yatmakta olan Şükrü - hırsızlardan uru Yenişehirde sabıkalı İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu NN DRAM KISMI Hg 1:10-37 den İtibaren 20:30 da KURUGURÜLTU pa at İyil m ul Komedi 5 Perde TEŞEKKÜR Kömedi 3 Perde Ani ölümle ailemizi dayanılmaz #- cılara boyıyan Bayan İrfan Oğuzlu. nun gerek cenaze merasimine iştirak lütfunda bulunan ve gerekse mek- tup Ve telgrafla büyük aermıza ortak olmak nezaketini gösteren bizi seven- İlere saygılarımızı sunar ve ayrı ayrı teşekkür edemediğimden ötürü özür KOMENT wvoner 11037 den itibaren 20,30 da HAKIKALAR FILMINDE “MAVİ TUNA” musikisinin dolu YA VALSI Filmi, önümüzdeki PERŞEMBE AKŞAMI Saray Sinemasında Metropolitan Operasmm yıldızı /IGLANDIES SWARTHOUT'in amman Zaferi olacaktır TOPLANTILAR © DAVETLER e Romanya Konsolosluğunda Dünkü Toplantı Birkaç yıldanberi Romanyanın İs- tenbul Konsolosluğunda muvaffakı- yetle çalışarak kendisini sevdirmiş lolan General Konsolos B. Kostantin | Öretzu'nun-memleketimizden ayrılma sı dolayısile dün Taksimdeki konso- losluk binasında bir kokteyl parti ve rilmiştir. Bu toplantıda Romanya Sefiri Tele. mague, bütün ecnebi konsoloslar, Ro- manya sefareti erkânı, banka direk törleri, koloni azaları ve gazeteciler bulunmuşlardır. Fener Stadında Açık Hava Konseri bugüne badar iki nana şartında MU sıkı sahasındaki çalışmalarmı halka göstermek ve bir musiki yayımı y&p mak mak tesi günü saat 18 yon ecektir. Bu konsere lik koral, mandolin ve orkestra he- yetleri iştirak edeceklerdir. Mevlüdü Şerif | Geçenlerde Tanrınm rahmetine ka- İvuşan Karadeniz Boğazı sabık komu- tan: merhum General Fuat Ataym ruhu için eylülün 29 uncu çarşamba İ günü öğleden sonra saat ikide Ana doluhisarı camii gerifinde mevlüdü Kadıköy Halkevi açıldığı günden İdin de de — a 29-9.987 İRadyo Günün proçramı — Istanbul OĞLE NEŞRİYATI Saat 12,30 Plâkis Türk musikis 12,50 Havadis, 13,05 Muhelif piği İ neşriyatı 14,00 SON AKŞAM NEŞRİYATI: Saat 18,30 Plâkla dans 19,30 Konferans: Eminönü musikisi Hal iy Si 20,00 Hamit Jaşları tarafın) dan Türk musikisi ve halk şarkılar: 20,30 Omer Rıza tarafından ar&pçi söylev, 20,45 Vedin Rıza tarafındar| Türk musikisi ve halk şarkıları (Sa | at ayarı) 21,15 Orkestra 22,15 Ajani | ve borsa haberleri ve ertesi günü programı, 2230 Plâkla sololar operi İ ve operet parçaları 23 SON. * | Günlin Prograw Özü İ SENFONILER İ 18 Varşova: Leh filharmenisi, 21,30 Bükreş: Senfonik radyo orkestrasi “Roza lokirin idaresinde” 22 Lüypslg: Sibellas İ wn eserlerinden senfoni 23,10 Prag kısa | dalgası: Poem senfonik “Blanik” HAFİF KONSERLER 710 Berlin kma dalgası: Populer kom- ser (8.15: Deamı). 9.20 Paris kısa dal- yası: Plâk. 945: Keza, 1030 Keza 11, 50: Keza. 13 Kezx. 13 Berlin kına dalga Eğlenceli konser (1415: Devamı). 1,10 Bükreş: Jules orkestrası (14.25 Devamı). 1415 Paris ksa dalgası: Marsilyadan konser nakli, 15 Paris kısa dalgası Nis- ten konser nakli. 16.15 Roma kra dalga» Karışık şarkılı konser. 16.45 Berlin sa dalgası: Orkestra konseri, 18,35 Ros kısa dalgası: Hafif musiki, 18,30 Peg- te: Çigan orkestrası, 18.45 Berlin kısa dalgası: Enstrümantal Alman wusikisi. 19 Bükreş: Pilik konseri, 20 Peşte: tal. İ şüti (sözlü) 20,15 Berlin lafif musiki, 20,30 Bükreş: Balalayka orkestrası, 21 Varşova: Kart sik orkestra könseri, 21.10 Lâypzig: Plâk konseri, 21.35 Peşte: Orkestra (Griag, J: nö, Bodard, Strauss), 22 Milâno, Floransa: Bando muzıka 22,05 Prag kısa dalgası i. 23.05 Prax kısa dalgası: Cocuk korosu, 23.20 Bükreş: Eğlenceli pik masikisi,, Üniversitede İmtihanlar Devam Ediyor Hukuk (oFakültesi imtınanlarmna in de m edilmişti öLiş i İbelli olacağı tahmin edilmektedir, Iktısat fakültesi imtihanlarmın ne- ticeleri belli olmuş ve talebeye bildi- rilmiştir. Haziran devresi de dahil ol- duğu halde imtihanlarda 120 mev - cuttan 83 İİ muvaffak olmuştur. Iktisat fakültesinden ayrılan pro- fesör Röpke'nin yerine iktısat dersi- İni, yine ayni fakiite profesörlerinden Dr. Neumarek verecektir. İşletme ik- tısadı profesörlüğüne tayin olunan Nüremberg Universitesi profesörle - rinden Izak bugünlerde şehrimize ge“ lecektir. ERTUĞRUL SADİ TEK «Enver Karşnı göndererek cesedi mu “âyene ettirmiştir. Doktor cesedin gö mülmesine müsaade etmiştir. Seniha acaba hiç birşey anlamamış mıydı? Çok tabil ve biraz da alaycı bir neşe ile söze karıştı: — Siz bu vakit Tahsinin dükkânında ne yapıyor- Bünüz bakalım? Aksarâyla Fatihin aktar dükkânin- Tma benziyen bu meşhur pastahane böyle saatler ge- » Şirilecek kadar lâtif bir yer mi? o, — Elbette efendim. Beyoğlunun Löbonu varsa © Zonguldağın da Tahsini var. Bendeniz sık sık bura- ya gelir, muhteşem caddeden geçen muhteşem kala- r seyrederim. Maamafih bugün gelişimin sebebi başka, | — Ya? Nedir acaba? Sorabilir miyiz? “© Mükerrem, Senihanın suâline verilecek cevabı bek- « lerken yüreğinin giddetle vurduğunu duydu. — Efendim, arkadaşlarla söyleştik te: Beraber hastaneye, bizim zavallı Mahmut Kaptanı görmiye Eideceğiz. Bu Mahmut Kaptandan, onun kim olduğunu ka- ir dınların bilmemeleri ihtimali hiç hatırına gelmeden, pek maruf bir insandan bahseder gibi bahsediyordu. « Ve ne Mükerrem ne Seniha, kaptanm hüviyetini sor- mıya lüzum görmediler, Sade çok şık ve yarı meşin © bir seyahat pardöslisile uzun çoraplı golf pantalonu- Dun daha uzun gibi gösterdiği endamına, ve yüzüne, —arpık giydiği kasketle biraz gölgelenmiş yüzünün gü — Zelliğine baktılar, Sonra gülümsiyerek el verip ay- © rıldılar. © Ç Seniha, Mahmut Kaptan hikfyesine hiç inanma- M5, çocuğun bu bekleyişi, koşup önlerine gelişi, son- Fâ: "daha erken!” diyerek saatin rakamları üzerin de dura dura vakti söyleyişi, bütün bunlar Müker- © Femle bugün buluşmak üzere söyleştikleri halde genç kadınm oyun bozanlık ettiği kanaatini kendisine ver- mişti. Ve onu konuşturarak ağzından birşeyler kap- ii mak üzere Nüzhetten ayrılır ayrılmaz dedi ki: — Güzelliğine güzel amma akıl namına birşey — yek-Hâlâ ortamektebi bitirecek! pan memurların şahit sıfatile dinlen- mesine lüzum gösterdiği için bugün bunlar dinleneceklerdir. çok ucuz bir fiyatla aldığı anlaşıl - mıştır. Mustafa hakkında takibata başlanmıştır. dilerim, Rasim Oğuzlu lunar, KISKANKILIK NİS AYA Işte okumaya hevesi yok, zorla değil a. “Zenginliği- miz yeter.” diyor! Seniha âdeta şaşırmıştı. Bu sözler biç te müdafaa eden sözler değildi. Daha can sıkacak ve güç bir va- ziyete sokacak bir sual buldu: — 'Tahsinin dükkânda acaba işi ne idi? — Işte söyledi ya, Mahmut Kaptana gitmek Üze- re dostlarını bekliyormul. Oyle bir Mahmut Kaptan deyişi var ki, sanki bu Mahmut Kaptan pek meşhur bir adam, bizim kendisini bilmemiz de gayet tabii! Ve birden Senihanm içine “yoksa bu iş te mi bo- zuluyor?” diye korku düştü. Mükerremin bu sözleri hiç te seven ve sevdiği adamm her geyini de sevdiği için beğenen bir kadın sözleri değildi. Bu sözlerde kin bile yok. Sade istihfaf vardı. O kadar ki : — Eğer muhakemesizliğine bundan dolayı bük- mediyorsan, hükmetme hiç. Mahmut Kaptanı bilme- yişimize ihtimal vermiyebilir de. Avuçiçi kadar bir “şehir. Herkes herkesin yedi göbek ceddine vâkıf! Diyerek Seniha, Nüzheti biraz müdafaa etmek ihti- yacını duydu. Hakikate gelince, Mükerrem çocuğun elini sikarak ayrıldığı anda kendini pek sakin ve emin hissetmiş, bu sevgiyi ne vakit tamamen atmak ve unutmak is- terse bunu derhal yapacağına birden hiç şüphe etme mişti, Bu, hür olmak ve kendini Nüzhete vermek is- terse sırf zevk İçin ve ona tahakkiim edebilerek, ver mek demekti. Yeni vaziyet ün endişe ve ıstırap- bir âlet ve bir oyuncak şeklinde bırakıyordu. Güzel bir kış gününün soğuk ve sağlam bavasile göğsünü şişirerek, genç kadın görümcesine neşeli bir şey ân- latnıya başladı; ve bu neşesi şirket müdürü umumi- sinin konağına girildikten sonra da devam etti, Ma- dam Biro ile kocasının çoğu frenk misafirleri ara- sında sik sık ses ve kahkahaları duyuldu. O derec de ki, nefislerini Fransiz şirketinin milyonları üstün. den bir nevi Zonguldak Kont ve Kontesi yahut Dük ve Düşesi şeklinde görerek, kabul günlerinde herke- sin kendi tayin ettikleri yerlerde oturup kendileri rafından davet edilince söze karışmasmı isteyen u- mum müdürle sadece metres olduğu bazılarınca İd- diz olunan iri yarı Madaması,, hem de fransızca ko- nuşamıyan bir mühendis karısının bu kadar neşeli ve gürültülü olmasına biraz hoşnutsuzlukla bir iki kere bakmışlardı. Fakat Nüzhet bu gönül hikâyelerinde Seniha gibi toy olmadığı için, Mükerremin söz verdiği halde gel- meyişins ve kendisinden tabii bir eda ile gülerek ây- rılmasına bir ehemmiyet vermemişti. İki kadın onu yolun kaldırıma bırakip ileriledikleri zaman, bütün bir dakika arkalarından bakmış: “Dur sen, ben sana oyun etmeyi, naz etmeyi gösteririm!" diye söylen- mişti, Içinde ne hiddet, ne de teessiir vardı, Sade bek lediği şeyin biraz gecikeceğini anlamış olmaktan ile- ri gelen bir küçük sıkıntı duymuştu. v nebevi kıraat edileceğinden arzu eden akraba ve dostların teşrifleri rica 0- BU GECE (Suadiye) plâjmda (Donanma Gecesi) kadar evvel görüp tanımışlardı. Ve tıpkı kibar cemi yetlerin hayatını anlatan bir Fransız romanının yâ- hut bunların bizdeki eşlerinden birinin şahısları imiş ler gibi, tesadüfleri bir balo gecesi olmuştu. Bu, üç yıldan beri Zonguldakta vatana hizmet ce- miyetlerile ha; kurumlari menfaatine ilk ve son baharlarda verilen büyük balolarm sonbahara tesa- düf eyliyen balosunda idi. Ve bu baloların hazırlık» ları en az bir ay önce başlıyarak olup bittikten son- ra da daha bir ay bahisleri sürmek âdetti. Bu sefer de birçok kadmlar tuvaletlerini yaptırmak için mah- sus İstanbula gitmişler, geçen balolara koyu renk kostümlerle gelen bazı erkekler ilk defu olarak ve labil yine Istanbulda smokin, hattâ frak yapmışlar» dı. Kasabaya hassaten bir orkestra ile bir kadın ber- beri getirilmiş, beyaz kıravatın frakla mı, smokinle mi bağlanacağı ve beyaz yeleğin smokinle de giyilme- si caiz olup olmıyacağı hakkında günlerce münakaşa ve İstişareler edilmişti. Bununla beraber, yine koyu ve hatt& açık renk elbiselerle gelen beyler, kundak- taki çocuklarmı evde bırakmıya ancak razı olarak daha büyüklerini beraberlerinde getiren aileler ol- muştu. Fransız şirketinin yeni mühendislerinden biri de, sanki bir dağ gezintisine çıkıyormuş gibi açık renkte bir spor kostümü ve golf pantalonile gel- miş, bu kıyafetle boyuna dans ta etmişti. Avrupada bir hayli sene kalmış olan Helitle karı- sı ve kız kardeşi, balodakiler arasında en düzgün ve kibar kıyafetlilerden idiler., Halidin frakı biraz da- ralmış olsa bile hakikaten iyi bir terzinin mekasın- dan çıkmış olduğu besbelliydi. Mükerreme gelince, gerçi tamamiyle kendi rey ve zevkine göre hareket etse, fazla çarpıcı ve hayli zevksiz tuvaletler yaptır- ması muhtemeldi, Fakat bereket daima Senihanm sözünü dinlerdi. Ve çok sade elbiselerinin içinde dei ma zarif görünen geçkin kız giyinme bususunda hâ- kikaten ince ve şaşmaz bir zevke sahipti. — «

Bu sayıdan diğer sayfalar: