15 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

15 Kasım 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bayan Safiye ve Arkadaşları Mikrofon Başında Nasıl Çalışırlar? ayan Safiyenin okuyacağı bir geceydi. Fakat Safiyeyi tammıyan var mı, demeyiniz, Sizi temin ederim ki hiç biriniz, hiç ol- mazsa, benim kadar tanımaz. Siz Safiyeyi yalnız görmüş ve dinle- izdir, Safiyenin güzel söyle- yişine, canlı okuyuşuna, neşe ve şâkraklık dağıtan, coşturan, çok ca zip ve çok içli şakısma belki mef- tunsunuzdur. Fakat ben, onun hu- susiyetlerini de bilen bir müş: dim. Müsaadenizle anlatayım: Bâyan Safiyenin radyoda okudu. ğu geceler, evvelâ Salâhattin Pr- nar, sonra Cevdet Çağla, biri tan- burunu, öteki kemanını taşıyarak gelirler. İkisini de yakından tanır ve severim, Tanburi Salâhattin - malümya - fistat Çallı Tbrahimin hemşerisidir. Çalir, Çal kazasınm kendisini ve Sa Yâhattini yetiştirmesile iftihar eder, Hiç şüphe yok ki, biz de onun bu İftiharına iştirak ederiz. Bâhusus ben, Salâhattini, üstat Çallı saye- sinde tanıdım ve kendisine bu yüz den de borçluyum. Cevdet Çağlayı, bir evlât muhab beti ile severim, Senelerdenberi 0- nün sanat cihetini adım adım takip ediyor, inkişafını ve ilerileyişini gör dükçe seviniyorum. Bugün onu ol gunlaşmış ve muvaffak olmuş gör- mekle bahtiyarlık bissetmekteyim. âfiyeye gelince; onu da üç beş sene evvel tanımıştım. Bir akşam, perestişkârlarından o- lan bir akrabam ile evine gitmiş, onun pek sıcak, pek samimi misa- firDerveriiğiseyesinde kendimi e vimde bismetmiştir. Salihattinle Cevdetin radyo stüd yosuna gelişleri, Safiyenin neredey se görlineceğini müjdeler, z Ben, bu # iğ söylevle m el ya arap : “#RUL olduğum 'için b betların gelişini y b Fakat gok gey atlulayamam. tsı, mikrofo, izne ki e mun ağ i tarafa dönmen; endan hiç bir na, Safiyenin vu mahküm olan ba Arasıra Safiye ğına bile hişget yaklaşır. Idiğini hissettirir. » mikrofonun kula ttirmeden © Yanıma potlanma göz gezdirir. SMÜ çevirmeden, dudak Tofonun ağzı Yazan : ALI RIZA SEYFİ ke Peli Bayram Relste arkadaşları işin böyle olacağın! e aş, ona göre hazırlanmışlardı. Bü vaziyette hazirlanmak, zaten ilarında durmıyan yatağanları çekmekten ibaretti. Ispanyol kadırga- Piri bir sürü zırhlı Ispanyol şövelyesi, a a Pek namlı olan Ispanyol piyadesi ve denizcileri olduğu alyonunun köprüsü üstünde gördükleri yirmi otuz kişiyi Çaman YAZAN: Ömer Rıza DOĞROL N , , , , , , C A / # ; / / / / # / / / # Bayan Safiye manda sözümü de kesmeden Beyan Safiyeyi defa ni dost simâya gül! çin yüzü mü, mikrofonun ağzından ayırmış- tım, Mesut Cemil mi, Bay Hayret- tin miydi, pek ratıriıyamıyorum, fakat bir şamar sertliğile inen bir işaretle, yüzümü derhal mikrofona doğru çevirmiş, daha sonra azacık bir inhirafın, sesi, yüzde bilmem ne kadar azalttığını söylemişti. O gün buğün vazifemi yaparken mikrofo na bir mihrap kudsiyetile Yüzümü çevirir ve işimi bitirmeden bir tara. fa bakmam. rapça söylev bittikten sonra A mutat sözler işitilir: Ömer Rızanm arapç, Sir daha evvelden arkalarda o zaman Avrupa- halde Türk bir anda o- raktan geçirebileceklerini sanmışlardı. Deli Bayram Reis, Dayı buba diye hitap ettiği pos bıyıklı dümencisi- Mİ yanma kattı ve gemiye akan Ispanyolların üstüne atıldılar. Dayı baba, hakikaten de dayı bir adamdı, Iki yiğit karşılarına tüfek- bitti, Uç dakika sonra Bayan Safi- ye ve arkadaşlarını dinliyeceksiniz! Ve bu sözler üzerine ziller çalar, mesai kesilir, Sanatkârların bu üç dakikayı na sil keçirdiğini bilir misiniz? Kimi ökslirür ve akstrır, kimi sazmın tel lerini düzeltir, kimi bir dost ile has bihal eder, kimi bir arkadaşla şaka laşır, kimi gayet ciddi musiki mü- lâhazaları ortaya atar. Uç dakika geçmeden herkes yer- Ki yerindedir.. Safiye mikrofonun ö- nünde, Salâhattinle Cevdet sandal- yelerinde, Ben bir kenarda, terlerimi Kkuru- tuyor ve dinleniyorum. Mesainin başlaması bir hâdisedir. Herkes Yâ ri kalan bahislerini, hikâyelerini, şakalarını, münakaşalarını ansızın keser ve ortalığı ısstz bir sÜküt kaplar. Çünkü mikrofonun Kulağı faaliyete geçmiş ve bu kulaktan her yabancı sesi esirgemek İcap etmiş- tir. Bir işaretle faaliyet başlar. Ss alâhattin tanburunun her nağmesile beraber hareket © den bir sanatkürdır. Her nağme, yalnız onun ruhunda değil, vücü- dünde de bir ihtizaz yapar. Hele kafası, tanburunun sapı le mü tevazin hareketler içindedir. Yü- zünde her nağmenin O mönss nı İfade beli- un eden çizgiler TİF ve © nağmeyi sanki, şerh der. Sanatkürın çalıştığı sırada bar reketleri, çizgileri filme çekilse 468 siz, sözsüz, fakat,çizgi işaret ve bA teketlerden müteşekkil bir musiki hilesi Yeya komedisi vücude g9tİ- rilir! Cevdet Çağla, dnha uz maddi ve daha cok semavidir, Gözleri sonsuz bir ufka dikilmiş ve dalmış gibidir: Onda. her nağmeyi daha fazla TU hile dinliven, ruhunda süzen, BAĞ” melerin âhenginden mavera! 3eV$” ler tadan bir mütefekkir veya Dİ mutasavwzf hali var, Bu müse'lesin baş olar SefiveYe gelince; o, bir Havva anadır. Çün“ kü Havva anan bütün şefakatii taşıyan ve onun bütün şefakati 1 Meryemin blitün masumiyetini v9 bunlarla beraber Kleopatranın at&- sini, ihtirasını ve zekdsm! SOPİTYEN hâssas, uyanık bir kağındır. Üstat Neyzen gibi, ona “Esmer 18 mer alev" demek daha doğru ol” sanırım, Ss afiye,, mikrofon dediğiniz. mihrabın önünde bir Wâh* diyetiyle mi duruYe”” ağırca bir şarkı okuduğuna Yi debilirsiniz. Yakat çok gecti” manzara değişir, Safiye başta *” mircili, kınından İnn ii cu tazyik yi mevzi gevepi süratle Ye E motâ İ Mavinin harekâtı e el çindedii nkü İzmir Cenubuna, yani Demircili r, n bütün bedii halkı GE M tara İ acık limanları ile Kuşadası Şimaline ka 5 ihraç edilen Mavi kuvvetler, Krrmızı- leri kıtaları tarafından karşılan mug, Maviler bu kuvvetleri Şarka doğ edemediğinden Sefi . ia Küçük Menderes arasındaki tepe- İler boyunca karşılıklı bir cephe kur rulmuştar- Mavi taraf hareketini tam bir kıp şeklinde yapmak, Kırmızının lanmasına meydan vermeden kuvvet geçirmek ve burslara şmek niye ir ki Şimale çiy Kırmızı İleri kıtaları karşıs.nda kılıp kalmasi maksadma uymamiş:| rihisar ndedir. B çikan kuvvstle- ölçüleri coşturan, a$ ANEVRASI mm - Harekâtın Bir Asker Gözüyle Tam Bilânçosu Ege mânevraları, Mavi tarafın De- Sığacık, Kuşadası, Karantina bölgelerine baskın şeklinde asker gi- kartmasiyle başlamıştır. Mavi kuvvetlerin, üstün donanma- nım himsye indeki bu ihraç hareket- teri mefruz sddedilmiş, Ma bu mmtakaya önceden sevkedilen kuvvetlerimiz temsil etmiştir. Mavi, #ilâh ve harp vası ğ birliklere malik ol- mak dolay:s yle Kırımdan üstün hususiyetlere maliktir, fı rına da yeniden bir ihraç yap-| mıştır. Buraya çıkardığı kuvvetlere verdi- ği vazife: Kırmızıyı Aydın istikame- tine atmak, esaslı kilit noktaları elde ettikten sonra Küçük Menderes Şi- malindeki Kırmızı cephesinin cenup kanadına taarruz ederek Mavinin bü- tün cephelerde tırmaktır. vi Kırmızıya gelince Bir alayı Şarktan Garbe sevkedil- mekte olan ve yolda bülunan kuv- GB cepheyi kolaylıkla söktürmek | yetlerinin, Aydın bölgesinde tamami. İiçin akla gelebilen çarelerin en ecemmü etmesini bekliyen Kırmı. İele almış, Samsun dağları Genu9un-| zı ıda ciddi bir muharebeye gi- İ e iskelesiyle K 5 dir. Bunun da ———— ileri düşmanın karşısma lokma lokma çıkartmak, bu suretle hem kendini zayıf düşürmek, hem de düşmanın maneviyatmı bes- harekâtını kolaylağ- | ei Ege manevralarında Vekiller: B. Şükrü Kaya ve Şakir Kesebir ri yapa yapa başardılar. Esaslı bir Kırmızı mukavemetine rastlıyami- yan Mavi, bilhassa motörlü vasıtala» rıni var hızıyla ileriye sevketti, Bun. lar yer yer muvaffakıyetler kazana- rak ilerlediler, Ayın 13 tincü günü ak- şami Mavi kıtalar Germencik Şars kındaki Abdurrahmanlar (tepesine yaklaştıkları zaman, Mavi motörlü kis talar da muvaffakıyet vadelmiyen bir akın teşebbüsünde bulundular, fakat Aydına sokulmalarile çıkmala- rı bir oldu. Kırmızı artık toplanmasını bitir. miş hazırlık vaziyeti almış ve İaaP- ruza müheyya bir duruma gelmişti. Abdürrahmanlar tepesinde aym 13 ünde başlıyan Kırmizı taarruzlas rı, mükemmel plânlanmış ve çok iyi tasarlanmış bir mahiyet göstermiş, nihayet Mavi bu tebiye ve sevk ve i nın birini okumakla- dır, Ve bütün yarlığiyle o sarkıyı benimsemiş, ona, dalga dalga, bü- tün ihtiras ve heyecanını vermiş- tir, Onun bu kadar seve seve, bu kadar benimseye benimseye ve Fü- bunun derinliklerinde süze kuduğu bu $4 tilerini coşturur. Ve kendisi, bu €- lemek İstememesindendir. anda ne yaparsa Yapsın, ilk isab rdır. Vaziyet ti ka Mavi, ilk onu müm. kün olabildiği kadar oyalamak, bir taraftan da silratle kati bir netice icin hazırlanmak, Kırmızının verdiği | bu şekilde olunca, Mavi taraf karşımda Kırmızının z8yıf, 0y- sinirleri, bütün kanı ve bir kelime ile bütün varlığı çe- fordan sonra hakikaten yorgun dü bütün nak, çevik kıtalarile kaldı. Bunları ka, Şimali Şarkiye doğru zorla- ruya başladı. Bu Kırmızı setir kıta larının vazifesi muayyendi: Maviyi mümkün olduğu kadar oyalamak a- idare üstünlüğü karşısmda daha faz. la mukavemet gösterememiş, göçüp gitmiştir. Her iki tarafın tayyareleri kendi İ taraflarını mükemmelen besliyen ka. sif ve muharebe hareketleri göster mişlerdir. Harekâtın mahiyeti Mavi taraf modern harp kaidesinin EM usulü ile birdenbire Ege sabillerine bir kısım teli kuvvetlerden başka birşey başlıca esasını teşkil eden ihraç yapar yapmaz karşısında bulamadı. Safiyeyi bir müddettir, mikrofon önünde göremiyorum, Bü ayrılığın Uzun sürmemesi temennisine, bü- tün dinleyicilerin iştirak ede eminim. lışmıştr. ıSanırım ki halkımızm İdım adım geri çekilmek bu müddet Saflyeye meftuniyetinin en büyük | zarfında gerideki ana kısmın hazır. İ snr, bu noktada, yenin sesi ile | ıklarını emniyet altına almaktan | halkın ruhu arasndaki samimi bağ | ibaretti. lantıda, Örtme harekâtı Kı larına rağmen bu vazifey geniş cephelerle oyalam: Dın örtme kıtaları zayıf olma» askerlik sanatının şaheser bir örneği halinde a muharebele | lerle çıkan üç Ispanyolu” yüzüne tabancalarını boşaltıp Donları yere serdikten sonra kılıçların" gekerek arkadan gelenlere saldırdıla Kılıçlar havada şimşekle” çakıyor ve indikleri yerde kıpırdıyacak me- dan j , Lâkin ara ca) bırakmıyordu. övalyesini isin kılıcı bir Ispanyol #€ Deli Reis, kırık kile! baba zaten bu işi dabs mıştı. Dövüşün en hey lağına şöylece üç dükika geçmeden, Bayram Re- tolgusma çarpıp kırılmıştı. fırlatarak bir balta kapmakte gecikmedi, Dayt evvelden Yaparak baltasile bir iki kafa bile kır. canlı yerinde, Bayram Reis, Dayı babanın, ku- fısıldadığını duydu: “Reis, yanındaki adamlarla üç de- kikn daha burada dayanabilir misin?” Bayram; “— Hay! hayi,, dedi, Sahilde kalmanm tehlikesini sez diği için Kırmızmın göz açıp toplan masına vakit bırakmıyacak bir süre atle ilerlemiye ve hâkim ârazi mn takalarını ele geçirmiye karar verdi, (Arkası 10 uncuda) Dayı baba bu cevabt alır almaz, ortalıktan kaybolmuştu. Ispanyollafiğ bu dev gibi levendin savaştan çekildiğini görünce, Ressamı MUNİF FEHİM Reise saldırdılar. Fakat Deli Bayram bir yandan: “— Turgut aşkınsii diye bağırıyor. Bir yandan da baltasını değdirdiği yeri eziyordu. ispanyolca küfürler, türkçe nâralar biribirine karışıyord kızışmıştı, Bu sırada, Reisin yanmdan boşuboşuna yı baba, abmarlara inerek işlerini hafif gördü, Dövüş pek olan Das gü yirmi beşini peşine takmış, Ispanyollara arkadan saldırmıştı. gemilerine kaçmağa başladılar. Ispanyollar iki ölüm arasında kaldıklarını görünce paniğe uğrıyaraiiğ (Arkası var) sevinerek Bayrami

Bu sayıdan diğer sayfalar: