March 24, 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

March 24, 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i —— 24-3-038 TAN Gündelik Gazete Ge YAN'ın hedefi: Haberde fikirde, her- Wyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi oolmıya çalışmaktır. Yem ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 2400 Kr, 2000 Kr, 10 Kr, 8 Ay 1500 Kr, 48 Kr, SAy 800 Er. 180 Kr, 1Ay Mietlerarası posta İttihad Miyan memleketler içir dir, Abone bedeli peşindir;. Adren değiş 1 Sena GUNUN MESELELERİ | Matemimiz (Yazan: M. ZEKERİYA) | 'Tan ailesi dün sabahtanberi derin | bir matem içindedir. Dün sabah fe- €i bir otomobil kazası sevgili arka- daşımız Tahiri elimizden aldı. Dİ- ğer üçünün de hayatları tehlike dedir, Sabahı bulup bulmıyacakla- rından emin değiliz. Bu acı ve hazin hâdise, dün, bü- tün İstanbul matbuatını mateme boğdu. Fakat bilhassa Tan ailesinin kederi büyüktür ve derindir. Bütün künümüzü gözyaşları içinde geçir- 5 Çalışamaz olduk. Kafalarımız İşlemez oldu, hislerimiz dondü, bu- Kün size gazetemizi bu derin ıztırap- İar içinde, gözyaşları arasında hazır- ladık. Hayat durmuyor. Ölüm ka- dar kuvvetli bir hâdise karşısında bile insan hayatla alâkasını kesemi Yor. Vazife insanı iş başına çağırı- Yor. Ve ancak bu kuvvetle çalışabil- dik, bu kuvvetle size bugünkü gaze- Bu acıklı ve feci hâdise bize bir- takım hakikatleri hatırlattı, kaybet- tiğimiz arkadaşımız Tahir yeni evli İdi, İki ay sonra bir çocuğu dünya- Ya gelecektir. Bir de kimsesiz kız- rdeşi vardır ki, onun hayat ve is“ “kbalini de Tahir temin ediyordu. ÜYE &. kahır, beklenmiyen bir kaza ile özlerini hayata kapayınca arkada raktığı kimseler ne olacaktı? Kız “rdeşine kim bakacak, o çocuğu mektepte kim okutacak? Gazetecilik mesleği, işçileri için en M sigortalı bir meslektir, Onun ar- da bıraktığı yetimlerle meşgul 0- ak ne bir cemiyet, ne bir teşek- , ne de onlara bu kayıplarını u- Mutturmağa yardım edecek bir si. Kotta vardır. Bir mesleğin mensup-| İren bu derece ihmal etmesi biz| Bat ölüm kadar acı, onun kadar fe ir. Mevcut matbunt cemiyeti, ma- Neset bu vazifeyi ifa edecek kudret Ye kabiliyette değildir. Fakat bu a- dı dersten sonra olsun matbuat nsuplarının hayatlarını sigorta © ek bir yol bulmalıyız, Bütün Tan ailesine unutulmaz Bir! keğ, d 'er ve elem veren bu hazin hâ- 1 Yine İstanbulun — gelen Maslak yolunda olmuş- Artık sabit olmuştur ki, Bu yol dardır, Bu yoldaki a açlar birer ölüm! Mb pasıdır, Yol tehlikelidir. nz sene bu yolda birkaç vatan. kurban vermek mukudder ol. ter, Şu halde artık bu yol için ve esaslı tedbirler almakta ve #Mundaşların hayatlarını koruyacak | İt kararlar vermekte gecikme: | k lârımdır. hir akla gelen tedbir bu yolda o- bil ve otobüslere yalnız bir is- İkgipectte gilmek müsandesi verik.| Magi? dönüş için başka bir yol bul. idir, R, iş adan sonra da bu yola müvazi Y bir yol yapmalıdır. | Atandaşların hayatı her şeyden | Yine, 3 tli ve her şeyden üstün tutuk | heder, Yeni Türk Tiyatrosu | | Adanada | Yat, va, (TAN) — Yeni Türk ti. | tay ad: altında Anadoluda tur- tı, Cikan san'atkâr Raşit Rıza ve | Sekiz arkadaşı şehrimize gelmiş. tx, © gün kalarak temsil verdikten 4 Adanaya gitmişlerdir. bir makteli İpe I ngilterede emniyet müdür- lüğü odasında bir harita vardır ki, çok dikkate şayandır. Çünkü bu haritada, İngiltere da- hilindeki bütün şüpheli casusla- rın hareketleri ve faaliyetleri tes- pit edilmiştir. Bu harita, İngilterede casus teş- kilâtı ile alâkadar dört dairenin mütemadi faaliyeti ve elbirliği sa- yesinde elde edilen malümata is- tinaden tanzim edilmiştir. Bugünlerde İngiltere hükümeti memleket dahilinde faaliyette bu- bulunan yabancı casusların İsali- yetlerile bilhas lâkadardır, Çün- kü casus faaliyeti son senelerde hükümet teşkilâtmın içine kadar girmiş, ordu ve donanmaya nüfuz etmiştir. Avrupanın her tarafında her gün icat dilen yeni harp aletleri. ni gözönüne getiriniz. Her devle- tin gözü komşularının yeni te- rakkiyatı üzerindedir. Bu sebeple herkes kendi ihtiralarını büyük bir itina ile gizli tutmaya çalış maktadır. Her millet tetik Özerindedir. Herkesin komşusundan sakladığı öyle sırları vardır ki, bunları elde etmek için ker millet her türlü fe- dakârlığa hazırdır Bu sebeple casus teşkilâtı da ye- ni ihtiyaçlara göre genişlemiş, dal budak salmış, ve ehemmiyet kes. betmiştir. İn önde mutemet ve resmi ira v ataşeleri ACI U zun ve yıpratıcı çalışma ların yorgunluğunu Bo- ğuzın saf havasını teneffüs ede- rek dinlendirmek için evvelki gece sabaha doğru, basit ve mâ- sum bir gezintiye çıkan beş ar. kadaşımızdan biri feci bir kaza- ya kurban gitti. Bu kurban, bi- zim yazı işleri şefimiz Tahir Şükrü Güldikendi. Matbuat ha- yatına doğduğu gündenberi ta- nıdığım Tahirle, yeni “TAN,, ım kuruluşundanberi her gece be - raber çalışıyoruz. Nice geceler, birlikte işbaşında sabahladık ve hayatımız, mübalâğa etmiyo - rum, aile hayatlarımızdan daha çok fazla biribirine karıştı. Ar- kadaşlarımızın çoğu gündüzün işlerini bitirip yuvalarına çekil- dikten sonra biz ikimiz, musah- hih ve mürettip arkadaşlarla birlikte sabahlara kadar çalışa. rak gazeteyi hazırlar, ve oktyu- cularımıza gücümüz yettiği de- recede iyi ve mütekâmül bir ga- zete sunmak için çalışırdık. Bir buçuk seneden fazla bir zaman- danberi devam eden ve en sağ- lam sinirleri yıkacak derecede güç olan bu işin biricik eğlence» si, ara sıra, mesainin bitmesin- den sonra Boğaziçine kadar w- zandıktan ve bir iki saat dinlen dikten sonra evimize dönmekti, Bu çok mâsum ve çok nezih eğ- lencenin sinirlerimize verdiği kuvveti, sıhhatimize temin etti- ği ciyadeti yakından hissediyor- duk. Aziz arkadaşımız, dün de işlerini bitirdikten sonra sabaha kadar birlikte çalıştığı birkaç mürettip arkadaşla ayni şekilde biraz hava almak için yola çık- mış, fakat ne yazık ki, bu hâdise haytının en son gezintisi olmuş! TAN İngiltere hükümeti, son günlerde yabancı casusların memleket içindeki faaliyetleri ile çok yakından alâkadardır ve bunlara karşı sıkı bir mücadele halindedir. Aşağıdaki yazıda, casusların nasıl çalıştıklarını okuyacaksınız: Casuslar, nasıl çalışır, Ne gibi işler görürler? Son zamanlarda ingilterede yaklanan kadın casuslardan biri hane memurları; oitimada şayan Faaliyetlerini vazifelerinin arka- Masiç üemleketlerde KAYIBIMIZ YAZAN: ÖMER RIZA | n CERAN Bözün malbaaya gelir gel mez onun tüyler ürper- tici bir şekilde hayata veda et- tlği haberi ile karşılaşmak be - nim için hakikaten bir facia idi. Onun on dört senelik matbuat hayatı, safha safha gözümün ö- nünden geçti, İlk tanıştığımız yer “Vakit,, gazetesi idi. “Va- kit,, in sahibi Hakkı Tarık, İs - tanbul lisesinde onun hocası idi ve kendisi hocasının delâletile matbuat hayatına girmişti. O za man Yaptığı iş musahhihlikti ve bu vazifesini, Hakkı Tarıkın ti- tizliğini tatmin edecek mu- vaffakıyetle yapıyor, ayni za. manda Hukuk tahsilini tamam- lamak için çalışıyordu. Hayatın ona tâ başlangıcın- dan ağır vazifeler yüklediği besbelli idi. Fakat, bütün bu yüklere rağmen tahsilini yarıda bırakmamak için büyük bir gay- ret gösteriyordu, Gitgide işini biraz daha ge- mişletti ve “Vakıt” le, beraber “Son Saat” te çalışmaya baş- ladı, Gazetecilikte her iş yorucu. dur, Her iş, O yalnız dikkat, yalniz uyanıklık, yalnız vukuf, yalnız tecrübe istemekle kal- maz, bütün bunları her dakika seferber halde görmek ve sefer- ber bir halde çalıştırmak ister, Onun için gazetecilikle beraber başka hir karpuzu koltuğa sığ- dırmak imkânsızdır, Merhum Tahirse, uykusundan, istiraha- tinden en geniş fedakârlığı göze alarak geceli gündüzlü çalışiyor ve gazetedeki mesaisinden baş- ka hukuk tahsilini tekmilleme- ye var kuvvetile gayret ediyor- du. Hukuku #zmal etmek, onun hayattaki ülkülerinden birini gerçekleştirmişti. o Artık da. ha rahat çalışacak, kendine da- ha iyi bakacak, tetebbülerine de- vam edecekti. Onu, çok geçmeden Son Posta. da gördük. Tahrir işleri başın- da çalışıyor ve hayatından son derece memnun görünüyordu. Günden güne ilerliyor, ve mes- lekteki mevkii yükseliyordu. En nihayet “TAN” da birleş- tik. Ve bir buçuk seneyi birlik- te geçirdik. Onunla her gece karşılaşmaya, her gece konuşup işleri yoluna koymaya © kadar alıştım ki, böyle ansızın aramız- dan kaybolmasina inanmıyaca- ğim geliyor. Neredeyse Yanıma çıkacakmış, neredeyse beni ça gtracakmış gibi hissediyorum, Fakat heyhat!,. 1 Orm matemini tuttuğu. muz bu dakikada çok kıymetli bir arkadaşı kaybetti. ğimizi hissediyoruz ve gün geç tikçe bu kaybı daha derinden hissedeceğimize inanıyoruz, Çün kü bizim mesleğimizde bir “baş” ın yetişmesi çok güçtür ve kaybolanın yerini doldurmak daha çok güçtür. Bir dostu ve arkadaşı kaybet- mekten hissettiğimiz acı ve ız- tırap ise meslek namına tuttu. ğumuz matemden farksızdır. Bu iki katlı matem karşısında ve içinde susmak, zannederim en beliğ mersiyedir! geçiren sivil ve askeri memurlar; seyyar tüccarlar, diplomatik pâ&- saportla gezen mühim turistler, mühendis, kimyager, ve saire si- fatile çalışan mütehassıslar. Bun- lar arasına satın alınmış vatepı ha- inleri de konulabilir. Bunlar ek- seriyetle ecnebi ordularda veya as- keri fabrikalarda çalışanlar arasın- dan seçilirler, Bunlar easusların kremini teğ- kil ederler, Aralarına bazan güzel kadınlar da katıştırılır. Fakat son zamanlarda sarışın casus güzelle- ri etrafında o kadar neşriyat ya- pılmıştır ki, artık bunların malâ- mat toplamalarına imkân kalma- mış gibidir. Maamafih bunlar şim- di diğer casusların faaliyetleri et- rafında haber almak hususunda hayli faydalı işler görmektedirler, Güzel kadınlara gördürülen iş- lerden biri de vesika çalmaktır. Son senelerde vesika çaldıkları için öldürülen güzel kadınların a- dedi az değildir, bunlar arasında bilhassa Almanyada hükümet ve- sikalarını çaldıkları için Natzen ve Barones Von Berg'in başları balta ile kesilmiştir. Naziler casus- ları korkutmak için bu ceza usu- Jünü kabul etmişlerdir. Bu usulün İaydası da © görülmüştür. Çünkü Fransa namına casusluk vazifesi- ni üzerine alan birçok kimseler Şu korkunç ölüm şekli karşısında bu işten çekilmeyi tercih etmiş derdir. I nn anmelar. İmei. lerini feda eden vatanper- Yerlerdir. Bühlar 20 Sene evveline nisbetle daha çokturlar. Bunlar a- rasında Brükselde namına heykel dikilen Gabrielle adındaki kız bil hassa zikre şayandır. Bu kadın genç görünmek, veya erkek kıya- fetine girmek hususunda çok ma- hirdi. Harp esnasında Holanda ta. rikile İngiliz hükümetine Alman askerlerinin harekâtı hakkında muntazaman malümat vermiştir. Eskiden bunlar azdı. Fakat bu. gün birçok devletler bu vatanper. verler arasından birçoklarıni sureti mahsusada yetiştirmekle meşgul dürler, Ü meü grup casuslar, muharip casuslardır ki, bunlar düşma | nın hazp kabiliyetini kırmak için çalışırlar. Bunlar cesur ve kuv vetli insanlar arasından seçilir. Çünkü icabında bir mühimmat de- posunu imha için bomba atabilir. ler. Yahut düşman kumandanları. nı öldürmeğe memur edilebilirler. Hayatı daima tehlikede olduğu İ- çin, bunu göze alabilmelidirler. Hattâ bazan kendi kendilerini ök dürecek kadar cesur olmalıdırlar, Bu muharip casuslar, şimendi- fereri atmak, kanaarnı berhava etmek, telsiz istasyonlarını, mü- himmat depolarını, köprü ve yol- ları imha etmek üzere yetiştirilir. ler. Ayni zamanda zahire ambar. larını, mahsulâtı, su membalarını bozmağa memur edilebilirler, Tayyare karargâhları, fabrika- lar, lmanlar, askeri üsler, müstah- kem mevkiler de bunların vazife- leri arasındadır. Bunlar bu vazife- lerinde, ne dereceye kadar muvaf- fak olabilirler bilinemez. Yalnız muhakkak ki bunların faaliyeti yalnız kendilerini imha ile kalmaz, çalıştıkları milleti de harbe sürük. | Hiyebilir, Di bir grup casuslar da iti- mada şayan olmıyanlardır. Bunlar para için çalışırlar. Kim daha çok para verirse o tarafa ge çerler. Bu casuslar ekseriya bita- raf milletlere mensup serseriler a- rasından seçilir. Bunlar arasinda seyyar tüccarlar, talebeler yataklı vagon memurları, seyahat eden ar» » << | II Maslağa 2.508 Bir Kurban da Biz Verdik Yazan: SABİHA ZEKERİYA Maslak, İstanbul şehrinin kanlı bir maktelidir. Maslakta ölenlerin istatistiği meşredilse, bu şehrin ver- diği verem kurbanları, ecel kurban- ları yanında, kaza ecelinden ölenle- rin adedi büyük bir yekün tutar. Çarpışan otomobillerin, otobüslerin, canlı canlı ölüme çektiği, parçalan- mış beyin, kopmuş kemik halinde, hüviyeti anlaşılamıyacak hale ge- Grdiği insan cesetleri karşısında &- ileri gözyaşı dökmekten, biz de ka- lemle feryattan bir adım öteye ge- çemedik. me Maslak kazaları hakkında ne ka- dar yazılar yazıldı. Tüyden bir ka- lemin mermer bir duvara çarpıp düş mesi gibi bu çırpınmalar da boşlu- ğun içerisinde sönüp gitti, Bundan sonra Maslak facialarını gazetelerde okuduğum zaman “yazmaktan ne çıkar?,, diye boyun büktüm. Bu de- fa Maslak, arkadaşlarımızdan ni de elimizden aldı, üçü de azri pençeleşiyorlar. Kaza deyip kaderin karşısında el bağlamak, tedbire ifüi- radır. Kazanın münferit mesulleri, mücrimleri varsa, mahkemeler ce- zasını verir. Fakat kazaya karşı şe- hir namına, memleket namına alis nacak tedbirler vardır, bu tedbirle. ri kenara bırakıp, mahkemenin me- sullere biçeceği hükümle iktifa ede- meyiz, * Maslak yolunun kaza vukua müsait olduğu fen heyetlerinin ver- diği raporlarla sabit olmuştur. Mev» kil itibarile aşağıdan ve yukarıdan gelen otomobilleri böyle kazaya maruz bırakan bir yerde yalnız fen heyetinin verdiği raporlar kâfi de- Zildir. Aşağıdan gelen otomobillere ayrı, yukarıdan gelen otomobillere ayrı yol yapılmadıkça bu kazaların önüne geçilemez. Bir yol yapmak, Halli ge amına hir masraftır. Fa- kat vatandaşların hayatını kurtara- cak bir masrafı bu şehir, çocukların» dan esirgememelidir. Yeni bir yol, açacak, fakat bir ölüm yolunu ka- pâyacağız. | Asırlık Bir Kadın 703 Torun Bıraktı Kilis, (TAN) — Tüccardan Eyüp Gökçe Imamın annesi Hatice, 109 ya şında olduğu halde ölmüştür. Bir a- sırdan fâzla yaşıyan bu kadının husu #iyetlerinden biri, ömrü müddetince acı ve ekşi bir şey yememiş olması; işittiğini unutmıyacak bir hâfızaya malik oluşu, diğeri de yaşıyan 8 ey- lât ve 103 torun bırakmış olmasıdır. Hatiçenin birine oğlu Ömerden İ- kisi erkek olmak üzere 7, birinci kızı | Sittiden yedisi erkek olmak üzere 10, İkinci kızı Zahideden on beşi erkek olmak üzere 31, üçüncü kızı Mahiden on birl erkek olmak üzere 21, dördün cü kızı Şakireden beşi erkek olmak üzere 6, beşinci kızı Belkisten doku- zu erkek olmak üzere 11, altıncı kızı Şefikadan altısı erkek olmak üzere 8, ikinci ve son oğlu Eyüpten de altısı er kek olmak üzere, 9, ki ceman 103 to- Tunu dünya; tistler, ve ahlâkan dejenere olan- ar vardır. Bunlara verilen para yaptıkları işin ehemmiyetine göredir. Fakat çok defa para için sahte vesikalar verirler. Muayyen maaşla çalışan- lar da vardır ki, bunlar nisbeten daha ziyade itimada lâyıktırlar, Son casus grupunu mütecler teşkil ederler. Bunlar bazan kin, bazan ihtiyaç satkasile bu işe girer ler. Devletler bunların zaafların- dan istifade ederler. Mülteciler La rasında bulunan müneyverlerin ço- Bu bu vazifeyi yapmağa müsaittir. ler. Bunlar köklerinden kopmuş, parasız ve sefil kalmışlardır. Ha- yatlarını kazanmak için her türlü işe girerler. Bunlar tekrar memle- | Ketlerine dönerek eski toprakları. Dı elde etmek hulyasile çalışırlar. Bugünün mühim bir grupunu da bunlar teşkil ederler,

Bu sayıdan diğer sayfalar: