17 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

17 Nisan 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-4-938 TAN Şu Garip Dünyada: Hint İstiklâli Davasının Eski Siması: arüsselimda benden başka iki kadın misafir daha var- dı. Ben, sosyalist bir İngiliz. Öteki Hindistanın en çok tanınmış kadını Sarojino Uvidu. “— Bugün ne haber Akka?” Akka abla demektir. Doktor En- sari ve ekseri Hint nasyonalistleri o na “abla” der. Bu kısmen muhab- bet, kısmen de hürmet ifade eder. Sarojino, Hindistan istiklâl dava #inin çok eski'bir simasıdır. Bu ci- hade erkeklerle beraber girmiş, her nevi zahmete katlanmış, hattâ hapse bile atılmıştır. Siyasi bakım dan dünyada en çok tanınmış iki Asyalı kadın vardır: Biri Madam Sün - Yat - Sen, öteki Sarojinodur. Galiba kongre partisinin “gölge ka- bine,, sinde Sarojino daima âzadır. Bu kadını ben hem Nevyorkta, Hem de İngilterede gördüm. Bu te- sadüflerde o bana harsi Anglo-Sak #on, kıyafeti yerli herhangi bir Hintli kadın gibi göründü. Şikago (Forum) un başı bana onun için, “ben Hintlileri halim selim tasav- vur ederdim. Madam Naydo fikri- mi değiştirdi.” demişti. Evet, umur mi hükümler çok zaman yanlıştır. Bu dünyada değil insanlar, iklim- ler bile zamanla değişir, arojino şairdir. Derecesini bi lemem, çünkü pek az şiir o- kurum. O, meşhur hatiptir.. Bunu ancak Hindistanda anladım. Fakat beni onun en çok alâkadar eden hususiyeti mizacındaki daimi te- nevvü. Bir dakika katı yürekli zan nedersiniz, birdenbire en rakik bir kadın gibi hareket eder. Bir an dar bir materialist diye düşünürsünüz. Hemen onu bütün insaniyeti kar- deş yapan geniş bir mütaleasını işi tirsiniz. Her sabah birkaç dakika odama uğrardı. Her defasında arkasında Yeni bir (sarı), her zaman ca: dar hemi afettedir. Gece biz tmadan döner elhi geceleri soğuk olduğu için hepimiz bir mangal etrafında otu- Furduk. Odaya girer girmez hava lekiriklenir. Terliklerini fırlatır, $iplak ayakların mangala uzatır, ahverengi gözleri parıl parıl, tunç reginde kollarile işaretler yapa- konuşur. Hintli kadınların kol MARAL, : Yazan: Halide Edip: MERA Bir Hint kadını tipi ları kendi bâşina konuşan birer â- zadır. Akşamları Sarojino, herşeyle ve herkesle alay eder. Öyle garip sah- neler canlandırır ki Futurist bir ressamın fırçasından fırlamış Zan- nedersiniz. Sarojino, siyasete gir- mese kudretli bir tiyatro mubarriri olabilirdi. Bunu bir Hintliye söy- lediğim vakit başını salladı: “Onu bir masa başında saatlerce çalışırken tahayyül edebilir misi- niz?" dedi, Doğru idi. Çünkü kadın cıva gibi birşeydi Sabaha de, koltukların birinde güneşleni Önündeki hasır masada bir yığın kâğıt, gazete, kitap vardır. Btrafı- nı bir alay misafir almıştır. Güne- şin altındaki Sarojino, gecenin sun'i aydınlığındaki — Sarojinodan baş- kadır, Güneş ona sükün - veriyor. Gece onu müthiş bir hicve sevke- diyor. Sabahları zarif ve müsaade» kâr bir mizah, kimseyi kirmıyan tatlı bir alayla iktifa ediyor. aldu rada gezmiye gittiğimiz Sa- Tojino bambaşka bir mah- Jüktur,. 1935, Hindistanının siyasi sahnesinin perde arkasını size tah- lili bir saantkâr kudretile anlatır. Romantik tarzının ne kadar kuv vetli bir hatibi olduğunu tetkik çok zahmete değer birşeydir. Bu kudretini en evvel Delhi de U- nion-Arabie kolejinde talebenin hi: tabet müsabakasında tetkik ettim. Alt genç talebe Hindistanın yeni €sa8 kanununu münakaşa ettiler. Ü çü lehinde, üçü aleyhinde bulundu. Prensler Hindistan (Federation) u- na dahil olmalı mar, olmamalı mı? Hatipler bitirince hakemler karar vermek için çekildi. Talebe gürül- tü etmiye başladı. Onları teskin İ- çin Sarajine konuşmaya başladı. Derhel ortalık sustu. Alçak sesle. başlıyor, gündelik bir üslüpla nutkunu açıyor. Ale- lâde konuşacak zannediyorsunuz. Ses yavaş yavaş yükseliyor, parlak sanatler, şairane teşbihler süratle artıyor ve nihayet mühteşem bir cümle İle bitiyor. En uzun cümle ler kusursuz tertip ediliyor, Keli me, tabir, sanat bulmak için hiç sıkıntı çekmiyor. Konuşurken tâ temelinden damına kadar cephesi çok süslü bir kelime binası kur- duğunu hissediyorsunuz. Ve bu bi- na yükseldikçe onun kısa ve şiş- man vücudü de yükseliyor. Nutkün sonlarında âdeta uzun, | boylu bir kadın hissi veriyor. Ve, sırf nutuk ilerledikçe hatibin ya- vaş yavaş parmaklarının üstüne basarak yukurıya doğru kalkma - sından ileri gelmiyor. İçinde de gittikçe havaya doğru yükselen bir kelime fıskiyesi var. Ne söylediği- ni pek hatırlamıyorum. Yalnız etra. fında büyük bir heyecan uyandır. dığını hissediyorum. Düşünüye- rum ki bu ses ve bu sanat yirmi s6- nedir Hindistan davası etrafında memleketin bir başından öbür ba- şına kadar yükselmiş hevecan ve istiklâl aşkı telkin etmiştir. Bu nutuklarda bir ideoloji yok tur. İstiklâl kazanıldığı zaman memleketin alacağı şekil hakkın- da vazih bir fikir yoktur. Onun vazifesi sirf istiklâl fikri tohumu ekmetken ibarettir. Bir romancı sıfatile beni Saro- yino'da en çok alâkadar eden, şöh- II Bin Aşk Mektubu Yazan Genç New-Yorkta bugünlerde, 24 ya- şında David Bauer isminde birinin çok alâka uyandıran muhakemesine bakılmıştır. Suclu David, âşık oldu- ğu 20 yaşında Doroti Hoçman nâmın da bir kıza son 4 yıl içinde 11.000 kadar aşk mektubu yazmıştır. Kız, gün geçmiyormuş ki, mektup alma: sın. Doroti, mahkemeye âsıkın suç lu çıkaracak ve arsızca yazılmış 600 mektup ibraz etmiştir. Genç kız mahkemeden Davidin kendisine mek tup yazmamasının teminini istemiş- İtir. » Ölü Adam Evlenir mi Karlo Pianetse isminde biri, bir müddettir çalıştığı Belçikadan İtal- yadaki köyü Kostabisaraya dönmüş tür. Memleketine gelince, evlenmi ye karar vermiş ve Tereza Kanbela ismindeki sevgilisile nikâhlanmış - tr. Karlo, düğününü yapıp acele Belçikaya dönmek istiyormuş. Çi kü orada çok işi varmış. Fakat ki seden sonra belediyece nikâhı kıyıl mamıştır. Çünkü kilisede nikâh; kı yılan Terezanın, belediye kütüğün- de resmen öldüğü kaydı bulunmuş- tur, Karlonun düğünü de feshedilmiş İve hulâsa adamcağız evlenememiş- İtir. * En Bahtiyar Köylüler Harts dağı yanındaki köylüler, dünyanın en bahtiyar © insanlarıdır törlü zirmat “aletleri yapan fabrika- lar bulunmaktadır. Fabrikalar, her sene yaptıkları pulluk, tohum ek gibi ber türlü ziraat aletlerinin tec rübelerini köylülerin tarlalarında yapmaktadırlar. Bu suretle köylü ler tarlalarında calışmıya lüzum gör memektedirler. Motörlü makineler. köylülerin tarlalarını sürmekte. to humlarını ekmekte ve mahsullerini maktadırlar. » Sıcak Hava İle Ateş Yakılacak Alman mühendisleri yeni bir ke şifte bulunmuşlardır. 8000 dereceye kadar ısıtılmış hava ile en yaş odun ve kömürler dahi tutusturulabilecek tir, Yeni keşif, elektrikli bir aletten ibarettir. Bu cihaz. bir kontak sa dirde hava ısınmaktadır. * Tarihi ıhlamur ağacı 800 senedenberi yaşıyan bir ıhlamur ağacı vardır. Bunun 600 yaşında olduğu tesbit &- dilmiştir. Kütüğünün muhiti 19 met redir. Bu ağaç 30 sene süren meşhur ta rihi barp esnasında mühim rol oy: mamıştır. Cephenin önünde giden bir kara- kol, suklandığı bu ağacın. arkasından düşmanın bir keşif asker 4 miştir, * Dünyanın en tembel kedisi dü bel kedisi ölmüştür. € Danimarkada mış olan bu iedi sağlığında © kadar haylazmış ki, yerinden bile kalkmıya üşeniyormuş Tembelliğinden kalkıp yiyeceğini bile yemiyormuş Yattığı yerde önü- İne konulan süt çanağına ön ayak rından birini ancak balırıyormuş ve böylelikle süte bulaştırdığı ayağını yahyarak karnını doyuruyormuş. Bu haylaz kedi, 20 sene ya reti ve birçok cephesi olan kabili. yetleri değildir. Onun kendisidir. Zannediyorum ki o bir köylü kadın da olsa ben- de ayni merakı uyandıracaktı. Bana Şakspirin Kleopatra dediğini hatırlattı: ieneler onu yaşlandırmaz; İtiyat, onun sayısız tenevvi- için ünden İnsanı bıktırmaz., Çünkü bunların arazileri yanında mo| me ve biçme ve harman makineleri| | Viyana Mektubu: yana, (Hususi Muhabirimiz- n)— Nisanın dokuzu. Hit- reyiâm propagandası için ğı sey yanada o sona erdireceği gün. Sabahleyin sokağa çıktım. Bütün hazırlıklar ö şamdan tamamlanmıştır. En küçük dükkânalara, tütün barakalarına varıncıya kadar bütün mağazalar, binalar Hitlerin resimleri, bayrak yazılarile do- ddelerd ak» lar ve propagan nanmışt. Bir çok Re kırmızı, bey leer ve yeşil dallar sarılı sütunlar dikilmiş, üzerlerine yaldızlı Alman kartalları oturtulmuştu. Yollarda Küçük kâğıt * bayraklar satılıyor, birçok kimseler bunlardan satin a larak ellerinde tağıyorlardı. Her. kesin gözü taşıdığı işareti görmek biçmekte ve harmanlarını da yap - yesinde elektriğe raptedildiği tak - Berlin civarında Borna çiftliğinde için biribirinin göğsünde, sokak- larda işâretsiz kim: ni Yahudi yok gibi. Ecnebiler de yok dene- cek Hemen bütün dük- kânların camekânlarında (Alman firması) (Ari firma) (Yahudiler kabul. olunmaz) (yalnız Ari ırk mensupları kabul olunur) gibi lâv- halar asıl, İsmi Fransızca olarak (Avrupa kahvehanesi) yazılmış bir kahveye giriyorum. Birkaç kişi baş larını kaldırarak yakama bakıyor lar. Garsondan bir Fransızca gâ- zete istiyorum: — Bütün Fransızca gazeteler memnudur! kadar az. — Sebep? — Öyle. Menolundu Fesuphanallah. Çaresiz önüme yorum. Bittabi hepsinin ilk sayfa- lerin resimleri. büyük Almanyanın (yani Avusturya ile birleşmiş Almânyanın' ve gamalı haclar. Yazılara beki- yorum: Sokaklarda görülen pro- Pagande cümlelerinin biraz daha mütekâmil şeklinden başka bir mâ Bir tanesinde sindi s2 taşımıyorlar şu cümle: — Yarın, bür Avusturya (!) ken di arzusiyle anavatana iltihakını ilân edecek, Malâm, malüm! Bunda hayret edilecek birşey yok. Hayreti mu- cip olan şey. bu malümu İlim için girişilen külfet b eğen herkes bi inin ku lağına eğilerek konuşuyor veya gözleri gazetesinde hiç ses çi“ karmadan oturuyor. Herkesin ya- kasında Nazi işareti bulunduğu için kimse biribirinin samif olarak ne düşündüğünü bilmiyor. (Büyük Almanya) ya taraftar olmıyanlar da herhangi bir gaf yapıp ta esma- yı üzerlerine sıçratmamak için bi- ribirlerile bile konuşmuyorlar. Kahveden çıkıyorum. Hitler sa- ananın Garp İstasyo- nuna ayak basak. oradan Ruthans'a ve nihayet Viyanada geçen sefer de kaldığı İmperial oteline ine- cek. İstasyonun ve Rathaus'un çok kalabalık olacağını bildiğim için gitmiyorum. otelin civarında bir caddede beklemeyi tercih ediyo- Tum, Ping'te Führer'in geçişini iyi Avusturyanın işgali günü, Avusturya ordusu generalleri Alman ordu erkânını karşılıyorlar Hitler, Son Nutkunu Söylediği Gün Şehrin Manzaras görebileceğim bir yer bulabilmek için dolaşıyorum. Kaldırımların u- zunluğunca iki sıra (Hitler gençle- ri denilen beyaz gömlekli, hâki pantalonlu, isyah kıravatlı, kolla- rı haçlı baldırı çıplak çocuklar di- #ilmiş, arkalarında bir iki sıra halk birikmiş! Caddeyi görmek için #- yaklarımın üzerinde yükseliyo- rum. Lâkin bu uzun boylu adam- ların omuzlarının üstünden bak- mak pek kolay birşey değil. Daha Burada tanıdık bir çehre: Goethe! Be; den kaide üzerindeki koltuğunda kollarını lâkaydane yanlarına at- mış, bacaklı uzatmış, rahât ra hat oturuyor! Doğrusu gıpta ettim. Yanına yaklaşarak git te berâber yüzüne baktım. Oralı olmadı laşılan karşıdaki meydari görebilecek bir rahatsız edilmek istemiyor. İstis- kale aldırmıyarak mermer kalde- nin bir köşesine tırmandım. Şimdi caddeyi görüyorum, Başka caddelerde olduğu gibi buradada boydan boya mantar şek linde hoparlörler dizili. Rathaus önünde biriken halkın bağırışı bu hoparlörlerden işitili- yor. Zaman Hava dehşetli soğuk. Ağır ağır kar yağı" yor. Kimse konuşmuyor. Patiska gömlekli, baldırı çıplak Hitler gençleri tiril tiril titriyorlar. yana belediye rei- R adyoda sinin fa geldin. nutkun- dan sonra Hitlerih sesi işitiliyor. Ağır ağır. tane tane söylenen kısa bir nutukla teşekkür ediyor. Viya nanın kendi nazarında bir inci ol- duğunu ve bu şehri yeni bir kanla aşılıyacağını bildiriyor. Hitlerin rinden sonra Alman Mi Deutschland. * deutsehland Über Alles.. Halk bunu ellerile Nazi selâmı vererek dinliyor. Rathaus'tan gelen bu sesler ke- sildikten on dakika sonra bulün- duğum caddede bir dalgalanma haşladı — Geliyor. geliyor! Polisler halka tenbih ediyorlar; w Geçerken “Führerimize te- şekkür ederiz. diye | bağıracaksıe niz! e gidiyorum iz mermer ini otur. zaman sül İlkönce şimşek gibi motosikletli S. A. lar geçiyor. Arkasında bir siz nema otomobili, daha sonra Hit- ler! Otomobilin içinde bermutat 405 förün yanında ayakta duruyor. Ba şinda kasket, üzerinde hâki Nazi üniforması. Önümden geçtiği müd detçe yüzüne dikkatle bakıyorum? Resimlerinde görüldüğünden daha yumuşak bakışlı bir adam. Toplu, pembe yanaklar, kumral, kalın bir bıyık, açık renk ve oldukça yamur şak bakışlı gözler i Halkı selâmhyarak © geçiyor. Halk ta bir ağızdan bağırıyor: * Wir dank'n unser'm Führert WE dank'n unser'm Führer/ a Almanların uzun cümleleri bir ağızdan kısa takdir nidaları şeklin (Devamı 8 incide)

Bu sayıdan diğer sayfalar: