13 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

13 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A 13-5. 1938 TAN Gündelik Gazete 'TAN'ın hedefi; #yde temiz, Karin Haberde, dürüst, imimi eimak, Gazetesi Ogimiya (o çalışmaktır. ABONE BEDELİ Türk Ecnebi Men 2000 750 1500 400 800 150 Kr, iy e Milletlerarası porta (ttihadına dahi Miyan memleketler i dir. Abone bedeli per Adres değiş- Mrmek 23 kuruştur. Cevap için mektup “era 10 kuruşluk pul ilâveri lâzımdır. I | SUNUN MESELELERİ Hükümetimiz Kimseyi Sökağa Atmaz Dünkü sayımızda acıklı bir hi Ye vardı. Fatih medreselerinde yı #yan birtakım aileler sokağa atıl Mış. boş medreseye kilit vurulmuş. tiyarlar, kadınlar, çocuklar pılı Pirtılarile sokak ortasında, havanın siddetlerine doğrudan doğruya ma- Tüz bir halde sürünüyorlarmış... İçtimai yardim sahasında büyük noksanlarımız vardır. Bunu hepi- Miz biliyoruz. Muhtelif hükümet daireleri ve cemiyetler elden gele: Yapıyorlar. Fazlasını da memleketi- Mizdeki maddi inkişaf ve kudret art. tikça tamamlıyacağımızı ümit edi- Yoruz. Tabii hedefimiz, hiçbir Türk vatandaşının, sağlığın icap ettirdi. ği asgari seviyeden aşağıda kalma - masıdır. Fakat içtimai yardım sahasında. ki boşluklara göz yummakla bera - ber bir şeye razı olamayız. O da na- sılsa bir dam altına sığınan bir ta- kım yoksuzların sokağa atılması ve günlerce sokak ortasında bırakılma sıdır, Umuma ait olan binaların birer köşesine hiç şüphe yok ki, fertler sa hip çıkamazlar, Böyle bir bina hükü met tarafından muayyen bir maksa- da tahsis edilince tahliyesi bir za - Furettir. Fakat böyle bir vazifenin Yapılmasının bugünkü halk hükü - metinin ruhuna uygun bir şekli; bir de sandalye gururuna kapılarak Vatandaşları merhametsizce sokağa atmanın delâlet ettiği çirkin ve ay- kırı bir şekli vardır, er > Matbatevatandaş geldi. Şu hikâ- Yeyi anlattılar: “Medresede bulunan birtakım yoksuzlar sokağa atılmış - tır. Beş gündür eşyalarile beraber sokak ortasında yaşıyorlar. Fatih kaymakamı tarafından tahliye emri verilince zavallılar, vali ve beledi. ye reisi Muhiddin Üstündağa baş - vurmak istediler. Vali bu müracaa - tın sebebini duyunca yardım edecek yerde: “vay, orası hâlâ mı tahliye edilmedi?,, diyerek derhal tahliye et mesini emretmişti Bu söze inanmadık. Gittik, gör - dük, resimlerini çektik, doğru oldu- Bunu anladık. Muhiddin Üstünda - İn taallâk eden ikinci kısmına ge- Ünce gönlümüz hâlâ inanmak iste- miyor. Tekzibini bekliyoruz. Eelediyenin tabii vazifesi yurtsuz lara yurt bulmaktır. Bir dam altına sığınan insanların çıkarılması lâ - nınçeliyorsa bunlar yabancı iseler köylerine gönderilir, buna imkân Yoksa muvakkat bir zaman için di - er bir yere başları sokulur. Yoksa başı üstüne hir dam tedarik edemi- Yecek zavallıları, kolundan tutup s0 kağa atmak gibi bir hareket, Türk halk Kükümeti nâmına yapılamaz. Buna kimsenin hakkı yoktur. Hükü- Metimis. yüksek gaye ve hareketle. halkın en derin saygısına lâyık | tir. Bunu dalma isbat etmiştir ve edi- Yor. Birtekım vatandaşların bir dam altından sokağa atılması şeklinde bir hareketi, kükümet nâmina yapmak re emir veren bir memur, hükü- Metin şeref ve itibarı nâmına ağır İr suç işlemiş demektir. Sokağa a- bilan ihtiyarların, çocukların sıhhi inden doğrudan doğruya mesuldür Yle bir manzaranın, bunu gören » gin ve duyanların ruhunda uyam- irdığı elemin ve hâsıl edebileceği a ye Cümhuriyeti » halkçılığı dayanan yüksek ru - tep kavrayış bakımından bundan m bir imtihan olamaz. V'16 ümit ediyoruz ki, Dahiliye *kâleti, birtakım vatandaşları 50- in yp stmaktan ve sünlerce sokak - Teri alarına sevirel olmaktan kim » mesul olduğunu arıyacak ve Aya çıkaracaktır. fikirde, her- | in 30, 18, 9, 3.8 Bra | eğe Bayar, Belgratta Yugoslav Başvekili ile iki memleketi alâkadar eden dünya hâdiselerini bir defa daha gözden geçirmek imkâ- nmı bulmuştur. Buna şiddetle ihtiyaç vardı. Çünkü son zamanlarda Yugos- lavya siyaseti üzerinde mües- sir olabilecek mühim hâdise- ler olmuştur: Almanya kuvvetlenmiş, A- vusturyayı ilhak etmiş, Bal- kanlara ve cenuba sarkmıya başlamıştır. Berlin « Roma mihveri, eski me- tanetini “kaybetmiştir. İtalyanin Balkanlardaki siyisötinde değişik- Mik © görül 4 Pril e rulmuştur. Tür kiye ile Yunanistan arasında on senelik yeni bir ittifak muahedesi imzalanmıştır. Vesaire vesaire... Bütün bu hâdiseler karşısında Yugoslavyanın bugünkü siyaseti ve bugünkü görüşü nedir?. Bunu, doğrudan doğruya tomas suretile, yakından bilmeye ve bu mesele- ler üzerinde fikir teatisine ihtiyaç vardır. Ve iki devlet adamı per- şembe günü Hariciye Nezaretinde uzun uzadıya bu meseleleri görüş- müşlerdir. Yugoslav siyaseti nedir? halde Yugoslavyanın bu- günkü siyasette vaziyeti nedir?. Buradaki birkaç günlük i- kametimiz müddetince yaptığımız tetkiklere, aldığımız malümata gö re görüştüğümüz kimselerin müta Isalarına göre vaziyet şu şekilde hulâsa edilebilir: Yugoslav Başvekili Stoyadino- viç, realist bir devlet sdamı olarak tanınmıştır. Bu sebeple çok defa dostları ve müttefikleri tarafından güç veya geç anlaşılan bir siyaset takip etmektedir. Fakat bu #iyâse tinde gerek Küçük Antant ve ge- rek Balkan Antantı ile bağlı oldu- ğu taahhütlere daima sadık kal- #eti üzerinde en ziyade tesir gös- teren hâdise Almanyanın Avustür yayı ilhak etmesi olmuştur. Yugoslavyada Alman propagan- dası çok kuvvetlidir. Hâkim olan yabancı lisan almancadır. İktısa- den Yugoslavya Almanyaya âdeta bağlıdır. Avusturya işgal edildik- ten sonra Almanya Yugoslav hu- duduna inmiştir. Bu cihetle Al men tehlikesi elle tutulur bir şe- kil almıştır. Yugoslavya, Alman- ya gibi 75 milyonluk muazzam, kuvvetli bir devlet karşısında tek başına” durmanın imkânı olmadı. gına kanldir. Bu zaruri vaziyet Onu es ki ittifaklarına daha kuvvetle bağ lanmaya sevketmiştir. Çünkü bu tehlikeye karşı ancak Küçük An- tant ve Balkan Birliği sayesinde mukavemet edilebileceği kanaati hâsi olmuştur. Bu defa Sinayada B. Celâl Bayar ve Dr. Ri Belgrad'da Siyaset Aagiltergnile — miştır,Son zamanlarda Yugoslav siya tü Aras, B. Stoyadinoviçle birarada Cereyanları Yazan: M. toplanan Küçük Antant konferari- # tehlike karşısındaki vaziyetini tetkik etmiş, bunun önüne geçmek için alınması lâzımgelen tedbirle- ri tesbit etmiş ve bilhassa Çekoslo- vakyaya daha realist bir yol tut- ması tavsiye olunmuştur. İtalyan dostluğu : ada Yugoslavyanın müracaat etmiye lüzum gördüğü Vasıtalar. dan biri de İtalya ile dostluğu iler- tabiat ve mizaç vardır. Bu böyle ol. duğu halde kadını anlamak için mağa imkân yoktur. lamak için elinize bir psikoloji rehberi o almak, © psikoloji nunlarını okumak kâfi dir. Kadmı anlamak Kadını cını tayin eden düsturlar vardır ki, bu hususta size rehber olabilir. yırmak lâzım. Ciddi, ağır başlı ka dınlar. Havai meşrep kadınlar, Bu kadınlar içerisinde İ cile Ciddi bir Idın kendi kâinatı içine kapanmıştır. Hislerini. fikirlerini bir sir gibi sak- (lar. İcinden gecenleri sizin keşfetme | seriya söylediği «öz düsündüğü ve hissettiği sevin ifadesi değildir. O bu sözile sizi tartmak ve anlamak is ter. Size asktan bahsederken, kendi. sinin hiç kimseyi sevmediğini. muhi- tnde sevilecek bir adam bulmadığı | nı sövlerken sizin kadar kendi ken- dini de aldatır. Seveceği adamı belki tayin etmis, hattâ cılnncasına âsık- İtir, Fakat bu hissini kendi kendine bile itiraftan çekinir. Siz böyle bir kadınla konuşurken, onu anlamak için sövlediği sözleri mikyas tutarsanız aldanırsınız. Bu - nu iyi bilmelisiniz ki, söylediği söz- ler, içini dışarıya vermiyen, duygu- larını sır halinde saklıyan düşünce- lerin sathi bir aksidir. Bu kadını an- lamak için en birinci tedbir harekâ- mutlak ve muayyen kanunlar koy - an- ka- değil - için en kuv - vetli silâh sizin zekânızdır, Fakat bu hususta kadının vâsati olarak miza- Bu sebeple kadınları iki sında a- ş | deği ZEKERİYA letmektir. o Avusturyanın işgalin- den sonra İtalya Balkanlardaki nüfuzunu aritıracak tedbirler al- mıştır. Gerek Atinada, gerek Yu- goslavyada İtalyan propagandası kuvvetlenmiştir. Romada Musso- lini ile Hitler arasında Orta Av- rupa ve Balkanlarda nüfuz mınta- kalarıni paylaşmak hususunda mü yanın Balkanları Almanyaya ter- ketmek istemediğine delâlet öt- mektedir. fu şeyler nelerdir? Eğer okumaktan zevk alan bir kadınsa, muhak - kak his ve ruhu yüksek, en tellektüel bir erkeğe âşıktır. Eğer siz bu tip bir adamsanız bu kadına evvelâ onun gibi ciddi, kendinizi saklıyarak, kendisine bir sır olarak göstermelisiniz. O bu sırrı çözmek, meçhul bir âlemi keşfetmek istiya- kile size yaklaşır. Kendinizi olduğu- nuz gihi sösterdiğiniz zaman onun için halledilecek hir dava kalmaz, si ,7e karsı olan alâkası kavbeder, Havai mesren bir kadının sır tara- fı yoktur. O hislerini, fikirlerini. ol. İduğu gibi Sövler. Bu kadınları anla- mak daha kolaydır. Fakat bu kadın. ların da sözlerine itibar etmek doğru ve gaktan. hattâ siri sev. inden bahsetti zaman ken: sizi aldatır, Size aşktan bah - dakikadan varım saat hir haskasına randavasa vardır. Siz- den karar gihi sürünür. maksadı «izi İtahrik edin pesine düşürmek, eğer Jana isterii hi nara, zevk. eğlenre| temin eden bir hayatı vermiye mik tedirseniz sizinle evlenmevi kasfe- der. Bunun icin de en hirinei silâhı sizden kacar görimmektir. Sirin ev. lenmek için elverisli anladığı saman. muvakkat hir eğlen ce temini irin siye yaklaşır. Sizi sev risine inandırmak İcin en mâsum lisanı kullanır, fedakârlık vapar, pa ranızla hicbir alâkası olmad gösterir, bütün hunlar sizi aldatını ya kadar. Rundan sonra asıl maksadı na varacak volu tutar, Fakat hu ka- dınların usulleri hepsi hirihirine ben zediği için bunları anlamak çok ko- Taydır. senem | l | olmadığımızı | Yügoslavya, İtalyanın bu vazi- yetinden İstifade etmek niyetinde- dir. Bu sebeple İtalya dostluğuna fözlâ ehemmiyet verilmeye baş- lanmıştır. Ve Alman tazyikını hs- fifletecek ve muvazeneleştirecek vasıtalardan birinin de buna bağlı olduğu kansati vardır. Balkan Antantı karşısında Yugoslavyanın vaziyeti : Alman tazyikını hafifletecek kuvvetlerden biri de, Yugoslavya- ya göre, Balkan ittifakının bir kon federasyon haline getirilmesi ola» caktır. Benim edindiğim kanaate göre, Yugoslavya nazarında Balkan Bir- liği bugünkü şexlinde kâfi derece de kuvvetli değildir. Bulgaristan bu ittifaka dahil ol madıkça Balkan ittifakı tam bir eser sayılamaz. Yugoslavya Bulga ristanla anlaşmak ihtiyacına kani- dir. Çünkü Yugoslavya bir defa 1r- kan Bulgarlara bağlıdır. Onların öleyhinde hareket etmesine imkân yoktur. Sonra Yugoslavya Bulgas ristam tutmözsa, bü memleketin dört tarafı düşmanla çevrilmiş o- lacak, menfi cereyanlar alıp yürü- yebilecektir. Balkanlar ortasında menfi istidatların inkişafına mâni olmak için Bulgarların elinden tut mak lâzımdır ve Yugoslavyanın bu gün yaptığı bundan ibarettir. Yugoslavyaya göre bu mesele- nin kati şekilde halli, Alman nü- fuzunun yayılmasına karşı bir sed vücude getirilmesi için, Balkan birliğinin bir konfederasyon hali- ne getirilmesi ve buna Bulgarista- nın da karışmasıdır. Yugoslavya Balkan meselesine her vakitten ziyade şimdi ehem- miyet vermekte ve Balkanların bir siyaset ve faaliyet merkezi ol- masına çalışmaktadır. Propagan- da ve istihbar teşkilâtını ona göre tanzim etmiştir. İşte perşembe günü iki devlet Başvekilleri arasında cereyan ede- cek müzakereler bu mevzulara te- mas edecek ve iki devletin bu me- seleler üzerindeki siyaseti arasın- da kurulu bulunan görüş birliği, âhenk bir defa daha gözden ge- Sieikefererin mettöesi TR mem leketin müstakbel siyasetleri üze- rinde müessir olacağı için fevkalâ- de mühimdir, MUVAFFAK ”OLMANIN SIRRI» KADINI NASIL ANLAMALI? nsan tabiati, çehreler nekadar |tını ölçmektir. Kadinin zevk duydu- değişikse, tahiatler de o ka- İdar değişiktir. Toprağın üzerinde ne /kadar insan varsa o kadar muhtelif karışık bir örümcek ağı gibidir. Gül düğü zaman, bu gülüş muhakkak bir neşe ifade etmez. İstırabını sakla - mak için güler. Fakat yalancı ve ri- yakâr hisleri yoktur. Hislerini sak- lar, fakat söylediği zaman bu hisler İ samimi ve hakikidir. Bu kadınm iti rafına çok daha kuvvetle inanabilir. siniz. Hele böyle bir kadınım aşkı er- a çok büyük bir kuv- i hayat arkadaşı ola rak, bu kadının aşkıma, karakterine itimat edebilir. Fakat kadının bu his İlerini keşfetmek, hele onu itirafa sev ketmek çok güçtür. Bu kadınlardan tamamile kaçmak ta doğru değildir, bem yaklaşmak hem kaçmak lâzım. Bu suretle bu karışık örümcek ağı- nin icine girmek mümkün olur, Fakat yukarıda da söylediğim ki- nekadar insan varsa, o kadar muh telif mizaç vardır. Her kadının kendi ne göre hususiyetleri vardır. Bün - ları keşfetmek için en birinci silâh kendi zekânızdır. Psikoloğ İZMİRDE: Fransız Güzelleri Fuara Gelecek İzmir, (TAN) — Fransa propagan da ve turizm komitesi, 1938 paris ve Fransa güzellik kraliçelerinin bu se neki İzmir Fuarının açılış merasi- minde bulunacaklarını bildirmiştir. Fevkalâde güzel, ayni zamanda mü. kemmel şan ve dans artisti olan kra- liçelerden fuarın muhtelif müsagne- relerinde istifade olunacaktır. Fakat ciddi, ağır başlı bir kadın ölçmek için yapılan | zekâ de buna yardım edebilir. Sene sonü imtihanları, umumi imtih; - Fransız güzelleri, Nevyork enternas- İ cuk hakkında son ve kati va © yonal sergisine de gideceklerdir. — İmiye elverişli değildir. GÖPÜSLEP Şifahi İmtihan mı, Tahriri İmtihan mı? 13.S.3Y Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel İmtihan meselesi yalnız bizde de- ğil, bütün dünya terbiyecileri ara- sında senelerdenberi konuşulan bir meseledir. İmtihanın tamamen alev hinde olanlar olduğu gibi, mütedil- ler, ve sıkı imtihan taraftarları du vardır, Terbiye nazariyeleri, sistemleri, metotları, geçirdiği tekâmül safh sında daima imtihanın aleyhine doğ Tu yürümüştür. Bugün tamamen İm- tihan dünyanın hiçbir tarafında kal- dırılmış olmamakla beraber, imtiha ni asgari hadde indirmek fikri hâkim dir. İmtihan, çocuğun sene zarfında - ki terakkisini ölçmek için bir vası « tadır. Fakat bu vasıtanın müsbet bir ölçüsü yoktur. Çocuğun sene içinde aldığı notlar, muallimin çocuk hak- kında edindiği kanaat bir dereceye kadar çocuğu tartmada bir ölçüdür, Fakat notlar acaba çocuğun kabiliye tine göre verilmiş midir? Bu, muhak kak sayılamaz. Bununla beraber ç0- cuğun terakkisini ölçmede çok kuv- vetli bir vasıtadır. Sene zarfında iki üç ayda bir yapılan imtihanlarda mu allimin çocuk hakkındaki kanaatini kuvvetlendirir. Bunun dışında, sene sonu çocuğun bilgisi bilânçosunu ya pan umumi bir imtihana lüzum var mıdır? Ve bu İmtihan matlâp olan neticeyi temin eder mi? Terbiyecilerin ve muallimlerin yaptıkları tetkik ve tecrübelere gö- İre bazan en kabiliyetli bir talebe, im tihanda iflâs eder, En kabiliyetsiz bir talebe bir tesadüf eseri veya kopyeci lik yüzünden muvaffak olur, Bun- dan başka uzun sene yorulan bir ta- lebeyi, imtihan hazırlığı ile bir da- ha İnsafsızcasına yorduktan sonta, imtihana sokmak,hele mümeyyizlerin karşısına getirmek çocuğu en zayif bir anında yarışa çıkarmaktır. Fizyo- lojik, ve dimaği yorgunluğuna, bir de yahancılar karşısında konuşmanın verdigr psikolojik hicabi ve korku « yu da ilâye ederseniz. bu şerait altın da sorguya çekilen çocuğun muvaf- fak olması yüzde seksen değilse bile yüzde elli şüphelidir. O halde esas bakımından, imtihan çocuğu tartmak için kâfi bir ölçü de- ğildir. İmtihanın şifahi mi, tahriri mi olması meselesi bügün maarifçi- ler arasında konuşulmaktadır. İm « tihanı kabul ettikten sonra bunun şeklini tayin elbette ki, lüzumludur. Yalnız bunlardan hangisinin daha iyi bir ölçü olduğunu tayin ederken, evvelâ çocuğun psikolojisini, ve di- maği hâletini gözönünde tutmak lâ- zim. İmtihana giren çocuk yukarıda söylediğim gibi bir defa dimağen yorgundur. İkinci olarak ta büyük bir korku içindedir. Böyle sarsılmış bir ruhi hâlet içinde. çocuk mümey- yizlerin karşısında, kendisine tev - cih edilen sunlleri bir defa kavra - makta güçlük çeker. Hele suali kavramadığını hissettiği dakika mâ neviy tamamen bozulmuştur. Sair günlerde en çok bildiği bir meseleyi bir muamma gibi görür, yapa - mıyacağım, gibi bir gerilik ve düş- künlük duygusu kendisinde hâsil oldu mu, artık o çocuğun cevap ver- mesine imkân yoktur. Şimdi mümey vizlerin bu çocuk hakkında verecek» leri hüküm doğru mudur? Bu sebeple imtihanın tahriri ol - masında daha kuvvetli faydalar var. © dır. Çocuk bir defa kendisini dan uzaktır. Kâğıdı. kalemi eline al- dığı zaman kendi âlemine kapanabis lir. Düşünmek İcin biraz daha geniş zamanı vardır. Bu yalnızlığın, ve vakit kazanmanın verdiği teselli için de kendini, kafasını dinlemiye daha çok vakit bulur. Bu itibarla tahriri (imtihan şifahi İmtihana müreccah- tır. Çocuğun sene içindeki notları, mu allimin çocuk hakkındaki sene içerisinde yapılan o imtihanlar bence çocuğu tartmada en kuvvetli âmillerdir, Sene içerisinde çocuğu testleri kanaati, zül Söyle-

Bu sayıdan diğer sayfalar: