26 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

26 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KERE e ameirier Ss Çoban - Büyük M Bir Amatör Güreşçi Başkasına Meydan Okuya Bilirmi? Evvelki gün yine bu sütunlarda büyük Mustafanın Çoban Meh- metle maç yapmak istediğini yazmıştık. Dün Çoban Mehmedin bir gazeteye verilmiş beyanatmı okuduk. | Çoban, Mustafadan çekinmediğini, her zaman gürese hazır ol- duğunu söylüyor. İşin bu tarafı pek mükemmeldir. Yalnız Çobanın Mustafadan çekin- mediğini bildirirken Büyük Musta fanın amatörce meydan okumadığını, ikisinin de birer amatör klübe men- ii Sedat Rıza salonlarında yan tarafa düşen seyir-| nıvermiş gibiydiler. bak İL rü yet #ederas-Jolurken Fransısın meydan okuma Me ciler kumaş ve bez perdelerde olduğu | Bir saat evvel portakal topluyor o — Hiç tereddüt etmeden kalktı. GöV e 0 şebileceklerini |şeklzain profesyonelce yapıldığı kim| Bundan on gün kadar evvel ha gibi, artistleri uzamış, seayip şekilde | du, yorulmuştu. Alnının terini sil © desi sivrilen bir duman gibi usulle anlatmasından bizim gazetede çıkan yazıyı iyice kavrıyamadığını veya hiç okumadan cevap verdiğini zannedi- yoruz. Çünkü, Tanda çıkan yazıda, bu iki kıymetli güreşçinin karşılaşmasile mensup oldukları klüplerin istifade temin edecekleri de açıkça söylen- mişti, başkan Adnan Menderes'in av- da bir kadın 80- ikleri artlarına kadar gerili 5 rof i ldılar. Fa. (o delikleri artlarına kı gerili dü , Amatöce veya profesyonelce mey.| Beer si karılaşmala it İdetine intizar edilmesinden ileri hakta dağurmun kat elcin senesi bafanmış mit © Füyordu. a ğ ye l ine zeri iy okuma bahsine gelince; işin e-İ.. ai gelmiştir. tur. Bayan Edita sasında para kazanmak maksadı ol- madıktan sonra şu veya bu şekildeki meydan okumanın profesyonelee ad- dolunması nedendir? Eğer Mustafa, Çobanın dediği şe- kilde doğrudan doğruya federasyona müracaat veya klübü vasıtasile fede- rasyona teklif etmiş olsaydı ve fede- Tasyondan da karar çıkmış olsaydı, gazeteler Mustafanın Çobanla güreş- mek İstediğini yazmıyacaklar mı İ- di? Biz zannediyoruz ki, bir amatörün diğer bir amatörle güreşmek arzusu federasyonun kararından ziyade mü- saadesine arzedilmelidir. Bizde ihtimal sık sık tesadüf edil- miyorda pek alışılmamıştır. Bazı memleketlerde de belki o milletin #por idarelerinin tarzı ve faaliyeti i- tibarile bu gibi meydan okumalara lü a. v rdu, bu oyun gönlünden ko z di e Güreş federasyonu reisi Ahmet Fet |lan kuklalarla beraber Amerikaya | cak bir sıkılık barut kalmıştı. ay Zam hâsıl olmamaktadır: Fakat Pran|söz vardır: “İdari ve nizami kaidele-| © dönmüştür. Son fiske barutu doldurdu, tüfe. © puyordu. sada, İtalyada bu gibi meydan oku-|ri ve usulleri idrecilere bırakmayıp| 897" yi Fakat şimdi iş başkaydı. Geni malara ekseri rastgelinir. Meselâ, |kendi halletmiye kalkan şampiyon.) E9K7im federasyonu reisi Fuat Bal. * Bin nodağını yere kayu AAMİR ea sani O VE bundan birkaç sene evvel İtalyanla-|lar nâhak yere kendilerine ait olmı-| ki» a Ela Ga are kalan EE Tin en meşhur flörecisine o zaman Fransanın en ilerde flörecisi meydan “ okumuştu. 2 rakip karşılaşmayı pren $İP itibarile kabul ettikten sonra mü- TAN a ustafa Münakaşası R Futbol Federas- yonu Reisi Sedat Rıza İstifa Etti yirei kütlesi önünde yapıldı. Fransız! kendi yüzünden temin olunan para- Yı bir emri hayıra verdi. Ne müsabaka hazırlanırken, ne de senin hatırdan geçmedi. Spor ma- demki rekabettir. O rekabet hissinin maddi ve şahsi bir menfaat gözetme- mek şeklindeki tezahürlerini tabii o larak kabul etmek gerektir. Bazan, bu vaziyet cem'i sporlarda da olmaz mı? Klüpler, resmi ve nizami maçlar haricinde hususi karşılaşmalar ya- ber verdiğimiz veçhile Futbol Federasyonu Reisi Sedat Rıza da bu defaki Ankara seyahatin- de reislikten istifa ettiğini kuru- ma bildirmiştir. Daha evvel bek- lenmekte olan bu istifanın gecik- mesi Ankarada bulunmıyan As- Mustafa, Çobana gazetelerle mey- dan okumakla işi bir emrivâki hali- ne koyarak kısa yoldan gitmek iste- miş olabilir. Bunda maddi menfaat kasti olmadıkça şekline amatörce ya- hut profesyonelce demenin yeri yok- tur. Kaldı ki, şöhret temin etme gibi mânevi bir menfaat hissinin de bu lamıyacağını, İk aa ilan ie dan birisi idi, Çekilmesile kurumda esasen ihtiyacı bulunmadığını, Çoba- | 28t€7 seyrekleşmiş olan sporcu züm- nın sözlerini nakleden gazete açıkça |Tesi daha ziyade eksilmiş olacaktır. Denir. Bu münasebtle geçen kongreden- Şu halde, bu meselede Çobanın ya: |Peri umumi merkezden çekilmiş olan pacağı iş, vaziyetini klübe anlatıp, ları? İsimlerini aşağı yazıyoruz: Mustafanın mensup olduğu klüple| Meis - umumi merkez başkanı Ge. anlaşarak bir maç tertip edilmesini | Dera! AVI Hikmet, ortaya atmak ve. 0m müsaade ae İZMİR sini'de klüplere bırakmaktan ibaret. Muhasebecisi Cemil, dr Futbol federasyonu reisi Hamdi E- Frenklerin sik sık sarfettikleri bir| Mİ Çap. bir kolu olan ve bütün spor işlerimi- zin umumi hayatı Üzerine en ağır te- siri yapan futbolün yine başsız kal masını mucip olacaktır. mesi Türk sporunun ne gibi şartlar içinde bulunduğunu gösterir. Sedat | Rıza kurum içinde en eski sporcular-| Denizcilik federasyonu reisi Celâl, Tekrar futbol federasyonu rei- si Sedat Rıza. slm maş m yan işlerle başlarını yormuş olurlar... Çoban Mehmet te, işin bir şampiyo nun kafasını nâhak yere yoracak ta- raflarını idarecilerine bırakarak mo- Bu istifa, Türk sporunun en büyük | İki senede iki futbol reisinin çekil. | bulunan bir polis te, yardım ederek, Şu Garip Dünyada: Camdan Sinema Perdesi Londrada bi- zı büyük sine malarda beyaz perdeden ekran lar kaldırılmış, onların yerine| camdan yapıl mış ekranlar konulmuştur. Cam per- de, mukaar cam parçalarından mü rekkep imiş. Kumaş perdeye nazaran, cam per denin, hususiyeti büyüktür. Çünkü cam perdede filmler daha açık ve İ- yi görünüyorlarmış, Sonra, sinema görmekten kurtuluyorlarmış. Sine- malarda artık cam ekranların kulla- rılması çok rağbet bulmuştur * Sokakta doğuran kadın İngilterede Çet- leham kasabasın- Yusteys, çocuğunu * doğurmak için ko- casile bir kliniğe giderken, sokakta İ sancıları tutmuş ve hemen olduğu yerde doğurmuştur. O esnada orada kadına âdeta ebelik yapmıştır. » Sevinçten kukla satın almış Henri Hasper, Nevyorklu zengin bir tüccardır. İşi sebebile Avrupa - ya gitmiş, tam Napoliye geldiği za- man kendisine kızının bir çocuk do- gurduğu haberini vermişler. Hasper, bunso.kadas “sevinir KT METER “Wapolidenyen! doğan torunu için 50 kukla salın, almış. Sevincinden Röomada 50, Berlinde 100. İsviçrede 100 ve Londrada da 100 kukla daha satın aldıktan sonra ayısı 400 & bü, Fare avlayıcılar sendikası Danimarkanın bazı şehirlerinde sıçan ve fareler o kadar üremişler ki, hükümet 10 veya daha fazla fare öldürenlere pars vereceğini ilân et- g'mamanzııın. PENA EUEAA SARA ORT ADOBET ORAN KUMAS PASO REBAN HIiIKAYE A Yazan: Alonzo Torreiras İspanyolcadan Çeviren: OAGAMADARASAEBANA MA SASA DABDADAT AS BARA AGA BA DERA TABAĞA), 7 nana» ndülüsteki köyleri apânsi- zn Frankonun kuvvetleri- le sarıldı. Hirildiya gürüldiye ge- len tanklar sanki ortada bir şey yok ken toprakların içinden pöydahla- di, çocuğunu emzirdi. Gitarın e- line alarak yavaş yavaş söylediği şarkı orta yerinde kaldı. Taş yapılı evlerinin. kapısını kapadılar. Üç erkek, bir genç ka- dın, bir de memede çocuktan iba- ret beş kişi idiler. Topu topu bir €s- ki külüstür tek tüfek ve bir de av çifteleri vardı. Babası, kardesi, ko- ralvöz ve seri steslilere dayanacak yerleri mi vardı? Evvelâ babası al- nından vuruldu. aksaçları kana bu landı. Topaç gibi yerinde döndü, döndü düştü, Kocasının göğsünü iki kursun birden, çifte deldi. Kar deşi ölürken su istedi, suyu içeme- den sarsila sarsıla dünyaya gözle- rini kapadı. Kadın tüfeği kullanı - yordu. Kurşun almak için başını cevirdi. Köşede beşikteki çocuğun- da kan gördü. Beşiğe koştu. Çocuk ta ölmüştü. Tepesinden, başının yumuşak yerinden vurulmuştu. Taş barakanın dört tarafına kurşun Yağiyordu, Fakat Pillar büsbütün cinsiyetinden çıkarak harp ilâhi Mars'ın bile örkeceği o odanın için de Minerva ve Pallas'ın adımlarile. yürüyor, nefes almadan bir pen - cereden öteki pencereye gidiyor- du, Fakat kurşun tüköndi, ve an - zu düştü, Fakat kapsül ateş slma- dı. w esmada kapı paldır küldür devrildi. İçeri dalanlar, kan, tâlân. kazanç, gurur, para, ırz ve 26-5 -938 Halikarnas Balıkçısı « atanan 9 celerinin hesaba katılacak yeri mi kalırdı. Fakat bu adamlarla onun arasında coğrafya ile, kilometre ve mil ile ölçülemiyecek kadar bir uzaklık vardı. Kadına bir de kalkıp oynamasını erarettiler. cık dolanmıya başladı. Hızlandı. Bacaklari kipraşti. Ayakları kendi pırıldayışları içinde kaybolarak gö rünmez oluyorlardı. Kara saçları" nın mavi mavi çakışı, tutuşan ba- kışlarına karışarak insanı çeken bir girdap teşkil ediyordu. B enzi atmıştı, Alnında mavi damarlar kabarıyor. Burun Evvelce köyünde oynadığı Fan- dango, Tortajada ve Passo doble'ler Ahenktar bir ifadenin en temiz gi- dişini ve çizgisini bulurdu. Güne - şile yanmış, kuraklığile kavrul - muş, İspanyada müthiş bir enerji- le yaşıyan insanlardadır ki, ancak böyle canlı bir oynayış görülebilir. Sanki ışığın Hertz mevcelerinden ham alırdı. Oynayışı hayatın bir tercümesi, tefsiri değil, fakat doğ rudan doğruya kendisi olurdu. Resim boyayla, şiir sözle, hey- kel taşla yapılır. Pillarse, oynayışı ni doğrudan doğruya kendisile va ni bütün vârlığile yapıyordu. Se- YİNCMLEKİ Yataş emme, İLİYAŞİGTİ kocası, kendisini Sevehi öş'dostü've masmavi -kök. idi. Onlara hizmet, yardım. iş, çocuk velhâsıl her şey- sini veriyorin. Bu verdillöri ken- di gözüne aş geldiği İçin onlara kollarının bükülüşü, gövdesinin. yı lankavilere kayıp dolanışt, #eyir- cilerini tahrik ediyordu, Ona daha yakın sokuluyorlar, kadın fırından çıkarmış gibi soluyan nefeslerini a e EE ol--- Ev -N sabakanın amatörlüğe uygun şekilde|selenin yalnız saf ve temiz rekabet| Aydında Spor Faaliyeti Yapılması için icap eden kırtasiye ve nizami merasimi tamamlandılar. Kar Şılaşma, Pariste, pek güzide bir se- Bu Hafta Feneri Alkışlıyacağız Haber verdiğimiz gibi, Fenerbah- Çe takımı bu pazar Kadıköyündeki zümrüt gibi — Bu takım karilerimizin de bildik- Jeri gibi daha ziyade Macar ırkına mensup oyunculardan mi ir, Bu kuvvetli takım, Misir ve Filistin. de bir ay kadar sürecek olan bir tur- neye çıkarken ilk maçı İstanbulda yapmaya geliyor. Bu bakımdan Fe- nerle yapacakları müsabakaya ken- di şöhretlerini korumak için hususi bir ehemmiyet verecekleri tabiidir. Fenerbahçeye gelince; Türk Spor Kurumunun yolsuz ve nizamsız ola. yak bu kuvvetli klübümüz aleyhine vermiş olduğu zeeri kararlara rağ znen her zamanki kuvvetini muhafa- za etmektedir. Haber aldığımıza gö- re bu haftaki takımda Tamışvarlıla. ra karşı İstanbula nakledilmiş olan Yaşar da oynıyacâktır. Bize ötedenberi güzel futbol sey- retmek fırstını veren Fenerbahçeye bu seferki teşebbüsünde de muvaffa- kıvetler dileriz. dina SASİ Davet EMİNÖNÜ HALKEVİNDEN : Evimize bağlı klüplerden teşkil edilen karışık takımının son şekli 28-35-1088 Cu- marlesi günü sant 16 da Karagümrük sa- basında yapılacağından takıma seçilmiş oyuncuların spor levazımlarile sahada ha- Br bulunmaları bildirir. ciheti ile meşgul olması nâhak yere yorulmamasına yardım eder zannın- dayım. Aydın, (TAN) — Aydın bölgesinde) meğe mecbur kalmış. Şimdi Dani - spor faaliyeti, diğer bölgelere nisbet. | markada bütün işsizler, seferber ha- le, daha canlı ve hareketli geçiyor.|line geçerek fare öldürmeğe başla - Birinci devresi biten lig maçlarında | mıştır. Fare avlayıcılar o kadar art- Menderes sporla Aydın spora bir de| mış ki, bunlar şimdi aralarında bir «all iii. bin bilal ei el 2, vee Mağafidkilidedi sn Şazi Tezcanın Ehliyetnamesi İade Edildi Sümer spor rakip çıktığı için maç- lar daha zevkli ve meraklı bir yola girmişti. Bu devrede bir senedir çok sıkı ve muntazam çalışan Aydın spo- run kazanacağı söyleniyordu ve â- deta bu umuluyordu. Fakat Sümer spor bir sürprizler serisine girişti. Ev velâ Aydin, sonra da Menderes spo- ru ve sırasile de diğer kaza klüpleri- İni yenerek ve hattâ gol rekorlarını kırarak başa geçti ve birinci devre- yi hiç kaybetmeden kazanmış oldu. Bu hafta başlıyacak ikinci devrede bilhassa Sümer sporla Aydın spor a- rasındaki maç bu devrenin en ente- resan maçı olacak. Ligler, hem futbol ve ayni zaman- da da voleybol üzerinde devam edi- yor. Voleybolda en kuvvetli ve tek- nik takım Menderes sporun takımı olmasına rağmen İki maça iştirak et meyişleri, Menderesi voleybolda da geride bırakmış oldu ve bunda da ön safa Sümer spor geçti. Sümer spor, ayrica bisiklet, güreş gibi sporlarla da meşgul olmıya baş- ladı. Geçen pazar, Sümer spor bisik- | etçileri Sultanhisar « Pazarcık - Boz doğan üzerinden büyük bir tur yap-| alar. Yakında da İzmir seyahatine çıkacaklar, şimdiden bunun hazırlık çalışmalarına başlanmış bulunuyor. ————<— Bundan üç ay evvel şehrimizde yapılan Fenerbahçe - Enosis maçında çıkan bir hâdise yüzünden hakemlik ehliyeti alınan Şazi Tezcan ve bu hâ- disede kabahatleri görülen iki Fener. li oyuncu hakkında disiplin divanı. nın vermiş olduğu kararı evvelce bil- dirmiştik. dan çekilmiş olan kıymetli arkadaşı- oyundan çıkarması kâli bir ceza te-İmız Şazi Tezcanın tekrar hakemliğe lâkki edilmişti. başlamasını, dövüşsüz, kavgasız bir Tasdik için Ankaraya giden ve|hafta geçmiyen şu sıralarda futbolü- Türk Spor kurumunca tetkik edilen İmüz için pek hayırlı bir hâdise telâk bu evrakın nihayet tasdikten geldiği-İ ki ederiz. sendika teşkiline hazırlanıyorlar - muş. Bu Haftaki Maçların Programı tecavüz susayişile gözl an ça nağına dönmüş bir sürü yabancı - lardan ibaretti. Kadın bir bıçak kap fı ve çocuğun beşiğine doğru koş- tu. Onun kanlı başını, kanlı du - daklarını dudaklarına basarken kendinden geçti. Aklı başına geldiği zaman. ken- disini bir yolda götürülüyor buldu. Etrafına bakındı, tanıdı: Köyden ay rilirken, son tepeden son defa ola» rak, işgal edilmiş olan köyüne bak T.S. K. İstanbul Bölgesi Futbol A- Janlığından; 28-5-1938 Cumartesi günü yapıla cak Mili Küme maçı Taksim Stadı; Süleymaniye - Beykoz Seat 15 Ha- kem İ. ME. Apak, Ücök - Galatasaray suat 17 hakem Şazi Tezcan. Yan ba- kemleri, Rıfkı Aksay, Fahrettin So- mer, 29-519 Pazar Bil? Küme maçı: Taksim Stadı: İstanbulspor - Sâleymaniye, Bey- köz gülibi sast 15. Hakem 1. YE. Apak. Üçok - Beşiktaş saat 7. Hakem Ke- mal Halim, Yan hakemleri: Pahrettin Somer, Şevki Çanga, gen MOSKOVADA mm Ta 29 Mayıs 1938 Pazar günü saat 18,30 da Moskova Radyo istasyo nu 19/76 ve 2488 KİSA dalga üzerinden, vaktile Türkiyede konser vermiş olan meshur sanat kârlardan Viyolonist OYSTRAH günü yapılacak tı. Çocuğunun. babasının, karde - şinin, kocasının nâşlarının serili bu Tunduğu evinden bakışı bir türlü kopamıyordu. Uzakta beyaz bada - nasile seçiliyordu. Mesut günlerin- de “La blanca barraca La flor del naranjo,, Diye söylediği şerkı beyninde acı acı çınlıyordu. Mosmor dudak» ları taş kesilmişti. Gözlerinde va- kit vâkit ancak cinnetle görülen bir ateş parlıyordu. Gece olunca onu dört beş sarhoş nefer belinden tutup büyük bir ça yırın önüne sürüklediler, Kadın bunların belinde tabanca var mi diye baktı. Tabancaları yoktu. Yal nız bir tanesinin belinden bir bom- ba sarkıyordu. Onu yavaşça alıp mantillâsının altında gizledi. line bir Gitar verdiler ve ona bir “Jota” söylemesini emrettiler. Kederi simsiyah gözle» Tini çukurlatınış ve ona esraren- giz ve fevkalbeşer bir güzellik hâ- lesi yaratmıştı. Kadının parmakları gitar üzerin de kıpraşırken, başı da boş durmu- yor, düşünüyor, kuruyor, hesaplı- yor, ölçüyor ve bir şeyler tasmim ediyordu. Bu esnada sesi sanki ge- ce karanlığında şafaklar yaratıyor du. Etrafındaki adamların yabanet illerden olması onda bir kin uyan- dırmıyordu. İnsan, insan olduktan sonra kürrel arzın arz ve tül dere. eski “id si duyuyor. İçi tiksinti ile bulanıyor, fakat çocuğunun başı gözünün önü ne gelince oyunda sebat ediyordu. Kadın biran etrafında yalnız kan çanaklarına dönmüş bakışlar gör- dü. Bombayı patlatmayı ve ölmeyi çoktan kurmuştu. Fakat seyireile- rin mümkün mertebe çoğalmasını ve yaklaşmasını bekliyordu. Bu da yaratılışının bir haşinliği doleyısi- le değildi, yavrularının yuvasına doğru uzanan tuzakçının, elini ga- galıyan kumrunun sevgisi idi. Seveceği dünya, seveceği âlem seveceği İnsanlar için yaratılışın o- na bahşettiği gülümseyişini, mu - kadderat ölümün yüzüne gülmek- te kullandırıyordu. ihayet gelen yüksek rütbeli monokollü, düz enseli ve kazık duruşlu bir yabancı ondan 2- teş dansını İstedi. Ona hemen bir gazete verdiler, Görünmemek üze- re süratle çarkederken, obombayı gazetenin içine sakladı; ve gazete- yi de bacaklarının arasına sıkıştır- dı. Bir kibrit çaktılar. Kâğıdın u- cunu tutuşturdular. Ateşi kim sön- dürürse kız ona gönül vermiş sayı» lacaktı, Bütün kalabalık biribirlerinin ö- zerine abanarak, kadını sardılar ve söndürme yarışına giriştiler. O oy nuyor, söndürtmiyor. dümanı ve 4- levi gövdesinin etrafına dolayor- du. Kara kara çakan gözleri cehen neme gülümserken, gönlü cenneti ve kurtuluşu tadıyordu. Mesut günleri parıldıya parıldıya gözle- rinin önünden geçtiler. Bir saniye içinde bütün geçmişinin rüyasını gördü. “Ole! Ole! Olel,, diye sesini çığ- lık gibi salarken, mağrur bir du- Tuşta irkildi. Gövdesinin üzerine yüzlerce eller uzandı. Bomba müt- hiş bir tarakayla patladı. Ateş dan sında gönlünü ölüme vermişti. Çün kü ölüm ateşi söndürdü. Fakat... diliğim di

Bu sayıdan diğer sayfalar: