26 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

26 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HENDEKTE; Kedinin Doğurması Bir Mesele Oldu Hendek, (TAN) — Çocuksuz, bir ailenin çok sevdiği bir kedinin do- #urması, kendi muhitlerinde büyük bir hâdise teşkil etmiştir. Birçok ta- nıdıkları, bu münasebetle evde bir gece eğlentisi yapmışlar, hediye ola- rak ciğer ve şeker götürmüşlerdir. Kuluçkaya Yatan Erkek Hindi Hendek (TAN) — Puna köyünde bir kadıncağız, dişi hindisini kuluç- kaya oturtmuş, bir erkek hindi bu- na imrenmiş olacak ki o da gelip yu- murtaların üzerine oturmuştur. Ka- din, erkek hindiyi mükerreren kov- muşsa da başa çıkamamış, nihayet onun da altına otuz yumurta koymuş tur. Şimdi erkek hindi de kuluçka yatmaktadır. BURSADA ; Yürükalide Köy Bayramı Bursa, (TAN) — Mudanya Halke- vi, Bursa - Mudanya arasındaki Yü- rükali istasyonu mevkiinde bir köy bayramı tertip etmiştir. Bursadan ve civar kazalarla köylerden birçokları! bayrama iştirik etmişler, pazar gü-| nü Bursa ve Mudanyadan hareket eden ikişer tren bunları bayram ye- rine götürmüştür. Bayram çök neşeli geçmiş, muh - telif eğlenceler, at, eşek, yaya koşu- ları, milli oyunlar, pehlivan güreş- leri ve mavzerle atışlar yapılmıştır. Alman seyyahlar: Bursa, (TAN) — 300 Alman sey - yahtan mürekkep bir kafile Mudan- yadan buraya gelmiğler, cami ve tür beleri, müzeyi, Çekirgeyi ve diğer yerleri gezâlkten sonra akşam üstü üşlerdir. 7 e a, “Şeftali Enstitüsü, açılacak Bursa (TAN) «— Ziraat Vekâleti, burada bir “şeftali enstitüsü,, kurul. ması için tetkikat icra ettirmekte - dir. Ziraat mektebi meyvecilik şubesi- hin yaptığı tecrübeler sonunda 937 senesinde elde ettiği yeni bir şeftali tipi, büyük rağbet görmüştür. Lez - zeti çok güzel ve konserve imaline de pek elverişli olduğu için, bu ti şeftalinin çoğaltılmasına çalışılmak- tadır, Geçen sene iyi şeftaliler bura- da 8-10 kuruşa satılırken, yeni tip m Bu sene Çankırıda 19 Mayıs spor ve gençlik bayramı çok parlak merasimle kutlanmıştır. Yukarıdaki resimler bayramdan iki safhayı göstermektedir. Adapazarı, (TAN) — Belediye rei- si Ahmet Faik Abasıyanık, yeni yapı ve yapılacak işler hakkında şu bulüştaiuştur; 1445 — Yeni bütçemiz denk ve 99160 lira olarak tanzim ve tasdik edildi. Yapmak İstediğimiz başlıca işler şun lardır: Kapalı halin yanına, altı beton ve üstü açık bir kısım daha ilâve ede- ceğiz. Halin bu suretle genişletilme- sine 2600 lirh sarfolunacaktır. Bü- ün cadde ve sokaklarımızı tedricen iyi bir tamirden geçireceğiz. Hükü- met caddesine yapılan yeni beton yol | © İçme Suyu Projesi Hazırlandı. Adapazarı Yakında Iyi Suya Kavuşuyor Bankasından borç alacağız ve su te- sisatına başlıyacağız. Elektrik ideresi belediyeye geçtir ğindenber! yeniden beş kilometrelik hat tesis ettik. Eski şebeke de bir pro gram altında muntazaman tamir & diliyor. 938 senesi içinde, istasyon- dan gümrük önüne kadar olan kısım daki direkleri demir direklerle de- ğiştireceğiz. Işıksız sokuklarda elek- trik tesisatı yapılması devam ediyor, Bunun nısıf ücretini halk ödüyor. Bu değerli yardımdan dolayı müteşek- kiriz. Aylık mechuri elektrik sarfiyatını Şeftalinin kilosu 45 kuruşa satılmış- tır. Bunların beheri 140 - 150 gram | lacaktır; yısı vekestane mahsulün istifade edilmesi için de tetkikat Icra olunmaktadır. İçilecek iyi bir su getirmek, büyük emelimizdir. Su ptojesi üze-|kilovattan fazlası için kilovat başı- rindeki tadilât bitmek üzeredir. Pro-|na 10 kuruş vereceklerdir. 939 nisa- jenin tasdikinden sonra Belediyeler İninda bu tarifeleri halkın lehine ola-! şoför ilâvesile genişlettik., Uzunçarşı beton yolu ile birleştirile-|evler için yedi kilovattan beş kilova- eek ve Yenicami önüne kadar uzatı-|a, dükkânlar için de beş kilovattan Jüs kilovata indirdik. Elektriği kuvvei en |mubarrike olarak kullananlar, 300 Şehir SELEM Beş Günde Temizlendi Erzincan, (TAN) — Taşan Fırat nehrinin suları her gün biraz dâha çekilmeğe başlamıştır. Arazisi su al - tında kalan köylere vilâyet tarafın - dan gönderilen heyet, zararı tespit etmekle meşguldür. Kemah civarında bir köyde bu - lunan Bahattin, eşiyle beraber Wırat üzerindeki bir köprüden geçerlerken nehire düşmüşler ve boğulmuşlar - dır. Cesetleri bulunamamıştır. Mıgısı köyünden Hanakudura git- mekte olan Mustafa oğlu Şerif ismin de otuz yaşında yarı deli bir adam da Fırata düşerek boğulmuştur. Vaskert çayından şehrimize giren sellerin önü beş günde ancak alına- bilmiştir. Sellerin şehir sokaklarına yığdığı kumların bir kısmı, kendi İş- lerinde kullanılmak üzere halk tara- | fından kaldırılmıştır. Belediye, beş yüz liraya yakın bir para sarfederek, çarşının bir kısmındaki kumları kal. dırtmıştır, Şehrin, seller tarafından bırakılmış olan pislikten tamamen temizlenmesi için bir bu kadar daha Paranın sarfına ihtiyaç vardır. —o BURHANİYEDE: Köylerde Spor Temasları Yapılıyor Burhaniye, (TAN) — Halkevi a - xası, köy gezilerine devam ediyor - lar, son olarak 40 kişilik bir kafile, Pelit köye ve Karaağaç köyüne git - miş, halkın ihtiyaçları araştırılmış ve spor temasları yapılmıştır. Kara - ağaç şehitler âbidesine bir konmuştur. Ayvalık Şosesi Burhaniye, (TAN) — Sekiz bin li- raya ihale .edilmiş.olan Ayvalık -— Burhaniye şosesi üzerindeki çalışma lar yakında sona erecektir. Bu şose üzerinde bulunan iki mekten arasın - daki kısma parke taşı döşenecektir. ıların; olmaları nabilir. çelenk öy Sand tırılmıştar. İZMİRDE ; “inebolu Kararı Temyiz Edildi İzmir, (TAN) — İnebolu vapuru. nun batması davasında verilen karar hem müddetumumilik. hem mah- kümlar tarafından temyiz olunmuş -| tur, İnebolu süvarisi Mehmet Ali kap- tan, denizcilikten. ayrılmıya karar ruştur. Ku İtfaiye kadromuzu, iki nefer ve bir) racaat ediniz. Topun patlaması onu toprağa gömebilirdi. Bası- mızın üstüne doğru bir topun gelmekte olduğunu gör düğüm dakika onun kahkahaları bâlâ duyuluyordu. Top vızlar vızlamaz başım eğdim. Kendimizi Gas- conun siperindeki toprağın e attık. Gülle bü- yük bir gürültü ile bizden iki metre uzağa düştü, fa kat patlamadı, Başlarımızı kaldırdık: — Eğer bizi bulmak istiyorlarsa, bir gülle daha savurmalıdırlar. dedim. Sözü daha tamamlamamıştım ki, diğer bir gülle patladı, önümüzdeki duvarı götürdü. Bizim müda- faamızı yıktıktan sonra bizleri toprak içine gömdü. Fakat biz topraktan yaralanmadan çıktık. Tekrar mevkilerimizi aldık, Milisler biribirlerine söyleni- yorlardı: — Bırakın mühimmatlarını sarfetsinler. Ben de onları “çıldırmışlar,, diyerek tasdik ve teş- vik ettim. Fakat topların gürültüsü arasında bir rad- yo spikeri gibi yüksek sesle konuşuyordum. Gülle- lerin gelirken kıvrılışlarında şeytani bir eda vardı. Hislerin vazifesi durmuştu. Herkes onları kulakla- rile görüyordu. Gülleler gürliyerek, vızıldıyarak, şarkı söyliyerek düşüyorlardı. Patlayışları nekadar da kısa bir zaman içinde olüyordu. Her geliş kim- Bilir kaç canı almak içindi. Bombardıman şiddetle devam etmiyordu, çünkü ağır toplarını, zırhlı trenlerin gelmesine mâni olmak için demiryolu üzerine sıkıyorlardı. Kısa fasılalarla saat on birden, bir buçuğa kadar devam etti, Toplar hedeflerini tayin ettikten, milislerin âsabının topla- ra alıştığına kani olduktan sonra, bir mezar kadar dar ve derin olan kendi siperime gittim. Bodin de o- Sada, eli bomba kasasının sağında idi. Gülerek: — Bizi mahvetmek istiyorlar. Dedi. Fakat gülle- ler patlamadan geçiyor, fakat bu bomba kasaların- dan birine isabet ederse, güllelerle beraber bunlar da patlıyacak. Sağ kalanlar bizi sedyelerle değil, kovalarla taşıyacaklar. Dedi. Bu sözlerde gülünecek ne vardı, bilmiyorum, he- z güldük. Bombardıman durduğu zaman bizim siperin sathı görünmüyordu. Son dakikada bir gülle parçası Bodinin omuzu üstüne düştü, daha sıcak ol- duğu için caketini yaktu, fakat ona zarar vermedi. — İsticvab tekrar başladı. Dedi. Bizi canlı canlı yakmak istiyorlar. Kazays uğrıyan Guadarrama'daki arkadaşlarımız- dan Rafael isminde bir subaydı. Bir gülle parçası, diz kapağını çizmiş, biraz da delmişti. O kendisi farket- memişti, ben yüzünü kanlı görünce yaralanıp yara- lanmadığını sordum, Hayır, dedi. Fakat bombardı - m ettiği, patlıyan güllelerin gazi havayı için, açık olan bu yaradan giren zehir, onu da zehirledi. Öğleden sonra Rafael, zavallı cessur genç, meydan- da hiç bir sebep yokken yüzünün ve elinin neden kanlandığını anladı. Ertesi günü yüzü bir mermer gi- bi beyazdı, buruşmuş cildinin üstünde sarı noktalar vardı. Görünüşü pak hoşa giden ciüsten değildi, bu- nunla beraber o mütemadiyen: — Anlamıyorum, bu ne durmaz kandır. Diyordu. Galiçya şivesile ağzından dökülen kelimeler hid- detini daha derin daha zekileştiriyordu. Ona, hasta- Beye gitmesini söyledim, Reddetti. Fakat iltihap git- tikçe artıyordu, bunun tehlikeli olacağını düşünerek onu hastaneye gönderdik. Birkaç gün şırınga yapıl- dıktan sonra, iltihap ve zehirlenme tamamile geçti, Bu sırada Bargasla Olias arasında enteressan hâ- diseler oluyordu. Biz geleliberi Leon'un mâneviyeti yükselmişti. O alayın kumandasını Bodine devret « memi, onunla erkâniharp zabiti olarak beraber çalış- mamı istiyordu. Fakat ben bu alayın yüzbaşılığından başka ve da- ha yüksek bir iş tasavvur etmiyor, ve görmek iste - miyordum Bu vazifede askerlerle doğrudan doğruya temas ta idim ve onlarla çok samimi idim. Bu iş, kismen ol makla beraber, mesuliyetlerle dolu idi. Ben bu işte kendimi bütün alayın babası hissediyordum. Onları lüzumsuz tehlikelere sokmakta çok dikkatli idim, her askerin kolu benim kolumdu. Leyazımın bana ve su- baylara gönderdiği si yiyecekleri kendime sak- lamak hakkımı bulmuyor, beraber yiyorduk. Bizim şka yerde askerlerle subaylar ayni sofra» Ayni yemeği yemiyorlardı, O zamandanberi leva» zım kumandanının askerlerle, subaylar arasında ay- rilik yapmasının sebebini düşünürüm. O gece tam biz yere yatmış, başlarımızı kaputları- mızda örimüştük ki, bir subay bize seslendi: — On beş milis gitmek istiyor. dedi, Ben hayretle sordum: — Bu nasil olabilir? — Evet, gitmek istiyorlar. Diyorlar ki, bir beyan- same neşrolmuş, bu beyanname, ayın onuna kadar seferberlikten çıkmak istiyenler serbesttir, diyor - muş. Bunun gibi bir şeyi ben de gazetelerde okumuştum. On beş adamı bana getirdiler. Bu cephede ve diğer idi i > ligi azli kd Mile “ eya banka mektubu ile şartnam tevi tekli? mektüpl “2940” salamakaşk iğ ği nl ike nim eek, gü ön A Üy NN Orman Koruma Genel Komutanlığından : 1 — Orman Koruma Genel Komutanlık kıtaları ik det çift kundura kapalı zarf usuliyle ihalesi 27-5. de Ankarada Yeniş da yapılacaktır. 2 — Muhammen bedeli 44000 lira, mu 3 — Şartnameler iki lira mukabilinde Satınalma Komisyonundan İstanbul Vilâyeti öy sandıkları için makbuz bas. Elli çift varaklı, tel dikişli bir cildi 25 kuruştur. Taşraya postaparası ile (30) ku: İTAN Matbassında satılmaktadır. Satılık Makine Transmisyonları mlmış 6 santim kalınhı - ğında makine transmisyon, şaft, kasnak ve yatakları ucuz fiyatla satılıktır, TAN malhaasına mü- Baş, diş, nezle, grip, romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün » derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir: Jandarma Genel Komutanlığı Ankara Satınalmd Kom onundan : Re metresine kırk beş kuruş fiat tahmin edilen vasıf ve örneği” iz doksan sekiz bin metre yatak ve yastık kılıflık bez kapalı zarf 38 Pazartesi günü saat 15 de satın alınacaktır. yirmi kuruş karşılığında komisyondan ahnABi & girmek İsteyenlerin 3307 lira elli kuruşluk ilk © ikaları mm yopa veri de yazılı vi arın belli gün sant on dörde kadar kom 10000 & 38 Cuma günü saat | hirde Komutanlık binasındaki satınalma komisyol kkat teminatı 3300 lira, 4 — İsteklilerin şartnamesinde yazılı vesikalarla beraber teklif mek tuplarını ihale saatinden bir saat evveline kadar Komisyona ; vermeli ilân olunur. (2773) G > O İstanbul, Ankara caddesi Tan Evi m» İHTİRA İLÂNI < “Mümişlemne makineleri tara ma silindirlerinin kumandasını temin için kullamlan” vasıta” hakkında alınmış olan 16-936 günlü ve 2115 sayılı ihtira be- ratı bu defa mevkii fiile kon- mek üzere âhere devrü ferağ veya icar edileceğinden talip 0- lânların Galata, Iktısat ha- nında Robert Ferri'ye müraca- » atları ilân olunur. Makbuzlari tarafından Yeni Bir Şan Yıldızı Ankarağa en büyük simslar ve muhtereri şahsiyetler huzurunda pek mut konserler vermiş olun ve Ankara radyo” sunda okuduğu parçalarla pek ziyade al kışlanan güzel ve tatlı sesli Bayan belek Tokgör'ün en nefis ve güzide şarkıların! Cotumbla plâklarında okumak üzere İstan bula geldiği haber alınmıştır. İ | Memleketimizde cephelerde bütün ordu gönüllü milislerden ibaretti, Bazan bunlarla ciddi iş görmek mümkün olmuyor - du, çünkü vazifeleri, her itibarla şarta bağlı idi. Bu sebeple idi ki ayın, onundan itibaren, sıkı mecbu - siyetleri ve mesuliyetleri tekeffül eden muntazam bir ordu yapmak istiyorlardı. Meselâ benim elayım- da da bazı anarşist nüveleri cardı ki, bunları idare et mek istiyordum, fakst anarşistler korkaklıklarından, veya fena niyetlerinden değil, fakat tabii olan teşkilât kabiliyetsizliklerinden dolayı bir türlü nizama gir - miyorlardı. Bundan başka İspanyanın bazı yerlerin- de anarşistler, amele, ve orta sınıflara kapılarını aç- mış, bunları anarşist yapmıya çalışıyorlardı, sendika ları vasıtasile bunların arasına girenler, bitaraflar veya alâkasızlar değil, daha kötüsü tehlikeli casus- lardı, Benim alayımda olan birçokları gibi bu on beş mi- lis te Cordoba köylüleri idi ve yazıp okumaktan mah rumdular. Bunlara dert anlatmak kolay değildi, bun- Isra sadece basit, ve müşahhas vâktaları göstermek lâ #tmdı. Bunların bize iltihakında iki sebep vardı. Biri her gür muntazam yemek vermemiz, diğeri de her- kese elbise ve battaniye dağıtmamızdı. Fakat slayın de küçlik bir hoşnutsuzluk nüvesinin uyandığını ladım. Bu on beş kişi vaziyeti anlattı! — Bizimle beraber kavga etmek istemiyor musu- nuz? Dedim. — Biz kendi vilâyetlerimizin cephelerinde harp etmek isteriz. Prensip olarak haklı idiler, milisler muntazam or- du olmadıkları için bunu istiyebilirlerdi. Fakat ken- ki cepheleri kalmadıktan sonra burada kalmaları, muntazam yardımın gelmesini beklemeleri, çekilmek istedikleri zaman da Madridden cevap beklemeleri, mesuliyeti bu cepheye yüklememeleri lâzımdı. Fakat onlar kararlarını vermişlerdi. Onların bu inadırda iyi niyet suhibi olmadıklarını anladım. Cephede kalmak istemiyorlardı. İşte o kadar. . (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: