12 Haziran 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

12 Haziran 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K i r ri NO. ; ÇIRASGAN SARAYINDASSYIL BESİNCİ MURADIN HAYAT Yazan: ZİYA ŞAKİR 8. Mecidin Son Günleri Iztırap Içinde Geçmişti İki Rakip Besiktaş sarayının vükelâ o: İasında, üç vezir ayakta du— pda Bunlardan serasker Rıza kk Demli gözlerini sadrazam Db Mehmet Emin Paşanın göz— € dikerek sordu: > Ne yapacağız? İrazam, birdenbire cevap ver- . İstemedi. Kaptanı derya (1) Sea Ali Paşaya: — Hiç ümit u, paşa? Da yok mu, pi Mehmet Ali Paşa, omuzlarını kal- "IP ellerini iki tarafa açarak; >> Vâksâ, Allahın lütfundan ü- kesilmez. Fakat, ben şimdi hu- Ön çıkarken kendilerini pek *n gördüm. Hattâ, vasiyet et- istediler. Lâkin sözlerini bi- meden, yine dalıp gittiler. “iğ Vasiyet mi? Ne buyuruyor- > >> Ne buyuracaklar? Malâm ya? din aenanki gibi evlâtlarını dü- iyorlar.. “Biradere söyleyin. yy tlarıma iyi baksın. Onları, hiç #eyden mahrum etmesin. Gö- Kğ orsunuz ya? Dünyanın bütün Yazi Ve sandeti, fâni imiş, bu. e Ondan sonra, tekrar göz- li Kapadılar, ker Rıza Pişa, biraz daha Aİ. Sözlerinin hariçten işitil » in bi su- ai “çin âdeta fısıldar gil devam etti: Damı için bir şey söylemedi m İç, Ne münasebet, Paşa Hazret. h, Aslan gibi veliaht ortada du. P dururken... — Evet amma, paşa birader. lim Ya, zatı şahahenin fikirle- aş ptan Paşa, Seraskeri söylet « İstemedi: —— Zatı şahane, fikirlerini tama- iha “ğiştirmişlerdir. Tahtın, hak bi kim ise ona intikaline rıza termişlerdir. Diye, sözünü kesti, * B ML İki vezir arasında konu- taş Şulan şu sözler, sebepsiz de- Mn Seraskeri) unvanını Mağignı$ olan Rıza Paşa, Sultan ve onun evlâtlarına karşı I, , T#cede sadakat ve muhabbet- Ruperbut ise, (Veliaht, Abdülâziz du, İÜ ye karşı da kalbinde o ka- yaz kluk hissetmekte idi. ilâ bir zamanlar Sultan Me- İveraseti tebdil) fikrine sev- Mi, a arasında, kendisi de mü İF mevki işgal etmişti. Silaht Abdülâziz efendi, ne bi- İş Tİ Sultan Mecidin ve nede ag devlet ricalinin ne mu- tini ve ne de itimadını celbe- Ökiy ti. Hattâ Sultan Mecit, ken in âdeta gizli bir kin ve Moby beslemekte idi. Bunun da Yeli, Bayet basitti. t Abdülâziz Efendi, bü - ki, id kadınlarının, ve hattâ şe- taa, ikinan daima takdirlerini cel- *k kadar güzeldi. Gürbüz, a- Ri, DİP vücuda malikti. » mukabil Sultan Mecit, ga- ve narindi. Çocukluğun- Saye çiçek hastalığı esmer “yi, Dİ âşikâr bir surette tahrip Sirki Seç hükümdarı büsbütün Sur irmişti. Nİ we Mecit bu çirkinliğini an- keti ve ince hislerile örte- birey,“ Büzelliğine mağrur olan Vay iri ve şahane gözleri- » Beniş omuzlarını ge- Ni tere ortada dolaşmasma bir tür- Deyin ül edemiyordu. Kolay ali de, veliahd! hoş gör- Manda « Günden güne, lüzu - Yeti, fazla kibir ve gurür alâ- i eren genç veliahdin. hü Olduğu zaman, tahammül edilmez bir müstebit olacağıma hükmediyorlardı. Sultan Mecit, ayni zamanda ev- lâtlarını düşünüyordu. Son dere- cede refah ve saadet içinde yaşat- maya çalıştığı oğullarının ve kızla- rının, bütün bugünkü mesut ha- yatlarının ancak kendi vücüdile kaim olduğunu biliyordu. şte bu düşünceler, birleş- miş.. Nihayet veliaht Aziz Efendinin verasetten ıskatı için bir çare bulünabilmişti. Trablusgarp ve | Bingazi kıtaları, birleştirilecek. Mı- #ir gibi mümtaz bir eyalet haline ifrağ edilecek. Veliahtliktön 1stffa- sına #nukabil, bü eyaletin prensli- ği, Abdülüziz Efendiye verilevek- ti. Bu işin olup bitmesine, âdeta ra- mak kalmıştı. Fakat o tarihte Ha- riciye Nazırı olan Keçecizade Fuat Paşa, Sultan Mecidin huzuruna dayanmış: — Aman şevketlâm, ne yapıyor- sunuz? Böyle bir işe girişmek, Os- manlı ülkesini parçalamak demek- tir. Hükümet, henüz Mısır galle- sinden kurtulamadı. Şimdi orta ya bir mesele daha mı çıksın? Bu- nun mesuliyetini kim deruhde & debilir. Diye, bu teşebbüsün önünü al miya çalışmıştı. Devlet erkânından diğer bazı zatler de Fust Paşaya taraftarlık ettikleri için, nihayet bü düşünce akim kalmıştı. Sultan Mecit, bu fikirden vaz- geçtikten sonra, en büyük oğlu Mu- rat Efendiyi veliaht yapabilmek i- çin başka çareler aramıya başla- mıştı. Bu mesele etrafında bir şok en- trikalar çevrilmiş. Veliaht taraf- tarları da harekete gelmiş. Veliah- din hususi tabibi (Marko Bey) (2) vasıtasile Üsküdarda bir evde mü- teaddit içtimalar akdedilmiş.. hattâ işe, İngiltere sefiri de müdahale et- tirilmek istenilmiş. Hulâsa, bu post oldukça mühim bir saf. ya girmişti. Sultan Mecidin Ölümü çki ve kadın.. Sultan Meci- din nahif bünyesini, tama- mile tahrip etmiş.. onu nihâyet ö- lüm döşeğine sermişti. Genç hükümdarın son günleri, derin bir azap ve ıstırap içinde geç- mişti. Ciğerleri, veremin katil pen- çesile her gün biraz daha didiklen- miş.. Korkunç öksürüklerden son- Ta ağzından aylarca kanlı köpük- ler gelmişti. Fakat bütün bunlara rağmen, sat tanat hırsı, bir türlü sükün bula- mamış.. Sultan Mecit bir defa bi- le, cuma selâmılığını terketmemiş- ti. Buna sebep te, hastalığının şid- detini muhitine hissettirmemek, he- nüz saltanat makamında buluna «- cak kadar kuvvetli olduğunu gös- termekti, Doktorlar, bu selâmlık merasi- minde arabaya binmesini tavsiye ettikleri halde, Sultan Mecit, bunu da reddetmişti. Yirmi senedenberi, bir gün bile değiştirmediği âdetini bozmak istememişti. Her cuma selâmlığında, başı bi- raz daha İleri düşüyor.. Omuz ke- mikleri, yükseldikçe yükseliyordu. Kırmızı fesinin önüne taktığı, or- tası pırlantalı beyaz tuğ, artık dik durmuyor. O eski mağrur ahengi ile titremiyordu. Siması son derecede hüznengiz bir hal almıştı. Kadınlar çehresindeki solgunluğu örtmek için yatakları» na hafifçe allık sürüyorlardi. Fakat artık öyle bir zaman gel mişti ki, ölümün gölgesini, o sol gun çehreden sümek mümkün de- | kildi. Nihayet, ölümünden üç gün ev- vel, yine bir cuma günü idi. Bütün bir haftayı yatağında İnliyerek a- teşler içinde geçiren Sultan Mecit, o sabah erkenden şu emri vermiş- td. — Bugün, Kıhcali camisine se- lâmlık edeceğim. . Bu emir, sarayı altüst etmişi Çünkü padişah, Beşiktaş sarayın - dan Kılıcali camiine gidecek ka- dar şöyle dursun, ata binecek ka- dar bile kudrete malik değildi. Onu bugün selâmliğa çıkmaktan vazgeçirmek için yalvarmışlar. ya- karmışlar, bir türlü ikna edememiş- lerdi En nihayet, kadınlarının en sevgilisi ve en dilbazı olan , (Şev- kefza) kadın, ne yapıp yaparak, © günkü selâmlığın Beşiktaşteki Si- nan Paşa camiine tahviline razı €- debilmişti. B u, Sultan Mecidin #on selâm- lığı idi.. At üzerinde dura- bilecek halde değildi. Böyle olmak- Is beraber, harikulâde metanet gös- İHRACAT: Geçen Hafta 250 Bin Liralık Mal sattık Haziranın ilk haftası içinde İstan- bul piyasasında dış memleketler i- çin satilan ve ihraç olunan malların umumi kiymeti 241,375 lirayı bul muştur. Bu mallar arasında ekseri- si Yunanistana satilan 10,020 Ji Yık çiroz, 117,975 liralık tuzlu zeytin, 18,051 liralık razmol ve kepek, 14,266 liralık muhtelif av derileri, 4,233 liralık civa, 22,315 liralık tuz- lu barsak, 5,364 lira yapak, 15,865 liralık ceviz ve diş budak kütüğü, | 22,357 liralık pelamut ve torik, 1,224 liralık nohut, 820 balmumu, 2,007 un, 208 paçavra, 14,629 Hira- lik tiftik, 2,190 balıkyağı, 2,800 (- pek mensucat, 1,395 ipek kozası, 2,003 iç badem, 8,335 liralık arpa, 32,057 ham afyon, 13,169 mühtelif deriler, 471 erik pestili, 939 iç ceviz, | 16,608 liralık yün ve ipek halı ile 13,465 liralık yaprak tütün bulun- maktadır. Bu malların mühim bir kısmı Italya, Almanya, İngiltere, Ço- koslovakya ve Yunanistana gönde- rilmiştir. —— — Hayvan Borsasında Satış Dün hayvan borsasında satılarak kesilmek üzere mezbahaya gönderi- len kasaplık hayvanlar 476 dağlıç, | 64 kıvırcık, 225 karayaka, 4033 ku- zu ile 25 öküz, 8 inek, 6dana, 3 manda ile beş malaktan (barettir. Toptan et fiyatlarında geçen hafta- ya nazaran fiyatlarda mühim tebed- dül olmamıştır. Alâkalı dairelerce yapılan tetkik lere ve tutulan istatistiğe göre, İs- tanbul gümrüklerinin 1937 mali yı- lı içinde bir senelik gümrük vari- datı 61 milyon 436 bin 259 liraya baliğ olmuştur. Çocuk kendi havasına birakilin- ca oyundan fazla yorulduğu gibi, #porcu gençler de kendi havalarma gidince fazla yorulurlar, sürmöna- ja tutulurlar. Bir çocuk on üç, on dört yaşma girip te bayağı oyun devresinden, spor çağma girdiği vakit on dokuz, yirmi yaşına kadar yine tam adam değildir. Adalesi- nin dayanıklılığı boyuna nisbetle azdır. Fazla olarak o yaşta gencin nesiçlerinde beslenme işleri daha şiddetli olur, yorgunluk çabuk te- sir eder. Geçen gün çocuklar için yazdı- ğim fazla yorgunluğun hâd ve müz min şekilleri sporda ifrata giden gençlerde de aynile olur. Fakat gençlerde, çocuklardakinden ayrı- ca, bir de yürek yorulması vardır termiş.. Bir taraftan, düşmemek i- çin eğerin kayışını Simsikı tutup hazin hazin inlerken, diğer taraf. tan da güçlükle kaldırabildiği elile - sanki, veda ediyormuş gibi - yol üzerinde bulunan askerlere ve halka selâm vermişti. Yorgunluk artık mukadder olan âkıbeti tesri etmişti. O gece, ateşi tamamile yükselmiş, kendinden geçmişti. Ertesi gün, bir aralık kendine gelmişti, R — Ölüyorum.. artık, ölüyorum.. Murat Efendi ile Hamit Efendiyi ça ğırın. Dünya gözü ile kendilerini bir defa daha göreyim. Demişti, Derhal Efendilerin dâirelerine haber gönderilmişti. Hamit Efendi, koşa koşa gelmiş, babasının, artık ölüm kokan odasına girmişti ve o- nu ihtizar halinde görünce, daya- namiyarak hıçkıra hıçkıra, karyo- lanın ayak ucuna çöküvermişti. 2 (Devsmi var) (1) Bahriye Nazırı (2) Meşhur, doktor (Marko Paşa) ki, bu türlü yorulma - maalesef - sporcu gençlerin birçoğunda gö- rülmektedir. Sporcu bir gencin yüreği nor « mal halinde dakikada yetmiş vu- turken « meselâ bir futbol oyunun da - 12, 13 saniye koşunca yüreği dakikada 160, 180 hızla vurmıya başlar, koşma devam edince - me- | selâ 400 metrelik bir koşmada - yüreğin hızı dakikada 220 ye, ya ni sayılamıyacak dereceye varır. Yürek bu kadar hızlı vurunca, iki vuruş arasında içerisini yeni kanla doldurmak için yetişecek va kit kalmaz. Onun için her vuruşun da kırmızı damarlara pek az.kan gönderir, damarlarda tansiyon aza hır, buna karşılık kara damarlarda ve akciğerlerde kan fazlalaşır. Bu nun neticesi olarak yüreğinin sağ tarafında dn kan - o tarafın taham mül edemiyeceği kadar - artar. Delikanlınm yüreği pek lâstik- li bir adale olduğundan, spor fazla olmayınca, yürek bir müddet din- lendikten sonra yine eski haline gelir, sağ tarafında büyüklük kal GÜNLÜK PIYASA Zraat Bankasının buğdayların » dan yirmi vagona yakın sert ve yu. muşak buğdey satılığa o arzedilmiş ise de ancak yüz elli bin kiloluk sert ve yumuşak buğday kilosu 520-525 kuruştan satılmıştı. Tüccar nâmina len buğdaylar henüz satılma - ir, * Trakya, Bandirma, Kocaeli mınta. Kalarından getirilen beyaz peynirle- rin kilosu 30.22.3945 kuruş arasın. da satılmıştır. 22 bin kiloluk taze yağ lı kaşer peynirlerinin ise kilosu 50-60 Kuruş srasında verilmiştir. * Anadoludan gönderilen on bir bin kilo kuru ufak fasulyeler kilom 8 kuruştan, otuz bin kilo sarı misir ila Iosu 4,28 kuruştan, on altı bin kilo ka dar yemeklik zeytinyağları 41-415 kuruş arasında satılmıştır. ZİRAAT: Adanada Bu Yıl Portakal Çok Bereketlidir Adana, Mersin, Dörtyol mıntaka- larında portakal ağaçları meyva bağ- lamağa başlamıştır. y Bu sene Adana mintakasımın por- takalları hem miktar hem de kalite itibarile geçen seneden iyi görünmek tedir. Mersin ve Dörtyol mıntaka- larında ağaçlar çiçekte iken bir s0- ğuk dalgası estiği için çiçeklerden yüzde 15 - 20 nisbetinde bozulanlar olmuştur. Bu senenin bütün mahsulü tama- men satılmıştolduğundan bahçe sa- hipleri fiyat hususunda hiç zarar görmemişlerdir. Portekiz, İspanya, Tunus, Cezair gibi dış ülkelerde de tarçın ağaçları da zeytin ağaçları gibi soğuk hava dalgasına maruz kalmışlardır. Sporcu Gencin Yorulması maz. Fakat spor fazla devam edin <e, nihayet, lâstiğin de açılıp ka - panmasına bir derece vardır, yo - rulur ve yüreğin sağ tarafı daima büyük halde kalır, Sporda ifrata giden gençlerde en çok görülen can sıkıcı ariza da budur. Bazılarında, yine sporda fazla yorulma neticesi olarak, oynak yer lerinde, en çok dizlerinde ve 6- muzlarında, bir ağırlık, hafif san - cılar meydana çıkar. Kimisinin de oynak yerleri çekiliyormuş gibi © lur. Az çok ateş te bulunur, Uyku , Fahatsız, korkulu rüyalarla karı « şık olur, iştah azalır. Bunlar vak- tinde anlaşılıp ta hemen İstirahat edince birkaç gün içinde kaybolur. İC PİYASALAR; Yeni Mahsul Arpa ve Yulaf Dün Satıldı Mersin mıntakasının bu seneki yeni mahsulünden ilk parti olarak yetmiş beş bin kilo sert buğday pi- yasamızda satılmıştır. Yüzde 3 - 4 çavdarlı olan bu buğdayların İstan- bulda değirmende teslim şartile ki- losu 5,05 kuruşa verilmiştir. Yeni mahsulden vapur teslimi (| şartile dökme olarak elli bin kiloluk bir par ti yulaf kilosu 4,25 kuruştan satıl mıştır. Mersinden piyssamıza Alivre buğ- day satışı teklifleri gelmektedir. Haziran sonundan temmuzun on be- şine kadar Mersin buğdaylarından 4 - 5 çavdarlılar için kilosu 5 - 5,05 kuruş arasında satıcı vardır. Balmumu Fiyatları Düştü Balmumu fiyatlarında son'bir bu- çuk ay içinde bir miktar düşüklük kaydedilmiştir. İhracat için toplan- mış olan mallardan Karadeniz ne- vileri 85 kuruştan 78 kuruşa, Ana- dolu malları 80 kuruştan 77 kuru- şa, beyaz neviler doksan kuruştan seksen beş kuruşa kadar satılmak- tadır. , Geviz, Fındık Satışları Geçen hafta içinde piyasalarımız- da 1900 kilo Anadolu malı iç har man ceviz 48,5 kuruştan satılmış- tır. Fatsadan 400 kilo, Zonguldaktan 597 kilo iç gelmiştir. Yeni ihracat olmamıştır. Ordu malı tombul sıra fındıklar. dan 2480 kilo 49 kuruştan, 10 bin kilo Trabzon malı iç 55 kuruştan, on bin kilo Giresun sivri fındığı 19,10 kuruştan satılmıştır. Akçako- ca fındıklarından 6400 kilo iç 51,20 kuruşa verilmiştir. Ordudan 2480 ki- lo iç, Giresundan" *1200, Ünyede 2890 kilo piyasamıza gönderilmiş- tir, Fındıklarımızdan diş memleket- lere ihraç olunanlar: Londraya iki bin kilo, Avusturalyaya 2080 kilo, Yeni Zelândaya iki bin kilodur. 1s- tanbul piyasasında mevcut stok, 5 bin kilo kabuklu, üç bin kilo iç ce- vizle sekiz bin kilo kabuklu ve beş bin kilo iç fındıktan ibarettir. Fakat sporcu genç kendi havasın- da devam ederse, rahafsızlıklarını haber veren o oynak yerlerinde ve rem hastalığı yerleşir. Fazla yoru lan uzuv verem mikroplarının yer leşmelerine pek elverişlidir. Sporda fazla yorulmak, bazıla - rında, akciğer veremini meydana çıkarır. Kansız, biraz cılız gençler görürsünüz. Yalnız sık sık nezle o- Turlar, yahut kış mevsiminde ken dilerini çabuk üşüterek bronşit hastalığına tutulurlar. Bunlara he nüz veremli denilemez. Çünkü, da ha küçük yaşlarında belki bir kı - zamık yahut kızıl hastalığında yer leşmiş olan verem mikropları pek te çoğalmamıştır. Böyle gençler sporda biraz fazla gidince - spor - dan fayda beklerken - gittikçe za- yıf düşerler, sonra bir gün akşam üzeri hararet derecesi birdenbire 116-938 ÇEKLER Anim Kapan | Tondra 62515 : New-York 12625 | Paris 3.5075 l Milâno 6.0425 İ Cenevre 288125 | Amsterdam 62.8179 Berlin 50.16 | Brüksel 2119 1 Atina 1445 | Sofya 156 Prag 43875 | Madrid 160 ! Varşova 2083 i Budapeşte 2408 İ | Bükreş 0m | Belarad 28725 İ Yokohama 365325 | Stokholm 312625 İ Meskova 2081 İ PARALAR İ e İ olr Dalar “ ret İ Beleres Pr. * | İ Orahmi İ İ tevtere Pr. i un İ eorin i | | Kron Çek ; : Mark i i Zow 4 İ Penso f | Ley â İ Dinar Kron Tsvsg İ yükselir, göğüsün bir tarafında san €ı da olur, Akciğer zarının içerisi. me su toplanmış, yahut akciğerler den birinin, alt kısmına kan birik « miş demektir.. Spor çok iyi ve eğlenceli bir sey dir, fakat hiç bir şeyin ifratına git mek iyi olmaz. Bunu söylemek te ukalâlıktır. diyeceksiniz. Şüph. ancak, ukalâ sözü dinliyerek spor cunun arada sirada kendisini heki mine muayene ettirmesi de fcna ol

Bu sayıdan diğer sayfalar: