5 Ocak 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

5 Ocak 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tir, Ziraat ve Nafıa Müsteşarlıkları Ankara, 4 (TAN Muhabirinden) — Ziraat Vekâleti müsteşarlığına tsyi- ni mukarrer olan istatistik umum müdürü Celâl Aybar'ın istatistik Müsteşarlığa, - Sümerbank um müdür muavini Halidin getirileceği süylenmektedir. Halit kimyegordır we iyi bir idarecidir. Almanyada tah- sil görmüştür. Kelebek hastalığına karşı ilk ilâcı keşfederek beynelmilel şöhret kazanmış bir #linlir. Şimdilik, orman umum müdürü Hüsnü Yaman vekâleten müsteşarlık vazilesini ifaya başlamıştır. ». Ankara, 4 (TAN Muhabirinden) -— Nafia müsteşarlığına Naki Kastenin bpanya cephesinde: O, göğsünden yaralanmış, bitlân Dir mecruh o larak getirilmiztir. Zavallı micahit olarak getirilmiştir. Halbuki o, saha üzerinde alelâde bir pansıman görüp işine dönmiye gelmiş bir muharip- ju ve arkadaşları on beş yaşında Mer. > Vilâyetler İdaresi | Teşkilâtı Ankara, 4 (TAN Muhsbirinden) — Dahiliye Vekâleti vilâyetler idaresi teşkilâtı hakkında bir kanun Tâvihası | daf etmektedir. Viliyetler idaresi 8 dı da değiştirilecektir. İzmirde Bir Cinayet İzmir, 4 (TAN Muhabirinden) Sökenin Uzbaşı köyünde Mustafa A- İyem adında bir kadını parasına ta- mahederek öldürmüşlerdir. Katiller yakalanmıştır. Limon Bahçeleri Yapılacak Ankara, 4 (TAN Muhabirinden) — Ziraat Vekileti Adana, Silike gibi sühunet derecesi sıfırdan aşağı düş- miyen kuytu ve muhafazalı yerler. İYemi bütçe geçen seneye nisbetle) JFu ricat etmekte olduklarını teyit! Japonyada Yeni Kabine Teşkil Edildi Nevyork, 4 (Hususi) — Tokyo - dan alınan en son haberlere güre Başvekil Prens Konoye istifa etmiş ve yerine imparatorun zagelisi hes reisi Baron Hiranuma yeni kabine- Yi teşkile memur edilmiştir. Yeni başvekil 73 yaşındadır ve müfrit milliyetçiliği ile tanınmıştır. Prens İKonoyenin istifasına sebep tek par ti sistemine muvafakat etmemesi - dir. Partiler de, dahiliye nazırının önayak olduğu bu teşebbüse karşı gelmişlerdi Japonyanın eski iki fırkası olan Seyukai ve Mincelto partileri lider. leri dahiliye nazırı Suetdugo'mun bu teşebbüsüne bütün kuvvetlerile mu halefet bildirmişler, başvekil de bu noktal nazarı tasvip etmiş, bu da buhranı çabuklaştır - mıştır. Japonyanın karşılaştığı en mü- him mesele, Çinde harbi devem et- tirmek değil, Cin meselesini hallet- mektir. Yeni kabinenin bu isi ba - Sarması beklenmektedir. Merkezi Çindeki Japon orduları başkumandanlığına general Hatto -| nun yerine general o Otozayamada, şimali Çin orduları başkumandanlı- ğına da genefal Lugiyama tayin o- edeceklerini | tüne yazılır. AN BULMACA Dünkü bulmacamızın halledilmiş şekli 23466 789 10 SOLDAN SAĞA: 1 — Duyulur, “Tartma aleti, 2 — Ya kın. değil, “Elbise yapılır, 3 — Erkeklerde çikar, Kale duvarı, 4 — İnce, Lezzet 5 — Taranmak #leti, Bir nota. 6 — Eski bir harp aleti, Nesh. 7 Kazmada, balisda bur umur, Zaman. 8 — Yakın değil Zarf (s- — Bir nevi takunya. Bir nota, 10 Tisreyiş. Rutubet, YUKARDAN AŞAĞIYA; tunmuşlardır. 1939 senesinde “Çin hareketleri bütçesi 6 milyar yene vârmakfadır.! bir milvar fazladır. Beş milyarlık| fevkalâde bir bütçe de hazırlanmış-| tar. En son harp vaziyeti Şungking. 4 (A.A) — Merkez cephesinden gelen haberler, o Japon) kuvvetlerinin Yoşovdan şimnle doğ-| eylemektedir. Japon bataryaları Kiangst yilâ- yetinde Kiuling şehrini bombardı - man etmektedir. Londra, 4 (A.A) — Oxford üni- Çang Kay Şeke Klan nere 1 beyannamede, Cin miteti nin istiklâl mücadelesinde düşman- larına karşı gösterdği astl mukave - metten dolayı takdirlerini izah et - mekte ve demokrasilerin Çine kar. $ı takip ettikleri dürüst hareketi ha tırlatmaktadırlar, Maarif Dairelerine Gönderilen Tamim Ankara, 4 (TAN Muhabirinden) — Maarif dairelerine yapılan bir ta- mirmde bundan böyle Kültür Bukan- lığı tâhiri yerine Maarif Vekâlsti tâ- birinin kullanılmasını bildirmiştir. Vekilet dairelerinin adları da teşki- asaleten tayini yüksek iradeye arzo- dilmiştir. de İlmen bahçeleri tesisi için teşab- büste bulunmuştur. i 1 — Susmaktan en Bir evi ok, 2 Müezzinin okuduğu, Hafreder. 3 — Arıza | Mh. Bir yaralama aleti. 4 — Kaynatma ale- ti. Bir mevsim. 5 — Yüz kuruş. Bir ogi edatı. 8 — İlâve, Bir kazma aleti 7 — Bir) meyva. 9 — Kâr değil, Bir ot 10 — A- mel. Demirden yapılır. Zehir, —— Serbest fikirler : Türk Köyünün Kalkınması İçin (Bap 2 n“ide) len en müthiş terakki ve refah en - gelleri birdenbire tuzla buz olur. Bir kaç misal vereyim: 1 — Modern teknikle ciharlanma: “Tek “başına kalmış orta ve fakir köy 1 için bir tenvaldir. Teşkilâtı köylü isöy STEM Makim memet mütehassısı ve ilâh. bulmakta ve| kullanmakta güçlük çekmez. tllik ve emece yolları; ile cümhuriyetin kudretli yardım eli de birleşti mi, artik Avrupanm en ile istihsali Türkiyenin yanında kalır, ? — Tefecilikle mücadele: Tek başına köylü hem emniyetsiz yani silâhsız yani unsurdur. tek güvenilmez, hem de kendine güvenemez bir Halbuki, zirai kredi karşısında köylüyü değil, tekmil Türk k 1†kanununda yazılı olduğu şekilde kullanılacaktır. nün teşkilâtı #anevi şahsiyetini rünce, bükemediği eli öper, saygı ile ho Kuruşa Bir Kitap Senede 100 Kitap Acemi Bir Köylü Kızı Yazan : Puşkin Cep kitapları memlekette her Türkün evinde bir küçük, fakat zengin kütüphane bulundurmak mak- sadıyle tesis edilmiştir. Senede 100 kitap çıkarıla- caktır. Her kitap 64 - 96 sayfadır, ve 10 kuruşa verilmektedir. Yüz kitaba abone olmak isteyenlere abone bedeli 8 Tiradır, ve bu abonelere zarif bir kü- tüphane hediye edilir. 50 kitabın abone bedeli 450 kuruştur, Yok bahasma bir kütüphane #âhibi olmak isterseniz bu Cep Kitapları serisini takip ediniz ve abone İstanbul Gİ İlânları Fatih tapu sicil muhafızlığından: İstanbul belediyesinin 341 senesi evkaf bütçe kanununun dördüncü maddesine tevfikan tescilini İstediği millel Usul, nizam, 8— Mail, dik deği. Pir | Efdalz#de mahallesinin Zincirlikuyu eaddesinde kâin en eski 62 eski 64 yeni 50 kapı numaralı küçük medrese İle ayni mahalle ve sokakta en eski 64 eski 66 yeni 52 numaralı Kazasker Hasan efendi medresesinin tapu kayıt ve senesi olmadığından bu bususta 23.1939 tarihine müss- dif pazartesi günü sast 10 da mahallen hukuki ve fenni vaziyeti teshit edileceğinden vaki tescil talebine karşı mülkiyet ve istihkak iddissında bulunanların evrakı müsbitelerile birlikte yazı ile muhafızlığımıza ve yahut tayin olunan gün ve saatte mahallinde hazır bulunarak müdafaa ve itirazlarım bildirmeleri Tüzumu ilân olunur. (52) eğilir; Asgari teminat talebile azami) Elbette! 40 bini mütecaviz memur « krediyi arzetmek için her kolaylığı|dan ziraat işlerinden anlayıp ta, ma- göstermeğe koşar. O zaman tefeci sölsa başında pinekliyen kişi bir a - lüğü emilecek köylü kanının zerresi- | ğırda bulunamaz mr? Bunlar hepsi ni bulamaz. birer fen istasyonunun başına sefer - 3 — Kenehi sermayeden korun > İber! On Kin ilk mektep mnsfliminin niz yazıyordu: “İzmir - Almanlar pi- yasadan henüz fütün almağa başla - mamışlardır. Amerikalı alıcıların Al manlarla anlaştıkları ve / fiyatları yükseltmemek için Amerikalıların piyasadan çekilmelerini bekledikle - ri söyleniyor.., Teşkilâtı o Türk köylüsünün karşısında, haddine mi düşmüş ecnebi sermayesinin her se ne bu “Ali Cengiz oyununu,, oyna - Halk teşkilâtlarınn faydaların namütenahi uzatabiliriz, Bütün bunlar için adam Tözim. il - #1 yüz binlerce ordu ve bir o kadar Wii nevver seferber! En büyük milli sa - vaşa giriyoruz: Bütün millet seferber olmalı. Bu hamleye dağlar mı day» mer?.. İhtimal bunları siz de, bürükle - rimiz de düşünmektesiniz. Fakat ga- zete sütunlarında milli münakasaya konsa bü hayati mevzi az mı fayda verir?.. Hüseyin Hulki TEKE Cihangir: AKA GÜNDÜZ Ince ahenkli bir ses hemen cevap ver — Oyieyse beni kim estirecek? Yine o ses titredi; — Ben! Ancak on sekiz yaşında, dolgünca, ve çek güzel bir oayan halkanın arasından sıyrıldı. Oradakilerden kimse bu güzel ve genç kızı tanımıyordu. Kimdi? Nereden gelmiş, halkaya nasıl sokulmuştu? Vurgun Haydamak beyaz - saçlarını tepesindeki yuvarlak, küçük çıplağın üstüne doğru parmaklarile tarıyarak gülümsedi: — Eselim kızım! Ayaklar hemen uyuştu ve esmeğe başladılar. Genç Kız ak saçlı kavalyesinin sağ kulağı dibinde murılda- nıyordu: — Siz'ne kadar çetin yazıyorsanız. o kadar yu- müşak konuşuyorsunuz. Bütün söylediklerinizi din- leğim. Bütün yazdıklarımızı okuduğum güibi.. Siz ni- çin iki adamsınız? Nasıl mı? İli adarasınız işte. Ya- zılarınızdaki adam başka, sözlerinizdeki adam baş- ka... Etrafınızdakilerden bazılarını uzaktan tanıyo- rum, daha doğrusu onlar beni tanımıyorlar ama 59- kuldum işte. Bizim gibi çok okuyanların ve okuduk- larının içinde beğendikleri bulunanların bir merak- ları vardır. Seçtiği muharriri yakından görmek, ye- TEFRİKA No. 3 kandan tanımak, sesini yakından işitmek. Ne yazık! Müzik durdu. — Sizi büfeye götüreyim mi? Bir limonata içer- siniz. — Sonra. Ablam çağırıyor, işaret etti Sonra. Vurgun oldukça sivri göbeğlie kalabalıkta yol açarak vestiyere doğru ilerledi, Baloda çıkmak iş- tiyordu. Ve balodan çıkmak istemiyordu. Sonuna ka- dar kalabileceğini bildiği halde çıkmak istemediğini suç gibi gizliyordu. Gözlerile etrafta bir dost arıyor- du ki, o dost: - Nereye gidiyorsun Kal canım" Pek güzel eğ- Jeniyoruz. Desin ve o da bu ısrar üzerine kalmış olsun. Açik kestane rengi kadife tuvalet giyen ve çu- kurumsu, iri gözlerile ağzının köşelerinde çizgileri bulunan bu kadın kimdi? Şimdiye kadar sekiz on yerde gördüğü, tanıştığı, konuştuğu fakat nedense sorup öğrenemediği bu kadını bu gece mutlaka öğ- renmek istiyordu: — Sen söyle. Kendin, kendini bana söyle! Sen kimsin? Eli beş senelik durgun, borüboş geçen son 5 senesinden sonra varlığıma dolan kadın! Söyle Bana kimsin? Bunları söyliyebilmek için en az üç dolu ve 50- desiz viski daha lâzımdı. Halbuki bu gece çizgiyi çok aşmıştı. Yarın - damlasını yasak eden - doktoru yine surai asacaktı. Bir taraftan da öğrenmek ihti- tüne çıkayım, haykırayım, nerede ise gelir. — Öyle şey olur mu? — Bu kalabalıkta da zor bülursunuz. yacındaydı. Bildiği pek azdı: Zengince bir kocadan ölümle ayrılmış bir kadın. Bir adı Meli, bir adi Kiki, bir adı Melike. Her gördüğü yerde birisini söylü. yorlardı. O sirada Vurgunun çok hürmet ettiği bir bayan Hastalık mı, karaciğer, böbrek, kum, taş, kireç, sokuldu, kulağına hafif bir gülümseme ile; tuğla, kiremit... — Kimi aradığınızı biliyorum. — Hepsi wz gelir! — Evet. Onul — Biraz rahatsızlandığını söylüyordu. Bay Ahmet Keskin evine kadar götürdü. On dakika önce. Vurgun hafifçe sarsıldı. Yardımcı arkadaşına teşekkür ederek ayrıldı. Rahatsız olmuş. Bay Keskin evine götürmüş, Evi . On dakika olmuş, e- ğer Ahmet Keskin beş dakikaya kadar gelirse me- sele yok. Gelmezse? Paltosunu giyince çıktı. Hava açıktı. Ay ışığı vardı. Yerdeki bir karış kar ayaklarının altinda çı- turdıyordu. Melikenin evine doğru yürümiye başladı. Gözleri kamaşıyordu. Bununla beraber görmiye, iyi gürmiye dikkat ediyordu. Apartmanı yeklaşırken gördü: Ahmet, normal müddet içinde dönmüş, geli- yar. Rahat, derin bir nefes aldı ye sendeliyerek kendi evinin yolunu tuttu, Serenad Şehit Muhtar caddesinin sonundaki meydanlığa gelince durdu. Mat ışıklı ay, Elmadağı ile Kasımpa- şa arasından Kâğıthane bataklığına doğru kayıyor- du. Başının dönmesi henüz geçmemişti. Işığı gittik- ç8 mat mavilikten kirli sarıya dönen aya baktı, baktı da yüzünü buruşturdu ve bir sarhoş şakasile: — Tüül Diye ayın suratına tükürdükten sonra mırıldan- dr — Hâlâ ablak sbirk'ne bakıp duruyorsun? Sen de arcık ihtiyarla! Dünya ihtiyarlıyor. insanlar ih- tiyarlıyor, hayvanlar ibtiyarlıyor, her şey ihtiyarlı- yor. Ne olur sen de biraz Ihtiyarla' Bak, ben bile ih- tiyarladım. Elli beşinci yılımın son ayının son yün- Herindeyim. İki kaşımın arasında fki derin çizgi, kah- verengi İekelerle dolu alnımın üstünde dört derin Devam: var) Dedi ve büfeye yürüdü — Bana bir viski! Sek! İki yudumda bitirdi. Bir daha ısmarladı. Onu.da yarıya kadar içti. Kalan yudumu içmiye hazırlanır- ken bir el bileğini yakaladı, bu, muharrir ve romancı Bayan Suat Dervişti: — Ne yapıyorsunuz, üstat? İhtiyar Vurgun anlamaz göründü! — İyiyim. Sen ne yapıyorsun? Nizam ne âlem- de? Bugünlerde bir şey yazmıyorsun. — Onu sormuyorum. Direğin dibindeydim. Vis- ki içişinizi gördüm. Sonra yine klinikten kliniğe do- laşacaksınız. — Ben mi? Söyliyeyim ne yaptığım, ben biri- sine (Sen kimsin?) diyeceğim. Bunu demek için da- ha üç viski içmek Jâzm. — Siz! Bu kadarcık bir şeyi soramıyorsunuz ha! — Evet, beş senedenberi sorsmıyorum. — Gösteriniz bana! Ben sizin yerinize viskisiz. su gibi sorayım! — Etiketsiz bir şey olur. — Ben yapıştıracak etiket bulurum. Hadi, gös- teriniz, bana! Bir an durakladı. Sonra kalabalığa daldılar. Bütün salonları yan odalar: dolaştılar. o Bayan Meliyi bir yerde göremediler. Müziğin arkasında Ni- zomu gördüler. Yanındakilere gürültülü biz sesle bir şeyler anlatıyordu: — Birisini mi arıyorsunuz? — Evet, fakat bulamıyoruz. — Erkek mi, dişi mi? — Böyan. — Kolayı var. Adını söyleyiniz. iskemlenin ts.

Bu sayıdan diğer sayfalar: