24 Ocak 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

24 Ocak 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dürüst, samimi kariin gazetesi olmıya çalışmaktır. ARONB BEDELİ Türkiye Ecnebi 2800 Kr. 1500 1400 Kr. 750 1 Sene GsAy 400 3 Ay 800 150 , Ay 300 Milletlerarası porta fitihağına dabil ölmiyan memleketler için mbene bedeli müddet sırasiyle 30, 16. 9. 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir: Adres değiştirmek 25 (kuruştur Cevap için mektuplir 10 kurur luk pul giâvesi Hzundır. ” amasra İ GUNUN MESELELERİ ; Fikir Mecmuaları nümde üç tanc mecmua Var: Üçü de ciddi, kıymetli fikir ve sanat mecımusları. İkisi Ankarada çi Kan Varlık ve Buluş, öteki İstanbul - da çıkmağa başlayan Hayat. Her üçünde de gayet kıymetli im zalar, ve kıymetli yazılar var, Bilhas TAN HOŞ VAKİT GEÇİRMEK İSTER MİSİNİZ? Yukardaki dört baş res pl, Bu dört resmi 12 1 çizgilerin üzerinden yeçirerek kesi- niz, Her resim, Üç marça olduğuna Intıbak ve Konformizm Azizim Safa! Sarkın ziyen surat şekli meydana getirebil sa Varlık mecmuasında etüd mahiye- tindeki yazılar bizi cidden sevindir » di, Ankara günden güne kültür mer. Kezi oluyar. Evvelce fikir ve sanat mecmnaları yalnız İstanbulda çıkar, ve ancak buruda çıkarsa yaşar zünne- dilirdi, Şimdi kültür hayatımızın nâ- zımlarından çoğu Ankarada bulunu - yorlar. Bu itibarla Ankara, İstanbul dan ziyade kültür merkezi o olmağa namsettir. Bu iki mecmua da bunu tebşir etmektedir. Hattâ İstanbulda çıkan Hayat mecmnasındaki yazılarm bile bir kis mı Ankarada bulunan muharrirler ta xzafmdan yazılmış bulunuyor, Daha doğrusu, Türkiyenin iki bü zük kültür merkezi teessüs demektir, sey fünu gösterdiği için ne Yadar sevinsek yeridir. * Mekteplerde Okutulan Istılahlar Hakkında M Ulahlar hakkında bir tamim ile mu- #ilimlerin fikirlerini sormuştur. mütalealar toplandıktan sonra mese le etrafiyle tetkik edilecek, ve bu hu- susta alınması lâzım gelen tedbirler düşünülecektir. Mektepler» gönderilen ıstılahlar hakkında bütün çocuk babaların sa çok fikri olsn gerektir. Size bunlardan bir kaç tane ör - nek verebiliriz: Tek: Nergçift. Ceryan: Aykıt, İtfa: Amirtim Seviye: Düzeç, Mukavemet: Direnç, İfade etmek: Belgirtmek, Hararet: Isıg, Keyfi; Nitel, Elâstiki: Sünek. Ve saire gibi... Çocuklarımız bu tstılahlarm altın dan kalkamadıkları için, mektepler - de tahsil güçleşmiş, ve çocuklar veri- len dersleri unlamaz © olmuşlardır. Dilde istenilen istikrar, tecrübe ma » hiyetinde ortaya atılan ba rtılahla - rin tasliyesidir. * Sebze Halinde —— âlde me; tüccarlarının,” ve H kabzımallarımın, hâl idaresin - den isticar ettikleri yazhanelerin gl. unda birer depoları vardır. Bu yari hane depolarının senelik icarı da 200 - 300 Jira arasındadır. Halbuki por - takal mevsiminde bu mağazaların önleri, mevkine göre yalnız portakal mevsimine mahsus olmak üzere dürt heş yüz liraya madrabazlara icar € - dildiğinden şikâyet edilmektedir. hâlin serbest ardiyesi Bu yerler olduğu "halde yazıhane ve mağaza, sa verleri tekrar icar et- hiplerinin bu » ediyor sarif Vekâleti mekteplerde © - kutulmak üzere gönderilen 15- Bu Yazan:- AHMET AĞAOĞLU Şarkın Garplılaşması Etrafında Bir Hasbihal büyük trajedisi şudur: 0, tarihin uzun seyrureti esna sında kendi boyuna ve biçi- mine uygun bir medeniyet kur muştu: Fakat on yedinci ve on se - kizinci asırlarda karşısma çi- kan yeni bir medeniyetle evve lâ çarpışmak ve sonra mağ - Tüp olarak kendi medeniyetini terk ve yeni medeniyeti almak mecburiyetinde kalmıştır. Fa kat bu medeniyet de başka boy lara ve başka biçimlere göre yapılmış olduğundan bir tür- lü kendini ona üyduramıyor, onunla arasında tam bir inti- bak husule getiremiyor ve bu dun. Biraz do kendin o edebine riayet etsen, iyi olmaz mi?,, adaşım haklıydı. Derhal ö- zür istedim ve dedim ki: Azizim, affet. Seni temin ederim ki benim bu gölüşüm gayri iradi idi, Çün - kü görüyorum ki bu kadar Wer: ve belâgatle müdafaa etmek iste - Arkadaşımı hayret etti ve istih za ile karışık bir hiddetle: — Hiç olmazsa bu iddianı isbat edebilir misin? dedi. — İsbat etmeğe çâliştrim: Fakat korkürım ki bu tatsız ve kuru mev zu canini sıkması! — İstediğin kadar bıkmadan din leyeceğime emin olabilirsin! — Pek âlâ Mevzuumuz şarkın eski mazrufu değil midir? Şimdi asıl mesele çu mazrutu tarif ve kay detmek ve sunra da onun konfor. mist olup olmadığı hakkında hü - küm vermektir. Eski şark mağrufu nun belli başlı seciyesi neden iba- rettir? Bu suale İstiyorum ki sen cevap veresin;: Çünkü serin bu hu susa alt söyliyeceğini ben de kabul edersem. onun üzeri yürüteceği - miz mütalea etrafında anlaşmamız çok kolaylaşır, — Pek âlü' Şark mazrufunu ta » rif eylemek tecrübesinde ben bu- Junayım! Benim anlayısıma göre dakinin fikirleri hakkında hüküm vermekten çekin! Yoksa senin ken dinin de konformist olduğuna ka - baat gelir. Biliyorsun; eskiden a - detti, Birisinin muhakkak bir fik- ri halka fı ek istendi- ği zaman hemen lâlet”, “kü für”, “irtidat,, ve saire sıfatı takar akaşa a gösteril —Ammada yaptın ha! Yalnız se- — Haklısm! Ama, iödinların da Binle benim hayatımız müddetin - insanı çıldırtacak kadar insafsiz- dır! Azizim bugü nşarkta lâiklik « ten, kadınm serbestisinden, fikrin ve kelâmın hürriyetinden, hâkimi. yetin millette olduğundan dem vur mayan, şapkayı sarığa ve ceketi a- baya tercih etmeyen höca bile kal madı, Hele eski zikirler, nafile na mazlar ve niyazlar yerine pokeri, mezeyi. rakıyı koymayan şeyhle - re ve hocalara az tesadüf edilir. Fa kat sen hâlâ da şarkın konformiz- minen bahsedip durüyorsun! A - caba Fransız inkılâbı ve onu takip eden diğer inkılâplar, o Avrupada bu kadar ergin ve şümullü değişik likler yaptı mı? likler sana şarkm garp medeniyeti ne ne kadar intibak ettiğini isha - ta kâfidir. Bundan kırk elli sene ev vel şerktaki en yüksek kafaların, en geniş dimağların hamulelerini hatırla! Fuzuli, Nâbi, Hafız ve Sa- di gibi şairlerin şiirleri, hadis, ri- vayet. Ali, Muaviye kavgaları, iki ile üç arasmdaki şek ve ilâh!.. Bu- gün neler görüyoruz? Bedadımızın geldiği yerlere Lenin, Marksin tari hi maddiciliğini götürmüş, medrese yerine üniversiteler kurmuş, mol- In ve Ahunddan eter kalmamıştır. Halka miraç ve Şakkulkamer yeri- he atomlardan, cazibe kanunun - dun bahsediliyor. İrandaki eski ho- cndan iz kalmadı: Kadınlar avukat ve hâkim olmak üzeredirler. Beki Kişatru Veriya, yani vlühiyeti i- “ Şimdi bana nasihat ediyor, as- çinde taşıyan mukaddes padişah « (o Tİ münakaşa usulünü öğretiyor - ların idareleri yerine Parlâmenta- —— risme kaim olmuştur; Çinde Se - | manra oğlu bakanlık kaldırılmış ye | MİZAH KÖŞESİ: rine milli hâkimiyet fiktini temsil eden cümhüviyet konulmuştur. Bü tün punlarla beraber şarkın dış ta- rafları da derin değişikliklere uğ- ramıştır. Tamamen başka tarzda giyim ve maitet sulleri kabul o - İunmuşlardir. Bötün bunlar mey - danda iken «en hâlâ da şarkin kon förmist olduğu üzerinde rrar edi yorsun! Bu nasil bir dalâlettir. —- Senden rica ederim, Karşin- | em meleri hem usulsüz ve hem de kanun suzdur. Hâl idaresinin gözünün önünde ceryan eden ha hal, ya bunların ma- Jmatı tahtındadır veyahut değildir. Her iki şekilde de idaresizlik aşikâr- dır, Meyve fiyatlarının yükselmesi - ne en hüyük âmil olan sebeplerden biri de bu gil fuzuli spekülâsyonlar dir. en kendimi tutamadım, gül- düm. Arkadaşım hiddetlen - di ve bozuk bir çehreyle: “Hil nizamnemesi mucibince mad. rabazlık memnu olduğu halde buna eilret edenlere müsamaha etmek hil) © idare memurları için pek te doğru bir hareket olmasa gerektir. Belediye 1eisimiz Lütfi pazarı dikkatini celbederiz, vitrini önünde konuşuyorlar: — Şu yosmaları görüyor musun? toğraf çektirmeğe para hareryorlar. Kırdarm Esvap diktirecek paraları yok, £o- N & Ailelerin İkramiye | göre, bunların srasile yerlerini değiştiriniz. Bu suretle tam 220 tane birbirine ben« ş vaklt geçirmek Vesilerini verir, şarkm en bariz seviyesi, hayal ve Jin yarattığı sisli gölgeler- barettir! 5- Tarifiniz son derece muva » fiktir! Şarkın bususiyeti ancak bu kadar veciz bir tarzda ifade edile- bilir! Şimdi ben iddia ediyorum ki, şarkın bu seciyesi zedelenmemiştir ve olduğu gibi duruyor: Haya) ve hayalin yarattığı sisli | gölgeleri! Evet odur! O! Yine aynen bakidir. Faka* bu kere de kendisini başka elliveler ile başka şekillerde gös - termektedir! Beşeriyetin kısmı küllisini teş - kil eden bir milyardan ziyade hal kı ihtiva eybven şark, garpten ge- len rüzgârların sademeleri ile sar- sılmsş, yerinden oynamış ve değiş mek üzere gibidir! Fakat acaba de ğişiyor mu? İngiliz filozof şairinin dediği gibi: “İşte mesele!,, Değiştiğini görüyorsun! İrana, Efgana, Hindis — Canım insaf et! tana bak! Bunlar otuz sene evvel ki çemaatler midirler? — Hayır! Hayır! Haklısmız! Bir çok şeyler değişmiş gibidir. Tah - randa hanımlar dansediyorlar, me decilik nazariyesini Hindu “Yanaşı! maz, larına tefsir ediyor. Çinde hem liberal bir cümhuriyet, hem komünist bir hükümet vardır... Fa kat bütün bunları ile beraber soru yorum: İntvak var mıdır? Bana göre dünsetmek, tarihi maddicilik ten bahseylemek, komünist olmak, parlman kurmak, kanun yapmak, hep güzel şeylerdir. Fakat yalnız başına intibak olduğuna delâlet et- mez! — O halde delâlet eden nedir? — Müesseseleri yalnız iskelet o larak slmsmak: taşıdıkları ruhla - ri de beraber götürmek! © Çünkü müesseseyi canlandıran, feyizlendi ren âmil, taşıdıkları cevher ve ruh tur!, Bunlarsız onlar kuru kalıp - tan başka bir şey olamazlar. Şimdi yeni şarka bu bakımdan bakalım; Almız meselâ inkılâp mü «sşesesini! Hiç garpte Gandi gibi bir inkılâpçı mutasavver midir? Bir dez parçasına bürünen, çıplak ve yanında #ezdirdiği keçinin sütü ile geçinen bu adem hem inkılâp yapmak İster. hem kan dökülme - sinden hazereder, hem 4 yüz mik yön !finduların birleşip tek ve müs takil bir millet haline gelmesini arzu eder ve hem de o milleti dört patçaya ayıran, mazide istiklâli - nin kaybolmasma sebep olan Kast osulünden bir türlü ayrılmaz, 9 - na mukaddes ve ebedi bir gibi tutunur!!! Mi bu Gandi, şarkın bu ön külâpçısı, garpten alinan in kılâp müessesesinin bir hayli, sis li bir gölgesı değil midir? Keza kanun ve mürakabe yap - mayan bir parlman, asil cevher ve ruhu kanun ve o mürakabe yap» maktan ibaret olan parlmanın ku- Tu kalıbındar. başka nesi olabilir? Yazı ve söz hürriyetleri de böyle: Bu müessesenin de ruhu doğruya, hakka hakikste, güzele, güzelliğe hizmettir: Şuudi bunun yerine bun lar gıybet, isnat, iftira, dalkavuk» huk, riyakörlk için kullanılırsa. in tıbak var mi dersiniz?! Burada da hi dönüp do'aşıp meydanda bir ha- yal ve sisli gölgeler © dolaştığına kükmedilmer mi? varlık İİ Çok Çocuklu m İşi Ne Olacak? m rini Yazan: Aka Gündüz ikizi ve Muavenet İçtimsiy8 Vekâlerinin bu ikramiye İşi ne bakan bürusunda dolaplar dolusu adres varmış, Çok çocuklu ailelerin adresleri. Dört. hattâ bir çoğu be$ yıldanberi ikramiye almak için sk xa bekliyorlarmiş. Bu gidişle iş Gİt - tikçe zorlaşacukmış. O kadar ki, bir gön hiç verilememesi ihtimali yüzde yüzmüş. Vekdletin aldığı tahsisata bir kaç misli ilâve edilse yine gün &€ Tip yetmiyecekmiş. Bunu iki bakımdan mütalea ede” biliriz: Kötü gözle mütalea, samimi yözle mütalea. 4 Birinci tarz imütaleanm öl“ şüsü yoktur. Akla gelen her müna * sebetsiz şey söylenebilir. Bu çeşit pıütalea elimizden gelmediği için ge- çiyorüz. Biz yalnız samimi gözle ba- kacağır ve hakikatleri görmeğe ç8* Uşacağız:, Bu aileler neden yıllardan beri sıra bekliyorlar? Çünkü eldeki tahsi sat yetmiyor. Daha tahsisat alma - mıyor mu? Almıyor ama yine yetmi- yor. Niçin yetmiyor? Çünkü mem - İekette günden güne okadar çok. çok çocuklu aileler peyda oluyor ki ya- kan bir günde maliyenin bütün büt- gesi bile yetmiyecek. O halde yıllarca sira beklemek ne Sihhiye Vekâletinin suçudur ne de tahsisat verenlerin Bu olsa olsa bu va tanın bir bahtiyarlığıdır. Bu artış sa- »deti her millete nasip olmaz, İkra- miyesi gecikenlerle onlardan bâzıla- tını eğri yollarda düşünmeğe kandı yanlar istediklerini söyliyebilirler, Bi met de, ordu da, millet de, rejim de son derece memnunuz. Vekâlet memnundur, çünkü aldı- görmek - imet memnundur, çünkü bütçesini iyi kul- $ı tedbirlerin meyvelerini birini görüyor. Büyük ordunun şik memnun olduğunu söylemeğe lü- rum var mi? | İkramiyelerin gecikmesi veye hiç İ verilmemesi, en küçük meselelerin en küçüğü bite değildir, asil ve mü - him mesele nüfusun artışıdır ve ar- Uştaki ölüm . dirim müvazenesidir. | Az ölüm, çok doğum. Mesele budur ve bunda muvaffak olmağa başla muşızdır. d Biz şuna da taraftarı Vekâlet | son güne, kadaı formalitesi bitmiş ik ramiyeleri bir tahtada vermeğe ye - tecek kadar tahsisat alem, dağıtsın | ve bu işe paydos desin. Sebeplerine | gelinde sebepleri, kralı selâmlayan | kale topunun hikâyesi gibi ktrktır, | birineixi para yok! Olsa bile yetiştir. | menin imkânı yok. İ Bu tuhsisatı büsbütün mü kaldir. | sın? Hayır, hattâ bu yekünu arttır - #n ve çoğalan yavrular için ikrami- ye yolundan gayri yollarda sarfet - sin. Meselâ? Onu da mütehassıslari | bilir artıl i Hem hu ikramiyenin yarı komik, | yarı acı taraflarına da çökça şahit ol J muşuzdur. ! Bay peder elli lirayı cepler cepler | ür köyeden çarşıya © sapiyor, | deye iki günde eskiyecek | bir ponponlu entari, kendisine de gis | yerken yol yol açılan eancanlı bir ye | lek alıyor, Bir oda dolusu çocukları | da yine kabak kafa yırtık don kalıve- orlar, Bunun müstesnaları yok de | oruz. Çocukları için biraz sabün, | basma alanlar da var lmasma var a- | ma kösede sakal bağa j Yok. ille hepsine de İkramiye ves silmeli denilirse, ne alâ, dağlar ka- dar pirinç sizden olunca denizler ka: Sr tereyağ da bizden, Urlada Yeni Zeytinci Ustaları TAN) — Urlada ba açılan tütüncülük kursuna 23 köyü iştirak etmiş, 17 si usta vesikasi mıştır. Kurs 45 gün devam etmis # meli ve nazari olarak dersler gös miş, 450 ağaç üzerinde budama #eefi beleri yapılmıştır. Kurstan çıkanlar | köyün ve nahiyenin zeytincilik isleri "ni idare edeceklerdir. İzmi

Bu sayıdan diğer sayfalar: