4 Mart 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 11

4 Mart 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN SehirMümessilleri Şefin Huzurunda abı. Bütün arzuma, bütlih gayre- ia Ne rağmen, bu işte varılması İs- n, SİM neticeden uzak kalışımız. ba $ok ıstırap verir.Çünkü bizde yün eray, pamukludan kıdemlidir, Üs- *lik de mümkün mertebe himaye, Yardım, teşvik iştür. — 932 de iki buçuk mil - 1. Bugün, iki misline yükselmiş — Biliyorum. Fakat az. Sonra, hi- NE. iç aş yok NR Sarfiyat az da ondan. Köylüler, e Sİ pamuk giyiyorlar. Onlar da inlü mensucat giyseleri sarfiyat ço- Pt. imalât artar, ve .o zaman fi- xlâr da düşebilir. , Yünlü kumaş z kun çişi, ku oluşundandır: biz. kadar kumaş yapıyoruz yo at onun satışı bile, senede bir mil yon metreyi geçmiyor, Kaldı ki. şimri, bizi düşündüren İhim bir nokta var: İktışat encü - geninde bir kanun projesi varmış. maun meriyete sokulursa hükü- »* yünlü eşya mübaysatını pazar- yy retile ve devlet sermayes'le » Müesseselerden yapacakmıs!Bu içinde. biz. devlet sermayesile iş- (4? müesseselerle müsavi * şartlar ç>de çalışmak imkândan mah - z. demektir. O za- en büyük sermaye #tabi ezecrktir. Mağ Memlekete ne kadar yünlü ku- ihtiyacı var? Şarın pahalı 0 kuruşu Akat m — Assari 20 milvon metre. ie —EBen'm bahsettiğin kanun pro inden mal yok... Fakat, atım Memlek : mleketin yünlü kumaş imaline ih- | <1 bu derece büyükken, siz endi ymamalısınız! Lâkin, pahalılığı yemenin çarelerini araştırmak mee ie z. Siz, bunun sebepleri- k uluyor sunuz? vi > Bü pahalılıkta iş kanununun da Ti var. Çünkü bu kanun, hem a- p*leye, hem de bize dokundu: O ka- ydan sonra, amele az çalıştığı için M azaldı: İyoalât azalınca, fiyat- lar yükseldi — Bü'kanün, bizi, mesul saati Ba öisinde çalışan arsleye, yüzde'elli 2 ağ yevmiye vermiye mecbur “iyor. Biz, bu nişbetin yüzde yirmi şe İndirilme; istiyoruz: Dinlete- eiyoruz. Halbukg, biz smeleyö, yüze © elliyi veremediğim 2 için az İma- *İ Yöpıyoruz. Amele ise, bizim ver- iniz fiyata çalışmadığı için. daha m Kizanıyor Bunun bir başka mah- w ia aha var: Ameleler, şimdi, Sâat 8 İşlerinden çıkıyorlar. Önlerin- Ye bir çok saatleri var: Bu sent Dalai hem kahvelere dadanıp para: te, harcıyorlar. hem de aylaklığa, mabelliğe alışıyorlar. Yani, iş kanu- Unün, amelelerımize sade maddeten teğil, ahlâkam da zararı vari, Lokantacıların dertleri ömhurreisimizin; bilhassa bu N son satırları, e'ddi birer m ? olarak not etmediğine d'kkat'et- z Kendisine söz verilen lokantacı Mhyah Mustafa, kısaca: — Bogün dedi, bir lokantacı, e$- mağ garson mektebi. mutlaka lâ- Bir de lokanta miktarını aza't- all. Şimdi rastgelen lokanta açıyor a Köprü ile Babıâli arasında bk 75 tane lokanta var Eğer. br a. Piacı mektebi acılırsa, lokanta ii müsaadesi rastgelene saçıl - tum Bu suret'e de, hem İokantalı- kapı tabii miktara inmiş, hem. lo- ol, Atılığımız'dücelimiş, temizlenmiş &, vir Millet de ağız tadıyla yemek aç Paktrk iy kazasının Halkalr köyün- iç Hasan, 53 yaşında olduğunu söy- iyor. gi Pay, Yüz dönüm arazim var, diyor. taş yet bu arazi sulak ve ekime pek dön ali değilmiş. Toprağın sade 4 Ma *münü su basarmış. Hasan, o kıs- vak zerrpvat ekiyormuş. Kendisi İle askerliğinde Anadoluda bu may > Anadolu tonrafı yağmur gihi #etlidir divar. Fakat buranın KJA kısır Rengi siyah. kendisi de ye #lims Kışları pek islenmiyor yasan neticede talebini de ilâve e Binaenaleyh. bizim, onler gibi 40 dönüm değil. 200—-250 «er men toprağımız. olmalı ki, yüzü- “Z Rülsün. 40—40 dönüm toprak. İ aç karnına lamaktan başka layda, vermez. Toprak ve makine İnönü ze toprak bulmanın çaresi” — bulduk: Çi “Menekşe, çiftliğ memleketten Bugün emlâki Xöy halkı. onu fak olduk. Fakat karşımıza, elinde bir haritayla bi Bu çiftlik benim babamın mali- dır. diye tutturdu. Elimizdoki tapu senetlerine rağmen mahkeme kararı nı alıncaya kadar, tam dört sene u. raştik. Mahkeme masrsfile. çiftlik bize, iki misline mal oldu. Çektikle- timiz de caba. Ş'mdi. çiftlik bizim e- limizde. Fakat dava daha bitmedi. 8 9. 16 mart terhlerinde yine mahke- memiz var: çünkü selam, bu vüzelen bizim aleyhimize başka davalar da açtı! soruyor rımızda bir diğimiz. makine. st oprağının açılması İ- mdi sizden ir. Bu çiftlik tebimiz ve yakacak odunumuz yok Orman Kanunundan şikâyet ümhurreisimz, İstembul valisi Lütfi Kırdara, bı vatandaşın hakharzularile slâkadar olm; a emretti ve andan boşalan sândalya- ya, Beykozlu Asim geçti: Asim, sun- le muhatap olur olmaz. mukaddime ye lüzum görmeden derdini dö! başladı — Bize bağlı 21 köy var. Bunların hepsi, odun, kömür, çubuk, çember | işile geçin'r. Orman kanunu, bu köy- lülerin işlerini Sozdu. Şimdi biçare köylüler açtır. Fabrikalarda ellişer. kırkâr kurura iş arıyorlar. Çünkü bi- zim 20 b'n hektar arâzimiz'n yüzde yetmiş beşi ormanlık. çalılıktır. Ba- yir olan boş kısımsa, ekime elverişli değildir. Binaenaleyh. köylü için ha- yat, ormandadır. Onun yolu da ke silince ne yapsınlar? — Yani sz. ağaçları, istediğini gibi kesmek arzusunda misınız? — Evet, — Fökat orman kanunu, siz ağaç ları istediğiniz yibi kesemiyesiniz di- ye çıkarıldı. Hem ben. ormana daha muhtaç yerlerde Bile bu kadar ş'(- detli şikâyet dinlemedim. Sen, or - man kanununun, memleketi kopku- | dan başka bir dileğim yok ru hale gelmekten korumak gisi yük sek bir gaye ile yapıldığım bilirsin Böyle bir maksatla ve uzun uzun dü- #inülerek yapılmış olan bir kenir nes'nden şikâyetçisin? * Kendisinden mi? Yokşa tatbikatında gösterilen bir yolsuzluktan m — Bizim ormanı askerler bekliyor Ormandan bir yük odun alar köylü, | kilât kurulmasını istedi, V. ceza görüyor. — Fena mı? Demek orada muhz- faza kuvvetli! -— Ama biçare köylü ne yansın? — O halde sen kanuna muhalif - sin? — Evet Orman kanunu biraz sı kıcadır efendim! — Sen ne is yapıyorsun? Beykozlu Asımıtı bu suale verdiği revrp: lâffuz ederken dayar vibi göründü merhametin altma sakla menfaa- ti de açığs vurdu: — Ben de odun tücdarıvım: Köy "ilerden ahır. odun satarım! değistirei İnönü bah Senin baska hir feteğ'in var mı” — O da var efendim” Sirket: Hay | rivenin Beykozia Yeniköy arasında eskisi g'bi, munfuzaman ve vece gim düz araba vapuru işletmesini ısliyo- razi Amele evleri lâzım ubuklu emele bayısı Mustafa Cebeci — Ben'm. dedi, şahsan, sağlığınız- Yalnız, »meleler namına bir istirhamım ver — Hangi ameleler? — Hisarla Beykoz arasında bulu- nan müskirati cam, şişe ve &undüra fabrikalarında çalışan 2000 amele namma? — Nedir dertleri? — Yersizlik paşam. Bünların ya- tabilecekleri bina yok. Biçareler yaz lart kırlarda, ağaç kovuklarında yatı- yorlar. Kış gecelerini nerelerde, na sil geçirdiklerini bilmiyorum İğie- rinde, kendilerine, içine sığınılubile- cek birer tahta kulübe yâptırmak 1s- tiyenler oldu. Fukat; — Boğaziçi çirkinleşir, diye, kay- makam müsaade etmiyor. O zava lara, büyük bir (amele evi) yaptır. hırsa, hem onlar kurtarılmış, hem de Boğaziçi güzelleştirilmiş olmaz mi paşa? İ kazanıp gittiler Biz. bu İsmet İnönü, bu noktayla meşgul olmasını da, v Kırdarâ emsetti Kartal bahçıvarı anlatıyor Kartal mümessili de bahçıvanmış. o: — Kabzmallar, bizi açlığa mah - küm ediyorlar. dedi ve ken rinin zims) elinden kurtaracak bir teş- N Lori! ki Kırdar. Cüruhurreisimize: — Bu işle, biz de meşgulüz. dedi. Yakında Ziraat Bankası Halde. bir| kredi şubesi açacak. O takd'rde. bun lar da. kabzımallardan kurtulmuş 6- lacaklar. Inönü, bahçıvana sordu: — Sizi; fena vaziyete düşüren baş- ka sebepler de olsa gerek. Geçenler de, Ankaraya yabancı rençberlör gel- mışlerdi. Oranın. Istanbula nisbeten daha verimsiz olen tonrağında seb zecilik ettiler ve dünyanın parası! işte niçin gösteremivo”nz? ayni muvaffakiyeti Yoksa. o sebzeciler. toprağın ilmini , liye: K n pa - ilk işinde, Kartallılarla kimse Çikişa- | mez. Bizim belimizi büken,“bir bı kabzımal işi var; bir de fabrika me- Biz de konserve fabrikaları a» selesi: açmalı ©: ada. İsmet İnönünün dave- W üzerine, Hariciye Vekili miz Saraçoğlu da Perapalastan Do mababçe Sarayına" gelmişti çoğlu da. İnönünün yanmda yer al dı. Birkaç gün evvel çok sevdiğ! va Ydesini kaybeden değerli vekilimiz, kalbinin derin yarasını en sezşili bakışlardan bile gizlivebilecek dere- cede metin ve vakurdu. Verilen cevaplara. a da ayni alâ-| kayı göstermiye başladı. | Kartallı bahçıvan; Cümhurreisi- mizin huzurundan ayı vel; Kartalm, halk lehi ledilememiş bülünan bir eski su da- vasından ve derdinden de bahsetti Ve Cümhürreisimiz. bu. ricayı da Kartallıları suya kavuşacaklarından emin edeyilecek dererede âlâka We karşıladı. Dün, ilk toplantıda son dinlenen zat İse, Rıza Özyürek'ti. Özyürek, takas ve kliring sistemi üzerine yapılan bütün muamelele-| İrin, netiede, müstehliki ve müstah-| Sara» İki bucuk sene okumustum Sefer. »İyi sili zarara sokmakla netirelendiğini izah elti, Ve bu mühim noktaya da kiymetli notları arasında yer veren .Cümhurreisimiz, saat on altıda tek rar toplanılmak üzere, çoktan hak ttiği kısacık istirahatine çek İdi Naci Sadullah temaslar İnönü, öğle- . Öğleden sonraki Rssicümhurumuz den sonra da saat 16 dan iti baren halk r riyle yaptık- ları temaslara devam ettiler. Evvelâ Kartal kazasından bir.mü| mes: çağrıldı. İnönü ken sordular: r oğlum. Adın nedir? — Rıza Ar — Ne iş yaparsın? Kartal çimento havaf hattın — Nere — Kartalın verl!siyim paşam. — Kac yaşmdasın Kırk bir. fabriki n var — Ankaradaki ziraat mekt»binde | “ berlik Mâm İle tahsilim varım kaldı - Günde kaç kuruş kazanıyor. , sun — Biz saat hesnbivle çahsırız pa- sam. Benim gündeliğim saatte 36 ku ruştan 20 kuruş tu — Fabrikada sunuz? Bütün fabrikada 600 küsur iş- ciyiz. — Şirket isrilere İyi baktenr mu” yor kaç kişi çalışıyor. — Bir kısmma iyi, bir kısmına da fena — Niçin? — Kartalın yerlisi olanlar. evi barkı orada bulunanlar pek sikmt çekmezler. İşten sonra evlerinde kanır ve temizlenirler. Halbuki| bir kism İşçi de uzak vilâyetlerden gelir. Bunların evleri ve yemek vi- yecek. yikanacak yerleri yoktur. Bunların çoğu ucuz olsun diye 15 — 20 kişi bir odanın içinde yatarlar — Bu odaları nerelerde lar? — Kartal ve Pendikte Bu sekilde yaşamak sıhhate uygun değildir A- ralarında hastalık çıktığı çok görü. lür, Fabrikanm © yatakhanesi, yıks- kiralar- i Jnacak yerleri ve yemekhanesi olma İdığından bu kısım işçiler. işimiz pek pis olduğu halde işten sonra vikana- mazlar Kanunu da emniyet nizamnamesi henüz çık- madığı İçin. fabrikaya bu mecburi yeti koyamıyor — Sıhhat nizamnamesi mı? İş sıhhat ve çıkmadı Henüz çıkmadı efendim. Bir zaman oluyor ki bek- eneden fazla İliyoruz. Bu noktalar üzerinde kay. ldv amma olmadığı ka- n makam da meşgul nuni bir mecburiye bir netice alınamadı. Yardım kasası kurulmalı — Dahs baska ne İstersin? — Bir yardım kasası teşkil edil mesini istiyoruz Bu bizim icin çok faydalı ve lüzumludur. İş Kanunu- nun 102 İnci maddesi sigorta İşleri- ne taallük eder. Fakat bu madde içerisinde bizim teşkilini istediğimiz yardım kasası yoktur. İşçiler ücret lerinin münas'p bir miktarını bu ka- saya terkederler, fabrika da ton ba- şına küçük bir miktar ilâve ederse böyle bir kasa kurulabilir. Hastalık gibi çabuk giderilmesi icap eden za- ruri ihtiyaçlarımız için e bir ka sa çok lüzumludur. Nitekim. Zon- guldak maden ocaklariyle Devlet Demiryollarında bu şekilde bir teş- kilât vardır. — Daha başka? — Bize saat başma verilen ücret 13 kuruştan 50 kuruşa kadardır 13 kuruşla çalışanlar (e geçinemivorlar. Bunu biraz daha yükseltmek lâzım- dır, — Saatte 13 kuruş az değildir. — Evet amma, bizim işimiz diğer- lerine benzemez. Ağırdır ve pis İş tir. —Gündelikleri diğer çimento fab- rikalariyle mukayese eder misin? — Onlar bize uzaktır. Vaziyetle- rini bilmiyoruz. — Başka İstediğin var mı? — Evet. Bizim iki yataklı bir dis- Panserimiz var. Fakat doktor bir e Bütün işciler için bu azdir "İki oktor daha lâzımdır. Sonra bu dok Ken bize Bakteklarr gibi “aileleri mize de bakmahdırlar, — Bakmıyor mu? tayır I nü, burada vanmda bulunan Vali doktor Kırdars dönerek — Mühim bir noktadır Alâkadar olmalıyız. Dedi ve sonra da işçiye dönerek: — Vali bunlarla alâkadar olacak. Fakat bu hususi bir şirket oldağu İçin, ancak kanuni imkânlar tahak- kuk ettirilebilir Cünkü şirket bir noktaya kadar fedakârlık vava Onun için. fazla üm'de kapılma. — Paşam. srhhat nizamnamesi bir an evvel çrkarsa, işler düzelecektir. — Peki oğlum. teşekkür ederim balıkcının anlattıkları Sm Üsküdarllardan, o balikçr İk ve kayıketk yapan Bü sevine gelmişti. O da şunları an- Yattı: — Paşam. biz kaytkerl'k hesabma senede Üç ay calısırız. Halbuk! bizim in bir senelik kazanc tahakkuk et tiriliyör Bunun neticesinde hazla rı İşlerini terkettiler, bazıları da kaçak olarak calısmıva basladılar — Kazsnç olarak senede ne ve- riyorsunuz? — Yedi lira Bizim İstanbul tara- fında ayağımız voktur. Tek iskele miz Üsküdardır Bize İstanbul tara- fnda da ver gösterirlerse daha fazla İŞ yapabiliriz Hattâ kavıklarımızın kıçıma bir de motör takıp Üsküdara beş kurusa adam tasrız Halbuki buna da Şirketi Hayriye mâni olu- yor — Nicin senede ç ay çalısıyor sunuz? Onu anlamadım. — Hesap edersek en cok dört av cıkar. Diğer aylarda hava fena olur. Sandala kimse binmez. Şimdi ufak parça esvayı da şirket *#asımıva basladı ve elimriden bu ek meği de aldı Sonra ayaklı hayvan- ları da eskiden tasıwvorduk Si vanuru Yaptı. aldı. — Balıkçılık var mı? — Var, — Onu anlat simdi? (Lâtfen sayfayı çeviriniz) bi? mavnalatımızla et kürülk hir erata p bunu da elim'zd

Bu sayıdan diğer sayfalar: