7 Mart 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

7 Mart 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ie | b 7-3-939 TAN et, Çatalca Ve Silivride Kö e m ey a i lüleri Dinledi İsmet İnönü Silivri askeri mahfil binasında köylülerin derilerini, dileklerini büyük bir dikkat ve alâka ile dinliyerek notlar aldılar. (Başı 1 inelde) | veriyordu. Tale- | # ayakta ve alkışlarla İnönü, kürsüye çıkarak ta- || yi) selâmladılar ve Profesörden tüy Mevzuu sorduktan sonra kür- a İnerek talebe arasmda ve bir Mi yer aldılar, Bu suretle veril , “te olan dersi kısa bir müddet ta- ,P buyurduktan sonra, dershaneyi hag iler ve bu defa Profesör Dob-| İka, rEer'in ders vermekte olduğu t fakültesi birinci sınıfını teş- €ttiler, mada da ayni şekilde dersi bir det takip buyurduktan ayrıldılar. Bu sırada ta- C, “a Hukuku dersi k İnönünü Mişladı Bizim Diye sordular ve Profesör k erine fevkalâde memnun olduğu © vabmı verdi. Milli Şef, bundan sonra da Rektöre dönerek - 'Talebe çok heyecanlı, buyur- dular. sonra | eni ik , peyecanı ve coşkunluğu ars) Rektör de şu cevabı verdi: Sa, y ; hip e bulmuştu. Üniversite — Talebenin intizamina sempati San pi, 10 Ve dişinda tam bir heye-|hisleri tesir etti, Çalışmaları hakkm.| hüküm sürüyordu. Bü Mhtlerin 2 > İn büyük saadeti birçok tala- İns BözYaşları bile döktürüyordu: da cevap verebilirim. Hepsi de çalış- kandırlar. — Sömestr tati ti mi? İni A tike bu heyecanlı hava içerisinde) © Evet efendim. Şimdi yaz a5 a ta inerel t ül > ) taşiy, birinci kata inerek Tip Fakül-İmestfi tedrisatma başlamış bulunu- in bir numaralı fizyoloji dersha- ine vE aya 2 la ,.da ayni), — İrtihanierne zaman? g2 ta karşılandı. — 25 mayıstan itlbaren başlıyaca- Mili e. İz. Bu müddet zarfında hiçbir tatil Seni, >< ders vermekte olan do-| yoktur. Talebe imtihanlarna hazır- dig? rsüde bir müd-| lanmaktadır. Se kten sonra; bura-| — fmtihanlara kaç kişi giriyor? İç, “#srak ayni kattaki mikrobi anat elik huş (BİM Gilüz' tn n > rd di Mstitüsüne geçtiler ve enstitü | Sinıflarımız çok kalabalıktır. Devam tüng, , Profesör Brown'dan ensti-İeden talebemiz o kadar fazladır ki lar 7 faaliyeti etrafında izahat aldi- hergün yeni bir tedbire başvurmak . | mecburiyetinde kalıyoruz. En çok| ektör izahat verdi yer sıkıntisi çektiğimiz fakülle tp bundan sonra Üni |fakültesidir. Profesör ve Doçentlerinin | İnönü bu cevapları büyük bir dil 4 bulundukları ve nutuklarını |katle dinlediler. Bundan sonra nı: m, HiYecekleri balkona (açılan salo- | Ka başlamak zamanının gelip gel pe teşrif ettiler. Rektör, burada ken- |diğini sirdular. Kendilerine henüz deerİNE profesörleri tanitti ve İnönü |on dakika vakit olduğu cevabı verik- Yoğrü balkona çıktılar. İnönünün |â Mü Şef, bunun üzerine lkonda görünmelerile. bahçede bi. | Rektör odasina geçerek. Üniversite-| nin şeref defterini imza ettiler. Bu arada Üniversite Rektöründen, diğer bazı noktalar etrafımda da izahat tediler, Coşkun tezahürat arasında Saat tam on birde İnönü, belkin- da mikrofon başına geçtiler ve genç- İliğin sık sık alkışlarla ve (Yaşa!) ses- ierile kesilen büyük ve tarihi nutuk- larını İrat etmeğe başladılar. Nutuk bütün gençlik üzerinde derin Üniversite mesaisinden | sir uyandırıyor ve ortalığı büyük bir) “isetimhur, Tİte Ken £ Yaya) binlerce gencin tezahüratı ve teslerinin göklere yükselme- i Şef burada geriçi ni, Paha beş dakika bekliyoceksi- buyurdular. ! ge, ünün bu serimi hitabı da a vik tarafından (Varol) seslerile iç andı Bundan sonra tekrar İçe- ri, Bien İnönü, Profesörlerden bi- ine r te Günümüzü İnönü, nutkun sonunda kopan coş- kun alkışa karşı ellerile talebeyi 80- âmladılar ve kendilerine çok sami- mi ve içten bir hitapta bulunarak — Ben size gene gelirim, siz beni davet etmeğe bakın! buyurdular Milli Şef bundan sonra Rektörlük odasına uğrıyarak birkaç dakika kal- dıktan sonra en çok sevdikleri ve en büyük ktymeti verdikleri gençle rin ortasında ve gene coşkun ve kalp- ten tezahürat arasında otomobille. ine binerek Üniversiteyi terket er, A. Müntekim » Çatalcada Yazan: Naci Sadullah Saat on üç. o Üniversite ziyaretinden sonra, acele yediği yo- meği hazmedebilecek kadar bile din- lenmemiş olan Cümhürreisimiz şim- di de alâkasının ve dikkatinin bere- 3 rahmetini Çatal yetiştirmiye koşuyor. mobillik kafile, sa le, Cümhurreisii lüye götürüyor. ket g 100 izin ot kilometre sira şefkatini kö Bu sefer Cümhurrelsimizin refika- ları da beraber geliyor. Refakatinde sumi kâtip Kemal, hususi kalem ürü Süreyya, yaver Cevdet, Şük Tü ve Cahit, muhafız alayı kuman- danı İsmail Hakkı, İstanbul komu- Halis Bıyıktay, Dahiliye Veki- Öztrak, İstanbul valisi Lütfi ve daha bir çok zevat var. Küçükçekmeceden itibaren, asfal- tın iki yanı; — Yaşa! diye yırtınan köylülerle dolu. Cümhurreisimiz, onlara i saçarak, şefkat saçmıya gi lığı ve coşkunluğu, bizi geçirmiyecek bir kesafet alıyor. Cümhurrelsimiz heyecan kaplıyordu. otomobilinden İniyor ve aralarına ka- İnim Silivri | * Çatalcada Bir Köylü Şöyle Dedi: —) | “Paşam, Senin Gibi Bir Devlet Reisinin Dert'erimize Defter Açması, Göz Açması, Gönül. Açması Tarihe Altın Harflerle Yazılsın. Sen Bayram Ettin, Sağ Ol Paşam,, | rışmıya doyamadığı vatandaşlarını | ütifatlarla mesut ediyor, Bayramlardaki gibi süslenmiş mek İtep çocuklarının ufacık elleri, kırmızı kesilmiş, fakat onlar hi nimini © avuçlarından, © 5 kalplerinin duygularını fade şdebile- cek kadar büyük sesler çıkarmıya ça- hışıyorlar. Her yerde olduğu gibi, 0- rada da Cümhürreisimizi evvelâ “milletin istikbali., istikbal ediy Hele yanakları Cümhurreisimiz ta- | rafından okşânan minimin iz yıl daha y hicbir | bulamış #âadetlen ıslanan gözlerinden belli! Çekmeceden ayni hızla Çatalcaya varışımız yarım saat bile sürmedi Çatalcaya girişimize yedi sekiz kilo- metre kalmışken, Çatalcalılar şılaştık; sabırsız binlerce Ça ve köylü, kavuşma anın: bira yaklaştırmak için, lece kisaltmışi Bu 8 Kazayı, b İlarla, çiçeklerle kocaman bir düğün €vi gibi süslenmiş bulduk. Otomo - bilden inen Çümhurreisimiz. kendisi- İni tarif olunmaz bir coşkunlukla al- kışlıyan halkın içinden geçerek, komutanlık bin. gi zaman, huzurunda bulunan ka kaymakamı Hikmete şu emri verdi — Bana bir kaç vatandaş gönde- riniz. Fakat kendisi de, babası da hattâ dedesi de, doğma büyüme Ça talcalı olsun; Halis Çatalcalı ve Yeni Çatalcayı bilen Çatalcalı İsmail Atay anlatıyor? yürüyerek girdi- Görüyoruz ki, bu uzunca yoleulu! tan sonra Cümhurreisimiz, sanrlaly: ya, dinlenmek için ot: tevazi bir masa başına geçen Cüm- burrelsimizin huzuruna ilk getirilen vatandaş, İsmail Ataydı. Cümhürro- İisimizin dinlenmiye © alıştırılmam marnıştır. Mü | — İyi mahsul ve zaman. — Peki çocuğum, buna İ şünmekteyiz! Yolsuzluktan şikâyet çare dü- İ İkinci köylü, Subaşı köyünden Ha sandı. İhtiyar Hasan, ağır adımlar. la Cümt Birçok söylemiye hazı nüyordu. Dudakları hazırladıklarını unutmamak için tekrarlıyormus gibi olan sonsuz dikkati, yeniden hareke. | kıpırdıyordu. Adeta, Cümhurrelsimi- te geçti, İlk sual de şu oldu; zin karşısındaki sandalyaya bir oan — Ne kadar arazin var İsmail? (| evvel oturmak, konuşmak fırs'tına — Yüz dönüm paşam! bir an evvel kavuşmak arzusunday Kaç yaşındasın? Kaç çocuğun | di. var? İ Çiftçi imiş. Cümhurreisimizin — 29 yaşındayım. Bir çocuğum | sorduğu şayanı dikkat suallerden bi İrisideşui İ | — Sstalca, Balkan H: velki haline nazaran şimdi ne halde- İ dir? Daha mma iyidir, daha m: fena? Eskiden daha iyiydi paşam! de- urreisimize sokuldu. şeyler lanmış görü « — Arazini su basar mı? — Hayır paşan, den evs E İdi ve farkın aleyhine oluşunun sebe- bini şöyle anlattı — Balkan harbinen evvel, kasaba: mızm nüfüs “ye KiNesi daha Vöktu. larımla birlikte; benbile okumasını, | Msamafih, son seneler, harpte viran olan kazamızı eski mamur hali ek İster mi- | yaklaştırmıştır. yazmasını öğrendim, ne çok - Bana bir şey söyl sin? — Çocuklarınız var mı? — Tabii paşam; bizim bir eksiği — Dört tane! Miz var; zirai — Erkek? —PBen d irken baktım; | — İkisi erkektir. toprağı pek ii nedim; sürm — Ziraatte de hayvanlardan da er, ve tohu at ade ediyor musunuz? bakımuz bırakılmış. — Attan istifade ediyoruz paşam. akımsızlık, âletsizliktendi — Bana söylemek iste: bir şey Koca memlekette, bir tane til var mi? yok paşam. Tırmıksız toprak temiz —Bir dileğim var paşam. Kış gel- mi? İ dimiydi. bizim köyler, düşman tara- - Niçin bir tırmık edinmiyorsu. | fından muhasara olunmuş vaziyete nuz? düşer. Dünyaya İrtibatımız kesilir. Çünkü bizi kazaya bağlayan yol, i- çinden geçilmez bir bataklık haline girer. Onun tamir ettirilmesini siz- den yalvarırım; çünkü, 30—40 tane — Tanesi 15 lira paşam. — Bu parayı veremez misiniz? Nasıl verelim paşam? Ben iki sene dişimi sıktım, arttırdığım 121. ancak bir pulluk alabildim. Hal buki bizim harman makinesine de ih- tiyacımız var. Tırmık da lâzım. Bu hesapça, onları ancak on senede elde O zamana kadar da pul- luk elden gider. Yine iki yakamız bir araya gelmez köprüye muhtaç kilometrelerce volu yapmak, bizim harcimız değil Hel dete götüren yolu bile açtın. Bizim köyün yolunu yaptırmak senin başaracağın işlerin en ufağıdı Milli Şefin, notları arasma aldığı edebilirim — Harman makinesi gördün mü |bu ricayı yerine getireceğini hisset- hiç? trimesi, ihtiyar köylünün o yüksek — Gördüm paşam huzurda bulun n duyduğu he — Harman makinesi size ne ka. | Yecamı büsbütün şahlandırmıştı: Sa- i zandıracak? (Lütfen sayfayı çeririniz) Büyük Şefin dünkü tetkiklerinden intıbalar: Silivride askeri mahfilden çıkış ve Çatalcada halk arasında.. e NI İN <A MM

Bu sayıdan diğer sayfalar: