20 Mart 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

20 Mart 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ağırlıkları dyan bu görülmemiş Türk dü gayreti karşısında bayağı uştu, Ricat halinde bulu- en koşulu topları indirmiş, suyun kip tombaz sürükliyen feda- Dağa dane ve şarapnel yağdır Map elamıştı Tam bir sast sü- Mile, esin altında tombazları kâ iy, alunduğumuz tarafa geçir- Mak ba Taliin iyi bir tesadüfü ola- Bala, Ateşten ne tombazlar, ne de bi 8ibi boğuşan ve uğraşan za- > beferlerim hiç bir zarar gör- di, 0 #kşam, beşinci Kafkas fır- Rüyğ, kasından gelen bir alay ku- Kobay 22 hem cephemi hem de Hayde ları teslim ederek Uzun- ta, Be ilunan fırkama iltihak et- daki, lüğümün bu gayret ve fe- nez ğını çok beğenen kumanda- hg: İsmet İnönü, fırka karargö- İş yö hderdiği yaveri Fikret bey lüğümüzün topluca bir res- id ve memnuniyetle Yağ ırmak Kung rnek suretile bepimizi un Mk nın $ol sahilini takip ede- kün tliyor, rastladığımız. artçı yerd. İki gün sonra Pay Sitliğinde idik. Vizgç amuz yine ehemmiyetli bir 4 bag miş Alpullu istasyonun- tüy 'unan düşman ağırlıklarına İğ, Bask yapacaktık. Kuman- day OMA A AN ti PE ES 4 Am. # İbrahim bey, alay kuman- Miyan! toplamış, yapılacak hs- Bi ana hatlarını hazırlamıştı. #abah karanlığında Çifteler çiktik. O gün aksım özür” döğim tuttük. Gece- İn pek iyishatırlıyamadı - kürt köyünde geçirdik. h ,, sabah, Eskişehirden Alpr iş “ürü uzanan şösenin üzeri Yiyen, hedefimize doğru yürü- Bay emiştik. Bizim İstasyon ü- dey, © Yol kolunda ilerleyişimiz - ağ ğrmanlar şüphelenmemiş - Pirkamızı, o başlarımızdaki Ya © başlıklardan kendileri- iş #dım için gelen bir Çerkes Sanmışlardı. 1 Mrlikların bulunduğu mahal altı yüz metrelik bir me- mış ki, kumandanımız in Bey, İleri emrini vermiş, Ye başıma geçmişti, Açılan Saylan efradımız kulaklı ya- Binaların. siyırmiışlardı. Evet ya- Mm diyorum, sevgili olkü- Tokay ye çünkü fırkanın kılıcı h,, © Mahmuzlanan hayvanları - e atılmıştı. Bir an içinde t, meydan birbirine katılmış- yg ardınca inen ve kalkan dağı, ataganlar, düşmanı bayağı Ağı Şt. tap Hukları muhafaza eden düş- Rüya ar bir an içinde yek ol- han, Bir taraftan ele geçen cep- May) *p mermisi, ecza ve sıhhi Payı, » konserve ( sandıklarını da ,lâra yüklüyor, bir taraftan Kay Samadığımız sandıkları, kıy, ve arabaları kırıyor, ya- Yang Benzin depolarını ateş'i- R U emsalsiz muvaffakıyetimi- My , ZİN, tepemizde uçan düş - aşa, Yyareleri de şahidi olmuş- * Tabii bizimle uğraşmamış - Men kanlı baskını haber için Eskişehir ve Sivrihi- — doğru uzaklaşmışlardı. Vege z4, bu baskın vazifesi Miray li Sirada bir piyade ve' iki yg, Arkamız da Hamidiye sırt- #,, * bulunmak ve icabında bi- Map, 876 ile, ricatimizi kolayla- Sinrini almışlardı. Baskın ye- biz o gün, ancak akşam ü- #yrilabilmiştik. o Geldiğimiz takip ederek yine Söğütlü an geçtikten sonra, aldığı- yaz tibatla ve tam bir emniyet- Ay, muza devam ediyorduk. laımız. firkenın, ben de bö- alayımın öncüsü idim. ZİZ # a 7 ii Sadık Baba bölüğünde ikinci takım zabiti Asım Yargın Hamidiye sırtlarına geldiğimiz zaman, 8ol tarafımdan ansızın ya- pılan bir ateş baskınına uğradım. Mermiler çok yüksekten geçtiği için bu ateşten hiç te müteessir olmadım. Fakat, hemen yarım sâ- Za ve seri bir hareketle, bölüğü - mü ateş tesirinden koruyacak bir düzlüğe indim. Vaziyeti bir rapor- la derhal alayıma bildirdim. Ku- mandanlarım, yediğim ateşin, Ha- midiye sırtlarında (o bizi himaye için bulunan sekizinci piyade fır- kası kıtaatından birinin yanıldığı- nâ hükmetmiş, ve derhal bir keşif kolu ile temas hasıl ederek, ken- dimizi tanılmaklığımız “©rwrini vermişti bana. Halbuki, ben bu - lunduğum noktadan, gece olması- na rağmen, havaya mürtesim düş- tükleri için, sırtta (bulunanların düşman kıtaları olduğunu açıkça görmüş ve şapkalarından tanı - mıştım. Böyle olmakla (o beraber hemen ikinci takım zabitim Asım efendiyi bir kaç neferle ileriye göndermiştim. Yarım saat bile geçmemişti aradan. Asım efendi, affedersiniz, tabii bir ihtiyaç için bulunduğu mevziden biraz uzak- laşan bir kopilin uçkuru elinde ol- duğu halde getirmiş, karşıma dik- mişti. Ben de bu düşman neferini rapor” yerine geriye göndermiş, acele emir istemiştim. aziyet anlaşılmıştı. Tayyare- lerden aldığı haber üzeri - ne düşman kumandanlığı Sivrihi- sar ve Eskişehirden çıkardığı üç firkayı Seyitgazi ve Cevizli yolu ile ileri sürmüş ve bizi bir çember gibi çevirmişti, Etraf tepelerde yakılan işaret ateşleri de bunu te- yit ediyordu. Kumandanımız Ib - rahim Bey, tekrar Söğütlü dağına çekilmek emrini vermiş, fırkayı ortalık kararırken, harekete ge- çirmişti. Yine alayım fırkanın “e bölüğüm de alayımın öncüsü olarak ilerliyorduk. Sabaha karşı Söğüt dağma çık- mış, efradımızı da yerleştirdiğimiz köylerde | İstirahate (geçirmiştik. Düşmanım çikabilmeği göze alamı- yacağı bu dağ her cihetçe eminlik idi, O gün akşama kadar biz de, ef- radımız da hatta hayvanlarımız da güzelce dinlenmiştik. Fırka kuman. danı İbrahim bey yine alay kuman- danlarını toplamış. vaziyeti müza- kere etmişti. Aranilan kurtuluş yolu bulunmuştu. kşam ortalık kararirken fir- kamız yürüyüşe başlamıştı. Seyitgazi ile (Kırkkız) arasındaki vadiden ilerliyorduk. Karanlık iyi- ce basinca, yaptığımız bu iğfal yü- rüyüşünü bıraktık. Birden sağa dön- dük, süratli yürüyüşlerle Seyitga- ziye bir buçuk saat mesafede bulu- » nan Taşlıtepe köyü üzerine düş - tük. Biraz daha ilerleyince, düşma- nın çenberinden kurtulacak ve selâmete kavusacaktık, Fakat ileri- sile fırkanın ricatini Muhafaza Eden Düşman Taburu Kulaklı Gtaganlarımızın Altında Bir Anda Mahvolmuştu mizde bulunan çamlıklardan, an - sizin başlıyan bir ateş bizi önlemiş, açılıp yayılmağa mecbur etmişti. Yolumuza engel olan bu düşman aburunu da pek çabuk çiynemiş, bizi saran zinciri oradaki düşma- nm başıma doliyarak muhasara hat- tı baricine çıkmıştık. İki gün sonra, Cevizli boğazda düşman iki fırkasile harbe tutu- şan sekizinel fırkaya yardıma git- tik. O gece düşmanı tâciz ve işgal setrettik ve Hüsrevpaşa hanı istikametine çe- kildik, Düşman bizi takip cesaretini gösterememiş, olduğu yerde kak mıştı. Biz de Hüsrevpaşa hanmda tam bir hafta dinlenmiş, noksan- larımızı ikmal etmiştik. Bu sıralarda cephelerdeki kuv- vetlerimizin gösterdiği mukave - met karşısında artık düşman epey- ce yorulmuş, bazı yerlerde hirpa- lanıp bozulmuş ve ricat mecburi- yetinde kalmıştı. Bu vaziyetin sü- vari kolordumuza Afyon Karahi- sarı - Kazgölü - Çobançeşmesi sırt- larını işgal etmek ve piyade kuv - vetlerimiz gelinceye kadar, neye ma) olursa olsun bu mevkileri elde bulundurmak vazifesi verilmişti. Bu harekette fırkamıza Kazgölü ile Çobançeşme karşısındaki Üçtepe- ler (Güzelim tepeleri) düşmüştü. Fırkamız bu tepeleri işgal ile kal- mamış o gece, İki slayı ile, Kazlıgö- lü ile Kütahya İstasyonları srasın- da bulunan Çobançeşme İstasyo - nundaki düşman kuvvetlerine bir baskın yapmıştı. Neye uğradığını İarkeden düşman, karanlıkta şaşırmış, birbirlerine karışmıştı. (Devamı var) BÖBREK O da - safra yolundaki taş gibi - kendini hiç belli etmeden uzun zaman sessiz kalabilir. Hiçhir va- kit rahatsızlık im er, gin boşluklarından birinde kalıp ta, ancak tesadüf eseri olarak röntgen ışıklarile muayenede an- laşilanlar bile vardır. Fakat çoğu kendisini şiddetli bir süne İle değilse bile belde bir a- Eırlık. hafif bir saner İle belli 6- der. Bu hafif mm e ze nlukta ziyadeleşir, istirahat e- Vi Ge yel da idrardan biraz kan getirir. Sonra bir gün, otomobil gezin- tisinde, en çok şimendifer yolcu- Tuğunda şiddetli bir sancı meyi na çikar: Sağda veya solda, karnı yanmda, arkaya doğru, kabursa kemiklerinin biraz asağısında pek büyük iztırap verir. Oradan karam aşağısına doğru yavılır, Sağda ol- duğu vakit karaciğer sancısı İle böbrek sancısmı en İvi ayırt etti- recek şey birinin yukarı, ötekinin ssağıya doğru yayılmasıdır, İnsan #ki büklüm olur, sanem şiddetin- den haykıranlar da haksız sayrla- maz, Beniz sararır. nefes daralır, bu- lantı ve kay gelir. Bazılarında ateş te cıkar. Bu haller idrar yolunun taşla trkanmıs olmasından dolayı idrarm birax da kana karışmış ol. duğuma delâlet eder. Böhrek sancısı bir saatten sekiz sante kadar devam eder. Fakat günlerce sürenler de vardır. Son- ra, geldiği gibi gene hirdenhire ge- çer, Saner gectiği vakit duyulan rahat ve keyfi ancak o sanervr ce- kenler bilir. Sanem en şiddetli zamanları başımda ve sonunda ol- duğundan, kesildikten sonra du- yulan rahatlik ondan dolayı da büyük olur. Sancı esnasında insan idrar et- mek ihtiyacımı hisseder, Fakat an- cak birkaç damla, onlar da geçtik- leri yeri yakarak, gelir. Sancı ok miyan taraftaki böbrekte taş bu- Inmmamakla beraber, o da öteki- BULMACA Dünkü bülmacamızın halledilmiş şekli 1234667189 10 1 3-8-0. 06: 7 SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Bir vilâyet, 3 — Yildırım g Bir devlet 3 — Bir meyva © Çehre 4 — Terbih 6 Bir müzk birl © Köpek. $ — Müstema © Eler g Pir hari, 6 — Bir sesli harf © Bir uzyumuz © Sor. 7 — Pay © İdrarda bulunur, 8 — Büyük © Bir sayı © Bir harf. 9 — Eyüpim bir yer g Bir nota © Pir nota, 10 — Söyleyen g Kesir. Parlayıcı Maddelere Dikkat Sındırğı (TAN) — Belediyemizin mevaddı müşteaile deposu yoktur. Bu sebeple, kazamıza gelen benzin ve gazlar, her tüccarın ve bakkalın çarşıdaki dükkânlarında bulunduru!- maktadır. Bu hal, çıkabilecek yan- gınların büyük bir felâket mahiyeti- ni almasına yol açacaktır. Şimdiden, bunun önüne geçilmesi temenni edil- mektedir. TE TAŞ mİn tıkanmasından müteessir ola- rak işini göremez, netleede sancı esnasında İdrar hiç gelmez gibi- dir, Sancı geçtikten sonra, vücut i- çinde toplanmıs olan su, kavholan vakti kazanmak Istiyor da birden- bire bosalmak Istiyormuş gibi, pek çok idrar gelir. Bunu mutlaka toplamak lâzımdır. Samemm taş- tan gelip gelmgdiğini ve bilhassa asın cinsini anlamak İrin o İdra- Em iyice muayene edilmesi icap eder. Yakın vakte gelinceye okadar, böbrek sanetsınm daima tastan ve taşm idrar yolunda tıkanıp kalma- smdan ileri geldiği sanılırdı. Hal- buki hic taş bulunmadan da san. cı gelebilir. Böbrekle mesane ara- sındaki yolda tastan baskaca da her hahgi bir türlü sebeple trka- nıklık olursa gecemiyen idrar o- rasını zorlavmen o şiddetli sancı yapması tablidir, Fakat şiddetli bölmek : senesi tastan İleri gelmis olup ta, birden- bire kesildiği vakitte bile, saner dan sonra gelen İdrar icinde ta- sm hulunmadığı da olur. Tasların bazıları yolu muvakkat bir zaman İcin tıkar, sonra gene verinde kal- dığı halde vol menisler, sancı gecer. Bazısı da böbrekten mesane iceri. sine düşer ve orada kalır, O saman ona mesane tası derler. Böbrekle mesane arasmdaki yel üzerinde kalan taşlar da vardır. Bu halde böhrek sanersı hirdenhire gecer, yavaş yavaş hafifler, Bir müddet sonra İnsan hlebir sey hissetmez, fakat taşm arkasında kalan böb- rek ya küçülür, yahnt sişer ve ge- rl Bu İhtimallerin hepsini röntgen muayenesi halledeceğin- den böhrek sancısından sonra muayeneyi yaptırmak pek ehem- miyetlidir. Böbrekteki taşların bazıları hiç te büyük olmadıkları halde, sanci bile bulunmadan, idrarla kan gel- mesine sebep olur, HIK: ş, —<— 10000000000000000 AYE Acayip B Yazan : gün satın almıştı. “İşte gö. rüyorsun ya!” dedi, Bir kâğıt içinde, buruşmuş ö - rümcek gibi bir şey gösterdi. Ey sahibesi “bu şeyin manzarası hiç te hoşuma gitmiyor” dedi. “Tıpkı ölü takildi yapan “bir kara örümceğe benziyor” diye ilâve etti. Öteki an- latt; Nebatatçı “Batteni bilirsin ya kendisini Afrikada vahşi bir or- manda ölü bulmuşlar, cebi top- ladığı nümunelik fidan kök ve to- humlar ile dolu imiş. Onları bu- gün Londrada müzayedeye koy «- dular. Ben de işte bu orkide kökü- nü aldım. Benim sere ekeceğim! Günlerce uğraştı. Sere lâzımge- len harareti verdi. Nihayet günün birinde, orkide filizlendi. Fakat öyle göze görünür filiz değil, A- dam pertevsizle bakıyordu. Orki- denin gözlerinin birinde farkedilir edilmez bir çıkıntı peydahlanmış- tr. Aradan dört mü beş mi gün geç- ti. Artık orkide gözle görülecek surette büyüyor. Yani uzun uzun ip gibi şaklar salıyordu. Beşinci günü bunların bir tanesinin üstün- de dört beş tane çiçek açtı. Seri bir güzel koku istilâ etti. Sicak, hayata yakm, mahmur, baygın bir koku. Zavallı adam çiçeklerin açtığını görünce, onları seyre daldı. Saat- lerce hayran hayran baktı. içekler beyazdı. Altm sarisi sırma gibi dilleri vardı. Bu dillerin uçlarında madeni bir çelik mavisinden, noktalar vardı. Adam mersklımnın biri idi. Bu orkidenin, © güne kadar tasnif edilmiş olan- lardan olmadığmı, ve tamamen yeni bir çeşit olduğunu anladı. Fa- kat neden bilemedi. Birdenbire se- rin içi fazla ısmır gibi oldu. Adam termometreye doğru yürüdü. Fa- kat sarhoş gibi sendeliyordu. Bir- denbire serin içi fırıl fırıl döndü. Sallandı. Sonra kayboldu. * aat dört buçukta ev sahibe. si Wedderburn'un akşam ça- yını hazırlamıştı, Fakat odesmda kimseyi bulmadı. Kadm “Hayır ola? Ne oldu? Her gün çayına erken - den gelirdi. Mutlaka serdedir ve o yeni açan orkideye tapmak'la meş- guldür. Gideyim de (o çağırayım bari” diye düşündü. Kadın sere gitti. Adamm adın çağırdı. Fakat bir cevap veren ol. madı. Serin içindeki havanın pek bunaltıcı olduğunun, ve tuhaf tu- haf koktuğunun farkında oldu. Etrafma bakmmca yerde bir şeyin yatmakta olduğunu gördü. Belki bir dakika müddetle hareketsiz o- larak yerinde mıhlı kaldı. Wedder- burn orkidenin yanında sirt üstü, yatıyordu. Nebatım çiçeğinin dil leri yok mu? Onlar artık bayada serbestçe sallanmıyorlardı fakat u - zanmışlar, uzanmışlardı da adamın çenesini, boğazını, ellerini, bilek- lerini sarmışlardı. Kadın bu hali görünce, ilk ön- ce bir şey anlamadı. Fakat adamm yanağma yapışan dillerin birinden RK. 6. ir Orkide Welis Aİ ince bir tire gibi kanlar sızdığını, ve yanaktan aşağıya yere aktığı görünce, olan biten hakkında bir #i. kir sahibi oldu. ir çığlık salarak, koştu. Bu sülük gibi dillerin İkisini tu- tarak asıldı. Kopan dillerden yere kan damlaları damladı. Fakat çi- çeğin o güzel kokusu onun da ba- Şına vurmağa başlamıştı. Ama, yi- ne olanca güciyle kuvvetiyle dil- leri tutup tutup söküyordu. Ser de çiçekler de gözlerinde buğulu ve muhayyel bir âlemde yüzüyorlar- dı. Kadın yıkılacağını anladı. He men kapıya koştu. Hızlı hızlı solu- yordu. Dşarıdaki temiz havayı te- neffüs edince, gözleri berrak gör- meğe başladı. Bakışlarından buğu- lar silindi. Birden aklına parlak bir fikir geldi. Serin içinde, eline geçir diği enlerları, serin camlarma fre lattı. Bütün camları kırdı. Yine Wedderburnun yanına koştu. Ba- cağına yapıştı. Ve onu kapıya doğ- ru sürükledi. Adamm ötesine be- risine dilleriyle yapışmış olan or- kidenin saksısı, yere düşerek tuz ve buz oldu. Fakat orkide o kayış gbi telleriyle Wedderbürna hâlâ tutunmakta devam ediyordu. Ada- mı, ve ona bağlı kalmakta olan or- kideyi sürükliye sürükliye, serin dışarısma açık havaya çıkardı. çık havada, adamı kurtarmak işi daha kolay oluyordu. Asıldı. Çektii yırttı, ve paraladı. Ve nihayet Wedderburnu o müthiş mebattan kurtarabildi. Adamm ya- nağında, boğazında gırtlağında hâ- lâ kanamakta devam eden on on be kırmızı leke görünüyordu. Bu sirada bahçıvan yetişti. Su ge tirdi. Ve doktora koştu. Doktor Wedderburna brândyye karısık et suyu hulâsası verdi. Neyse, a - dam yalnız epeyce kan kaybetmiş- ti. Biçare kadın bu orkide hikâye- sini soluğu soluğuna doktorn anla- tiyordu. Doktoru peşine takarak onu sere götürdü. Orkide yerde duruyordu. Dillerin çoğu dışarınm soğuk havasiyle temastan dolayı porsuyorlardı, Yalnız bir tanesi, bir hayvan lâmisesi gibi sağı solu araştırmakta devam ediyordu. rtesi günü orkide tıpkı satm almdığı günkü haline dön- müştü, İnce ve siyah bacaklı bir örümceği andırıyordu. Kırılan cam lardan giren gece ayazı Wedder- burnun bütün hattıüstüva nebata- tı kolleksiyonunu öldürmüştü. Fa- kat yukarda kendisine gelerek ar- tık gözlerini açmış olan Wedder- burn dipe dinç olarak, ziyaretine gelen eşine dostuna başından geçen bu orkide sergüzeştini anlatmakla bittremiyordu Vatandaş ! 23 NİSAN — ÇOCUK BAY RAMI ve onu takip eden Ço- cuk Haftası yurdun en büyük ve en ileri davası olan Çocuk meselelerini önümüze koymak tadır

Bu sayıdan diğer sayfalar: