23 Mart 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

23 Mart 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cephede Bizim Yerimiz (Başı 1 incide) Fakat Çekoslovakyanın yeryüzün- ı kaldırılması, gerek İngilterede, ve gerek bütün dünyada İngiliz Baş- vekilinin tahmininden çok büyük bir akis yaptı. Avrupada küçük mil- letler emniyetlerinin tehlikede bu- lunduğunu görerek telâşa düştüler. Alman ordularının, önlerine bir mâ- ni çıkmazsa, yollarına devam edip Balkanlara, Karadenize ve belki Ak- “denize inmesinden korkulmağa baş- Birdenbire ortalığı korkunç bir harp havası kapladı. Amerika bile uzaktan tehlikeyi duydu ve feryada başladı. Almanya, Çekoslovakyayı (işgal ederek, niçin ortalığı velveleye ver- mekten çekinmemişti? Buradan elde | edeceği taze kuvvetleri nerede kul- lanacaktı? Şüphesiz gayesi © Çekoslovakyayı! işgal değildi. Demek Şarka veya Garba doğru ilerlemek için atılmış bir adımla karşı karşıya bulunulu- yordu. İngiliz ve dünya efkârı umumiye- sinin bu tazyiki karşısında İngiliz Başvekili ancak, üç gün sonra tehli- keyi sezdi ve Birminghum'da iradet- ği nutkunda dünyayı tehdit eden tehlikeye işaret ederek, bu tehlike- yi önlemek için müşterek bir cephe kurulması lüzumunu ortaya attı Bu nutuktan sonra, küçük büyük bütün Ayrupa devletlerinden mü-| rekkep büyük ve müşterek bir cep- he kurulmasına oteşebbüs edildi, Şimdi bütün payitahtlar arasında, hümmalı bir diplomatik (faaliyet başlamıştır. Bu suretle artık Avru asi bloklar ve hakiki hak edeceğini bugünden tayin mec- buriyetindedir. Bu müşterek cepheye Türkiye de iltihak etmek © mecburiyetindedir. Çünkü Almanyanın istilâ progra- mında (o Şarka döğrü akış vardır. Drang Nach Osten yolu üzerinde en önüyde müttefiklerimiz olan Ro- manya ve Yugoslavya vardır. Onla- rın ezilmesi tehlikenin Balkanlara inmesi ve hudutlarımıza dayanması demektir. Bu tehlikeyi daha uzak- tayken önlemekte bizim (faydamız yardır, Sonra Almanya, Orta Avrupa me- selesini hallettikten sonra İtalyanın | Akdeniz meselesini ortaya atması ihtimali var Füvaki biz, bütün Akdeniz devletleri ile dostluk mü- nasebetlerimizi idame © etmekteyiz. Fakat dünya iki muazzam bloka ay- rıldığı ve cepheler teşekkül ettiği zaman bizim menfaatimiz demokra- rasiler cephesinde bulunmaktır. Onun için İngilterenin müşterek cephe tesisi fikrine ilk muvafık ce- vap veren devletlerden biri de Tür- İlara tevfikan, TAN Yeni İngiliz Plânı Hazır (Başı 1 incide) tiğini, vap ederse, Milletler Cemi - yeti Konseyinin de toplanmıya da - vet olunacağını söylemiştir. Boğazların büyük ehemmiyeti Hor Belişa da bir suale cevaben şunları söylemiştir: “— İngiliz hükümeti, Romanya- nın tehdit edilmesi takdirinde, Bo- gazların muazzam stratejik ehemmi- yetini gözden uzak tutmıyacaktır.,, Sovyet Sefiri B. Maisky, Avam Kamarasında muhalif amele fırkası reisi B. Attle ve B. Arthur Gren- wowd ile görüşmüştür. Romanyanın tedbirleri Bükreş 22, Başvekâletin tebliği: Kraliyet konseyinin aldığı karar hükümet, muhafaza kıtaatı efradını tamamlamak üzere bazı ihtiyat kontenjanlarını topla | mak için tertibat almıştır. | Romanya, kati bir sulh siyas takip ettiğinden, tahşit olunan kuv-| vetler, faaliyetlerini talime hasrede- | ket dahilinde kalacaklardır. Daha evvekden seferberliğe baş yabancı memleketlerdeki geri alımısa ve binnetice mn emniyeti meselesi ar bahsolmazsa, Romany: Romanya. k mevzuu hükümeti, ecektir. etinde bu- bir askeri | madığı tasrih olunur. Ticaret anlaşması geri kaldı Bugün imzası beklenen Alman —| Romanya ticaret anlaşması imzalan- mamış ve Alman heyeti yeni taliınat almak üzere geri dönmüştür. Havas şunları bildiriy | adar mahfellerde bildirildiği. undan hudutta hiç harekât ya; ne göre Almanya ile Romanya ara- i müzakerelerin inkişafı pek heyecanlı bir,şekil aldığı için geçen Sonteşrinde aktedilen Alman — Re- ahedi cak olan | munzam İtilâflar şimdiki beynelmilel buhraflin sonuna bır; Alman murahhas anlaşmayı imzalamadan Berline dö- necektir. Roman anyanın bazı tsleplerini # iği iyi haber| eden olarak soya inkişaf ettirme. | r. arr Alman kum- panyalarma verile; Fakat Ro-| menler petrol istihsalâtı imtiyazını | şa a kiye olmuştur. Müşterek cephenin tecssüsünden | sonra artık totaliter devletlerin teh- dit ve istilâlarından O korkulmaz. Çünkü demokrasi cephesinde topla- nan devletler hem askeri, bahri, ve havai kuyvetçe, hem paraca, hem ham madde bakımından totaliter devletlerden üstündürler. Bu üstün- totaliter etler Bazı petrol sah lük karşısmda, programlarını ve siyesetlerini tebdi- le mecburdurlar, * İmezundur. | Almanlara vermeyi kabul etmemiş-İrine göre, böyle bir konferans; hadis İolan vaziyeti aydınlatmak ve konfe- Diğer taraftan Macaristan fle Ro- | ransa iştirak eden bütün devletlerin lerdir, İmanya arasında ticaret mübadelesi için bir anlaşma imzalanmıştır. Varşovadaki mühim temaslar Varşova, 22 (Hususi) — Avrupada yapılan himlerinden biri Varşovada vukt bal maktadır. Hariciye Nazırı Bek bu- gün İngiltere sefirini ve Macaristan sefirini kabul etmiştir. B. Bek'in müsteşarı da Romanyd ve Holanda sefirleriyle görüşmüştür. Lehistan milli muhalefet partisi bugün verdiği bir takrirde her ne su. retle olursa olsun arazi devrine mu- halif olduğunu, Lehistanin ayni nok- tal nazarı besliyen likte hareket etmesi ve Lehistan Romanya, Lehistan — Fransa itti faklarma sadık kalması lâzım geldi- ir devletlerle bir- Lehistanın Londra sefiri, bu sabah PR. Bonnet tarafından kabul edilmiş- rek hudutlarda çok geride memle-| tir. İyi malümat almakta olan ma-|; hafil, Polonyanın İngiliz sefirini ke- | etmemesinin sebebini, bazı ga7e- in yazdığı veçhile, “Varşovadan sarih taahhütler, İstenilmiş olması Polonyanın bir kol ine | tmek arzusunda, bulunması olduğunu be- yan etmektedir. Öğrenildiğine gö satırlık bir ve sever devletler için & zaruretinden bahse fi kah lerin müstaceli İngiliz teklifi ka olup sulhü bat almanm edir, Bu ve- ve imza edecek 0- et halinde mukavemet için âahnacak hakkında derhal biribi rede bulunmayı taah rini ilâve etmektedir. sika, te lan € taarruza tedbirli rivle i edecekl Sovyetler, Moskova 22 (A. A) — sı bildiriyor: Yabancı matbuat, Sovyet hükü - metinin, sori zamanda, Polonya ve Romanyaya, tecavüze maruz kaldık- irde, yardım teklifinde bu - ii şayialarını yaymaktadır. © Ajansı, bu haberlerin haki- kate tevafuk etmediğini bildirmeğe Ne Polonya, ne Roman - ya, Sovyet hükümetinin yardımını istem ş ve kendile tehdit eden bir tehlikedön Sovyet © hükümetini haberdar etmemiştir. i Doğru olan şudur: 18 martta İn. giliz hükümeti, Romanya aleyhinde şiddet hareketinden korkmak i - çin ciddi sebepler olduğundan Sov - yet hükümetini haberdar ( ederek, böyle bir ihtimalde Sovyet hüküme- tinin ne gibi bir vaziyet (alacağını sormuştur. Bu suale cevap © veren Sovyet hükümeti, en ziyade alâkadar devletlerden, o ezcümle (İngiltere, Fransa, Polonya, Romanya, Türkiye yetler birliğinden mürekkep konferans toplanmasını teklif ânı Tas Ajan- b siyasi temasların en mü-| vaziyetini tasrih eylemek için aza- mi imklinları yerebilecektir. Fakat İngiliz hükümeti, bu tek- lifi zamansız bulmuştur. Paris gazetelerine göre Paris, 22 (4 A) — Berlindeki Paris gazeteleri muhabirlerinin bir Jkism gazetelerin; yorlar: Jour gazetesinin muh yazıyor: in mihverini car ve İspanyol hükümetlerinin teb- rikleri olması diplomatik mahafilde derin bir alâ- ka uyandırmıştır. Hitlerin derhal bu İvaziyete bir çare düşünmüş olduğu İ ehemmiyetle kaydedi Hitlerin Berlindek! İtalya £ iyle Mussoliniye bir mek- tup gönderdiği bile iddia olunuyor. Journal gazetesi, İtalya elçisinin Hitleri mektup götürdi vakya hâdiseleri kere daha Mussotiniye izah edild ni yazıyor ve diyor ki “Mezkür hâdisenin İtalyadaki te « sirleri Almanyada hoş görülmemiş- tir. Hususiyle ki Hitlerin (o Berline &vdetinde İtalya büyük elçisi istik- ine gitmediği gibi İtalyan ataşe- iliterini de istasyona gidip mera- simde bulunmaktan menetmiştir. , Faşist Konseyinin kararı Roma, 22 (A.A.) — Faşizm büyük konseyinin toplantısı hakkında neş - redilen tebliğe göre, toplantısında aşağıdaki karar sui İni kabul etmiştir: “Faşizm büyük konseyi, demok- rasilerin Bolşevizm ile birlik olars İsulh değil fakat harp getirecek bir tek cephe teşkil etmeleri (tehdidi karşısında, Orta Avrupada olan bi- tenlerin mebdeini Versay muahede- sinin teşkil ettiğini bildirir ve bil hassa bu dakikada Roma - Berlin mihveri politikasına tam olarak ilti- hakını yeniden teyit eyler.,, Resipi “e makladı: Duçe, celse açılır açılmaz, Faşiz- min yirminci yıldönümü arifesinde, Konseyin ölen arkadaşlara minnet - tarlığını ve Romada top şizmin * “İnanmak ve itaat vecizesini teyit edecek olan arkadaş- lara selâmını bildiren bir karar su- reti okumuş ve şidetle alkışlanmış- tır. Duçe, müteakıben, son hâdisele ri de mevzuu bahseylemiş ve Kor sey, Ciano, Balbo, Debono, de Vece- hi, Grandi, Farinacci, Bottai ve Sta- İrace'yi de dinledikten sonra, mih- İvere sadakatini bildiren karar sure büyük le Çekoslo - esini de şu suretle anlat- bir | ebiiğ, Faşizm Büyük Kem. | ovakyada yap| Pirinç Mercimek Bezelye Yulaf Pirinç Nişastası Kornflör (Mısır Hülâsası) Bakla Fasulya Nohut Arpa ve saire Hububat Unları Bu mükemmel ve eşsiz müstahzarat tabil ihtiyacımızın hakiki karşılığıdır. tesisi 1915 M. Nuri ÇAPA | Tarihi Beşiktaş | EE LE ROMATİZM e LUMBAGO e | vw: SİYATİK ARKA | merhemi ile masaj yapın Mİ ve ÇABUK GEÇİRİİ menzili | eylen Sovyet hükümetinin fik- tini tasvip eylemiştir, AA EE -) Günah Ür Yazan: Kerime Nadir Dünkü Kısmın Hulâsası Ümran, pencerenin önünden geçen ve beyaz kasketini çıkararak kendisini hafifçe selâmiıyan süvariyi arkada tina göstererek! — Onunla bir kır gezintisinde tanıştık, dedi, fakat emin ol ki bir tesadüfle selâmlaşan kl uzak (dosttan başka bir şey değiliz. Ve bitaz tereddütten sonr daşından tevdi edeceği sırrı muhafaza edeceğine minat alarak bu tanışma macerasymı aleti Onunla bir ay evvel komşu Köşklerden birinde bir kır balosunda tanışmıştı. Malâk Giray | (süvarinin ismi) Erenköyüne mevsimi geçirmek için gelmiş. İyi ata b nermiş, kendisini de bindirmeği teklif etmiş. Eskiden mekermiş. Ümran ona gönül vermediğini, fakat endece biraz b: ğendiğini söylüyor, onunla (görüşmelerine sonbahara kadar devam edeceğini söylüyordu. Arkadaşının: — Bu adamla görüşmesen İyi edersin, gekli #iyesini de imkânsız bulmuştu. his burada kalmış, Ümran da, arkadaşı da yemeğe nmişlerdi, Bunlar mektep arkadaşı idiler, Üreanın annesinden başka hâmisi yoktu ve arkadapı onu bir sene kadar görmemişti, Bir gün mektepten dönüyordum. Vapur iskele- ekl tav sinde kolumdan biri çekti. Baktım, Umran.. Vapur gelinciye kadar konuştuk. Bana, Beykozdan Eren- köyüne, yeni aldıkları bir köşke taşmdıklarını »öY- lodi ve oraya gelip bir kaç gün kalmam için israr e Vaktim olmadığını söyledim; derslerimi bahane ettim. Nihayet çaresiz kalarak, tatilde yalnız bir için söz verdim. İsi mt köşkte misafir oluşum, verdiğim görü tutmak içindi. Herşeyden bahsettim. Fakat Ümranım şeklini tarif etmedim, ende mi? i # TEFRİKA No. iç) Arkadaşım orta boyludur. Saçları leri elâdır, Hem güzel kumral, göz- hem de asil bir yüzü var- dır.. Tavırlarında biraz çocuk hareketleri, sezilirse de yirmi bir yaşındadır. En müstesna yeri dişleri- dir dense hata edilmemiş olur, Zira bu kadar mun- tazam, bu kadar beyaz, hattâ şeffaf dişlere pek sey- rek rastgelinir. Endamı gayet biçimlidir. Öyle ahenktar bir yürüyüşü vardır ki, insan seyrinden bile zevk duyar. Üroranı bu kadar tarif ettikten sonra hikâyenin mabaadine devâm edelim: Akşam yemeğinden son- ra büyük hanımın odasında toplanmıştık. Bu oda eski zaman tarzında döşeliydi. Duvarlarda bir kaç yazılı levha ve Kâbel Muazzamanın resmi vardı, ” ük Timba ya- pıyor, odayı hayli aydınlatıyordu. Büyük hanım al- Köşede, bir konsolun üstünde İki bi çak bir mindere bağdaş kurmuş tesbih çekmekle meşguldü. Kulakları ağır işittiği için, konuşulurken, yanına oturup bağırmak Jâzımdı. kendisiyle Biraz sonra Ümran, perdenin ucunu kaldırarak dışarıya baktı. Sonra bana dönüp: — O kadar güzel mehtap var ki! dedi. İster mi. sin bahçeye çıkalım?.. Ben anne annesini işaret et- tim. Başını salladı: — O zaten şimdi uyur.. Nasıl olsa biz bize kala” cağız.. Yoksa korkar mısm?. Güldüğümü görünce hemen flâve etti: — Köpek'bağlı!.. Bahçe büyük amma yollar var. İstersen beğ tarafma geçmleyiz.. — Canım korktuğumu nereden çıkarıyorsun? — Ne bileyim; tereddüt ediyorsun det. diye gül- miye başladı. Sonra büyük hanımın kulağına eği- lerek bahçeye çıkacağırmızı söyledi. Köşkten çıktık. Gece hakikaten gündüz gibi ay- dınlıktı. Rüzgâr yok; cırcır kuşlarile ağustos böcek- lerinin foryatları; uzaklardan gelen kurbağa sesle- rine karışarak garip bir ahenk hasıl ediyor ve gök gelerde kaynaşan, ateş böcekleri durmadan yanıp sönerek bu berrak yaz gecesinde büyük bir şenlik yapıyordu. Ikimiz de konuşmuyordük. aheste aheste bağ kısmına sürüklüyordu. o Nihayet bodur üzüm kütüklerinin arasına girdik. Şuraya bu- raya ayrılan ince yollardan birine saparak ilerleme- ğe başladık. Bağı kırdan ayıran dikenli bir çitin ğimiz zaman, Umran ilk defa arı bozarak dedi ki: — Ben ekseri geceler buraya yalnız başıma geli- rim.. Fakat mehtap olmadığı zaman cesaret edemi- yorum.. Ne doyulmaz manzara değil mi?.. Bak şu kırların güzelliğine!.. Hele köşkler gündüz gibi se- giliyor... Bir saniye sustu, Fakat dilinin altında bir şey vardı. Birdenbire tereddüdünü yenerek, parma uzakta bir noktayı gösterdi: — Şu karşıdaki küçük beyaz köşkü görüyor mu- sunuz?.. Bak, penceresinde bir ışık var.. — Eveti.. — İşte Halük Kiray, orada oturuyor. Ses çıkarmadığımı görünce, yakınıma gelerek yar vaşça koluma girdi: — Niçin konuşmuyorsun?, Beni ayıplıyorsun de- 20 mi?.. — Buna sebep nedir?, — Ben anlıyorum. Dargın bir nazarla yüzüne baktım. Faket ne ka- dar sararmıştı. Bu sarılığı fatketmem için ayın işi ğı küfi geliyordu. — Beni samimi ve candan bilmeni arzu ederim, .dedim. Adımlarımız bizi, ne geldi. daki sükütü Çevap vermedi; başını koluma dayıyarak, 8 mağa başladı. İfade etmeğe muktedir olamadı! bir hissin tesirindeydim. Ne söylemek, ne yap m geldiğini bilemiyordum. Aramızda uzun bir süküt oldu. Nihayet, bs$ kaldırarak titriyen bir sesle mırıldandı: — Beni deşmekten çekiniyor gibisin!.. Biraz saret versen daha fazla şeyler söyliyeceğim. — Yanlış anlıyorsun Umran!.. — Öyle temenni ederim.. Çünkü emin ol ki, den başka hiç kimseye, bu bahsin ( zerresini değilim, Sana güvendiğim için arkadaşlığına Öl yaç duydum.. — Teşekkür ederim. Lâkin tekrar edeyim, sü) tuma yanlış zaâna veriyorsun. Mendili ile gözlerini kurüladı. Sonra çekingen sesle: — Her gece buraya sebepsiz gelmiyorum, dİ O da geliyor. Şu çitin kenarmda konuşuyoruz” yrelimi gizlemeğe çalıştım. Fakat.derhal İİ — Belki bu itiraflarım, gözünden düşmem“ başka hiç bir şeye yaramıyor. Fakat iyi düşüne olursan, beni mazur görürsün. Ve bir kaç saniye süküttan sönra devam etfi? — Kibritini çakıp bir sigara yakar. Daima kibritin alevini yüzüme yaklaştırır. Zannede bundan maksadı, yüzümü iyi görmektir. Zira, mülâkatları benden rica ederken: “Sizi çok s&“ ğim birine benzetiyorum.. Geceleri çitin kens' gelip, bir sigara içinelye kadar yüzünüzü göre bu benim için kâfidir,, demişti. O susar susma, men sordum: — Peki, ne komuşursunuz?.. — Aşktan, rabıtadan başka her şeyit! — Nasil? — Gelir gelmez hatırımı sorar. Sonra, gündü? yere gittiyse, oralardan anlatır. Zaten bunlaf beş, on dakikanm içine sığıyor. Sonra selâm ve uzaklaşır... (Devamı var

Bu sayıdan diğer sayfalar: