1 Nisan 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

1 Nisan 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUZ EUN 2 PE yg YİN TAN 1-4-930 e mea ei ai Güzelliğinin Eminönünde birinci plânla yık» tarılması kararlaştırılmış olan üç bi- naya alt istimlâk muamelesi tekem- mül etmiştir. Bu son üç parçanın yik- tırılması da yakında müteahhide iha- > Dünkü Beyanat Çok |Geliboluda Çifte Cinayet Failleri Yakalandı Iyi Karşılandı (Başı 1 rolde ) Sail şaylaları şiddetle tekzip Ek) Her Hitlerin, yarın Wilbelmsha- wen'de irat edeceği nutukta Cbam- “berlain'e şiddetli ve canlı bir cevap “ vereceği söyleniyor. Yeni bir buhran çıkacakmış Bugünkü Alman gazeteleri, “In- gilterenin Almanya aleyhinde yeni bir yalan hücumu” gibi başlıklar ak tında İngilz matbuatının Almanya â- leyhindeki neşriytını mevzuubahs &- | diyorlar ve Chamberisin'in bugün- | kü beyanatının bu gibi evvelden ta- sarlanmış yalan haberlere istinat eylediğini de iddia ediyorlar, “Chamberlain tarafından bugün Avam Kamarasında yapılan beyana- tin güya Almanyanın Şark Avrupa- sında harp emelleri beslediğine dair) amele ettiğini anlattıktan sonra şu mahallesinde Gölcük i namiyle maruf |darma kumandanı Nuh Cengi, emnt- gazetelerde oböyle çirkin isnatlarla hazırlanmış olması çok meşumdur. Bu Alman aleyhtarı neşriyatın baş “hea âmili Sir Van Sittard'dır. İngik terenin harici siyasetini bilfiil idare eden Buşvekâlet memurlarıdır. Aca. ba 21 Mayıs hâdisesinin tekerrürü- rü ve bu suretle neticeleri kestirile- ek derecede vahim yeni bir buhranın ortaya çıkmasını vw İsti. “yorlar, Son günlerde yapılan tecrübeler bütün dünyaya anlatmıştır ki “Lon- dranın panik ekicileri tahrikâtı iste dikleri kadar enternasyonal bir si- Hye olarak kullansınlar, Ak a hiç bir mesuliyetin önünde kaçmaz. Bilhassa İngilizler Polonya. İda Alman — Polonya anlaşmasına taraftar olmıyan omehafili kışkırt-| mak ve böylelikle Polonya ile Ak manyanın arasında ciddi gerginlik- r çıkarmak istiyorlar.,, İtalya da haberdar edildi Mister Chamberlain'in bugünkü anat İlalyaya resmen bildirik i#ir. Bunun üzerine Kont Ciano al Cehubi İtalyada bulunan Sin- iyor Mussolini ile görüşmüş ve İngil- maslahatgüzarını iki defa kabul etmiştir. “İtalyan gazeteleri, M. Chamber. İsin'in bugünkü nutkunu neşretmek- te, fakat nutuk hakkında bir mütü- “ada bulunamamaktadır. © — Polonyanın teslihatı için Varşova, 31 (A.A) — Milli Birlik pının şefi General Skwarezynski İyo İle milli istikraz lehinde bir “hitabe irat ederek ezcümle demiştir © “Hudutlarımızım civarında ve bü- ün dünyada cereyan eden hâdiseler, tekrar silâhlanmamıza şiddetli bir lüzum gösteriyor. Polonya, Avrupa- i nizamı ihlâl etmek arzusunda de- Bildir. Fakat her türlü vaziyete kar- koymağa hazır bulunmalıdır. Di. memleketler ve bilhassa kom- : Günah © “eee Yazan: Kerime Nadir şularımızla ayni surette ve ayni de- recede silâhlanmağa mecburuz. Po- lonyanın İcap ederse, bi milletin iştirakile büyük bir müstahkem ica- le hâline gelebileceğinin bütün dün- yaca bilinmesi lâzımdır.” Halihazırda Polonye ile Litvan- ya arâsında bir ademi tecavüz misa- £ı imzası maksadile müzakereler yapılmakta olduğuna dal musirrane bir şayia deveran etmektedir. Bu şayla, ne tekzip ve ne de te- yit edilmiştir. Meamafih Polonya matbuatı, iki memleket arasındaki rabıtaların takviyesi hususunun & - hemmiyetine işaret etmektedir. Ekalliyetler için müzakereler Almanya Dahiliye Nazırı Doktor Frik dün söylediği bir nutuk'a, Al- manyanin ekâlliyetlere çok İyi mu- sözleri söylemiştir: “ Son zamanlarda Berlinde Al -| manya ve Polonya mümessilleri ara- sında mülekabil ekalliyetleri hak- kında müzakereler başlamıştır. Bu| | müzakerelerin memnuniyete şayan neticeler vereceğini ümit ediyorum. Çünkü pek mühim olan bu mesele- nin muhakkak halledilmesi lâzım - dır. Yugoslavyadaki Alman ekalli - yeti meselesinin de makul bir şekil- de halledileceğini ümit ediyorum. Çünkü Almanya bu memleket İle musllhane bir teşriki mesaiye büyük bir ehemmiyet atfetmektedir.” Nazır, Danimarka, Macaristan ve- sair memleketlerdeki Alman ekallı- yetinden de bahsetmiş ve ecnebi memleketlerinde Alman ekalliyetle - rine karşı yapılacak her hangi bir fena musmelenin bu memleketlerin Almanyadaki ekalliyetlerine karş bir mukabeleyi intaç edeceğini ihtar etmiştir. Lehistana mali yardımlar İngilterenin en meşhur gazetele - rinden olan Financial Times İngilte- re hükümetinin Lehistana yakmda mali yardımlarda bulunacağını an- latarak diyor ki: Tayyare motörü, muhtelif mal - zeme ve iptidai madde satın almak için Polonyaya on milyon İngiliz Hi- ralık bir kredi açılması hakkında müzakerelere devam olunmaktadır. Diğer taraftan, Sovyetler Birliği- İnin Polonyaya harp malzemesi ver- mek vaadini hâvi olarak başka hir anlaşmanm imzası da pek muhtemel- dir. İngiliz mali mahafili, Polonyanın kendi arazisini müdafaaya kadir bu- lunduğuna kanidir. Polonvaya husu- si kredi kapatılmış olmak şöyle dur- Sun, bilâkis bir İngiliz Bankası bir Varşova bankasma, dahs son günler- de, her bitişinde otomatik surette yenilenecek yüz bin İngiliz liralık bir kredi açmitşir. İhtiyarların öldü, Gelibolu 'TAN) — bahçesinde | oturan Mandacılar 70 ve 80 yaşlarındaki Ahmet ve| Mustafa isminde iki kardeşi, hiç ev- lenmedikleri için çok paraları bu- lunduğu zanniyle feci surette öldü- ren katiller tutulmuştur. Bunların; hamal Salih ve arkadaşı Recep ok)» dağu ve gece yarısı, iki kardeşin o- #urdukları eve bitişik ahırın duvarı- nı delmek suretile girdikleri anlaşıl- mıştır. Salih ve Recep, iki kardeşi uyurken bastırıp boğazlamışlar, bun- lardan biri derhal, diğeri de iki gün irüldükleri ev ve katiller Camiikebir |sonra ölmüştür. le edilecektir. k Kaymakam Tevfik, Nayan, jan- yet komiseri Nuri Apaydın, polis memurlarından Remzi Alkan, Nuri Tezçalışır, Emin Atalay ve Kadri Pekevvel, katilleri üç gün içinde meydana çıkarmışlardır. Eve Giderken Öldü Zile (TAN) — Ağcakeçili köyün- de Ali oğlu yirmi yaşlarında Musta fa ava gitmek istemiş, almak istedi- ği tüfek yere düşmüş, çıkan kurşun göğsüne saplanarak ölmüştür, haklarınızın tabii ren; İİK ş, Nezle, Grip, Romatizma: a te ve bütün MSA İcabında günde 3 kaşe alınabilir. Eman Konya Kor Komutanlığından : © Konya Kolordu İnsaat Şubesinde bir yüksek Mimer çalıştırılacak- tır. Aylık ücreti 250 liradır. Mimar wazilesiçin «Konyadan, nizonlâra gönderilirse kendisine kanuna üygun olarak harcırah verilir. Bu vazifeye istekli olanların yol rilmek şartile ya bizzat veyahut istenilen vesikalarla birlikte fotoğ. raflı bir dilekçe ile Kolordu Komutanlığına müracaatları ilân olunur. Şart 1 — Diplomalı Yüksek Mimar olmak “İnşaat işlerinden hakkile an- Jar yüksek Mühendis de kabul edilebilir. 2 — Askerliğini yapmış olmak, 3 — Fenebi kadınlarla evli olmamak, 4 — Sıhhatli olduğuna dair rapor getirmek, 5 — Polisten musaddak vesika “Hüsnühal sahibi olduğuna dair al- mak, 8 — Diploma sureti, bonservislerini getirmek, 7 — Nülus kâğıdı veya musaddak suretini getirmek, 8 — Iki sene hizmet edeceğine dair taahhüt senedi vermek, ......... ende mi? TEFRİKA No. 1) 120... : Orada, beni mesut eden ılık bir hararetin yakınında © uzun müddet hareketsiz kaldım ve İnledim..... 4 * © Beni utandıran mesleğimdi. Vâkıa hiç kimse, ken- © dme reva gördüğüm şeylerin zerresini hatırından © geçirmiyordu; bundan emindim.. © Yakın birkaç akraba ve ahbaptan başka annemin bir Rus kızı olduğunu bilen yoktu. Onu çarşaflı gör - ipi olanlar ve kaçtığından haberdar bulunmayan - © — Zavallı tazef. Genç yaşında hayata gözlerini © yumdu. Ne yazıkl.. Diyorlardı. Ve beni kimse itham etmiyordu. Fakat vicdanım!.. Onu susturmağa imkân var mıydı?.. Düşkün, seviyo- © siz bir kadının oğlu!.. Evet, ben bundan büşka birsey © değildim. Annem mezara kadar benim için bir yüz ka- 1 olup kalacaktı... Askerliği terk etsem!.. Bu dilşince karşısında ba - in kani damarlarımı yakıyordu.. Madem ki bana bir suçlu gözüyle bakmıyor, madem ki mesleği. «mi bana lâyık görüyorlardı; artık ne demeğe hakkım © olabilirdi, © Bu fikri kendime kabul e çalıştım, Netice- de muvaffak ta oldum. e © Düğünümüz pek parlak olmuştu. Bu tarihten Itiba- "ren karımı şiddetli bir aşkla, hatta humma haline ge- n sürekli nöbetler içinde sevmeğe başladım. “Her erkek karısını bü derece sevsin!.. Hiç zahnet- dum.. Bu benim mariz ruhumun kabahati idi. O da beni pek ziyade sevdiğini söylüyordu. Zaten bu aşikârdı, İkimiz de birbirimizin müptelası kesil » miştik... Selimiyeye yerleşerek İstanbulda kalmam yalnız bizi değil, bütün aileyi sevindirdi. Nüvid yalıya gel diği için, yüzünü bayramdan bayrama görebildiğimiz. küçük halam senenin altı ayını yanımızda geçiriyor « du. Böylece iki sene geçti, Ufak bir şüphe bulutunun ve değersiz bir imtizaçsızlığın bile gölgelemediği #aadetimiz ye hiç kuvvetini kaybetmeyen aşkımız, Balkan harbinin zuhuriyle parçalanmağa mahküm olmuştu. Bu harpten sağ dönmemek ihtimali ikimizi de son- suz bir yese götürüyordu. Uykusuz geçen gecelerde, birbirimizin kolları arasında hep bu akıbetin endişe- siyle sabahı karşıladık. Bazan o beni teselli ediyor, bazan ben ona müsbet ihtimalden bahsediyordum. Nihayet acı acı göz yaş- ları ve haykırışmalar arasında ayrıldık. Ne ködâr beyhude üzülmüştük. Zira ölmek değil, ufak bir yara bile almadan harpten dönmüştüm. Nüvid beni gördüğü zaman kendisini kucağıma â- tarak bayıldı. Ben aylarca siperlerde, büyüklüğünü kendi kendime tekrarladığım sevgimin birkaç misli şiddetlendiğini görüyordum. Fakat evimizde bir değişiklik vardı: Uzaktan âk - rabalarımızdan yalnız ismini işittiğim ve Avrupada tahsilde bulunduğu için hiç yüzünü görmediğim genç bir heykeltraş, teverrüm ederek İstanbula gelmiş ve halamın israriyle yalıya postu sermişti. 2 ği kn a çek 2 şe, şekilde sürülebilir, ağrılarınızi derhel ka DUDAK bir ifade verir. Max hüşka ger- vim re öpme vrpalst dudak, rm pelerin Öten harap veya pata pals masrafları kendileri tarafından ve- ——— ———— Benim İçin Mucizeler Yapan Yeni Bir Makyajı Buldum. PUDRA Bax Faetorun Pudrası cildinizin güzelle müessir âherikle canlan- yakışıklı, müteranis elidiniz olacaklar. ALLIK Ahenktar bir renkte alacağınız silik ya- sevimli zılsesktır. Mütecanis ve düzgün Fevkalâde renk âhengi 5 mez, havadan o mütesesir olmaz dudak ruju, gösterişini sanilerce muhafaza eder, MAKAM SN MAX FA Mw Posin b STOCK, HALEFLERİ 7 lie vr gelenler ararlar arar Alak arzu eler şa up e MİM üze ba macaron, Ten tatlar Uz yapi, Sabuni beline. Aş Veni ya) salak Sırrı Yok Sebebi var. RADYOLIN &nlen kadar Dişleri mikroplardan, çürükler- den, iltihaplardan koruyarak sağlamlaştıran, hem de minele- rinin bozulmasını ve sararması- nı menederek dalmi bir güzel likle muhafaza öden asrinen kuvvetli diş macunudur. Her Sabah, Öğle ve Akşam yemeklerden sonra günde 3 defa a ini artlıracak ve RUJU Je dudaklarınıza Fectorun hiç silin- İstanbul — Asliye İkinci Ticaret Mahkemesinden: Gebr Şmit G.,M. B. H. Şmit biraderler limitet şirke- i vekili avukat İsak Sages tarafın- dan İstanbul “Ankara caddesi Reşit Ef, han 15 No:da Muhsin ve Münir Emin kardeşler Ve ynı oadrette Muhsin Emin ve Münir Emin aleyh- lerine ikame olunan davanın cere - yan eden mahkemesi sırasında; Müddeaaleyhlere gönderilen dave tiyelere mübaşir tarafından verilen şerhe nazaran mumafleyhlerin ika - metgâhlarını terkettiği ve mereye gittikleri meçhul olduğundan bahiş- le bilâ tebliğ iade kılınmış olmasi- na mebni bir ay müddetle o ilânen tebligat ifasına ve muhakemenin de 3/5/939 çarşamba sant 1430 ata. ODYOSU GTOR sömdermerd Göz elemi e güzele Ter MAX ip likine karar verilmiştir. e Keyliyet tebliğ makamına kaim olmak üzcre (869) (1844) HOLLYWOOD #lân olunur. (18485) Bu genç, yirmi yaşlarında kadar, solgun benizli, bir kodın kadar inee ve hassas görünen bir çocuktu. Bende ilk bıraktığı tesir merhamet oldu. Fakat, Nüvidin onr karşı pek müşfik davrandığını ve son des roce acıdığını görünce merhametim nefrete dönmüş- tü. Karım derhal bunu hisseti!. Ve yalnız kaldığımız bir zamanda dedi ki: — Sen galiba Muhtardan pek hoşlanmadın.. Fakat Zsvallı hasta o kadar iyi kalpli, o derece sakin bir ço- cuk ki, kendisine bir kardeş kadar yakın olduğumu hissediyorum... İleride bunu #en de anlıyacaksın... Ben süküt etmeyi tercih ettim ve ona arkamı dön- düm. O günden sonra bu hasta, saadetimizi alacalandı « ran bir mikrop olmuştu. Aramızda bu bahis hiç açıl: madığı halde ikimiz de ayni şeye zihin sarfetmekte i- dik. Ben ona ilk act sözü söylememek için susuyor, © bu tehlikeyi hissettiği halde kendini onun bakicisi ol- maktan kurtaramıyordu. Bir cuma gecesiydi. Hava gayet güzel olduğu için bahçede, kameriyede oturuyorduk. Konuşup gülüş - tüğümüz halde hasta bana azap verecek kadar naza- Tirmda fazlalık teşkil etmekte idi. Hatta fasılalı ve ke. sik öksürükleri bile sinlrime dokunuyordu. Biraz oturduktan sonra pek yorgun olduğumu söy- Wyerek yatmak üzere yanlarından ayrıldım. Fakat içimi kemiren büyük şüphenin altında göz - erime uyku girmesine imkân var mıydı?., Yalımın kapusuna kadar geldiğim halde garip bir his adımlarımı çeviriyor, beynimde uğuldayan bir ses: — Geri dön!. Geri dön!.. Diyordu. Bu sese tâbi oldum. Ve gayet ihtiyatlı yürüyerek kameriyenin arka tarafına gelip oradaki taflmların arasına gizlendim. Uyuklıyan halamı yüzden, Nüveyt ile Muhtarı yandan görüyordum. Kalbim koparcasına çarpmak» taydı. Sohbet devam ediyordu. Bir aralık halam doğ- ruldü: — Çocuklar artık yatsak.. Geç oldu. dedi. Bu söz üzerine İkisi, anlıysmadığım, yahut far- kedemediğim bir mâna ile bakıştılar. Ellerim buz gibiydi. o Çenelerim kilitlenmişü, Halam kalktı ve kameriyeden çıktı. Nüveyt Muhtarın kalkmasına yardim etmek için geride kalmıştı. Kulaklarım bir nefes hissedecek kadar açık, göz- lerim karanlıklarda bir sineği görecek kadar keş- kindi. Hasta kımıldandı. Kolunu tutan Nüveydin yüzü- ne bakarak fisiltı halinde: — Hemen yatacak mısın? dedi, Nüveydin sesi daha yüksek çıkıyordu: | — Uykum yok ama, Vakit geldi... — Ben hiç uyumuyacağım!,, — Haydi, çocukluk etmel., — Kocan uyudu değil mi?.. — Elbet uyumuştur.. J — Seni ne kadar çok seviyor! İ — Nereden anladın?, — Anlamamak imkânı var mı? Seni kim sevmez? Bu sözü Nüveyt küçük bir kahkaha ile karşıladı. Sinirlerim birer yay gibi gerilmişti. Hasta ayağa kalktı. Bir iki adım atti. Nüveyt onun arkasındaki atkıyı düzeltiyordu. Birdenbine omuzlarına değen bu elleri tutmak istedi. Fakat muvaffak Olamadı. Karım, bu hareketin farkına varmamış görünüyor” du. Onu yürütmek için koluna girdi. Lâkin hasta, kımıldamadı. Bir kaç kuru öksürükten sonra hazin bir sesle mırıldandı; — Nüveyt!, Şimdiy ekadar ciğerlerim delik de- şikti.. Şimdiden sonra kalbim de parçalandı. Ba- na son sözünü söylemelisin artık!.. Nüveydin cevabını bekliyordum. Çok sürmedi, onu kolundan çekerek: — Haydi gidelim, dedi. — imkânı yok!.. — Çıldırdın mı yoksal,. Halam gitti; Devamı var) ği

Bu sayıdan diğer sayfalar: