14 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

14 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» a r e ! an M8 909 Bu oyuncular, sizden, başlarını bulup yerlerine takmanızı rica ediyorlar. Haydi, bulup takınız. Ben sizin yerinizde olsam, onları bir de kalın mukavvaya yapıştırır, sonra da güzelce boyarım. | Kaybolan HİKÂYE Hasan, köprüye geldiği zaman, vapurun kalkış zili çalınmağı baş- lamıştı. Demek ki, daha iki dakika var.. dir İM e bir ikimci bilet veriniz, diye mırıl- dandı. Bilet memuru Rıfkı, aksi, sert bir adamdı. — Bozuk para yok! dedi, Hasan, hemen öbür gişeye koş- tu, Oradan da bilet alamamıştı, Zil durmadan çalınıyordu. o Tekrar Rıfkının gişesine geldi. İşte, memur, kendisinden iki a- dam sonra gelmiş olan şık bir ba- Yın beş liralığını bozuyordu. Hasan küçüktü ama, onuru bü- yüktü. Kendisine, bozuk param yok dediği halde, şimdi başka biri- ne para bozması çok gücüne gitti. Yüzü kıpkırmızı kesilmişti. İşte is- kele kapıları kapanıyor, vapur kal- kıyordu. Çocuk, içi sızlıyarak, göz- leri nemlenerek, giden vapurun arkasındaki beyaz köpüklere baka kalmıştı. Sonra kendine geldi. Dü- türdüğü bir şeyi almağa gidiyor. Muş gibi, koşarak, iskele başme- Mürunun yanına sokuldu. — Lütfen, benimle beraber ge- MİP Şu gişedeki memurun adımı söy- ler misiniz? — Ne yapacaksın oğlum? — Bir şikâyetim var, direktö- Tünüze bildireceğim. — Peki çocuğum, geleyim... Bu ayı mi sordunuz? — Evet. — İki numaralı gişe memuru 2. — Teşekkür ederim. pg Semur, başmemurdan kendisi. #ikâyet etmek üzere kendi adı- kı, oran çocuğu tanımıştı. Yüzü Zardı, morardı, Sonra, kaşlarını Stara, iL Yalan mı söyledik, işte bak, ik para yök! a bağırdı. Para çekmesini w ke Çekmesile, yüzünün sapsa- de kesilmesi de bir olmuştu. Gişe- Wi irkaç bütün lira ile bozuk beş B kuruştan başka para yoktu. aha demin, şık baya bozduğu beş Beş Lira Yazan: İlhan TEK lira ortada görünmüyordu. İçine ağır bir taş oturmuş gibi oldu. Yüreği daraldı, gözleri kuru du, karardı. Titreyen ellerini cep- lerina «nkfın erkirsrak | arARİYİP. gözün çekmesini üstüste açıp kâpı- yor, ama bir türlü aradığı beş li- ralığı bulâmiyordu. Artik çocuğu da, başmemuru da, şikâyeti de u- nutmuş kaybolan beş liralığın ta- | #asına düşmüştü. Saatler sonra: “Sakın ben, yolcudan aldığım beş Tiralığı, bir liralıkmış gibi bozuk paralarla beraber tekrar ona Ver- miş olmıyayım ” diye düşündü. Sahiden de öyle olmuştu. Rıfkı, dört lira 89 kuruş arasın- da, bu beş Liralığı da, Jira gibi sa- yarak vermiş, şik bay da, hiç ses çıkarmadan çaldıklarını cebi- ne atarak kalkmak üzere olan va- pura atlamıştı. Yukardaki şekilde bulunan re simlerle yazılara bakarak, size sor- duğumuz atalar sözünün ne oldu- ğunu bulunuz. ulanlardan yirmi beş kişiye muhtelif hediyeler verile- cektir. 29 nisan bilmecemizde kazanan- ların adı (8) inci sayfadadır. üz 4 parçayı uygun şekilde birleştirin! Bütün çocukların sevdikleri sa- rı bukleli, altın yüzlü - çocuğu siz de tanıyacaksınız.Bu, dünyanın en meşhur insanlarından olan 9 ya- şındaki çocuğun bir yıllık kazancı bizim paramızla, yüz binlerce lira- dır. Evi, ker şeyi var. Ama bana sorarsanız, hiç te onun gibi olmak istemem, İ çünkü bence o, çocukluğun tadına otomobili, oyuncakları, varamamış, bütün zamanları bir takım sinema idman ve tâlimlerile geçen hürriyetsiz bir çoduktur. i/TE BUNU BİLMİYORDUM / Bir takım aşiretlerde genç kadınlar, yüzlerine gümüş süsler takıp mâ- Basız, garip şekillerde boyanarak güzel olmağa çalışırlar, . Bazı Hintli aristokrat nilelerde, güzel görünmek için kadınların bu- runlarına taktıkları süslü halkaların büyüklüğü başları kadardır. . Dünyanm en büyük vapurlarından biri olan Normandi'de köpekler İçin bile cankurtaran simitleri vardır. . Alaskada bir tavyare ile bir takım koşum köpekleri yarışmış, köpek- lerin bir günde aldığı yolu tayyare yedi dakikada almıştır. . Birçok hayvanlar, fırtınanın eseceğini olmadan hisseder, ona sırtları- nı dönerler. Manda, alnını çevirerek mukavemete çalışır. . Resimde gördüğünüz gibi, bazı maymunların küçüklüğünde burun çe- kik ve küçük iken, büyüyünce âdeta tanınmıyacak bir hale gelir. . Robert Waldow adlı bir Amerikalının tamam 2.5 metre boyunda ve 200 kilogram ağırlıkta olduğu söyleniyor. . , Kahirede kertenkeleleri uğurlu addederler, Bundan dolayı büyük şe- hir kapılarının üstü hep hliyük kertenkeleleric süslenmiştir. . Buz kristallerinin binlerce şekil gösterdiğini okumussunuzdur. Bu 56- killerin hepsinin de tamam 'altısar çatalı vardır, * Portekiz balıkçıları, baslârına kocaman teneke sapkalar giver- ler, Buradaki (<-) işaretli yerleri kırmızı, (—) işaretlileri sarı, (©) işaretli olanları da mavi renkli kalemle boyayınız. vaad a4 MESELE — Hayri Bedriye dedi ki: Eğer 36 kuruşum daha olsaydı in üç misli benim param seninki olacaktı. Bedri Hayriye dedi ki: Eğer param beş kuruş eksilirse, senin paranın tamam yarısı kadar olur. Acaba, her birinin kaçar parası | var? CEVAP — (42), (26). MESELE — Benim yaşımın üç- te ikisi, Ahmedin yaşının yarısı kadardır. Ahmet, benden tamam 12 yaş büyüktür, Acaba, her biri- mizin yaşı nekadardır? CEVAP — (24), (36). MESELE — Ben onun yarısı yım. Benim rakamlarımı toplar- sanız, 6, her ikimizin toplayının rakamlarını toplarsanız 9, onun rakamlarını toplarsanız 12 eder. İkimiz de ikişer haneliyiz. Acaba kaçla kaçız. CEVAP — (24), (48). MESELE — İki kardeşin yaşla- rı toplanırsa elli eder. Büyük kü- çükten 4 yaş büyük. Her biri kaç yaşındadır? CEVAP — (23), (27. Kibrit Oyunu AM ii Kk Ne Ayakta durmasını istediğiniz kibriti bir bardak yahut finesna yaslayın! Başka bir kibritle onu yakın, Sonra çabucak onu söndü- rün! Artık kibritin ayakta dimdik durması için fincan veya bardağı çekmekten başka yapacak işiniz kalmıyacaktır. Birkaç işaret birarada bulunan yerleri o işaretlerin renkle- rini karıştırarak boyayacaksınız! NE YAPACAK? Bir İngiliz, bir Fransız, bir Rus, bir Alman, bir de İtalyan bir oda- da buluştular. Alman fransızca, Rus italyanca, Fransız rusca, İtal yan ingilizce biliyor. İngiliz kendi dilinden başka bir dil bilmiyor. Acaba, İngiliz, Almana bir şey söylemek İstese ne yapacak? Siz ne dersiniz? KORKMAMIŞ Altayla Oktay konuşuyorlardı. Ben konuşmalarının ortasına ye- tiştim. Altay Oktaya sordu: — Peki gözünle gördün mü? Nasıl kaplandı? Oktay cevap verdi: — Evet, gözümle gördüm, bas- bayağı kaplandı. Ben söze karışarak Oktaya: — Peki, sen kaplandan korkma. din mı? diye sordum. O zaman, iki çocuk, kahkahalarla güldüler. Halbuki benim sözümde hiç gülü- necek şey yoktu. Yoksa ben mi on- ların konuşmalarını ters anladım? Ne dersiniz? Kaç Boncuk Burada her biri üzerinde yedi boncuk sıralanmış tam yedi sıra görüyorsunuz, değil mi? Şimdi gi. ze soruyorum: — Boncuklar kaç tanedir? Çoğunuz kırk dokuz diyecek. Halbuki boncuklar 33 tanedir. Yoksa 7X7—33 mü eder? Ne dersiniz?

Bu sayıdan diğer sayfalar: