27 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

27 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ezdirmek İçin Defterler — Haydi, vakit geçirmeyin, de- işti, ikinize de Allahtan selâmet Ve muvaffakıyet dilerim. Tutulma- Mak şartiyle Iç Anadoluya doğru Uzanıniz. Yine öpüşmüşler ve ayrılmışlar» dl. Biraz sonra, elleri kelepçeli ol- duğu halde Halim önde, aslan ishmetcik arkada karakoldan çık- Mişlarâ:. Omerliden biraz uzakla- #inca, Mehmetçik, Halimin bilekle- Tindeki kelepçeyi atmış, çantasın- sikardığı tabancasım eliyle be- e takmıştı. Iki özürlü ve muhte- Tem suçlu oracıkta millet yoluna gizli mücadeleye girişmiye ve ica- ihda can vermiye ahdetmişler, kurtuluş güneşinin doğacağı isti Mete dönüp yürüyüşe geçmişlerdi. * 335 senesi martınm yedinel cuma günü akşamı idi. a lmanındaki fesat ocağı yi- Me tütüyor, etrafındaki yıllanmış Ağaçlarda yuvalanan baykuşlar yi- M6 ötüyordu. Baş fesatçının baş ya- Mağı Damat Ferit, yine paşalarını, lerini ve hocalarını, şeyhlerini toplamıştı başına. O gece, tarihin Ak sayfalarını karartan büyük bir İhanetin, nankörlüğün son karar- ını veriyorlardı. Düşmana verip #dirmek, sürdürüp süründürmek İstedikleri suçlu, suçsuz yurt yav» Tularını seçiyor, isimlerini bir Jiste- Ye diziyorlardı. Hürriyet ve Itilâf ve Ingiliz Mu- hipler Cemiyeti şubelerinde kara ellerin karaladığı dosyalar, kara deftezler, bu kara yüreklilerin ön- lerine yığılmış ve serilmişti. Me le an SaNa sema: am “Zeki, isimleri birer birer 0 kuyor, kara listeye geçmesine ka- Tar verilenleri de Sait Molla ya- yordu. Listenin başına Sait Ha- m Paşa geçirilmiş, aşağı doğru es- Şeyhülislâm Musa Kâzım Efen- ile eski mebusan ve âyan reis- Sri Halil ve Rifat ve nazırlardan Ali Münif, Şükrü, Ibrahim, Ahmet esimi Beyler sıralanmıştı. Bu zat- T, Cihan Harbine girmek, tehcir Ye taktile müsaade ve ihtikâr ve Suilstimalita müsamaha etmek İ- Suçlandırılmıştı. Çankırı mebusu Fazıl Berki, Kon- Ya mebusu Hilmi, İstanbul polisi Mimi siyasi müdürü Reşat beyleri tehcir decayli ile alâkadar bulun- Mak, Fethi Beyi mütarekenin ilâ- Mini müteakıp İzzet Paşa kabine- #inin Dahiliye Nazırlığında bulun- 'Uğu sırada Talât, Enver, Cemal Paşalarla arkadaşlarının firarlarını teahil etmek ve dahiliye hukuk mü- #viri Osman, âyan umumi kâtibi nail Müştak, İstanbul mebusu Cimcoz, Sinop mebusu Ha- tan Fehmi, Vakıt, Ati ve İstiklâl Rüzeteleri sahipleri Ahmet Emin, gı Nuri ve Hakkı Beyleri de It- hat ve Terakki taraftarlığını pro- anda derecesine isal eylemek İ- le itham etmişler ve bu listelere Muhtelif bahaneler, isnatlar, ifti- yara daha bir çok isimler de İ- eylemişlerdi. pota hirsile gözleri kara- ran, dimağları bulanan bu pire Yürekliler işi azıtmışlar, mil- İN münevver ve #edakârlarını birer birer karalamıya kalkış- işlardı. Bilhassa Ali Kemal, Salt olla, Seyit Abdülkadir, erkânı- SEP miralayı Refik, hademei has- müdürü Zeki pek müfrit dav- hı, mişlar, listelerin yekünlarını b. hayli kabartmışlardı. Ara sıra SR İsimler üzerinde aralarında yep kaşa çıkmış, söylenilen hima- Saye sözler bir çoğunu ve hele t Molla ile Ali Kemali çıldırt- pili Bir aralık has hazine müdü- h Reliğin, Vakit gazetesi baş mu- b Ahmet Emin Beyi medih ug,» Sözlerinden köpürüp kabına la niyan Ali Kemal taşmıştı. Göz- Tini açarak: >> Efendiler, aklımızı haştmıza in ve çok iyi düşünelim, diye . veceihti Tefrika No. 57 Fesat Ocağı Yine Kurulmuştu Suçsuz Yurt Vatandaşlarını Düşmana Verip Hazı Rizeli Halil bağırmıştı. Memleketin selâmeti ve milletin yüksek menfaati namına söylüyorum. Listeden bir tek ismin bile çıkarılmasına razı olamam. Herhangi bir isim üzerinde yapıla- cak teklifi, iltiması doğrudan doğ- ruya İttihatçılığı terviç ve Ittihat- çıları himaye sayarım. Bu ve bunun gibi şahıslar üzerinde durulduğu, ve ne gibi bir hisle olur ise olsun seyyiatları ' şefkat ve merharhet- rlıyorlardı melidir, memleket temizlenmelidir ve bunu da yapacağız. Bu sırada, Seyit Abdülkadir de gazaplarmıştı. O iltimasm ve İstis- nanm olduğu gibi aleyhinde idi. Sa- kalını sivazlıyarsk söze başlamış, Feridin mütalealarını takdir ile karşılıyarak bir hayli yaltaklan- mıştı, Fakat, sonunda bilmiyerek baltayı taşa vurmuş, sıçrattığı bir | kıvılcım ile etrafındakilerin hisle- rini tutuşturmuştu — Paşamızın dediği gibi olacak | tabii, demişti. Yalnız, bunların bü- yük bir başını unuttuk. Ahmet Ri za Beyi böyle sarayında, rahatına bırakacak mıyız? Demindenberi is- | Münakaşadan | mi dilimin ucunda. vaki: bulup söyliyemsdim ki, bir türlü. Yazın onu da bir kons S alon yine karışmıştı. Herkes bir şey kimse kimsenin dediğini anlamı - yor, dinlemiyordu. Ahmet Rıza Be- ye de kancalar takılmış, hakkında- ki yalan. doğru bir çok rivayetler ortaya atılmıştı. Damat Ferit, Se- yit Abdülkadire fena halde kizmiş- tı, kızarmıştı ve hele pek müşkül bir vaziyete girmişti. (Devamı var) söylüyordu ama, | BULMACA Dünkü bulmacamızın halledilmiş şekli BUGÜNKÜ BULMACA 2234596718689 10 SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Bir vilâyetimiz © Kışın kullarılır, — Dağ değil yaylâ döell g Dizi, ni- zam. — Bir neta © Bir sesli harf © Zarfın üstünde bulunur © Pes. — Bir gün © Genişlik, hacim. — Saklanan şey g Nema. — Bir celn © Pe © t. — Babanın yarı g Hamız © Bir rota, — Bir sesli hart © Geniş, etrafı g E- le örtülmek istenildiği takdirde derhal toplantıyı terkedeceğim, Tehdidini savurmuştu. Sait Mol- la da hırs ve hışımla kalkmış ve muarızlarına gazaplı bir nazar fır. Tatmıştı ve; — Dainiz, demişti Beyefendiden daha © & Ali Kemal söyliyece- ne de hâkim vaziyetinde bulun - madığımız için yapılan avukatlık- ları fuzuli görüyorum doğrusu. Bügün acınilan ve acındırılmak is- tenen adamların vaktile bize hiç a- cımadıklarımı ve şimdi burada ya- pılmak istenildiği gibi, hiçbirimiz hakkında kimseye talebi şefaatte bulunmadıklarını hatırlatmak iste- rim muhterem müuhataplarıma. I- çimizden iki kişinin şefaat ve hi- mayesi herhangi bir şahsın masu- miyetini ve tevkiften istisnasını İ- çap ettirecek ise, hazirunun müsa- âdei seniyelerine istinat ederek şimdiden arz ve ihbar edeyim ki, Ali Kemal Beyefendi ile dainiz de, tevkif ve teezlyesinde hepinizin müttefik bulunduğu bir şahsiyet ve meselâ, Maliye Nazırı Cavit Bey hakkında iltimas ile istisna rica- sında bulunacağız. Kabul buyuru- lacak mı efendiler bu ricamız? Ben- ce bunların iyisi, kötüsü yoktur. Hepsi de Ittihatçıdır ve memleke- te, millete mazarratlı insanlardır. Bilâ istisna cümlesini de ref ve def etmeli vesselâm. ünskaşaya Damat Ferit te karışmış, Ali Kemal ile Sa- it Mollanm fikir ve tekliflerini tas- vip etmişti. İttihatçıları bir hayli çekiştirmiş. Ittihatçılığı didikle - mişti. Son söz olarak ta: — Gerçi, demişti. Tertip edilen listelerde, son zamanlarda muhale- fete geçmiş, hattâ muhalefetlerini fiilen göstermekten çekinmemiş in- sanlar da yok değil. Fakat, tefsire bir hayli muhtaç'olan bu muhale- fet bugün için, bence bir meziyet sayılamaz, Çünkü, bir çoğunun mu halefetleri programa, efale değil, doğrudan doğruya eşhasa müte- Bu ciheti bilhassa efen- dilerimin nazari dikkatlerine arze- der, isimler üzerinde durulmaması- nı, hareket ve fiillerin tevili ile uğ- Taşılmamasını rica eylerim. Tetkik ve dikkat edilecek husus yalnız, bir firka arkadaşımıza ve- ya şimdiye kadar bitaraf tanınmış bir vatundaşımıza Ittihatçılık dam- gesının vurulmaması ve bu süret- le mağdur edilmemesidir. Buna meydan birakmıyalım. Ust tarafı, her kim ki, İttihatçılıkla meluf ve meşhurdur, bence bu deftere gir- büyük düşmanı, ne havadır, ne sudur, ne de sinekler. İnsanın en büyük düşmanı gene insandır. Başka bir insan, fakat kendi cin- sinden bir mahlük. Bize mikrop- ları getiren hava, su, yiyecekleri- miz, böcekler ancak birer vasıta- dır. Onların getirdikleri mikropla- rın hepsi bir insandan gelirler. Vâ- kıâ insanlarla hayvanlar arasında müşterek hastalıklar varsa da, on- ların da ilkin insanlardan hay- yanlara geçmiş olması pek muhte- meldir. Çünkü bu hastalıklar in- sanlar arasında yaşıy. unsi de- diğimiz hayvanlarda bulunur... Mikroplu hastalığın insandan İn- Sana geçmesinin en büylik, hem de en acıklı delil i san neslini devam ettirmek için birleşerek insanlığın en yüksek vazifesini ifa ettikleri zaman bi- rinden ötekine geçen mikroplu hastalıklardır. Bunların bulaşma- sında artık havanın, suyun, böcek- lerin, hiç bir şeyin tesiri olamaz. Hastalık, arada hiç bi madan, doğrudan doğruya insan- sana geçer. Başka mikroplu hastalıklar da en çok defa doğrudan doğruya in- sandan insana geçerler. Fakat on- ların nasıl geçtiğini bilemeyince, havayı itham ederiz, mikropları riyor deriz. Halbuki ha- İçinde gelen mikroplar bi hasta İnsanın ağzından, burnun - dan çıkan ıslak maddelerle yel wişlerdir. Difteri hastalığında, kır- muzı lekeler döktüren hastalıklar- da, grip hastalığında, verem has- talığında mikropların bulaşması böyle olur, Yahut, mikroplar has- ta bir insanın kullandığı şeylerle gelir: Kaşık gibi... Bunların hepsi de doğrudan doğruya bulaşmak demektir. Bir insan, kendisi hiç hasta ol- | madan da bir başka insana hasta hık mikrobu verebilir. Onun baş- kasına bulaştırdığı mikroplar ken- disinde bulunduğu halde, kendisi hasta olmaz, yahut hastalık o ka- dar hafif geçer ki, hiç belli olmaz. Her mikroplu hastalığın ilk alâ- meti olan ateş bile bulunmaz. Hal buki kanı başkalarına hastalık ve- tir. Ağzından ve burnundân çıkan maddeler — kendisine tesir ede- miyen — mikropları başkasına ge- çirir. Mikroplu hastalıklardan bir soğunun böyle hafif, hiç belli el- mıyan, dereceleri vardır, Mikrop- lu, salgın hastalıkların büsbütün önü alımamamasına büyük bir se- bep te, kendileri hasta olmıyan in- sanların mikroplarını başka insan- bulaştırarak hasta etmeleri- di, Bir de, kendileri mikronlu bir hastalığı geçirerek iyi olduktan sonra gene mikrop taşıyanlara, meselâ bir insan kara hummaya tutulur, hastalığın müddetini ge- çirir, iyi olur, fakat karnından çi- kardığı maddelerde ve idrarında kara hummanın mikropları kalahi- lir, kara hunıma ve ona yakın olan tifo hastalarının yüzde dür- ünde, beşinde hu hal bulunur. aylarca, bazı- kalır... Kendi- si hastalıktan iyi olmuş İnsanın mikropları ya doğrudan doğruya yahut bir vasıta; hastalığı baş- kalarına bulaştırırlar, Mikrop taşıyanlar yalnız kara humma hastalığına mahsus de; dir. Baska mikroplu hastalıklarda da vardır. İnsandan gelen mikroplardan nasıl sakınmalı? Yatağında hasta yatan bir insanın yanına yaklaş- mamak belki mümkün olur. Fakat mikroplu hastalıklardan bir çoğu insanı daha yatağa yatırmadan da bulaşır. Bunları nasıl anlamalı? Şimdilik hiç bir çare yok.. Kendi- leri hasta olmadan mikropların geçirenleri de anlamak mümkün değil, Hastalıktan iyi olduktan sonra, mikrop taşıyanlara gelince, bu mikroplar karaciğerden safra yolu ile çıktıkları için, sinirleri pek ho- uk insanların neslini kurutmak i- gin onların kısır edildikleri bir memlekette, mikrop taşıyan insan- ların da safra keselerini kesip çi- karmayı teklif edenler hulunmuş- tur, Vaktiyle Musa Peygamberin bir şehirde frengi hastalığının kökünü kazımak üzere şehirdeki kadınla” rın hepsini öldürümesine yakın bir koruma usulü, Ancak bu kadar kestirme yoldan gitmeyi şimdiki halde insanların aklı alamaz. On- dan dolayı mikrop taşıyanları, haf- talarea ve aylarca tecrid etmek hakkını verecek bir kanun hile biç bir yerde çikarılamamıştır. Mikrop işlerinde en göç olan şey, insanlardan gelecek mikrop- lardan sakınmaktır. Müstakil Gru (Başı 7 incide) | Genbaşkur'unda tasvibine Iktiran etmiş olan bu tadilât, dünya hâdisat| ve hareketlerini etüd yanında, bil »| İ hassa büyük Mkılâbımızın nasbına-| zar ettiği esasları ihtiva eden milli karaktere, yurd ve millet ihtiyaşla- rına dayanan ve Türk cemiyetini bu asrın insanlık âleminde hakkı olan yere süratle ulaştırıcı hükümleri ih-| tiva eden ve Cümhuriyet Halk Par-| tisinin kuruluşundanberi tekâmül e- derek taayyün etmiş bulunan pro- gramındaki mevcut esaslardan an -| cak bazılarının tatbikatına taallâk eylemekte ve şunlardan ibarez bu- Tunmaktadır; | Üçüncü Kısım | Ziraat ve sanat, madenler, ormanlar, ticaret, nafta işleri 1 — Eski programda zirai !redi mevzu prensipler daha ziyade vu - zuh kesbetmesi ve genişlemesi & mevcut hükümlere yeniden aşağıda- kiler ilâve edilmiştir! Çiftçinin işletme sermayesi unsur- larını tamamlamak, zir verimlendirmek ve iyileştirmek, çift- çiyi araziye ve zirai işletmeğe sahip kılmak ve zirai mahsullerin sürüm ve satışını kolaylaştırmak ve arttır- mak ziral kredinin hedefidir? 2 — Muayyen mevsimde muayyen | İ mevzulu işlerle çalışıp yılının artan zamanlarını hem cemiyet ve hem| kendisi için boş geçirmeğe mahküm | İbulunan elleri bu iki maksatla fay- İdalı kılmak noktasından el işleri ve! küçük sanatler hakkında da şu yeni hüküm eklenmiştir: (EL işleri ve küçük sanatlerimizin (inkişaf imkânı verilmesine ve hal- kın mutat işleri hariçinde boş kalan | vaktinin bu sahada kıymetlendiril. İ mesine çalışacağız). 3 — Devletin nafıa işlerinde bil- hassa yol ve imar kısımlarında git- tikçe daha vusatll bir faaliyete ge- çilme imkânları hasıl olmağa başlı- jyacağından bu hususa da şu ilâve e- | dülmiştir: (Memleketi bağlıyan iyi şose şe- bekelerine kavuşmak için aneli bir program tatvik olunacaktır. Yol pro- gramında milli ekonomi ve yurdun emniyet ve müdafaası. düşüncesine İdikkat edilecektir. En ehemmiyet İli merkezleri bağlıyan ana yollardan İbir kısmının ve büyük ki lerin devletçe deruhte edilmesi ve vilâyet yollarının ve mıntakavi bakımlar- dan sınıflandirılması yolların iyi ge- çit verir halde korunmaları ve her sınıf yolun yapı ve daimi tamirleri, yol işlerinin ana prensiplerdir. Dev- let yapılarında, şehircilik işlerinde teknik ve plânlı esaslarla çalışıla- caktır)... Beşinci Kısım Milli talim ve terbiye 4 — Türk dilinde yapılacak tetki- kat ve elde edilen neticelerin tatbi- katmın verimli ve süratli ölabil- mesi için şu hüküm ilâve edilmiştir: (Türk dilinin millileşmesi hareke inde elde edilen neticelere bütün ilim ve tedris müesseselerinde tat- bik imkânı verilecektir. Bunun tan- zimi işi ile maarif vekilliği meşgul olacaktır.) 5 — Normal ilk tahsilin tatbikine imkân olmıyan yerlerde köylünün daha çabuk ve kolaylıkla okutulabil mesini temin için bu hususta mev- cut hüküm aşağıdaki şekilde tâdil ve ikmal edilmiştir: (Öğretmen gönderilmesine imkân olmıyan köylerin öğretim ve eğitim işlerinde köylüye rehberlik etmek Üzere köy öğretmenleri istihdam e- dilir. Bu tip köy okullarında tahsi- lin daha olgun y3eta başlaması, ara- sız devam etmesi ve devletçe asker-| lik borcu gibi bir srkılıkla takip & dilmesi gerektir. Az nüfuslu bir kaç köyü okutacak normal ilk okullar) ayrı tipteki köy okulları için ameli yoldan pansiyonlar kurdurulur ve kurulur.) 6 — Programım ayni fasıldaki üi- niversite ve yüksek mekteplere sit olan hüküm daha ziyade tasrih edi- İerek bu husustaki esaslar aşağıdaki şekilde tesbit edilmiştir: (Üniversite ve yüksek okulları- İ mız kendilerinden beklenen ilim ve ihtisas o elemanları (o yetiştirmek, memleket dahilinde ilmi hareketle- Müstakil Grupun Âzaları Büyük Kuruttay Tarafından Seçilecek re destek ve kaynak olmak üzere mükemmelleştirilecektir. e Üniversi te ve yüksek okularımzın adedini arttırmak ve bunları Maurif Vekâ- leti idaresinde o toplamak fikrinde- yiz) 7 — Neşriyat, kütüphane ve oku- ma odaları hakkındaki maddeye şu hüküm eklenmiştir: : (Bilhassa bir Türk Jügati ve ansi- klopedisini bir an evvel vücude getir- mek başlıca emelimizdir.) 4 — Keza halkımı kültürel se- viyesini yükseltmekteki / çalışmaları süratle şümullendirmek için nüfus, vesait ve eleman noktasında halkevs leri açılmıyan yerlerde bunun vazife- sini daha ameli ve küçük mikyasta yapabilmek için halk odaları teşkilâtı vücude getirilmesi düşünülmüş ve programa fıkra halinde eklenmiştir. Yedinci Kısım Âmme hizmetleri gören cemiyetler 9 — Amme hizmetleri gören hayır cemiyetlerinin sailerinin daha yerim- W olması ve yurdun o mevzulardaki ihtiyaçlarının bu vasıtalarla daha ve- rimli ve plânlı olarak karşılanması i çin bu cemiyetlerin kendi hususi ni- zam ve kaidelerini üstünde devlet- çe murakabe esası faydalı görülmüş ve aşağıdaki madde ilâve edilmiştir (Amme Hizmeti gören hayır cemi- yetlerinin ve bilhassa bunlardan w- mumi hususi ve belediye bütçelerin- den yardım görenlerinin devletçe hususi bir murakabeye tâbi tutulma- larına ehemmiyet verilecektir. 10 — Cemiyetlerimizdeki madde- ye de irejyonal fikirleri koruma ve yayma ve sınıf mücadelesi uyandır- İma maksatları ile cemiyet kurulamı- İ yacaktır) diye yeni bir hüküm ilâve İ edilmiştir. Ankara 26 — Cümkuriyei Halk Par- tisi Beşinci Büyük Kurultayının top- İlanacağı 29 mayıs günü memleketin her tarafındaki Halkevleri ve Parti binaları gündüz bayraklarla, o geçe ışıklarla donatılacaktır. Bütün köy - lerimizde bu günün hareketli olması için tertibat alınacak, halka, Parti Kurultaynın manasını anlatan nu - tuklar söylenecektir. Beşinel Büyük Kurultayın açılışı ve o günün müzakereleri radyo İle neşredileceğinden radyosu olan Hal « kevleri ve Parti binalarına halk da « vet edilerek tezahüratın geniş mrk- yasta yapılması temin olunacaktır. Açılış gününün akşamı Halkevle- rinde toplantılar yapılarak Cümbhuri- yet Halk Partisinin tarihçesi, progra- mi, çalışması ve bugüne kadar mey- dana getirdiği işler, inkılâp hareket- leri ve bunların feyizli neticeleri hak- kında konferanslar verilecektir. Bütçe Encümeni mazbata maharrirliğine Trabzon Mebusu . SırrıdDayının getirilmesi muhtemel Ankara 26 (Tan Muhabirinden) — Gümrük ve İnhisarlar Vekâletine tayin edilen Trabzon mebusu Raif Karadenizden açılan bütçe encü - meni Omazbata © muharrirliğine Trabzon mebusu Sırrı Dayım se çilmesi kuvvetle muhtemeldir. Türk - İngiliz Anlaşması «Başı 1 incide) larının umumi bir toplantı yapmaları için verilmiş bir karar yoktur. Yugoslavyanın ZüRreş elçisi 1 Du- çiçi de ayni vapurla ve hususi mahi- yette olmak üzere dün şehrimize gel- miştir. Ayni zamanda memleketinin muasır şairlerinden olan 1. Duçiçi bir kaç gün Istanbulda kalacak, tarihi e- serleri görecek ve müteakıben Bur- saya gidecektir. On gün sonra da tek- rar Bükreşe dönecektir, * Geçen sene toplanan Balkan antan- ti iktisadi konseyi delegelerimiz, Ro- manyayı gezmeleri için Bükreş tara- fından alıkonulmuşlardır. Pazartesi günü memleketimize döneceklerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: