13 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

13 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15-6.939 * 13 Haziran 959 Di TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Km, re ” ww” 11» 7 Sens “Ay 3Ay 1 Ay İ İ 200 Kr. | 100 * | sw * | see * | Milletlerarası posla tthadına dahil | olmıyan memleketler için bone | bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 8, 3.3 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değişirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pal ilâvesi Tıbbi Müstahzarlar İçin Verilen İlân Yasağı Ge günlerde, gazetelerde in- tişar eden bir ilân, onu oku - yan bütün vatandaşları hayrete dü. sürdü. Zira, o ilinden; reçete ile satıl - masına izin verilen tıbbi müstahzar. lar için, tıbbi meemualardan başka yerlerde reklâm yapılamıyacağı an- laşılıyordu. Gazetelere Sıhhiye verdiği o ilâna göre: 1 — Kesimli ilâç reklimları yap- mak, 2 — Müstahzarlar için radyo ve “İnema vasıtasıyle reklâm yapmak, 3 — Ve yapılan ilâç reklâmlarma, o ilâçlar hakkında izahat U veren cümleler yazmak yasak oluyordu. Ötedenberi ticaret hayatımızda göze çarpan sayılı kusurlardan birisi de, reklâma ehemmiyet verilmeyi di. İktisatçı Gasson: “Ticarette muvaffak olmak iste - yenler, ellerindeki sermayenin dört. te üçünü reklâma harcamalıdırlar,” Der. Ve bir çok iktisatçılar, Gas- sonun bu iddiasını, hiç te mübalâğalı bulmazlar, Fakat biz, reklâmın ehemmiyeti. ni kavramakta en yeç kalmış olan eepiletire Yare adanın, ve te carette reklâmındır. Bizde, reklâma ya hiç yer veril - mez, yahut da, reklâmlarımız -bu in- ce işte ihtisas sahibi vatandaşlarımız olmadığı için - beklenilen tesirin tam aksini telkin edebilecek derecede fc- na tertip olunur. Son senelerde, reklâma yavaş ya- vaş, lâyık olduğu kıymeti © vermiye başlar gibi görünüyoruz, Fakat eğer, o vatandaşların karşıs larına, lüzumsuz yasaklarla dikilir - sek, lizerinde emeklemekten © henüz kurtulmıya başladığımız bu hayırlı yolda, yaya kalacağımız muhakkak - tr *# Filhakika, bazı ilâç halka çok mübalâğalı bir Yisanla tak. Vekâletinin dim olunmaktadır. O reklâmları kon | trol etmek kararını vermek te, ma - kul bir endişenin mahsulü sayılabi - lir. Fakat bu kararı verirken ortaya: “— Resimli ilâç reklâmları yap- mak yasaktır. İlâçlar hakkında fazla izahat verilemez. Radyoda, sinenin - da ilân yapılamaz!” kabilinden; dün. yanın her tarafında garip görülebile- <ek memnuiyetler çıkarmak, vatan «| daşları fayda yerine zarara sokak. Vâktâ halka satılan ilâçların kon- trol edilmesi şarttır, Fakat eğer, ha- zı müstahzarcılar, fena ilâçları, hal - ka: “Her derde devadır!” diyerek sür mek istiyorlarsa, bunun önüne geç - imenin yolu, ortaya bir çok suçsuz va tandaşların ellerinden en tabii hak - larını alan yasaklar çıkarmak değil dir Bizce Sıhhiye Vekâleti tarafın -| dan satılmasına müsaade edilen ilâç- ların reklâmsiz satılmasını mecburi kılmıya kalkışmak, bir çok bakımlar dan zararlı neticeler doğurabilecek bir hareket olur, İlâç, kaçak eşya de- gildir. Ve bir baş ağrısı hapı, veya bir karın ağrısı ilâcı, “keyif © verici maddeler” gibi gizli gizli satılmaz. Bunları yapanların, mallarını hal ka tanıtmağa, duyurmağa çalışmala. Tı en tabli haklarıdır. Bu itibarla, biz, ne gibi düşünce lerle, ne gibi maksatlarla ortaya ko- Bulduklarına bir türlü akıl erdireme- diğimiz o yasakların, kimlere fayda- Hi alabileceğini kestiremiyoruz. Fa « reklâmları, | Baltık de: TAN #lerinin kuşkulanmakta ne kadar haklı olduklarını gösteren şu iki haritayı LER yağa > Rk PAZ) Tia za aşti - POLONYA, Cephesine K L etonya ile Estonya dev- Jetleri Almanya ile birer ademi tecavüz misakı imzala- dılar, Misaklar ayrı olmakla beraber mealleri birdir ve bir biri ardınca imza edilmiştir. Bu suretle bu iki Baltık dev - leti, Almanyaya iki taraflı i- ki muahede vermişler ve is- tiklâllerini muhafaza ederek beraberlik esasını yaşatmak istemişlerdir. B“ iki memleket te yirmi se ne önce birlikte doğduler ve yaşamak hakkını kazanmak için birlikte döyüştüler, Iki devletin as- beri kuvvetleri tâ baslanmıetan hi- Miri ken şik ME E Letonya topraklarında harp ediyor- lardı. Bugünkü Letonya Hariciye Nazırı, Estonya ordusunda İstiklâl davası için döğüşenler arasında j- di, Bu ikiz cümhuriyetlerden Es tonya, diğerinden kısa bir zamon önce doğmak imtiyazını haizdir. I- ki devlet 1918 muayısından itibaren tanınmıya başlamış, fakat mücade- İeler iki sene daha devam etmişti. Bu mücadeleler, bazan kızıl kuv- vetlerle, bazan da Alman ordusu artıklarile vuku buluyordu. Çün- kü Almanlar harp sirasında Bal tıkhlara ait bir çok toprakları iş gal etmiş ve Kayser Vilhelm de Rigayı ziyaret etmişti. Sovyet Rusya, Estonya ile 1920 senesinin 2 şubat HİRü Letonya ile ayni yılın sonteşrininde sulh mu. ahedeleri imzaladı. O zamandan bu zamana kadar İki taraf arasmdaki münasebetler bu muahedelere bağ- lıdır. O zaman tanılan hudut ihlâl olunmamış, o zaman taatlan istik- lâli tehdit edecek bir hareket vuku bulmamış ve memileket içinde ko- pan bir iki komünist kıyamı ko- Taylıkla bastırılmıştı. ki memleket te 1930 srrasm- da parlâmanter sistemden bıkmaşlardı. Çünkü bu sistem bir takım ehliyetsiz siyasilerin elinde bütün inisiyativini ve (hamını kaybetmiş, ortalıkta say:siz müna- kaşa ve pazarlık merkezleri türet- miş, bu yüzden hükümetler istik- kat o yasaklardan, zarar görecekle - rin, fayda göreceklerden çok olacağı. na inanıyoruz. Bu kanaatte olduğu - muz içindir ki, geriye doğru atılmış bir adım saydığımız o kararın mantı. ğa mağlüp olmasını temenni ediyo ruz. Çünkü, müstahzareiların sek lâm sahalarını tahdit etmek, herhan- gi bir tüccarı, malina reklâm maktan menetmekten farklı değildir. Ticari hürriyet sahası içine kadar u- zanan o yasakları koymuk kararı ük zerinde ısrarlı davranmamak, Sıhhi- ye Vekâletinin yapacağından emin bulunduğumuz makul bir harekettir. İngiliz - Sovyet müzakerele- rinde garantileri görüşülen Baltık devletleri. Baltık Devletleri ve Sul arşı Vaz TAYMİS MUHABİRİ râr ve maksat sahibi olmaktan çık. miş ve memleket dahili mücadele- lere giden bir yol almıştı. Bunun için esas istiklâl mücadelesini ha- Zırlıyan liderler" vaziyeti ele ala- rak tekrar iş başına geçmiş, mem- leketi ıslaha çalışmış ve kendi'mem leketlerinin vaziyetine uygun teş- ril ve idari sistemi ayrı ayri kur- muş, bu sisteme mutedil otoriter şekil vermekle beraber parlâman- ter elemanlar da muhafaza etmiş- lerdi. #tonya ile Estonya, dünyada düşmanı olmıyan iki mem- leket gibi görünürler. Fakat mu- hakkak olan bir şey varsa, onların yeryüzünde bir kimseye düşman olmadıklarıdır. Bunların işleri güç- leri, kendi tabii kaynaklarını işlet- mek, balık ve ticaret gemilerini en- ginlere göndermek ve komşularile barış içinde temas etmektir. Çünkü bu iki memleketin hayat hakki, ancak komşularile iyi münasebet - ler dahilinde yaşamalarına bağlı- dır. Fakat bu iki memleket Avrupa sulh mihverinin üzerinde bulunu- yor ve Romanya ile Lehistanla bir- likte Almanya ile Rusya arasında- ki seddi teşkil ediyorlar. Baltık dev letlerinin devlet adamları, bu va- ziyetin dalma farkındadırlar. Ha- rici siyasetleri de bu anlayişa da- yanmakta ve bir taraftan Sovyet Rusya, diğer taraftan Almanya ile en iyi şartlar'dahilinde yaşamayı istihdaf etmektedir. Bu iki devlet bu İki komşudan birine de, diğeri- ni izaç edecek bir istifade temin et- memiye çalışıyor. Hattâ Almanya- nın Baltıktan daha uzak gibi görün- düğü sıralarda da yalmz Rüsyaya İnhisar edecek istifadeler temin et- memiye ehemmiyet vermiştir. Iki taraf ta komşularile daha sıkı ik- tısadi münasebetler tesisine çalış- makla beraber siyasi karışıklıklar» dan uzak kalmıya uğraşmışlardır. Çin İşi - Japon İşi Tahtakurusu İstilâsı ve Çin Devi oçen sene bu iki memleket te kati biaraflıklarını ilân ettiler ve harp vukuu takdirinde bu bitaraflığın kendilerine temin edeceği biricik fırsatı ele geçirmek istediler, Bu iki devlet te , kendi isteklerile, Almanyaya müzaheret fikrinde değillerdir. Çünkü böyle bir hattı hareket Sovyet kuvvetle- rinin Baltık sahiline süratle vak- sahnesi olmasına, sonunda varlık» larının kalkmasma sebep olur. Rus- ) ak İse, Rus askerlerinin sahil mıntakasını müdafaa için memlekete girmesine sebap olur. Bu da Rusyanın bü memleketleri Yulmusına müncer olabilir. Ara bu iki devlete ade- mi tecavüz pakti yapmayı teklif edince ikisi de bu teklifi he- men hemen tereddütsüz kabul et- tiler, Çünkü bu paktların koruyu- cu bir kıymeti Haiz olabileceğine, v6 bunları yapmanın bir zarar ge- tirmiyeceğine inandılar. Sonra bun- ları reddetmenin Rusyaya müzahe- ret ettiklerine dair bir şüphe u- yandırmasından korktular. Zaten buna benzer bir takım paktlar Rus- Ya ile de yapılmış olduğu için A manya ile de bu paktın imzası, hiç olmazsa binnazariye, munzam bir emniyet teşkil ederdi stonya ile Letonya, taarruz vukuu takdirinde kendile- rine yardım garantisi vermeyi bi- taraflığa uygun görmemektedirler, Almanya bu garantilerin verilme- sini, “sulh cephesi, ne katılmak ve “ihata, hareketine iltihak etmek sayabilirdi. Baltık devletleri, In- Riltere ile Fransa ve Rusyanın, ts- arruza uğrayıp yardım İstiyen herhangi devlete yardım etmele. rine itiraz emiyorlar, Fakat Sov- yet teklifini kendi menfaatlerine uygun olmıyan bir siyaset sayı - iyetleri yorlar. Sovyet Birliği, Alman kuv- vetlerinin Letonya veya Estonya- yı çiğniyerek Rusyaya tecavüz et- melerinden endişe eder görünüyor- larsa da üç sene evvel, Kızılordu, aşılmaz bir mahiyette olduğu söy- lenen bir “Sovyet Maginot hattı, inşa etmişti. altık devletleri tabirine Lit- B vanya da girer, Bu devlet, "Baltık Antant”ının üçüncü rüknü- dür. Litvanyalılar da, Letonyalılar gibi Indo Oropien ırkına men- supturlar. Estonyalılarsa, Finlerin mensüp olduğu ırktandırlar. Eston- ya ve Letonya hilâfına olarak Jit- vanyamın, Almanya öle | müşterek hududu bulunmakta, fakat Rusya ile hududu bulunmamaktadır ve o- nun için Rus teklifinde bu devlete teminat verilmesinden bahsolun - muyor. Estönya ile Letonya yirmi sene. denberi hiçbir komşularile kavga veya ihtilâfları olmadığı halde Lit- vanya bu yolda daha az talili ol- muş, yakın zamana kadar Lebis- tan ile Vilna üzerinde ve Alnan- ya ile Memel üzerinde ihtilâf et- miştir. Estonya ile Letonya 1920 de iitifak etmişler, Litvanya ise a- lâkadar olduğu ihtilâflar yüzünden bunlara ancak 934 te İltihak ede- bilmiş, fakat onün alâkedar oldu- Zu ibtilâflar, ittifak harielne bırs- kılmıştı. Hali hazırda bu üç devlet harici âleme karşı müşterek bir cephe teşkil ediyor. Litvanya Me- melin teslimi sırasında Almanya #- le bir ademi tecavüz paktı yapmış olduğu için son günlerde onunla ayrı bir pakt yapmıya lüzum görül- memiştir, Bu üç müttefik devlet te, harp çıktığı takdirde bilaraf kalacakları »i ve ancak kendi istiklâllerini mü- dafaa için çalışacaklarını ayrı ay- rı ve hep birlikte ilân ettiler, Ya- ni bu devletler tecavüze karşı ge- leceklerdir, fakat yabancı yardım kabul edip etmiyeceklerini peşin- den söylemiyeceklerdir. Çünkü bu bareketi kati bitaraflığa uygun gör- memektedirler. altık devletleri, tek tek ne Almanyaya, ne de Rusyaya pek mukavemet edemezler, Fakat birleşik kuvvetleri nazarı dikkate alınmıya değer. Bu devletlerin nü- fusu 5.500.000 tutmaktadır. (Es tonyanın nüfusu 1.131.000, Leton- yanın nüfusu 2 milyon, Litvanya mn üfusu 2.400.000 dir. Orduları sırasile, 12 bin, 25 bin, 23 bin, ve hepsi 60 bindir. Her yerde mecbu- ri askerlik usulü caridir. Bu yüz- den bu devletler 500 bin asker çi karabilirler, Askerlerin talim ve terbiyesi mükemmel, zabitler ts tübelidir. Bu üç millet tam mıana- sile müsellâh birer millettirler ve hepsi de bihakkın muharip insan- lardır. GÖPÜŞLEP /Elimizde Başka Bir Ölçü Ver, mı? Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel EY kabul edilen harem kanu» nuna göre, devlet memuriye- tine girecek fertlerin üli mektep şe- hadetnamesi göstermesi şarttır, Ka- nunun bu suretle kabulü bazı İtiraz lara sebep oldu. Şehadetnameye ta - raftar olmiyanlara göre, (okanunun tahmil ettiği bu mecburiyet zararlı - dır, Diyorlar ki, şehadetname liya - hadetname sahipleri vardır ki, İbir mektebi bitirdikleri halde, işba- İsinda hiç bir kıymet ifade etmemiş- lerdir. Nice (o şehadetnamesizler de vardır ki, kendi hususi tahsilleri, 2e- kâları, liyakatleri itibariyle birer kıy met olmuşlardır. Şimdi bunları şe - hadetnamesiz diye devlet” kapıların- dan hariçte bırakmak, asıl liyakat ve kıymeti gölgede bırakıp, bir kâğıt parçasının şehadetine ehemmiyet ve- rerek, liyakatsizlere inkişaf o imkânı vermek demektir. Esasında bu noklai nazar da yan- lış değildir, Renlitede bunun çok mi- salleri vardır, Fakat devlet memuri- yetine girecek olan fertlerin kıymet ve liyakatini nasıl ölçeceğiz? Şeha - detnameyi kenara attığımızı farze - delim. Memuriyete talip olanlar? bir müsabaka imtihanına mı tâbi tutaca- ğı? Mektepteki imtihanların netice» sinde elde edilen şehadetnameye kıy» met vermedikten sonra, bu müsaba- kaya nasıl kıymet vereceğiz? O za - man, bir çok liyakatsizlerin işbaşma geçmesine nasıl mâni olacağız? Kıy- met ve liyakati ölçecek elimizde ne gibi bir ölçü vardır? Şehadetnamenin mutlak bir kıy - met ifade ettiğini kabul etmemekle beraber, muayyen bir tahsil deyresi- ni bitirmenin, bir kültür seviyesi i - fade ettiğini de kabul etmek mecbu- riyetindeyiz. Lise tahsili yapmiş bir genç, bazan bir üniversite mezunun» dan yüksek olabilir. Fakat bunlar ender vakalardır. Muntazam bir tah- İsil yapmak için, orta, lise, üniversite derecelerinden geçınek, bilhassa mes leki tahsilde mecburi bir çok dersleri görmek lüzrmdir, Şehadetname mut- lak bir liyakat ifade etmese bile, mu- ayyen bir tahsil devresinden geçme» yi ifade eder ki, bugün elimizde gü - venebileceğimiz başka bir ölçü yok: İtur. Kanunun bu şekilde kabulü ha- | kikaten bazı kıymetleri | faaliyetten İmahrum edecektir, fakat bunların ekseriyet olduğunu da iddia edeme - İyiz. Aksini kabul edersek bu liyakat- İlilerin yanında, ekseriyet teşkil eden İbir takım iyakatsizlere de kapıları açık bırakacağız, Ve bunun tevlit e- deceği zararları, sulistimalleri önleyeceğiz? Harbiye mektepleri modern bir şe- kil almazdan evvel alaylı zabitler vardı. Muayyen kültürü olmayan bu alaylıları attıktan sonradır ki, harhi- ye yüksek kültür sahibi yetiştirdi. Şimdi mülkiye sahasındı da bir alaylılar sınıfı mı meydana getirelim? Bugün için muayyen bir seviyesini ifade için elimizde şeha - detnameden başka ölçü yoktur, — —— Tire — Ödemiş Yolunda Feci Bir Kaza İzmir, (TAN) — Tire - Odemiş yo- lunda bir otomobil kazası olmuş, Hay rettin adinda bir yolcunun beyni par- çalanmıştır. Kaza şoförün dikkatsiz- liği ve nizamata aykırı hareketinden ileri gelmiştir. Tire pazarından dö- nenleri Odemişe getirmekte olan ş0- för Ali Kaya, idaresindeki 103 nu » maralı otobüse yolda bir müşteri da- he almış, yer olmadığından kendisi çomurluğa oturmuştur. Otobüs dar bir geçidi kıvribrken, çay dallar ça- murluktaki yolcu Hayrettinin elbise» sine takılmış, adamcağız yore Yuvar lanmış, başı taşlara çarparak beyni parçalanmış, derhal ölmüştür. Şoför yakalanmıştır. Sandıklıdan bildiriliyor; Hiç okuma yazma bilmiyenler &- çin halkevinde açılan A. dershanesi- ne devam eden 62 kişiden 22 si im- tihanı kazanmıştır. Bunlara vesikala- rı yakında verilecektir. nasıl elemanlar kültür

Bu sayıdan diğer sayfalar: