15 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

15 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> 15.6.9939 15 Haziran 939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye 1400 Kr, W 4 Sene xe » “o 0 Miletlerar #tthndına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli “müddet sırasiyle 80, 16, 9 | 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul iii dir. | GÜNÜN MESELELERİ | Mektebi Bitirenlere lebeye diploma tevzli merasi- minde bulundum. Müdür mektepten ayrılmak üzere bulunan çocuklara irat ettiği veda nulkunda dedi ki “.- Bugün mektepten hayata çıkı- yorsunuz, Mektebi terkederken ka- falarmız, sizlere , bir takım bil. gilerle süslüdür. Fakat bu bilgilerin ehemmiyeti yoktur. Bilgi her vakit, her yerde elde edilebilir. Biz size bu bilgileri öğretirken takip ettiğimiz gaye başka idi. Biz sizleri bu bilgile- ri daha yüksek bilgiler edinmek için bir temel olarak kullanmasmı bilen, düşünebilen, hayata yeni bir görüş le giren insanlar olarak yetiştirmek istedik. Buradan çıktıktan sonra is- ter daha yüksek mektebe gidiniz, is- ter hayata atılınız, size lâzım olan şey bilgiden ziyade bu bilgileri kul- lanma kabiliyetiniz ve düşünme has- sanızdır., o“ Bu telâkki hana yenı ve hoş gö- ründü, bizim telâkkimize göre mek- tep bilgi veren bir müessesedir, bu mektep müdürüne göre şahsiyet ya- pan İ hittir, Cocuk denilen ha- mur mektepte yoğrulur, yeni bir in- san olarak ortaya çıkar. Kafaya dol- durulan bilgiler unutulabilir, fakat şahsiyet kaybedilmez. * Barem Kanunu Müzakereleri Büyük Millet Meelisi Yeni Barem Kanudunün miizakeresiyle meşgul dür. Memurlara verilen paranın ye- künü 120 milyon lirayı buluyor, Bu yekün bütçenin *£ 45 ini teşkil eder. Devlet kapılarında çalışan kimsele- rin yekün 40 binden fazladır. Bu yekünlar ilk nazarda kabarık görü- nebilir; “Fakat devlet teşkilâtının günden güne genişlediğini, devletin vazifesinin ve İktisadi saha- Tara da nüfuz ettiğini göz önüne ge- tirirsek o vakit bu kabarıklığın e. bhemmiyeti gözümüzde kaybolur. Barem Kanunu devlet mekaniş. masının. teşkilât esasiyesini teşkil eder. Bu bakımdan da ehemmiyeti büyüktür. Bu sebeple Büyük Millet Meclisinde Barem Kanunu etrafında cereyan eden müzakereler memleke- tin her tarafında büyük bir alâka ile takip edilmektedir. Bu kanun memurların hayatında bir çok deği şikliklere sebep'olacaktır. Bu bakım- dan da her sınıf memuru yakından alâkadar etmektedir. TAN Kanunun müzakere edildiği ya sırada, kanunla alâkadar olan 0- kuyucularmın da fikirlerini öğren- mek istemiş, ve bu maksatla muhte- lif snf memurlar arasında bir an- ket açmışlır. Yarından itibaren top- ladığımız cevapların neşrine başlana- çaktır, Bu vesile ile bütün alâkadar ucularımızı düşündüklerini ve mütalâalarını bildirmiye davet edi- yoruz. Kanunun müzakeresi esna- sında ileri sürülecek herhangi bir yeni ve kıymetli fikir, kanunun daha esaslı ve noksansız olmasına hizmet edebilir. Gönderilecek cevaplarda arzu © denlerin isimleri mahfuz tutulacak. tır, Maksat kanunun mütekâmil bir #sr olarak * çikmüsına yardım et mektir, siz de TAN bu maksadının ahakkukuna yardım ediniz. Bisin Almanyada ağızdan düşmiyen bir kelime varsa, ihata, (çember içine a- lınma) kelimesidir. Bu söz, yıllarının — hatıralarını göz önüne getiriyor. Ve Al- man propagandasının hünerli elinde, Almanlardan çoğunun sahili vivveği — archcücri muhik göstermiye yardım e- diyor. Büyük Harp senelerine takad- düm eden yıllar, müselles ittifak ile müselles itilâfın muvazeneyi muhafazaya uğraştığı senelerdi, O z&manki Alman efkârı umümiyesi de bu telâkkiyi kabul etmemekte idi, Almanlara göre, bir çok dev. Jetler, Almanyanın büyüyen kuv- vetini kıskanarak onu boğmak için birleşmişti. Ve İngiltere bu devlet. lerin başında geliyordu. Güya Al manya, lüzumundan fazla tazyik edildiğini hissedince kendini müd faa İçin kılier çekmiye mecbur ol- muşlu. Çünkü kurtuluş için başka çâre yoktu. Bugünkü Almanya da ayni şekilde düşünüyor, Çünkü bu telâkki bugünkü rejimin ihtiyacı. na uygundur. Imanya tecavüzü, haklı gös- termek için bir çok defa uğ- raşmıştır. Bunun için ilk tutulan yol, “tazyik altında, yaşadıkları iddia olunan Alman ekalliyetleri. ni tahrik etmekti. Fakat bü idi nan bir takım hududu vardır, Çün- kü düşünceli adamlar buna kar, Südet Almanlara nisbetle müthiş güçlükler içinde yaşıyan Tirol Al manlarının niçin ihmal olundukla- rini sorabilirler, Buna rağmen Al manlar bu bahaneden bihakkın is- tifade etmişler ve kendilerini her milletin kendi mukadderatına hâ- kim olmak esasına taraftar gös termişlerdir. Çok geçmeden ikinci bir safha başgösterdi. Ve Südetlere ait ai zinin ilhakı kâfi gelmedi. Çünkü Pragda servet vardı, silâh fabrika- arı vardı. Orta Avrupanın en mü- kemmel ordusu sayılan Çek ordu- suna ait yığın yığın mühimmat vardı, Altın var, skoda var, ve Al- manlardan daha yüksek bir yaşa- yış seviyesinde bulunan bir millet vardı, Almanyanm içinde veya dışında Çeklerin Alman olduklarını söy- liyen bir tek kimse yoktu. Söyle- nen sözlerin hepsi de bunun aksi- ne idi. Onun için “ihata, masalını tazelemek lâzımdı, Ve bunun için her tarafı budanan Çekoslovakya Almanyayı çember içine almak İs- Avrupanın avcısı ve avladığı avlar (İngiliz karikatürü) Çember Içine Alma Masalı Almanların Bu Propagandasını Körletmek Lâzım » Yazan: ANTHONY EDEN (İngilterenin eski Hariciye Nazırı) İngilterenin eski Hağiciye Nazırı Eden, Polonya Hariciye Nazırı Beck'le birarada tiyen şebekenin bir parçası sa- yıldı Gerçi Çekoslovakyanın muhkem hatları teslim olunmuş ve bu memjeketi tazyik için herşey Ya- pılmıştı, Fakat memleketin varlığı hâlâ ayakta idi. Bu varlığı için ihata masalın yenilemek Jâzım geliyordu. Ve neticede Nazi li- derleri ihata çemberini en hayati noktasından vurdukları için ken- dilerini tebrik ettiler, Bu dâhiyane propaganda karşi sında ne yapılabilir? nanyayı ihata etmeyi düşü- nen bir kimse bulunmadığını söy- lemek, Almanyayı tler ailesi içinde selâmlamıya hazır olduğu- muzu ilân etmek, ve bunun için o- nun.diğer milletler tarafından ri- ayet gören kaidelere saygı göster- mesi lâzım geldi fi değildir. Bu gibi edebilir, Fakat ihata iddlasma mu- kabele için kifayet etmez. Bunun için daha ileri gitmek lâzımdır. Eva vaziyeti tavzih etmek lâzımdır. Bu hususta Al man Fübrerinin - yardımından da istifade'mimkündür. Führer, bey- belmilel düstürların alçalmasının keticelerini izah etmiş ve 1933 se- mesinin 14 Birinciteşrin günü irat | ettiği nutukta şunları söylemişti; “Hak kuvvete tamamiyle boyun eğdiği zaman ortalı- ğı daimi bir emniyefsizlik kaplar, bu da hayatın bü- tün normal vazifelerini ta- til ve milletler arasındaki münasebetleri imha ede, Bizim yapmak istediğimiz de bu- dur. Yani beynelmilel emniyeti isdedir, Bu da ancak taahhütlere sadakatle mümkündür, Bir taraf- tan ihata hürafesini baltalarken diğer taraftan da sulhü azami de- recede takviye için elimizden ge- leni yapmalıyız. Sulh cephesinin teşkili üzerine sulh hedeflerimizi ilân etmek s5 rası gelmiştir. Bunları bütün açik- Uğı ile, bütün katiyetiyle göster mek lâzımdır ve bunlar beynelmi- lel hayatın her sahasını ku malı, bunlar, sulh devletlerinin prensipleri ve hedeflerini ihtiva e- den bir berat mahiyetini almalı ve bütün dünyaya ne yapmak istedi- ğimizi ilân etmelidir. Vazife mühimdir. Fekat değer- lidir. Bütün bu hedeflere, sulh cephesine giren ve girmiyen hü- kümetlerden müteşekkil bir kon- feranstâ en kati şekli vermek hör- halde isabetli bir hareket olur. Bir harp çıktığı takdirde sulh hedef lerinin bu şekilde ilâm, harbe kar- sı gelmiye de yârdım eder. Dim bugünkü içinde ilelebet £ yaşıyamaz. Sonra bu gerginliği, yalnız teda- siyasetlerle izale «demeyiz. Biz ve bizim gibi düşü- nen milletler yapıcı bir maksat ta- kip etmeli ve dünyanın beraber çalışmasını istediğimiz bütün siya- si ve iktisadi şartlarını bir araya getirmekten korkmamalıyız Dünyanm kuvvet tehdidinden korkmıya devam etmesi, ancak harbi intaç eder. Onun için başka- lariyle birlikte tecavüze karşı gel miye karar verdik ve büyük taah- hütlere giriştik. İcabında bütün taahhütleri İk kuvveti kullana- rak ve her fedakârlığa katlanarak ifa edeceğiz. Fakat bi mesele bundan ibaret değildir. Son hedefi- miz, âdil bir sulhtür. Adelet ise profesör Lowes Dickinson tarafın. dan en mükemmel surette tarif o- lunmuştur: “Adalet, çoğun aza karşı, mille tin sınıfa karşi, insanlığın millete karşı, istikbalin hale karşı düva- sıdır.,, gergirlik Kütahyada Elektrik Kütahya (TAN) — Belediye elek- trik santralının takviyesi için alinan yüz yirmi beşer beygir'ik iki Dizel motörünün montajı bi cut bokomobil için getirilen büy Jkazan da yerine konulmuştur. Yeni | tesi bugünlerde işlemiye başlıya- cak, bu suretle gerek tenvirat ve ge- rek sinaf müesseseler için lüzumu kadar elektrik kudreti elde edilmiş olacaktır, e AYNI Zaman, İlerlemenin Duvarı Olmamalıdır Yazan; Sabiha Zekeriya Sertel yi Barem Kanunu, memurla- rm teri n, muayyen bir zaman İasılası kabul ediyor. Ayni hizmette çalışan hir memur, üç veya dört sene zarfında terfi edebilecek ve bu süretle maaşı da artacaktır. Terflin iki mânası vardır. Biri bu- lunduğu mevkiden daha yükseğine geçmek, ikincisi hayat şartlarını yükseltecek bir refaha kavuşmak. Hayatım memuriyete vakfeden bir adamın bu iki yükseliş te hakkıdır. Memuriyet hayatmda yiikselme im- kânları hudut altına alınırsa, bu mesleğe intisap edecekler, enerji ve kabiliyetleri ne olursa olsun, mu- ayyen bir zamanı beklemek mecbu- İriyeti karşısında, memuriyete karşı irkeklik gösterebilirler. Memurların maaşlarını yükselt. mek için böyle muayyen bir zaman kabul edilebilir, Çünkü devletin ga. yesi, memurlarına bütçesi dahili de ve imkân nisbetinde müreffeh bir hayat temin etmektir. Fakat im» künsizlik o karşisinda bu tezayüdü bir hudut altıma almak ta zaruridir. Her memurun, dört sene yarlında maaşı yükseliyorsa, devlet buna İm- kân bulmuşsa, bunun karşısında ses vinmemiz lâzım. Fakat terfi yalnız maaşların yükselmesi demek değil dir. Bir adamın gösterdiği kabiliyet nisbetinde daha yüksek mevkilere varması demektir ki, bunu otoma- tik bir şekle sokmak, bir çok zekâ ve kabiliyetlerin, inkişaf imkânları. ni hudut altına almak olur. Enerjik, faal, kabiliyetli bir me- mur, daha fazla randıman verir, kendisinden beklenenin fevkinde fa- aliyet güsterirse, bu adamı dört se- neyi Beklemek mecburiyetinde bi- rakmak, ve herkesle beraber oto- İmatik bir terfi imkâna bağlamak, bir çok kuvvetlerin heder olmasma sebep olur. Barem kanununda pip- aşların tezayüdü Için #aman fasıla- sını kabul edebiliriz. Fakat kabi li bir memura hattâ icap ederse ma- aşını yükseltmeden daha yüksek bir mevkic geçmek imkânını vermeli” İdir. Devlet mekanizması içinde, yas ratıcı kabiliyet gösteren, zekâ ve Jenerjisi kuvvetli olan adamın, daha /yüksek bir mevkide memlekete fays dalı olmasını kayıt altına çok zekâ ve enerji! İsebep olabilir. İlerlemeyi zaman ile İölçersek, zaman terakkinin önüne çekilmiş bir duvar olur. Zaman, ne kadar seyyal ise, duvar olmak değil, duvarları yıkıp atmak temayülünde ise, terakkiye de zamanm akıcılığını, fertlerin zekâ ve kabiliyetlerine de hudutsuz inkişaf imkânlarını verme- Türkkuşu Filosu Bursa, 14 (A.Â.) — Bu sabah 8.10 de Yeşilköyden kalkan Türkkuşu #i- İlosu 9.50 de Bursaya İndi. Meydan- da veli, polis müdürü. jandarma kus reandanı, belediye reisi ve azaları, matbuat mümessilleri, Hava kurumu mensupları, Ziraat mektebi talebe ve mvallimleri ve bir çok Bursalılar ta lından karşılandı. Kadın tayyare- ere buketler verildi. Türkkuşu filomuzun bugün yapa» cağı uçuşları görmek ve yine tayyı recilerimizi alkışlamak üzere Bursa halkı sabahtan ifibüren uçuş meyda- nına giden bütün yolları doldurmuş bulunuyordu. Şehrin 10 kilometre u- zağındaki meydana Bursanın bütün mıştır. Uçuşların başlama saati olan 14.30 da on bin kişi büyük bir hü - nerle akrobasi ve filo uçuşları ya- pan evlâtlarını coşkun bir sevinç i- çinde sant 16 ya kadar alkışlamıştır. Uçuşlarda vali, parti ve belediye er- kânt, hava kurumu mensupları has zir bulunmuştur. Oğle yemeğini Zi- raat mektebinin davetlisi olsrak yi- da Bursa sporcuları bir ziyafet ver mişlerdir. Bursalılar, - tayyarecilerimize can» | dan hüsnü kabul ve misafirperverlik nakil vasıtaları saatlerce halk taşi - yen tayyarecilerimize öğleden sonra | | göstermişlerdir. Filo yarın hava mü- öğ salt olduğu takdirde İzmire uçacak» İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: