24 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

24 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21.6.939 24 Haziran 939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1 Sene Ay say 1 Ay ——— — Milletleriras posta it&hadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 9, 3.5 liradır. Abene bedeli peşindir. Adres değiştirmek 20 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. 2000 Kr, wo s0 * ww » 1400 Kn m » 40.» 0 * Biz, Bitaraf Değil, Bir Tarafız Şinrin ekspresi İtalyan hudu. dunu geçiyor. Bazı hususi ka. idelere riayet etmek lâzım. Biri ya. nınızda ne kadar Fransız (o güzelesi varsa pencereden atınaktır. O gün i. çin hangi gazetelere müsaade edil , miş olduğunu tabii tahmin edemezsi. niz. Kâğıtsız kitapsız bulunmak da. ha doğru! Bir takım Fransız ve İn - giliz gazetelerinin satışlarını müda- faa etmek için, totaliter memleket » lere mahsus tabılar çıkardıkları bile rivayet ediliyor. Muhakkak olan bir şey varsa o da bu O memleketlerde halka verilecek havadislerin siki bir rejim sansüründen geçirilmekte ol. duğudur. Yalnız ekonom ideğil, bü « tün milli hayat sevk ve idare altına alınmıştır, Evlerde radyo düğmele.| rini bile hesapla çevirecek, Paris ve Londra havadisleri ile zihninizin bu. Jandırılmamasına dikkat edeceksiniz. Gümrük ve zabıta memurlarının yalculara soracağı sualler aşağı yu « karı tahmin olunabilir: — Karınızın ne kadar mücevheri | var? Beraberinizde ne kadar para gölürüyorsunuz? Haydi buna bir tanesini daha ilâ. ve ediniz: — Yanınızda muzir evrak var mi? Memurlar geçip gittiklen sonr | seyahat stliğimiz iki vatandaş yanı. | ma koştular. Memurlardan biri pa. saportlardan kendilerinin Türk ol » duğunu anlayınca, sert sert bakmış: — Niçin İngiltere tarafına geçi niz? Beklenmeyen bir seyahat sn; Vizelere İyice baktıktan sonra ilâve| etmiş: — İngilizlerde para varsa bizim bitaraflıktan ayrıldı. nız? Totaliter dostlarımızın merak et. tiği şey bu! Bilaraf tâbirini duyan bir çok Türklerin hatırma Atatür - kün iki sözü gelir; “Ben bitaraf de. gil, bir tarafım!” Yahut; © “Bitaraf olmak demek, bertaraf olmuk de - mektir.” ” Fakat kim demiş ki milli dava - sında bütün dinamizmi ile ka; ve coşan Türkiye, beynelmilel da . vasında hissiz, katı ve donuk bir bi. taraflık kalıbı içinde mahpustu? Ke. malizmin kendi politika istikametle. rini çizdiği gündenberi, biz, milletler arasında müsavat, milli hürriyetlere hürmet, barış ve anlaşma tarafında. yiz. Tocaviizün aleyhindeyiz. Yeni imparatorluklar o kurulmak değil, mevcut İmparatorlukların, idarele « rindeki milletler üzerinde tazyikleri. ni azaltarak, onların sây ve hürriyet haklarını tanımaları fikrindeyiz. Mil. etler Cemiyetine girişimizin sebebi bu değil midir? Milletler Cemiyeti - nin tecavliz hâdiseleri hakkındaki kararlarmı kabul ve tatbik edişimiz gene bu sebepten değil midir? Bir Alman gazetesi, eğer Atatürk yaşa » saydı, şartı ile bir takım ihtimaller ileri sürmüş. Fakat Atatürkün he » nüz Türkiyenin tehlike çevresi için. de bulunmadığı tecavüz — hâdiseleri karşısında ne yapmış olduğunu mez miyiz? Sanksiyonlar hikâyesi - nin sonunda, İngiltere vaziyet alır . ken, Atatürkün Türkiye O hesabina yermiş olduğu tarihi kararı unutabi. lir miyiz? Bütün bu mülâhazalara ne lüzum var? Akşam üstü İtalyan hudutları. ni terkettikten sonra, ilk Fransız is . tasyonundan bir gazete alıyoruz. Ö. cüncü sayfada faşist fırkası gazete sinin başmakale hulâsası, mihverin prensiplerini bir daha ilân ediyor. Muharrir, faşizmin beynelmilel po - (Sonu Sa; 8, Sü, 4) TAN Muharrir, bugünkü yazısında da müşterek tedrisin mahzurları üzerinde duruyor, alınması m tedbirlere temas ederek tedrisatı ferdileştirmek bahsinde fikirlerini anlatiyor. Dalton Plânı SE eçen makalemizde, müş terek tedrisin mahzur - larını göstermiş ve bunları ortadan kaldırmak için alın- ması lâzım gelen iki esaslı tedbirden birinin (müteca - nis sınıflar) tes diğerinin ise tedrisatı kavileştirmek ol- duğunu söylemiştik. Birinci tedbirin mahiyetini ge. çen makalemde izah ettiğimiz için bugün ikincisi, üzerinde duracağız. Tedrisatın — ferdileştirilmesini mümkün kılan tekniklerin başın » da hiç şüphesiz (Dalton plânı) ge. lir. Bu tekniği meydana getiren A. merikalı Mis Helen Parkhursttür. ilk teşebbüs, Massochusetts dev - letine tâbi Dalton şehrinde yapıl. dığı için bu teknik bu şehrin ismi. le anılmaktadır. Mis Pakhurst, metodunun ilk fikrini 1905 senesinde tasavvür et. miştir ve 1919 da tatbik sahasına geçirmiştir. 1922 de, bütün pedagoji âle - minde böyük akisler yapan: Education on the Dalton Plan. İsmindeki eserini neşretmiştir. Bu eser, yirmiden fazla memleke. tin lisanlarına tercüme edilmiştir. Bu teknik a7'zamanda, Çine va. rıncaya kadar bütün memleketle- re yayılmıştır. İngilterede bu tek- niğe göre işleyen 1500 den fazla mektep vardır. Bu kısa tarihi izahatin sonra, bu tekniğin mahiyetini tebarüz et. tirelim,pedagoji âlemine yeni ola- rak neler getirdiğini gösterelim: Dalton plânının istinat ettiği e saslar, hiç şüphesiz, umumi olarak (aal mektep) tâbiri ile ifade edi - i #ganlia yaülhem Ol duğu esaslardır; © Mektepte talebenin © bilgileri, hazır olarak, - aktarma usuliyle - muallimlerinden öğrenmemeleri, kendi şahsi, fikri mesai ve cehitle. riyle kazanmaları; Gg Mektebin, tahsil vasıtalarım ve materyalleri. nİ temin etmesi, fakat | talebeyi, bunları kendi imkânı ve ihtiyaç - Tarma göre kullanmakta © serbest bırakması, her talebenin mektep. te kendini hür ve mesul hissetme. si; © Her talebenin kendi adımına göre ilerlemesine, kendi fikri ih - tiyaç ve İstidatlarma göre inkişaf #imesine imkân verilmesi, u prensiplerden harekete, B den Dalton plânı, diğer ba. zi yeni tedris teknikleri gibi, mek. tep âlğmünde radikal bir inkılâp yapmak iddiasında değildir. Filhakika, Dalton plânı mevcut programı kabul eder, fakat bu prog ram muhteviyatını talebeye kazan dırmak hususundaki yeni bir me. tod ortaya koyar. Daltonize edilmiş bir mekte bin nasıl işlediğini tetkik ve böyle bir mektebin mesai hayatını klâ - sik mekteplerinkiyle mukayese e- decek olursak, bu tekniğin yeni 0. larak ne getirdiği o kendiliğinden meydana çıkar. Evvelâ bu mukayeseyi hm Klâsik, yfni talebe mesaisi, ted. risat ferdileştirilmemiş olan her mektepte: © Her sinif kendine mahsus bir odası vardır. © Her dersin bir müfredat prog. ramı vardır. Fakst talebe bunun muhteviyatından peşinen haber dâr değildir. Ancak sene nihays - tinde, tetkik ettiği mevzuların ne. olduğunu anlar. © Bütün talebe her dersten sınıf. ca ilerlemek mecburiyetindedir. © Bütün talebenin O müştereken riayete mecbur olduğu bir ders selveli vardır. Bütün talebe ayni saatlerde sınıfa beraber girerler, beraber çikarler, © Muallim, bütün sınıfa müşte - reken ders verir, takrir yapar, ve telebe dinler. Ve mevzuları musl. in fakririnden Ve ders kitapla. rana çalışırlar. Heri. Daltonize edilr mektepte vaziyet büsbütün başkadır: © Her sinifim kendine mahsus bir odâsı yoktür, her dersin ayrı bir odası vardır, Sınıflar ihtisasileş - miştir, (Lâboratuvar) haline gel - mişlerdir. Mektepteki dershane - lerden biri edebiyata, diğeri tarih ve coğrafyaya, bir'diğeri fen ders lerine... Tahsis edilmiştir. Her lâboratuvarda, ait olduğu !- lim şubesini alâkadar eden bütün maleryeller, vasıtalar teksil edil. miştir. Meselâ tarih ve coğrafya İâboratuvarında: Bu mevzulsra a- it her nevi kitaplar, tablolar, re - simler, haritalar, mücessem küre. ler, ansiklopediler, o projeksiyon yapa « makinesi bulunur, O süretle ki lâ- borutuvara “çalışmağa, derslerini öğrenmeğe gelen talebe, muhtaç o) dukları bütün o vesikalar, bilgi menbelarını orada bulurlar. © Senar liboratuvar o ölduğu, müşterek dersler kalktığı (yahut asgariye indirildiği İçin, mua - min de rolü değişmiştir. Muallim, $ınıfta, bütün talebeye takrir ya - pan İnsan olmaktan çıkmış, tslebe ile ferden meşgul olan, onlara me. sailerinde yol gösteren, yardım e- den bir rehber haline gelmiştir. Her muallim “bir lâboratuvarın başına geçmiştir. Orada, sabahtan akşama kadar, kendisine danışan talebesine izahat vermekte, onla » rın müşküllerini halletmektedir. Daltonize edilmiş bir mektepte “ talebe istediğini öğrenmekte ser best değildir. Diğer mekteplerde olduğu gibi muayyen olan müfre. dat programının mühteviyatını öğ- renmekle mükelleftir. Ancak büra- da mühim bir yenilik vardır: Her talebe bir sene (yani on ay) için. de her dersten öğrenmiye mecbur olduğu maddeler, sene başında ken- dine bildirilir ve o, (kontura) is- mi verilen bir ders plânını bitir. meği taahhüt eder. Talebenin muüyyen bir devre zarfında kendilerinden İstenen bil. giler ve bunları kazanmak için yapmıya mecbur olduğu cehtler hakkınde, peşinen umümi ve vazıh bir fikir sahibi olmasi, çalışmanın #nlamağa wa — üğrenmağe wpeikolojik- şartlarına. “çok uygun dur. İnsanın mudıl bir hareketi xa. pabilmesi için bu hareketin heye- t umumiyesini zihninde dinamik bir şey halinde bulundurması lâ- zımdır. Ayni suretle, bir fikri me. saiyi alaka ve muvaffakıyetle ba- sarabilmesi için de, onun heyeti umumiyesi hakkında peşinen bir fikir edinmesi, esas hatlarını gör- mesi icap eder. Je Dalton plânı her talebe, mektep mesaileri için, bu en mühim psikolojik şartı temin etmektedir. Fakat bu kâfi değildir. Çünkü insanım yapacağı işin büyüklüğü, zorluğu karşısında duraklamamast, cesaretinin kırılmaması için, bu güçlüklerin parçalanması, işin kı. İngilterede tayyare inşaatına günde yarım milyon İngiliz lirası sarfedilmektedir. Tayyare İnşaatı günde 1000 adedine varmıştır. Bu faaliyet karşısında harp uzaklaşmakısaır, katüreüsü bu karikatürde bunu anlatmağa çalışıyor. ——| simlara ayrılması lâzımdır. Yani, talebenin gayeye erişmek, bütün i- şi tahakkuk ettirmxek için katede- ceği uzun ve çetin mesai yolu ü. zerinde bazı durak noklalarının işaret eğilmesi zaruridir. Talebe, ancak bu suretle emin olarak ve itlmatla işine sarılabilir. Dalton plânı talebeye bunu da temin etmiştir. Çünkü her derse ait ( entrâct) yani ön aylik is, on kısma ayrılmıştır. Bunlardan her birine (Assignement) ismi veril - mektedir. Assignement, bir dersten talebenin bir ayda öğreneceği mev- zuları gösterir. Bu da tekrar dört (periodia ayrılmıştır. Her period, ayni dersten bir haftada öğrenli - mesi İcap eden kıstmları tesbit e- der. Her period dâ, beş (unit) € ay- rilmıştır ki, bir unite, bir günde öğrenilecek kısmı işaret eder. Daltonize edilmiş bir mektepte, sinaf olmadığı gibi, muayyen ders saatleri ve dörs programı da yok- tur. Talebe, mektep içinde zama- nını istediği gibi kullanmakta ser. besttir. Mesaisi, diğer mektepler- de olduğu gibi, ders zili ie inkıtaa uğramaz, Lâboratuarların her han- gi birinde istediği kadar kalabilir. Daltonize edilmiş bir mektepte (Ders kitapları) da yoktur. Buna mukubil her talebe sene başinda bütün derslere âit (entracts)lar o- lan broşürleri alır, Herbiri kirk, elli sayfa olan bu broşürlerin içinde bir senede ken- dinden istenen işler, tetkik edeceği mevzular, kazanacağı bilgiler hak- kında esaslı malümat ve izahat var. dır, Ayni zamanda, bu mevzulsra ait yapacağı mümareseler ve temrin - ler de gösteril! i Bunlardan başka, bu mevzuları tetkik etmek için mürâcast ede- ceği — lâboratnarlarda mevcut — eserlere ait bir bibüyografya da bulunur. linde böyle broşürler olan talebe, her hafta, her ay yapmıya mecbur olduğu işi bilir, Fakat bu işi kendine en uygun bir tarzda yapmakta serbesttir. Ancak, bütün derslere, bir ay içinde öğ. renmiye mecbur olduğu”mevzula- Ti tamamile öğrenmeksizin, her- hangi bir dersin bir aylık mevzu. larından fazlasına çalışmağa o me- zun değildir. Bu kayıt haricinde zamanına tamamile hâkimdir. Isterse iki ve- ya üç gün üstüste edebiyat lâbora. fuarında çalışır. İsterse bir lâbora- tuarda yirmi dakika kalır, oradan diğerine geçer. Kendisinden iste- nen şey, muayyen zamanda, mu. ayyen şeyleri öğrenmesidir, Bunla- ri ne tarzda ve ne kadar zamanda öğreneceğini tesbit etmek kendine aittir, Bu suretle her talebe kendi a- dımına göre, yavaş veya çabuk İ lerler. Coğrafyadan kuvvetli, max tematikten zayıf olan bir talebe, tarih ve coğrafyada kuvvetli olan bir telebe, bu derslere ait aylık me- saisini çabuk bitirir ve bu suretle tasarruf ettiği zamanı, zayıf oldu. ğu matematiğe hasredebilir. Bedihidir ki, böyle bir sistemde $ıkı bir kontrole ihtiyaç vardır. Bu daimi kontrol olmaksızın bütün teş kilât az zamanda anarşiye gidebi- lir. Bu kontrol, klâsik mektepte ol. duğu gibi, talebe inesaisins numa- ra vermek suretile değil, fakât her talebenin ber derse ait mesaisini gralik bir surette gösteren kontrol kartlarile temin edilmektedir. Bu kartı, lâboratuar şefi olan muallim tutar. Bu kart, beş sütu- na ayrılmıştır. Birinci sütunda fa- lebenin isimleri yazılıdır. Diğer 4 sütun, günlere ve haftlara ayrıl - mıştır. Bu sütunlarda her talebe- nin terakkisi, kendi isminin karşı. sına ufki bir hatla işaret edilir. Muallim bu suretle gayet süratle bir talebenin veya bütün bir sını- fın terakki vaziyetini bir bakışta , eo AYI Meslek İcabı Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel pk bir fırıncıdan o mektup aldım. Bana mektubu yazan fırımcıın İzmir belediyesinden Şi - kâyeti yar, Şimdiye kadar kendisine İyapılan haksızlığa sabretmiş ama, ar. tık canıma tak etmiş. Belki derdine derman olurum diye şikâyetini bana gönderiyor: “Biz. meslek icabı ekmeklerin tartısmda bazan hata yaparız. Ve bu hatadan hiç bir fırmcı sölim o. lamaz. Belediyemiz bu hatayı yaz pan kiniselere muayyen bir ceza verir, Biz de bu cezayı o kadar haksız görenlerden değiliz. Lâkin bu ceza yetmiyormuş gibi bir de ekmeklerimizi kaçak bir eşya ve. ya cürüm âleti gibi musadere et. mek ne oluyor? “Mademki ekmekler © noksandır, bunları halka satmak bir haksız » liktir. Belediye ancak bu noksan ekmekleri musadere edebilir. Be. lediye bir haksızlığın önünü ala» yım derken, bizi daha büyük bir haksızlığa maruz bırakıyor. Niha., yet biz de bir ekmek icin cabala - yanlardanız.” * Bu mektubu okuduktan sonra, bu meslek icabi sözü gözümün önünde büyüdü “ Fırmelar gibi, bütün esnaf mes. İlek icabı tartıları noksan tartarsa, za. İten okkadan kiloya geçişteki yüz dir. hem farkı bizim aleyhimize, esnafım lehine kaydeden fiyatları gözünün de tutmayan ölçüler kanunu, bu nok. san tartıyı da meslek icabı telâkki e- derse bizim halimiz nice olur? İnsan hali bu, herkes hata yapar. Fakat noksan tartmak suretiyle ya - pılan hatanın meslek icabı olduğunu bilmiyorum. Bu hatadan hiç bir fı - rmcının sâlim olmadığına göre, bu nun tesadüfi hir hata olmayıp mes « lek icabı olduğu da anlaşılıyor. Fi - İrmcınm belediyenin kestiği (ocezaya İda itirazı yok. Doğrusu hakperest a- dam, Hataya karşı cezaya, (kadere riza gibi boyun eğiyor. oAma, bu noksan ekmekler: yüzünden “bütün ekmekleri müsadere ne oluyor? Hak- kı adalet kantarına vurunca, bu de - | fa belediyenin kantarı noksan çeki - yor, Belki bu da belediyecilik mesleği nin icabidır. Fırıncıya göre, ceza, be. lediyeye verilen başım gözüm sada» kasıdır. Ama, dilenci insanın almaz a... Belediye | ekmekleri her gün de tartmaz. Ya - kalandığı zaman cezayı verir, sair diyecek yok. Ekmek kaçak eşya veya bir cürüm âleti midir ki müsadere dilsin? Ama, içinde noksanları var miş, olur 4.. Bazı ekmekler kalorişini | az almış beslenememişlerse, pürsih « hat tosun gibi arkadaşlarının günahı ne? Fakat şiin şurasında, baltanm Sapa * yine bize dokunuyor, Ekmekler han. gi kantarda tartıhrsa tartılsın, mes. ğ leğin icabrma uymak için bizim bunla ri noksan almamız mukadder. Tü İzmirden bu haksızlığın timi. ri bana mektup gönderen fırın. crya diyeceğim ki: Sen bana bu mek. tubu göndermemiş ol. Ben de b mektubu görmemiş olayım, Zira be. | lediye bunun meslek icabı olduğumu öğrenirse, korkarım bütün fırınları kapatir, sen mesleğinden © olursun, biz de ekmekten oluruz. 3 v kart lâboratuarın duvarı» ns asılır. Talebe çalıştığı lâ. boratuarı terketmeden evvel mi- allime mesaisini gösterir, Muallim bunu tetkik eder, talebeye bazı su- aller sorar, cevaplar kendini tat . min ettiği takdirde kartın üzerin. deki ufki hattı, o talebenin başar. dığı iş ünitesine tekabül edecek | derecede uzatır. ,Mahiyetini pek kısa bir surette anlattığım Dalton plânı bir hu. susiyeti de, hemen her mektepte, a büyük masrafları ve değişiklikler müeip olmaksızın tatbik edilebil Dalton plânının orta mekteple- rimizde, yahut liselerimizde, tec. rübe mahiyetinde tatbik edilip a- nacak neticelere görs, - aynen. yahut kendi şartlarımıza göre de. ğiştirerek - diğer mekteplere de tesmili favdalı olur kanaatindeviz. bütün |

Bu sayıdan diğer sayfalar: