25 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

25 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EÇ ŞE EŞ yg elim na, Almanya, Avusturya ve Macaris- tanın mukadderatları bir emri vâ- ki şeklinde tayin ve tebliğ edildiği balde, Osmanlı hükümetinin mu- kadderatı hakkında verilecek ka- rarın tehir edildiğini ve bu karı- rın ancak bizim arzu ve reyimizle tayin edileceğini ilân ve İşae ettiri- yordu. Yemen, Hicaz, Irak, Filis- tin ve Suriyede İngiltere ve Fran. sanin himayeleri altında muhte- Uf hükümetlerin teşekkül ettiğini ve Istanbulun tehlikeli âkıbetlere maruz bulunduğunu saklatınak is- tiyordu. 335 yılı mayısının on altıncı 1 cuma günü İstanbuldan ha- reket eden, o zamanki Seyrisefain idaresinin, Bandırma v&puru, Ka. Tadenizin karanlıklarında ve coş- kun dalgalarınm arasında çırpına, çarpına, üç korkunç gece geçirdik- ten sonra, dokuz saat teahhurla, ancak ayin on dokuzuncu günü s3. bahleyin saat dokuza yakın Sam. Suna varabildi. Deniz, tıpkı büyük yolcunun yük- sek ruhu gibi hölâ coşkun ve hâ- lâ kabarıyor ve köpürüyordu. Bu sebeple, vapur sahile sakulamadı, açıkta demirlemek mecburiyetinde kaldı. İskelenin üzerinde asker ve polisten mürekkep bir merasim müfrezesile, mutasarrıf, kumandan, belediye reisi de, içlerinde olduğu halde kalabalık bir istikbal heye ti bulunuyordu. Sabırsızlıktan kır. pışan bütün gözler, açıkta, demir üzerinde sallanan ve gran direğin- de ihtiram bayrağı dalgalanan va- pura bakıyordu. Hiç şüphe yok ki, bütün yürekler de tatlı bir heye- can İle çarpınıyordu. Bir aralık, vapurun direğindeki bayrak süzüle Süzüle indi. Tam o esnada, beklenilen büyük yolcu ka. yığa bindi. Iskele üzerinde ve sa- hilde bekliyenlerin vüzlerinde de sevinç alâmetleri belirdi, Tıpkı halk gibi sabırsızlanan coşkun de- niz de, büyük yolcuyu bekliyenle- Yine bir an evvel kavuşturmak için köpüklü dalgaları ile kucakladığı kayığı, asabi bir tezlikle sahile ge- tiriyordu. A Bi“ sonra, iskeleye yanaşan. bu kayıktan, mukadderatın Türk milletine ebedi bir başı ola- rak bağışladığı vakur, fakat nazik tavırlı, ciddi ve fakat tatlı bakışir genç ve dinç bir paşa atladı. Kar. şılayıcılarına, ruhlara emniyet ve itimat veren bir gözle baktı, gül dü ve herkesi selâmladı. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu. nun mübârek toprağına kavuşmuş, çok sevdiği ve güvendiği milletile buluşmuştu. IIk işi hükümet kona- Bına gitmek, Samsunluların dert- lerini, dileklerini dinlemek oldu ve hemen o anda Puntos işine el koy- du. Ertesi sabah, yani 1335 senesi mayısımın yirminci günü icraata ko yuldu. Paşa müdafaa edeceği mi- M davayı ele almıştı. Puntos meselesi ne İdi?.. ustafa Kemal Paşanın Ana. doluya ayak bastığı o sırada © bavalide faaliyette bulunmakta olan Puntoscuların maksat ve ga- yelerine ve bilhassa Puntosculuğun teşekkül sebeblerine ve tarihine şöylece bir göz gezdirmek her hal- de faydah olur. (Punt - Okzen), en eski Yunan. İıların Karadenize verdikleri isim- dir. Ayni zamanda, Karadenize i- zafetle sahilde bulunan Trabzon, Ordu, Giresun, Samsun ve da- bilen Amasya ve Sıyasın bir kısmı- nı ihtiva eden arazi parçasının da eski ismidir. Kurunu kadime tari- hinde bu sahada Punt adıyla teşek- kül etmiş bir hükümete tesadüf e. dilmektedir. Fakat, bu hükümetin Yunanlılıkla hiçbir alâka ve mü - nasebeti yoktu. Esasen umumiyetle Küçük Asya, tarihin çok eski de- virlerinde, Orta Asyadan gelmiş Tefrika No. 85 Mustafa Kemal Samsuna Çıkmıştı Anadoluya Geçer Geçmez Milli Davayı Ele Almış, Puntos İşile Meşgul Olmaya ve nesilleri karışıp eserleri mah- volmuş veya meçhul ve medfun kalmış bir çok Türk akvamının va. tanıdır, Amasya, şehri merkez olmak ü- zere İran imparatorluğunun Kü- çük Asyadaki arazisine dehil olan ve bir Iran vilâyeti halinde bu. lunan bu kıtanın, Iskenderin Irani. lere karşi kazandığı zaferden ve bilâhare de vefatından sunra, o sırada vali bulunan Mihrida; ta. rafından is! i İlân edilmiştir. Mihridat (o tarafından kurulan Punt hükümeti Milâdın altmış be- şinci senesine kadar devam ettik- ten sonra, Romanın bir eyaleti ol. muş ve (Sezar) zamanında İse Punt arazisi sureti ketiyede Romaya il- hak ve iki vilâyete taksım edil - miştir. Ele geçebilen vesikalara göre, Puntosculuk hulyası 1320 - 1904 senesinde, Merzifonda doğmuştur. O tarihte, Merzifondaki Amerikan kollejinde okuyan Merzifonlu Rum gençlerinin teşebbüsleri ve kollej müdür ve muallimlerinin muave. netleri le (O(Puntos klübü) ve (Rum Irfanperver klübü) namile iki klüp tesis etmişler ve buna bir de musiki kismı ilâvesile ( Puntos Cemiyeti) namı altında bir cemiyet vücude getirmişlerdi. ilk gizli cemiyet Samsun, Merzifon, Trabzon, Gümüş- hane, Amasya, Giresun, Ordu gi- bi şehirlerde tedricen yapılacak büyük ve geniş bir teşkilâtın baş. langıcı mahiyetinde idi. Bu cemi- yet 1326 - 1910 yılında, 4 Puntos), adi: bir risale neşri suretile fas yetini atttırmıştı. O sıralarda Sam. sunda da ayni gaye için çalişmak üzere (Rum Teceddütyve Ihya Başlamıştı Cemiyeti) de teşkil edilmiş bulu- nüyordu. 1324 - 1908 senesinde (Müda- faa) Meşruta) namı altnda bütün Anadoluya şamil müs bir teş- kilât meydana getirilmişti. Bu teş- kilâtın o zamanlar elde edilen ni- zamnamesine göre Ünye, Fatsa, Kırşehir, Kavak, İnebolu, Havn, Çarşamba, Bafra, Sinop, Kayseri, Urgüp ve Tokat şehirlerinde de şu- beleri bulunuyordu. Az bir zaman sonra, bu teşkilât köylere kadar teşmil edilmişti. Yirmiden yukarı yaşta olan bütün Rumlara silâh tevzi olunmuştu. Bu teşekkülden başka, para toplamak, teşkilâta girmiyen veya muavenetten istin. kâf edenleri korkutmak ve ecnebi memleketleri ile temas ve muhabe- sede bulunmak vazifeleri ile meş- gul olmak üzere Samsunda (Mu - kaddes Anadolu Rum Cemiyeti) adıyla bir komite teşkil edilmişti. Böylece tanzim ve teslih olunan bu teşekkül, 1324 - 1908 senesinden sonra, adi şakaveti birâkmış, mun- tazam bir disiplin ile faaliyete baş- | lamıştı. Bilhassa Cihan Harbi es- nasında Osmanlı orduları muhtelif cephelerde düşmanlarla boğuşur « ken, bu teşkilât faaliyetini arttır- mıştı. Harbin dahilde tevlit ettiği müşkülât dolayısile bunalan ve sıkılan halk ile hükümetin arasını açmak ve bu suretle dahili muka- vemeti kırmak teşebbüslerine de | girişmişlerdi ve. hattâ Trabzon Mekropolidi, , Hirisanlor imzasile Kahraman askerlerimize bir be - yannâme dağıttırmak cüretinde bi. de bulunmuşlardı. (Devamı var) | mameri mam alk garp) DENİZ BANYOSUNUN MEVSİMİ Deniz banyosunun © mevsimi, yerine göre biraz değişir. Meselâ İngilizler, sonbaharda, © eylülden ikinciteşrine kadar denize girmeyi hem de sabah. leyin erkenden... Oralardaki mü. tehassıs hekimlerin o dediklerine göre, şişmanlar ve kanlı adamlar için sonbaharda deniz banyosu da- ha faydalı olur, çocuklara ve za. yıflara da yazın, sıcak mevsimde... Bazı yerlerde kışın deniz banyo. su yaparlar, Meselâ Fransanın ce. nubundaki şehirlerin bazılarında kışın deniz banyoları âdeta moda olmuştur. Buna sebep olarak, Ak- deniz sularımn” kış mevsiminde oralarda sıcak olduğunu ileri sü- rerlerse de, İstanbula i larak gelen Fransız t kiş ortasında, Karadeniz üzerin. den geçerken terini kurutmak İ- çin, tayyaresiyle birlikte yere İ- merek Karadenizde banyo yapmış olduğunu hatırlarsanız, bu İşte daha ziyade alışıklığın tesiri ol- duğunu kabul edersiniz. Zaten İstanbulda bile, alışık 0- lanlardan kış ve yaz, bütün yıl deniz banyosu — yapanlar vardır. Doğrusu bu güzel âdetler! hi; bir suretle tenkit edilemez de... Bununla beraber, bizde deniz banyosu mevsimi karpuz kabuğu denize düşünce gelir, Karpuz ka- buğunun hangi mevsimde ve han. gi ayda denize düştüğünü takvim. ler yazmazlarsa da, karpuzun ken. disi manav dükkünlarında görü. Tünce, deniz banyosu mevsimi de gelmiş demektir. Onun için, şimdiye kadar zaten başlamamışsanız, o hemen denize girmeğe başlıyabilirsiniz. Tabii, biraz ihtiyatlı bulunmak şartiyle. Deniz banyosu yapmağa mâni olacak hastalıklar pek te cok de. ildir. En önde, tabii, verem has. talığı, Hele akciğer veremi hiç a- teşsiz de olsa, deniz banyosu yap- mağa büyük mânidir, Müzmin bronşit o hastalığı, ast. ma hastalığı, nefes darlığı, böb- rek ve yürek hastalıkları da de- niz banyosüna mâni olurlar, Bir de cilt hastalıkları. Bunlardan sonra ne kaldı, de- meyiniz, Bir kere, herkes mutla- ka hasta değildir. Deniz banyo. suna mâni olacak hastalıklar çok bile olsn, gene bir hastalığı bu. unmıyanların hepsi kalır, Onlar da denizde banyodan, sonra da, güneş banyosundan istifade eder. ler, Sonra da hastalıkların o bazıla- rına deniz banyosu iyi bir deva v- Vur. Meselâ kanserlere, lenfatik 0. lanlara, mide hastalıklarının bir çoğuna, sinir hastalıklarının zayıf olanlarına. iye Sİ erler girerken lü. zumlu olan ihtiyatlar da pek çok değildir... Deniz kenarı havasına alışık olmayıp ta banyo yapmak İçin uzaktan deniz kenarına ge. lenler için, denize girmeden önce bir kaç gün beklemek iyi olur. Çocuklar için bir hafta... Fakat İs- tanbul gibi zaten deniz kenarında yaşıyanlar için, tabii, hiç bir kai. de yoktur. Denize girince, birdenbire bü- tün vücudün ıslanması lüzumunu, ikinci titreme gelmeden çıkmak lâzım olduğunu ve denizdeyken, yüzmek bilmezseniz, daima hare, ket etmek iyi olduğunu, tabii, hi. lirsiniz. Deniz banyosunun sağlı. ğa uygun olanı ön beş, nihayet yirmi dakikadır. Banyonun saati, keyfinize göre, sabah on ile on iki arasında yahut öğleden sonra üç ile beş arasında, Fakat yemek üzerine olmaz, ye. mekten sonra en az üç saat geç- meli, Deniz banyosundan sonra da plâj üzerinde güneş hanyosu mul- Jaka lâzımdır. Yalniz kararmak i. çin bile olsa, onun da büyük fay. dası vardır. du. Kekeliyerek cevap verdi .2333323333373333237333322333323233332333333353 in v ş HIKAYE v i VAZİFE - VE AŞK A » A " Pearl - Buck, dan Bir Çin Hikâyesi. ; (4323332372232) 000000 Ks Wang askerlerile şeh. rin kapısından içeri girince dosdoğru valinin konağının kapi. sına dayandı.. Kapıdaki muhafıza “içeri girip efendileriyle hususi konuşacağını,, anlattı. Muhafız bu. na imkân olmdığını söyliyı pıyı kapamak istedi. Bunu gören Wang'ın yaveri kılıcını mubafızın göğsüne dayıyarak kapıyı açması. nı emretti. Zavallı muhafızın ren. gi kül gibi oldu. Öne eğilerek yol verdi. Wang iki yaveriyle birlikte i riye girdi. Ve bir çok pavyonls dan geçtiler. O kalın kaşları, iri siyah gözleri, ve sert bakışlariyle tıpkı bir kaplana benziyordu. Et. raftaki hizmetçiler onu görünce korku ve dehşet içinde kaçışıyor. Jardı.. Wang uşaklardan birine gür sesiyle haykırdı. Bu ses salonda korkunç skisler yaptı. — Efendiniz nerede?, Uşak korkudan tirtir titri; — Buyurun.. Sizi yanına götü. Wang sert adımlarla uşağı takip etti, Uzun bir koridoru geçtikten | sonra büyük bir kapmın önünde durdular. Uşak içeri girdi. İhtiyar vali v- yuyordu. Evvelâ uyandırmak İste. medi. Fakat dışarda bekliyenin emrini yerine getirmek lâzımdi, Bir müddet sonra Wang valinin huzuruna çıktı, Önünde ihtiramla eğilerek selâm verdi. Tali korku ve hayrut içinde bir kaplanı andıran bu genç ere baktı.. Ve oturmasını işaret sit, - “Ona kehdi eliyle şarap ve mey. va ikram etti.. Nihayet Wang söze başladı: — İşitiyorum ki. Uzun zaman. danberi eşkıya ve çeteler sizi ra. hatsız ediyorlarmış. Biz de size iyi bir ordu ile yardım etmiye gel dik., Vali şaşkınlık ve.korku içinde çatlak sesiyle; — Haklısınız... o Düşmanlarıma karşı gelecek kuvvetli bir ordum yok.. Fakat iki gün evvel yeni bir Reneral geldi. Onu nasıl geri gön. derebilrim?.. Hem, siz kimsiniz?. İsminiz nedir?.. Nereden geldiniz?. Diye sordu, nız, Biliyorum &i yeni generaliniz ihtiyardır; kudretsizdir.. Size fay- dası dokunamaz. Beni generali. niz olarak kabul ediniz. Vali uzun uzun düşündü, Artık ihtiyarlamıştı. Yerine geçecek bir oğlu yoktu.. Bunun için de haya. imin ne kıymeti vardı. Fakat ko. ağında bir karısı ve bir çok cari. yeleri vardı. Onları himaye etmek Jâzımdı., Haris düşmanları onu za. yı düşürmek için her «hn çatıyor. lardı. Bunlarla uğraşacak kuvvet. li bir ordusu yoktu. Yeni generali de İhtiyar bir adamdı. Hem de pek dürüst bir insana benzemiyordu. Şu halde bu genç ve cesur askerin isteğini kabul etmekten başka ça. re yoktu. Başmı kaldırdı. Gözleri kendisi. ne emniyet ve samimiyet telkin e. den hâkim bakışlı, fakat biraz kor. kunç iki siyah gözle karşılaştı. Ona ayni'samimiyetle İsteğini kabul ettiğini söyledi. O zaman Wang kalktı. İhtiramla ihtiyar va. linin önünde eğildi. Ve sonra uzun zaman plânlar üzerinde konuştu. Jar.. rtesi akşam konakta ziyafet vardı. En nefis şaraplar, na. dide meyvalar, ve güzel yemekler Wang'ı ve adamlarını neşelen. dirdi, Gece yarısına kadar içtiler. Ve eğlendiler. Wang bir aralık oturduğu salo. camlı bölmesinden ince uzun gölgenin kayıp gittiğini, ve dikkatle bakınca bunun genç bir kadın olduğunu görmüştü... Kendi dairesine çekildiği zaman yeğeni: — “Amca biraz evvel dışarda güzel bir kadının dolaştığını gör. düm. Acaba kimdi?.., Dedi. Wang kadınlarla pek alâkası ol. madığı için aldırış etmedi. Ve: — Ne bileyim ben?.. Belki va. linin karısıdır. Belki de cariyesi. dir.. Elbette bir gün öğrenirsin; diyerek yeğenine sert bir bakış fır. Jattı.. Wang nedense bu gece uyumak istemiyordu. İçinde kalbini ezen bir sıkıntı vardı, Eski generslin 21. yafette bulunmayışına bir mâna verememiş, canı stkılmıştı. Fakat durmıya gelmezdi. Yarın erken işe başlıy lardı, Ağır a- gır kalktı. Yatağı bitişik odada idi. Kendisininki ile yanındaki o. dayı kırmızı pek bir per. de ayırıyordu. Perdeyi açtı. Fa. k z retten donakaldı.. Elin. de gümüş kakmalı bir hançer bu. lunan genç ve çok güzel bir kadın. la göz göze geldi Hayatında ilk defa olarak bir kadınla karşi kar. şiya bulunuyordu. Nihayet kendi. Bi toplıyabildi. Ve bir kaplan hızı çile bileğini yakaladı. Gümüş kak. malı hançer yere düştü Müstehzi ve ateşin bakışlarla genç kadını süzerek: — Maksanız ne idi? Kadın hırçın bir sesle: — “Sizi öldürmek.. Başka ne o- iabilir!.. Diye bağırdı.. — Beni öldürmek!.. Niçin?, Si. Zi himaye etmiye gelen bir adamı öldürmek istedinz, öyle mi?. — Evet!.. B» Söz yüze vurulan bir tokat kadar sertti. Wang kendisi. ne meydan okuyan bu kadina nef. retle baktı. Fakat gözlerini uzun bir müddet onun yüzünden ayır. mak kudretini kendinde bulamadı. Beyaz yüzü, ince kızıl dudakları, geniş alnı, parlak ve keskin bakışlı gözleri sanki onu büyülemişti.. E. vet; bu çok güzel bir kadındı. Fa. kat ne olursa olsun düşmanı idi. Adamlarını çağırdı. Ve önü elip götürmelerini emretti; Ertesi gün Wang küçük bir hüc. reye kapatılan bu kadını görmiye gitti. O ottan yatağında uyuyor ve derin nefesler alıyordu. Wang yaklaştı; ve yüzüne eğilerek baktı.. Oo. bir peri kadar güzel ve seh. hardı.. Onu bu sakin uykusundan uyandırmak istemedi, Sessiz adım. larla çekildi. Bu kadın kimdi? Nereden gel. mişti?.. Acaba eski generalin karı. st mı idi? Bu düşünce Wang'ın dimağını altüst ediyordu. Fakat vazife aşkı bir zaman sonra bunu da unuüttur. du... Konakta artık yerleşmişler. di. Adamları iyi bakılıyordu. Ex ki generali de başka yere gönder. mişlerdi..: Böylece herşey yoluna girdikten sonra Wang genç kadını hatırladı. Günlerce o daraeık, ka. ranlık hücrede kaldığın: düşüne. rek üzüldü. Adamlarma hemen o. nu getirmelerni söyledi. Bir cihet. ten memnundu; onu herhalde yap. Dedi.. tığına pişman olmuş görecekti. Bu. nu kuvvetle ümit ediyordu. Alâka ve sabırsızlıkla bekledi. Dr lâpa lâpa kar yağıyor. du. Rüzgâr yoktu. Fakat act bir soğuk etrafı dondurmuştu. Ka. lan buz parçaları evlerin saçakla. rından sarkıyordu.. Wang kaplan derisi ile örtülü divanında uzan. mış etrafı seyrediyordu. O sırada ayak sesleri duyuldu. Geliyorlardı.. Kapı açıldı. Genç kadın iki gardiyanın ortasında içe. ri girdi. Dimdik, başı yukarda, kindar nazarlarla Wanga bakıyor. du. Yüzü solgun, gözleri kızar. miştı, Weng mütebessim, ona yaklaş. t.. Kadın birden bir çığlık kopar. dı, Ve oradakilere: “Oh., Ne olur beni hücreme göt Ona bak muya tahammül edemiyorum... di. ye bağırdı. Wang aldırış etmedi. Sükünetle: “Görüyorsunuz ki.. Si. zi himaye ededek yeni bir genera. le sahipsiniz. Memnun değil misi. niz? O bir şey söylememek için du. daklarını isirde. Ve yere baktı. Gar diyanlar onu alarak dişan çıkar» dılar., * Wang ciddi çalışmaları. dürüst hareketleriyle şehirde sevgi ile a- nilıyordu. İhtiyar vali de çak mem nun idi, Onu evlâdı gibi seviyordu. Wang'ta ona hürmetinde kusur et. miyordu.. Böylece günler geçti. Bir gün askerlerine yaptırdığı talim. den yorgun gelmiş, divanına uzan. mıştı. Bir müddet sonra kapı hafif çe vuruldu. Wang dalgın ve biraz canı sıkılmış: — Giriniz! Diye bağırdı. Başını kaldırdığı zaman genç kadının yanma kadar geldiğini ve önünde eğildiğini Bayretle gördü. Gözlerine inanamıyordu. O mağ. rur ve çılgın kadın önünde baş e- ğiyordu, Artık.. üzerindeki siyah elbise onu büsbütün güzelleştir. mişti.. Wang gülerek: — Artık iyi oldunuz.. Buna çok memnunum. Serbesisiniz. İstedi. ğiniz yere gidebilirsiniz. Dedi. O zaman genç kadın başını kal. dırarak samimi ve saf bakışlarla ona baknı. Wang bu füsunkâr ba. kışların tesiriyle başınm döndüğü. nü hissetti, Kani sanki bir heyecan dumanı halinde damarlarından çe. kiliyordu. O sert, haşin, hâkim ba. kışlı adam asker elbiselerinin için. de heyecandan titriyordu. Gözleri kendinden daha kuvvetli bakışla. rın cazibesine kapılarak onların üstünde durdu. Sanki büyülen. mişti,. Bir kadın bakışı karşısında mağlâp olmak. Hayir! Wang'ı baştan aşağı bir alev sardı. Sert bir sesle: “Serbestsiniz. gitmiyorsunuz.. diyorum. Niçin Gideceğiniz. yeri söyleyiniz, kaç adam vere. yim; sizi götürsünler,, Dedi. Ksdım, ayni saf ve füsunkâr ba. si kışlarla Wang'ı süzdü. Ve: p — Siz de biliyorsunuz ki gide. cek yerim yok. Evim burasıdır. Ve ben de sizin esiriniz, cariyeniz, karınızım., Her şeyinizim.. Diyen sesi salonun tavanında güzel akis. ler yaparak dağıldı. i nl

Bu sayıdan diğer sayfalar: