2 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

2 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> 2.1.9 » — 2 Terimuz 939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 4400 Kr. O 1 Sene © 2800 Kr. ” say 1 0 * Ay w * 0 * TAy s0 * m ———————— Milletlerarası posta ittihadına dahli âlımıyan o memleketi için mböre bedeli müddet sırasiyle 0, 16, 9, 45 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 28 kuruştur. Cevap Için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi iâzımdır. Yer İNAL . Sergimizin Amerikada pa : Yaptığı Tesirler N evyork Beynelmilel Sergisin » de açılan Türk paviyonu. nun Amerikada Yaptığı tesi hak - kında bir fikir edinmek için Ameri. kan gazetelerini okuyunuz Bütün Nevyork gazete ve mec - müaları /paviyonumuzu beğenmek « te müttefiktirler, Bu bakımdan Nev» york sergisinde muvaffak olduğumu. za hükmedebiliriz. Bu muvaffakıyetimizin âmilleri şanlardır: Bir defa Türk paviyonu vaktin. de yetişmiş ve sözüm! tutmakta gösterdiğimiz sürat ve ciddiyet A - merikalıları hayran etmiştir. Sonra paviyonumuzun — orijinal şekli umumi bir alâka uyandırmış - tır. Bütün Amerikan gazeteleri, Türk paviyonunun: serginin incisi oldu - ğunda ittifak etmektedir, Amerikalıları en çok hayran e - den muvaffakiyet sırlarımızdan biri de yeni Türkiye hakkında onlar ü - zerinde bıraktığımız intıhadır. Nev. york sergisinin adi “Yarınki Dün - ya” dır. Sergide bilhassa yarınki “dünyayı yaratmağa ve göstermeğe e- hemmiyet — verilmiştir. o Sergideki Türk devlet paviyonu, serginin bu şi- arına uygun bir şekilde tanzim edil. miştir. Devlet paviyonunda hâkim slan fikir “Türkiyenin, yarınki dün. ya emar e İEP yenin bu yüksek ide - ale nasıl hizmet ettiğini göstermeğe hasredilmiştir. Bu fikri viyonun duvarları 3,5 x 2,5 genişli, ğinde fotomuraller yapılmıştır. Bunlardan birincisinin üstünde: “Demokrasiye doğru” yazılıdır. Bu, ebedi Şefimiz Atatürkün ve Milli Şe, fimiz Reisicümhur İsmet * İnönünün halk arasında alınmş resimlerinden, intihap Ve açık hava toplantıları na ait intibalardan terkip edilmiş bir | foto - montajdır. İkincisinin üstünde “Sulhe doğ. ru” yazılıdır: Bu yabancı memle - ketlerin şef ve devlet adamlarının de içim pas ; Türkiyeye yaptıkları resmi ziyaret » lere ait resimlerden ve sulh ve dost. luk muahedelerimizin fotoğrafların. dan terkip edilmiştir. Üçüncü panomuz Amerikalılar için pek şayanı dikkat olan “pole , rans”* mevzuuna tahsis © edilmiştir. Bu mevzu, Rum, Ermeni patriklerile Hahamhaşının ve bunların idaresin. deki dini müesseselerin fotoğrafları, üç dini reisin Türkiyedeki © vicdan hürriyetini izah eden imzah mektup. ları, Türkiyede türkeeden — başka dillerde çıkan gazetelerin başlıkla - riyle terkip edilmiş bir foto . mon. taj ile tebarüz ettirilmistir. Ve bütün) Jüzum 8 Y az gelince gözüm gön lüm ferahladı. Fakat bildiğiniz malüm se- beplerden, sade güneşe, kı - ra açık havaya, tenezzü- he ve plâja kavuştuğumdan dolayı değil... Kadınların bo- yunları tilkiden ve sırtları astragandan kurtuldu diye! K» İstanbul kadar gümüşü tilkisi ve kıvırcık kuzusu bol memlekete az rast gelinir. Sanki birisi bedavaya; öteki mezat mallarında sudan ucuza satılıyor. Tranivaya göz atınız: Sekiz hanım. dan altısı tilkili ve kuzuludur; ge- ri kalan ikisi de hiç olmazsa cep kapaklarına şerit kalınlığında bir astragan çevirmiş, yahut elbisesi. nin yakasına el ayası kadar bir til Ki eklemiştir. Üzerinde bir nebze tilki tüyü veya astrafan postu kır. pıntısı taşımayan kadın, eski za manda başı açık sokağa kadar mahcup ve ürkek! çıkanlar tilki ve astragan bir nevi uğur ve kısmet açıklığı muskası, bir “le - tiş kim geçenlerde bir ec- nebi bana şöyle demişti: “Kadın - larınızin tırnakları dikkatimi çe - kiyor; cilâlı ve boyalı olmayanma rast gölmiyorum; galiba eski kına yerine büna bir dini kıymet izale ediyorlar. Zira bizim ülkelerimiz. de el, ev işleriyle uğraşmağa'mec. bur oldukları hallerinden, kıyas - em - mazlar. Cilâ ancak elini soğuk sudan sicağına sokmayan bir re - fahlı zümrenin veya sanatı icabı boyanmağa mecbur olanların ziy. netidir.” Öyle sanıyorum ki kürk de bir takım şartlara tâbi olan elbise. lerdendir. Ama bana bakmayınız, gönlüm eömerttir; her kadın Ur. nağını boyayabilse ve vücudünü kürklere bürüyebilse memnun 0. turum. Hem diyemem ki tilki ona yakışmaz, astragan bedenine zera. fetle yapışmaz ve göz, soğuk, se - rin havalarda bu manzaradan hoş. lanmaz. Hayır, kışın kürksüz ka - dın, yazın kürk giymiş bir kadın kadar dikkati çeker; birinin bir eksikliği, ötekinin fazlalığı © ayni kuvvetle nazara çarpar, İtirazım şu noktada: Gümüşü tilki ve ast. ragandan bıktık; o biraz da başka cins, başka renk kürklere rağbet edilse... Hem artık bu ikisinin fi - yatlarını bilmeyen kalmadı: bili nende cazibe uzalır. düncü panomuz Türkiyedeki z — madde menbalprın! inkişaf için yapılan kültürel ve e- k ti la © hamlelerimize ahsis olunmuştur. İşte Amerikalıları fetheden m» vaffakıyet sırlarımızın en mz ri bunlardır. Bu sayede AM“ ştur. Bu ii v Çünkü irlardenberi “merikalının kafasında yer olan yanlış te * sükkiyi silip atmak kolay iş değildir” olduğu halde teferruat iki kusur için paviyonumu? Böstermeğe . u versite ları Universite aa ye cak yarın başlıyacaktır. Kamplar VU gene de Yedek Subay okulunda yapi” iacaktir. İkinci devre 25 temmuz? başlıyacaktır. ç , Yere rast geldikçe, bilmem i neden, bazısı fazla bir caka ile yürüdüğünden veya benim fena zehabımdan ma, * nedir, içimden ie peki “Bu, yedi yüz i liralik! Şu, üz! b Ki Şu, dokuz yüz! İleride. Hem kürke ücret tahmin edi . yorum, hem de te. Sırası gelmiş o Myeceğim! Omuz tülkilerini, bilhassa çiteele Tini zarafetle kullanan pek az... Buna çok dikkat etmeli, omuzda halı ve Sürd işi keçi | tüyünden battaniye taşıyan satıcıla.. *rın bunalmış, yüklü © vi düşmemelidir. Bazısı insana: “Ha. nım, çiftine ne vereyim?” Dedir . tecek bir ayak satıcısı tavriyle, göze sokarak, kabartarak. şisire rek fazla tüccerca gezdiriyor; kuy Fuklarından tutup muayene ede - ceğim ve bürunlarma fiske ataca- ğwm geliyor. (Tabii, tilkilerin.) HAFTANIN MUSAHABESİ Mevsimsiz Sanılan Bır ohbet: KÜ RK —- Yazan: ———. 'Refik Halid İ seve sananneeeneserenseaasanermasmn seve seen van samremsamme0n ven van ns0mreneeemea Azamet her ne bedel ve paha i- çin olsa yersizdir; fakat mostrası biraz ötedeki camekânda (300) e- tiketiyle teşhir edilen bir mal için hem yersiz, hem gülünçtür. Nas » rettin Hocanın meşhur “Ye kür - küm, ye!” hikâyesi (zamanında kürkler samurdandı ve © tavşan süyleriyle koyun postları boyamp kıvrılarak on iki ay taksitle gü - müşü tilki ve âstragan yerine ve. resiye satılmazdı Maamafih insafla (söylemeli Kürk bizatihi gösterişli, kabarık kibirli, kendini beğenmiş bir ku - rumlu nesnedir ve onun içindir ki bunu sırtına alanlar bir ikinci ku. rum ve kibirle şişerek ve âzame. ti katmerleştirerek sırtına Galat kulesini almış bir Beyazıt kulesi a. eaipliği takınmamalıdırlar. (Kürk mübalâğalı teşbihe çok müsait bir bahistir ama ben kuleleri, öyle ol. maktan ziyade arasıra düşündü. güm ©bir “manzarayı hatırla. yarak yazdım: Kışın karayel altın. GLAM eteNAERI Ye. ren çıplak ondamlı Beyazıt kule - sine ne zaman (o baksam onu bir örtmek arzusu duyarım ve Gala - ta kulesini kalın, sıcak bir gocuk yerine sırtına koymak imkânını 2. rarım”) iz zamanı kürk lâkızdısı, es. kiden pek te mevsimsiz sa. yılmazdı; ziru yazlık erkek kürk. leri vardı; pek hafif, nazlı, te masları serinletici, hoş şeylerdi. Bunlara açık renk ince © geziden kap geçirilir, sabahları yalı pen » cereleri önünde oturulurken veya köşk bahçelerinde gezinilirkin gi. yinilirdi; geceleri de syazda, $ dalda veya kâmeriyede sırta alı. nardir, Tabiidir ki Deli İbrahimin siyah samur devrine yetişmedim; fakat evlerde, gecelik entarileri üstüne kürk giyildiği zamanı bilirim; bi - lirim değil ben de giyinirdim. Sa. rı samur bir kürküm vardı; son - radan pijama ve rop döşambr mo. dası başlayınca akraba kızları a ralarında iyi parçalarını taksim etiler, bus ve manşon yaptılardı. Ahşap ve yirmi beş odalı konak - lar, he kadar gayret sarfedilse ta. mamile isinamadığı için evde bun. lara keyifle bürünürdük. Hem ya. ri resmi bir kıyafet te saylırdı, 0. hunla misafir kabul edilirdi, şu Şartla ki başta fes te bulunsun! Oldukça komik bir manzara teşkil ve oporet sahnesindeki tip » leri temsil ettiğimizi şimdi ben de anlıyorum, Hattâ şunu düşünü - yorum: O kıyafetler içinde nasl <iddi tavırlar alabilir, hattâ nasıl sevişirdik? Daha doğrusu bizi © fes, © kürk ve o entarilerle adam yerine koyup nasıl severlerdi? Bu kürklerin kıl tarafı içerde İdi; ayrıca pahalı kumaşlardan dış sarsflarına yüz kaplatırdık; ha» mımlar da öyle giyerlerdi. Kürkün Cinsi ancak kol © ağızlarından ve dü Kurandan belli olurdu. Samur. baska elma, vasak. sansar, ser. vi. herkesin bir kaç cins ve renk kürkü bulunduğu bu devrin ben son neslindenim. Hattâ (oOanamın yeşil ördek başından bir (o yazlık kürküne ancak rastlayabilmiştim; sandıkta parçaları kalmıştı, şan « janlı lâtif rengine ve kuştüyü te. masına bayılır, yüzüme, gözüme sürerdim. İşte bütün bu elvan elvan, şe. Kil şekil, cins cins kürklere gözüm alıştığı içindir ki zamane modası monoton gümüşü tilki ve astragan boyun atkıları ve mantolar bana biktirıci ve yorücu geliyor ve işte e bunun içindir ki yaz geldi, kürk gitti diye sevinç duymakta - yım. Şimdi tramvaylar © artık kürkçü vitrini ha - a Gr e iyor, güneş dokunuyor, bir neb. ze de yabancı göz ilişiyor, o baş - ka... Ben bu cihetten dolayı değil, renge ve hürriyete kavuşuldu di. ye memnunum. Ne olsa, ne kadar pahalısı, yine kürk giymiş bir in. sanda yarı vahşi bir hal, bir ipti. dai mağara adamı süreti vardir; belki siyrete de tesir eder. Bilmem size de öyle gelir mi, ben kürklü kadından birazcık yılarım; kumaş mantoludan daha çabuk kızacak, birdenbire dişlerini gösterip pen - çesini atacakmış gibi... Hem bu kan renkli, sipsivri, keskin ve el - lâlı tirnak arasında o pençe pe. lenk pençesiyle boy ölçüşebilir. Kürk sırtta, bir kuplan vücu » dünde gibi ahenkli eğilip bükül - meler, gerginlikler ve yumuşak - Yklar, bir o tenasüp, bir imtizaç göstermelidir; kemikler görülme, melidi, fakat sezilmeli; (o adaleler şişmemeli, fakat esnemelidir. Bi - haenaleyh, fikrimce, balık etini mek mıktarı geçen hanımlar ona rağbet etmemelidir. Postları mak. bul olan hayvanlar endamca da hep güzel, çevik, çelik, atletik ve estetik vücutlu mahlüklardır. Böy le olmayanlarınki daha ziyade ye. re serilir veya çadıra gerilir. Mareşal Göringin Polonyada &. yı avına gittiği o kürklü, heybetli ve hantal şeklini ve kıyafetini ha. tira getiren bir manzara oearzet. mek zevke uymuyor. Böylelerine bakarken göz, bir av Tevhasında gibi, elde bir tüfek ve yerde bir yaban dornuzu eksikliği duyuyor, yahut, Jules Verne'nin şimal kut. bunda geçen fenni romanlarından bir resim seyrettiğini sanıyor, de. kor içinde bir buz dağı eksikliği buluyor! Küzklü kadın sade endamlı de. gil, bir şürüyüş ustası da olmali - dir; ne fazla yalpa, ne diklik.. Bu. nun için de jağar ve kaplan gibi yürüyüşleri ahenkli (o hayvanları taklit ederek kürke uyan bir tabi. ilik dersi almalıdır. Bizde henüz hayvanat bahçeleri açılmadığı için kedilere müracaati tavsiye ederim, Görüyorsunuz a, kürkün epey. ce teşrifat ve şartlara uyması lâ» zim. B* kürk severlerdenim; bili. rim ki kürk güzel vücude &n çok yaraşan bir elbisedir. Şöy- le kanepe kenarına bırakilıvermiş bir kürkün o yumuşak, ılık, dal » galı kıvrımları ile boş ve ihmal - kâr duruşu bile cazibeli, (âdeta, başlı başına düşündürücü bir man zaradir. Sonra kürk kadar üstüne çiçek, bilhassa menekşe demeti ya raşan ve sürtündüğü pârfönü ken. dine has bir hararet ve mahremi. yetle, daha güzelleştirerek ve mü nalaştırarak saklayan “bir — libas yoktur, Cilde sürünürken (o âdeta mırıldanmasını işiteceğinizi sa - nırsınız, öyle canlı ve keyiflenme. ğe müstaittir. Zaten insan vücudünün örtün. mesinden hoşlandığı, tenine sü rünmesinden zevk aldığı, tek ya. kinlik duyduğu iki kıymetli şey, kürk ve ipek, nebati değil, uzvi . dir, hayvanidir. A e Şimdi, bilmiyorum, kiymetli kürkleri güveden muhafaza için naftalin ekerek azaba ( sokanlar hâlâ mevcut mudur? Kürk, &srı mızda buz depolarında saklanır Eskiden ne naftalin, ne depo var. dı; kalın torbalara sokulur, servi sandıklarda muhafaza olunurdu Sonra Kasım.geldi mi, eve de kürk çüler gelir, bunları açarlar, temiz. lerler, tararlar, tamir ederlerdi. Hattâ bu ameliyat esnasında oda. da muhakkak bir gözcü birakılır. dı: İyi parçaları aşırıp yerletine fonalarını dikmesinler diye... Alâ cinsten bir yeni beşliralık bo» yunda siyah samur beş, on altin değeşdi! Cok satılan bir Fransız mecmuasında “zibeline”, yâni sa. müur bir kürkün fotoğrafını belki siz de görmüşsünüzdür. — Altında kıymeti de yazılı; Bir milyon üç yüz bin frank! Şirinler. bence, ne renkte ve ne tinste olursa olsun, gü - müşülü veya mavi, Alaska veya Kamçatka hangi tilkiyi veya han. gi samuru, hattâ bütün kürkleri giydikleri zaman tavşan neslinin bereketine duayı unutmamalıdır . lar. Bir ecnebi gazetesinde oku . müştum: Kibar lokantalardan bi | rinde yemek yiyip çikmağa hazir. lanan bir madam, fazla âzametle garsona emretmiş: samurumu veriniz! Bunu İşiten ve kürklerin cin » sinden bilhassa sahtesinden pek İ. Yi anlayan metrdotel emri şu şe. kilde tashih ederek tekrarlamış: — Madamın tavşanını veriniz! Kürke ait fıkraların en meşbu. ru hocânınki olmakla beraber ik. bal ve içki sarboşluğunun yaptır - dığı lütuf ve ihsan vaatlerinin biç. liğini göstermek itibariyle şu fık. ra da hoştur: Eski vezirlerden birisi işret sofrasında iken huzuruna bir işi. sin mahalle imamı girmiş; içki te. siriyle cömertlik damarları kaba. ran paşa kâhyasına demiş ki: © — Yarın hatırıma getir, imam efehdiye bir samur kürk hediye edelim! İmam, ertesi sabah kâhyayı bül. muş, zorlamış, efendisinin yanma Sırası geldikçe ; Boğaziçine Dair Bir Yaz Yârenliği Ç ni sırmalı, yuları püsküllü, boynu Yazan : Aka Gündüz A' parası olup ta çok keyif etmek isteyenlere öğüdüm olsun: Çoluk çocuk; yoksu, eş dost Şirketihayriye vapurlarına kapağı atsınlar. Bir Anadolu yakasından Kavağa, bir Alınkum yakasından Köprüye dönmek ömür mü ömür, Keyif baldan tatlı, masraf bedava. dan bir kerte daha ucuz. o Piknik sepeti beraberinizde olmak şartile. Ben arada hir öyle yapıyorum. Klâptan ipli, ipek yelkenli kot. ram yok ki yangele Zeydün deyip volta vurayım, Gümüş bacalı, çifte köşklü mu. şum yek ki sadakor & pijamalara bürünüp peloş şezlonga aksangrav. biçimi kurulup Adaları, Modaları fırdolanayım. Anaforingen Gezelşaft şirketi. nin idare meclisi relsi değilim ki altın kakmalı, çift uskurlu yatı mı, Ege, Venedik, Nis denizlerine kapıp koyvereyim. Topu topu ikicik kanadlı, iki - cik pervaneli, beş altı arkadaşı ol. sun alabilecek bir tayyarem olsay dı bari. Öbür gelişte ben de bir Papelo . Aero . Anafor kumpan - yası kurup bu, yazlık işi sağlamak istiyorum. Fakat bilmem ki öbür geliş nasıl bir geliş olacak. Çarık - sız, çorapsız kalmak © ihtimali de var, Doğrusunu isterseniz şöyle on sekiz beygircikli bir Rols - Rol | otomebilim bile yek... ği Bir şimendifer alayım desem ray İster, travers İster, civafa İs. ter, asma köprü ister, tünel ister, istasyon ister, Atım olsa meydanım yok; mey. dan bulsam atım yok. k Hesap ettim, kita pettim, la, boncuklu bir eşek alayım dedim; “belediye yasak etti” dediler, Yarabbi! Beni yokluk yok olduğumu görerek © gönlü eğlendirmek için mi yarattın! i olur biraz da biz sencilen var'b.. Tuverelim. Teselli için olsun ağzı. mıza çalacak bir parmak balın lunmuyorsa bir kaşık kahveşeke « ri çalıver. Bir kaç dakika ağız tadı ile yaşadığımızı bilelim. uğ sokmuş; kendisi de perde arasın - dan dinlermiş: Kâhya: — Efendimiz, demiş, imam e- fendiye bir kürk vaat buyurmuş. tunuz. — Aldırma; gece sarhoklukla öyle bir halt etmişim! Bunu işiten ve kürk hülyaları ile sabahı eden imam dayanama. mış, başını perdeden içeriye uzat. miş, demiş ki: — Haltı siz gece değil, simdi ettiniz! Darılma tanrım! Tövbe! Bilir. sin ki ben arasıra böyle abuk sa, buk, ileri geri, ekşi acı söylenirim. Bu kadarcık zevki çok görmeye ,cek kadar ulusun Tanrim. © İşte yine bir gün böyle acı acı söylenip dururken ulu Tanrım hı lime acımış olacak ki karşıma bi zim Şirketihayriyeyi çıkardı. Bir kaç arkadaş ve bir dolucn se) Bir geziş gezdik, bir görüş gör - dük, bir eğlendik, öyle bir eğlen dik ki tadı damağımızda kaldı, P le güzel plâklarla bezenmiş rad. Yo gramofonlarına diyecek Orkestra mı, saz mu, söz mü? şey var, ve hiç birine para yor, Pek hoşuma gitdi, Bir ari daş dedi ki; / — Senin hoşuna giden radyo değil, radyoyu anafordan dinleyi. şindir, 4 Düşündüm. Doğru, o Anafı bu derece tatlı, hoşa gider şey duğunu ilk defa ve tatbiki öğrendim. Bir de kıdem ve peyda edenlerin keyiflerini dü; meli, Bravo anaforcular! Ak la, iş becericiliğinizle yaşayın. Yatın tadını çoktan anlamı; Meğer biz size fasik mahrum muzdan kazıp dururmuşuz, bur la beraber yine bizlere pek meyin! Firsat bulursak e boza pişiririz! Gelgelelim Şirketihayriy, purlarına, Dedim ya, şirkette yaz, geçen yazlardan çok d niş bir ilerleme var. Bu Boğaziçine de rağbet le ki bir gün gelecek ra, lodasi; gün de mıyacaklı ar, N Halka ucuzluğu, neşeyi, sıhha. ti tanıtan Şirketihayriyeye kanlılar ve nazik eşleri adına bi kücük ricada bulunacağım: (Devamı 7 incide)

Bu sayıdan diğer sayfalar: