2 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

2 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mmmz 12.17.99 TARİHTEN YAPRAKLAR TAN Avlayan Kuşu Avlandıran Acemi Avcı irin ultan Ahmedin avcı. liğe merakı pek büy Bir çok av köpeği, bir çok şahin ve birçok doğan beslerdi. Bunlar icin akla sığmaz masraflar yapardı. Me. #elâ köpeklerin hemen hepsi el maslı tasmalar, Hint kumaşından yapılma sırmalı bellemeler taşırdı, Tasmalara bağlı yularcıklar birer zincirdi. Gözde gahi doğanların kafesleri gümüştendi her kuşun hususi bir hizmetçisi vardı ve bu av hayvanlarının hün- kâr Bâzarındaki kıymetleri sadra. zamların değerinden yüksekti. Sultan Ahmet, uykudan uyanır, uyanmaz ilk iş olmak üzere, kö peklerin, av kuşlarının sihhatini, o geceyi nasil geçirdikleri hakkında- ki ağız raporlarını dinlerdi, Sadra- zamdan, ocaktan, şeyhüll gelen kâğıtları ele bile lerin, et yemiyormuş, Bunu İşiden hün- kâr, hemen suratını asardı. Hekim- başıyı ve onun emri altında galı- şan üç düzüne hekimi yanina ça. gırırdı, Sarı zağardaki dalgınlığın giderilmesini, yağız tazıya Iştiha verilmesini emrederdi. Eğer onlar bu emri yerine getirmezlerse ve köpekleri oynar, koşar bir vaziye- te sokamazlarsa mutlaka ceza gö- rürlerdi. PA bi a on keeklerinLar (1612) yılında kız Kardeşini Kap- tan Oküz Mehmet Paşaya vermek münasebetile yapılan büyük dü. ğünde bile sadrazam Nasuh Paşı- ya şu sözleri söylemişti: — Bir değil, bin düğün bir sür- gün avına değmez! Ve milyonlara mal olan düğün biter bitmez ava çıkmıya hazırlan. mıştı. Birincikânunun son günü idi. Her taraf kar içindeydi, Binç yakın köpek, yüzlerce şahin ye doğan, sırmalar ve elmaslar içinde yola çıkarılmıştı. Sadrazam Na. Suh, ikinci vezir Davut, dördüncü vezir Yusuf ve Halil Paşalar, hülislâm Mehmet Efendi, işta biz. lunan ve açıkta kalan bir çok ka, zaskerler, binlerce insan - köpeie. lerinin başında - mağrur ve mesut ava giden şonç hükümdarı selâm. nyorlardı. » Şey- itinel © Ahmet, av. günleri müddetince Yânındâ bulu. nacak vezirlere, hocalara bir pul kadar ehemmiyet vermiyordu. Kö. peklerile, kuşlarile meşgul oluyor. du ve onlara bakanl konuşu. yordu. Yalnız Şaban Dede adlı bir fasla yüz veriyordu, sik sık dervişe Yanına çağırtıp şıkalaşıyordu. i adama herkesten ve hatâ ziyade ehemmiyet ayetlıktan hiç anlamaz Hünkâr, bu cehaleti lence mevzuu yapıyordu kındaki derin bilgisini şey bilmiyen adamın Kula! ra katra akıtmaktan zevk 9 du. Av alayr konak konak Burgazda büyük bir ciri yapıldı. Bazusuna ve atına ” nep bu oyuna iştirak ediyordu Bir aralık sadrazam da meydana çıkt nümayiş yapmıya koyuldu. Kım»? ona Girit atmıya cesaret edemiyor du. Hünkâr bu vaziyeti E ce, sevke geldi, atını sadrazamın Üs tüne sürdü, O, kaçar gibi yap! hüskâr arkasından yetişip eiridi koltuğuna değdirdi. Atsa vurseak- & ve veziri incidecekti, Fakat “ca ba,, kaidesince bağışlidı. Sadrazam vermesi onun asındandı. bu hiçbir iağıcı kat- lıyor- ilerledi. oyunu güve“ zar e AŞ ; Yazan? | :M. Turhan ; TAN da attan inip hünkârın özengisini öptü, aban Dede bu sehneye bön bön bakıyordu. Sultan Ah. Nasıl oyunumu böğendin mi? O, bir kelime ile ve omuzlarını silkerek cevap verdi: — Anlamadım ki... Hünkâr gülümsedi edilmesi emrini yerdi. burada dört sürgün ve on yedi doğan avı yapıldı. Bin iki yüz ge- yik yüzden fazla yırtıcı kuş öldü- rüldü ve bütün Şarki Trekya do- laşıldı. 1 613 Nisanında İstanbula dö- nülüyordu. Bir köy kıyısında karargâh kurulmuştu. Hünkâr ve bütün maiyeti yorgundu, çadırla- rında uyuyorlardı. Köpekler kendi çergelerinde,. şahinler ve doğan- lar gümüş kafeslerinde, uzun sü- ren bir av mevsiminin hatıraları» nı düşünüyorlardı Yalnız Şübsn Dede uyanıktı. Hiç zevk 1 şu gezintinin ne zaman biteceğini tahmin etmi- Ye savaşarak (o çadırında tesbi çekiyordu. Bir aralık canı büsbü- tün sikildi z hava almak ih- tyaciyle dışarı. çıktı, çeşit çeşit Şadırlar arasında dolaşmıya ko yuldu, Güzel hava, ilk fecrin müte- veddit beyazlığından doğma o kıv- fak. renk, muhiti saran derin ses- #izlik Dedenin. hoşuna gidiyor- du. Çadırlarda ölüleşen hayat ile dışarıdaki bu canl sessizlik ayrı ayrı birer şilrdi ve Şaban Dede bu Me şuursuz bir iştiyak olaşıyordu Hünkâr en sevdiği şahinlerin bulunduğu çadırın yanına geldi vakit gök yüzünde bir ses belirdi ve Dede başını göğe doğru kaldı dı ve bir turna sürüsü gördü. İçle. rinden bir yol bilirin kılavuzluğu ile çift çift miş ve uzun bir sira teskil etmiş olan turnalar, sa- bahın ilk ışıklarına kaside okuyor- lardı. Dp ötüşen turnalari gö; ce söyle bir dürakladı, son- Ta nöbetçileri ve bakie: ola dötam Şurada, ar benüz uyuyan şahinler çadırına girdi, en ten çıkardı, göğe doğru ucurdu İçine —herkesin uyuduğu bir za- manda— bir turna düşürmek ve emeli gel- ra sunmak işti, Halbuki kalabalık turna sürü- süne —hele mesafeyi üp biç- meoden— Şahin uçurmak caiz de ğildir. Kuş hem yorulu cum ede: hem ka şa çıkamaz. N medin en sevgili sürüsüne yanaşır yanaşmaz iha- ta olundu, mükemmel sürette dö- vüldü, can çekişme vaziyetine ko- nuldu, zav: ten yuvarlarıp ayakları di şe ŞA aşik de ef İı kuş bu hel ile gök- ede bu felâketin sersemliği- ni geçirirken Hünkâr da ça- dırından boy göstermesin Zavallı Şaban, korkudan ölü şahi- ni hırkasının içine almış ve Hün- kârı titriye titriye o selâmlarışlı Birinci Ahmet, gözleri havada, Dedeye sordu: Galiba turnalar geçti. Sen de duydun mu? : — Duydum Sultanım. Hünkâr, teessürle başını salla- dı: — Uyku arasında” sesleri duy» dum, fikat uyanamadım. Vaktin- de yetişseydim şu bizim genç şa- hini uçururdum, bir iki turna dü- şürürdüm. Şaban Dede bu sözleri duyunca | Hırkasına sardığı ölü kuğu çıkar - di — Ben de, dedi, sizin gibi dü- şürdüm, şahini uçurdum. Fakat tam uçurmuşum, çünkü geriye ö- lüsü geldi! Boğaziçine Dair Bir Yaz Yârenliği (Başı 5 incide) purlarından bir kaçının üst gü. verteleri ortasındaki kanepeler - den dört beşini yaz için kaldırım. Buraları linoyumlu birer dans pis. ti haline koysun, Çok hayır dua ve | teşekkür kazanır. Vapur güzel, saz enz güzel, çiftler uygun, meşe gır- la, hepsi fıkır fıkır kaynaşiyor a- ma dans edecek yer yok, Dans de. vip geçivermeyelim, bu o mesele, mihvereİlerin bol keseden düny paylaşmağa kalkmalarından da - ha önemlidir. Gerçek ve öz milli olan şirketimizin bu sevabı da İş- eceğini kuvvetle umuyorum. Düşünün bir kere: Temiz va - pur, Boğazici, güzel hava, saz söz, üstüne üstlük te Ankara birası, Bursa kaşeri, Ayvalık zeytini, çav- dar ekmeği, Afyon maden vesaire. suyu, az geçireceğe benziyor, şeytan kulağına kurşun! — 7 mm mmm eniz Bayramında | e Kahraman deniz erlerimiz Taksimdeki merasimde yürüyüş halinde - ği » en Slm DORA b bes çifte yarışına iştirak eden teknelerden biri

Bu sayıdan diğer sayfalar: