21 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

21 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21.7.1939 21 Temmuz 939 TAN ABONE HEDELİ Türkiye Eçrebi 1400 Kr. oOİ Bene (o 2800 Kr m * Bay 10 w * Bay sw * “e ray m “ Milletlerarası posta ittihedıra dahil olmıyan o memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, * 3.5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul iüvesi Kizımdır. KL A AİN İNİ İngiltere Hazır imdiye kadar totaliter devlet- ler İngilterenin hazırlıksız 0- luşundan istifade ettiler. Kuvvete dayanarak blöf yaptılar, İngiltere hazır olmadığı için bu blöflere mü kavemet etmektense, işleri sulh yo- lile halletmeği tercih etti, totaliter devletler bu sayede dileklerini yeri" ne getirmeğe muvaffak oldular. Fakat şimdi İngiltere, artık hazır bulunduğunu ilân ediyor, Donanma. sı harbi göze alabilecek derecede 15- lah edilmiştir. Hava kuvvetleri, kor- kusuzca totaliter devletlerle boy öl çüşebilerek © dereceye £ varmıştır. Fransa ve Polonya da kara kuvvetle. rini bir harp için hazırlamışlardır. Binaenaleyh, demokrasilerin zaaf devri geçmiş, artık totaliter devlet- lerin blöflerine müsamaha zamanı sona ermiştir. Bu vaziyet demokrasilerin (akti. ğini de değiştirmiştir. Şimdiye ka- dar daima totaliter devletler nümu- yiş yapar, demokrasiler tedafiide kalmayı tercih ederlerdi. Şimdi rel ler değişti. Demokrasiler nümayiş yapmağa ve totaliterler seyirci vazl- yeti almağa başladılar. İngiliz bom- ba tayyareleri Fransa üzerinde mun. tazam uçuşlar yorlar. Fransız tayyareleri Londraya hücum tâlim- leri yapıyorlar, Polonya bir milyon askerini daima seferber halde bu lundurarak Danzigi müdnfaaya ha. zır bulunduğunu tekrar edip duru: ları mütemadiyen kuvvetlerinden bahsetmeği bir usul haline getirmiş bulunuyorlar. Buna mukabil Mussolini artık ko. nuşmuyor. Hitler ise, geçen gün Al- man sanayi sergisinde irad ettiği nu- tukta harbe ait bir kelime bile söy- lemekten çekinmiştir. k Demokrasilerin bu nümayişleri yapmaktan maksatları, Almanyaya artık yeni bir Münih yaratmanın im. kânsızlığını anlatmaktır. Çünkü Hit. lerin hâlâ ağustos ayı içinde, Münih konferansından evvel olduğu gibi, orduyu hudutlara yığarak demokra. sileri korkutmak istiyeceği ve bu suretle yeni bir Münih konferansına doğru yürümek İstiyeceği kanaati vardır. Hitlere bu devrin artık geç- miş bulunduğunu anlatmak için de. mekrasiler hiçbir fırsatı kaçırmıyor. lar. Demokrasi ricalinim ikide bir tanhhütlerine sadık kalacaklarını tekrar etmeleri, harp hazırlığı hak. kında malümat neşretmeleri, bir ta- arruz vukuunda derhal harekete ge. çeceklerini bildirmeleri, bu tehlike- li havayı izale etmek ve Almanlara hakikati anlatmak içindir. Almanya vaziyeti anlamış mıdır? İngiliz ve Fransız ricalinin bu hare- ketlerinde samlmi olduğuna kanaat getirmiş midir? İşte yarının mukadderatını tayin edecek olan mesele, bu suale verile- cek cevaptır. Hitler artık blöfün hir harp çıkarabileceğine kani olmağa başlamışsa mesele yoktur. Harbin ö- nüne geçmek mümkündür. Fakat hâ- lâ blöfle dâvasını kazanabileceğine kanise o vakit tehlike büyüktür. Şimdilik zevahir, tehditle iş görebileceği kanaatinde bulunduğunu göstermektedir. Çün- kü gerek İngilterenin, gerek Papa- nın ve gerekse Polonyanın, Danziğ meselesini sulhen hal için bıraktık. lari açık kapıdan istifadeye yana mamıştır. Dâvasını sulhen halle ya- naşmaması, onun hâlâ tehdit İle İş görebileceği zannında bulunduğunu gösterir. İşte yarınn en büyük tehlikesi buradadır. Hitlerin hâlâ; Japonya, Uzak Şarkta İngilterenin nüfuzunu kırmak için mütemadi. yen hâdiseler çıkarıyor. Fakot, İngiltere de Uzak Şark menfaatleri do- F ransada müfrit partile- re mensup gazeteler, birbirlerini daima bir takım yabancı devletlere satılmış olmakla itham ederlerken bu nevi partilerle hiçbir alâkası olmıyan; bilâkis gayet ağır yar # savlan iki gazeteden birer muhbir on gündenberi casuslukla it- ham edilerek tevkif . edilmis bulunuyor. Bu iki gazeteden biri dış politi. kadaki ibtisası ve Fransa Hariciye Nezaretine bağlantısındaki sıkılık ile maruf olan Le Temps'dir, di- Beri isa yüksek Fransız sosyetesinin çok sevdiği, edebi ve siyasi dedi- kodulara sahne olan salonlara de- vam eden züppelerin ellerinden dü. şürmedikleri Le Figaro'dur. Gerek Le Temps, gerek Le Figs- ro Paris askeri müddelumumisi ta- rafından tevkif edilen gazetecilerin müesseselerine olan nisbetini inkâr edememekle beraber, kendilerine verilmiş olan vazifelerin ebemmi- yetsizliğini tebarüz ettirmeğe çalı. şan birer tavzih neşrettiler. Bunu Fransız Başvekilinin Fransız mil. İetine hitap eden bir beyannsmesi takip etti. Bunda Franss Ksikümeti- nin neşriyat âleminde tam bir te- mizlik yapmağa karar vrediği açık. ça söyleniyordu. Yine bugünlerde Alman gazetele- ri mihver devletleri efkârı umumi- Yesini “Nervenkrieg — Sinir mu- harebesi” adını verdikleri bir teh. likeye karşı dikkatli olmağa davet #tmekte ve Alman propaganda ne- zâreti tarafından dünyanın her ta- rafına şu tarzda yazılar gönderi) mektedir “Almanya da demokrat devlet. lere karşı bir sinir harbi açmasını bilir. Fakat biz böyle bir harekete lüzum görmemekteyiz. Zira Alman milletinin manevi kudretini ve her ihtimale karsı hazır bulunduğunu biliyoruz. Bilhassa İngilterenin bi- ze karşı gittikçe genişlettiği ve şid- detlendirdiği sinir harbi neticesiz kalacaktır.” B undan bir bucuk yıl önce Moskovanın, Rusyadaki ga- zeteci kadrolarında yaptığı temiz- lik #meliyesi de unutulmamıştır İ sanıyoruz. Ayni tarzda bir temizlik İtalyada ve Almanlar mârifetile İbugünkü oÇekoslovakyada da ya- İ pılmıştar. Ve yine biliyoruz ki su Janda her millet gerek kendi hudut- ları içinde çıkan gazete ve mecmu- aların. gerek basi çikan gazele, mecm, kâffesini satır satır okumakta ve her memlekette satırların afasını o. kumak fenninde mahir “mütehas- ss” lar gittikçe çoğalmaktadır. Bu hâdiseler, her memleket İçin şü anda en hayati addedilen dik- katlere mevzu olan şeyin Danzlg- den, Akdenizden, Pantelarya, Fi- )istin ve Tuna ile tayyare, denizaltı, zehirli gaz ve salreden evvel gazete ve gazeteci olduğunu gösteriyor. Evet... Şu anda her devlet kendi hedef ve telâkkileri hakkında gerek kendi fikir muhitlerinde ve gerek yabancı fikir muhitlerinde yapılan neşriyatı en ön plânda tutmaktadır. Bu hal Afrikada da, Avrupada da, Amerika, Avustralya ve Asvada da böyledir. Altı ay önce bir Fransız gazetesinde çıkan beş altı satır yü- zünden Tahranın Parisle olen siya- si münasebetlerini nasıl derhal kes- tiği unutulmamıştır. Almanyada D. N. B. dairesinin itimadını kaybeden gazeteci ya bir temerküz kampına gönderilir. va izi belirsiz olur, yahot ta başı bal. ta ile kesilir. Avusturya ve oÇekoslovakyanın feci âkıbetleri akabinde hayatları efca bir tarzda nihayet bulan mü- nevverlerin yüzde yetmiş beşi gaze- teci olmuştur. Ve bu devletlerin devamı lâzım geldiğine dünyayı İ- nandıran de bu olmuştur. Zira gaze- teeileri satılmağa ölümü tercih et- mişlerdir. 1 924 yılı sonlarında Fransanın komünist gazetesi L'luma- nitö'de o devirlerde komünist âle- sinin mühim münevverlerinden sâ- ylan Boris Suvar'in “Fransiz mat- buatının para ile satılışı” (1) başlığı altında yirmi, otuz makale neşret- mişti. Çarlık Rusyasının gizli dos. yalarına dayanarak yazılmış olen bu makaleler o tarihte Fransada birçok dedikodulara sebep olmuştu. Suvarin bilhassa Çarlık Rusyasının meşhur gizli emniyet teşkilâtı olan Ohranadaki vesikalara dayanarak yazdığı bu makalelerde Fransanın çok tanınmış başmuharrirlerinin hangi gün hangi makalenin hangi satırını ne gibi bir yabancı men- Yazan: Nizamettin Nazif Bir Uzak Şark meselesi daha: “— Aslanın kuyruğunu acaba nasıl kıvırabiliriz?,, Jeyısiyle oradaki süluzunu hilökis takvi; Uzak Şark hüdiselerini çalışıyor. Karikatür bat etmişti. Gariptir ki aradan dört beş yıl geçince kendi" siyasi düş. manları da onun makaleleri hak- kında Başka vesikalara dayanarak aşağı yukarı ayni neticelere ulaş- mışlardı. Ahmet Rıza Beyin, Abdülhamit devrinde Le Matin gazetesinin Yıl. dız sarayı ike olan devamlı münase. betlerini bir hayli tenvir etmiş ol duğu da burada hatırlatılabilir. Yi- ne Fransada Umumi Harp esnasın- da Le Journal gazetesinin Lenoire ile Bulo paşa tarafından nasıl sa. din alındığı ve bu yüzden radikal Fransız partisinin meşhur liderle- rinden Malvi ile Kayonun ne suret- le divanlili'ye sevkedildikleri unu- tulmamıştır, Bilâhare Başvekil ve nikayet kısa bir müddet icin bir nevi faşist olan meshur Tardieunün de gazeteciliği sıralarında Osmanlı devleti lehine nesrivat yanmak için tediye edilmiş olduğu rivayetleri unutulamaz F ransanın, Umumi Harp yılla. rında Moskova sefirliğini yapmış olan Maurice Paleologue, bir kısım hatıratını ihtiva eden Le Russie des Tsar adlı üç cildlik ese- rinde, Rusvada efkârı umumiye ü- zerinde müessir olmak icin zaman zaman basvurduğu careler arasında matbuat ile olan münssebetini de hafif tertiy anlatır ki bu satırların hicbiri Carlık Rusyası matbuatının lehinde tefsir edilemez. Görülüyor ki ortada bir gazete ve bir gazeteci meselesi vardir ki böy- le bir meselenin oluşu bir memleket Münevver sınıfının vatan mubab- betinden mahrumiyetine ve olma- Yışi bir memleketin fikir ve duvcu âsâletine delâlet ediyor. Fikir ve kalem hürriyeti asla hu. dutsüz değildir, Hiçbir muharrir, içinde bulunduğu muhitin umumi temayülleri aleyhinde veya mey- danda açıkca gözüken milli menfa- âtlerin zıddına yan yazıp” — Efendim... Benim İçtihadım bu. Diyemez. Fena nivetlere, el altın: dan dağıtılmış paralara »ırh giydi. Ten bu nevi fuhuş hürriyetlerine " niş hürriyetin ve, hiç değilse muhafazaya bu şekilde hulâsa ediyor. EN KUVVETLİ Muasır Devlet müsaade edilemiyeceği | bilinmeli- dir. » Eğer efkârı umumiye ile devam- lı teması olanlara karşı, bu sahada bugüne kadar âdeta “bir nevi lâü- balilik ve kayıtsızlık suretinde da- hi tefsire müsait” bir nevi çok ge- tarafdarlığını. ve bayı lığını yapmış olan Fran- sa bile şiddelli bir. aksülâmel du- yarsa ötedenberi fikir ve söz saha- sında milli disipline tarafdar olmak gibi rehakâr bir yol tutmuş olan- lar elbette daha şiddetli ve dikkat- Ni olurlar, şte gazetecilik bunun için güçtür. Yoksa havadis top- lamak, bunlara başlık koymak, dört fıkra, beş tefrika ve iki makale ile sayfaları gelişi güzel doldurup mü. vezzie dayamakla hulâsa edilen ba- şıbozuk gözetecilik çok kolay ve. kârlı bir iştir. Gazeteci niçin bugün ulu bir sa- natkâr olmuştur? Zira bütün mali ve ticari zorluk- larına temiz kalarak göğüs geren ve geceyi gündüze katarak kafasını mütemadişen o memleket işlerile yoran, vücudünü yıpratan insandır da ondan, Açık ve kapalı Sayısız tesadüfle. rin ortasında bulunan gazeteci, is- ter yabancı olsun, ister şahsi her- hangi bir ihtirasın anaforuna tutul- mayan insandır. Hedefi memleketin şerefi ve refahı, meşalesi milli gu- rur ve endişesi mutlaka umumi menfaat olan gazeteci, her şeyi za- manında düşünmekten kendini dü- şünmeğe vokit bulamıyan fcragat sahibidir. Böyle olmadığı anda onu azami şüphe ile görürüz. Gazeteci öyle bir nsan olmuştur ki ya azami itimada muhataptır ve vardır yahut değil dir, yoktur. Milletler eskiden yalnız orduları. na güvenirlerdi. Umumi Harp gös- terdi ki ordunun kullandığı en kah- har silâh efkârı umumiye debbo- yunda saklıdır. Gazeteci ordu kad. rosunun o itimatlı unsurudur ki bu en kahhar silâhları saklıyan debbo- yun şifreli anahtarı kendisine her- gün, her an teslim edilmiş gibidir. İşte dünyanın ister humbara ile, ister para ve gümrüküile giriştiği bütün savaşlarda #leri kol neferi o- larak çalışan gazeteci. En kuvvetli muasır devlet. gaze. cecisi yabancı menfaate satılmayan devlettir, SERBEST SUTUN: Niçin Talebe Konferansları TertipEtmiyoruz? Yazan: 4. Tataroğlu A m ve Amerika mekteple- rinde talebeyi cemiyet içinde söz Söyletmeğe | alıştıracak | talebe konferansları tertip edilir. Bu usul, halihazırda dünyanın hemen her ye. rinde, bilhassa İngiltere ve Ameri- kada daha geniş bir surette tatbik e- dilmektedir, Amerikalılar ve İngiliz- ler mektepte okuduğu müddetçe ta. lebeyi güzel söz söylemiye teşvik e- derler. Şüphesiz bunun faydası çok büyüktür, çünkü #alehe tarafından verilen bu konferanslar talebenin cemiyet içinde serbestee söz söyle mesine yardım edecektir, Bu konferanslar şu şekilde verilir; Sınıf öğretmeni sene başında veya- hut üç ayda bir hangi talebenin han. gi ayda, hangi tarihte ve ne mevzu hakkında konferans o vereceğini ev- velden tanzim eder. Bu mevzular | talebenin bilgi seviyesine göre öğ- retmen tarafındafi bulunup talebe- nin kendisini en çok alâkadar eden bir mevzuu seçmesi tavsiye edilme. lidir. Herhangi bir mevzu hakkında bilgisi az olan talebe mektep kütüp- hanelerinde bulunan ansiklopediler. İden ve ilmi kitaplardan istifade ede- cektir. Seçtiği mevzuunu yakından alâkadar eden yazılar ehemmiyetle tetkik edilip not edilecektir. Talebe tarafından arkadaşlarına hitaben verilen bu konferanslar yir. mi dakika kadar sürmelidir. Konfe. ranslarda sınıf öğretmeni İntizamı temin etmiye mecburdur. Bu konferanslar iki şekilde veri: lir: 1) Direkt olarak ranslar, 2) Münakaşalı konferanslar. Münakaşah konferanslar şöyle ya, pılır:” Talebe konferansını bitirdiği za5 man sınıf öğretmeni konleransçıya sual sorabileceklerini talebelere söy. ler. Sual sormak isteyen talebe inti- zamı bozmadan, nezaketle konfe. ransçıya sual sorabilir. Konferans veren talebe de bilgisine göre arkas verilen konfe | daşını lalmin eder. Eğer konferanset arkadaşının suallerine cevap vere- mezse o zaman öğretmen onlara ce- vap vermiye çalışacaktır. Bu verilen izahat tahtaya çizilen resimlerin yar. ımı ile de verilebilir, - En nihayet sual sormak İsteyen bulunmadığı o takdirde © öğretmen konferansı beğenip fikirleri kabul eden talebelere el kaldırmalarını söyler. Ekseriyet fikirlerin beğenilip kabul edildiğini gösterir. Ortamektep ve liseler için İngil tere ve Amerikada kabul edilen kon. ferans şekli ikincisidir. Okullarımız. | İda, her iki şeklin de talebeye büyük faydalar temin edeceğine o kanlim. Bilhassa kendilerine cemiyet içinde serbesiçe söz söylemelerine yardım edecektir, Bugün İngiltere ve Ame. rikada muvaffakiyetle tatbik edilen bu usulü biz niye mekteplerimiz için tatbik etmiyelim. Bunu sayın Maa- rif Vekilimizden bekliyoruz. Tren, Bir Çobanın Kafasını Kopardı Niğde, (TAN) — Toros Ekspresi buraya gelirken, Niğdeden beş kilo metre mesafedeki Aktaş köyü civa rında bir kaza olmuştur. O köyden Muharrem oğlu 8 — 9 yaşlarında Naim Çamur, sabahı sa- öt 6,5 unda, 50 kadar koyununu ot. latirken uykusu gelmiş, tam keskin bir virajda, başını rayın üzerine ko- yarak uyumuştur. Ekspres her ne kadar virajı yavaş geçiyorsa da tren durdurulamamış ve Üzerinden geçince, çocuğun kafası ç gövdesinden ayrılarak bir kaç metre ileriye fırlamıştır. Bu yüzden ekspres, Niğdeye dört #sst gecikerek gelmiştir. Şayanı dikkat bir nokta var: Ge çen sene ayni yerde yine bir çocuk başını böyle raya koyârak uyumuş ve bir otoray tarafından'ayni şekilde başı koparılarak öldürülmüştü.

Bu sayıdan diğer sayfalar: