11 Ağustos 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

11 Ağustos 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——z 11.8.939 bu DüşmanSaflarındaPanikBaşlamıştı İZGAL Kİ ld Tefrika No.131 Düşman, Müdafaa: Hatlarını Kuvvetlendiriyor, Bizimkilerde de Muvaffakıyet Ümitleri Çoğalıyordu O günlere kada? ellerine almadıkla- rı sapanlara sarılmış, tarlalarını sürmüş, ekmiş, biçmiş harman et. mişlerdi. Yalnız kendilerini değil, hepimizi sevindirmiş, ordularımızı milletimizi beslemişlerdi. Hizmet ve ikları bununla da kalma. Diğer tarafta, yaz ve kış de. memiş, soğuk ve sıcağa ebemmi. yet vermemiş, yettiği develer ve hayvanlar, sürdüğü kağnılar ve arabalarla canını ve malını foda ederek cephelere erzak ve cephe. ne taşımışlardı. Sırasında © ağır yükleri omuzlayip sırtlamaktan, dağ ve bayır aşip koşmaktan da sakınmamışlardı. Umurludan ilerliyen binbaşı Hakkı Bey kumandasındaki kuv- vetlerimiz de, o gün geç vakif, mu kabil kuvvetlerle temas hasıl et. miş, Kepez sırtları ile cenubundaki Aydın - Nazilli yolunun iki yanla. rında muharebeye girişmişti. Fakat bu temas, Tellidede ve telsiz tel, graf sırtlarında sabahtanberi de. vam etmekte olan harp üzerinde, lehimize bir tesir yapmış değildi. Oradakiler, yine muannidane bir mukavemet gösteriyor, fedakârla. rımızın tsarruzlarını önlemeğe uğ. raşıyorlardı. V akit, ikindiyi bulmuştu. mü dafiler de cidden yorulmuş ümitsizliğin verdiği son bir cesa. retle tehlikeli bir teşebbüse ko. yulmuşlardı. Tellidede sırtlarının ağaçlık yamaçlarından ansızın ile. ri sürdükleri bir kuvvetle, Yörük Ali Efe ve komiser Hamdi Bey wifrasa) İm İeleleielerr bir gedikten tlerlemişler ve ber i- ki müfrezenin yanlarını ve gerile rini tehdit edecek bir vaziyete gir. mişlerdi. Akıllarınca bu hareket. le, hücum hattımızı biraz olsun geriye çekilmek O mecburiyetinde bırakmak istemişlerdi. Fakat... Çine köylerinden ve Koçarlıdan birbiri ardına gönde. rilen gönüllülerle bu teşebbüsten biraz evvel kuvvetlendirilmiş olan Yörük Ali Efe ve Hamdi bey müf- rezeleri, kendilefini çevirmek ve gerilerine düşmek teşebbüsünde bulunan bu kuvveti de, şiddetli bir yan taarruzu ile dağıtmışlar ve geriye püskürtmüşlerdi.. Bu kuvvet, kendisini tamamiyle im- ha edilmekten, ancak ağaçlıklar arasına sığınarak kaçmak suretile kurtarabilmişti. Gözönünde vuku. bulan bu paniğin, müdafilerin maneviyatı üzerinde menfi bir te. sir yapacağını hisseden, mukabil taraf kumandanı, müdafaa hattı, ni derhal kuyvetlendirmis, muka- vemetini artırmıştı. Fakat, bu panik ayni zamanda bizimkilerin de muvaffakıyet ümitlerini kuv- vetlendirmişti, Bu esnada, açıktan ve yandan yapılan âni bir hücum ile, telsiz telgraf sırtındaki müdafiler, zafe. ri mevzileriyle beraber Türk silâh. larına bırakıp gitmek mecbüriye- tinde kalmışlardı. :) Bige telgraf sırtındaki mev. zilerin düşmesi, nede olsa, Tellidededekilerin © maneviyatını sarsmıştı. Bu zâafı sezinliyen Yö- rük Ali Efe, tam akşam vakti, mevziin iki yanlarına yaptırdığı hücumlarla mukabil kuvvetlerin sarsılan meneviyatlarını tamamiy- le ve ümitleriyle birlikte kırmış- | hı. Biraz sonra da, mevzilerinden çıkarmış ve önüne katmıştı. Orta- lık kararırken, müfrezelerimiz E- mir köyünün şimal sırtlarını da almış, mukabil kuvvetleri, Emir köy deresinin yataklarına savurup atmıştı. Müfrezelerimiz tarafından bu suretle işgal edilen sırtların $ar- kından yani, Tepeköy, Çerkesköy cihetlerinden ilerliyen mülüzim Kadri bey kumandasındaki toilli müfrezelerle Zeybek gönüllüleri- miz de karşılarındaki kuvvetlerle çarpışâ çarpışa Aydına yaklaşmış- lar ve hattâ şehrin islâm ahalisi ile irtibat tesisine bile muvaffak olmuşlardı. Fakat, birbiri ardına takviye edilen mukabil tarafın mukavemetini o sirada tamamiy. le kırıp, şehre girememişlerdi. Şiddetle müsademeye devam e. derken akşam olmuştu. Ortalık i- yice kararmış, iki tarafta olduk. lari yeride kalmıştı. Gece tam bir sükünetle geçti. H ziranın yirmi dokuzuncu günü, daha gün oşirken başlıyan muharebenin birinci saf- hası, mukabil kuvvetlerin Aydı. tın kenarına kadar sürülüp, atıl. ması gibi tatlı bir muvaHfakıyet ie neticelendi. Dünkü muhsre - benin verdiği muzufferiyet neşesi fedakâr erlerimizi, yiğit Zeybek. lerimizi büsbütün arslanlaştırmış- tı. Yine dünkü muharebenin eirü- fa yayılan muzafferiyet haberle. ri civarın köylülerini coşturmuş, takımı takım erlik meydanına koş- turmuştu. Bu sebeple,“ o günkü muhsrebe daha sabahtan şiddet. lendi. Bilhassa, şehrin cenubun - daki o bakçeler arasında bulunan nizamiye kuvvetlerimizin taarru. zu, müdafilerin gözünü fena hal. de korkutmuştu. Bu sebeple de, müdafi kuvvet- lerin kumandanı, efradının möne- Viyatını arttırmak, devam eden "taarruzumun şiddetini biraz olsun kırmak maksadiyle, o günkü mu- harebede töp kullanmak lüzı nu hissetti ve derhal, bal A. rasında ilerliyen © kuvvetlerimize toplarını çevirdi. Fakat, patlamağa vuşuyan top- ların sesleri, kumandanın hiç te umduğu neticeyi vermedi. Feda. Ö dü i kârlarımız, top gümbürtülernii a- ciz içinde kıvranan düşmanın i. hiltileri saydı ve hücumlarını büs. bütün arttırdı. Karşı taraf kumandanı, erleri- mizin böyle gürültülere papuç bi. rakacak takımdan olmadığını ve son bir ümitle ateşe geçirdiği topların da kahramanlarımız üze» rinde hiç bir tesir yapmadığını görünce, bütün ümitleri kırıldı. Sehrin zorla elinden alınacağını derhal anladı ve şehrin müslü. manlara ait kısımlarını yedi ye- rinden kundakladı. Toplar, yine gümbürdüyor, müs. liman mahallelerinden yer yer dumanlar, alevler yükseliyordu. Bu vaziyette zavallı müslümanlar, selâmeti, kendilerini kurtarmak için öteşlere bile salmaktan, atıl- maktan çekinmiyen kardeşlerinin ş 222222232223223 2225 v : HİKÂYE R v : o Köşebaşındaki Kadın : 8. Yazan: Zoe Farmar - Çeviren: Cevat Şakir : 3332233333334 o ir insan hakkında şu ve bu fikri peyda edersin, bir gün gelir, o insan kendisi hakkın. da edinmiş olduğun fikirleri kırar geçirir. O zaman kizar mısınız kizmaz mısınız? İşte bu oyunu bana Anni Smile oynadı. Onu dokuz sene evvel tanımış. tım. Dostlardan birisi dedi ki: “Terzi mi arıyorsun? Hiç düşünme sana Anni Smici tavsiye ederim. Kanat çırpışı gibi yakışıklı ve çe- vik bir kadın. Elbiseyi şöyle iste- rim dedinmiydi, elbiseni şıpın işi biçilmiş, dikilmiş bil. Şaka değil kadında göz var. En pahalı terzile. rin diktiği bir elbiseyi göster, Böf- le isterim de. Elbiseyi gidip siz dik diniz diye pahalı moda terzisine götür, elbisenin kendisi tarafından dikildiğine onu kandırırsın hem de ucuz mu ucuz, Bu kadar az para ile nasıl yaşadığı şaşılacak şey ya. hü. tarafına kaçmak ve siğinmakla ye Şeeaiyepi üntrina .ben, bulmuşlardı. Kısım kısım şehri terkediyor, kenar o mahallelere, cenup istika. metindeki bahçelere doğru koşu. yorlardı. Ne yazık ki, bu esnada, müdafilerin (bir kısım &teşi de bunların üzerine, hem de pek in- safsızca çevrilmişti. Kadın. çocuk ve ihtiyarların çığlıklarına ehem- miyet bile verilmiyordu. (nsanlık mefhumu unutulmuştu artık. üdalilerin bu hareketleri, le- himize devam eden muha. rebenin .cereyanını bozmamak, İ.. çin, bizim tarafı da top kullan- mak zâruretinde “ bıraktı. “Fırka | kumandanı, © Menederes köprüsü karargâhında bulunan on buğuk. luk İskoda obüs takımımı istedi. (Devamı Var) Dizanteride Perhiz ve İstirahat Hekiminiz rahatsız olduğunuzu haber alıp ta, dizanteri hastalığı- Bı teşhis ettiği vakit ilâçlarla bir- likte istirahati ve perhizi de ter. tip eder, Fakat hekim bulunamı. yan yerlerde yahut, bulunan yer. lerde de, hekim gelincey* kadar istirahati ve perhizi ke! il şünmelisiniz, Bir kere, karın ağrısı ve burun- tu başladığı vakit, ateşe ehemimi. yet vermiyerek, sancı da geçer di- yerek işe, güce devam etmek pek yanlış olur. Hareket ettikçe karın ağrısı artar, İstirahat edince bar. sakların otakallüs etmesi azalır, sancı azalır. Onun için sancı başlaymen, di- şarıya çıkmak bile olsa, derbal Yatağa girmeli; Uyumak, ne kadar çok uyumak kabil olursa, © kadar iyi. Uykuda her rahatsız- lık hafifler. Dizanteri sonradan müzmin olduğu vakitte de, yine mümkün olduğu kadar çok istira- hat lâzımdır. Erken yatıp geç kalk- mak, yemeklerden #onra uzanım. Karın ağrısına, buruntuya kar. $ karın üzerine sıcak pek iyi ge- lir. Kuru sıcak tuğla, tabii, ağır gelir, Onun yerine ile dolu yassı tenekeden for, yahut-kuru havlu... Daha iyi. si sıcak suya | batırılmış havlu... İsterseniz sıcak keten tohumu lâ. Pası, Kimisi de binde yedi gram nisbetinde tuzlu su ile aşağıdan tenkiye ile rahat eder. Dizanteri müzmin olduğu vakit, kaplıcalar iyi geli, m bazılarının dizanleriye karşı mahsus faydalı tesirleri vardır. Hangisi olduğu | bilinemeyince, her hangi bir sıcak kaplıca, me- selâ Yalova, Bursa kaplıcaları, Sı- cak olsun da... Bir taraftan da, Şüphesiz, te. mizliğe'pek ziyade dikkat etmek lâzımdır. Hem hastanın kendisi i. «in, hem de etrafındakileri koru. mak için... Her di gittik- ten sonra elleri sabunla yıkama- dan, arkasından ellere alkol dök- meden önce hiç bir şeye dokun » mamalıdır, Hastanın yatak çarşa. fını her gün değiştirmek ve çıka- nı ayrı bir yerde saklıyarak (Mah- sus bir torba içinde) kaynatlır. mak... Perhize gelince, ilk günlerde sancı devam ettikçe, sade su. Fa. kat bol bol, hastanın istediği ka- dar su... © Su dizanteriye dokün- maz, aksine olarak vücudün has- talığından dolayı çokça kaybettiği suvun yerini doldurmak lâzımdır. İsterseniz maden suyu, sebzeler. den çıkarılmış su, şekerli ıhlamur suyu... Yalnız, içilecek şeyin pek soğuk olmaması şarttır, ancak se. rince... Hafif ekşi ve az şekerli li. monataya diyecek yoktur. Sancılar ve buruntu geçip te, hastalık nakahat devrine girince, yahut müzmin olup kalınca ye- mek, çabuk kuvvetlenmek İâzim olur, Yağlı yemekler, baharlı yemek- ler, kuru sebzeler, salatalar ve çiğ yemişler dokunur. (o Fakat yağsız etten külbastı, kebap yahut fırın. da kızartma, tatlı su balıklarından buldurabilirseniz, Makarna, pala. tes, taze sebzelerin ezmesi, çiğ te- reYağı, pişmiş © yemişler, hoşaf, komposto, kızarmış ekmek, hafif çay, sade hafif kahve, hatlâ hiraz dokunmaz. Pilâvın, hele pirinç lâpasının dizanteriye karşı iyiliği meşhur- dur; Het doyurur, hem dokun - maz. Sade suya lâpa yenilemezse de, sade suya pişirtip üzerine ver. ken ei koymak mümkündür. sevenler lâpanın üzerine taze pey- nir de koyabilirler. A Sütle yumurta şüpheli, Kimisi. ne dokunur, kimisini de dokunma- dan besler, Yoğurt ta öyle. Tec- rübe etmek lâzım, | halde gözleri hep de elbiselerimi ona diktirme. ğe başladım. Bir iki sene içinde ka. dın yüreğime o kadar sindi ki ba yağı hayatımın bir parçası oldu. O. Bu ilk gün nasıl gördümse, seneler geçtiği halde hep yine ayni halde görürdüm, Eve çağırırdım, gelirdi Mutlaka giyinmesini ve tuvaletini tamamlamağa, ve dudakları arası. na sıkıştırdığı toplu iğnelerini haz. metmeğe, vakit bulamadan sokağa fırlamış olduğunu sanırdınız. Kırk ile elli yaş arasinda idi. Uzun ve za yıf idi. Saçları harmanda savrulan saman rengindeydi've o kadar da Gözlerinin otrafındaki etler çökmüş ve morarmış olduğu süzülürdü. Alt kapaklarında hemen taşıp akıvere. cekmiş gibi, göz yaşları pırıl pırıl parlardı. Bütün gövdesinin çizgile. ri mahmur mahmur aşağıya doğru &kardı, sanki çizgiler yorulmuşlar. dı da yere üzanivermek istiyor. lardı, Ona hep acırdık. Çünkü fıka. ralığına reğmen kendisini zorladı. ğını gülümsemeğe gayret ettiğni sanırdık. Bir elbise prova ederken bir serçe kuşu gibi cıvıldar durur, ağzından tuhaf tuhaf sözler kaçar. dı. Dostlar arasinda o sözleri tek. rarlar gülüşürdük. En büyük terzihaneler tarafın. dan ancak bir iki tane olarak Şapı. lan modelleri ne yapar yapar çalar dı. Yüz Jiralık bir elbiseyi bize ke- lepir olarak on liraya verirdi. Meselâ prova ettiği elbisenin ete ğine iğneleri iliştirir, ve yere çö. melirken bana: — O elbiseyi nasıl ele ge. çirdim biliyor musubuz? Kadın onu ancak bir kere giymiş; fakat günün birinde bir şeye kızmış, el. biseyi hizmetçisine atmış. Ben hiz. metçilerin hepsi İle can ciğer dos. tum. Elbiseyi onlardan alırım. Anesk Sizin gibi pek hususi olan müşteri. lerime veririm.,, derdi. Ben de böy. le iltifat edilmekten hoşlanırdım. ana arka sokakta karanlık bir apartmanda yaşadığını, dostlarile görüşmek fırsatını bula. madığını söylerdi. Tiyatroya bile bir başına gidermiş. Fakat bir ak. şam Mister Clarence'e rast gelmiş, ve onunla tanışmıştı. Clarence yakışıklı bir erkektir. Fakat gükellik ve sevgisini kimseye bodavaya vermez. Bankada çalışır. dı. Briede, Pokerde bir eşi daha yoktu. Bir ziyafet oldü muydu. da. vetliler arasında mutlaka Clarence ide bulurdunuz. Çünkü onun da ve toplantılarda çok hoş bir arkadaş idi. Hele yalan söylemekte onunla başa çıkacak bir adam daha yoktu. Kumarda talii mi yoksa marifeti mi fazla idi bilinmezdi. : Törstrosa görüştüklerinin er tesi günü Clarence bana te. lefon etti ve Miss Smic'in ne bi. çim bir kadın olduğunu sordu. Ben, ona kendisinin ne iş gördü. dünü sana söylemedim mi sordum. O: — Hayır kendisinden bahset. medi. Fakat çok pahalı ve şık bir manto giyiyordu, dedi. Arkadaşım ** gözü parada oldu. Bunu bana daki belli etmemek İ. çin hemen bir kahkaha koyuverdi. Ben içimden, acaba mantoyu Mis Smice kim ödünç verdi? diye düşü nürken ilâve ettim: — Smie çok zengin bir kadın. dır, ziyafetler falan da verir, yal. niz eli biraz sıkıdır. Zengin oldu. gunu belli etmez. Nasıl oldu da nu simdiy i Ondan sonra Clarenceden bir ses çıkmadı, belki Clarence Mis Smiei unutmuştur. Yahut kadın hakkında vermiş olduğum malü. matin uydurma olduğunu anlamış. tır da münasebeti kesmiştir. Çün- kü, para çıkmıyacak yerde Claren. ce'i görmek Himalaya dağmın te. pesinde bir balığı görmek kadar imkânsızdı. Böylece bir eyyam daha geçti, Nihayet günün birinde Clarence. den bir davetname aldım. hem de ne davetnamesi biliyor musunuz?. Düğün davetnamesi! Clarence, Mis Smicle evleniyordu en evvellâ Clarence'in bir şaka yapmakta olduğunu sanmıştım. Hemen Clarenceye telefon ettim ve yahu bu yaptığm şaka nedir. heni aldattığını mi sandın? Dedim. O cevap verdi: — Hayır! Hayır, şaka değil, ciddi evleniyoruz de- di ve e etti. Seni de nikâhımız. da şahit diye kaydettirdim. Ben, imkânsız! Smlele nasil evle. ne bilirsin? Yahu 6 benim terzim. dir. Zengin olduğunu söylediğim | zaman sözüme inanmadın mı yok. | sa?,, diye mukabelede bulundum. Fakat Clarence derhal telefonu ka. padı. Şimdi düşünüyordum. Acaba, Mis Smie'in zengin akrabasından biri nalları dikti de kız mirasa mı kondu? emen şapkamı giyince 80. luğu Mis Smicde aldım. Ad. resini biliyordum. Fakat oraya hiç uğramamıştım. Numarasım bul. dum. Kapısı açıktı. İçeriye daldım, uzun ve basık tavanlı bir dairede elli kadar terzi kızı, dikiş makine. lerinin başına geçmişler, işliyor. lardı. Bizim biçare Mis Smie'in hiç kimseye çaktırmadan bu kadar bü. yük bir dikiş müessesesi kurmuş olduğuna şaşa kaldım. Halbuki biz “Ah zavallı diye ona #cıyorduk. O da, sanki sâhiden acmacak bir haldeymiş gibi biz “Ah, vah vah derken, mahzun mahzun göz süzi iç çekiyordu. Yan odaların birinde Mis Smle'e köklerine kadar kıpkırmızı kesildi. Bir el işaretile, harıldaya zırıldaya işleyen elli dikiş makinesini dur. durdu. Kendi odasının kapısını kan padı. Kendisine: “— Mister Clarence benim dos. “ tumdur. Kerdisile evleneceğinizi duydum sahi mi?,, dedim. — Evet sahidir, dedi, kocam ök dükten sonra bunca yıldır diş. ten tırnaktan arttırarak bu mües. seseyi kurdum. Ve kızım Penelop için bankaya dolgunca bir para ya. tirmağa muvaffak oldum.,, “— Kızınız Penelop ne demek?,, “— Evli olduğumu bilmiyordu. z nuz. Bizim san'stte de evli olmak şik bir vaziyet değildir. Müşterilez rin hoşuna gitmez. : “— Peki madem ki hali vaktiniz” yerindeydi, o şikâyetiniz neydi?,, "— O da'san'at icabıdır.,, “— Peki siz Clarence'in ne biçim adam olduğunu biliyor musunuz? "“— Bittabi. Size anlatayım. İşim ile meşgul olurken, sosyete hayatı. na girip çıkmağa vaktim yoktu. Şosyeteyi uzun senelerdenberi İh. mal etmiştim. Halbuki bilirsiniz ya, san'atimizde sosyetenin büyük mevkii vardır. Sağ olsun Clarence eskidenberi sosyetenin çok faal bir giren çıkanıdır. Burada Mis Sn uk gibi sulu ve eser kalmamıştı. Gözleri çakıyor. du. “Onunla girer çıkarız. Müşte. riler peydalanır, ve bereket olur,, dedi, Eh! Bana bir diyecek kalmadı. Oh oh ne âlâ dedim, kendi budala. lığımdan dolayı utana utana dişa. ri çıktım. Trakya Arıcılık Kongresi Yapıldı Edirne, — Trakya arer ık kongresi Halkevi salonunda Edir ne mebuslarından Faik Kaltakkıra. nın başkanlığında açılmıştır. Bölge vilâyetlerinden arıcılık mütehassısr 30 delege ile Macaristanda kurs gö. ren müollimlerin iştirak ettikleri bu toplantıda Trakya arıcılık işleri hak. kında okunan rapor tasvib ve murah. hasların bu mevzuda ileri sürdükleri dilekler ve zorluk çeken arictlara resimsiz şeker verilmesi arıcılık tah. #ili için birkaç gencin İsviçreye gön. derilmesi tasvib edilmiştir. Kongre yine bu toplantısında Milli Şe! İnönü ile büyüklerimize tazim telgrafları çekilerek Trakya arıcılarının sonsuz saygı ve bağlılıklarının bildirilmesi ni alkışlâr arasında ittifakla kabul eylemiştir. Bölge vilâyetlerinden elli talebe. nin iştirak ettiği arıcılık kursu dün sçılmıştır. Kurs 18 gün devam ede- k Tastgeldim. Beni görünce saçlarmın cektir. kl vi. İkide İva a ledi

Bu sayıdan diğer sayfalar: