23 Ağustos 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

23 Ağustos 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

JTEFRİKA No. 14 Milletin İstekleri Devlet ve Milletin İstiklâli Tammı Cüzülerinde Ekseriyetin Ekalliyete Sadrüzam paşa hazretlesinin konferans huzurunda hukuku Os- maniyeyi müdafaa için bezli him- met buyuracakları tabildir. Ancak milletçe kaliyen müdafaası matlâp ve mültezem olan hukuk bilhassa iki noktada kesbi hezaket etti. Bi, rincisi: Alelitlak devlet ve mille. tin istiklâliyeti tammesi, İkincisi de sezayi asliyei vatanda ekseriyetin ekalliyetlere feda edilmemesiğir, Bu hususta Parise müteheyyii ha- reket heyetin içlihadile vicdanı millinin talebi katisi arasında mu. tabakatı tamme şarttır. Aksi tak. dirde millet, gayet müşkül vaziyet. te ve telâfisi gayri kabil emrivâki- ler karşısında kalabilir. Bu endişe- yi tevlit eden sebepler şunlardır: Sadrâzam paşa hazretleri mesmu olan beyanatında bir Ermeni muh- tariyeti esasını kabul etmiş oldu- ğunu bildirdi. Bunun hududunu zikretmedi. Bundan vilâyatı şarki. ye ahalisi bittabi müteessir ve keyfiyeti istizaha mecbur oldu. İnikat etmiş olan şürayi saltanat ta da hemen hemen heybti umu- miye İstiklâli millinin muhafaza, sını ve mukadderatı milletin bir şürayi milliye tevdiini talep eyle- diği halde yalnız hükümetin isti nat eylediği itilâf ve hürriyet fır- kası namına reis Sadık Beyin tah- siri ifadesinde İngilterenin hima- yesi teklif olundu. Bir Ermenistan muhtariyeti vasıtasını ve deyletin bir ecnebi himayesini kabul mesa- ilinde arruyu will ie hazıranın içtihadında mutabakat olmadığı görülüyor, Sadrâzam pa- şa hazretlerile beraberinde hare. ket edecek olan heyetin müdafaal hukuku millette takip edeceği e * sasat ve program milletçe malüm olmadıkça marel'arz noktalar da endişenik olmaktan men'inefs e- dilemez. Bu suretle vilâyat ve mül hakattaki müdafaa hukuku milli ye ve,reddi ilhak cemiyetlerinin heyeti mümessileleri ve henüz teş- kilâtı ikma! edilemiyen yerlerde de Belediye heyetleri sadrâzam paşa hazretlerine ve doğrudan doğ- ruya zâti şâhâneye telgrafnameler- le müracaat ederek ktiklâli tamı millinin masuniyeti ve hukuku ekseriyeti milliyenin mahfuziyeti milletçe şartı esas olduğunu beyan ve buna nazaran gidecek heyetin müdafaa esaslarını millete resmen ve alenen iblâğı talep olunmalıdır. Milletin bu tarzı hareketile gide- cok heyetin müdafaasına çalışaca» ği esasatın hakikaten milletin ar- zu ve talebi olduğu düveli itilâfi, yece malüm olacak ve bittahi da- ha ziyade ehemmiyetle nazarı dik- kate almarak heyetin vazifesini teshil eyliyecektir. Mütaleatı mes. rudenin icap edenlere tebliğini zatıâlii vatanperverilerinden has. saten istirham eylerim. Mustafa Kemal Böyle konuşan bir ağıza karşı her temiz yüreğin açılması tabii değil midir? İşte Sıvasa geldiğimin ertesi gü- nü bu bilgileri elde etmiş bula. nuyördum. Mustafa Kemal Paşa- nin Sıvasta bir kongre açılacağı. nı bildiren mektubiyle dahiliye nazırı Ali al beyin müşarü- nileyhle tahriri teması dahi mene- den telgrafnamesini aldığım gün de kanaatim, henüz tebellür et- miş değildi. . Mustafa Kemal Pa. şayı hem haklı, hem kuvvetli gö- rüyordum. Lâkin o hakkın ve o kuvvetin müsbet netice verecek, galip itilâf devletlerini kararların. * dan döndürecek, sarayı ve Babı- âliyi miskinlikten kurtaracak ka- dar müessir olacağını tahmin ede- miyordum. olacak adımı nasıl kararlaştırma. Uuydım?... Ben, ne “dahiliye nazı- rına, ne Mustafa Kemal Paşeya cevap yazmıyarak, idrâkimle vic. danım (arasında muhakemeler, münakaşalar yürütürken, Sivasa AN Gelip bey İsminde bir zat gel- di. Ayağının toziyle bükümet ko- nağında beni görmek nezaketini veya tehalükünü gösteren bu yol. cu, Elâziz vilâyet valisi olup, İs- tanbuldan henüz geliyordu, yanın. da bir kaç da tâli memur bulun- duruyordu. Ali Galip bey mülkiyeli değildi, &skerdi, erkânıharp miralaylığın- dan mütekaitti. Kendini bana tak. dim eder etmez, İsmini hatırladım. Çünkü Balkan Harbine takaddüm ve Vatanın Asli Feda Edilmemesi eden günlerde yapılan mebus In- tihabında bu zat — İttihat ve Te. Takki kuvvetine galebe ederek, ve o kuvvetin vücude getirdiği bir çok engelleri yenerek — Kayse- riden kendini seçlirmek imkâni- ni bulmuştu. Ömrü pek kısa sü. ren o mecliste, gerçi hürriyet ve itilâfla mensup olduğunu açıkça itiraf etmeyip, müstakil vir me- bus vaziyeti takınmıya yeltendi. Lâkin hürriyet ve itilâfçı bir ruh taşıdığını hissettirmekten geri kal, madı, Umumi Harp yıllarında onun nerede bulunduğunu ve neler yap- tığını bilmiyorum. Adı sanı işitik- mez olmuştu. O sebeple ve Sıvasa komşu bir vilâyetin valisi sıfatiy- le yüz yüze gelince, bir hayret Ayni zamanda Babiâlinin böyle siyaset ve entrika düşkünü kimselere el uzatmasını mönah buldum. i O, ağrı kalabalık bir adamdı. | Çok konuşuyor, lâkin bir şey söy. | lemiyordu. Sözlerinin yüzde elt- | mişt övünmekten, o yüzde otuzu | İttihat ve Terakki aleyhine kü- fürden ibaretti. Üst tarafından se, müsbet bir mâna ve maksat çıkarmak imkânsızdı. Ben — biraz mütehayyır, biraz da muztarip — bu yâveleri din- lerken o, tavrın: değiştirdi: — Aman paşam, dedi, ben İs- şanın azli derdest Hattâ di- vamharbe sevki de düşünülüyor, konuşuluyordu. Resmi bir işar var mi? Dahiliye nozırının — tetgrafını kendisine gösterdim. Dikkatle o- kudu, garip bir bakışla beni te. peden tırnağa kadar süzdü, sonra sordu: * — Ne yapmak fikrindesiniz? İhtiyarsız dudaklarımdan bir kelime düştü: — Hiç! Ve bu cevabın bir çok şüpheler uyandıracağını, komşu vilâyet va- TAN BULMACA BUGÜNKÜ BULMACA 123.4 5678 910 SOLDAN SAĞA: 1 — Gazetemizde çıkmiş bir roman » 7 sün. i 2 — Fasıla - İşitme duygusu, 4 — Bir nota - Susan - Bir zamir, 4 — Bir sesli harf - Tüter - Lâhım, 5 — Durma yeri - Büyük. 6 — Bir nakil vasıtası - Buyruk, 7 — Atılır - İnsan, 8 — Bir vilâyetimiz - Belli - Bir zamir. 9 — Sanat « Abide - Arz 10 — Bir harf - Alıp tutan - Atın yediği, YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Bir isim - Döşeme değil, 2 — Bir erk - Memleket, 3 — Bir nota - Sabit. 4 — Bir zamir » Kopye - Bir hayvan, $ — Hafiftir - Buba değil, 8 — Bahçe salıncağı « Sarhoş dei 7 Bir dua tâbiri - Bir gramer ri 8 — Berabere kalmak - Ümit eden - Bir zsmir, 9 — Uzaklik bildirir - Feci - Kasapla dunar. 10 — Bir zamir « Oburmakisn emiz - Bir sayı, Devlet memurları aylıklarının tevhit ve teadülüne dair KANUNU ve İZAHNAMESİ Kitap şeklinde basılmıştır. Fiyatı 50 kuruştur. INKILAP KİTABEVİ İstanbul, Ankara cad. No, 155 Ömer Seyfettin İhtifali İstanbal Basın Kurumu Başkanlı. ri Kadıköyünde, Kuşdilinde Mahmut- baba mezarlığında gömülü bulunan merlhtüm'Ömer Seyfettinin kabri bu- gün Asri mezarlığa nakledilecektir. Merhumun kemikleri bu sabâh sa. at 10 da btlediyece Muhmutbaba me. zarlığından alınacak ve Üsküdardan araba vapurile Beşiktaşa ve oradan da Asri mezarlığa götürülüp saat 13 te evvelce hazırlanan yeni medfeni- ne gö tir, Saat 14.30 da Şişli halkevinin Ni- şantaşindaki binasında bir toplantı yapılacak ve Ömerin aziz hatırasını anmak için tanınmış kalem sahipleri söz söyliyecektir. Misini jurnaleliğa sevkedeceğini düşünerek hemen ilâve ettim: (Devamı var) Bütün matbuat ve edebiyat men. supları ile arzu edenle: bu merasi. me ve İhtifale davetlidirler. 23-8 -939 idaresi ilanlari Muhammen bedeli 1510 lira olan muhtelif ebatta 200 M. bükülür bakır boru 500 metre galvanize gaz borusu 200 kg. adi kurşun boru 7 - 9 - 1939 perşembe günü saat (10,30) on buçukta Haydarpaşada gar binasındaki komisyon tarafından açık eksiltme usulile satın alacaktır. Bu işe girmek İstiyenlerin 113 lira 25 kuruşluk muvakkat teminst ve kanunun tayin ttiği vesaikle birlikte eksiltme günü saatine kadar ko. misyona müracaatları lâzımdır. Bu işe ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. 16574) * * Muhammen bedeli 130.000 lira olan Karaçam köprüsü 3.10-1939 çar. şamba günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada idare binasmda satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin (7750) Yiralık muvakkat teminat ile kanu. nun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün saat 1430 a kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır. : Şartnameler 650 kuruşa Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde satıl. maktadır. (6355) Boğaziçi Lisesi Müdürlüğünden: Lise ve Orta Okul bütünleme imtihanlarma 1 Eylâl Cuma günü ye Olgunluk İmtihanlarına 9 Eylül Cumartesi günü başlanacağı ilgili talebeye bildirilir. Türkiye Cümhuriyet Merkez Bankasından: Bankamızın merkezi ve muhtelif şubeleri için muvaffakiyet dere. celeri ile mütenasip maaş verilmek üzere yüksek tahsil görmüş olanlar arasında müsabaka ile lüzumu kadar memur alınacaktır, 1 — Müsabakaya girebilmek için aşağıdaki şartları haiz olmak lâ. zımdır, a — Türk olmak, bulaşıcı bir hastalığı veya vazifesini muntazaman ifaya mâni olacak derecede bünyevi zıfa veya arızaya müptelâ olma. mak; b — Iffet ve haysiyet erbabindan olduğu ve #mme hizmetlerinde istihdam hakkından mâhtum edilmemiş bulunduğu yapılacak tahkikat. la sabit bulunmak; e — Yaşı 18 den aşağı ve 35 den yukarı olmamak; ” ç — Yüksek tahsil görmüş bulunmak; 2 — Bir veya daba ziyade ecnebi lisanına vukuf derecesi tercih 8e- bebi sayılacaktır. | 3 — Müsabaka imtihanı proğramı; a — Riyaziyat, b — İktisat, « — Hukuk, ç —- Bankacılık; d — Fransızca veya İngilizeo yahut Alman lisanlarından Türkçeye ve Türkçeden bu lisanlara teretime, 4 — İdare merkezimizle İstanbul şubemizde yapılacak olan bu im. tihana iştirak edeceklerin 25 Ağustos 1939 târihine kadar mezkür şube müdürlüğüne ve Ankarada Memurin servisine müracaat ederek lüzum. lu vesikaları tamamlamaları lâzımdır. ger za İmtihanlara Ankap? we İstanbulda 2A A Birsin 19AN Pazarfae! Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Levazım Âmirliği Satınalma Komisyonundan : 1 — 2 Sayılı açık deniz motörünün makine tamiratını 26 - 8. 939 Cumartesi günü saat 10 da pazarlığı yapılacaktır. 2 — Tasınlanmış tutarı 260 lira ve ilk teminatı da 20 liradır. Şart namesi komisyondadır. Görülebilir. 3 — İsteklilerin kanuhi vesikaları ve İlk teminat makbuzlarile Ga. lata rıhtım caddesi Veli Alemdar han ikinci kattaki komisyona gelmeleri 7 (6564) Takas Limited Şirketinden : Şirketimiz İş Hanında 2 inci kattaki yeni dafresine nakletmiştir. Telefon numarası 24204 . 5 dir Telgraf adresi "“ Takaslited ,, dir. Takas muamelesi yapmak ve takas işleri hakkında her türlü ma. İ lâmat almak istiyenlerin doğrudan doğruya müessesemize müracaat. İ ları rica olunur. (6568) Memduh Şerifin dili sarkmış, gözleri, ölmüş bir koyunun gözleri gibi parlamış ve yuvalarından dı. şariya uğramıştı. Sesi de, bir daha biç çıkmamak ü. zere kesilmişti. Fokat buna rağmen, Ayşe henım bilâ tüken mez bir kinle dişlerini gıcırdatıyor, parmaklarında ihtiyarın gırtlağını daha fazla sıkmak mecalini bu: Jamayışına âdeta hayıflanıyordu, Taş basamaklara yığılan vücutta hayat eseri kal. manığının bile farkına varamıyor: “.- Söylesene? Namus eşkiyası.. Söylesene? Ne yaptın Mürüvveti diyorum sana?,, Sualini tekrarlıyor, bir cevap alamayınca, cansız vücüdün üzerine, büsbütün alevlenmiş bir hırsla yeniden saldırıyordu. Fakat ihtiyarı öldürdüğünü anladığı anda, deh- şetle irkildi. Bu büyük korku, onun zaten altüst ol. muş bulunan şuurunu kökünden yıktı, Firafına bakındı: Hiç bir şey göremedi. Bodru. mun yine zifirileşmiş karanlığı, simsiyah bir pen- çe gibi boğazını sıkıyordu sanki. Bu boğucu pençe- den kurtulmak istiyormuş gibi, taş merdivenleri çıkmıya başladı. Basamakları ikişer, üçer atlıyor- du. Sokağa varmca, şaşkın şaşkın etrafı gözden ge çirdi. Kurşı konağın penceresinde, Memduh Şerifin en küçük öksüzü oturuyor, ve bir daha hiç dönmiye- cek olan babasını bekliyordu, Ayşe hanim onu görmedi. Zaten bir şey görüp tmıyacak, anlıyacak halde değildi. Tamamen insi. yaki bir hareketle, bodrumun kapağını kapattı. Ortalık ta, bodrum kadar karanlıktı. Ay; hanı- min, o köyü karanlığın içinden aydınlığa açılan bir delik araştıran gözleri, tâ uzaklarda görünen sokak feherinin ışığına takıldı. Ayşe hanım, fenerin ışığı- na doğru bir deli gibi koşarken, hırslı hırslı homur- danıyordu: Fakat ağzımdan dökülen kelimeler, tip- kı, der bir kapıdan çıkarken birbirine giren, birbi. rini ezen bir kalabalık gibi, birbirine karışıyor, ve hiç bir şey anlaşılmıyordu. TEFRİKA Biçare kadın, arkasından kovalanıyormuş gibi koşuyordu. Pek oz sonra, ışığa kavuşmak gayretile çırpınan Ayşe hanımı, koyu karanlıklar yutular: Artık Ayşe hanım görünmüyordu: Gecenin için. de, Ayşe hanımdan kalan, ve gittikçe silinen iz, hırslı ve hayvani bir bomurtudan ibaretti! z —2— Mehmet Rıza efendi, bodrum palasın kapağını kopsli görünce: “— Eyvah. Dedi, eğer içeride kimse yoksa; yine boşuna gelmiş olacağım", i Kapağı, bir tabut kapağı kaldırır gibi, çekine çe- kine açtı. Ve kendi kendine: “— Canım, dedi, işi gücü bırakıp ta, bu musi- betlerle uğraşacak değilim ya? Sürtük karıya söy- lerim: Pılısını, pırtısını, piçlerini toparlayıp, defol- sun gitsin!,, Bodruma, bir mezara bakar gibi baktı. İçine gir. mekten âdeta çekiniyor, bunalmaktan, nefes ala. ımamaktan korkuyordu. Halbuki, geçen konuşuşla. rında, Ayşe banıma, şimgi içine girmekten çekin. diği bu bodrumu, bir cennet tasvir eder gibi tas- vir etmişti. OO gün Ayşe hanımdan istediği kirayı koparabilmek içi - “.- Hanım... Hanım. Demişti, pturduğun yerin kadrini ivi bil. Kısım bir mangala, hamam gibi No. 59 sınır. Yazın, buz dolabı gibi serindir. Hem bugün, Avrupada bile, evleri, apartımanla. rı toprak altına yapıyorlar, Hattâ müteverrimleri bile, tahtezzemin sunatoryomlarda tedavi ediyorlar, En modem tedavi usulü bu şimdi. Zira, artık her. kese malüm oldu ki, toprak altında oturmak, sıh- hate bire birdir. Toprak, insan bünyesini çelik gibi sağlamlaştirıyor. Duymuyor, bilmiyor müsün? Bu- gün, modern aparmanlarda bile siğinaklar var, Sı. gınaklar, insanların sade sıhhatini değil, hayatını da koruyor, maazallah bir harp vukuunda, bütün Is- tanbul senin haline imrenecek. O zaman, bütün Istanbul hâk ile yeksan olsa, bu- rada senin kılın bile kımıldamaz. Zira buraya, ne zehirli gaz işler, ne de mermi! Bu kadar devleti bir urada buldun da bunuyor. musun? Harp, ha bugün, ha yarın patlıyacakken, insan böyle emin yeri elinden kaçırır mı?,, Şimdi, bodruma bakıp ta, bu söylediklerini ha- tırlayınca, için için güldü. , Zira, şu mezar gibi yerde, insan değil, hayven bile oturmazdı. Ayşe hanım, çıkıp gitse, ne olacaktı sanki? O bodruma müşteri bulunabilir miydi ki? Mehmet Rıza efendinin, Ayşe hanımı fazla sik boğaz etmeyişi de bundandı, Zaten, onun bodrumdan alacağı kiraya ihtiyacı da yoktu. Fakat fazla mal göz çıkarmazdı ya? Hem artık, Ayşe hanıma da kızmıya başlamıştı. Zira Ay- $€ hanım, artık kirayı lüzumurdan fazla sallıyor. du. Böyle olacağına, bodrumun boş durması, el. bette daha iyi idi. Bu suretle hem Ayşe hanım, elin helâl malına kira vermeyişinin cezasını sokakta kalmakla çekmiş olurdu, hem de Mehmet Rıza e. fendi, bodrum palastan kira almaktan ümidini kes- miş bulunurdu. Bu düşünceyle, öfkeli öfkeli kararını tekrarladı: “— Atarım suprüntüleri sokağa! Ne halleri var- sa görsünler. Ne diye ikide birde, bu pis yere ge- leyim, bu zindan gibi yere ineyim. Oraya her ini- şimde iki gün hasta yatıyorum. Ne zoruma? Bu in- san artıklarının babalarının uşağı mıyım ben?,, Aşağıya kadar İnmemek için, bodruma seslendi. Fakat Ayşe hanımdan bir cevap çıkmıyordu. Meh. met Rıza efendi, bugün birez nezleli olduğu için, sesi kısık çıkıyordu: “— İhtimal, duyuramıyorum sesimi,, dedi, Sonra: “.— Belki de, dedi, sesimi tanıdılar da, mahsus cevap vermiyorlar: Evde yoklar zannedip te, dönüp gideyim diyel.,, Aşağıya inmek mecburiyetini hissedince, içeriye bir daha baktı: Taş merdivenin, yalnız ilk basa- makları aydınlıktı. Ortalara rastbyan basamaklar güçlükle seçiliyordu. Hele en altta kalanlar, tama- men karanlığa gömülüydü. Mehmet Rıza efendi, abdeste girecekmiş gibi, si- yah pardesüsünün eteklerini topladı. Bu ona, sa- rık, cüppe giydiği zamanlardan kalmış bir itiyattız “.— Bismillâh!..., Diyerek, bodruma ilk adımını attı. Bu, bodruma, belki sekizinci, dokuzuncu ini. şiydi. Bu itibarla, artık buraya gelirken, daima ih. tiyatlı davranıyordu. : (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: