27 Ağustos 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

27 Ağustos 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27-8-039 27 Ağustos 939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 20 Kr, 1500 * ww * pa 1s. » sw » Milletlerarası posta ittihadına dahi) olmiyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 9, 3,8 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değişlirmek 28 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ivesi lâzımdır. Geçen Harp Almanyaya Kaça Malolmuştu ? Imanya yeni ve korkunç bir A maceraya atılmak üzeredir. Arkasından bütün Avrupayı da fe. lükete sürükliyecek ve belki de Garp medeniyetinin yıkılmasına sebep 0- lacak olan bu büyük macerayı ha- zırlıyan Hitler yakın mazinin ders- lerinden dahi istifade edemiyecek derecede rüya içindedir. O büyük bir imparatorluk kurmak hulyasın- dadır. Ve bütün dünyayı bu hulya. sı peşinde sürüklemektedir. Hitler 1914 teki Kayser Wilkelm'e benzetilebilir. Wilhelm Almanyanın dünyaya hâkim olması lâzım geldi. ğine kanidi. Allahın kendisini bu işe memur ettiğine inanmıştı. Bu İ- nançla Almanyayı 1914 macerasına sürükledi ve yalnız memleketine de. gil, insaniyete muazzam bir felâket getirdi. Bugün Hitler de ayni tüya, ayni hulya ve ayni kanaatle hareket et- mektedir, O da Büyük Almanyayı kuracak, Avrupaya hâkim olacak ve yeryüzünün nizamın değiştirecek. tir. Bu hulya ile arkasına taktığı 80,000,000 Tuk bir kütleyi felâkete ve harbe götürmektedir, w 10” na bakmak 04, bira. danu böyle bir maceraya atılmaktan menetmeğe kâfidir.” Bakımz 1914.18 harbi Alman yaya kaça mal olmuştur; © Almanya harp o sahasında 1 Sena “Ay say 1Ay 400 Kr. w * 1.700,00) kişi ölü, 4,200,000 yaralı! vermiş, 1,150,000 kişinin de izi bu. lunmamıştır. © Almanya harp sonunda Po- sen, Alsas Loren, ve Garbi Prusya. yı kaybetmiştir, © Almanya, 18,000,000 nüfusu. nu, 1,500,000 kilometre murabbaş arazi, kömürünün 9£ 45 ini, demir madenlerinin $5 65 ini, fabrikaları. mın 6 10 unu ve ticaret donanma- sından 5,000,000 ton gemisini kay. betmiştir, © Versay muahedesiyle Fransa. ya 105,000 ton petrol, 150,000 ton kömür, 90,000 amonyak sultağı, 160,000 koyun, 10,000 keçi vermiş, ve tazminat olarak ta beş milyar ei lirası ödemeyi kabul etmiş» tir, Almanyanın ziyanı bununla da kalmamış, memleket içinde sefalet, ve zaruret baş göstermiş, ihtilâller olmuş, ve Almanya on sene başını ir. * Bugün 1914 ten daha büyük bir mâceraya atılan oAlmanyayı bekli- Yen âkibet bundan büyüktür. Çünkü bu defa düşmanları eskisinden daha kuvvetlidir. Daha hazırdır. Ve du. Tup dururken dünyan haşma ge- tirdiği bu muazzam bâdireden dola Yı göreceği caktır, — a © Prost Eylül Haftasına Geliyor Şehir mütehassısı Prostun iki ay. İK mezuniyeti ağustos sopunda bit- mektedir. Mütehassısın eylülün ilk haftasında şehrimizde bulunması lâ- #ımdır. Prost bu seferki gelişinde Haydarpaşa ile Salacak arasında ya. Pilacak olan limana ait plânla kömür larının yerlerini kat'i olarak tes. bi: edecektir. Mütehassıs bunlardan : şka Beyoğlu kazasında | İstiklâl| addesinin tarafeynindeki semtlerle *küdar, Kadıköy ve Boğazın Ans- “olu cihetine alt muntazam plânları * tesbit edecektir. ceza daha büyük ola, N iyetim seninle bugün po- Btika konuşmaktı; dün- ya ahvalini biraz daha deşe- cek, dert yanacaktım; fakat vazgeçtim. İnsan şaşkınlıkla bir gaf yapar, zaten sinirler gergin “Hah, derler, işte ka- bahatliyi bulduk; dostluk mü nasebetlerine nifak sokan, si- yasi havayı bozan o imiş!,, a- rada kaynar, gidersin. Sular bulandı mı matbuat derii- zinde balık gibi uluorta yüzmek- ten çekinmelidir Filvaki sana göre hava hoş: U- nunu elemiş, eleğini duvara as- mış, daha doğrusu şu yalan dür- yadan elini, eteğini çekmiş, en sağlam sığınağa çoktan kapağı atmışsın; canâvar düdüğüne al dırmazsın; bizim, henüz kulağı- miz kirişte ve yüreğimiz endişe- de... Harp çık; dinamit, levi- . Zit, iperit, hattâ lekeli bit, böyle it kafiyeli veya başka kafiyeden bin türlü vesait, ne felâketlere ma- ruzuz! İnsanlar eski harplerde sa- dece silâh yarssı alırlardı, ölseler de temiz bir hava içinde son ne- feslerini verirlerdi; şimdi; ayrıca, İ ciğerlerine zehirli gaz da dolduru- yorlar ve ' ciltlerine kemirici yağ da döküyorlar. Geçen gün Tan bu gazların ve yağların cinslerini ve isimlerini sayıyordu: Patlıcan ye- mekleri kadar çeşitli! — A Heygidi günler hey! Eskiden “konfeti, yağınurları ve “serpan- tin,, çardaklar" altında “eğlenmek için takardık, takınca keyfimizden dans ederdik; havamız biraz ter, çokça pudra ve bol lâvanta kokar- dı; maskara olduk derdik, güler. dik. Şimdi burunlarının ucu ka- rınlarma yapışmış, dev gözlü nargile gurultulu bir beşeriyet, sı- çan deliği bin akçeye, bodrum- dan sarnıca, siperden hendeğe, yı- kici bomba sağnakları ve boğucu gaz sisleri arasından telâşla ko- Şuşup kaçışırlarken yine bir kar. naval manzarası... Fakat tüyleri diken dikenfeden korkunç, müthiş İrajik karnaval! Bir cins gaz ali. yorsun, halk kahkaha içinde kıv- Tanıyor; bir gaz daha &erpiştiri- yorsun, bir ağlamadır tutturuyor; sonra, yerlere seriliyor, depreşe depreşe can veriyor. Hayal hassası en kuvvetli, ge- niş ve zalim olan bit muharrir bi- Je bu kadar ürktücü bir sahne ta- #evvur edememiş, böyle toptan bir işkenceyi aklından geçireme miştir. ARKETA yy HiT MUŞ 1SPANYA ZAFER! PROGRAMI ———..ş. SUSUN! TAN *..... Mektup Yazan: Refik HALİD e İse ancak ok ve kargı ile harp etmiş olan biçare de- delerimizi hâlâ ““Barbar,, adiyla anan yirminci asır medeni insan- larının savaş sistemi! Dünya ta- rihini sonradan gelenler değil de çoktan gelip geçmişler, ecdlerimiz yazsalar idi herhalde barbarlar devrinin yerini değiştirirler, 1900 dan ötesine yerleştirirlerdi. On dokuzuncu asir sonunda “dum- dum,, kurşunu kullanmak zulüm sayılmıştı; bugün o kurşun, gök- ten yağan kudret helvası kadar bize hafif ve lezzetli görünüyor! Dinamiti icat eden, zebaninin bıraktığı servetle sulh mükğfatı tesis eden bir insanlıktan ne bek- lenir? Çekiver kuyruğundan! Sen politikacılara yalanı nasi- hat ve vasiyet ettiğin zamanlarda bu yalan yüzünden çıkacak harp şimdikine kıyasen nihayet bir ma- halle kavgasından, zabıta vakasın- dan ibaretti; .-öylesini © asrınmızda Şikago haydutları sa Piyer. höce Napo; hallesi kadar nüfusa malik değil di. Şarlman ve Şarlken diye 'aza- metleri tarihe 'yer etmiş impara- torlar yok mu, şimdi Londra be- lediye reisinin nüfuzuna bile sâ- hip olamamışlardı;" bilhassa ikti- saden... Artık sayılı modern dik. tatörlerin kudretlerini düşün. Bu İtibarladır ki politikada ya- lanın zararı 6 nisbette arttı; zaten ismi de değişti; yeni soyadı. aldı: BIĞ! Yazık ki sen yalana yine 'ya- lan dedin, böyle bir yaraşıklı tâ- bir bularak onu kibarlaştırama- dın; utanmadan söylenilir ve ya- kalanınca işin içinden arlanmıya- va üzerine sevkettiği ordudan bü- yüğünü bugün bir sinema “metör ansen,, i dahs meharetle idareye muktedir... . Masrafı da çok fazla! Senin devrinde yalan, dolan tav- Siyeleriyle yürüteceğini sandığın Floransa Dükalığı topyekün, bu devirde Berlin'in bir kenar ma- vak çıkılır hale sokamadın. Şimdi: — Yalan söyledim, yutmadı! — Biğf yaptım, tutmadı! Şeklinde hayasızlığımızı > kızar- madan bir şifre ve “remiz,, le u- İuorta anlatabiliyoruz; hattâ bu- na bir zerif tebessüm ekliyoruz; karşımızdakiler de tatlı tatlı gü- lümşüyorlar, Mem, düşünüyorum kı sen kendini müdafsaya kışmak istesen bana, pek cevap verebilirsin, şöyle diyebilir- sin: — A faziletli veya fazilet satıcı evlâdım! Yalan, : cinsimizin en e- saslı hassasıdır; insan yalancılığı nisbetinde sair hayvanlardan ay- r'lir, yalnız natıka ve ağlayıp gülme elhetinden değil... Hem bu- nu sade ben iddia etmiyorum. La Bruyöre: “Adem oğlu fıtraten va. lanet doğar,, dememiş miydi? “İn- san, hem kendisine, hem başkala- rına karşı iki yüzlülükten, büvi- yet tebdilinden ve yalandan iba- rettir” diyen meşhur Pascal'a ne iyurursun? Benim gibi bir söh- arrir, Che rarlanâni yaz » , hükmünü ver. memiş miydi? Halâ © Georges Sand bu illetimizi tevil maksadi- bir le: “İnsanlar felâkete düşmüş. bir unsur olduklarından dolayı kendilerini > aldatmak, oyalamak için yalan söylemek ihtiyacını duymuşlardır. diye © yazmamış mıydı? Bütün bunları unutup ne sebeple yalnız benimkileri dili- ne dolayorsun? Şu sebep Onlar gördüklerini söylemekle kaldılar; sen yalanı devletçilik düsturunun ilk maddesi yapıp ka- nün şekline soktun ve fetvasın verdin. — Yalan lehinde bir söz, aleyhin- de bin söz söylenmiştir. Mübah görenlere de rast” geliyoruz; lâkin “farzıayn,, diye yalnız senin ya- kılası “ilmihal, inde yazılmış, bu müfsitlik senin kaleminden çık- mıştır. Ha, yakılası dedim de ha- tırıma geldi, son bir emirle mem- leketinde kitaplarının satılması ve okunması yasak edildi. Sağ ol- HAFTANIN MUSAHABESI Machiav el'e Ikinci sa idin başına geleceği görürdün; ecelinle dört yüz sene evvel rahat döşeğinde gözlerini yumduğuna bir yat, bin şükür et. Orada göz- den düşenlerin sadece papucu da- ma atılmiyor, dam da başına gö- çertiliyor. Senin devrinde bu. pa- pucü Şalnız eline vermişlerdi! jülerin öldüklerine pişman olmıyacakları bir netameli senedeyiz. Bana sığınaklarından: “Nasıl, dünyaya kazık kakmak istiyordunuz, şimdi fitili aldınız diyorlar ve halimize sırıtı- yorlar gibi geliyor. Karaca Ahmed servilerinin altındaki radyo eriş- mez ve gazete girmez, bilhassa tehdide metelik verilmez sakin ülkeye bir sene muteber dönüş vizeli pasaport verilebilseydi Üs- küdar. İskelesine şirket vapuru değil, trandatlântik işlerdi! Kitaplarının yasak edilmesi s9- | bebi henüz belli değil, Fakat, zan- nederim, zamaneye tatbik edilip çok noksan ve pek kusurlu oldu- ğu görüldüğünden ya daha salâhi- yetli bir kalemle yenisi yazılacak veyahut birer kere de Berlin ve gö —ö& Moskova akademilerine arzedilip ilâveli nüshaları basılacak. Senin bahsettiğin yalanlar yalın katlı idi; bugün siyaset aşçıbaşıları katmerlisini açıyorlar; pakt böre- ği diplomat ziyafetlerinin baş ye: Önce önü yütturuyorlar; puf böreğinit daha hafifi, o kadar hafifi ki püf böreği deseler yeri var! Türkçemizde “yalanemın mu- Mu yatsıya kadar yanar,, diye bir 4talar sözü geçer. Bu, eski zaman- lar için söylenmiş, - şimdi doğru- nun mumu bile olacağında şüp- hem çok. Darbımesellerimizden asrımızn en fazla uyan “doğru öyliyeni dokuz köyden kovarlar,, özüdür. Buna şöyle bir ilâve bile ister: Onuncusunda da kslası- DI, gözünü yararlı B» insanın o doğuşunda mevcut olduğu söylenen yalan daha ziyade kendi kendisi- ni aldatmak hususunda kullanı- lırdı; Oancak dejenere olarak başkası da aldatmak istidadını göstermiştir. İnsan esasta yalan- cı değildir, “kendisini aldatıcdir. Kendi uydurmuş, kendi inanmış ve o yüzden bir nevi rahatlığa ka- vuşmuştur, Optimist, yani teselli- sini bulan adam. kendisini büyük bir meharetle uldatmıya muyaf- fak olan bir bahtiyar kimse de- mektir, Böylelerine her yerde rastgeli- nir, Ben şu günlerde o hilkatteki | ahbapların meclisine can atıyo- rum ve kendisini aldatıştaki. cer- bezesinden zevk alıyorum. Ah, görsen, gazeteyi açtı mi en kor- kunç haberlere bakıp bakıp gü- lümsüyor ve: , — Hepsi bit, taraf süt liman! Diyor. Oh, yavaş yavaş bana da bir ferahlık geliyor. : Bu adamın maksadı karşısındakini aldatmak değildir; kendi kendisini eldat- mak için yeni takviye kuvveti a- ramaktır, hepsi lâf, her — Peki amma, diyorum. bütün ihtimallere rağmen harp patlayi- verse? Onun da kolayını buluyor, par- mağını haritanın bir ucundan ö- te ucuna, yukarısından aşağısına azıcık şurada; sonra bir kaç dai- re, bir kaç müselles te çiziyor, “Bam! Büm!,, bir de bakıyoruz ki Son Ümit Yazan: Sabiha Zekeriya Sert. H nliz birbirlerine ateş manda almadıkları dakikalarda sul- bün son ümitlerini yaşıyoruz. İnsan- cinayetin azameti ö. “ateş,, kamandasi- lar yapacaklar nünde bir £ ni veremiyorlar, Diplomasinin bu kadar kepaze ol. duğu bir devirde, diplomatların dn- daklarından çıkacak söze itimatla belbağlayıp, yola çıkan sulhün geri dönmesi, mucize nevinden bir şey ol sa gerek. Silâh patlatmadan Avusturyadan, Çekoslovakyadan geçen Polonya his dutlarında cephe kuran tecavüz or- dularını, demokrasilerin bangi bü. yük fedakârlığı geri çevirecektir? Büyük Almanya idealiyle yürü yen, senelerce harp ekonomisiyle aç milletini bir çıkmaza sokan Führe- rin dahili vaziyetini hangi sulh pro- jesi tasfiye edebilecektir? Büyük dı krasilerle, Büyük İm- paratorluk peşinde koşan totaliterle, rin uzlaşmıyan, çarpışan menCaatler rini bugüne kadar tasfiye edemiyen diplomasi, bundan sonra bir santin fcdakârlik yapmıyacağını söyledik; ten sonra, bu menfaatlerin uzlaşaca. ğına nasıl inanalım? Eğer Almanyanın bugüne kadar blöt dediğimiz, blöf ismi altında ken dine zaferler temin eden siyaseti, bu defa da demokrasilerin o Eedakürliği ile bir zafer temin edecekse, küçük milletlerin istiklâli pahasına kazanı. lan bu sulhe, harbi tercih etsek ye- ridir. Eğer biöfler, demokrasilerin demir mukavemeti ile karşılaşacak» sa, totaliterlerin fedakârlık yapaca. | ğını kabul etmemiz lâzım. He: ha ortalıkta bu idi verecek ema. reler belirmemiştir. Henüz daha pat- lamıyan silâhtan kuvvet alarak ümüt edelim.. Çarmıha gerilen sulhün karssn. da, emperyalistlerin çarpışan men. faatlerine belbağlayıp ümit edelim, . Fakat senelerdenberi hâdiselerim sü rükleyip getirdiği, milletlerin girdi. Ki bu cıkmardan; milletlerle berabet sulhü kurtaracak “İdesl çare,, ve bu da gözükmüyor. mmlik alimin Bira Buhranına Nihayet Veriliyor Bira buhranı hemen hemen zail olmuştur. İnhisar idaresi Ankaradan soğuk hava tesisatı bulunan vagon. larla İstanbula günde altı vagon bi. ra getritmektedir. Marşandiz posta- lar: kâfi gelmediğinden eksprese de bire yüklü vagonlar ilâvesine bag lanmıştır â o Ücreti Tesbit Edildi Sömikok tenzilinden sonra kömürlerin Zonguldaktan İs- tanbuls kadar olan nakliye ücretleri de tesbit edilmiştir. Yeni karara göre 10 tona kadar olan Sömikokun nakliye ücreti 1975 kuruş, 10 tondan fazlası için 1900 kuruştur. * ğ —————— . savaş şippadak sona ermiş. Gel sin mütareke ve sulh sartları... Böüsüsina bir dakika olsun rahat nefes aldıran bu zat takdire lâyıktır; binaenaleyh #rt- Fat insanlara kendilerini aldatış kabiliyetini bir lütuf olarak ihsan &tmiştir; biz bu Tütlü bir başkast- nı zarara sokmak şeklinde yalan- cılığa dökerek sulistima) etmişiz, Sen de tutup o kötü huyu dev- let idaresinde düstur mertebesine çıkartmışsın! k İstediğin fazlasiyle yapıldı. Ar- tık yalan tecrübesi yetişir, biraz da doğruyu Sınayalım Ziar yıllardanberi diplomatlar İki kısım olup bir taraf “aldattım, aldattın, aldattı, aldattık. aldattı niz, aldattılar, öbür taraf "aldan- dım, aldandın, aldandı, aldandık, aldandınız, aldandılar., seklinde aldatmak ve aldanmak fiillerinin bütün sigalarını sayıp döküyorlar. İşte asıl vaziyetin hulürssı! Hep bir ağızdan söylenen bu münasebetsiz politika temrinire son verelim. ” canl akin za yda haa vu van Yl lada

Bu sayıdan diğer sayfalar: