9 Eylül 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

9 Eylül 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| 0-9.99 9 Eylül 1939 TAN ABSONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Km © 18ana (2800 Kr. w ” say wo » w * 3Ay mw ” 1. * tay se * Milletlerarası posta iühadına dahil olmiyan o memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 9, 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap İçin mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lzrsdır. İNNİ | GÜNÜN MESELELERİ | İhtikârın İntiharı! gi ihtikârla o mücadeleye giriş ilk silâh “kalem” oldu. (Meydanı boş bularak sivrilmeğe yel. tenen fiyatlar, ilk hücuma, bu sü. tunlarda uğradılar, Gazete sayfaları nı birer “yarakı mihri vefa” sayan muhtekirler, belki bu hücumu istib. faf ve istihza ile karşılamışlar, ve bildiklerini oküyabileceklerini san » mışlardı. Fakat, şu anda hepsi de, barp zengini olmak hulyalarına ve. da etmek mecburiyetini duymuş » lardır sanırız. Haris firsatçıların kâr ümitlerini sarsan ilk hâdise, Lütfi Kırdarm e- merji ve katiyet dolu sözleriydi. Hele Başvekilimizin düm bütün memlekete hayati bir müjde halinde yayılan beyanatı, sinsi birer | yılan gibi baş kaldıran bütün ihtirasların köküne kibrit suyu döktü. Refik Saydamın kelimeleri, en - dişeyle kararan yüreklere, ferahla « tıcı su gibi serpildi. Bugün © artık, dükkün, mağaza, bakkal camekân - Tarım dolduran fiyat etiketleri, göz. lerimizi patlamağa müheyya © birer bomba gibi ürkütmüyor. Ve bugün, artık, bu rakamların önünden, tıpkı bir düşman toprağın. da yürür gibi - korka korka geçmi. yoruz: Zira, Türk devleti, Başvekili- nin gür ve erkek sesiyle, ihtikâra ilânı harp etmiş bulunuyor. Retik Saydamın, ihtikâra ve mah tekire karşı âdeta insafsızca hücum edileceğini katiyetle bildiren sözleri, yüreklerimizi payansız bir emniyetle doldurmuş bulunuyor: Artık, en faz. In endişe duymuş olan (o evhâmlılar hile inanmış bulunuyorlar ki, Türk devleti, ihtikârın başına, © kudretli yumruğunu İndirmek için lâzrm ge. len her tedbiri almıştır, Ve'artık en- dişe duymak, halka değil, | bilâkis, halki soymak niyetini besleyen muh. tekire düşer. Biz, temenni etmekteyiz ki, bo - zuk niyetli vatandaşlar derhal mü. tenebbih olsunlar da, böyle sıralarda, vatanın çok daha hayat! davaları ile baş başa kalmak vazifesini üzerinde bulunduran devletin, çok © ağır bir mesuliyet altında bulunan © sırtına tifeyli bir yük teşkil etmesinler, Ve devlet, muhtekire karşı resmen ilân ettiği mücadelede, fazla enerji har - <amak mecburiyetinde kalmasın. Zi- za böyle sıralarda, muhtekirlerin, kendi adi hırsları ile devleti oyala. maları, sade ticari bir o ahlâksızlık değil, milli bir ihanet sayılır. Bu ba- kımdandır ki, onların birer vatan haini gibi ceza görmelerini, şuurlu hiç bir vatandaş ağır bulmayacaktır. Ve bunun içindir ki, muhtekiri teh. dit eden ceza, gözleri tamamen ka. sarmamış olan mahlükların göze ale- mıyacakları derecede ağırdır. Bu cezanın ağırlığını tasavvur et. mek, içimizi dolduran huzur ve em. niyeti biraz daha genişletiyor. Ve bu emniyetle, rahat, derin, o geniş bir soluk alarak inaniyoruz ki, halkı sokmak için belki mezbuhane bir gayret gösterecek olan menhus ve menfur ihtikâr yılanı, çok kısa za. manda, bu vatanda nefes alamıya - cağını kavrayacak, ve nihayet, tıpkı, etrafı ateş çemberile çevrilmiş akrep &ibi, kendi zehirini kendi kanına aki. tarak intihar edecektir, Ve şimdi hepimiz, gözlerimiz ve gönüllerimiz sevinç ve © emniyetle dolu olarak, henüz baş kaldırmış bu. lunan ihtikârın intiharını seyrede » ceğiz! —————— Foça Telgraf Memurunun Beraeti Foça, (TAN) — 79 kuruşu 15 ku » Yuşa çevirmek suretiyle telgraf mak- buzunu tahrif ettiği iddiasi ile tev - kif olunan telgraf memuru Vasfi Can, mahkemeden beraet kararı al. mıştır. H amakat ve dalâletin, hodbin menfaatlerin ve hırsların milletlerin mukadderatlarına hâ - kim olduğu, medeniyetin istikbali hakkında endişeye ve ümitsizliğe düşüldüğü şu sıkmtıh zamanlar - da, küçük politika konbinezonla - rına karışmaksızın, hâdiseleri yük. sekten ve geniş gören, onların ha- kiki ve derin sebeplerini kavrayan büyük mütefekkirlerin makul ve ümit verici sözlerini dinlemek bir ihtiyaç haline geliyor. Bu sözler, yüksek dağların te. miz havası kadar insanın içine ferahlık veriyor, insana insanlığını ve vazifelerini hatırlatıyor, * Bazı mütefekkirler, kemiyet medeniyeti, mihaniki medeniyet. makine medeniyeti) isimlerini ver- dikleri yirminci asır medeniyeti. nin, kendini harabiye götüren İn. hilâl tohumlarmı kendi içinde ta- şıdığını ve ürettiğini söylüyorlar ve bu medeniyetin günün birinde mu. hakkak sürette kendi kendini yiyip bitireceğini iddia ediyorlardı. Ve bu vaziyetten tekniği ve onu doğuran ilmi mesul tutuyorlar, insanlığın rahata ve huzura kavuşması için yeni bir orta zamanm, gelmesini istiyorlardı. ; Tanınmış İspanyol mütefekkir. lerinden Unamuno - kısmen dahi olsa - bu fikri müdafaa edenler - dendir: “ Kendimi iran “Yorgun rum. Böna öyle geliyor ki, medeni be- periyetin büyük bir kısmı bugün yor- gundur, Muhtaç olduğumuz (Sulh — Paix) den ziysde (Sükün — Repos) tur. Zira, gükünsüz bir sulh vardır ve bu çok fecidir. w Zennediyorum ki yeni nesiller bir nevi (Prönatile) yorgunlukla doğak- tadırlar, Uyumak, #ahayyüle dalmak, dirnlen- mek İçin yeni bir orta zamana yaklaşı" yoruz... Diğer bazı mütefekkirler ise, bu mihaniki medeniyetin doğur - duğu felâketleri ve sefaletleri gü. rüyorlar, fakat bundan tekniği ve ilmi değil, belki ilim ve teknikle a- daletin müvazi gitmemesini; #1. min, şimdiye kadar yalnız madde ve tabiat âlemine ait meselelerle uğraştığı halde, ihsan ve cemiyet meselelerinin tetkik ve halli için henüz büyük bir hamle yapmad;- ğını söylüyorlar;'ilmin ve tekniğin insanın hizmetine koyduğu vası - ta ve iktidarlarm iyi kullanıldığı takdirde sefeletlerin ve karplerin ortadan kalkacağı, bütün insanla rın bolluk ve refah içinde yaşaya. cakları hakiki ve tam bir medeni. yet kurmak bugün - bütün diğer a- sırlardan daha ziyade . mümkün olduğunu iddia ediyorlar. Collöge de France de fizik pro. fesörü olan, dünyaca tanınmış â- im P. Langevin bunlardan eğri senesi (Mücrim ilim mi, kurtarıcı ilim mi?) başlığı altında neşrettiği bir makalede bu mesele- geniş bir görüş, ilmi bir zihni. yetle ortaya koymuştu. Şi onu dinleyelim: “İlmin ve teknik terakkilerin sön Ge- rece süratli inkişafı neticesi hayat şari- larında vukun gelen derin değişiklik- ler, bir çök mütefekkirleri haklı ola- rak endişeye düşürmektedir. Onlar, bu cereyanın hakiki medeniyete faydalı mi, yokaa zararlı mı olduğunu kendi kendilerine sormaktadırlar, Uzun asırlardanberi derin bir insiyak issanları, kâinatı gittikçe daha İyi anla- uya sevikelmiştir. Bu hususta yüptik- ları cehit,. bilhassa Rönesimstenberi, tablati gittikçe daha sıkı sorguya çeken tecrübenin mütemadi o kentrolü altinda devam etmektedir. Bu cehdin vazifesi, Insanların maddi ve manevi kurtuluş- larını hazırlamaktır. Bunlardan birin- «isi vasıta, ikincisi gayedir. Biliyoruz ki ilim ve onun teknik tat- de harp a AN emin uma Muharrir, bu yazıda, medeniyetin istikbali Hakkında endişeye düşüldüğü şu sıkıntılı zamanlarda hâdiseleri yüksekten ve geniş gören büyük mütefekkirlerin sözlerini naklediyor, bu felâket. lerin medeniyetin maddi ve manevi unsurları arasındaki uçurumdan ileri geldiğini söylüyor. Insanlığı Felâkete Sürükliyen Uçurum Yazan: Sadrettin Celâl Antel bikatı, hayatın idamesi İçin lâzım olan maddi insan sâyini hudutsuz bir suret- te azaltmakta; İstraba, hastalığa, ölü- me' karşı mücadele eden kudretli vası- laları yaratmakta; bir kelime ile, haya» 1 zenginleştiren, | güzelleştiren ve ko- laylaştiran vasıtaları çoğultmaktadır. Acaba tutulan bu yol, bu gidiş iyi mis dir? Gittikçe çoğalan güçlükler, iktisa- di buhranlar, harp tehlikeleri, bir çok kimseleri bu hususta düşündürmekter ur, Süphesizdir ki, devamli bir surette mekanizasyonu ve rasyonâlizasyonu, sâyin mahiyetini ve şartlarını derin bir sürelte değiştirmiş- tir. Bu suretle sây, neşesir, zevksiz, mİ- haniki bir şekil almıştır. Diğer cihetten sanayide makine hü- kimiyetinin temin ettiği kazanç hırs, bu hareketi yaralan İnsanları ve mil- etleri arkasından sürüklemekte ve mü- temadiyen yeni mahreçler —müstemle- ke siyaseti ile dış mahreçler, memle- ket için yeni ihtiyaçlar. yaratmak su- yetiyle iç mahreçler— aramıya sevket- mektedir. Bu yeni ihtiyaçlsrin tatmini her birimizden fuzlu mihaniki bir faa- liyet istemekte ve bu suretle büküki kurtuluşumuzu geciksirmektedir. sâyin mütezayit ve' Ayni sarhoşluk ve hırs, —makinenin mümkün kıldığı fazla istihsal buhran- ları neticesi mahsüllerin tahribine ve; messi sâtleri szaltılmadığı için işsizlik buhranına götürmektedir. Bunun neti- cesi ilim, eski esareti kaldırmak ister- ken, diğer yeni bir esaret şekli meyda- na getirmiş görünüyor: Miloynlarca İn- #anın, bütün hayatları müddetince y- ni etleri tekrar etmeleri ve istik- hallerinden daimi endişe halinde ola- lar, Ve nihayet, ilmin harbin hizmetine koyduğu faaliyet vasıtaları dolayısiyle büyük bir harp, hiç şüphesiz medeniye- tin sonu olacaktır. B” neticeler Karşısında, bu dehli- kelerin önüne geçmek için, fe- nalıkların asıl hakiki sebeplerini ara- mak, yalnız tekniği değil belki bizzat ilmi, cedani endişelerin mevlddü ve bu- günkü buhranların anam olan filmi mahküm etmek, insanlığı kurtarmak için yeni premetiyi zincirlemek lâzım değil midir? Başkalarına göre fenalık, ne ilimde- dir, ne de onur bize temin ettiği ikti- darlardadır, belki bizim onları kullanış HARP VE SİNİRLER Aylardanberi devam eden mü- nakaşalara, & tayyarelerle (gidip gelen mesajlara sinir harbi denili. yor ve hangi tarafın sinirleri daha kuvvetli ise harbi de o tarafın ka. sanacağı iddia ediliyordu. Top ve bomba ateşleriyle gerçekten harp başlaymca artık sinir harbini han- gi tarafın kazanacağının ehemmi. yeti kalmadı, Şimdi —tabii, sinirler bakımın- dan— düşünülecek şey harbin si- nirler üzerine yapacağı tesirdir... Geçen Büyük Harp hem pek uzun sürdüğünden, hem lerinin o kudretle- pek ziyade arttırılması: na sebep olduğündan harbin sinir- Ter üzerine de ayrıca ve mühim te. sirleri olduğunu meydana çıkardı. Yeni başlıyan bu seferki harbin de ayni tesirleri yapı, mıyaca- ğı hakkında, tabii, şimdiden hiç bir şey söylenilemez. Harbin çık» masını istemiyen, akılları başların. da insanlarm şimdiki umutları o- nün çabuk arkası alınarak insan- ların bir an önee siüiküna kavuşma. Jarıdır.. Benim burada hatırlat- mak istediğim geçen Büyük Har. bin devam ettiği kadar sinirler ü. zerine yaptığı tesirler ve harp bit. tikten sonra da o tesirlerin netice- leridir. Harp hali bir memlekette mu. harebeye gitmiyen halk üzerine de tesir edebilir. Fakat harbin sinir. ler üzerine bu türlü tesirinde bir yenilik yoktur, Devamlı heyecan, harp uzun sürerse sebep olduğu kıtlık ve setalet, harp zamanların. dan başka zamanlarda olduğu gi. bi, sinirleri bozar. O da, zaten bo- zuk olan sinirleri... Sinirleri sağ. lam, dayanıklı olanlar harp ha- linden de hususi bir şekilde müte. essir olmazlar. Sinirleri zaten za. yıf, yorgun olanlar için harp hali, sinir hastalığımın meydana çıkma- sına bir vesile demektir. Harp hali olmasa da o vesile herhangi bir suretle bulunur. Harbin sinirler üzerine en mü- him tesirleri muharebe edenlerde görülür. Bu tesirlerin en ziyade göze çarpanı da muharebede hava sarsıntısından sinirlerin bozulma. sadır, Meselâ, muharebe meydanında insanım pek yakınında bir top mermisi yahut bir bomba patlar. Hiç bir tarafında hiç bir yara ol- madan kurtulabilir. Fakat patlı- yan merminin yahut bombanın ha- vayı sarsması o kadar şiddetli o- lur ki başın dışarısından hiç bir şey görülmediği halde içindeki beyin 6 sarsıntıdan teessür duyar. İnsan düşer, bayılır, hava sarsınlısının şiddetinden be- yindeki küçük damarlardan biri. nin koparak tam bir sekte geldiği de vardır. O zaman kanım çıktığı ve yayıldığı yere göre felç te olur.. Fakat daha çoğu çabuk ayılır, yal- nız, ayıldıktan sonra damarlardaki tansiyon düşer, nabiz gayet hafif vurur, bununla birlikte derin bir halsizlik, düşüncede biraz sersem. lik, bir taraftan da hafif bir felç... Bunda sinirlerin önceden zaten bozuk olduğunu, acaba korkunun tesiri bulunup bulunmadığını ara. miya hiç lüzum yoktur. Harp eden adamların en cesurları bile bu ha- le tutulabilirler... Geçen Büyük Harpte Palestin cephesinde —© zamanki tabiriyle— kaymakam rüt- besinde bir topçu kumandanınm böyle pek yakınında mermi pat. laması neticesiyle tutulduğu felel hastanede tedavi etmiştim. Bir topçu kumandanının top patlama. sında korku düymasına yahut si. nirlerinin zaten bozuk bulunması. na imkân olamazdı. Top sesleri o zatın âdeta eğlencesi olmuştu. Tu- tulduğu felç hava sarsıntısından ileri gelmişti. Hava sarsıntsından / ileri gelen bu halin sonradan eserleri de ka- ir: Sık sık baş ağrıları, baş dön. mesi, uykusuzluk, korkulu riya lar, sabahleyin derin yorgunluk, bir şeye dikkat edememek, hazım bozukluğu, herşeye çabuk hiddet, hayattan bıkkınlık v. 6. bütün alâ. metleriyle nörasteni hastalığı. ci tarımızldadır. Yapılan tatiribatı tamir etmek ve daha büyük tehlikelerin önür ne geçmek için, daha iyi anlaşılan ve | hakiki güyesine irca edilen ilme beş- vurmak mecburiyetindeyiz. Yalnız ilim dir İki, tesisini mümkün kıldığı yeni ha- yata bizim tam bir surette intibakımuz mümkün kılacaktır. Filhakika ilmi, tekniği zinelrlemiye ihtiyaç yoktur. Bir takım yalancı mü- tefekieifler; uzun asırlar, umumi selh ve refahı İstemek hamakat olduğu ve hiç bir zaman herkesin ihtiyaçlarını tat mine kâfi mahsul elde edilemiyeceği fikrini telkine çalışmışlardır. Mâltus iddia ediyordu ki dünyayı bir kanun idere ediyor! (NUfus hendesi nis- bette çoğaldığı halde mahsulât adedi nisbette çoğalıyor.) Fakat bugün görü- yoruz ki, Sirin ve tekniğin mütemadi ve harikulüde inkişaf, istihsal imkâh- Yarını nemütenahi çoğali ve berke sin ihtiyaçlarının en geniş bir surette tatminini mümkün kılmıştır... Bunun için; meydana gelen servetlerin kastan imha edilmemesi, istihsal imkânlarının tahâlt olunmamdsı kâfidir. Filhakika unutmamalıdır & seyden evvel bir metottur. Fikri kılara tabiiyeti, zihnin şeniyete bükıdir. İlmin, cemiyet meselelerine, insanlar ve milletler arasındaki müna sebetieri tanzim etmesi istenen adale tin tesisine tatbiki henüz yeni. başla muştar. Tdizımdır ki ilim adamı, artık lâbo- Tatuvarından çıksın; yaetodunu södece tabint sahnana deği, içtimal meselele- Fin ipsemi bir. şekille haline, milletler arasında sdaletin tesisine tatbik etsin. Buşün halli Mis gelen esas mesele, hakikatle, bir teknik meselesi değ adalet meselesidir. Bu eset, vasıtalarının, kendileri, buk inkişsi etznelerinden, ve bu vası- taların, bütün insanlara faydalari do- kubacağı yerde, ferdi ve zümrevi hot- binlikler tarafından inhisara alınmış 0)- mslarından ileri gelmektedir. Bu, bir taraftan içtimai adaletin, diğer cihetlen beynelmilel adaletin gayri kâti Inkişas handan dolayıdır. Mer zaman olduğu - gibi ilim, söalet ten daha çok İleri gitmiştir. Halbu ilim, hem metodu hem de neticeleriyle, bize yer yüzünde adaleti tesis etmek kususunda yardım edebilir ve etmeli- dir. “Topal, diye tavsit edilen aösle bu geriliği, son zamanlardı büsbül çoğalmıştır. Çünkü bizim maddi âl hakkındaki bilgilerimizin büyük bir süratle çoğalması, tekniği de harikulâ- de bir rüratle inkişaf ettirmiştir. İşte bugünkü bühranın iktisadi v6 beynel- milel plândaki vabameti bundan ileri gelmektedir. | Fikrimize göre, bizim hakiki ve tam kurtuluşumuz için adaletin, çetin yola Üzerinde muvaffakıyetle İlerliyebilnesi için, ilmin kendisine uzattığı kardeş eli | edi sene evvel İntişar eden bu yazıdaki fikirlere buzün daha derin bir mana ve ebemmi . | yet kazanmaktadirlar. Biz de şahsen (o İnanıyoruz ki, İbagünkü bitaraflığı ne (Avrupa iş 5 Harbe Dair Düşünceler | Amerika Harbe Girecek mi? Yazan: Aka Gündüz irinci dünya harbini örnek tarsak, girecek. o Amerikan rine karışmamak) © prensibindendir, ne de büytik bir harbin büyük kül. fetlerine katlanamamasından, Umü- mi efkârınm henüz £ hazırlanman olmasından ve bir de bugün ve ya « rın için acele bir mecburiyet bulun. mamasındandır. Bu umumi efkâri da hazırlayacak ne matbuattır, ne de kongre, Bw yalnız mütecavizin hareketleriyli beşeriyetin feryatları hazırlayacak » tar, Amerika insani fikirlere, ni prensiplere çok samimi bağlı olan faziletli bir memlekettir. Beynetmi lel işleri hep bu bakımdan mütale edip karar alır. 1914 te de böyle olmuştu. Harbe girmekten çok kaçındı, ve sel hi giren kanları durdurmak için daha çok çalıştı, Fakat bu insani gayretlerine kar. şt ne oldu? / Hohençolern amirali Tirpiçin nizaltıları biteviye Amerikalı batır dilar. Çoluk çocuk, kadın erkek, ih. tyar genç, sivil hasta demeden At las Okyanusunu Amerikalı ve dün » yalı kanına boyadılar. En son Wüzl.. tanya transatlantiğindeki o binlerce masuma kıymaktan çekinmediler, Bu sırada beşeriyet de en acı, en mazlüm feryatları ile inliyordu. Amerika umumi efkâri; Kayzerin 6 harsketi ve beşerin bu feryadı üze. rine İsânm dirilişi gibi birdenbire. ve ilâhi bir dirilişle dirildi. i Bugün vaziyet e vaziyettir. Harp bir eylülde başladı. İki yüz elli masum Amerikalı 2 eylülde tor. pillendi. Mi lardan kurtulamıyacaklardır. Bugünkü mütecaviz, o günkünün bir uzanıp gelmişidir. Ve huy eâi altındadır. O günkü mütecaviz. kendi; ken- dini soktuğu cendereden Yurt hid için her şeyi parçaladı. Bugünkü mütecaviz, kendi ken « dini attığı cendereden sıyrılabilmek AR enli n, torpil, gülle, gaz... Bitarat Amerikanın masum yolcuları bun « için her şeyi parçalamağa uğraşa - caktır, Nitekim işe; köyleri gazla tatuş- #urmakla, kuzu çobanların homba- Tamakla, deniz yolcularını torpille mekle basladı, Trotilli torpil ve insanlığın fer » yadı... Amerika denilen insanlık mem - leketi bunları mutlaka ve mutlaka, ehemmiyetle dikkate alacaktır. Hele harp, geçen sefer Marn'da saplanıp kaldığı gibi siperlere caki. hp kalır, ve zaman, olanca hiddetile hükümlerini icraya başlarsa... Senet verilebilir ki Amerika bu harbe gi. İrecektir, Meğer ki harp tezelden bite. Göklere mi el açmalı. diplomatla- . kahraman or. Ne yapmak ki harp çabuk bitsin de bilarafların olsun aziz canları, kanları, mallari insanlığın başına gelen felâketler en nihayet harp faclası ile netice. lenen dünya müvazenesizliği, me- deniyetin maddi ve manevi unsur. ları, yâni, dev adımları ile inkişaf eden ilim ve teknikle, kaplumba - ğa yürüyüşü ile ilerleyen, O yahut yerinde sayan, hattâ gerileyen ah. lâk ve adalet mefhumu arasındaki uçurumdan ileri gelmektedir. İçti. mai müesseselerin imkânlara int. baksızlığının bir neticesidir . Beşeriyet bizzat yarattığı ha - rikulâde iktidar ve imkânları, me- kineleri henüz hazim etmemiş bu. lunuyor. Midesinde demir parça - ları vardır. Bizim madde âlemi üzerindeki iktidar ve müessiriyetimizin, be « şeri müesseselerin ve adalet hissi- nin tekâmülüne nazaran nisbetsiz bir şekilde inkişafından © doğan, medeniyetimizi ve bizzat nevimizl tehlikeye koyan bu vaziyete nasıl nihayet vermelidir? Terbiye ve tedris bakımından bu suale şu şekilde bir cevap ve- rebiliriz; Burada ahlâki tez ile ilmi antitez arasında hâd bir zıddıyet ve ihti. ziyana uğramasın. lâf vardır, Bu ihtilâf ancak bir sentez ile halledilebilir. Ve yeni terbiyedir ki bu sentezi, umumi kültür meselesini, bugünkü vaz. yet ve şartlarımıza uygun olarak halletmek suretiyle tahakkuk otti. recektir. Bu yeni terbiye, gençlere, bir taraftan müsbet ilimler kazandıra- rak onları kevni muhite intibak et tirmek suretiyle maddi kuvvetleri kullanmak iktidarını * kazandır . makla beraber, diğer cihetten ma. nevi ilimlerle techiz ederek içti. mai muhite intibak ettirmek sure- tiyle, kendilerini ve içtimai kuv - vetleri . bugünkünden daha yük. sek bir hayat ve cemiyet idealine göre « sevk ve idare edecek bir ha- le getirecektir. Ve ancak o zamandır ki, bugün- kü mudil medeniyet Oo mekaniz - masının çarklarına kaptırsrak mad. denin ve tekniğin esiri kör kuvvet. ler haline gelmiyen, | İbtisaslaş - masma rağmen insan kalan fert - ler yetişecektir. Dünya, (huzura, miiküna. refaha kavusacaktır. yi ç

Bu sayıdan diğer sayfalar: