11 Eylül 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

11 Eylül 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 " 711-9939 t 11 Eylül 1969 ,.. TAN ABONE 8EDELİ Türkiye Ecnebi 1 Sene 1400 Kn 2800 Kı me » say 1800 “ say 400 . 1Ay “ » Milletlerarası porta ittihadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 8, 3.8 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pal iâvesi lâzımdır. Propaganda Harbi ugün ben, ağır tanklardan, sesli, sessiz & tayyarelerden, müthiş toplardan hattâze. hirli o gazlardan daha O korkunç olan mücadele, hattâ muharebe silâ. hı hiç şüphe yok ki | propagandadır. Artık, yer yüzünde, çok tekrarlanmış olan bu yüzde yüz hakikate inanma. yan hiç kimse kalmamış gibidir. Fa - kat buna rağmen, bazı milletler hu- korkunç silihm tehlikelerine o karşi kâfi derecede tedbirli dayranmamak- tadırlar. Halbuki, bugün, kazanan millet. lerin zaferlerini, ve kaybeden millet. lerin yıkılışlarını hazırlayan silâh, bilhassa propagandadır. Ve bu silâhı en ustaca kullanan milletlerden bi. risi de, hiç şüphesiz Almanyadır. Bu sonuncu hakikatin en bariz delille - rinden birisi de, Almanyanm, yaban- cı propagadalarına karşı son derece. de ihtiyatlı, dikkatli, ve tedbirli dav. ranan Türkiyeye bile, dilini uzatmı. ya fırsat bulabilişidir. Meselâ, şimdi de, buradaki vat: daşlardan bir çoklarına, Almanyada: mektuplar yağmaktadır. Bir iki ta- nesini ele geçirebildiğimiz bu zarfla. rın içinde, Hitlerin nutku, Melöto - fun nutku, ve Hitlerin, son yaptığı 16 maddelik sulh teklifinin metni meveuttur. Almanya, bu mektuplar. la, dünya efkârı umumiyesi karşısın- da, kendisini haklı çıkarmağa, ve başlamış bulunan muharebenin ağır mesuliyetini, başkalarma yükleme - ğe çalışmaktadır. Bu maksatla, Mo . lotofun nutkunu tahrif ederek yay - maktan bile çekinmemektedir. Bundan da şılmaktadır ki, yabancı propagandasına karşı almış bulunduğumuz tedbirleri arttırmak, bizim için, her şeyden evvel başarıl. mast lâzım gelen bir vatan vazifesi » dir. Bu kanaatte — Bulunduğumuz i. çindir ki, devletin nazarını bu mü » him nokta üzerine bir defa daha çek. mekten kendimizi alamıyoruz. Devletin Yeni Hitabesi Salama ila Devlet, millete, yeni bir hitabede bulundu. Bu hitabe, askere çağrıl - miamış bulunan vatandaşları işleri - nin İntizamını bozmamıya davet edi. yor. Duymakta - bulunduğumuz sü . kün ve huzuru arttıran bu tavsiyeye bilâtereddüt rinyetkâr. davranmak, hepimiz için, milli ve vatani olduğu kadar, zevkli bir vazifedir de. Böyle sıralarda, devletin en kil çük tavsiyelerine bile dikkatle ita- at etmenin hayati lüzumunu hatır - latmağa bilmeyiz lüzum var mıdır? Bazı Balkan devletlerinin umumi se. ferberlik ilân ettikleri bir sırada bi. le, Türkiye, bütün sınıfları silâh al. tma' çağırmak lüzumunu duymuyor, Devletin takip ettiği siyasetin sağ » lamlığına, ve Türk milletinin, dünya. nın bir çok köşelerini, ateşten diliyle tehdit eden büyük tehlikeden çok u. zak bulunduğuna, bundan daha kati bir delil bulmak mümkün: değildir kanaatindeyiz. Sade bu hareketin delâlet ettiği mâna bile, dünya hâdiselerini tam bir yürek huzuru, ve tam bir dimağ selâmeti içinde takip et- memize bol bol kâfi değil mı? * Yine İhtikâr Meselesi Dün de yazdığımız gibi, baş kal. dırmağa yeltenen ihtikâr ihtirasları, Muharrir, bu yazısında, tarihi amatörlerinin bugünlerde birbirlerine sordukları bir suale cevap arıyor ve Adolf Hitler ile e 2 DEN arasındaki Gi derecesini tesbite çalışıyor. Hitler Ve Napolyon ri arih amatörlerinin bu- gün birbirlerine sorduk- ları bir sual var ki o da Adolf Hitler ile Napolyon Bonapar- tın arasındaki benzeyiş dere - cesine aittir. Bütün otokrat- ların birbirlerine benzedikle- ri şüphe götürmez. Bu gibi adamların kendilerine ait bir çok hususiyetleri vardır ki, onların dış görünüş bakimindan bi. ribirlerine benzemelerini de temin eder. Fakat bu dış görünüş bahsi, gayet sathidir. Aradaki benzeyişi daha fazla vakalara İstinet et mek lâzımdır. Mevzua bu zaviye- den bakıldığı zaman bu iki ada- mın evvelâ, fevkalâde süratle ik. tidar mevkiine yükseldikleri göze çarpar, Daha önce ikisi de meçhul birer adamdılar. Ik evvel bu noktayı tahlil e- delim: Napolyon, yüksek kudretli bir asker olduğunu gösterdiği için kendini Fransaya yüklemişti. Onün kumandası altında hareket eden ordular iki muharebede Riviera. dan Avusturya Tirolüne ilerlemiş, âciz müdafaa safhasından kahir is- tilâ safhasına geçmişler ve İtalya- yı Fransanın emrine âmade kılmış. lardı. Napolyon bu muvaffakiyet. İerle harp fennindeki yüksek kud. retini isbat etmiş, Fransız Cümhu- riyeti onun ordularile Ayrupanın yarısını tehdit etmişti, Napolyonun kıymet ve ehemmiyeti de bu nok“ tadadır. Çünkü Napolyon, Fransa. nın harici düşmanlarını ezmişti, Fakat Fransanın memleket da. hilinde de düşmanları vardı ve bu dahili düşmanlar Fransızların müs. takar hayatını tehdit ediyorlardı. Napolyonun kumandadaki kudreti otoriter ve kudretli bir hükümet tesisini vaadediyor ve Fransızlar bu hükümet sayesinde 'htflâli sağ- lamlamayı ve onu inhilâiden koru- mayı umuyorlardı. Napolyonun hayatı bunu vaadet. mekte idi ve Fransa bu yüzden bi. rinei konsüllüğü ona emanet et- miş, daha sonra ona imparator ta- cını giydirmiştir. * akat Führeri bu bakımdan Alman millstine sevdiren tarafı bulmak kolay değildir. Ken- disi kumanda kabiliyetinden mah. rumdu. Harp koptuğu zaman onun bir muharip sıfatile başa geçmesi. ne imkân yok. Hitlerin meziyeti daha fazla, sivil meziyetleriğir. Çünkü Hitler, Alman bakımından yüksek meziyetli bir hatip sayılır. Fakat onun sulh mushedeleri, ko- münistler, ve Yahudiler aleyhinde. ki hamleleri, yabancıları hoşnut e- decek mahiyette olmüdığı halde mazistler bunlardan müzik zevki a- iyor ve bu sayede de nazist parti. yi sağlamlamıya imkân buluyor. lardı. Yani Hitler, siyasi bir meka- mizmayı işletmekte deha gösteriyor ve yarı gösterişcilik, yarı entrika. Galık istiyen bu işi başarıyordu. Bu vaziyet içinde Napolyon ile Hitler arasında bir müşabehet bul- mıya imkân yoktur. Hitler bir Cermendir, Fakat Na- polyon bir Lâtindir ve bütün öm. rünü bir Lâtin olarak geçirmiştir. Napolyon süratle karar verir, sü. ratle ohareket eder (o fevkal- beşer Obir Omantıkçı, buh - ranlar ve felâketler karşısında ken- vuran ve çığrından çıkan fiyatlar, bi- rer birer eski yerlerine o dönmekte, ve harekete başladıkları yerlere in - mektedirler, İhtikârın ricati, memleketin ik - tısadi bünyesine saldırmağa hazırla. başlarına ineceği bildirilen yumru - ğun şiddeti önünde sinmiş bulunu , |ricati demektir ki, hepimiz, bu yorlar, nan gizli ve tehlikeli bir düşmanın ri galeri; büyük bir bayram gibi kutlu. Dün, piyasada, bu mesut ricatin |layabiliriz. Zira, artık, ihtikârı ürkü. fili neticelerine de, büyük bir se .İten yumruğun, bir daha gevşemiye- vinçle şahit olduk. Fırsat buldukla. | ceğinden emin olmanın huzurunu da rını sanarak, külâhlarını havaya sa.|duyuyoruz. Yazan: Philip Çuedalla ( Meşhur vk Tarihçisi dine hâkim olmıya muktedir bir askerdi. Hitler ise, kütle hatibidir ve Napolyonun yapamadığı bir iş varsa budur. Hitler, dağ tepelerin- de inzivayı seven, ırkçılık bahsin. de taassup gösteren, sebze yiye. rek bekâr yaşıyan bir adamdır. Napolyon, bütün bu bakımlardan onun tam zıddıdır. Ps iki adam arasında benzer. lik, olsa olsa bir noktada. dır. O da yaptıkları hareketlerle LOKMAN HE Si i bütün dünyayı kendilerine hasım yapmalarındadır. Hitler, bir hamlede Çekoslovak- yayı ortadan kaldırdı. Onun bu ha- reketi Napolyonun İspanyaya karşı takip ettiği hattı hareketi hatır. Jatır. (Fakat İspanya, Napolyonun zaferine rağmen kendini kurtarmış. tar.) Sonra bu iki şahsiyet arasında bir başka benzerlik vardır. O da cihangir birer imparatorluk kur- mak istemeleridir. Hitler “Müca. KİMİN Kestanede Vitamin Var mıdır? Bunu da Beylerbeyinden bir sa- yın okuyucumuz, Bay İskender 80- ruyor, Kestanenin her türlüsü suda pişmişini, kebabını, hattâ büsbütün çiy olanını, hele kuzu kestanesini pek severmiş de o ka- dar çok sevdiği bu “mübarek,, ye- mişte vitamin bulunup bulunma- dığını merak etmiş. Beylerbeyli okuyucumuzun kes- taneye verdiği bu “mübarek” sıfatına doğrusu ben de iştirak e- derim, Kestane hem lezzetli, hem de pek iyi besleyici bir gıda oldu undan bu sıfata tamamile lâyık- tır. Fakat kestanenin bes leyici bir gıda olduğunu söyleme- den önce, okuyucumuzun kestane- deki vitaminler üzerine merakını teskin etmek İsterim Bu “müharek,, yemişin vita minleri, maalesef, pek çok değil dir. Şimdiki halde bilinen yalnız iki türlü vitamini vardır. Biri BI vitamini, yön 80 ölcü sinirlerin muvazenesine yarar. Öteki B2 vi- tamini, a 120 ölçü kestanede- ki şekerli maddelerin vücude ya rıyacak hale gelmesini temin eder. Ondan başka türlü vitaminlerden kestanede bulunamamıştır. Onun için saym okuyucumuz yemiş yer- ken mutlaka vitamin almak isti. mesini tavsiye ederim, Fakat bir yemişten yalnız vita- min beklenilmez. Yemişlerde bu- lunan, pek az miktarda, fakat e lektriklenmiş oldukları için vücü- dün mayaları demek olan maden- lerin de büyük ehemmiyeti var- dır, Bu hakımdan kestane bu mev- sim yemişlerinin hepsinden üstün- dür, Bir kere, vücude en lüzumlu on iki madenin hepsi onda ta- mamdır, Hepsi yüzde hesabile kükürt madeninden 68 miligram vücudün her höcresine lüzumlu olan bir unsuru temin eder. Fosfordan 85 miligram kemiklere ve sinirlere pek lüzumludur. Sodyom made- ninden 20 miligram vücudün sulu kısımlarına pek faydalı ve Tüzum- lu ise de klordan ancak 10 milig- ram yani ikisinin arasında nisbe- tin aksine olduğundan kestane ko- lay hazmedilemez, Potasyom ma- deninden 530 miligram vücudün katı kısımlarına kuvvet verdiğin- lı demektir. Manyezyom en 46 miligram kestane nlere gençlik verir. Kireci 49 miligram ve onunla fosfof ara- nda ancak 0,47 olduğundan zumu kadar faydalı değildir. Fa- kat yüzde 1 miligram çeliği olması ve bunun yi a 0,35 miligram bakırı bulunması vücude kan yap- mak ve nesiçlerin teneffüslerine yaramak bakımlarından yine hoşa gider. Çinko madeninden kestane- de ânenk yüzde 0,19 miligram bu- Tunduğundan yiyenlerin baba ol- malarına pek az hizmet eder, O bakımdan ceviz çok üstündür. Manganez madeninden ancak yüz- de 0,70 olması kestaneyi fındık- tan aşağı tutar, Kestanenin asıl e- hemmiyeti terkibindeki iyot ma- denindendir. Bundan dolayı tiroit guddesi vasıtasile Bayanların saç- larının ve kirpiklerinin uzaması na hizmet eder, Ondan dolayı ola- cak ki eski zamanda erkekler Ba- yanlara yemiş hediyesi götürdük- İeri vakit büyük mendillerinin i- çinde kestaneye genişçe bir yer ve- rirlerdi. Frenklerin (Bayanlarına bayramlarda kestane şekeri hedi- 7 etmeleri de şüphesiz bundan- ir, Kestanenin iyi besleyici gıda ol- ması terkihinde yüzde 40 nisbetin- de şeker ile şeker verecek unlu maddeler bulunmasındandır. Bun- lardan başka yüzde 5,5 azotlu ve 1,5 yağlı maddeleri de hiç yaba- Bu “mübarek, yemişin lezzeti ne gelince, onun da şekerden ileri geldiğini söylerlerse de, doğrusu kestane ağacının, Uludağdaki peri kızının vücudünden hasıl olmasın- dandır. Efsaneyi elbette hatırlar. smız: Uludağdaki Tanrılardan biri peri kızma âşık olur, Fakat kız ih- tiyara yüz vermez, nihayet Tanrı nın kendini tâciz etmesinden bi. karak gider, kendini Nilüfer ça- yına atar. Tanrı peri kızını sudan çıkarır ve vücudünden ağaç yapa rak Bursa ovasına diğer, Kestane de bu ağaçtan hasıl olur... delem,, adlı - eserinde, “bü. tün Odünyayı daha yüksek bir medeniyete sevkedecek hâkim bir unsurun silâhlı kuvve. tinden,, bahsederek bu hedefine i- şaret eder ve onu büyüliyen mak- sadı anlatır. Fakat onun Napolyon gibi bu maksadı takip etmekle, Na. polyonun âkıbetini de davet etme- si çok muhtemeldir. Fransiz imparatorluğnun suku- tundan alınacak bir çok dersler vardır. Avrupada büyüme ve ge- nişlemeyi istihdaf eden bu hare. ket, aşırı derecede ileri gitmek yü- zünden muvaffakıyetsizliğe uğra. mişta. Napolyonun ohedefi, İngiltere mallarını bütün Avrupa limanla- rından defederek ve İngiliz gemi- lerini bu limanlara uğratmıyarak İn giltereyi boyun eğmiye mecbur et. mekti. Bu maksadı gerçekleştirmek için bütün Avrupa limanlarını mu- hafaza altına almak ve bunun için de İspanya ile Rusyaya da iradesi. ni kabul ettirmek lâzımdı, u teşebbüsler onun, ordula- rını İspanyayı ezmek için kullanmasına sebep oldu ve bura da kati bir muvsffakıyet kazan - madan Rusya ile meşgul olmak ü. zere hareket etti. Bunun neticesi de, iki cephe üzetinde harbetmek, Mos- kova üzerine yürümek ve sefalet i. çinde dönerek askeri kuvvetini yıp- Tatmak ve aksatmaktı. Napolyonun cihangirane tahak. küme kalkışması, bütün dünyayı Tahatsız etmiş ve bütün dünya o- nun bu teşebbüsüne son vermek Is- temişti. Ayni hedefin peşinde koşanların ayni âkıbete uğrayacakları şüpbe götürmez. Napolyon, Fransanın imparatoru olarak 'yaşadıkçaherkes Ona iti. bar gösteriyordu. Fakat Avrupanın pek büyük kısmına hâkim olmayı (kurduğu zaman Avrupanın mukavemeti ken- | dini göstermiş ve nihayet onu yık. mağa muvs#lak olmuştu. Bu #issadan almacak hisse, ga- | yet sarihtir. Yâni Hitler, Napolvo- nun rolünü oynuyor. Napolyonun âkıbetinden kurtulamaz. Napolyon oynadığı rolün ehli; di. Şahsi meziyetleri, askeri deha- $ı, adari kabiliyeti onu bu işle meşgul Oolmağa sevkedebilirdi. Fransanın ona bütün takılması, onu bu maceraya sev - ke yardım ediyordu. Ve Napolyon diğer milletlerin hürriyetine mey - dan okuduğu ana kadar | işlerini yürüttü. Acaba Hitlerin maksadı ayni vaziyette midir? Onun Alman his- siyatına hâkim olduğu malüm. dur. Fakat Almanya tazyık altında ve Alman milleti kıtlık içinde ya- şiyor. Halbuki harbe mukavemet, harbin bütün gerginliklerine karşı gelmek için bu vaziyette olmamak lâzım gelir. Sonra unutulmaması lâzım ge. len bir nokta, Adolf Hitlerin Na. polyon gibi, büyük zaferler kazan- mamiş olduğudur. Gerçi Alman as. kerleri zayıf komşularının payi - tahtlarına girmiştir, fakat dünya milletlerinin yarısını kendi aley - hine çevirmiştir. Bu da onun mukadder bir ne. tice beklemesini temin etmiştir. Bu mukadder netice ise, belkide Napolyonun malüm âkıbetidir. Erbaada Göçmen Evleri Erbaa (TAN) — Romanya ve Bul. garistandan ana yurda kavuşan göç- menlerimiz için Destek nahiyesine bağlı Kırıkhamam köyünde 123 evin temel - atma merasimi kaymakam Mehmet Nedim Aker ve davetliler huzurile yapılmıştır. Merasime ban- donun iştirakile ve İstiklâl marşile başlanmış, bu mesut hâdise şerefine köylüler tarafından kurban kesilmiş. tir, küvvetiyle | Erzuruma Vardık! Yazan: Falih Rıfkı ATAY D emiryolu Erzuruma varmıştır. Eser büyüktür. En başta tüm. hurreisimizi tebrik edelim: Onun az- ve İradesi, bu yüksek teşebbüsün si olmuştur. Maddi sermayesi ise, Türk milletinin alin - teridir. 1923 te 1378 kilometre hat işleri. yorduk. Sadece işletmeyi bile ecnebi tekniğinin yardımı olmaksızın başa. racağımızdan emin değildik. Şimdiye kadar 1423 kilometre hat satin aldık ve 3186 kilometre hat yaptık. “Yedi bin kilometreye yakın hat işletmek. teyiz. Bütçemizden 350 milyon Tira- dan fazla harcadık. Her türlü eenahi yardımını tamamen tasfiye edecek kadar tecrübe sahibi olduk; teknis- İyen ve müteahhit yetiştirdik. Yakın. İda raylarımızı da Türk demirinden İ Karabükte kendimiz döveceğiz; va » gonlarımızı Sıvasta kendimiz yapa - etini isbat et. İmek için yalnız bu misal kâfi idi, Halbuki ayni zamanda her türlü na. fa ve umran işleri yaptık; şehirler ve sanayi müesseseleri kurduk; ma. denler işlettik; tamamen milli bir ike tısat cihazlanmasına muvaffak ol - duk. Erzurum hattı ekseriya milli mü. a ile iktisadi kalkınmayı hatıra getirir, Bu hat, her bakımdan, bir vahdet âmili olmuştur. Küçük Asya, hatlarımızla, bir kabileler kıtası ol - maktan çıkıyor. Bütün milleti hayat ve kültür tecanilsü içinde topluyor. Bu hat, bir fetih hamlesidir. Osmanlı saltanatı 62 senede 4038 kilometre ray döşetebilmiştir. Bu - nun da Hicaz hattmdan gayrisi ecne- bi malıydı. İşletme bürolarında bile Türk memuru yoktu. Hatlar, mem- leketin bağrında ve böğründe birer siyasi ve iktisadi nüfuz şebekesiydi. Errurumla Kafkas hudndu ara - siida kısmen dat, kismen geniş iki hat var. Dar parçayı genişleterek geniş parçayı — daraltarak, az İ bir himmetle komşu Rusyanın hudutla. rına varacağız. Cenup İbir koldan Irak, diğer koldan İran hattrmizin Jbsudutlarına doğru yürümektedir. İs. tanbul ile Ankara arasnda © İkinci İbir hat yapmamız lizim. Galiba ona da yakında başlayabileceğiz. Demir. yolu eserinin en büyük kısmı bitmiş. İtir. Küçük bir kısmı da süratle ta » mamlanacaktır. Artık devlet şoseleri davasma, ay. ni azim, ayni plân ve sây birliği ile başlıyabiliriz. Bu şöseler Anadoluyu İhareket felcinden kurtaracak ve de- miryollarının ana © şebekesinin bes. lenmesine ve bu şebekeden © bütün memleketin istifade etmesine hizmet edecektir. Ve asıl milli müdafaa za. rureti de, modern harbin şartlarına göre, devlet şoselerinin süratle inşa edilmesini emrediyor. Eskiden harp- te seferberliklerin, ordu İsşelerii ve her türlü nakliyatın başlıca mes- nedi olan demiryolları, hava hücum. larının ilk hedefi oluyor, Gayret yo. la diişilyor. Motör, en tabii ve basit ihtiyaçlar arasına girmiştir. Ordular metörizedir. İmdi motör demek, yol demektir, Cümhuriyetin 25 inci yıldönü - münde memleketi otomobil, kamyon ve motosikletlerle ârızasız ve tozsuz dolaşabilelim. o Başardıklarımızdan masrafça ve ehemmiyelçe © oldukça daha hafif olanının, faydaca Anodo- Tunun kudretini bir kaç m arttı - racak olanmın karşısında bulunuya. ruz. Onu da başaracağız! ——— İzmirde Tren Bir Çocuğu Ezdi İzmir, 10 (A.A) — Dün saat 15 te Alsancaktan hareket eden tren, Kut pınarla Selçuk istasyonları arasında küçük bir çocuğu ezmiştir. delile e. EŞ Manisa Suya Kavuşuyor Manisa, (TAN) — Şehre isale edi- lecek Gürle suyu için belediye, Be. lediyeler bankasından 150 bin lira is. tikraz etmiştir. ZE a a ğa ği gi apn ayan. SE de

Bu sayıdan diğer sayfalar: