7 Şubat 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

7 Şubat 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 ŞUBAT MU TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1 Sene Ay 3 Ay 1 Ay Milletlerarası posta ittihadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet surseiyla 30, 14, 9 3.9 liradır. Abone bedeli meşindir. Adres — değiştirmek 25 kuruştur. 1400 Kn no * 409 150 Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pal Hâvesi Mzımdır. Geçen Yıl Ortaya Atılan Şikâyetlerle Bu Senekiler Arasında Fark Yok Ş” satırları, dünkü gazetelerde okuduk: —— Üniversite Rektörü Cemil Bilsel, her sene olduğu gibi, bu sene de talebenin di- eklerini tesbii etmek üzere, Üniversite ığmdı 3 — Staj müddetlerinin azlığından, 3 — Fakülte müdavim ve mezunlarının, tibbi bilgilerini arttıracak kitap ve kütüp- hane bulunmamasından şikâyet etmişler- dir, 4 — Birlik ve talebe yurtlarının henüz tesis edilmemesi ve bu yüzden, göndüzle- ri Üniversite sınıflarında dets takip eden birçok gençlerin, geceleri, bodrumlarda, harap medrese koğuklarında vakit geçir- ve mevcut kitapların da, bol yanlış yü- zünden anlaşılamaması, gençlerin, dünkü çayda ortaya attıkları şikâyetler meya- nındadıri.” Biz, Cemil Bilselin, geçen sene ol. ina gibi, bu sene de bu toplantılara çok yaraşan temaslardır. Köylü ile, bizzat, ve bilâvasıla temasa girişen .Cümhurreisimizin verdikleri örne. ğin memlekete gittikçe yayılışına de. lâlet eden bu faydalı temasların, sa. de psikolojik ve müsbet tesirleri bile, hiç şüphesiz, değeri gayri kabili in. kâr bir kazançtır. Fakat, Üniversite Rektörü Cemil Bilselin, talebelerle geçen vıl yaptı. ği temasları hatırlıyanlar bilirler ki, © zaman, ortaya atılmış bulunan şi. kâyetlerle, şimdi açığa vurulan dert. ler arasında, çok büyük hir değisik. lik yoktur, Bu bakımdan, bu toplan. tıların fiil neticelerini, bizi, dilediği. miz derecede sevindirebilecek mahi. yete kavuşmuş Fi yl Dün, iki mektup aldık: Bunlardan birisi, Bakırköyünden, diğeri de Be. şiktaştan yazılmıştı. Mektupları ya. zan vatandaşlar: *— Hatırlarsınız diyarlardı; bir aralık, İstanbul mebusları, semt semt dolaştılar, halkın arzularını, şikâyetlerini dinlediler. Bu meyanda, biz de ayağımıza kadar ge- Jen bu ümit verici, ve büyük firsak ka- çırmadık, mebuslarımıza, dertlerimizi, di- leklerimizi dilimizin döndüğü koder en- latmıya çabaladık. Fakat, maalesef, o gün- den bugüne kadar, açtığımız yaralara bir merbem, sürülmüş değildir. Bilmeyiz, bu busurta, bedbinliğe düşmekte - aylarca beklediğimiz halde » pek acele mi davran- mug oluyoruz?” Biz, hatırlıyoruz ki, bu mevzuda aldığımız ilk mektuplar hunlar de, ğildir. Bunu hatırlayınca, bu mek. tupları, o temasları yapmış olan me. buslarımızın pazarı dikkatine koy. mayı da, bir vazife biliyoruz. Hatır. latmak isteriz ki, halkı tatlı ümitle. re kavuşturduktan sonra sukutu ha. yale düşürmek, onların dertlerine ve arzularına karşı tamamile lâkayt kal, maktan daha küçük bir yanlış değil. dir, Biz, mebuslarımızın, defterlerine doldurdukları notları unutmadıkla- rından eminiz. Fakat temenni ederiz ki, onlar, - is'afı mümkün olan arzu. ların, ve bertaraf edilmesi mümkün olan şikâyetlerin, onları kendilerine dinletenleri tatmin edecek hirer ne. ticeye ve füli alâkaya kavaşması hu. susunda, biraz daha himmet ve yay. ret göstersinler. Ancak bu sayededir ki, o temasların halkta uyandırdığı “Balkan Birliç Tahakkuk Edecektir, (Arkadaşımız Aka Gündüz, Sof- yadaki ikameti esnasında Bulga- ristanın en büyük gazetelerinden biri olan “Utro,, hun başmuharri ri St. D, Tanef ile bir görüşme yapmıştır. “Utro,, başmuharriri- nin Türk — Bulgar münasebetle. rine ve Balkan Birliğine dair olan dikkate değer fikirlerini bu yazı. da bulacaksınız.) m Bilesristann en büyük mies- seselerinden biri de Sofya- da bulunan ve “Atnaşi Damya- hof,, tarafından çıkarılan gazete. leri tabi, neşir ve idare eden mü. €ssesedir. Bu müessesenin çıkar. dığı “Utro”, “D Nevnik,, ve (Zar. ya,, gazeteleri Bulgaristanda çı- kan bütün gazetelerin tirajlarının dörtte üçünü teşkil eder. Bunlar- dan yalnız “Utro, nun günde 130 bin sattığını söylemek bu müesse. senin nüfuzunu anlatmıya kâfidir. Hattâ mühim hâdiseler karşısın. da Utronun tirajının 170 bine ka. dar çıktığı görülmüştür. Bulgaristanda gazete tirajlarının çok yüksek olmasmın tek sebebi, Bulgar milletinin politika ile çok yakından alâkadar olmasıdır. Bul. gar milleti cihanda olup biten her şeyi öğrenmek ve bilmek ister. Bu, dağda bulunan bir köylü için bile böyledir. Memleketin en ücra kö- şesindeki bir köylü ile görüştüğü- nüz zaman onun dünya vakaların. dan tamamiyle haberdar olduğu. nu ve dünya siyaseti hakkında şahsi bir fikri ve düşüncesi bulun. duğunu görürsünüz. Çünkü, gaze. telerin tirajları yüksek olmakla az beş kişi okur. Bu itibarla mese- lâ Utro'nun hakiki: karii 650 bin kişidir. Utro'nun başmuharriri ilk gü- nündenberi Bay St. D. Tanef'tir. İstanbulda iken Sofyada görüp konuşacağım şahısların isimlerini tesbit etmiştim. Bunlar arasında Utro'nun başmuharriri de vardı, bu itibarla Sofya ziyaretim esnasında kendisiyle görüşmeyi ihmal etme. dim. Bay Tanef, beni evinde kabul etti, kendisi çok kıymetli bir mes. lekdaşımızdır, henüz, nisbeten genç görünen ve hak?katte 51 ya. şında bulunan Tanef 30 yıldanbe. ri Utronun başmuharrirliğini yap- maktadır. Gazeteciliğe sadık kal mak için mebus namzetliğini ve vuku bulan diğer yüksek memuri. yet tekliflerini reddetmiştir. B” Tanef, diğer bütün Bul. garlar maarifperver bir adam. Evindeki yazıbanesinin duvarlarında hükümet rüesası ile tanınmış beynelmilel devlet adam. larının fotoğrafları asılı Bunlar arasında Ebedi Şef Atatürkün rps. mi ve onun yanında Milli Şef İn- önünün ve Hariciye Vekili Sara- coğlunun resimleri de var, Bu re. simlere birlikte bakarken Atatür. kün fotoğraflarının önünde durdu. ğumuz zaman Bay Tanef bana, “Bugünkü asrın en büyük refor. matörü,, dedi ve ilâve elti: “.— Bu büyük adamla daha Sof- ya ataşemiliteri iken tanışmıştım, ondan sonra ve son defa olarak ta yedi yıl önce ve o zaman Başve- kil bulunan oMuşanof ile birlikte Ankarayı ziyaretim espasında gö. rüştüm. Marmara köşkünde vuku bulan ve bir saatten fazla süren bu gö. rüşmemizde bu dâhi devlet adamı Türklerle Bulgarların ayni mktan olduklarına dair olan fikirlerini ve buna ait ilmi nazariyelerini anlat. tılar ve bize: “Biz Cenuptan, Küçük Asyadan Avrupaya ve siz, Şimalden yani Rusyadan Balkanlara indiniz.,, de. di, Atatürk Bulgaristanın ve Bul gar milletinin bakiki dostu idi, O: nun politika temellerinden birini de Türk — Bulgar dostluğunun e. saslı surette kurulması teşkil edi. yordu. Yeni Türkiyenin de bugün onun şahsi dostu ve en büyük me- sal arkadaşı İl İnönü tarafından ida. seyi Konuşan: Aka Gündüz rün Türkiyenin başında bulunma. sı hasebiyle, Bulgaristan, Umumi harpten sonra ilk defa yabancı bir devletle dostluk muahedesini 1925 te Türkiye ile akdetmistir. 1931 de Muşanofun Ankara ziyaretinde ta. mamiyle elde edilemiyen daha de. rin dostluk ta Köseivanofun geçen Martta Ankarayı ziyaret etmesiyle başlamıştır. Türkiye — Yugoslavya — Bul garistan Balkanların belkemiğidir. Türkiye ile Bulgarları biribirin- den hiç bir şey ayıramaz. Dostu- nuzuz ve dalma böyle kalacağız. Bugün ve yarın bizden hiç bir ba. kımdan şüphe etmemelisiniz. vrüpa çok heyecanlı günler geçiriyor. Asırlardanberi bü yük emekler sarfiyle vücude ge. tirilen medeniyet bir anda birer harabeye çevriliyor Biz Balkanir. ların bü tufandan uzak kaldığımı- za şükredelim. Esasen Balkan dev. letlerini idare edenlerin en büyük vazifesi de Balkanları bu âfetten korumak için icap eden tedbirleri almaktır, Ben, bizzat Polonya cephesinde bulundum ve harbin tevlit ettiği im? Kim olsun efendim? Kadınlar. Evvelden yo'da değil miydiler? Fena tefsire hacet kalmadan söyliyeyim de, tezvire imkân kalmasın. “Yola geliyorlar, deyişimin sebebi, kadınlarında yol parası vermeğe mecbur kola. cakları haberinden doğmuş bir in- şirahın ifadesidir. Analarımız ve hemşirelerimize düşman değiliz. Yavuz Sultan Se Bim hakkında bilmem hangi şairin; “Az zamanda çok İş etmiş Idix «Sayesi olmuş idi #lemgiris Dediği gibi, az zamanda göster- dikleri inkişaf âsarı gözlerimizi kamaştırmaktadır. Dünyanın bir. çok memleketlerinde henüz ka- dınların varamadıkları nimetlere, nail oluşlarına gıpta ediyoruz. Bu gipta sözü de doğru değil va! Çün kü onların daha pek yakında var. dıkları bu nimetlerin biz gedikli siyiz. Hâkim oluyorlar, avukat 0- luyorlar, hekim, dişçi, hoca, bele. diyeci, tahsil memuru, mühendis, şair, edip ve mebus oluyorlar, Bu- na mukabil erkeklerin yüklendik- leri birçok meleket mükellefiyet. lerinden müstesnadırizr. Niçin? Neleri eksik? İşte, vâzu kanun da benim gibi düşündüğü için, onlardan da yol parası alacek. Ama yalnız çalışan ve kazananlardan, Bundan tabi? de bir şey olamaz. Çünkü çalışmi- yn ve kazanmıyan kadından yol parası almak, kocası, kardeşi ve- ya babası gibi, ona bakan bir er. kekten iki misli yol parası almak demektir. Acaba kadınların yol vergisin- den istisnalarının sebebi ne imiş? Bir zendost arkadaş buna şü ce- vabı verdi: — Pek hafif ruhludurlar da, âdeta kaldırımlara temas etmeden uçarlar, dedi. Bu sözü cinsi lâtife karşı bir cemilekârlık telâkki e. derken aklıma, bilmem kaç sene evvel İstanbulda beş kuruşa hal ka gösterilen 275 kilo ağırlığında” felâketi yakından gördüm. Size katiyetle söyliyebilirim ki, 1914 teki Umumi Harbin fecaati, bu- günkü harbin felâketi karşısında hiç kalır. Çünkü ben o vakit te bü- tün cepheleri dolaşmış, harbi ya- kından takip etmiş idim. Bu itibarla Balkanhiar aralarin- da biraz fedakürlik yaparak sıkı bir anlaşma yapıp harpten tama. miyle sakınacak vazivet almalı. dırlar. Şunu derhal ilâve edeyim ki, komşularımızdan hiç biri vizden endişe etmemelidir. Çünkü, biz, her ne suretle olursa olsun hiç kimseye tecavüz etmek niyetinde değiliz. Bulgar milleti kadar sulhü ya- kından ve samimi olarak istiyen bir başka millet yoktur, dersem caizdir, bu gaye uğrunda milleti- mizle idare adamlarımız arasında fikir Birliği vardır. Lâkin bize de yaşamak ve terakki etmek hakkı verilmelidir. Biz, yalnız bunu İsti. yoruz. Bulgar milletinin bugünkü yegâne emeli harp etmemek. har. bi hudutları yekinine getirmemek, komşularile iyi münasebetleri ida- ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA Yola Geliyorlar Yazan: B. FELEK Yine Afrodit i $, talim ve terbiye heyetine intikal edince, akar sular durdu. Duran sular da, aktı. Ben talim terbiye dairesinin yerinde olsam, mahkemenin kararını alır almaz, hâstalanırım. Çünkü aşağı tükürsem sakalım, yukarı tükür- sem bıyığım. Bence bu işe, şu çaşniyi verme- lidir, Avrupada edebi eserlerin ka- taloğlarına bakarsanız, yanlarında birtakım yıldız işaretleri görürsü- nüz. Bu İşaretler, “herkesça oku- nabilir, yahut “çocukların eline verilemez,, gibi, kitabın hangi hal ka hitap ettiğini anlatır. “Afro. dit,, nam eserin de, müstehcen ol- madığını anlamak bir ehlivukof, bir İlim ve edep meselesi olduğu- na ve bu eseri her önüne gelenin anlıyamıyacağı idia edildiğine na. zaran, kitabın üzerine “tahsili âli görmüş, münevver kesane mah- sustur,, tarzında bir satır şerh ve- rilmek ihtilâfı bir hayli kolaylaş. ! trır, Anten, ve Mile ir zat, vilâyete müracaat © derek, komşusunun dama gerdiği “anten, yani radyo teli, kendisinin midesini bozduğunu id- dia edip, şekvacı olmuş. Gazeteler de bunu “unten mide bozar mı?,, taaceübile sütunlarına geçiriyorlar. Bozar efendim. Bu radyo denilen şey, yalnız mideyi değil, vallahi insanın aklını bile bozar, Hele, geç vakite kadar otu. ran saygısız bir komşuyı düşerse, bir sya varmadan, zıvanadan çi- kor Ben nefsimde tecrübe ettim. Es. kiden mideyi bozan şeyler pastır- ma, balık dolması, düğün yabnisi gibi, hazmı güç şeylerden ibaretti. ti. Böy. Utro #öğmülarriri İle Mülâkat Ergeç: me etmek ve bu esaslara dayana- rak terakki etmektir. Ancak Balkan sulhünü tek ba. şımıza garanti edemiyeceğimiz için bu hususta bütün Balkan devlet- lerinin iş birliğinde bulunması lâ- zımdır. Esasen Balkanlardaki mu. sllâk Omeselelerin Ooanlaşmalarla halledilebilmesi mümkündür. Tür. kiye, Bulgaristan münasebetleri buna kuvvetli bir misaldir. Vâ. kığ, bu uğurda diğer Balkan idare adamları tarafından büyük gay- retler (o sarfedilmekte (olduğuna memnuniyetle görmekteyiz. An. cak Balkanları felâketten masun kılmak için evvelâ hepimizin ta- mamiyle (“Balkanofil, olmamız icap eder.,, İN olarak Tanef bana şın. ları söyledi: — “Biz, Türkiyenin dostluğunu takdir ediyor ve ona kıymet veri- yoruz. Diğer komşularımızla da ayni şekilde münasebat tesis eyle. diğimiz gün kendimizi bahtiyar addedeceğiz. Maamafih bu fikrin, yani Balkanları harpten uzak tu. tup Balkanlılar arasında bir an. İaşma temin etmek prens'ninin nihayet gelebe çalacağından ümit- var olmamız lâzımdır. Esasen an. cak bu savededir ki bu büyük âfet. ten kurtulmak mümkün olur.,, vergi Ihbarnamesi, su taksiti, elek. trik faturası, hane kirası gibi İk- tisadi; imtihan yaklaşması, not kı. rılması gibi, ilmi ve polis sorgusu, müstantik celbi, müddelumumi da- veti gibi adli ve inzibati sebepler. le de bozuluyor. İş fenası ağır yemeklerle bozulmuş mideler, bi- raz bikarbonat, bir bardak kara. hisar suyu. gibi şeylerle düzeldiği halde, bu son sebeplerin kozulmuş midelere o gibi devalar da tesir e miyor. Makbuz Yazıları skiden zaten iyi vazı yaza. miyan bir kısım metnurlar, lâtin harfleri kabul edildikten son ra, bu harfleri öğrendiler. Bir &- damın eli yazıya yatmamış olursa, ne lâtin harfini yazabilir me A. rap. Kaldı ki; bu yeniler. iyi ya- zılmazsa, o kadar karışık ve kötü bir şekil alıyor ki, karine İle de o. kunmuyor. Bu arada size şaheser olarak tahsil şubelerinden verilen mak- buzları arzedebiliriz. Bu makbuz. ların yazıları, sadece bir takim çizgi ve karalamalardan ibarettir. Ne okunur, ne okutulur. oHani, Nasrettin Hocaya bir okunmaz mektup getirmişler: — Şunu oku, Hoca! demişler. Mektup, bahsettiğim makbuzlar nevinden okunur şey değilmiş. “ Hoca da: — Okuyamadım! cevabını ve- rince, karşısındaki: — Yahu! Ben de seni koskoca kavuğunla bir şey sanmıştım, diye çıkışmış. Hoca böyle şeylere süküt eder mi? Hemen kavuğu çıkarıp karşı. sındakinin başma koymuş ve: — Keramet kavukta ise alda, Sen oku! cevabini vermiş. Bahsettiğim makbuzlar, hinii- cabında parayı verenin bunu ispat etmesi için verilmiş bir vesika ise, Allah sizi inandırsın, bunlardan böyle bir hizmet beklemeğe im. kân yoktur. Çünkü rakamlardan elo 0AY, İstikbali (o 7.2. Yazan: Sabiha Zekeri e Milletler C 'İnformatlon de la an çıkan bülteninde Cemiyetinin istikbali b çük bir yazı var. Bu yazı Siri diyor ki: “Asrımızın en karakte ti, üne im Dn : Km ağar arasını delelerin önüne geçemez sanlarla (İnsanlar, ve milletler arasındaki mi düzeltmek, fennin ve tek melerini, umumun men met edecek bir hale &: takip edilecek yol, m sındaki bu münasebetle cek ilmi araştırmalar ya ler bulmaktır. Milletle harp zamanmda dahi| faaliyetlerine devam ede letler Cemiyeti insanla istıraplarından doğmuştu da bugünkü kadar kart geçirmemiştir. Fakat m sındaki anlaşma ve mü ma hislerinin kaybolme olduğu için istikbalinde Şairin dediği gibi, gece lattığı için güzeldir. Bu yazmm kafamızda bazı sunller var, Asrır rakteristik ciheti, fen v hasında yaptığı terakkil ler arasındaki mücadelı geçemeyişi midir? Bu tes mücadelelerin önüne ge ktin mü idi? Bana öyle £ sanlara falâket getire mücadeleye sevkeden t kiler değil, bu terakki! insanlar hesaba faydal kullanılmamasıdır. Çünk terakkiler, tekniğin v reler, muharririn isted' mün memfaatine değil, m menfaatine hi; Bu yazının aklımıza ci sual şudur. Mader | Cemiyeti tekniğin yara daları İnsanlara daha u kilde teşmil ile, bu müc İ süne geçereğiğe | kani | nelik ömrü içinde neder kip etmedi? Hattâ Mille tinin nizamnamesindek bir küçük devlete karşı bir büyük devlete karşı tatbik etti. Neden harbir cek kuvvetli emniyet si madı? Asrımızın en büyük d ve teknik itibariyle, se: ileri milletlerin, küçü yutması davasıdır. Mille ti bu davayı halletmek rasındaki ihtilâfları si hak ve adalete dayanarı şiariyle doğdu. Harbin addedilmesi, umumi | konferansları © İnsanlar inandıracak düsturlardı, senelik hayatında sici bozan ice nice hâdiscle, ha eski tarihte 1923 te Yunanistan arasında ç meselesinin hallinde, A meselesinde, Arnavutlu Habeşistan, Mançuko, Ç rinde âzası olan devlet felâketli günlerinde aldı bu şiara uygun değildir. zılan bu kötü hükümler! le, yaşadığı müddet içli lardan hiç birini halle madığını ispat etti. Şimdi harp zamanın emniyetini, teknik terak tün insanların istifades ilmi şekilde araştırırken müllerini tesbit ederke müstahzar ilâçlar. nevi rulacak hap mahiyetind na dikkat etmelidir. $ İ gibi, gece, belki ışığı ha güzeldir. Fakat bu | larda yirmi dört saatte züken güneş nev'inden şebiyelda kadar uzadıki ışıklara kavuşacaksak, b likta Milletler Cemiveti pek parlak görünmüyor. aramak için çalıştığı lâ asrımızın büyük icatiı teknik tekâmtilü, kimi gazları Milletler Cemi; hie varamıyacaktır. İns hatırlatan geceye değ, | turan ısığa hasret cekiy; dapiğmle yapılsa da, on! salar. Alâkadarlar, helk de aldın isin maki

Bu sayıdan diğer sayfalar: