10 Şubat 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

10 Şubat 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KÖMÜR : Vapurları Azalıyor Kömür havzasından kömür nakle- den vapurlarda nsvlunların bir bu- çuk liradan dört liraya çıkarılması i- le doğan vaziyet devam etmektedir. Bunun en belli başlı sebebi olarak, kömür nakliyatı yapan vapurların azalmış olması İleri sürülmektedir. Filhakika bu vapur'ardan dört tane. si Fransızlar tarafından kiralanmış» tır. Müttefikler vapurlarımızı k'rala- mak için iyi fiyat vermektedirler, 4000 tonluk bir vapur için, inüret- tebat maaşları haric olmak üzere ge- minin bütün masraflarını kendi İngiltereye Gülyağı Gönderildi Almanlar Konserve - Almak İstiyorlar Fransa ve İngiltereden başka bitaraf memleketlerin hepsine ihracat devam etmektedir. Bu sene ilk defa olarak İngiltere ve İsviçreye gül“ yağı gönderilmiştir. İhracat için taleplerin artması ve Almanya ile ticari mübadeleye bas. lamlacağı haberleri üzerine piyasalarımızda faaliyet artmıştır. Almanya firmaları teneke göndererek takas suretile külliyetli miktarda balk ve mik istediklerini konservacılarımıza bildirmişlerdir. ı için verilen müssade üzerine arpa satışları haracetlen- miştir. Dahili ihtiyaç için alınacak on beş bin ton arpanın borsa şerait dahilinde Haydarpaşa teslimi kilosu 5.35 ve Mersin teslimi 5,5 ve Sam. sun teslimi 5,10 kuruştan satın alınması kararlaştırılmıştır. Kahveler Sâlâ Çıkarılamadı Beş Çocuk Bir Muallimi Soydular Abdülmuttalip, İhsan, Ali, İsmail, ve Hüseyin-adlarında her biri 16 - 20 yaş arasında beş delikanli: geçen gün Karagümrükte dolaşırlarken Bahke- sirde muallim Fahri isminde bir zâta rastlamışlardır.. Muallim çocüklar- dan Abdülmuttalibe yaklaşarak an. Desinin Şehitlikteki mezarını ziyeret edeceğini söylemiş ve Şehi den gidileceğini sormuştur. Nihayet oraya kadar birlikte gidilmesi karar- laştırılmış, Abdülmuttalip kendisin. den biraz uzakta bulunan diğer dört arkadaşının yanına yaklaşarak onlar- Yazan: Merhumun Oğlu Dr. Kâmil Yazgış At Kamçılanarak Insan da Tokatlanarak Yürütülür Oğlum bu'yüklü bahşişler; dükkânın bir | günlük kârını aşardı!,, Babâm, bana bütün bunları anlattığı gün, sözlerini, hiç unut. madığım şu cümlesile bitirmişti: “— Galiba at kamçılana kamçı” lana, insan da tokatlana tokatlana BİRİNCİ KISMIN HULASASI Kendisini görenlerin, ya mütekait bir pehlivan, yahut da düşkün bir mirssyedi zannedecekleri Ahmet Mi hat efendi merhum, günün birinde henüz 16 yaşında bulunan oğlu - şim, di doktorluk yapan - Yazanç ile sokağa Çıkmış, tesadüfen Uzunçarşıdan ge- çerlerken köhne biz dükkânın önün“ de gayri ihtiyari duran Mithat elen. dinin gözleri dolu dolu olmuş. Bu hal çocuğunun nazarı dikkatini ecibei- miş, vaziyeti öğrenmek istemiş. Ab- met Mithat efendi, civarda bir kahve- ye oturarak, oğluna herşeyi olduğu gi- bi anlatmakta bir böis görmemiş ve söylemeğe başlamıştır: “— Babam ve ânnem Kafkas mu. bacirlerindendir. “Annem bekâr ça- maşını diker, bibam bunlari cami ka pılarında ve pazar yerlerinde satardı. Bana bir şey alsmazlardı. Ben haşsrı Ve yaramaz bir çocuktum. Bütün ma- halle çocuklarını döver, mahalle hal- kımı hergün bir suretle iz'aç ederdim, Kihayet mahalleli babamk çıkıştılar. O da beni bu dükkâna boğum toklu. una çırak verdi ve benim dükkânda galışmıya mecbur kalmam için evdeki yiyeceğimi kesti. Ben bir lokmasek- Mek için hergün yalınayak, başıka- bak, kar, yağmur, bora altında incecik bir gömlekle tü Boğazkesenden Kul- kıp Uzunçarşıya kadar gelirdim. Dükkândeki vezifem, dükkâna ve ustanın evine bol bol su taşımak, her #ri tarafın öbdesthanelerini temizle- mek, ustanın eşyalarını eve taşımak, vakit buldukça ustanın işine yardım etmek ve hergün dir Vöğü birkaç de, fa da dayak yemekti.” Ahmet Mithat efendi ayni kahvede oğluna hayatını anlatmıya devam edis yordu: 'allahi, neredeyse ümidi ke- seceğim... Çünkü, adam olucağa benzemiyor!,, Derdi, Bu ziyaretlerin ,gecesin- de ben, bir fasıl da, 'evde ve ba. bamdan dayak yerdim. O kadar dayağa nasıl katlandığı» ma hâlâ şaşarım. Ustanın evine gi. derdim. Karısı: — Nerede kaldın.. Ben sana bu gün için erken gel demedim miy- di!,, der, döverdi. O evde bir sürü iş görüp dükkâna dönerdim. Usta: “Ben sana evde fazla kalma... Çabuk dön!,, demedim mi?, der, döverdi. Kendi evimde de, mul lif vesilelerle babamdan yediğim dayakların haddi hasubı yoktu. Yalnız anacığım, bana, bütün bu dayakların acısını avulan sicak bir şefkat gösterir, çocuk okşamayı bir İübalilik, bir “yüz göz oluş, sa- yan babamdan gizli, beni öper, Sever, bazan da, yine babamdan gizli olarak karnımı doyururdu. Yavaş yavaş, attarlığı da öğren- miye başlamıştım. Attarlık a dev. rin, nazik ve mühim sanatlerinden biriydi. O zamanlar, İstanbulda, eczahane, ve doktor, yok denile- cek kadar azdı ve Attarlar, hem ec- zacının, hem de doktorun İşini gös rürlerdi. Ben de yavaş yavaş baharatın i- simlerini, fiyatlarını, tarzı istimal. lerini öğrenmiştim. Hattâ, ustanın dükkânı bana bırakıp, Yenicami- de namaz kılmıya veya, Merkeze. iendide vaaz dinlemiye gisi sı- ralarda gelen müşterilerin Gerile- rini dinler, onlara ilâçlar salar. dım. Ustam da, artık bir nebze in- safa, merhamete gelmiş olacak Xİ, dükkânın gündelik hasılatı yirmi kuruşu buldukça bana bir kuruş bahşiş vermiye başlamıştı. Bu kuruşun arttırdığı bir he vesle, ben attarlığa iyice merak- landım. Ve yavaş yavaş o işte ih. tısas kesbettim. Hattâ, o kadar ki, tunç havanda, misk* anberden, safrandan, karanfilden ve sâlre- den yaptığım hususi kuvvet ma- cunları, bütün İstanbulda rağbet ve şöhret kazandı. Saraylardan, vezirlerin konakla, rında paşaların kâhyaları ayağına kadar gelirler, efendileri için ma- cun alırlardı. Bu sayede onlardan da, bol bol bahşiş alırdım. Hattâ, bazı günler astamdan miktarını yürütülüyor oğlum. Bana, ezilmek- ten, sefaletten, cehaletten kurtul- mak arzusu, bunların acısını çek- mek verdi. Eğer çok ezilmeseydim, belki kurtulmak ihtiyacımı o de. rece şiddetle duymaz, ve bir attar Çırağı olarak kalır, giderdim. Bu- nun içindir ki, o gördüğün dükkân. daki ilk ustamı, daima derin ve çok saniimi bir minnetle anarım. O bel- ki, bilerek, belki de bilmiyerek. ba. na, hayatımın en büyük dersini verdi. Onun suratımda şaklayan tokatları, mağrur ruhamu kaimçıla- dı. Ve ben, o kamçılardan aldığım hız sayesinde. cehaletin dimdik yo- kuşunu çıkmak imkânını buldum.,, Ben, babamdan bunları dinle. dikten sonra, masum bir tedalle, o saraylardan, konaklardan isteni- ,len, vezirler, paşalar tarafından ka. 'pışılan kuvvet macunlarını hatır- Jamış, ve onun sözlerile hiç müna. sebeti olmıyan şu suali soruver- miştim: “ — Babacığım. Ne olursun? Şu meşhür kuvvet macununun terki- bini bana da öğretsene? Belki ib. tiyarlık zamanımda lâzım olur.,, Babam, e gün, kalın, uzun par- maklarile kulaklarımı yakalamış, ve; © Seni-gaplam babanın gopkin oğlu seni, demiş, sonra da şerek şu sözleri ilâve etmişti: “. En tesirli kuvvet macunu, sefal Ben, onu ceite çeke kuv- vetlendim!,, | besi *“Menfa,, isimli ese. rinde, okuma, yazma öğre nişinin garip macerasını anlatırken diyor ki: o © kalfahığa terfi etmiş, yüz kuruş ta aylığa kavuşmuştum. Fakat neden- se, içimde, garip ve mânevi bir aç- lık vardı. Ötede beride, gazete, kitap oku- yan insanlara, rastğeldikçe, içim, yenilmez bir hevesle doluyor, yü- zim garip bir utançla kızarıyor” du. Okuyup yazan insanlarin, biz cahillerden büsbütün başka bir â- lemde yaşadıklarına inanıyordum. Onların ellerindeki yazetelere, ki- taplara acıklı bir iştahin bakiyor- dum. Düşünüyordum ki, okuyup, yazma bilenler, beni zaman zeman rahatsız eden bir çok suallerin ce. vaplarını buldbilecek, veya vere- bilecek vaziyetteydiler, Ben onla. rın bu maşhariyetlerine imreniyor, ve hiçbir şey bilmiyen bir insan olduğumu düşününce, kendimi, in- sanlar arasında dolaşan hayvanla. ra benzetmenin acısile eziliyordum. Ah, ne olurdu? Bir gün bende okuma, yazma o öğrenebilseydim? Her gün okumak, başka başka ye. ni yeni şeyler okumak, doyulacak zevk miydi? Dükkânımızın yanındaki dükkâ- nın sahibi, Hacı İbrahim adında, kırmızı sakallı, sevimli bir ihtiyar. dı. Ne zaman, dükkânının önünden geçsem, onu, yâ bir gazete sayfa- yahut ta, kalın bir kitaba gü- üş bir halde görürdüm. Be- ni imrehdiren okumak zevkini bol bol tadan bahtiyarlardan olduğu 8. şikârdı, Bir gün, yalnız bulunduğu sırada yanına girdim. Ve kızara bo- zara: “.- Efendi amca, dedim, benim Sizden çok büyük bir ricam var., O merakla yüzüme bakarken, bi- riktirdiğim cesaretimi tüketmemi.. e çalışarak ilâve ettim: MS “Tok istediğim halde, bugü- ne kedâr, okuma yazma öğrene. medim: Cahil kaldım. Fakat, he- nüz çok genç olduğumu düşünerek zerlerine almak şartile günde bin rın adedi beşe çıkmıştır. de 600 liraya kiralanmıştır. Vapurların bir kısmının da bu şe kilde kiralanmış olması. zaruretten #stifade eden armatörleri kömür nav- ketmektedir. ran, armatörler bütün vapurlarını çok kârlı bir iş olarak müttefiklere kiralamak istiyorlar, fakat şimdilik bu mümkün olamıyor. Çünkü, bun- lar, belli başlı kömür sarfeden mües. seselerin senelik kömür ihtiyaçlarını temin etmek Üzere kontrstla bağlan- mışlardır. Yoksa gemilerin mühim İbir kısmı bu suretle kiralanıverecek Ve kömür nakliyatı büsbütün sekte- ye uğrayacaktır. 8 lira yerine 18 lira Romanya bandıralı Karmensilva vapurile Ceneveye gönderilen 1700 ton ihracat malının tonu sekiz lira. dan pazarlık edildiği halde kumpan- ya navlunun tonuna 18 lira ödenme, dikçe malları Ceneveadeki tüccara teslim edemiyeceğini alâkadar tücca- ra bildirmiştir. Vapurun Maltaya gö- yi rs türülerek 4 gun oradi trol için nr tişat farkına | sebep gösterilmektedir. Tüccarlar u- sulsüz olan bu muameleden dolayı vapur kumpanlaramı protesto etmiş, İ alâkadar makamlara şikâyette bulun. muşlardır. Tırhan havuza girdi Kazazede Tırhan vapuru Haliçte havuza alınmış ve dun fen heyetleri tarafından muayene edilmiştir. Tırhan vapurunu tamir edebilmek İ için icap eden saç levhaların burada bulunamadığı ve şimdilik yabancı memleketlerden getirilmesine de irm- kân görülemediği malâmdur. Alelümum vapurların tamirlerinde kullanılan saç levhalar üzerinde de buhran çıktığı haber verilmektedir. Halbuki ticaret gemilerimizin hemen onda dokuzu çok eski oldukları için liman fen heyeti, bunların her sene tamirlerine ihtiyaç göstermiş ve her vapur da bir kısım saçlar her sene yenilenir. Bu sene, harp dolayısile İsaç levha gelmediğinden vapur te- mirlerinde müşkülüta mektedir. Vaziyetin bu şekilde devamı takdi. rinde, kısa bir zaman sonra bir çok vapurların, tamirsizlik yüzünden se- ferden menedilmeleri zarureti hasıl olacağı anlaşılmaktadır. Dün sabahki sis Dün sabah ta Boğüziçinin yukarı kısımlarında kesif sis olmuştur. Bey- koz ve Kavaklardan ilk ve ikinci pos. taları yapah vapurlar İskelelerden kalkamamışlar ve Yenimahalleden ilk vapur 7.25 te kalkabilmiştir. Ye- niköyden İstanbul tarşfına doğru o. lan kısımda vapurlar muntazam işle- miştir, tesadüf edil- Kadın Hamamlarını Belediye Ebeleri Teftiş Edecekler Kadım hamamlarının, içerisine gi. rilemiyecek kadar gayri sıhhi olduk-| Yarı yapılan şikâyetlerden anlaşılmış” tar. rı müfettiş salâhiyeti İle teftiş edip. temiz olmıyanların tecziye edilmesi bir gün, bu hevesime kavuşabile. |için zabıt varakası tutmaları karar. ceğimi sanıyorum. iğ laştırılmış ve bu karar alâkadar be- lediye ebelerine bildirilmiştir. ra vermktedirler. Son olarak kirala- nan İnal vapurile kiralanan vapurla. Bu vapur da yine ayni şekilde giin- | lunlarını indirmemekte israra sev- Alâkadarların söylediklerine naza. yüzden kaça mal olacağı bile hesap Belediye Kooperatifi Senelik Toplantısını Neden Yapamıyor ? İstanbul Belediye kooperatifi mü. dürlüğü, kooperatifin O hesaplarını itetkik eden heyetin mesaisini bitir. diği hakkında dünkü müshamızda çı. kan bir yazı dolayısile bize vaziyeti izah eden bir mektup göndermiştir. Bu mektupta, deniliyor ki: “Mevruubahs edilen tertihanenin faali. | yetisi tatl etmesi veya gazoz fabrikasının kapanması, her ticari müossesede olduğu gibi sene başlarında ittihaz edilmesine Tü- #um görülen bazı tedbirlerden başka bir sey değildir. Kâr ve zarar veya müşteri ol- #marpası, bunların kapanmasına âmit ol- madığı g erzihane mükastarı tarafın haciz vezettieilmesi gibi erim ret | | dar herhangi İ bir gülde de mast hakkında fttihaz edilen bir ka- rar, müessesatı mezkürenin kapatılmasının İ yegine mucip sebebini teşkil eder, Diğer sesatın kapanması ise varidi batır de. bilâkis bunların tevsii ve daha fay- dalı olmaları İçin teşebbüslere gecilmiz bulunulmaktadır. Belediyenin kooperatif- ten alacağı olan bir parayı, mevzuubahs sekilde tahsile kalkıştı ancak gezeteler- der öğrenilmiştir. Haddizatında böyle bir hareket vâki değildir.” Umumi hevet toplantısının mert içinde yapılacağı da bu mektupta ay. nca tasrih edilmektedir. Diğer taraftan, dünkü yazıda bah. si'geçen gazoz fabrikası sahipleri de vaziyeti tavzih maksadile gönderdik. leri mektupta diyorlar ki: “İmalâthanemiz, noter mukavelenmme- sile Belediye Kooperatifi ile iştirek etmiş ve mamülâumizın kooperatif kanak İle #ütılması, hasıl olacak kârın yüzde 40: kooperatife, yüzde 60 1 bize ait olmak Üze- te taksimi kararlaşmıştı. Kooperatif ida- resi, ümit ettiği peticeyi alamadığından Pahsederek idüre meclisi kararı İla İma- Iâihaneden el çekmek Yizumunu hissetti, Fakat, fabrika tatili faaliyet esmedi. Ka- operatif idaresi ile aramızdaki rabıta ros- men katedilmiş değildir.” 'TAN: Halbuki, kooperatif müdür. Tüğünün yukarıki tavzihe rağmen, vaziyet bizim yazdığımız şekildedir. Kooperatif, müşteri bulamadığı İçin terzihaneyi kapatmış. gazoz fabrika. sını da tesisat masrafının hemen ya. rısile bir zata devretmek suretile a. lâkasını kesmiştir. Hattâ lokantada ayni vaziyete düşmek üzeredir. Do. kuz aydanberi kooperatifin hesapla rını tetkik eden murakipların hazır. ladıkları raporlar da, bu neticeyi | m Kahveciler şirketi meclisi dün bir toplantı yaparak kahve Giyatları ile getirilecek kahveler hakkında görüşmelerde bulunmuştur. Ziraat Ban- , kasının getirttiği kahvelerin konşimentosu hâlâ gelmediğinden on beş bin çuval kahve hâlâ mavnalarda istalya vererek beklemektedir. Bu kahvelerin daha ne kadar zaman mavnalarda kalacağı malüm değildir. Fakat gün geçtikçe masraf artmaktadır, Hattâ getirilen kahvelerin bu edilemiyecek bir şekil almıştır, Ru kahvelerin tevzii daha bir hafta gecikecek olursa piyasadaki kalıve fi- yatlarının yükseleceği tahmin edilmektedir. Felâketzedeler İçin İstanbulun Yardımı 1,013,154 Lirayı Buldu Son günlerde felâketzede mıntaka- lar için verilen paralarla İstanbulun şimdiye kadar yaptığı nakdi yardım miktarı 1.013.154 liraya muştur. Belçikada Brüksel üniversitesi iç- timalyat profesörü Deşan da felâ. ketzedeler için iki sterlin teberru et- miş ve bu para dün Kızday cemiye- tine teslim edilmiştir. Zelzele mıntakasında tetkik 'Türk mimarları birliğinden mimar Bekir İhsan, zelzelenin, muhtelif malzeme ile yapılan inşaat üzerin. deki tesirleri hakkında tetkikat yap- derilmişti " —————— İşten Menedilen Mimarlar Çarşıkapıda Yeniküle sokağında yeni inşa edilen bir binaya, ruhsat- name hilâfına olarak bir kat ilâve ettiğinden dolayı mimar Mehmet A- li, Şehremininde Cami sokağında ruhsatiyeye muhalif inşaat yapan kalfa Hüsnü, Taksimde Cümhuriyet Lâmartin caddeleri köşesinde ruh. #atiye hilâfına İnşaat yapan mimar Gorbona, Şehzadebaşında Cemal Pa- şa mahallesinin Feyziye caddesinde ruhsatnameye muhalif inşaat yapan mühendis Sayo bir sene müddetle İnşaat yapmaktan menedilmişlerdir. ——— Şehir Meclisi Toplantısı Şehir meclisi dün de toplanmıştır. Dünkü Içtimada, azaden Şerefettinin Kartalda Ebülhüda köşkünün köy yatı okulu ittihaz edilmek Üzere is- timlâk edilmesi ve bunun için bütçe. ye tahsisat konulması hakkımdaki takriri ile bu kazaya bağlı bazı köy- lere su getirilmesi, bazı köylerin de su yollarının tamir edilmesi hakkın. daki takriri okunarak makama ba- vale edilmiştir. Bundan sonra oku- nan bazı teklifler, alâkadar encümen lere gönderildikten sonra toplantıya nihayet verilmiştir. —— göstermektedirler. Kooperatifin ka- nuni senelik heyeti umumiye içti. mâımın yapılamaması ve bugüne kö- meselenin intikal ettirilip, dar tehir edilmesi iki heyeti umumiyeye uzun münakaşalara meydan yeri) memesi için, islahı imkânlarını araş. tırmak içindir. 8 — Akşehirin Tuzlukçu nahiyesi nüfus memuru olan ağabeyim İki sene evvek değiştirilmiş, nereye gittiğin! bil miyarum, nasıl ve mereden öğrenebili- rim? C — Ağsbeyinizin eski adresini yaza. rak şimdi nereye tayin edilmiş olduğunu nüfus umum müdürlüğünden sorunuz. . — Satranç oyununu Böreten bir kitap var midir? G — Doktor Fikret Kanadın Şstrene Kılavuzu isimli ve yüz kuruşa satılan bir kitabı vardır. . 8 — Tevh'dlefidâr gazetesinde Boher Habip lsminde Bir Musevi muharrirlik etmiş midir? C — Gazetenin sahibi Bay Velitter sorduk, Tevhidlefkârda böyle bir zatın muharrirlik etmediğini ve böyle bir zatı tanımadığını söyledi. baliğ ol la bazı şeyler konuşmuş ve sonra Fabri ile birlikte Edirnekapıya git. mişlerdir. Çocuk, muallimi, Şehitlik yerine başka tarafa doğru götürmüş ve tenha bir yere geldikleri zaman, Fahri ile mücadeleye başlamıştır. 'Tam dört çocuk ta meydana çıkmiş- lar ve Fahriyi adamakıllı dövdükten sonra, soymuşlardır. Beş parasız ve üstü başı bir hale gelen muallimi bu kıyafette ilk gören bir yol amelesi olmuş, ço cuklar hemen kaçmışlarsa da bi müddet sonra yakalanarak adliyeye verilmişlerdir. Beş çocuk dün sorgu hâkimliğinet tevkif edilmiş, yol kesmek, dövmek ve gazbetmek suçlarından ikinci ağıt ceza mahkemesine verilmişlerdir. Ekspresin Makinisti Düştü Dün sabah Sirkeciye gelen Avru pa ekspresinin makinisti Floryada trenden düşmüş, tren bir müddet kendi kendine yürüdükten sonra & teşçi Osman tarafından o Yeşilköyde makas başında durdurulabilmiştir. Kaza saat 9.40 da olmuştur. Ma kinist Mehmet Savaş Florya geçidin- den geçerken kömürlük kapağını aç» mak istemiş, bu esnada muyazenesi- ni kaybetmiş ve trenden Jüşmüştür. lan ateşçi Osman da bü kadreyr ğor- imemiştir. Osman işini bitirip te etrafına ba. kındığı zaman makinisti yerinde gö- rememiş, lokomotiften bir buşka ye- re geçmek imkânı olmadığı için de bir kazanın vukuunu derhal idrâk etmiş, ve hemen makineye geçip bir müddettenberi kendi kendine yoluna devam eden ve Yeşilköy makası ba. şina yaklaşmakta olan treni durdur- muştur. Bundan sonra makinist Mehme - «İdin aranmasına başlanmış ve kazaze- de makinist Florya geçidinde bay- gın bir halde bulunmuştur. Tren Ye. şilköyden İstanbula yedek makinist Ali tarafmdan getirilmiştir. Makinist Mehmet ifadesinde gözleri karararak düştüğünü söylemiştir. MAL Bir Köylü, Karısını Öldürdü Adana — Küçük Çıldırım köyü ne bağlı Hüseyin Hacılı çiftliği a melesinden Gazi, karısı Cenneti, ayni çiftlik smelesinden Gaziantep- li Mustsfa ile beraber yakalamış ve karısın tabanca ile öldürmüştür. Ga- zi tevkif edilmiş, 4 çocuğu kimsesiz kalmıştır. ——— Mardinde Kanlı Bir Kavga Mardin — Nişkin mahallesinden Şakir Hüseyin, Sabri Hasan, Ahmet, Mahmut ve Ferhan adında yedi kişi birbirleri aleyhinde şikâyette bulun- muşlar, mahkemede barışmışlarsa da dışarıda tekrar kavgaya başlamışlar ve hükümete şikâyet etmemek şar- tile ölünceye kadar çarpışacaklarına yemin etmişlerdir. Evine gidip han- İçerini alan mahallenin meydana gelmiş ve bir hançerleşmedir. başla” mıştır. Polisler bunları güç ayırmış- tır. Dördü ağır surette yaralanmış ve hastahaneye kaldırılmıştır. 10 Şubat 1940 CUMARTESİ Kasım: 05 Remi ASS İkincikirun; 28 3 nel sy Gün: 29 Arabi: 1858

Bu sayıdan diğer sayfalar: