10 Şubat 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

10 Şubat 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ASONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 100 Ke sene © 2800 Kr. m » Gay ww * w say so ww » tAy se © m mm Milletlersram porta tttihadına dahil olmıyan o memleketler için abone bedeli müddet sürasiyle 30, 16. * 3,5 liredir.. Abone bedel Deşindir Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi iizımdir. YATTA TN LU Belgrat Konferansından Alınan Neticeler Yazan: Aka Gündüz in bir çeşit ibtimallerle dolu olacağı sanılan Eclzrad kon. iferansının heyecanlı günleri geçip ıslikün geri dönünce vaziyeti daha etraflı mütalea etmek kabil oluyor. Birçok entrikalar dönmedi değil, döndü. Fakat konferans Min iyıp bilindiği gibi bitirince ki hiçbir'aykırı ihtimal o masada yer Bu toplanmanın mahiyetindeki müşterek" samimilik ve ittifaklı fi. kirler bize birçok şeylerin ciddi bir şekilde karar altına alındığını öğret. ti i — Sulh uğrunda birlik; 2 — Sulhü bozacak her hareketi def, için birlik; “ 3 — Komşularla ve başka dev. letlerle iyi geçinmek için birlik; 4 — Balkanlararası işlerin daha geniş mikyasta gö görüşülebileceğine dair açılan yolda hüsnü niyet birliği; 5 — Balkanlar arasındaki - irtibat ve münasebetleri devam ettirmek ve genitletmek için birlik; 6 — İktısadi ve ticari bir anlaşma ve nizam koymak için birlik; 7 -- Balkan hudutlarının ve Bal kan işlerinin ancak Balkanlılar ara. sında halledileceğine dair birlik; 6 — Sormadan gelebilecek herhan. gi bir harbi olduğu gibi Kabul et. mekle beraber son de. rece çalışmak için birlik. - hiçbir tahlile tâbi tut. | isdan > şöyle bir göz atmak bile 2. hüsna neticelerin me kadar mühim “ve hayati olduğunu göstermeğe kâ. fidir. Bu sekiz esas noktanın yedisi sulh isteyen Balkanların mantıkı seyrin. deki icaplardır. Tabildir. Fakat bir nokta vardır ki ilk defa ve bu şe. kilde görüşülüp karara bağlanmıştır. O da bir iktisadi ve ticari anlaşma ve nizamın kurulması noktasıdır. kattır. Bunun içindir ki Balkanlılar bir. birinin ihtiyaçları Üzerine müstenit bir mübadele Me içe şacaklardır ve bunu . meden Balkan antantı ni seyinin eline vereceklerdir. Ru hu. susta lâzım gelen kanunlar, talimat. , usuller bir an evvel hazır. Janacaktır. Dış alıcılar hakkında birçok naza. , rivayetler, sözler ortaya çi. , Sanılıyor ki dış piyasa pek mükemmeldir de Balkanlar bu oi. meti anlıyamıyorlar. Meselâ sırası gelsin gelmesin baş müsteri olarak Almanya gösteriliyor. Fakat Alman. yanın alış veriş hususunda nasıl bir yol takip ettiğinden bahseden yok. şudur ki Almanya buzün ik. fısat ve ticaret sistemlerine uygun bir yolda yürümüyor. İstediği malı alıyor, parasını ya vermiyor, ya ve. rTemiyor, yahut vermek istemiyor, Parasını vermeğe kalkışsa şu mal çıkmadı, bu mal mostrasına a zanda NE karari ış çıkarıp | laşmı: il i i rilmesi zor değil de imkânsız oluyor, Mübadele işi de dürüstlüğe zl haller alıyor. Vermesi lâzım gel maddeler ve mamüller yea tutu. yor bozuk radyo makine! mo. dası geçmiş dikiş makineleri İimon suyu çıkaracak hırdavat şeyler gön. deriyor. Bu yüzden Balkanlar iktısadiya. tında gittikçe mek istidadı gösteren bir nizamsızlık peyda olu. yor. Biz bunları söylemekle Alman. Yanın biraz zorbalığa benziyen açık. o AN Sinemanın bir kültür vasıtası olan kıymeti nedir? Bu sualin cevabını araştıran muharrir, bu yazıda sinemayı alâkadar eden mulıtelif meseleleri tetkik ediyor : o G Sinemaya Hakim Olan Kuvvetler İ m ei Antel İ ütün dünyada, en zenginin. den en fakirine kadar bü- tün İnsanları kendine çeken sine- manın, bir kültür vasıtası olarak kıymeti nedir? Bu sualin cevabını verebilmek için, film tekniğinin mekanizması- na nüfuz etmek, sinemayı alâka. dar eden muhtelif meseleleri tet- kik etmek lâzımdır. Evvelâ, sinemanın çok kasa bir tarihçesini yapalım: Üç bin sene,belki daha fazla bir hayata malik olan tiyatroya naza- Tan sinemanm ancak kırk senelik bir hayatı vardır ki, bunun on beş senesi, yolunu aramakla geçmiştir. 1893 senesi Pariste halks arze- dilen film, Lumlere fabrikasından amelenin o çıkışını gösteriyordu. Gülünç bir vakayı temsil eden - 18 metre uzunluğunda ve iki dakika devam eden - diğer bir film de, ilâveten gösterilmişti. 1908 senesi Pariste, Mesina zel. zelesine ait bir film çevrlidi. Bu devirde, sinema salonlarının zifiri karanlığı, yankesiciler* ve yangın tehlikesi halkın sinemaya o ksdar yaklaştırmıyordu. Ayni senede, tiyatro sinemaya karıştı. Komedi Fransez artistle. rinden Albert Lambert ve Robin. ne, Le Bargy, bir film çevirdiler, Bundan sonra, (İsanın Hayati) gibi dini mevzulu filmleri, polis ve hafiye romanlarından adapte e. niği tekemmül etti, Bu, muazzam vâz'ı sahneler, müthiş” masraflar devridir. — 1928) seneleri. İ min azami inkişaf devresidir. BİL hassa Şarlo'nun o (Şarlo Asker), (Altma Hücum) filmleri, büyük şöhret ve müvaffakıyet kuzandı. lar, Fakat sessiz sinema, 32 yaşında, yani sesli sinema doğduğu gün öl müş sayılır. İlk sesli sinemanın büyük 'eseri, zencilerin hayatıma alt olan Halleluja filmidir. ugün hemen bütün Avrupa memleketlerinden, o birçok Amerika memleketlerinde, nın ve Afrikanın bazı memleketle. rinde film çevrilmektedir. 1933 senesi dünya film istihsaldtı 2160 0 bulmuştur. Kemiyet bakimın- dan Japonya 700 filmle en başla gel- mektedir. Amerikanın 700 dür. Amerikada Film sanayli Fox, Metro, Paramount gibi muazzam şirketlerin, film töstlerinin elindedir. Amerika sinema sanayii 230.000 İnsan kullanmaktadır. Amerikada sinemn sa- nayline yatırılmış olün pars 2 müyar doları bulmaktadır. Dünyada mevcut 52.000 sinema salonundan 18.000 0 A- Knerika Birleşik Devletlerindedir. 1938 senesi, Amerikadaki sinemaların ve, Fidati 1 milyar dolardır. Sinema dünyayi o kadar sarmış, si- nema artistleri o kadar büyük şöhret kazanmışlardır ki, Walentino'nun tabu funun önünden on binlerce ihsan geç- miştir. Greta Gürbonun bazân bir haf- ta İçinde 18-000 den fazla mektup aldı. & olmuştur. Hollyut hergün, dünyanın her tarafına, husus makinelerle artist. Sinemanın az zamanda bu ka. dar büyük ve görülmemiş bir slâ, ferdi işler kâfi görülebilir mi? İşte bu maksatladır ki Balkanlılar hiç olmazsa kendi karşılıklı ihtiyaç. ları için müşterek bir usul ve nizam kurmağa azmetmişlerdir. Bulgarlarınki gibi henüz tamamen hallolunmak imkân bulunamıyan siyasi işlere gelince; bunları da, da. ha geniş düşünebilmek fırsatını ve. rerek zamana bırakmak doğru olur. Nitekim de böyle olmuştur. Ve bu konferansın getirdiği ni- gözlük sistemini tenkit etmek İste-| metlerin en birinelsi şudur ki bir ta. miyoruz. Nasıl bir sistem takip eder.| kım yerlerde konferans akabinde bu se etsin, e kendi bileceği iştir. AL| hağın çözülüp dağılıvereceği zanno- manyayı bir misal olarak kaydettik. | luna dururken bilâkis daha sağlam, Maksadımız Balkanların iktısadiya- | daha temiz ve daha kuvvetli olarak > bir nizamın iü ari ortaya ing Hayal inkisanına duğunu göstermektir. Yol uğrayanlara bir şey denilemez, sa. manlarn Balkanlardaki ferdi ticaret dece şu denilebilir ki biz Balkanlılar muameleleri hiç de şıkancı değildir.| ve sulhü sevenler bundan memnu. Fakat büyük bir iktisat sahası İŞİN! nuz. ka uyandırmasınm sebebi nedir? Halk, neden, giyeceğinden ve yi- yeceğinden keserek sinemelura'akm etmektedir? Bu sunlin cevabım vermek © kadar güç değilâir. Hayatın yokrıasaklığından, sıkıntılas rından usanan inemnler, daha güzel ve daha parlak ve zengin bir hayatı, ha- yalen olsun yaşamak, günün dertlerini ve üzüntülerini unutmak, avunmak için sinemaya gidiyorlar, Billül duysmadıkları zevkleri ve hex yecanları duymak, her cinsten Lema, Yüllerini biç olmazsa fdesl plânda tat» min etmek arzusile sinemaya akın &di- yorlar, Film töccarları, kültürsüz yahut küle türü mahdut olan geniş halk kütleleri. nih basit ve iple zevklerine ve ta, mayüllerine hitap edecek mahiyette, göz. in, hayretlerde bırakan, gö“ niş sahneleri ve hayatları cen- Jandıran, benliklerini | kuvvetli heye- csnlarla sarsan Ben - Hur ve Napolyon gibi zengin ve muhteşem fimler mey, dana getirmektedirler. Yalniz Napolyon filmine 40.000 fiğüranın İştirak etiği söylermektedir. Sinema sahipleri, halkı sinema. Ya celbetmek için, sinema salonla. rını da, gittikçe daha güzelleştir. mekte, daha cazip bir hale sok. maktadırlar. Pariste 1927 senesi acılan Paramount sinema sulonu 2.000 seyirci mlacak kadar büvük. tür. İçinde 5000 elektrik lâmbası vardır. Bundan haska, sinemalarda hal. ka, zengin var nda gösterilmektedir. iğ mesi ve coğrafyasını kısa. ca gözden geçirdiğimiz sine. ma hakkında, birbirine tamamen nt iki noktal nazar, iki hüküm mevcuttur. Anatole France, daha başlan. gıçta. sinemayı tel'in etmişti “Sinema, en kötü halk idealini madâileştirmektedir. Bu, dünya. ve sonu değil, medeniyetin sonu. Lİ Rene Donmic'e göre sinema, “Barbarlığa doğru, endişe verici bir dönüştür.., Bazı kimseler, Holivut stüdyo. larını, bir tarafından canlı domuz giren, öbür tarafından jambon çi- kan Şikago mezbahalarına benzet. mektedirler. Sinemada domüz, sa. nat eseridir, senaryodur; jambon da meydana gelen filmdir. Fakat bir kısım mütefekkirler de, birinci telâkkinin tamamen ak- sine olarak, sinemayı, yeni bir ar. tistik hayatın başlangıcı olarak selâmlamaktadırlar, Bunlardan Andr& Maurois, sine. ma hakkında şu hükmü vermek. ted'r; ““Katedrallerden, Chansons de Gestes'lerdenheri ilk defa olarak, hakikaten halkçı bir sanat karşı, sında bulunuyoruz.,, i Bu iki ayrı telâkkiyi, bu iki nt aksülümeli, bir taraftan sinemanın gençliği ile, diğer cihetten ve bil- hassa sinemada, mahiyetleri büs- bütün başka olan muhtelif üç un. #urun » fikir ve sana: unsuru, tek. nik unsur, ticari unsur - müdaha- lesile izah edebiliriz, Bu iki zıt telâkkiden hangisi- nin hakikate uygun olduğunu an. lamak, sinemanın: mahiyetini, hü. viyetini ve kültür vasıtası olarak kıymeti hakkında isabetli bir hö. küm verebilmek için, - başlarken söylediğim gibi - bu üç mühim un- surun sinema sanayiindeki oynadık ları rolleri tebarüz ettirmek icap e» der, Bir filmin nasıl meydana geldiği. ni kısaca tetkik edelim; Evvelâ, filme esas teşkil edicek olan mevzutn, eserin intihabı me. selesi vardır. Bu intihap, sinema- nın hitap ettiği halkım, muhtelif muhitlerde ve memleketlerde ya” şıyan halk kütlelerinin haleti ruhi- yeleri, temayülleri, zevkleri gözö- nünde bulundurularak, daha evvel gösterilen filmlerin muvaffakiyet dereceleri muhtelif neviden film. leria piyasadaki miktarı hesap © dilerek yapılır. İntihap edilecek e ser, evvelâ bu bakımdan tahlil e- dilir. Bu ilk tahlil, mucidi mem- nuniyet netice verdiği takdi ser kabul edilir, Bundan sonra, o eseri derecele. mek, ona tahmini bir kıymet tak. dir etmek lâzımdır. Çünkü, artist- ler, eserin mahiyet ve kıymetine göre seçileceklerdir. Diğer cihetten, bir filmin mey- dana gelmesi için sarfedilecek ranın miktarı da, o eserin ar nin kıymetinin derecesine, ayni za- manda, halkın o esere karşı gös termesi muhtemel olan rağbete bağlıdır. Mevzu, eser seçildikten sonra Senarist işe başlar. Esere, sinema tekniğine göre, şekil veren muha- vereleri yazan, Senaristtir. Başlı- ca, üç kişi, senaristle beraber, fi- min meydana gelmesi için çalışır. lar, Directenr de İa production İsmi ve- rilen İnsan, erkânıharbiye relsi mahi- yelindledir. Faaliyetin urrümi piânim hazırlar, işi sevk ve Sönre eder, netice- Tendirir. O, meyduna getirilecek eserin heyeti umumiyesi, artistik ve mall te- vazürü hakkında vâzıh bir görüşü mu- hafaza etmeğe mecburdur. Filmin mu voftakiyeti bukımındar mühim bulduğu bam şeyler için fazla para sarfetmek, diğer yerlerden kısmak, bilhassa umu- miyetle masrafları tahdit etmek onun vazifesi ve salâhiyeti dahilindedir. Sahne vözu > metieur en sedne'in vazifesi, mevzudan &ıamt istifsde etmek, filmin mükemmel bir tesir yaptmasını mümkün kılacak tarzda sahneleri tertip etmektir. O, bazan iki md temayül arasında kalabilir: Bülin münasile yüksek bir sanat eseri yaratmak; halkın hoşuna gi“ den, fakat sanat kıymeti eksik bir film meydana getirmek, Zanleset ekseriya - aşağıda izah edeceğimiz sebepler ve tesirler dolayısile , ikinci temayül isti- kametinde hareket eder. Sane vâziliği, büyük bir yaratımı»k, geniz bir muhay- yüksek bir seat zevki isteyen Bn bir vuzifedir. Döcoupeur'ün va- Hfesi, orijinal senaryoyu, khğız üzerin de, fotografı alınacak bir hale getir- mektir, Bunlardan başka, müzisyen, de. koratör, kostümcü, makıyajcı.. E. seri tamamlayacak ve süsliyecek- lerdir. enaryo hazır olmuştur. Bu, kalın bir defterdir ki, için- de, mevzu küçük parçalara - mu. tavassıt bir film için 400 parça» ayrılmıştır. Burada, her şey tarif, tasvir ve izah edilmektedir. Şelus. ların isimleri, karakterleri ve ha- reketleri, muhavereler, xzusiki kı- sımları... Bu artistik, edebi senaryo yapıl dıktan sonra filmin teknik sonun yosu, yani iera plânı hazırlanır. Burada personelden, artistlerden, filmin çekileceği yerlerden, bir ke. İime ile maddi ve mânevi şartlar, ve imkânlardan âzami istifade et. mek için, tablolar, şemaler ve gra- fiklerle izahat tesbit edilir. Bu işlerin hepsi bittikten sonra sıra operatöre gelrüştir. Öperstör sadece bir fotoğrafçı değildir. Işığı tanzim eden, eserin ruhuna uygun Suni bir gölge ve ışık atmosferi ya- ratan, artisilerin fotojenilerinden azami istifade eden adamdır. Filmde rol alacak artisrlerin se. çilmesi, dalma çok mühim ve na- zik bir meseledir. Filmin muvaffa. kıyeti artistlerin karakterleri. le ole mahiyetleri, artistlerin kıymet ve şöhretlerile rollerin ©- hemmiyetleri arasında İsab»tli bir muvazene ve ahenk tesisi lâzımdır. Artık her şey hazırlanmıştır. her kes yerli yerindedir; film çevrile- cektir, Faaliyetin bu safhasında va. ziyete yegâne hâkim, ve mesul o- lan şahsiyet, sahne vâzt (metteur scöne) dir. “Bü çok mühim ve müzik vazife, YAK. sek bir sanat ruhundan başka ayni z4- manda, coşkun ve cebirti, enti ve elâş- tiki, otariter ve müsamahakâr olmak gibi çok md vasıfların mevcudiyetini İster, Sahne Yür, senarlstlere, metinlerde bazı rötuşlar yapmalarını thsm eder, tün artistlerin şevk ve heyecan için de çölişmalarını temin eder. Esere ruh ve şahsiyet veren, kendi darıgasını vu- ran, sahne vüzudir. Bunlardan bezleri 6 kadar siüzeirler ki, bir sahneyi bazan yedi, sekiz defa ve muhtelif yerlere konmuş mütesddit makinelerle çektirir. ler ve bunların arasından en çok mu- vatlak olan: seçerler. Bu sahnelerin alınması esnasında mü- herdiz, foto elektrik sellülleri arasından, sesleri peliküle sevkeder. Filmler alındıkça lâboratuarda develope edilir ve stüdyoda tetkik ve kontrol olunur. 2500 metrelik bir film için. bazan 30.000 metre film çekmek icap etmektedir. Bu iş te bittikten sonra filmin montajı yapılır. Bu, pelikülleri a. yırmak, iyilerini seçmek. fenalerı. nı atmak, muhtelif parçalar bir. leştirmek, yerli yerine koymak a- meliyes Bu iş için menför İle sahne vâzu beraber çalışırlar: Filmi bir kitap gibi, basından sonuna kadar, bir. çok defalar çevirirler, keserler, ya- pıstırırlar. Bütün parcalar kat! olarak yerli yerine konduktan. resim, | ses. ve müsiki synehroniser © edildikten sonra, hususi bir makine ile film. lerin altlarına izahatlar yarılır. Bu suretle tamamlanan film lâ. boratuara, oradan fabrikaya gön. derilir. Fabrikada filmin piyasaya çıkarılacak olan kopyaları — (1. min ehemmiyetine göre 100 veya 200 nüsha olarak — hazırlanır. Bi: filmin meydana gelmesi için tahminen altı ay kadar bir zama. na ihtiyaç vardır. up ve İtinalı bir sanst ve teknik faaliyeti mahsulü 0. lan filmler meydana geldikten son- ra, bir ticaret maddesi olarak pi- yasaya çıkarılır. Filmlerin alıcılra, sinema sahip. leridir. Onlar, muhtelif şirketler tarafından kendilerine arzedilmiş yüzlerce film arasından. kendi müş terilerinin zevklerine en uygun o. lanlarını seçerler. Fakat bü seçmeyi, ancak kendi sihemalarında gösterdikleri film. lerden temin ettikleri hasılatları mukayese ederek yapan sinemacı. lar. halkın umumi temeyüllerinden film piyasasınm vaziyetinden ha- berdar değildirler. Bunun içindir ki, film istihsalei, leri İle sinemacılar arasındaki mu tavassit vazifesini gören (d stribu. ton), tevzi teşkilâtları, sinemaci. lara bu hususta rehberlik etmek. tedir. Bu teşkilâtların büroları: Fişler, tablolar, diyağramlar ve grafikler, o prospektüsler, sipariş bonolarile doludur. Bu teşkilâtlar, Piyasayı tanimak, bütün dünyayı tevzi ettikleri ve edecekleri film. lerin mukadderatlarını bütün saf. Kâlarında takip edebilmek için bü. tün bu vesikalara muhtaçtırlar. İşte burada, - yukarda tetkik et. tiğimiz sanat ve teknik unsurundan sonra - üçüncü mühim unsur olan ticaret müdahalesi ile karşılaşıyo. ruz. Bu tevzi teşkilât, mahiyeti leabı olarak,hem filmlerin satışı üzerine müessirdir, hem de film istihsali. ni kontrol ederek sinemanın mu“ kadderatı üzerine hâkim bir vazi. yete gelmiştir. Bu teşkilâtın mekanizmasını gös- terelim: Tevzi teşkilâtı film #abrikatö- ründen bir film aldığı zaman yap- tığı ilk iş, ona bir kıymet takdir etmek, onun satılış kabiliyetini tah. min etmektir. Sonra, muhtelif şe- kilde ilânlarla sinema sahiplerini alâkader etmiye, filme birçok müş. teriler bulmuya çalışır. Tevzi bürosu, bu ilk yoklama, sondaj faaliyetinden sonra rasyo- nel bir sürüm plânı hazırlar, O fil mi alması muhtemel olan müesse. selerin nevilerini ve miktarların ve filmin yer değiştirme sırasını tayin eder. Filmin shemmiyeti ile 410.1. YI Yaiine Sabiha Zekeriye Seriil ettiğini haber verdiler. Şimdiye ka- dar ihmal edilen bir htiyaca cevap. vermesi, çocukların sanat zevkini İlmesi itibarile takdire s Tiyatro, çocukların edebi zevkini, sanat zevkini yükseltmede roman. Vakaları, hâdiseleri müşahhas b'r şe. | kilde görmenin, çocuğun ruhu üze. rinde yaptığı, çocuğun yarater kabi. liyetini, hayal hassalarını kuvvetlen. dirmekteki tes'ri çok büyüktür. Ço. cuk tiyatrolarını profesyonel san'at. kârların oynaması, çocuklara sanat terbiyesi vermekte âmil olacağı gibi, | bu tiyatroların bizzat çocuklar tara. (fından oynanması daha büyük fay» dalar temin eder. z Çocuk, bu eserleri bizzat teme edince, vâklâları ve hâdiseleri hakiki hayatta yaşar gibi vaşıyscaği | için daha kuvvetle duyar ve anlar, Bu itibarla bu tiyatrolarda çocuklar ra da tenisil imkânları verilmesi te- menniye lâyıktır. ğ Profesyonel artistler tarafmdan temsil edilecek piyeslerin bu gayeye kuvvetle hizmet edeceği şüphesizdir. Fakat çocuk sahnenin haricinde an» cak seyirel mevkiinde ağı için alâkası da daha zayıf olur, Çacukla” ra sanat zevkini profesyonel arist. lerin vermesi doğru olmakla bera. ber, çocuklardan mütesekkil temsil heyetleri teşkili suretile bu iki şek» Ji de'ayni zamanda tatbik mümkün dür. Çocukların sanat kabiliyetlerini arttırmak nok'asından, çocuk fiyat” rolarında çocukların oynaması €sas ve gayeye çok daha uygun düşer, Çocuk tiyatrolarında göz önünde utulacak mühim meselelerden biri de eser meselesidir. Bugün Şehir | tiyatrosunun oynadığı modern veya klâsik eserleri muayyen seviyedeki çocuklar anlasa bile 12 ile 16 yasım daki çocukların anladığı iddin eğile mez. Bu itibarla tiya'ro “heyefinig kabul ettiği Karagöz ve kukla oyun larına başlamak fikET çok Gabetlidir, Fakat karagöz ve kukla oyunlarm. dan gayri, çocuklar için o tamamile ayrı bir tiyatro edebiyatı meydans getirmek lâzım tır.. Esirgeme Kuru. munun tevkil ettiği heyet te, şüphe siz bunu temine çalışacaktır. Bu sa. hada telif eserler hazırlasak bile | Garp edebiyatından vareste kalama.. yız. Buradan alacağımız eserlerden - bir zihniyet farkı kendini göstermez * se istifade edebiliriz. Talim ve terbi. Je heyetinin mektep tiyatrosunda kabul ettiği tez, temsil eğlen eser. lerde aşk bulunmamasıdır. Cinsi ter, biye bakınından bu yanlış olmakla beraber, bugün bir vâkıddır. Esirge me Kurumu ve bu eserleri hazırlıya, cak olan heyet te, bu noktada ısraj edecekse, Garp edebiyatından fazlı istifade edemez. yahut eserlerin ko. lunu, kanadını kırıp, üstündeki Garş elb'sesinin üstüne bir Şark külâk giydirip, repertuarına geçirir. Yalnız telif eserlerle de bu İşi başaracağı. mıza kani değilim. Çocuk Esirgeme Kurumunun bt husustaki fik'rlerini bilmemekle b& vaber, esasında çok faydalı ve'l zumlu bir işl başarmıya teşehhüs et tiği için tebrike lâyıktır. Muvafial olmasını temenni ederiz. mütenasip bir ilân bütçesi hazır. lar. Duvar, gazete. el ilânları yap- tırır ve en nihayet filmin ilk defa. gösterileceği sinemayı tesbit eder, Bunun çok ehemmiyeti vardır. Çünkü, filmin ilk defa gösterilişi. nin ve yer değiştirme sırasının, Gi“ min muvaffakıyeti üzerinde mü- him bir rol oynadığı görülmüştür. Tevzi büroları, ayni zamanda, sinemacılarının — faaliyetlerini de kontrol ederler, onlara. filmin mü. vaffakıyetini temin edecek telkin. lerde bulunurlar, i S Bu izahattan anlaşılıyor ki, tev. i. mikyasta © ve bu bakımdan hem film istihsal, tilerini, hem de sinemacıları ya. kından alâkadar etmektedirler. A Tevzi teşkilâtları, bu hususi va, dolayı. film istihsa, lini de kontrol etmekte ve hattâ bu İstihsale fiili bir surette müda. hale ve iştirak eylemektedirler. Filhakika, film istihsaleilerinin çok paraya ihtiyaçları vardır. Ben. ga mal olmuştur. Amerikada (Devam 7 incide)

Bu sayıdan diğer sayfalar: