1 Mart 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

1 Mart 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1.3.940 1 MART 1940 N A N ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 2000 Kr. “e » o * sne Miletleraram porta muhadına dahil olniyan memleketler için abone bede müdüet surasiyle 30, 16, 38 llradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk Pul tüvesi Yizimd Kam —— 1409 Ke, Mw 0 . “0 1 Sene 8 Ay 3Ay vay Şayialar Arkasındaki. Hakikat Falih Rıfkı ATAY elgrat'ta Balkan Antantı kon. seyinin son içtimai iflâs et- istiyenlerin kullandığı fesat *6'tahrik silâhı şu idi: 'Ne Almanlar, nede Sovyetler Balkanlara karşı herhangi bir tecavüzde bulunmak Diyetinde değildirler, Harp Balkan- Mara ancak Türkiye vasıtası İle sira- Yet edecektir., Öyle telkin edilmek teniyordu ki, Balkanlar için hakiki Smniyet, Türkiyeden ve bu suretle, Balkanlarda bir harp cephesi açmak İstiyen müttefiklerin tesir ve müda.| balesinden uzaklaşmaktadır. Bütün bu göyretler boşa gitmişse de, Balkanlar tesanüdünün ve Türki Yenin, sağlam, emin ve sarsılmaz #iyasetinin devam ve istikrarından hoşlanmıyanlar o büsbi ümitsiz. İiğe düşmüş de olmadılar. Her gün Kafkasya, Karndniz ve Bâküye dair bir şayia icat etmek, hudut hâdisele. ti uydurmak, hulâsa, Yakın Şark ve Balkanları mütemadiyen bir harp tehlikesinin arifesinde bulunuluyor i nde kaygılandırmak ve sinlr- lendirmek, o muayyen propaganda merkezlerinin âdeti olmuştur. Gari; Ür ki bu rivayetler, vaziyeti pek iyi takdir etmiyen bazı mahalli ve ya. bancı matbuatın da yerli yersiz tefsir ve tahminlerine sebep olmaktadır. Hakikat odur ki Türkiye ile İngil.| tere ve Fransa arasındaki ittifak, ve| hnenk bu ittifakın herkesçe malüm| Wwahhütlerine teminat mn ha. zorlıklar, Balkanlar ve Yakın Şarkta bütüne kadar huzut ve 'ömnüyet 1. mili olmuştur. Bundan sonra da, bu IMwrur ve siiküna zarar vermek İsti- Yin, kolay ve ucuz maceroları binbir hesap ile düşünmek mecburiyetinde kalacaktır. Royter (o Ajansının © gazetelerde $ıkan bir tebliğinin de pek doğru ola- rak tekrar ettiği üzere, bu sinir har- binin Türkiyeye taallük eden ciheti tamamen neticesiz kalmıştır. Bizim İttifaklarımıza, dostluk ve münase. betlerimize hâkim olan ruh ve gaye asla değişmemiş, ve şimdiye kadar takip ettiğimiz siyasetin isabetİnden ne bizi, ne de bu siyasetin dürüstlü. Bünden şüphe etmemiş olanları te- #eddüde sevkedecek hiç bir hâdise de olmamıştır. Türkiye, Avrupa kı #ihın yeni bir #eçirdiği bu nazik devirlerde, tarihin hürmetle anacağı bir vazife görmek te olduğu kanaatindedir ve bu vazi. fesini yapmakta devam edecektir. Boş tahriklerle telâşa düşecek muhakeme sağlığını kaybedecek #af- Vetleri Türkiyede aramaktan yorul. miyanlara bazan acımak bile istiyo- Yuz. Fakat bu gayretlerden hakiki maksat, Türkiyede havayı bulandır- maktan fazla, Türkiye komşularının hassasiyeti üzerinde tesir yapmak olduğunu düşünerek, onlara ara sıra “evap vermek (külfetine katlanıyo- tuz. Biz Türkiyede ve onun kara ve leniz emniyet sahası içinde sikün ve Istikrardan, ve ilerde bu sükün ve İstikrarın muhafazasına imkân vere- tek olan bir Avrupa sulh mizamm. dan gayri bir şey İstemiyoruz. Bİ tecavüz emelinde bulunmıyanların Türkiyeden endişe edecekleri hiç bir tey yoktur. ———————— — Bir Doktor Afganistana Gitti Zonguldak (TAN) — Kömür hay. rası doktorlarından asabiye ve akli. Ye mütehassıs Cevat Zeki Bilen, Kâbil darülfünununda bir vazifeye tayin edilmiştir. Hükümetin müsaa- desi üzerine doktor, Efganistana ha. reket etmiştir. * İstanbul, Ankara ve İzmirden Sonra doktoru en çok olen vilâyetin Zonguldak oldugu, yapılan tetkik. lerden anlaşılmıştır. Üniversitede Derslere Başlandı Sömestr tatili bittiği için, Üniver. site ve diğer yüksek mektepler dün. den itibaren açılarak yaz sömestri mukadderat buhranı| Li tedrisatına başlamışlardır. ee a ——— TAN İngiliz askeri muharrirlerinden Liddell Hart, aşağıdaki yazısında baharda, Garp cephesinde bir taarruz olup olmıyacağını tetkik ediyor ve şu neticeye varıyor: uhariplerden Hiçbiri arpte Büyuk Taarruza Geçemez! AZAN: B. H. Liddell Hart İngilterenin En Tanınmış Askeri Muharriri, Yüzbaşı O nümüzdeki ilkbahardz Garp cephesinde bü- yük bir taarruz olacak mı? Yoksa harbin başlangıcından beri ve yalnız eylülde Fran- sızlar tarafından bir nebze ih- Hil edilen sükünet devam edip gidecek mi? İlkönce göze çarpan nokta, iki taraftan her birinin diğerine taar- Tuza geçmek için beklemekte ol masıdır. Harbin ilk altı ayı zarfında vuku bulan hâdiseleri kisaca hülâsa ede- biliriz. Harbin başlamasından kısa bir zaman önce Fransızların, Maji daki müstahkem mevkilerdeki kuv vetlerinden bâşka 70 fırkayı sefer- ber edecekleri hesap edilmişti. AL. manlarâ gelince, onların da yüz fırkayı harp meydanma göndere. cekleri tahmin olunuyordu. Lehlilerin 32 fırkaları vardı. Se- ferberlik ilân ederek bunu ikl mis- line çıkaracakları sanıhyordu. Fa. kat bunların lâyıkile techiz edilip edilmiyeceklerinden şüphe olunu- yordu. Demek ki birbirine karşı gelecek kuvvetler arasında tevazün vardı, Fransızlar garpta Zigir'd hattı ile karşılaştıkları halde, şarkta AL manlar, kolaylıkla taarruza geçebi lecekleri bir hedef karşısında ler. Almanlar bu cephede, tay Te, tank ve top bakımlarından bü- Yük bir üstünlüğe maliktiler, Harp başladıktan sızlar, harpten ev geride bırakan bir faali diler. Fakat Lehliler, ilk tahminle. Tin yarısını dahi taha mediler. Almanlarsa 70 fırka ile Lehlilere karşı taarruza geçmişler ve'garpta yirmi fırka ile durabile. ceklerine hükmetmişlerdi, t diğer taraftan Lehistan- yapılan harp süratle ve buradaki kuvvetler sü cephesine nakledildiği için Fr sızların muvakkat üstünlüğü bor taraf edilmiş ve muvazene Alman. ların lehinde teessüs etmişti. Bundan başka alınan malâmata göre, Almanlar yeni fırkalar vâ- cude getirmişler ve. kuvvetlerini yüzde elli derecesinde ilerletmiş. lerdi Vaziyet bu merkezde İse, önü- müzdeki ilkbaharda Alman kuv- vetlerinin müttefik o kuvvetlerine faik olacağına hükmetmek lâzim- İMACAR N kselâns Horti bir miralidir. Gerçi herhangi bir denizde her hangi bir filosu yoktur, Fakat mil li sstırap ve milli ideal deryasında ümitle kulaç utan Macar millet'nin mukadderâtına dümen tutmuş bir “inanılan adam,, dır. Ekselâns Amiral Horti bir Ma- cdr suvarisidir. Gerçi herhangi bir dritnotun ve. ya sallıharp kruvazörünün değil; fakat bir (beyaz st) ın suvarisidir. Öz milli topraklar milletine geç. tikçe o ata binerek ana yurdun parçalarını ziyaret eder. Yeşil Macar ovalarında yetişen bu beyaz at, Hortiye yakıştığı ka. dar kime yakışır? Talih küskünü Macar milleti, Hortiyi; Türk milletinin Atatürkü ve İsmet İnönünü sevdiği kadar sever ve onlar gibi görür. O, bir devlet naibi değildir, bir milletin gönlünde, tarihinde ve sarsılmaz oimanında yaşıyan bir (Baba Horti) dir, Beyaz atlı baba Horti... Bu pembe beyaz ihtiyarın yü. zündeki asil çizgiler, mensup oldu- Macar a5 lahakkuk G nin taarruz ederek, daha çok de- rinleştirilen Zigfrid hattıma karş vaktile, yani Lehistan harbi sıra. sındâ kazanabileceği muvaffakıye- ti kazanabilmesine ihtimal verile. mez. Ve bu hükmü vermek ii a keri istihbarata ihtiyaç yoktur, Almanlara gelince, taarruza geç- mek onlar için daha iyi neticeler verebilir. Fakat yalnız sayı fe yeti ile bu zamanda tam faikiyet temini mümkün değildir. Onun için, ya yepyeni bir silâ. hin keşfi, yahut karşi tarafta sevk ve ldarenin son derece fena olma- sı Almanlara hakiki bir muvaffa. kıyet temin edebilir. Aksi takdir- de Almanlar müthiş bir mukabele. ye uğrarlar ve bu da son derece mühim netice verir. Almenların stratejik vaziyetleri böyle bir maceraya atılmalarına Yazan: Aka Gündüz ğu kahraman millet'n ezelden g€- len tarihini kaydeden çizgilerin tâ kendisidir. Atilânın torunları onu kendile- rine Baba Horti edeli tam yirmi yıl geçti. Bu yıldönümünü tesit et- mek istiyorlar. Fakat beyaz atlı Baba Horti şimdilik bunu kabul etmiyor. Çün- kü ovalar kuru, dağlar kuru ve gönüller kurudur. Boyaz atını oy- natacak neresi var? Bunu, onun baba ve şövalye ru- hundan daha iyi dinleyip anlamak için Başvekiline yazdığı mektubu okumak kâfidir, Beri: yazdığı asil hisler ve kahramanca ümitlerle dolu olan bu mektubu aynen buraya #- yorum; “Azizim Kont Teleki, “Mart i . de nalpliğe inthabi. mın yirminci senesini doldurmuş az. Çünkü Polonyayı is- Ik hedeflerin kuk eititmiş bulunuyorlar. E valfakıyeti korumak için ları iş te 200 mil genişi hududu müdafaadan iburettir. Görülüyor ki, vaziyet, harp yap- mak için hissolunan heyecanlara mağlüp olmağa müsait değildir. halde Almanlar gerp cep- besinin cenahlarına kârşı mahdut bir takım haraketlerde bu- lunarak stratejik vaziyetlerini iler letmek isterler mi? Fakat gerek Isviçre, gerek Bel çika, bu yolda bir hareket için müsait bir zemin teşkil etmemek. tedir. Holandadaki $u hattı ile Is- viçredeki dağ silsileleri seri bir is- tilâya karşı set çekmektedir. Son- ra müttefiklerin bunlara kolaylık- la yardım etmeleri de mümktndür. Buralarda kazanılacak nakıs bir muvaffakıyet müstevli hesubına ———, İLİNDEN MEKTUP Beyaz Atlı Baba Horti eluyarum. Bir çok kimseler tara- fından bugünün tes'it edilmek is. tenildiğini tahmin ettiğimden bun. dan vazgeçilmesini kendilerinden çok rica ederim. Ordu mümessille- rinden mürekkep bir heyetin beni ziyaret edeceğini memnuniyetle baber aldım. Kassa'daki askeri tayyare mektebi ile Budapeşte'de. Ki askeri mühendis akademisinde ikişer talebenin okutulmasına dair Budapeşte şehremanetinin - teklifi- ne de muvafakat ediyorum Bun- dan maada bu yıldönümü müna. sebetiyle Başvekili memnuniyetle kabul edeceğim. Kendisinin tebrik. leri, beni bu münasebetle düşü. nenlerin tebriklerini de ihtiva ede. cekdir. “Ciddi günler yaşıyoruz. Hepi- miz sessizce beraber ; seviniyoruz ve beraber acınıyoruz. Şimdi tesit zamanı değildir. “Daha böyle bayram günlerinin geleceğine kanaat ve imanım var- dari, Beyaz atlı Baba Horti'nin yük- sek şahsında kandaşlarımız Macar milletini —kendi içinde— selâmla. istifadeler temin edeceğine belki de zararlar getirebilir. Holanda kolay kolay ele geçirl. len bir hedef teşkil eder. Çünkü müttefiklerin buraya yardım etme- leri ihtimali daha güçtür. Alman- lar, buraya girerek o Ingiller karşı kati bir hava harbi yapmay ünüyorlarsa onların hava üsle. ni Holandada tesis etmeleri son derece ehemmiyetli bir adım teşkil eder. Fakat bu hava taarruzu, m fakıyetsizliğe uğrasa da, uğrar istifadeleri kaybetmiş olur. o da müttefiklerin h larına daha geniş ölçüde m Vr. Sönra Almanya bu yeketle; İngilterenin iktr kasına yardım etmiş öl! Bu yüzden Almanyanın Holan- dayı istilâdan çekinmesi beklenir. H ârbin ne şekilde bir kati ne- tice vereceği bahsine geli ce, bunun için geçen harbin res. mi'tarihine bakmak lâzımdır. Bu ın Imparator- Müdafaa Heyetinin nezareti altında yazılmıştır. Burada denili. yor ki; n yüksek kabiliyeti haiz olan orduların dahi, cesaret gibi vasıf. larla, taktiklerinin yeniliği ve par. laklığı ile, ayni hüneri, ayni azmi güstermiye âmade olanlara gale. be çalmaları için hiç olmazsa bire karşı üç derecesinde faikiyet te- min etmeleri lâzımdır.,, Şimdi harpten çı ka bir çare düşün tur. Bütün muhariplerin bunu'düz şünmeleri ve ölçüsüz neticeler ve- recek sonsuz kıtallere başlamadan evvel bu hakikatı göz önüne getir. meleri icap eder. Bu netice fevkalâde m dir. Bununla beraber, müttefikler gün 1914 e nisbetle daha çok bir vaziyettedirler. Geçen defa müttefikler, harbin başlangıcında Fransanın büyük bir kısmını, ve Belçikayı kaybetmiş- bu yüzden bir sürü taarruzlar yapmıya mecbur olmuş ve encsk "Amerikanin harbe iştirak etmesile Almanyaya karşı falkiyeti kazan- mışlardı. Bugün garp hudutları aşmıya imkân yoktur. Bu da modern mü. dafaa sayesinde mümkün olmuş- tur, Ayni sayede, syni emniyet di. Ber hududa da teşmil olunabilir. O AYI Muvaffak Oımuş İlk Türk Filmi (5.42 Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Ertsğral Muhsinin © çevirdiği “Şehvet Kurbanı, filmini bir: geç gördüm, Eserin mevzuu, gayet İdürüst bir aile reisinin, bir tesadüf İ sına çıkan bir kadına karşı gösterdiği zan, ve irade müka- vemetsizliğini, bunun neticesi ola. ine ve cemiyete dir. Mevzuda harikulâde bir şey'yok- İtur. Fakat eserin filme çekilişinde, İbazı küçük kusurlarına rağmen, fev- İkalâde muvaffakıyet var: Şimdi- İye kadar çekilen filmler, tiyatronun ilk Türkiye budutlarına girdiği gün geçirdiği iptidailik gibi, hir devre geçirdikten sonra, bu eserde çok ile. ri bir tekimüle mazhar olmuştur. Ertuğrul Muhsin, Türk tiyatrosunu Juzun mücadelelerden sonra asıl bü. İglin Avrupa ayarında bir tiyatro ha- Une getirmişse, bu eserle de sinema- yı böyle bir tekâmüle kavuşturses- ğını müjdeliyor. İ Ertuğrul Muhsin sanat dehasını İşimdiye kadar yalnız tiyatro sahme- sinde göstermişti. Fakat Ertuğrul Huhsinin sanatını sinemada da ayni kuvvet ve ayni kudretle görmek milmkündür. İradesizl'ğin kurbanı veznedar rolünde Ertuğrul Muhsin, Holivutta, Almanyada, sinema İli. bariyle ileri herhangi bir memleket. te oynıyan ertistin gerisinde değil, çok fevkindedir. Bu filmin yalnız Türkiye dahilinde değil, diğer mem- leketlerde de gösterilmesi, “Türkiye namına, Türkiyede sanatın ilerle- mesi namma yapılacak en kuvvetli pronagandadır. Türkiyeyi Avrupaya tanıtmak için neşretüiğimiz La Turoule Kemaliste veya diğer neşriyat ile beraber bu filmin Avrupada da gösterilmesini temin edersek, Cürhuriyet devrinde İlerliyen Türkiyeyi, sanatını hariçte. kilere yalnız sözle döil âsariyle ispat etmiş oluruz. Bu film Türk sinemacılık âlemin. de en çok muvaffak olan filmdir. Romanyada Yeni İktisadi Tedbirler Bükreş, 29 (A.A.) — Bugün neşrö. dilen bir emirname ile Oktanik ben. zinin ve içinde yüzde 90 oktanik bu- lunan ham petrolün ihracı menedil, miştir. Ayni zamanda bir kısım ec- İnebi dövizlerinin serbestçe alım ve satımı menedilerek bütün ecnebi dö- viz mübadeleler için sabit fiyat usu. lüne rücu edilmiştir. Bu tedbirin yalnız dahili piyasa çin değil, fakat Romanya ile müra- sebette bulunan bütün memleketler" için istisnai bir ehemmiyeti vardır. 30 Bin İtalyan İşçisi Almanyaya Gidiyor Berlin, 29 (A.A.) — 1940 yılı zar- | bnda 30 bin Italyan ziraat âmelesi. nin Almanyada istihdamını derpiş €- den Italyan - Alman anlaşması dün burada İmza edilmiştir. ev Adi Nİ BEKCİ İDRAR NEDEN ÇOĞALIR? Hekimlerin, hemen her hastalık. ta idrar tahlili istemelerine bakı. linea sağlık bakımından idrarın e- hemmiyeti pek kolay anlaşıldığı halde, hasta olmadan İdrarını tah- lil ettirmek değ'l, onun miktarma bile dikkat edenler pek azdır. Miktarının azalıp - çoğalması bile insana bir hastalık başlangıcını, tam tedavi edilebilecek bir devre. de olduğunu haber verebilir. Mutedil mevsimde, idrarın m'k. tarını arttırmadan önce, sık sık çı- kartan böbrek hastalığı hatıra gel- melidir. Gençlikte sık sık gelmek. le beraber, onun geldiği yerde iğ- nelenmek, acı bulunursa mânası. i, bilirsiniz. Bunların ehem- miyeti mutattan başka olursa. Her vaklt sık sık çıkan sinirliler de var dır. İdrarın çoğalmasına birçok se- bepler bulunabilir. Bolca ve tuzlu bir yemekten sonra çok su içmek elbette çok sa çıkartır. Hele bira. nm tesiri meşhtrdur, “© ©“ Çokça tatir yenildiği vakit üze- rine çok ta su içilirse İdrarın ço- ğalması suyun fazlalığından deni. Fakat şekerden sonra $u içilse de idrar gene çoğalır. Merak ed'lecek şey değil. Herhangi bir rahatsızlıkta yahut hastalıkta kullanılan ilâçların bir çoğunda, onlardan beklenilen has. sadan başka idrarı artırmak has- sası da bulunur,” Bir de ateşli hastalıkların 40- nunda, bazısında hastalık bittikten iki üç gün sonra idrarm çoğalma. sı da merak edilecek bir şey ol. madıktan başka müjdeci sayılma. lıdır, Bu hâdise hastalığın bittiğini, nekahet devrinin başladığını ha- ber verir. . Bunların hepsi geçici sebepler. İdrarın çoğalması devamlı olursa o zaman ehemmiyet peyda eder. Fakat çoğaldı diye düşünmeden önce onu ölçmek lâzımdır. İdrarın normal miktarı erkek- lerde 1500, kadınlarda 1200 gram kadar olduğunu, tabii, hatırlarsı- nız. Bu m'ktar mevsime göre, ye nilen yemeklere ve içilen suya gö- re biraz artar, yahut azalır, Bizim gibi çok sebze yiyen ve çok su içen memleketlerde çıkan suyun da çokça olması tabildir. Onün için yirmi dört santte çıkan suyun miktarı iki litreyi geçmeden çoğal. dı demek acele olur, bir araya getirdikten gözle tahmin etmek, İs. ten'lince yanılmak ihtimali çok- tur. İnsan sağlığının miyarı olmak üzere tenekeden —daba iyisi cam- dan— bir litrelik bir ölçek salarak haftada hir gün istirahat ettiği va. kit çıkardığı suyun hepsini hira. raya getirerek ölçmesi —bilhassa kırkından sonra— ihtiyatlı bir ba. Teket ahır. ii

Bu sayıdan diğer sayfalar: