25 Mart 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

25 Mart 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 MART 940 - TAN ABONE BEDELİ Ecnebi 1 Sene #Ay 3 Ay 2000 Kr. 1809 8009 mdına dahi için abone vie so, 16, 8, « bedeli peşindir. kuruştur, mektuplara 10 kuruşluk Mânasızlığı Tecrübe İle Sabit Bir Tecrübe rendiğimize göre, belediye Ik- Ö tısat müdürlüğü, bir tecrübe mahiyetinde olmak üzere ekmek nar- Mını kaldırmayı düşünüyormuş: Çün. kü bu suretle, ekmekçiler arasında bir rekabete imkân hasıl olacağına *kmek kalitesinin düzelebileceğine kanim/$. Fakat, bugün, ekmekte, yüz de on beş nisbetinde kalori bulundu tulması şart olduğu için, narh kalk tığı takdirde, bu kalorinin düşürül. Memesi, ancak çok sıkı tedbirlerle mümktin kılınacakmış! Evvelâ, ekmekçiler arasında baş. Uyacak rekabetin, halkın lehine olu tağı ne malüm? Nitekim, iktisat mü- dürlüğü de, narh kalktığı takdirde, e*kmekteki kalori miktarının düşürü. ğine, yani ekmek k nin bo-| tulacağına kanidir ki, o kararile bir- | likte çok sıkı tedbirler almak mec. buriyetini duyuyor, Bu bakımlardan, biz, yapılacağı! bildirilen tecrübeyi yerinde bulama. Zaten, ilk dela yapılmıyacak ©- bu “tecrübe, nin, halkı hoşnut tdici bir netice vermediği "tecrübe,, sabittir, Temenni ederiz ki, henüz tatbikat | ma geçirilmemiş olan bu niyetin İsabetsizliği, bizim zarar görüşümüz. n evvel anlaşılsın da, bu tecrübe. en vaz geçilsin: Çünl bu tecrübe “âyesinde (!) ekmekçiler arasında re. kabt alıp yürürse, bugün bile sıhhi fartlara tamam'le uygun ekmek çi- Karmıyan bazı fırınlar, piyasaya kim. bilir neler çıkaracaklardır? Bu korkuyla, — ve çok şiikür orta- Ucuz aÜmiş Wir EY YOR tsat müdürlüğünde: *ax Ekmek işile, — yani, ekmeği. Mizle — bu şekilde oynamasın! . İsmail Saibin Ölümü mmm mmm aha Besim Ömer Akalmın, a, , 9eYin Alinin, ve Mahmut İm Âkdileğin ardından döktüğümüz yak gi şları kurumadan, evvel. İ gece, bir ilim adamımızı daha kay. ttik: İsmail Saip te öldü. Darüllünunun eski müderrislerin- *n, ve Beyazıt kütüphanesinin sa- müdürü İsmail Saip, sabırlı bir Pek böceği gibi, kendi Zası içinde yaşadığı i e koşanlar kadar ta. ş , Bunda, üstat İs. Mail Saibin, tevazuunun olduğu ka- (e, €ser yazmamış bulunmasının da| Siri vardır. Vâkıa, İsmail Saip, eser| te Damıştır. Fakat onun canlı ve bin kıymetli eserleri, yetiştirdiğ lerce talebe, ve bilhassa kendi| ce ap etli şahsiyetidir: O, okumı Utmayı, yazmıya tere'h etmi Kituhiyatta geniş bir ihtisas sahi. di. Eski kıymetli eserlerin hangi. ayin basıldıklarını, hangilerinin ba. h eg dıklarını, ve hangilerinin nere. i, 4 bulunduklarını, memleketimiz. Smail Saipten daha iyi bilen bir ödekkikimiz yoktu diyebiliriz. Ga, bunun içindir ki, tajç edam memleketimizi he vlan hak'ki ilim adamlarından ia 'en hiç birisi, İsmail S; arayıp la, adan, ve ondan müstefit olma. he Türkiyeden ayrılmamıştır. Bü Kalay rün, kendi dimağını, ve baş Li ye dmağlarını beslemekle ge $ olan bu iyi yürekli ve arks e kırılmış tek gönül bırakmadan kap 19 insan, ilm iy si kayan karşısında, derin bir uyarken hatırlıyoruz ki, son çalirda, Türk İsfan ağıcının en ol Müştge?valarından birçokları dökül İçin Mi ,Acı hatıraları tazelememek Miyop “kara liste,, neşretmek İste- a7 Fakat yarın, zamanımızın olanı, Pasihini gözden kaçırmıvaca! 1947 sani rem 1936 il. tieüz aki yıllarına, gayri ih dvi hiç ira devir, diyeceklerdir riz r samimiyetle temenni ede ; son yıllarda Türk sanat, şi'r İren pe, JİM ve fikir âleminin er Msiziiy, *yvalarına musallat olan ta » bize vurduğu bu sonuncu dar. senrn, bi; ö srüp girmek günkü insafsralğile Paul Reynaud YAZAN: — Prens Bibesco P aul Reynaud'yu, evve- lâ Mareşal Lyautey vasıtasile tanımıştım. O sıras da, birisi Müstemlekât Nazi- rı, diğeri de, Müstemleke Ser gisi Yüksek Komiseriydi. Ta- nışma işi, bir gece, Vincen- nes'de birlikte yemek yediği- miz sırada vukubulmuştu. Avrupada hemen herkesi tanı. yan İngilterenin sabık Paris sefiri e Tyrell, bir gün bana demişti — Hayatımda dehası olan bir adama rastgeldiğimden emin değil. dim, Fakat, Lyautey'le tanıştığım gündenberi, bundan eminim! Ben, bu' kanaatle ona ortak oL. muştum. Bütün yemek İmtidadın- ca, Mareşal bana vekili tanıtmıya devam etti, Ben, Mareşslin: “Size söyliyece. ğim!,, kelimelerini telâffuz etme. sini çok severim. Çünkü o, bu ke. Hmelerle söze başladıktan sonra, insana mutlaka yeni şeyler söyler» di: — Reynaud'yu tanır mısinz? DL. ye sordu, ve ben; vereceği malü. mata muhtaç bulunduğmu ima e dince, o, bermutat: — O halde, size eceğir! Kelimelerile söze başlıyarak, de- vam etti; — Reynaud, denizden 1100 met. re irtifada doğmuş bir dağl Alle ve toprak. onun kiyme diği başlıca iki mefhumdur. E Sanı tanımak için de, bilinmesi İşe yarıyan en mühim pokta budur. Çünkü: “Bana nereden geldiğini Söyle, sana nereye gittiğini söylü, ,yeyim!”, ve “Kiminle konuştuğu. nu söyle, sana kim olduğunu söy. Üyeyim!” derler! Ben dikkatle dinliyordum. Ve Mareşal hiç yorulmadan bana, irtifalarında bir taşra ıran Barcelon*e'd eyi yar ldeyar em — Çobanlar onun peşinden gi yorlardı. Ve onlar, dağlarından in- dikleri zaman, Meksikaya kadar gittiler. Yerleşmesini çok iyi biL dik'eri İçin, arasını da yadırga lar. Şimdi onlardan Lyonnals'nin müessisleri arasın. dadır ve Paul Reynaud, dünyanı beş kıtasından her birine en az üç defa gidip döndü. Bu Bahrimuhit. ler aşıcısı, harbi Siberyada, Gene. ral Janin'le beraber bitirdi. Çek or. dusile, dünyayı dolaştı. Rusyaya gitti, Vladivostok yolunda, U dağları üzerinde dövüştü. Nihsyet, Fransa cümhuriyetinin Maliye Nazırı Klotz, Meclis toplan. tısında: — Almanya, borçlarını ödiye. cek! Derken, genç bir mebus aya- ğa kalkarak şu cevabı verdi: — Kendisine imkânlarını ve ça- relerini vermediğiniz takdirde, AL manya hiçbir şey ödeyemez. Eğer Almanyanın borçlarını ödemesini İstiyorsanız, onu ıstırap çekmek. ten kurtarımız: İki memleketin ik. tısadi menfaatlerini birleştiriniz! Bu sözleri söyliyen de Pau Rey- nayd'ydu. O tarihten pekaz sonra yani 1030 yılının mart ayında, meçhul Paul Reyoaud, Nazır oldu ve Louvre sarayının büyük kapısın. dan, hükümete girdi. O tarihten sonra, dünyayı saran büyük iktısadi buhranı İlk sezen. lerden birisi de Paul Reyneud idi. Fakat: — Buhran bizim arkamızda ka- Tır! Diyen nikbinler, onun sezişine kıymet vermediler. Ve o, Maliye Nazırlığını bırakmak mecburiye- tinde kaldı. Fakat onu hükümetten uzaklaştırmak — istemiyorlardı. O da, ısrar karşısında, müstemleke. leri, yani “Dışarı Fransa, yı seçtil areşalle dostlukları oradan M başlıyordu. Mareşal: — Reynaud, etrafında olup biten her şeyi anlıyan ve olup bitecek şeyleri tam zamanında kestiren a. damd:r' D'yor ve ilâve ediyordu: — O, yarın, Hindiçiniye gide. cek, düşünün bir kere: Bu seya- hatile o, Fransanın Süveyş kana- lindan öteye giden ılk Müstemle. kât Nazırı olacak! Bu, bizim de. mokrasi tarihimizde bir şey, çok ehemmiyetli bir şeydir. İktidara, salâhiyete sahip olup ta, onu lâvikile kullanmamak... Se- Paul Reynaud, Maliye Nezarelindeki mesai odasında rahat imkânı varken, her şeyi biz. #st,görmek, her derdi yerinde tet. kik etmek dürurken, nezaret maka. mının yazıhanesi başında pinekle- inek... Bu maroşalin akıl erdireme. diği bir şeydi. Kaldı ki, o sırada, Şimali An. nam'da ihtilâl hareketleri başgös. termişti. Telgraflar her gün, yeni ve fena haberler getiriyorlardı. O. raya gitmek, ve Frönsanen thevki İ, mümkün mertebe süratle dü. vekemme be Mâmunmdr “Ver Hf eyat; BEY yapmaktan fazla bir şeyi sevmiyen bir askerdi. Bunun içindir ki, o, Şimali Annam'daki patırtıları ya- tıştırmak, oraya, Fransanın men- faatlerine uygun bir götür. mek azmile ertesi gün Hindiçiniye gidecek olan Paul Reynaud'yu yü. | Nova hatunun meşhur hikâyesini biliyorsanız, ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Meşhur bir hikâ- yeyi tekrar etmek ayıp olursa da, onu unutmuş olanlar, yahut şimdi. ye kadar işitmemiş olanlar da bu- İ lunur, diye bu hikâyeyi kısaca hâ- İ trlalacağımı Eski, tabii, pek eski zamanlarda kadınlarla erkeklerin göğüsleri bir örnek, yani dümdüz olurmuş... Bir gün bizim Sakarya ırmağının kı- 7 Nova hatun, su kenarında gezer. ken, ağaçtan yeni düşmüş bir nar görür. Nar ağaçtan düşünce; yari- lp, taneleri meydana çıkacağın. dan, Nova hatun, yakut renginde nar tanelerini görünce; birkaçını ağzına götürür. Onların mayhoş lezzeti pek hoşuna gider. Bu lez. zetli yemişi arkadaşları, başka kız- lara tattırmak üzere, ağaçtan iki nar koparır, Göğsünün iki tarafına yerleştir'r. Bunun üzerine, bütün dünyadı kadınların da göğüsleri birdenbire kabarır. Bugün söylemek istediğim de, bu narlardan birinin üzerinde çı. kan kanserdir. Nar arasında kan- ser en ziyade otuzla, kırk beş yaş arasındaki kadınlara musallat olur. Daha önce, yahut daha sonra gel. diği olursa da, nâdirdir. Fakat o- tuzdan önce gelirse, pek ziyade can sıkar. İlerlemiş bir yaşta çıkarsa, pek yavaş ilerlediği için, © kadar ehemmiyeti olmaz. Bunun da, cinsine göre, alâmet. ler! iki türlüdür. Bir türlüsünde kanser, çocuğa süt veren guddenin arasında olduğundan, çocuğun ağ- zıma girecek yerden, süt yerine, nar şerbeti renginde kirmızı bir su cıkar ve gömleğe bulaştığı yerler. de gül renginde pembe leke bıra- kır. Bu kırmızı #w cıkarken ağrı, sızı vermezse de — bilhassa muay. yen günlerde ziyadelestiği iç'n — narların sahibini telâşa düsürür. İ Onun için kanserin bu türlüsüne NAR ARASINDA OLURSA... reğinin bütün iyiliğile takdir edi. yordu. —Ohalde, sabah erken den uzun ve yorucu bir yolculuğa çıkacak olân vekilin istirahate, uy- kuya ihtiyacı vardır: Kendisini ra. hatsız etmiyelim? Mareşal gi ap verdi — Rey ya göre, uykuya, “kadınlar ve çocuklar “muhtaçtır. O, bir insana hayatının. yarısım lerek -sağamadan Geçirin syn, ün, teneffirdir. Bunun içindir ki, 0, icabıhda, uykusunu fada ötmekte hiç bir zorluk çekmemiye alışkın- dır! Yemeğimi: n bir gezinti ta. kip etti, O sırada onunla, o gece. nin şafağında başlıyacağı seyanat- tutulanlar, hastalığın daha iptida- sında ve tam vaktinde mütehassıs hekime müracaat ederler. Ancak bu türlüsü nâdir olur, Öteki türlüsü daha çoktur ve ak. silik şurada ki, iptidası tasasız ba- | yanlarda hiç belli olmaz. Çünkü bunun başlangıcında, ne sızın lur, ne de ağrı, veya sızı... narlardan birin'n arasında bir ka- tılık hisesdilir. İkisinde birden, ya. hut önce birinde, sonra ötekinde olması miistesnadır, Bayan tasasız olur da giy'nip, soyunurken, göğ- sündeki narları ellerile yoklamak hatırına gelmezse, bu katılığın far. kına varamaz. Farkına varsa bile, göğsünü bir tarafa çarpmış ta, ka- tılık ondan gelmiş sanfr. Bu katılığın hiç ağrısız olması da tasasızlığa yol açar. Esvap için. de kapalı, zaten şimdiki modaya göre, bayanların pek te İstemedik. leri, süt emecek çocuk oluncaya kadar biç lüzumsuz gibi görünen şeylerden birinin arasında küçük bir katılık, ağrısız da olursa, ona verir? Halbuki, buna ehemm'yet vermeyince, ka. tılık dal budak salıverir ve vakit geçince, koltuk altında bezler de peyda olur, o zaman tedavisi pek güçleşir. Buna meydan vermemek için ça- re, giyinip soyunurken onları, iki elle yoklamaktır. Birinin arasında ufacık bir katılık hissedilince, he. mütehassıs hekime muayene ettir. le katılık N'ç te acı vermezse, onu mekte ihmal etmemelidir. Katılı. ğın — teşbihte hata olmaz — tah. ta gibi sert olması, bir de üzerine basılınca acımaması şüphe ettire. cek iki alâmettir. Ameliyat, bu hastalığı kökün- den gecirir. Ameliyat yapılan yer. de boşluk kalsa hile, iki tarafın müvazenesini düzeltmek için pa- muk imdada yetisir, ten bahsetmek fırsatını buldum. Bana; — Ben, dedi, Asyaya, Fransanın büyük bir kıymet olduğunu ha. tırlatacağım! . Mareşal Lyautey'in dehası, be- Bim nazarımda, Paul Reynaud'nun çehresini o aydınlatlıktan o sonra Paul Reynaud'nun izini senelerce gözden kaçırmadım: O, Hindiçini yahatinde, Şimali Annam'ı M reşal Lyautey'in tahmın ettiği ka. dar kolaylıkla teskin etti. Ondan bahseden İngilizler: — Asyada, bizimkine mütsfev. vik bir imparatorluk kurmasına pek sz bir şey kalmıştı! Demişler. di Reynaud, Hindiçiniden tayyareyle döndü, ve Bağdada, Şama uçtu: Ve Fransız müstemlekeleri üzerin. de, Fransanın muhteşem idaresini, müşfik, fakat çelik bir kartal gibi doi değişince. o da müstem. lekeler nazırlığından ayrıldı. Fa. kat, ondan sonraki hükümette de vazife aldı. O sıralarda, frank çok pahahlaşmıştı. Fransız mallarının bu yüzden yükselen fiyatlarını ha. li tabilye indirmenin çaresi, ihra- catı menetmek ve dahilde de $a- tış fiyatlarını, maliyet bedelinin altma düşürmekti. Reyraud, bunu ortaya attı, söyledi, isbata çalıştı. Mebusan meclisinde, kendi tabiri. le âdeta “pedagoji, yaptı. Fa. kat yapyalnız kaldı, Her ta- raftan ona taarruz başladı. Siyasi partiler, bankacılar, hukuk pro. fesörlei, onun aleyhine birleştiler ve Reynaud, (Bir numaralı halk düşmanı) haline girdi. Ve mutaar. rızlarına söz geçiremiyeceğini an. layınca: — Şaşıyorum, dedi, tüberküloz. dan ölen bir zenci, basil dö kohi kurbanı olduğunu . bil Fakat o, hiç olmazsa! — Yaşasın basil dö koh! Diye bağırmaz. Oimrelarda, gazeteler bile 0- ba sütunlarını kapadıkları için - Te vasıtasından mahrum ka. ate çıkan Reynaud, Ro. ya da gelmiş, ve sadece bir mebus olduğu için, Mogosoea'da benim misafirim olmüştu. Bu mi. saferet Doumergue'e meşhur mek. tubunu yazdığı günleri müteakip vuku buluyordu. O zâman bana: — İnsanlar vardır ki, dedi, sev. dikleri yavrularının apandisitten ameliyat olması lüzumuna İnanır inanmaz onu derhal bir kliniğe götürürler, ve en mahir operatör. lere ameliyat ettirirler. Fakat, yi. ne insanlar vardır ki, onlar, bu a- tın lüzumuna inanmak için, ğın buhranını göstermesini beklerler. Ve kriz başlayınca aküları baş- larından gider: O sirada ya bir se. yahatte, yahut ta kimbilir nerede bulundukları Için, çocuğu, bir ye- mek masası üzerinde ve bir ye. mek bıçağile ameliyat ettirirler: O takdirde. ateş ansızın basar ve ek. reriva âkibet, beter olur. Ye bir yıl sonra, 1935 te, askeri meseleleri tenkit € diyor. zamanın hükümetine: — Siz, diyordu, paktlar imzala. dınız ve Avrupa işlerine kuvvetle müdahaleyi taahhüt ettiniz. Hal buki, ordunuz, bir müdafaa ordu. sudur. Ya askeri siyasetinizi, ya. hut ta harici siyasetinizi değiştir. mek mecburiyetindesiniz! 1937 de, bir Almanya seyahatin. den döndüğü zaman şöyle bağır. muşta: — Biz, harbin kanlı olmıyan mın takasına girmiş bulunuyoruz! Ve ayni iddialarını tekrarlamış; tayyareler, tanklar yapılması lü. zumunu müdafaa etmiş, bu lüzumu, yeşil çuhalı konferans masaları ba. şında unutmanın, Fransayı Aus. terlitz, Waterloo, Sedan âkibetleri.. be sürükliyeceğini söylemişti. Bundan bir sene sonra, Munish geldi çattı ve zamanla hâdiseler, Mareşal Lyautey'in çok sevdiği bu şahsiyetin görüşlerini mütemadi. yen teyit etti: Ve bir gün onu, Louvre sarayına, yine Maliye Na. zırı olarak girerken gördük. İşte bugün nihayet, Paul Rey. naud, bütün Fransız devletinin ha. şına geçmekle lâyik olduğu mev. kie kavuşmuş bulunmaktadır. İşıliğima bakmadan, eo AYI İşçi Kızlar Davasına Gösterilen ,- < «> Umumi Alâka Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel AN'ın 23 Mart nüshasında, bu sütunda “Hukukçular Buna Ne Der?,, başlıklı bir yazı yazdım. Bu yazının mevzuu, işçi bir kızdan aldığım mektubun yaptığı ifşanttı, Hâdisenin mahiyeti, kızın isim ve ad- resile bana bildirdiği bir patronun tinde çalıştırdığı kızları, tehdit enç heveslerine kurban etme. dir. Ben, bir üçüncü şahıs olarak, bu genç kıza istediği yardımı yapa. cak vaziyette olıtadığım için, bunun içtimai bir mesele olduğu kadar, bü- kuki bir mesele, ümme hukuku ile alâkadar bir mesele olup olmıyacağı. nı hukukçulardan sordum. Yazının çıktığı gün, sabah erken. den derhal iş bürosu müdürü B. Ha- lük telefon ederek, meselenin işçi. lere sit olması itibarile İş bürosunun da bu işle alâkadar olduğunu, mek. tubu kendilerine göndermekliğimi istedi. Bunu müteakıp, birçok avu- katlar, hukukçular telefonla, fkir ve mütalâalarını söylediler. Müddelu. mumi, derhal r deliller tam ise, işe vazıyed edeceğini, hattâ genç kı. zın mahkemeye müracaatı takdirinde masraflarını görmeğe bile bazır ol- duğunu bildirdi. Birçok karilerden mektup aldım. Kendilerini müdafaa. dan âciz, benim delâlet'mle âmme. nin vicdanına müracaat eden bu kıs- ların davasına karşı gösterilen bu w- mumi alâka, beni çok mütehassis et. ti. Mektubun bir kopyasını müddelu- mumiye, bir kopyasını da İş Bürosu. na gönderdim. Hayatlarını kazanmak için, bilek- lerindeki iş kuvvetinin değerinin kar. önlerine çıkan müşküllere, azaba, ıstıraba boyun e- ğerek, göğüs gererek, her kahra kat. lahan, akşam evine hir somun ekmek götürmek için didinen bu kızla. rın, aezinden, çares'zliğinden istifa- de edecek kadar alçalan “bir insan Daçavrasmı, adaletin, ve âmme danının önünde teşhir etmek, belki bir ferdin haysiyetini mahvederek, fakat birçok haysiyetleri ve şerefleri kurtaracaktır. Zaten © haysivefi, kendi ellerile buruşturmus, yağlı bir Baçavra gibi masum yüzlere siirmüş tür. İş hayatında, gerç kızların rast geldikleri bu müşkülleri, zaman za. man kendilerinden dinlemiş, zaman raman aldığım mektupları içim sızlı, yarak okumuştum. Bana yazdıkları mektuplarda bile, isim ve ndres ver- meğe cesaret edemiyen bu kızlara di çaresizliğin dehşetini görmüş, bu iç. timal faci& karşısında ben de onlar gibi boyun hükmüştüm. Bu hâd'se. nin kahramanı genç kız, her sevi gö” ze alarak, isim ve adres vererek, da. vasını tesrih ettiği, ve benden var. dım istediği zaman, ben de kend aciz içinde buldum. Ne yapabi 4im?.. Davayı hukukculara sordum. Aldığım cevaplar, içtimai meseleleri müşterek bir alâka ile benims'yen bir kütlenin karşısında olduğumu hildirmesi itibarile, beni çok müte. hass's etti. Eğer hu vesile ile, iş ha. vatında didinen kızların bir iç yara- sı olan bu meselenin konusulmasma, suçlusunun âmme huzurunda hesap vermesine, bu masum kızların vara. sına bir katrecik olsun merhem sü. rülmesine vasıta olah'leceksem, ken. #imi hahtivar Otomatik Telefon Kulübeleri Yaptırılıyor Telefon idaresi. şehrin muhtelif yerlerinde otomatik telefon kulübe leri yaptırmıya karar vermiştir. İda. re, bunun için belediyeden müsaade istemiştir. Caddelerde müruru ubura mâni olmamak şartile, kulübelerin ınşa edilebileceği, ancak kulübelere ait plânların imar müdürlüğüne gös. terilerek ruhsat istihsal olunması lâ, zım geldiği bildirilmiştir. Lion Melba Hakkındaki Rapor Müddeiumumilikte Lion Melba şekerleme ve çikolata fabrikası mümessilleri muvarehesin. de Sultanahmet üçüncü sulh ceza mahkemesinde yapılmakta olan def- terleri ve faturaları konsrol işi, biti, rilmiş ve ehli vukuf raporu müddele ninumiliğe tevdi edilmiştir. Ehli vukuf raporundaki hesaplara göre. Lion Melba fabrikası müstehlik vaziyetinde İse şeker saklama iddiası teeyyüt etmiyecektir Fakat fabrika. nın-ticaret yaptığı tahakkuk ederse müddeiumumiliğin hukuku mms davası açacağı zannedilmektedir. Ehli vukuf raporu bugün müddel, umumilik tarafından tetkik edilecek tir, A

Bu sayıdan diğer sayfalar: