26 Mart 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

26 Mart 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

726.3.940 26 MART 940 TAN ASONE BEDELİ Ecnebi 1 Sena 8 Ay say paoo Kr. Milletlerarası posta olmıyan o memleketler için abone bedeli müddet sızasiyle 0, 16, 8; 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul Hâvesi lizmdır. kaz YANIN Boşuna Gayret. Çünkü, Türkiye Şeref İhracatı Yapmıyor Iman Nazizminin, ne buhranlı bir devrede bulunduğunu an. lamak için, Alman radyosunun neş. Tiyatını —ara sıra— takip etmek kü- fidir, “Ara sıra,, diyoruz: Çünkü bu küfürbaz istasyonu sık sık dinlemek, tipki ağız bozan insanlarla düşüp kalkmak gibi, insanın ahlâkı üzerin. de zararlı bir tesir bırakabilir. AL man radyosunun, evvelki geceye ka. ır bize yaptığı fenalık, Türk lisanı. Wi her gece —tıpkı Bari radyosu gi. bi— berbat etmekten ibaretti. Fakat bu radyo, evvelki gece, Türkün lisa hından sonra, şerefine de dil uzat. Muya yeltendi: Bu radyodan, derin bir hayret duyarak dinli ki, Ça, sökkale zaferinin kazanılmasında en büyük rolü, Alman askerleri oyüa. mışlar. Türkiye, Büyük Harbin sonuda İr çok şeyler kaybetti. Ve bizim e hürpten kazanı Yüz binlerce Türk delikanlısının ha. Yatı pahasına elde ettiğimiz Çanak, kale zaferinin ebedi şerefinden iba tetti. O zamanki müttefikimiz, ne mış ki (), bügün, o zamanki “düşmanlarımızın bile teslim ettikle. *İ bu yegâne hakkımıza dahi ortak tikmak istiyor. Bize kalırsa, Romanyadan petrol, Sovyet Rusyadan buğday, İsveçten ir, Macaristandan hayvan ithal *derek, buhran içinde yaşamaktan kurtulmıya çalışan Almanya, muh. “aç bulunduğu şerefi de Çanakkale. mh, yani şerefin en zengin memba. Wdan temin etmiye çalışıyor: Fakat Şuna gayret ediyor: Çünkü Türki. Ye, şeref ihracatı yapmıyor! . Seyyah Meselesi e rip p Ticaret Vekâleti karar vermiş iç sada “Çelik Palas,, otelini geniş. *tecek, ve Bursanın daha fazla rağ. vet gören bir seyyah olması tin, daha başka tedbirler alacakmış. ırsa da, İstanbul gibi, kıymetli ve ibi âbideleri bol olan bir şehrimiz. gr. Yeşildir. ir. “Her derde *va,, diyebileceğimiz kaplıcaları, Ve “Uludağ,, » vardır. Hulâsa, tarih, Ye tabiat, Bursayı, bütün dünya sey» un gezip görmeyi ideal edi. *ekleri bir yer haline sokmak için, vermiş gibidirler. Fakat, Bur şim bir seyyah şehri olabilmesi sin daha düne kadar eksik olan şey hazla tı; Bursaya işliyen vapurlar battı, O Mudanya — Bursa yolu battı. Yalova — Bursa yolu ber. '. Bursa kaplıcaları berbattı. Bur- e Bursa sokakları berbattı Şükür, bugün, güzel Bursa, bu tay arlarının e dele kur. dük? bulunuyor, Ona, biraz dahe Köstermek, gayemize kavuşma. biz b gok kolaylaştıracaktır. Fakat mp orada, bir noktaya daha işaret kü, 9: Seyyah, görmek, fakat müm. mertebe rahat görmek istiyen Bük mip dir. Binaenaleyh, rahatım te. » €lmeden onu çağırmak, odala. iye oturulacak sandalya bile bu. müyan bir eve misafirler dâvet et. m farksızdır. Yapacağımız şey, seyyah şehri sokmak istediğimiz şehirleri. » Aranacak her çeşit rahatı te. ve hıynektir. Ondan sonra, ikinci, kapı, Tİhe'si kadar mühim bir nokta Yor: Çağırmasını bilmek! tele İM, içine seyyah çağırmaktı bujg *tiğimiz yerlerden birisi İstan- dur, İlk hekim, içine seyyah çağırmasım Yal, “mediğimiz yerlerden birisi de m hirlerimizi Seyvahlara göre ha. En , Sonra da seyyabları ca. öğrenebildiğimiz gün, İs. , Bursa da, İzmir de, Yalo- yanın “seyyah şehri,, ola. kaşı, inmiş bütün memleketlerini la, ta iracaktir; Çünkü bu rekabet. vd pi özi her yerden fazla yar. TAN Garp cephesinde tetkikler yapan bir İngiliz gazetecisi, bu yazıda, büyük taarruzun nereden ve ne zaman yapılabileceğini tetkik ediyor: Garpte Büyü Nereden Ve Ne Zaman Yapılabilir | Yazan: John Bouverie M uharebe, altı yedi aydır devam ettiği halde, Garp cephesinde büyük bir muharebenin vuku bulup bulmıyacağı sualine cevap vermek imkânı hâsıl olma- mıştır. Kumanda başındaki askerler de bu bahis üzerinde siviller derecesinde ihtilâfa düşüyorlar. Bunların bir kismına göre, Al. manya, bu ilkbaharda taarruza ge- çecektir. Bir kısmına göre de bu sene böyle bir şeyi beklemek doğ- ru değildir. Hattâ bir kısmına gö- re, Almanyanın bu sene taarruza geçmesi, bir zaaf alâmeti telâkki edilebilir. Çünkü, bu hareket onun yeise düştüğünü gösterir. Bir çoklarına göre, zaman müt- tefiklerin lehinde ise de askerler böyle düşünmüyorlar. Bunlara gö- re, Almanları, askerlerini ve ihti. yat kuvvetlerini kullanmıya mec bür etmek ve onları bu şekilde za. afa uğratmak”lâzımdır.“Aksi“tak- dirde Hitlere sanayiini yeniden or- ganize etmek için kâfi derecede vakit verilmiş olur ve bu da onu kuvvetlendirmiye yardım eder. Paul Reynsud da bu fikirdedir. Onun için Hitleri şu veya bu şe. kilde harbe mecbur etmek lâzim geliyor. Bunu nasıl ve ne zaman yapmak mümkündür? e bu sens Garp cephesinde taarruza geç. meleri, bahis haricidir. 1940 da müttefiklerin galip gelmelerini te. min edecek bir tek çare vardır. O da Hitlerin büyük bir hata yüzün- den kendi kendini yıkmasıdır. Bazılarına göre, Hitleri Gerpte taarruza geçmiye mecbur etmek İ- çin yapılacak şey, onun başka ta. raflardaki kaynaklarını tehdit ct. mektir. Onun için meselâ Yakın Şarkta, Sovyetlere karşı harekete geçmek, Sovyetlerin Kafkasyadaki petrol kaynaklarını tahrip etmek ve bü suretle garpte kati bir har. bin vukuunu çabuklaştırmak gibi iddialar ileri sürülüyor. Fakat Garp cephesinde, bu iddi! ları teyit eden bir tek asker yok- tur. Garp cephesinde hüküm süren kanaate göre, hasım Almanyadır ve onu mağlüp etmek lâzımdır. Çünkü Almanyayı bırakip Sovyet. lerle meşgul olmak, müttefikleri muhakkak ki zaafa uğratır ve on. ları asıl hedeflerine de vardırmaz. Sonra Sovyetlere karşı başlanacak bir hareketin mutlaka muvaffak olacağını temin eden bir âmil yok. tur. Bilâkis, tehlikeli ve uzun mu- vassla hatları böyle bir teşebbü- sün aleyhindedir. Garp cephesindeki nazist ordu. ları vaziyetini bilenler, buradan bir tek adam, bir tek tank ayırıp ta başka bir tarafa göndermiye razı olamazlar. Her halde Almanlar, müttefikle. rin Sovyetlerle meşgul olmalarını isterler, hattâ müttefikleri bu yo. la dökmek için ellerinden geleni yapmakta gecikmezler. Çünkü bu sayede Almanya ile Sovyetler a rasında, en sikifıkı askeri ittifak vücut bulur ve nazistler Sovyetler» le ittifak yapmayı isterler. Asıl mesele, harbin Garp cep- hesinde olacağıdır. Gerçi durgun. luğun devamı yüzünden herkes harbin Garp cephesinde çıkmaza saptığını söylüyor. Fakat hakikat. te harp çıkmaza sapmamışlır, Çık- maz, iki tarafın bütün arzularına rağmen, netice alamamalarından i- leri geliyor. Halbuki, iki taraftan biri de henüz böyle bir şey yap. mamıştır ve onun İçin ortada bir çıkmaz yoktur, ancak durgunluk vardır. Bu da bir Alman taarruzi. le her lâhza son bulabilir, İhtimal ki, Hitler, beklemeyi ter. cih'eder, müttefiklerin mâneviya- tını bu suretle bozacağını ; umar. Fakat beklemeyi tercih için de 0- nun ihtiyat kuvvetlerini, tayyare. lerini, petrol stokunu mütemadi- yen arttırması lâzımdır. Belki de Hitler, iyi bir netice 3. lamıyacağın: tahmin ettiği için bek* lemeyi tercih ediyor. Vaziyet bu merkezde ise ve bekleme zaaf yü- zünden ileri gelmekte “ise zaafin büsbütün yayılmasından önce ha. Tekete geçmesi icap eder. O halde.Hitler, taarruza geçme. ye karar verdiği takdirde kati dar. beyi nerede indirmek istiyecekti i#'kere önün Majino Hattıni" ” doğrudan doğruya taarru- za göçmiyeceği tahmin“ olunur. Çünkü bu hatta karşı yapılacak her taarruz son derece pahalıya mal 0- lur. Belki bu hat Zigfrid hattı dere- cesinde derin değildir. Fakat onun hasma müthiş zaylat verdireceği şüphe götürmez. Hattın aşılamıyacağını iddia et.| mek mâhasızdır. Fakat onu aşma. nın neye mal olacağını takdir et- mek ve o bedeli ödemek lâzımdır. Almanların bu fedekârlığı göze almaları muhtemeldir. Fakat hattı yarmanın bir kıymeti olması ve bir kati zafer temin etmesi için a- çılan rahnenin çok geniş olinası İ- cap eder. Yoksa dar bir rahne hiç. bir işe yaramaz. Modern orduları tanklarile, top- larile vesair mihaniki vasıtalarile hareket ettikleri için her zamandan fazla yollara bağlıdır. Hat, bu yo- lu temin edecek bir şekilde yarıl- a, Zigfrid ve Majino hatlarının Holanda ve Belçika hudutlarında uzanan kısımlarını gösterir harita malıdır. Fakat bu yarma hareketi başarılsa bile, Majino hattı, yarı. lan yeri de daimi ataş altında ti. tacak bir tarzda inşa olunmuştur. Onun İçin yarma hareketinin çok geniş olması ve ateşin kıymetini sı. fıra indirmesi lâzımdır. Çünkü mü- tearrız ancak © zaman, yarmadan istifade eder. Sonra Majino, müttefiklerin bi- ricik müdafaa hattı değildir. Bina- enaleyh hattın büsbütün yıkıldığı farzolunsa da bütün Frâns;z ordu. su ile İngiliz ordusu, düşmanı kar- ıtıyabilir. Çünkü Mejino susi surette talim görmüş bir kuv- vet tarafından idare olunmaktadır. Bu yüzden -Alınan © biye. sinin bu hatta doğrudan doğruya taarruz etmesi beklenmiy htimal ki, Almanlar, Holan. da ve Belçika yolu ile ta. arruza geçmek isterler. Bu hare- ket muvaftakıyetle inkişaf ederse, O zaman hedef, Lüksemburg - Bel. çika hududu arasındaki kısım olur. İhtimal; Almanlar buradan ya- pacakları bir taarruzun kendilerine daha iyi fırsatlar temin edeceğine inanırlar. Fakat geçen sonbaharda müttefiklerin buradaki müdafaala- rı, nisbeten zayıf olduğu için Al- manlar o zaman bu teşebbüse gi. rişmeleri gerekti. Bura rağmen bu teşebbüse girişe- cekleri farzedilse, bir kere Holan. da ile Belçikayı kendilerine düş. man etmiş, son derece kuvvetli o- Jan Belçika ordusunu . aleyhlerine çevirmiş olurlar, Holanda ile Belçika sahilleri, tah. | telbahir üsleri ların işine yarıyacağı gibi Holan. da sahilleri hava üsleri için son de. rece müsaittir. Sonra buralardan Manş denizi de kolaylıkla tehdit dilir, Halbuki burası, İngiltere-ile Fransa arasındaki münakale bakı. mından hayati bir ehemmiyeti ba- ği O halde Almanyanın doğrudan doğruya Majinoya hücumdan Vaz. geçerek bu taraflara saldırması muhtemeldir. Muvaffakıyet kaza. nıldığı takdirde, ya Alman ei leri Holanda ve Belçika yoluyla müttefiklerin üzerine, yahut mi ler bu yolla Almanlar ne yürüyecekler ve i af taha. va kuvvetlerile biribirlerine a't 2s. kerleri bombardıman edeceklerdir. Fakat Holanda ile Belçikanın iş- gali nesil Alman tayyarelerini In. giltereye yaklaştıracaksa, Alman ordularını da İngiliz tayyarelerinin bombardımanına da ayni şekilde maruz buakacaktır. Almanların burada muvaffakı- yet veya muvaffakıyetsizliğe uğra- maları müttefiklerin kara ve hava kuvvetlerinin birleşik hareketine bağlıdır. Ve bu sırada ikı taraf, bilhassa bu noktayı tetkik ediyor. lar, — LOKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ PAGET HASTALIĞI leşhur. İngiliz operatörü Pa. get'in adıyla anılan iki türlü has. talık vardır. Biri kem'klerde 0- lar, bugünkü bahsimizde onun ye. ri yoktur. Öteki Paget hastalığı eilt üze. derinde olur. Erkeklere de musal- yerde meydana çıktığından kadın- lardaki göğüs kanserini hatırlatır. Zaten onunla münasebeti de ol- duğundan, göğüste çıkan bu Paget hastalığının alâmetlerini bilmek ve ona karşı da uyanık bulunmak faydalı olur. Bu hastalığa ilk defa bir İngiliz hekimi dikkat ettiği için İngilte. rede ve İngilizce okuyup yazan A- merika memleketlerinde daha çok olur derler. Halbuki İngiliz beki- ayni nisbette çıktığı anlaşılmıştır. Bu da gene tabiatin “büyük bir haksızlığı, Kırk yaşmı geçirmiş, bir kaç çocuk emzirmiş bir kadın, neslin bekası için ifa ettiği bu hiz. metten dolayı mükâfat beklemek değilse bile, artık rahat etmek is. terken, aksine, bu hastalık o va. kit musallat olur. Çocuğun ağrına giren kısımda, ilkin küçük bir kabuk peyda olur. Altındaki tabakaya pek yapışık olduğundan onu koparmak güç. tür. Bazıları ehemmiyet o vermez- ler, fakat kimisi de kabuktan si. nirlenir, zorla koparır, kaldırır, tekrar peyda olmıyacak zanneder. Halbuki kabuk yine ve pek çabuk peyda olur. Hem de gittikçe büyür, yayılır. Yayılması pek yavaş ol. makla beraber bir müddet sonra, göğüs üzerinde çocuğun ağzına gi. ren esmer renkli kısmı tekmil ka. buk bağlar, hattâ o kısmın etrafi na taşar da... Kabuk kaldırılmca altında kır. mızılık meydana cıkar, üzerinden biraz da su sızar. Ekzema gibi, fa. kat bu kırmızılık, üzerindeki ka. buk ekzema zannedilirse yanlış 0. İur. Kızaran, kabuk hağlıyan yer biraz da kaşındığı için ekzema bundan dolayı da hatıra gelir. Hal. buki ekzemada . kaşınma şiddetli olur, Bu hastalıkta pek hafif, Bu, cilt haslalığında —hafif ka. şınmadan başka— ağrı, sizı da bu. lunmadığı için tasasız. bayanlar ona hiç ehemmiyet vermezler. Cilt hastalığının ayni halde yıllarca devam etmesi de onların tasasızlı. ğına hak verdirir gibi görünür. Bununla beraber Paget hastalığı syni halde on yıl bile devam etse, sonu gene göğüs kanseridir. Yuvarlak arasında küçücük ka. tılık gibi, kırkından sonra, yuvar. lağın üzerinde peyda olan küçü. cük kabuk ta ehemmiyetlidir. O- na her vakit dikkat etmeli ve gö. rünce mütehassıs hekime müraca. at etmelidir. Küçücük kabuğa karşı, küçük bir ameliyat. Operatör yuvarlağın içerisindeki yalnız süt guddesini çıkarır. Adalelerle yuvarlağın a. rasındaki yağlar —varsa— yerle. rinde kalırlar, Endama * halel gel. mez, pamuğa da lüzum kalmaz. Halbuki küçücük kabuğa, altın. daki kırmızılığa ehemmiyet veril. mez de kendi haline bırakılırsa göğüslerin hir tarafındakini büs. bütün çıkarmak lâzım olur, elo AYI Kadın İş Hayatında Emniyetle 26?“ Çalışabilmelidir Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel tronu tarafından tehdit edilen işçi kızların hâdisesi büyük bir alâka uyandırdı. Resmi makam. lar alâkadar olduğu gibi, okuyucu. lardan da bir çok mektuplar aldım. Bu mektupların çoğu hâdiseye ve. rilen ehemmiyeti takdir ediyor, Fa. kat bunlar arasında iki garip mektup aldım. Bunlardan bir tanesi diyor ki: “Bu mesele hakkında yazdığınız yazıyı çok zayıf buldum. Bu dava böyle mi müdafaa edilir yı yazarken eski enerji v nizi sarfetmemiş, açıkçası korkaklık göstermişsinizdir.. Ortada korkulacak bir hâdise gör. mediğim gibi, medeni cesarelten mahrum olduğuma da kuni deği Acaba çok kuvvetli olmak için ne yapmalı idim? Nef'i gibi bir yanar. dağ galeyaniyle ortaya lâvlar saça. İrak, ateşler pliskürerek, tozu duma. na katmalı, yakmalı, yıkmalı, bir hiddet ve şiddet kasırgası halinde bu patronun, bu gibi patronların ba. şına mı inmeli idim... Fakat bu şe. kilde bir hiddai ve şiddet, ancak cürmü kadar iş görür, ateş düştüğü yeri yakardı. Ve benim hiddet ve şiddetimden hiç bir patronun kılı ye. İrinden oynamaz, hüç bir yara deşil. mezdi. Ben alâkadarların dikkat na. zarını çekmiye çalıştım, ümidimin fevkinde bir alâka gördüm. Bu hâ- disede, korkaklığın neresinde oldu. ğunu da anlamadım. İkinci mektupta da deniliyor ki “Ahlâk hocalığı, ukalalık size mi kaldı? Bu memleketin ahlâk ve fu. ziletini siz mi kurtaracaksınız? Şim. di ne olacak biliyor musunuz? Bir patron bir kızı işten çıkardı mı, he. men iş bürosuna veya müddelumu. miye koşacak, patronun haysiyetime, namusuma tecavüz etmek istedi. Be. ni kurtarınız, diye kanatları altına siğınacaklar. Bu şekilde bir iş haya. ti nasıl yürür?,, İşte bu zatla, hiddet ve şiddetle konuşabilirim, Ne ahlâk hocalığının, ne de fazile. tin beratını üstüme almadım, Cemi yetin ahlâk ve faziletini kurtaracak olan da ben değilim. Ben sadece İç. timat “bir yaranm üstüne parmak koydum, benden yardım istiyenlere delâlet etmiye çalıştım. Fakat ne mühim bir yara imiş ki, parmak ko. naz, bir tınnet değil, bir tar. raka uyandırdı. “Bir dokun bin ah işit kâse fağfurdan.,, Yani ne istiyorsunuz? iş kudretini istediğiniz ücretle satın alacaksınız. İstediğiniz şartlar altında çalıştıracaksınız. | İste dakika kapı dışarı edeceksiniz. Ban- lar yetmiyormuş gibi kim bilir ev. deki aç çocuklarını geçindirmek, ve. ya hasta anasına ekmek götürmek için, sizden iş istiyenin, haysiyetini, şerefini, namusunu da alacak ve sonra iste: bir dakika paçavra gi caksınız, öyle mi?., şısında ben yazı yazmıyacağım, İş bürosu alâkadar olmıyacak, müddei. umumi veya herhangi bir makam ka- rışmıyacak, siz bu boş meydanda İs. tediğiniz gibi harman savuracaksınız, va ze düşen genç kızın ha. yatı yalnız sizin değil, bu cemiyetin kefaleti, emniyeti altındadır, ve ol. malıdır. “İşimden kovulursam,, en. dişesi hiç bir kadını, hiç bir vatan. daşı, âdiliğin önünde, zilletin önün- de, boyun eğmiye mecbur etmeme. ir. Kadın iş hayatına girdi ise, sâyi le beraber haysiyetini, şerefini, ka. İrakterini pazara çıkarmadı. Bu ce- miyetlen müsavi şartlar dahilinde çalışma hakları, müsavi şekilde bir karakter ve şeref emniyeti İstiyor. Siz elinizi cüizdanmıza dayıyacak. 0- nun aç midesiyle beraber, tabiatin 0- na bahşettiği analık hakkımı, insan. lık şerefini istediğiniz ücretle satın alacaksınız, ve siz yine bu insanlar arasında şerefinizle gezecek, sonra onu hangi mezbele rast gelirse, bula. şık artıkları gibi fırlatı öyle mi?... Eğer cemiyetin ahlâk ve fazileti bu ise, yalnız umumhanedeki fahişelere değil, bütün vatandaşların eline bir vesika verip, medeniyet ala. nına sahıveri Çayırda otliyan ö- küzlerin ahlâk ve fazileti herhalde bundan daha yüksekti “Bu şekilde bir iş hayatı nasıl yü- rür?,, diyorsunuz. Yürümiyen şek bugün sizin yarattığınız şekildir. Bu şekilde elbette yürümez... Fakat biz kadına emniyetle çalışabileceği bir hayat şekli, bir cemiyet meka. nizması istiyoruz. Eğer bu, ahlâk ho. talığı veya ukalalık ise kabul ediyo. rum. Öteki ahlâk ve fazileti de size bırakıyorum.

Bu sayıdan diğer sayfalar: