31 Mart 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

31 Mart 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KR ! 3i MART 940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Tenebi 2800 Kr. 1600. * se sw 1400 Kr, 79 » w * say ww” 1 Ay Milletlerarası posta İltihadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet sırssiyle 30, 16, 9, 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değişirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul Hlvesi lizımdır. EMA 31 MART Ve İsmet İnönü! özlerini müziye çevirenler, şu anda içinde bulunduğumuz “31 Mart” gününün tarihi ehemmi. Yetini kestirmekte zorluk çekmezler. Abdülhamidin 1 Sen Say nin “volkan” sayfaları va. mtasile İmei softalar ayaklan. muşlar, askerler: “—— Biz, alaydan yetişme zabit isteriz. Mektepli zebitleri kıtır kıtır keseriz. Mec- Msi Mebusan istemeyiz. Şeriat isteriz!” Diye ayaklanmışlar, irticaa kafa tutan temiz Türk münevverlerini şe. hit etmişler ve nihayet hareket or- dusunun kahraman oyumruğundan, müstahak oldukları dersi almışlardı. Fakat, ittihatçılarin, rumi takvimi efrenci takvime uyduruşlarındanbe. ri, tarihe: “31 Mart vakası” şeklinde girmiş olan bu irtica ayaklanması, “13 Nisan vakası” adım almıştır. Bu Buretle de, 31 Mart tarihi, kanlı ve acı bir hafıranın İekesinden temiz. lenmiştir. Bugün, artık, 31 Mart, ko. yu bir taassup ve irtica hareketinin değil, bilâkis, en büyük, en şerefli bir zaferin, yani “İnönü” zaferinin yıldönümüdür. Bunun içindir ki, biz, 31 Mart sabahına, gözlerimizi kanlı | bir irtica hareketini anmanın nefret ve lânetini duyarak değil, çok şerefli bir zaferi hatırlamanın milli guru. runu, sonsuz şeref ve zevkini tadarak Açıyoruz. Bugün, “İnönü” günüdür. Fakat “İnönü”, şerefli Türk tarihin- de, sade bir günün, sade bir zaferin, #ade çok büyük bir insanın değil, çe. şit çeşit, ve boy boy zaferlerle dolu bir devrin ndrdır, Bonun içindir ki biz, bu devrin adını taşıyan günü, o. nun mahiyetile mütenasip büyük. lükte bir milli bayram gibi kutlula. makta yerden göğe kadar haklıyız. Bu bayramın ne kadar büyük oldu- ğunu kavramak için, Büyük Atı kün, “İnönü” zaferini kazanan bü. yük kumandana şu telgrafı çektiğini hatırlamak bol bol kâfidir; “.— Siz, İnönünde, sade düşmanı değil, #niiletin maküs talihini de yendiniz!" 31 Mart, maküs talihimizin mağ. lâp edildiği günün, adıdır. Bir mil let için, “maküs bir talih” den daha korkunç bir düşman olamıyacağına göre, “İsmet İnönü”, İnönünde, Türk milletinin “en büyük düşmanı” m yenmişti, Ve biz, bugün, en büyük düşmanımızı yenişimizin bayramını Yaşıyoruz! Karol Köyül Rumen Hariciye Nazırı Gafenko, Rumen mebusan meclisine, Türkiye. de, zelzele mıntakasında “Kral Ka. rol” namına bir nümune köyü yapıl. masını teklif etmiş. Ve Rumen me. busan meclisi, bu teklifi de, bu kö. yün insasına harcanacak tahsisatı da, uzun alkışlarla ve müttefikan kabul etmiş. Bundan pek kısa bir zaman evvel, Balkanları dolaşan arkadaşımız Aka Gündüzün izhar ettiği bu temenni. nin. bu şekilde tahakkuku, bize son. suz bir sevinç duyurmuştur. Hele Rumen mebusan meclisinin, bu teklifi kabul hususunda gösterdi. Ki samimi tehalük ve ittifak, duydu- #umuz tahassusü büsbütün derinleş. tirmektedir. İki memleket arasında» ki yakınlığın hâlisliğini tebarüz etti. ren böyle fili delillerin çoğalması, Balkan milletleri arasındaki dostlu. Eun, kuru bir sözden ibaret kalma. dığını belâgatle göstermektedir. “Kral Karol köyü”, sade Türk va. tanının felâkete uğramış bir parça- Sını değil, Türk - Rumen dostluğu. hun sarsılmaz temellerini de yeni. den imar etmiş oluyor. Bizce, “Kral Karol köyü”, hakiki bir “nümune köyü", vani, hekild dostluğun mina Ye mahiyetini 'k isteyenlere “nümüne” olacak bir “köy” dür. A Güklerimiz, kanatlı cümhüriyet nesli- ni bekliyor. ay Türk Hava Kurumunun (Ge ee Lİ ayin şartlarını bir eme mal EE Haftanın Musahabesi Profesör İ şittim ki yedi kat göğe çıktıktan sonra, şimdi de denizlerin esfelisafilinine inecekmişsin. Deme ki dün- yanın en fazla yükselen ve en çok alçalan adamı sen olacak- » İlk yaptığın güç işti; ya- rın yapacağın ise dahazor... Bulutlardan yeryüzüne bur- nun bile kanamadan inebil- din; fakat Okyanusun dibin- den su üstüne cansız bile çı. kabileceğine pek aklım ermi- yor! Belki de şöyle düşünüyorsun: “Çıkmazsam ne çıkar? Yaşım yet. miş, işim bitmiş. Zaten bir aya. ğım çukurda; vaziyet te kötü, hiç bir tarafta rahat, huzur kalmadı; aharı ömrümde yine istilâlar gö- rüp muhaceretlere uğrayacağıma şu belâlı dünyadan wstaca sıyrılı. vereyim, Sonsuz bir zulmet ve sü. kün içinde kimseye nasıp olmamış bir istirahatgâh seçeyim ki, ona ne düşman bombası, ne dos: gözü ilişebilsin; herhangi bir fatihin hayat sahasında da adı, sanı b. lunmasın. Ayrıca vatandaşlarımla, akrabalarımı da kabir ziyaretin. den ve çelenk masrafından kurtar. mış olurum!,, Diyojen de bu asırda ömür sür. seydi böyle yapmak isterdi. Onun zamanındaki cihangirler ve İsken. derler daha insaflı adamlarmış; “Gölge etme, başka ihsan iste- mem!,, diye aksi cevap veren fila. zofun sırtını okşar, geçer, gider“ lermiş. Şimdikiler olsa idi. aslında Yahudilik aramıya kalkışırlar, ar. kalarına takılıp partilerine girmi- yen bu kâmil insanın fıçısını bile elinden alıp ya sürerler, yahut ta temerküz kamplarına sürüklerler. di. Delidir, frengilidir, diye ope. rasyon, daha has tabirile hitleras. yon yaptırmaları da mümkündü! eninle beraber, Yeni icst tahtelbahirinin içinde ol- mağı İstediğim dakikalar yok de. ğil, üstad! Muharebe ve ıbtiras sa. halarından uzaklaşıp denize gö- müldükçe her metrede daha rahat nefes alacağıma, propoganda ve harp şamataları e arama. engin deryalar girerek sesler kısılıp ti- kandıkça gönlüme #erahiik dolaca. ğına eminim. Tam mânasile baş dinlendirecek yer, ancak senin yar- mak istediğin deniz dibidir; yani dünya yaratılalıberi insan adımının basmadığı ebedi karanlık! Orada, göğsümü gere gere pervasızca di. yebilirdim kiz “. Haydi gel buraya bakayım, Germen topu, İslâv tankı, Anglo- sakson torpitosu, Frank tayyaresi! Yetişin hele göreyim, kırk ikilikler. mıknatıslı mayinler, iperitli bom. balar, bütün motörize ordular! Ar. tık ne perçemli, ne posbıyık, ne iri çene, hiçbir çehreden, şemsiyeli, silindirli, gömlekli hiçbi" kıyafet. ten; totaliter veya demokrat hiçbir rejimden korkum yok. Onlardan beni sekiz yüz metre deniz, yani milyonlarca, milyarlarca tonluk a. şılmaz, taşınmaz bir sıklet ayırıyor, ancak isim itibarile sudan olan, fa. kat çeliğe meydan okuyan asıl ge- çilmez ve yıkılmaz Majino istih. kâmı arkasında duran benim Pro #fesör! Kadehimi şerefine kaldırı. yorum: İnsan zararmdan masun bir noktaya beni ulaştırdığın için!,, İmkân varsa, dalarken dört se. nelik erzakını da beraber götürme. lisin. Tâ ki, dünya yüzlne çıkmak için acele etmiyesin ve harp dev- rini felâket haberi girmez ve dert işlemez yuvanda huzur ve sükünla geçirebilen tek adam da yine sen olasın! Hani, nerede o kış inevsimi. ni Akdeniz kıyılarında tenis oyna. yarak, yelken açarak, kürek çeke. rek, alayla, eğlenceyle, sporla kay. gusuz geçiren İskandinavya kralla. rı? Damlarına kar çökmüş loş sa- raylarında başlarını haritaya eğ- mişler: “Hangi istilâ ordusu, hangi semtten gelecek?,, diye gözleri fai- taşı gibi açılmış, yürekler Selânik! Senin yurdunda da hal öyle, kom. şun kraliçe de böyle! İşin nereye varacağı belli olmadan, onca zah. met ve tehlike mukab'li daldığın derinliklerden fırlayıp yine bu be. lâlı erz üzerine dönmek hakikâten Ann ma abur oturduğun verdel © Piccard'la Uzaktan Hasbihal Yazan: Refik Halid H fikrimce denizlerin di. bindeki esrarı öğrenmiye sira gelmemiştir; Mademki, iniş ve çıkış meraklısısın, evvelâ cihangir kafalarındaki hayalât bulutlarına veya gönüllerindeki karanlıklar u. çurumuna bir çık ve in. Oralarda yapacağın tetkikler ve alacağın ne. Üceler şüphesiz beşer için daha fay- dalı olacaktır; belki bir zararın ö. nüne geçmiye yarayacaktır. Ok. yanus dibindeki balıklardan bize, dert ve musibet gelmiyor. birak za. vallıları kendi hallerine! Bugün ilmin ve fennin tek bir gayesi ol- malıdır: Harbi önlemek. Zekânı, teşebbüs kudretini ve cesaretini bu işe hasret; yedi kar göğe çıka. cak ve yedi kat denize inecek âlet. ler ve nakil vasıtaları yerine bize dünya yüzünde kardaş kardeş ya. şamağı temin edecek bir serum ke- Şif ve icat edemez misin? Meselâ, bir çocuk doğar doğmaz, ebesi gö. beğini kestikten sonra ikinef ame. liye olarak bu hayırlı ilâcı cam şi. rıngaya doldurup iğneyi kaba eline daldırıyor.Artık korkma o yavrudan bir Sezar, bir Attilâ, bir Napolyon, herhangi bir cihangir ve diktatör çıkamaz; Beyninde ve gönlünde insan canına ve hürriyetine kaste. dicilik istidadının köküne kibrit suyu ekilmiştir. Müstakbel Sezar, ordular sevkedeceğine mektep mü. dürü olup talebe, yahut turizm tel- Isı olup seyyah gezdirebiliyor; A. tilâ, büyük yarış atı ahırlarında manej hocalığı ve direktörlük edi. yor; Napolyon ise. dünyayı silâh zoru ile fethe kalkışacağına, vatan- daşı ve hemşehrisi 'Tino Rossi gibi şarkı söyleyip kitara çalarak sesi Ye sazı ile gönüller fatihi oluyor! Gördün mü büyük keşfi, hayırlı Jendi, İnkılâp ve kemali! İşte asıl o zaman eski tarih bir vahşet devri sayılabilir ve yenisi. ne medeniyet ismi verilebilir. Yok. #s her asırda bir cihangir ve dik- tatör çıkıp her vesile ile eskisine rahmet okutacak icranta girişecek ve bütün keşifleri, icatları, fena niyetlerine âlet yapacak olduktan sonra, sekiz bin metre derinlerde yaşıyan balıkların sırrın öğren. men ve bioloji ilmine bir kaç ima. lümat ekledim diye övünmen &bes- tir. Yok, şayet yıllarca kafa patla. tıp milyonlarca Bra sarfettikten sonra ölümü göze alarak daldı. ğın derinlikten bize, yukarda bah- #eltiğim serumu (getirecek ve in- sanları yepyeni bir adalet ve insaf rejimine kavuşturacaksan diyece. ğim yok; yolun açık olsun: Fe illâ, vazgeç bu mânasız işten de aklını ve paranı zamanın icaplarına has- ret. 1940 senesinde görülecek iş baş- ka türlüdür: Memleketin olan Bel. çikanın şark ve garp hudutlarına, bir patlayışta Berlinin altını istü- ze getirecek veya Londrayı adala.. rile birlikte denizin dibine çökerte- cek yeni icat birer top yerleştir. Yıkıcı, yakıcı, ölüm ve felâket ya- picı keşifler zamanındayız Bugün Okyanus dibinden bir damla su a- hp mikroskopta afal afal seyr:ne dalmak veya bir böcek kabuğu çi. karıp, ahmak ahmak tırtıllarını Su- yarak yaşını bulmak sırası değil! diye ırıyor, sen: “Dur, çubuğumu yakayım?,, diyorsun; arkanda bir kan ve ateş Avrupası bırakıp de. Dizaltı. «yapn safayı hatırla sefer hazırlığı gö yorsun. Canın sıkılmasın ama, ben bir vatandaşın olsa idim, başımızda felâket dolaşırken, senin bu derece geniş ilminle ve icat kabiliyetinle su dibinde dalga geçitmiye hazır- KAPMA Ğİ Tİ ET İRAN İT vE Belkemiğinin Yana Çarpılması Bu türlüsüne kamburluk demez ler. Fakat belkemiğinin yana doğ. ru çarpılması kamburluktan ziya- de görüldüğü gibi, endamı pek bo- zar. Hem de kamburluk gibi sahi- bine kibarlık değil, bayağı bir ta- vir verir, Tedavisi, çarpıklığın düzeltilmesi, kamburluğun tedavi. sinden daha kolay olur. Bunun da birçok sebepleri var dır. Belkemiği çarpik olanların ba. sıları daha doğuşlarından öyle dünyaya gelirler. Çocuk dünyaya geldiği vakit, . çarpık olduğunun farkına varılmaması bu halin son. radan olduğunu ispat edemez. İlk zamanlarda farkına varılmaz da, sonra anlaşılabilir... Bununla be- raber, çocuk yeni doğduğu vakit, belkemiği o normal olduğu halde, küçük yaşta iken kemiklerinin iyi inkişaf edememesinden dolayı ken. di kendine çarpıldığı da vardır. Belkemiği çarpıklarının en çoğu sonradan olur. Çocuk raşitik olur, bir gözü iyi görmez, yahut bir ku. lağı iyi işitmez, sağlam tarafına çokça eğilir, bunlardan belkemiği eğildiği tarafa çarpılır. Çocuk felci hastalığı o belkemiğinde çar. pıklık bırakabilir... Zatülcenp hastalığında göğüsün bir tarafında ziyadece su toplandı- ğı vakit, bu hastalık geçtikten son. ra da belkemiğinde çarpıklık kal. dığı vardır. Çocukluğunda apandi. sit hastalığı müzmin olarak devam edince, çocuğun o tarafa devamlı olarak eğilmesinden belkemiği çar- pılır, Şu kadar ki, bu sebeplerin hep- si pek nâdir olarak gelir. Belkemi. ği çarpıklıklarımn en çoğu ken. dilerinde bu sebeplerden — hicbiri bulunmıyan genç kızlarda görülür. İstatistiklere göre, bel çarmıklığı yüzde 83 kızlarda, yüzde 17 deli. sıralarında doğru bir vaziyette o. turmadıklarına atfetmek üâdettir. Belkemiğinin bir tarafa çarpılma. sında doğru oturmamanın da tesi- ri olduğu şüphesizdir. Fakat bu halin kızlarda, erkeklerden daha fazla olması, çarpıklıkta doğru © turmamaktan başka bir sebep da- ba olduğunu meydana çıkarır. Mek teplerde erkek çocukların, kızların daha doğru oturduklarını iddia et. mek güçtür. Kız çocuk, bilhassa bülüğ yaşındayken, endammın gü- zel olmasına daha ziyade dikkat e. der. Onun için bel çarpıklığında kız. Tarı, delikanlılardan ayıran sebe. bin kadınlık hormonları olabilece- Ki düşünülmektedir. Bu fikir he. müz epeyce yerleşmemişse de, bü. löğ yaşında belleri çarpılmıya baş. layan kızlardan bazıları — hormon- larla değil — hormonları faaliye. te getirecek bir usulde tedavi edi. lince, fayda görülmüştür. Bel çarpıklığının ilk ve en mü. him alâmeti — belkemiği en ziya- de sağa doğru eğildiği için — sağ omuzun, soldakine nisbetle daha yukarıya çıkmasıdır, Fakat bu a. İâmet daha meydana çıkmadan önce, belkemiğinin çarpılmıya baş. ladığını anlamak daha iyi olur. Bunu anlamak ta kolaydır: Cocuk, tabii, çıplak olarak ayakta dimdik tutulur, Arkasmdan belkemiğinin omuzlarından yukarıdan asağı bir parmak gezdirilerek kemiklerden her birinin sivri yerlerine mürek. keple işaret edilir. İşaret edilen noktalar, yukarıdan asağı bir hiza- da olmayınca; belkemiğinin hangi kısmında oçarpılmıya (o basladığı meydana çıkar, Sonra mürekkep yem alkolle silmek kolay. Belkemiği çarpıklığını mütehas. $ıs hekimler, çarpıklığm sebebine ve şekline göre münasip görecek, | Jandığını işitince isyan ederdim: “Behey adam, derdim, hudutları. mızın kara tarafına ejderha gibi tanklar dizilmiş, deniz kıyısına dağ parçası zırhlılar siralanmış, göğü. müzden her gün tabiiyetleri meç- hul, fakat niyetleri malfim tayya- reler vızır vızır dolaşıyor; memle. ket yarının istilâlarını önlemek çin sedler, siperler kurmakla meş- gul Sen, bu sırada, sekiz bin met. ikte yaştyan balıkların a- zleri görür, kulakları işitir mi, diye, şu ana baba ğtününde akla gelmesi kabil olmıyan şeyler. le kafa patlatıyorsun. O balıklar görürler veya görmezler, işitirler veya işitmezler, onu bilmiyorum, fakat senin burnunun ucundaki top namlılarını bile görmeyip kulağı. nın dibindeki bomba seslerini bile işitmediğine imanım var, Sana ne “Yüksel ki, yerin bu yer değildir. ne de “alçal ki yerin bu yer değil. âir,, diyeceğim. Diyeceğim şudun Senin yerin düpedüz bir şifa yür. dudur, düş önümel,, ma sen de şöyle cevap vere. bilirsin: “Ben ilim fen nami- na kellemi koltuğumun altına al dım, bakınız ne keşifler yapıyo. rum!,, Bizim ilim ve fen erbabın. dan beklediğimiz “Strongilos poli- simüs,, hevine mensup yassı balık. lsrn kaç sene yaşadıklarını veya: “Plirium serinia,, fasilesine ait de. niz yosunlarının kaç metre yüksel- diklerini öğrenmek değildir. Daha doğrusu İnsanlığa hürriyet temin etmiyecek bir ilmi sen gecelik <ü. Mihima dinlet ve istilâlara sed çek- miyecek fenni al da rafa koy! Şu cihet var: Olabilir ki, yakında teşrif ede ceğin en alt sularda hiç te aklımız. dan geçmiyen bir başka kâtnat, biz. ce karanlıkta kalmış daha mü- kemmel bir medeni dünya vardır. Mademki biz bile henüz oraya se- nin himmetinle gideceğiz, onlar da buraya ai olabilirler. Sen onları yakalayın etâd edeyim derken, onlar seni yakalarlar, evi. rirler, çevirirler, “Ha, anlaşıldı. derler, bizde bir şey zannettik, meğerse insan imiş... Hani, arzn ancak üstünde, ne fazla sıcağa, ne keskin soğuğa, ne bsvn tazyikine, ne su ağırlığına tahammül edeme- diğini yarım yamalak işittiğimiz âciz mahlük! Hele sunun, bir de beynini muayene edelim.., ve seni lâboratuvarlarına götürüp marifet, E öletlerle kafa tasını açıyorlar, tahlilini yapıyorlar ve Sonra Şu hükmü veriyorlar: “Bu mahlüklar bir cins mütekâmi! Basil ve mik. Top nevine mensupturlar; kendi kendilerinin düşmanıdırlar ve bi- ribirlerini yiyerek (yaşarlar. İcat Kabiliyetleri varsa da mantik yun. larma yanaşmamıştır. Zira bir ta. raftan ölmüş tavuğun yüreğini bin ustalıkla kavanozda yaşatmıya ça- lışırlar, öte tarafta milyonlarca İni. san ciğerini kurşunla delik, deşik €derler; bir yandan maymun aşısı yapıp yaşlıları gençleştirmiye uğ. raşırlar, öbür yandan gençleri top tüfek ateşile kırıp geçirirler, çeki- verin kuyruğunu!,, Ne doğru bir hüküm: B enim kendi hesabıma âlim, mütefennin, demokrat, otok. Tat, sulhçü, muharip insanın her türlüsünden sıtkım sıyrıldı. Hoş, sen de, şayet bir tesadüfle kendini fen sergüzeştciliğine, fonni akınlars vakfetmese idin ne olacaktın: Mu. hakkak bir cihangir ve fatih değil mi? Zira, baksana, ihtirası o dere- ceye götürmüşsün ki, göklerin içi. ni arşınlamak ve deryalar.n dikini karışlamak azmine düşmüşsün. Bu hırs, maazallah, başka bir surette partiler kurmak, ordular yürüt. mek, hayat sahaları aramak şeklin- de tecelli etse idi, 1908 - 40 harp. İeri arasında bir de senin yüzün den başka bir Cihan Harbine daha karışmış olacak, on milyon insanı Ga senin uğurunda feda etmiş bulu. Bacaktık! Zaten doğrusunu istersen ben se. nin tekrar dünya yüzüne çıkmana taraftar değilim. Şahsi düşmanın mıyım? Hayır. Fakat olabilir ki, denizin sekiz bin metre dibinde bir zengin bakır, nikel, krom radrum madenine, yahut, maaza'lah roşkun bir petrol kaynağına rastlarsın, dö. müşte dilini tutamaz, söylersin. Ci- hangirler için yeni bir hayat saha. OPÜŞLER Çalışan Kadınla Evlenilemez 31.345 Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel vrupada tahsil görmüş, burada mühimce bir dost, bir arkada. şile arasında geçen bir muhavereyi anlattı. Aynen kaydediyorum: — Siz bu davanın muhtelif cephe. lerini gösteriyorsunuz. Ben de size diğer bir cephesini göstereyim: Bir dostum vardı; ben Avrupaya tehsile giderken, yani bundan on beş sene evvel, evlenmek istiyordu. Ben git- tim, tahsilimi yaptım, geldim. işe girdim. Neden sonra bir gün bu ar. kadaşa rast geldim, kendisine evli 9- lup olmadığını sordum. — Evlenmek mi? dedi, Allah et- eden? — Hiç bu zamanda evleninr mi? Bir defa muallimim, kazancım 47; bu para ile bir kadınla, ben ve çocuk- lar nasıl geçiniriz? — Çalışan bir kadınla evleni — Çalışan kadınla mı? Allah yağ. dıysa bozsun. Sen bu memlekette ça. ışan kadın nedir, bilir misin? “En, son senin kokladığın çiçek? Hayretle yüzüne baktım. Bir defa bizim memlekette, diye tahsis yap- mıya ne hakkı vardı. Avrupadaki iç- iğim için bu arkada. şimin dünyayı kendi hudutlarından ibaret sandığın anladım. Saniven, çalışan kadına karşı beslediği bu ifi- matsızlık, çok geri bir moral telâkki- sine sahip olduğunu gösteriyordu. — Pekâlâ, dedim, sen ne istiyor. sun? Dünyada ilk konuştuğu erkek sen olacaksın, öyle mi? Bunu Afrika vahşileri arasında dahi bulamazsın. O halde Türkiyede ne diye inkilâp yaptınız? Haremin ve kafesin ne gü” nahı vardı? Hem sen zanneder misin ki, o harem ve kafesin, fuhşun ve ri. yakârlığın Üzerine perde germekten başka bir rolü vardı? Tabiatin ka. nunlarına, değişen cemiyetin, deği. şen kanunlarına, muayyen ve değiş- miyen zihniyetlerle ve sabit fikirler. le karşı koymak mümkiindür; Namus telâkkisini bu kadar geriye götürür. sen, eski devirlerde sokakta peçesi a- çık gezdiği için kadını namussuz te- lâkki eden softalar gibi, üzerine bir cüppe, başıma da bir sarık sar... — Yok canım, mübalâğa ediyor. sun, dedi; ben o kadarını istemiyo. rum. Fakat evleneceğim kadınin ilk sevdiği erkek ben olmalıyım. — O da senin ilk sevdiğin kadın olacak mı? Gül — Hiç buna ımkan var m7 — Senin için imkânsız olan bu $6 yi, diğer bir cinse karşı niçin malina” kün sariyorsun? — Öyle amma, bizim telâkkileri. mize göre, evleneceğimiz kadın, ilk defa bizim okuduğumuz kitap olma. Mıdır. — Sen yalan ve riya dolu bir pro. paganda risalesi okumak istiyorsun. Bu aradığın şey hayatta yoktur ve olmasına imkân da yoktur. “İşte çalışan kadınla evlenilemez., bu, ne geri mantık ve zihniyet! Pe- kâlâ çalışmıyan kadınla neye evlen. medin? — Ha... Dedi ve güldü. Onlara da itimadım yok! Ya bir sinema âşığı, ya boş vakitlerini pastahanelerde, tuvalet salonlarında, çaylarda geçi. ven bir »üppe, veya kör bir eahildir.. Bu defa ben güldüm: — Peki, bu ikisinin arasında bir $ey bulamadın mi? — Tabii namuslu aile kızları var. dır. Bunlardan birisine rastlamıya çalışıyorum, — Azizim, dedim. ben on beş sene evvel tahsile giderken de, sen bunm arıyordun, geldim, bulamamış» sın... Bu gidişle ayağın mezara iner. ken, Arşi gibi buldum. diye bağı. racaksın galiba... Bütün bunlar hep senin vehmin, senin hayata İntibak etmemi; işüncelerindir... Bu saydı. ğin kadınların hepsi namusludur. An- cak etini para ile satan, cinsiyetini pazara çıkaran kadın namussuzdur. Kadınla arkadaş gibi konuşmıya, kendine kabul ettiğin hakları ona vermeğe tahammül etmiyen, senin moralin namussuzdur. Hayat değiş. miş, fakat senin telâkkilerin değiş. memiştir, . Susember İmzalı karla “Vaziyeti sıhhiye müdürlüğünden sor #uk. Altı çocuğu olan her anne veya baba sıhhiye müdürlüğüne bir lstida ile müra- cmat ettiği takdirde hakkında tahkikat yapılır. Eğer hakikaten altı çocuğu varsa evrakı Sıhhiye Vekliletine gönderilir. İs- Hdası orada siraya girer, serası (gelince kendisine 30 lira para verilir. Hal ve vakti yerinde olup da para mükâfatı verilmi- vene şefkat madalyası verilir. Bir istida We shhiye müdürlüğüne müracsat si e

Bu sayıdan diğer sayfalar: