5 Mayıs 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

5 Mayıs 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— 5.5.9040 5 MAYİS 940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. (1 Sene © 2800 Ke. . #Ay sw * “ » sAy so * 18 ” 1 Ay 39 © ŞA bülletlerarası posta ittihadına dabil olmıyan o memleketler için abone bedeli müddet sirasiyle 30, 16, ©. 2,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres o değişlirmek 25 kuruştur. Cevsp İçin mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. ii GÜNÜN MESE Profesörlerin Konferansları Hv Partisi Üniversite Profe- sör ve Deçentlerini zaman za. man muhtelif vilâyetlerde konferans vermiye davet ediyor. İstanbul Tür. kiyenin kültür merkezidir. Bu mer. kezde bulunan ilim adamlarını mem. leketin her tarafındaki halk ile sık sık ve doğrudan doğruya temasa ge- tirmek çok doğru ve faydalı bir iştir. Fakat, memleketin bu uzak yerle. rinde konferans veren profesör ve doçentlerin, konferansların ekseri, ya, içine girdikleri muhitle hiç alâ. kası olmıyan mevzulardan intilap ettiklerini görüyoruz. Meselâ, sırf bir konferans vermek için Erzuruma kadar giden bir donçent, Nef'i Erzu. rumludur, diye konferansını Nef'i ismindeki şaire tahsis ediyor. Bu konleranslardan maksat, sadece bir kültür hareketi yaratmaktan ibaret ise, hatip mevzuunu İstediği gibi sec. mekte serbest addolunabilir. Fakat bu seyahatler daha bir çok maksat- ları da temine vesile olmalıdır, Her seyahat için partiden 200 lira alan bir profesör veya donçent, mevzuu. nu, konferansını vereceği mühitin ihtiyaçlariyle de telif edecek şekilde seçmelidir. Asıl maksat o zaman elde edilmiş olabilir. . İstanbul Abideleri edi Gün müessesesi, Istanbul Abideleri ismiyle çok güzel ve faydalı bir eser neşretti, Tab'ı, tertibi ve yazılışındaki sadelik ile tidden nefis bir eser olan bu kitap, aynı zamanda büyük bir boşluğu da doldurmaktadır. İstanbulun bir sanat ve tarih kıymeti taşıyan bütün âbi. delerini, resimleri ile beraber bu ki. tabın içinde bulmak mümkündür. Bu itibarla eserin herkes tarafından memnuniyetle karşılanacağına emi. biz, Bizde İstanbulun tarihi ve milli â. bidelerini içinde toplıyan birinci e- ser, “Hadikatülcevami,, istisna edi. lirme Yedi Günün neşrettiği bu ki. laptır, ve bu mevzuna dair yeni harf. lerle ilk defa bu kitap neşredilmiştir. Hadikatülcevami eskiden yazılmış, lisanı herkes tarafından anlaşılamı. yacak bir eserdir. Yedi Günün neş. tetiği kitap, ifadesinin sadeliği, â- bidelerin harf sırasiyle tertip ve tas. nif edilmiş olması itibariyle kariin kolaylıkla ve zevkle okuyabileceği bir kitap olmuştur. Yedi Günün bu faydalı neşriyatı teşekkürle karşılanmıya lâyıktır. Sokak İsimleri ehir Meclisi, İstanbulun Fakir, Maymun ve Şebek isimli s0. kaklarına Ataman, Kaplan ve Cey- ân isimlerini koymıya karar ver. miş. Bir sokağa Maymun, Şebek gibi Simler koymak kimin aklına gel. miştir, burası ayrı bir mesele. Fakat bu isimleri değiştirirken bunların yerine yine —güzel de olsa— bir t/- kım hayvan isimleri koymak ta pek akla uygun gelmese gerektir. Sokak hş neye güre koymalı, bu işte Beyi esas tutmalıdır? Bir şehrin sokuklarma isim tak. manın kararlamadan bir iş olduğunu ve lâalettayin bir kelimeyi bir plâka üzerine yazıp bir sokağın başına as. manın maksadi temine kâfi geldiğini tâhnetmek yanlış ve abestir. Avru panın bir çok yerlerinde ve Ameri- kanın hemen her şehrinde sokak ve taddeler numara ile tayin edilir. Bu. de imkânsız görülüyorsa, hiç olmaz- *4, bu sokaklara büyük sanatkârla. kumandanların, rın, büyük bulâsa bu te hizmet etmiş büyük. lerin isimleri verilebilir. Ve bu işte şimdilik en doğru hareket tarzının da bu olduğunu zannediyoruz. Alâ- böyle yaparlarsa maksat! laha güzel bir şekilde yerine getiril. Elem TAN Haftanın Musahabesi — — — ———— “Konfor Modern,, mi? Allah Esirgesin! N ayırlısile şu yaz mev- simini de hele bir at- latalım, sonbaharda ufacık, kutu gibi, hattâ ziyanı yok, bakla sofa, nohut oda bir eve taşınacağım; erkân minderli köşe penceresine bağdaş ku- Tup oturacağım; çini sobadan çekilmiş kor yığılı bakir man- gal önümde, Naimâ tarihi e- limde, gözlük gözümde, ak- tarla bakkaldan alışverişe ge- lenleri seyrede ede tam ala- turka, sözüm ona konforlu apartımansız ve kübik mobil- yasız bir kış geçireceğim. Konfor modern adı verdiğimiz iğreti, üstün körü, yarım yamalak ve göz bağcı yaşama tarzından il. lallah! Siz bugünkü havaya dalıp dünkünü unutmayınız. Ob beş gündenberi güya pek mükemmel ısınacakmış gibi du. varları firdolayı cam ve camekân kaplı buz kesmiş upartmanda, o. müzierim kalkık, sırtımda hirka, rengim uçuk, ellerimi uğuştarup dizlerime vura vura ve kollarımla birteviye balıkçı - idmanları yapa yapa, gözlerimde acındırıcı bir hü. zün, aşağı yukarı, kararsız ve ca. resiz dolaşmaktan maneviyatım büsbütün kırıldı, büsbütün bedbin ve şom ağızlı oldum. Sudandan alınıp yaka paca kar- Lı Norveç fiyorlarına çıkarılmış bir zenei gibi talisizliğime şaşıyor, ah. maklığıma kızıyor, onun. şeritliel. biselere aldanıp başına aldığı be. lânm bir büşka nevine benim “de kalorifer ve asansör yüzünden, bunların sahteliğine kâğılarök'düş. tüğümü düşünerek kendimi kavun kafah bir Afrika yerlisi kadar id. râksiz ve izansız buluyorum. Me şu keskin soğuklar tam ay başina rastladığı ıçin Sibirya havası hüküm süren o. damda, ağzımdan vapurların dü. dük borusu gibi bembeyaz du. man helezonları sâlivererek kanı çekilmiş ellerimle çekmecemi eçip bir deste para saymak ve beni Kaptan Paşa çıplağı gibi tirtir tit releh apartman sahibine bunu tak. dime hazırlanmak yok mu, işte kendi belâhatime atıp tutmak, nef. sime levmetmek için bundan mü. nasip ve lâyık bir vesile olamaz. “Behey âdi mukallid, diyorum, sen mı kuldındı güzel görenekleri bı. rakıp her hıyar gösterene tuzu ben. den diye koşacak? Babandan, de. denden gördüğün usulde tut bir ahşap ev, kur sobanı, döşe sedir. leri, geç köşeye, ne sakla minnet, De bıyığa, ne mal sahibine müra. çaat, ne kapıcıya abiru, evinin e. fendisi ol, ateşi ister yak, ister söndür, keyfine bak!” Dedelerimiz bizim bu acıklı va. riyetimize düşselerdi, gelecek kışa kalorifersiz binaya taşınmak kara. rını sağlamlamak, bu karardan dönmemek için, muhakkak, nikâh. larına talâkı selâse ile yemin eder. lerdi. Ve isabet ederlerdi de... Zi. ra, yarın havalar ısınıp yaza ka. vuşunca bizlerin çektiğimiz çileyi unutmaklığımız ve yine ayni tu. zağa düşmekliğimiz ihtimali çok. tur. Aman Allahım, konfor modem bu mudur? Bir cam köşk içinde paltolarına sarılıp boyun atkıları. na bürünmüş, erkeği çorap üstü. na çorap giymiş ve kadını ayakla. rma kocasının veya kardeşinin ço. raplarını geçirmiş bir sürü kırmızı burunlu, mor elli, mahzun yüzlü, yaza hasret Insanların öksürüp ak. sırdıkları yer! Bütün kışı ârızasız geçiren bizim ev halkı, on beş gündür nezleli.. Her odadan bir öksürük ve sümkürme #esi geliyor; kiminin boynu tutulmuş, kiminin kalçasına kulunç girmiş. Kapılar. dan iğri büğrü adamlar girip çıkı. z ve koridorlarda sakat ve yan. şekiller dolaşıyor. Hepimiz, Eyüp camil avlusunda kışı geçir. miye mecbur kalmış kanağı kırık, tek bacaklı, hasta, garip leyleklere döndük; biribirimize baktıkça yü. reğimiz hün oluyor; nasıl o biçare kuşlara gönül almak için yem at. mak ihtiyacı duyarsanız, bana da bir rikkat geliyor, çocuğa çikolata, büyüklere - kazadan kurtulmuşla.. ra yapıldığı gibi - çay ve konyak ikram etmek arzusuna kapılıyo. “um. İşte İstanbulda bir konfor mo. dern sahnesi! arasiyle rezil olmak buna derler, İkide bir, elimi ka. P İoriter borularına, 6 pırıl pıru yal. dızlı, fakat bar kızları gibi soğuk yürekli hasbelere sürüyorum, ü. mit dünyası bu, belki ev sahibi in. safa gelmiştir, cömertliği tutmuş. tur, centilmenlik gösterecek... İh. timaldir padişahım belki derya tu. tuşa! Fakat ne gezer, her boru bir engirek yılanı... Dokununca par. maklarımdan başlayan râşe sırtı. mın ortasında anafor şekline giri, yor. Hemi elbette deeri stag. dir: Yanmıyan kalorifer boru'a. rı odsda mevcut eşyanın en soğü- ğudur. Sanki sıcak hava yerime i- gine, aşağıdan yedi cücelere ben. zİyen konfor modern düşmanı bir sirü eçinni soğuk nefeslerini üf. İyonlar veya kazanı sabırsızca kaldırmışlar, yerine Frijider koy. muşlar! Peki, a modern apartman sahibi Kurunuvusta işkencecisi! Kalori feri insan gibi, medeni ve asri a- dâm gibi yakamıyacaksan bari 0. dalsra birer sobu deliği açtır, birer baca yap... Hayır, maksat konforu bihakkın temin etmek değildir, göz Bağcılığıdır. Vaktile kara kışta ce. naze arkasından gelenleri kandı. Tip içeri sokmak için Eylip kahve. sileri, borusu sokağa uzatılmış saç sobaya yaş hasır atarlar, tutuştu. rürlarmiş, dışardan kalın duman bulutuna bakıp sıcak bir yer bul. duğunu sanan içeriye dalar, bir ke. re girmiş bulunduğu için de çıka. maz, kahveyi içer, meteliği de da. yarmış. Yeni apartmanlar da yaz sonu her odada kiracının gözüne çarpan pırıltılı radyatörlerin de böyle kandırıcı bir manzarası var, Yazan: Refik Halid insan başına geleceğinden haber. sız, şuurunu kaybederek sayıyor paraları, imzalıyor kontratı: Ka. lorifer teşrinisaninin on beşinden nissnp on beşine kadar yanacak.. Dikkat buyuruuz, Sittei sevir de. diğimiz ve işte hâlâ, altı gün değil, bir aydır eziyetini çektiğimiz adl sanlı öküz soğuğu bu tarihe dahil değildir. O sayılı fırtınanın ismi pek eskiden kalmamış olsa idi mo. dern konforlu apartman kontratını bu şekilde imzalayanlara izafeten konulduğuna hükmedeceğim gelir. di! Modern olalı muhtıra defterleri. mizden ve cep takvimlerimizden maünecelmbaşı meşruhatını ettik, fena ettik; o meşruhatta, sittel se. virden sonra bir de çayır soğuğu vardı ki çoğu defa hükmünü yop. yaadap havaler iyice ısınmazdı. Değme meteoroloji miitehassısla. rından daha doğru malümat sahibi bulunsn ecdadımız zamanında şa. yet evlerin merkezden ısıtılması âdet olsa idi eminim bunun İcin takvimlerde birer “Evveli ikal kân fil merakizil apartiman” ve “Aharı devrün nar fiddeva'rül i- car” gibi faydalı kayıtlara tesadüf edeceğimiz muhakkaktı. Kontratlarda on beş nisan deni. len tarih iklimimize uygun olan rami takvime göre henüz mart s0. nudur ki, “Kazma kürek yaktırır” durtı meseline göre o. İstanbu! için arılı soğuklar ve tehlikeli günler a yıdır. Babam “Hidirellezde kar yağdığı gördüm” derdi. Galiba içinde bulunduğumuz mayısın gi- dişina bakılırsa bunu biz de göre. ceğiz: hem de modern spartman- larda kübik sandalyalara yorgana sarılmış bir halde tüneyerek, civi keserek... Öyle sirtta kürk, önde mangal, erkân minder mülmüş, keyifle, sıca tandır başından değil! eçen akşam, soğuk öyle ca. olma tak dedirdi ki, elek. trik sobasına başvurmiya mecbur kaldım; fakat mübareğin kaytarı prize girdi mi, antredeki saatin ha. ni ağir ağır kımıldayan bir çarhı vardır, numaraları işletir, bir dün. medir tutturuyor, bakınca rakam. ların birbir arkasına koşuşup yu- varlanmasından insanın gözü ka- rarıyor. Bunu gördükten sonra gel Mussolini — Su henüz soğuk, banyo zamanı gelmemiş de rahat bir zihinle yazı yaz veya sohbete dal! Kabil mi? Başlıyor adamın zihninde de bir numeratör işlemiye: Tık, tık, işte 90 kilovat. tayız. 91, 92, 93. Tam rahata im. | kün yok! Ame evde sıcak su varmış, iste. yince hamama girer, banyo yapar, yıkanırmışsın.. Kimin haddine? Termometrenin on dereceyi aşa. madığı bir evde, bilhassa soğuk yüz lü beyaz çinilerle kaplı bir yerde ayıkanmağı göze alan yiğite maşal. lah' Hem doğrusunu isterseniz ka. lorifer yansa da ssıl hamam bu de. gildir: biz hamami ne tarafma vü. cudün tomas else sıcaklığa ka. vuşan, içinden ısınmiş bir yer ola. rak biliriz. Modern yıkanışlar bir rTüşe idmanı demektir. Elin tesadü. fen banyonun bir kenarına ve du. vata dokundu, ille ayağın buz gibi mermere bastı mı İnsanın hayki. racağı geliyor. Tabana sıcaklığı geemiyen hamamın keyfi yoktur. Ateşi, alevi görünmiyen Sobanın keyf! olmadığı gibi... Zaten modern bamamlarımızda ağız tadile yıkanmak kaçta bir na. sip oluyor? Aşağı kattan musluğu açılar mı, sen tam duş ortasındu sipsivri kelıveriyorsun, bekle ba. kalım titriyerek alt kat müşterinin duş musluklarınm idaresi çük makinist mektebinden olmak ta lâzım; Kaç milimetre çe. virmeliyiz ki, birdenbire tepemiz. kar suyu inmesin vaya kaynar kazan devrilmesin? Bir kararda ve istediğim derecede sabit ayarlı su ile yıkanmak henüz bana müyes. ser olamadı; ya sıcağa, ya soğuğa kaçıyor; soğutayım derken ensem. den aşağı birdenbire Uludağın çığı, sıtayım derken Etnanın lâv: İniyor. Diğer taraftan kaloriferlerin varı dığı mevsimde de sıcaklık konfo. rumui. tamamile temin edilmiş olu. yoz mu? Ne gezer! Apaıtman kapı. cısının keyfine tâbi: Kiracılardan birine, hattâ hizmetçisine kızdı m ceremesini bütün binadakiler çe. kiyoz, derece on sekizde mıhlanıp kalıyor. Ayrca sabahları odalar geç ısınıyor, akşamları erken 90. ğuyor, geceleri buz kesiyor. Has. tarız varsa veriyorsunuz kuvveti elekirik sobasına.. çin kü. 6 ayır. hayır, ey modern kon. Tordan mahrum eski sistem evierde barınan dostlarım, ey ço. cuklar, sakm ötekilere gıpta etme. yiriz, taklide kalkışmayınız, otu. runuz oturduğunuz yerde... Fil vaki onlar iki tarafına cilâh mer. merler kaplı tavanına buzlu elek. irik fanusları asılı nikel nskışlar. la süslü şahane kapılardan giri. yorlar, halı döşenmiş geniş bir merdivenden ve pall miyeler arasından dört, beş ayak çıkıyorlar, akaju bir kutuya binip düğmesine dokununca yuka. rya doğru modern bir urucu İsa manzarasi arzederek azametle yük. seliyorlar, ikinci bir süslü kapıyı açıyorlar, bunların hepsi âlâ. Fa. kat siz sobanizın başında keyif ça. tar, mangal başı safası yaparken, onler Jüks salonlarda ateş hasreti, sıcak oda daüssılası çekiyorlar. E. vine giren İnsan soyunur, onlar ör- tünüyorlar, Evine giren insan isı. mr, onlar üşüyorlar. Evine giren insan Allahına şükreder, onlar he. fislerine levmedip kalorifere lânet okuyorlar, Konfor modern? Bu öyle hir şey. dir ki, yatam olarak vardır. ya yoktur. Aldığımız yeni usullere a- sıllarındaki haysiyeti burada da vermek lâzımdır. Fakat kime anlatırsın, kim din. SAĞLIK ÖĞÜTLERİ DERİ NEDEN KARARIR? Zencilerin derisi kara olması on. | lar için büyük bir iyiliktir, derinin karalığı onların men tinde pek şiddetli olan güneş larının deriden içeriye çerek | vücutlarına zarar vermelerine ni olur. O kadar sıcak memleki lerde derinin karalığı bütün vücü, dün üzerine yayılmış bir demektir. Ondan dolayı er için “kendi kendilerinin gölgesin. de yaşarlar, derler.. Ancak bü iyilik zenciler kendi memleketle rinde kaldıkları kadardır. memleketlerinden çıkıp ta n az bir iklime gidince derinin kars lığı bu seler güneş ışıklarının vüs <ude lüzumu kadar girmesine mi ni olur. Onun için zenciler ket memleketlerinden (başka ikli pek güç alışırlar, verem hastalığı na çabuk tutulurlar, tutulunca sabuk giderler... n Beyazların da yazım güneş da kararmaları gene bir iy Çünkü güneşin deri üzerinde ladığı pizmanlar vücude verirler. Bundan dolayı güneş bar yosu modasma tâbi olmak —bu mâni olabilecek bir hastalık lunmadıkça— pek isahetli olur. Bunlar kararmanın iyi nı Bazılarında derinin kararması hastalığa alâmet olur, Meselâ böb- rek üstündeki guddelerin bozuk. luğundan ileri gelen Addison talığında deri yavaş yavaş ilkin esmer, sonra taş v yakın kara bir renk alır. Karali) vücudün açık yerlerinde fazla ol. duğu gibi, pek kapalı tutulmaları âdet olan yerlerinde de fazladır Kararmak ağzın içerisine kada ılarak orada kara kara nokt lar peyda olur. a Tiroid gnddesinin bozukluğun dan gelen Bazdu hastalığında da, guddenin bulunduğu yerin üzerin. de, boyunun aşağı kısmında, der kararır ve hastalık geçinec ma da kaybolur. : İpofiz gnddesinde bir ur hâsıl duğu vakit deri gene ri , Bunlar gösterir ki derinin A > i ması hemen her vakit hormonları zevkini tamam etmesini... tHoşo | bozulmasından ileri gelir... Gebe likte, hormonların bozulması de ğilse bile, değişmesi demek oldü ğundan gebe bayanların yüzle rının vücutlarında çil guddelere de mikroplu hastalıklarda di derinin karardığı çoktur. Bil verem hastalığı barsaklarda yi karın zarında olursa boyun ve ka rin kararır. Karaciğerin hastalıklarından bi fıları da deriyi karartırlar. Sarıl ta pek koyu olunca deri kara renk alır... Arsenikli ilâçlar fazla ca uzun müddet kullanılınca her monlara dokunduğundan kararmasına sebep olurlar, Yakıcı yahut yağlı maddeleri çalışan işçilerin elleri de ilk manlarda kızardıktan sonra rırlar, Bu kararma eller m vardır, Buna “serseriler lığı, “sefiller hastalığı, derlerse de, hi serseri yahut sefil olmıyan bit yiğitlerde de bulunur. Kai kin çok kaşınan yerle: omuzlarda, belde, kollarda başlar. Sonra ağzın bile kara kara noktalar peyda Bitli vöcudün kararmasını, mıya atfederlerse de, ağzın de kaşınmadığına yöre biti hormonları da bozmıya sebep duklarına inanmak zaruridir. e KARİ MEKTUBU | Kokmak Üzere İmişl | Bakırköyden T. Güntan imzasile yağ Geçen gün Balurköy Yı Istasyonu civarında tren bir m di... Ezilen manda trenin ha Ni mİ olduğu için istasyon polisi ve k düktörleri tarafından bayırdan aşağı varlandı, Manda ölüsü üç gündür bah mizin duvarı dibinde yatmnktadır. haber vesdik, aldıran olmadı. Manda leşi kokmak üzeredir. B ha vakit geçerse, leş etrafa hastabi iıtacak ve bütün mahalle bundan görecektir, Alâkadar makamların nazarı dikkatin celbetmenizi rica ederim... ler? Şimdi, hararet derecesi on d dü bulamamış soğuk odamda, niş camlardan sisli puslu bir ianbui manzarasına karşı, dan dumanlar fışkırarak nm parmaklarımla şu satırları yazmı, ya çalışırken kendi kendime, derti dertli mırıldanıyorum: “— Çelebi böyle olur bizde di konfor dediğin!" 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: