13 Mayıs 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

13 Mayıs 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

13.5.940 13 MAYIS 940 TAN m ASONE BEDELİ Türkiye Esnebi di) —— yastzi MO Kn o #öene O RED Kr YA. ağı 109 e me m” vay 9 Milletlerarası posia Ittibadına dahil Gimiyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 1 48 liradır. Abone bedeli; peşindir; Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk Dul ilüvesi Yizımdır. Bizde Meteoroloji mi YDİ eden iki müiessese vardır: wi 1 — Rasathane, li ul 2 — Meteoroloji teşkilâtı. | «l herkese bildirmektir. ol Düz halkın dlğimiz hava raporu, pi Müyoruz. Her istasyon, *orana verebilmelidir. fı alamasın? Miyoruz. Kızılcahamamda Korkunç Bir Fırtına Hükkân ve evlerin zemin | Stilâ etti, İnsanca zaylat olmadı. Düzcede Yakalanan Katil ve Mahküm Müşter, Mudurnu “ği Çam köyünde tutulmuştur. Sarhoşluğun Sonu İn mastar. DE Hleşkilâtı : izde hava rasatlarıle > meşgul xİ bulunan, istatistikler yapan, anın tahavviilâtını tetkik ve tes- sal, Rüsathanemiz, daha ziyade cevvi İsatm akademik tetkikini yapan bir ilim mülessesesi olduğu, köylü. Nüzün denizcilerimizin istediğive bek 'ği tahminleri yapacak tesisat ve ita malik bulunmadığı için, birkaç *ene evvel Başvekâlete bağlı bir me. roloji teşkilâtı kuruldu. Bu teşki. vazifesi, hava rasatlarından alı. İhacak neticeyi ilmi surette tahlil ede. itek cevvi ve tabii hâdiseleri, tahmin. rle, vukuundan evvel halka, çiftçi pie, köylüye, denizeiye, tüccara, vel. Sİ” İtiraf etmek lâzımdır ki, meteoro- loji umum müdürlüğüne bağlı bütün sf İstasyonlar, hava vaziyetine ait mev. GİYİİ tahminler yapmak vazifesini de- # Tuhte etmiş olmalarına rağmen, he- faydalanmasına ( yara! malümatı vaktinde verememektedir. ler. Şi, Gerçi istasyonlarımız küçüktür, g4 henüz kuruluş halindedir. Fakat bu- ii&lin bunların topladığı rasat rapor- A yarından istifade ederek günlük me- ©roloji raporu hazırlayan umum Müdürlük, 12 saat sonraki hava vazi. Yetini halka bildirmekte geç yea Ankara rai yosunda din! ierei poru, bize akşamki JA Veya ertesi sabahki havayı öğretmek. uzaktır. Bu rapor, sadece esmiş beagle olan özeli, a rını ve geçmiş saatlere mü İtmatı vermekle iktifa ediyor. Hal- buki biz, rasathaneden her saatte 8. ileceğimiz bu malümatı kâfi gör- ” *ehir ve kasaba ile civarına ait rasat tahminlerini her kim olursa olsun, # Sabahleyin veya akşam Üzeri va- bur tahrik edecek olan acente, yarın tarlada çalişmak mecburiyetinde bü- İnan çiftçi, öğle üzeri yola çıkmak | torunda olan gemici, niçin kendisini *ebun bir halde tesadüfün insafsız 4 *line teslim etsin ve niçin, telefonla | hüraeaat ettiği meteoroloji istasyo- Mundan ilmiye yakın bir tahmin ma. Kendisinden halkımız için çok KIY- Metli hizmetler beklediğimiz mete- #xoloji umum müdürlüğünün, heni- Mizin arzusu olan bu dilek üzerinde hassasiyetle duracağında şüphe et Kızılcahamam, (Tan Muhabirin. den) — Burada şimdiye kadar görül | Memiş bir fırtma oldu. Bardaktan | a başlayan yağmur, rüZ. beraber bir müddet devam et- | *İ Bir çok binaların camları kırıldı. | Henüz çiçek açmağa başlayan bazı | Meyva ağaçları harap oldu, ' Seller, katlarını Düzce, (TAN) — Tavak köyü ya- kinmda orman içinde öldürülen bir “eset bulunmuştur. Katil yakalan- Bu hâdiseden bir gün sonrada hapishanesinden kaçan Mustafa isminde bir mahkim gizlen- Kartal, (TAN) — Kartal hamamın çalışan Kastamonulu 40 yaşların- v4 Kâmil, evvelki gece fazla rakı i- İtrek sarhoş olmuş, hamamın merdi. Venlerinden düserek ağır surette Ya- saa — Yakın Şarkta Alman Propagandası Almanlar Mısırda 13,5. 9u0 Nasıl Çalışıyorlar? Va yanında Mısır, Ön Asyada kati bir rol oyna. maktadır. Her iki memleket fikri ve manevi sahada birbirine karşı ut ve maküs bir vaziyette bulu. nuyorlar. Türkiye Avrupadaki nü münesine göre kati bir modernleş- menin mümessili, Mısır ise, İslâ. mın ve İslim taassubunun melce ve istinatgühidir. Mısır geçen asırdanberi Avru. palılaşma yolunda faaliyette bu- Junmamış değildir. Fakat bu cere. yanlar İslam akidelerini sorsar gi. bi bir vaziyet ihdas edince, mo. dern telâkkilere karşi bir aksülâ- mel vukua gelmiş ve bu, Mısırda bir taraftan koyu İslâmcılarla İn. giltere, diğer taraftan istiklâl mü. cahitleri, o Avrupalılaşma ve dini liberalizm taraftarları arasında bir mücadeleye müncer olmuştu. (Burada muharrir yukarıda zik. rettiği sebepler dolayısile bilhas- sa Mısırın İslâmi tarafını ele al. makta ve bilhassa İslâm ilâhiya. tmm ehemmiyetinden uzun uza. dıya bahsetmektedir. Muharrire göre, bu işlerin mahiyetini Fran- sanın çok iyi idrâk ettiği ve Mı. sır ile diğer Müslüman memle. ketleri talebelerinin Parise akın etmelerini temin etmek İçin bü. yük gayretler sarfettiği anlaşıl- maktadır. Ondan sonra o, büyük ve tenkidi mahiyette bir Kuran etüdünün neşrini istemekte ve sözlerine şöyle devam (etmekte. dir) Eğer Alman ilmi, Ön Şarkım ayni zamanda Afrika ve Hindista, nin büyük kısımlarında da takdis edilen İslâmiyetin mukaddes kita. bını gerek ilmi, gerekse teolojik ibtiyaçlara kifayet edecek şeklide raeydana çikaracak olursa, bunun la kendisine emsalsiz bir şeref ve emsalsiz bir mevki temin eder ve bu süretle ayni zamanda Alman. ya ile yalnız çok zayıf ve vesadüti temas noktalarında münasebetleri olan müslüman milletlerin - hepsi ile geniş bir münasebet yolu açıl. miş olur. Arabistan Yarımadasındaki memleketler gibi hâlâ İslâmi ana- nelerin kuvvetle kök salmış oldu. ğu şark ülkelerinin Avrupai tesir ve-nüfuzlara az çok müessir bir tarzda fedafül bir vaziyette bu. lunmaları itibarile buralara ayak basmak istendiği takdirde, bu mil. letlerle onlara mahsus şekil ve su- ret, fikir ve telâkkilerle müceh- bez olarak karşılaşmak lâzımdır. Meme İslâmiyet tesiri al. tında teşekkül etmiş olan fikri ve ruhi hâlet dalma hissedi. lir, ve ekseriya gizli de olsa, yine müessirdir. Buna zamimeten Misir başkaca kuvvetli 'bir Fransız ve İngiliz tesirine de tâbi kalmıştır, ve bu tesir yalniz bir kültür cilâsı olmaktan daha fazla ve kuvvetli- dir. y Bu iki taraflı vaziyet, iki muh. telif ve hattâ birbirine zıt faktör. ler: Şark özü ve nüvesi, ve bunun etrafindaki Garbi Avrupa kışır ve kisvesi Almanyaya takarrübü güç. leştirmektedirler. Diğer taraftan Mısır- hlerin hürriyet ve istiklâl hare. ketleri bizim için pek müsait bir vaziyet teşkil etmektedir. Vâkıâ, bu hareket, İngilterenin temsil et, tiği Avrupaya karşı tevcih edilmiş bulunuyorsa da, ayni zamanda Mısır kendisi için imtisal nümüne. si olacak bir Avrupalı millet arı- yor. Memleketi hürriyet ve istik- İâle kavuşturmak istiyen genç Mi. sırlı münevver, bu hususta Türki. yede bir imtisal mümunesi görü- yorsa da, şartlar Mısırda Türkiye. dekinden başkadır. Mısırlılar hâkimiyetlerini başka bir devletle paylaşmayı kabul et. mişlerdir. Harp sonunun ve onun avakibinin Türklere arzettiği şe. kilde zahiri sebepler Mısır için yoktur. Bunun için Almanyada yaşıyan Mısırlılar bizim bugünkü büyük hayranlık ve tekdirlerle bakıyorlar. Çünkü, on- lar kendi memleketlerile — mille. tin kalkınmak için lâzım olan kuv. veti kendi nefsinde bulduğu — bi- öm memleketimiz arasında bir tâ- X ve mukadderat birliği görüyor. lar. Onlar bizi de zulme uğramış telâkki ettikleri için, Fransanın Mısırda muvaffakiyetle o yaptığı propaganda Mısırlılara bu bakım, Alman tâbilerinden Dr. Kurt Köhler, eski Bağdat arkeolo. Ji müzesi müdürü Dr. Oluf ; Kürkman ve Tahran Alman i arkeoloji enstitüsü direktörü Dr. Wilhelm Eilars tarafından kaleme alınan raporun üçüncü kısmını da bu yazı ile veriyor. Bu yazı Alman kültür propa. gandasının Yakın Şarkta tut. tuğu yolu vukuf ve salâhiyet. le ifşa etmektedir. dan Almanyanın nam ve şöhretini unutturamıyor. Tarafımızdan yapılacak şümul lü bir kültür politikası, gerek iti- lâf devletlerinin aleyhimize yarat. mıya çalıştıkları nefret, gerekse İslâmiyetteAvrupaya karşı kökleş. miş olan hasmene hissiyatı izale e. derek Mısırda Almanyaya dost bir hava yaratabilir (1). Hakkımızda Mısırda yapılacak bu tarz propaganda yukarıda izah edilen sebepler dolayısile (bizim için . fevkalâde müsait bir iştir. Doğrudan doğruya fertlere tevec- cüh etmek en iyi ve doğru bir ha. reket olur. Çünkü Mısırlılar bütün şarklılar gibi alâyişi ve pohpohu sevdiklerinden mahirane bir tarz. da yapılacak ferdi propagandaya fevkalâde müsait' ve elverişlidir. ler, neak $u ciheti de gözönünde tutmalıyız ki, Mısırlılar Türkler gibi soğukkanlılıkla mu- hakeme yürütemezler, o hükümle. rinde mübalâğa çoktur ve bu. İti. lif Devletlerinin o propagandasile de tenmiye edilen bir keyf'yettir. Bu hükümlerin bizim lehimize »- lan bir tanesi Almanyanın teknik iktidarının mücizevi denilecek ka dar yüksek olduğudur. (Bundan sonra muharrir, muhta. rasının pratik kısım diye andığı bir parçasında, gayeye erismek İ. çin Alman üniversitelerinin nasıl sir çalışma yolu takip etmesi lâ- «m geldiğini uzun uzadıya anlaf- maktadır. Bunlar meyanında bil. aassa şarkiyat ile uğraşan ensti. tülerin teşekkülünü, O münhal «ürsülete yeni tayinler yapılma. mı, yeni kürsüler ihdasını, Me sırlı talebeye Almanyadaki ika- metlerini kolay ve câzip bir hale getirecek tedbirlerin alınmasını vesaire zikretmektedir. o Bundan maada Misir hakkındaki haberle. rin Alman matbuatında daha ge niş bir yer bulmiasını talep eden muharrir, buna sebep olarak hem Mısırlıların gururunun okşanaca- Zım, hem de Alman halkının şarkla daha fazla meşgul olacağı- nı göstermekte ve bunda ısrar et. mektedir. o Propaganda işlerinde ve buma müteallik yazıların yerli- lere asma İtina gösteril- mesinin İcap ettiğini söyliyen muharrir, sözlerine şu suretle de. vam etmektedir:) , Bu gibi kimselerin ehliyeti kon. rol edilmelidir. Burada le- rin umumiyetle irtikâp ettikleri bir hatadan ders almak kabildir. Mı. sırda, Şarkılarla Avrupalılar ora. sında mevcut olan ihtilâf ve tezat. bilbassa İngilizlerin, kendi nüfuz mıntakalarında bulunan Mısırlıla. ra, yerlilerin ikinci derecede bir insan olduklarını daima ihsas ediş- lerinden ve bunun yerliler üzerin. de bıraktığı tesirden dolayı art. maktadır. Butarzda hareketin bir sksülâmel uyandırması » tabildir. Nitekim bu yüzden halk İngilizle. ri sevmemekte ve Fransaya müte- mayil görünmektedir. Fransız dil. nin şayanı hayret bir şekilde in. tişar etmiş olması, sirf bu sebep. tendir. Vâkıâ Kahirenin beynelmi- lel sosyete. hayatında. dediğimiz hakikat gizlenmeğe çalışılmakta. dır. Fakat biraz yakından bakılm. ca, İngiliz ekspansion politikası. Bin nâhoş tesiri derhal görünmek. tedir. Biz Almanların bu hataya düşmememiz lâzımdır. Fakat ma. atteessüf şimdiye kadar hariçte yaşıyan Almanlar şarka seyahat maksadile gelen vatandaşlarının saygısızlıklarından ve intibak ka. biliyetsizliklerinden daima müşte. kidirler. K yy rol oynıyacak ve kültür propagandası yapa. cak olan zevatın alelâde > ajanlar. TAN — dan tefrik edilmesi lâzımdır. Al man kültürünün neşrile mükellef olan tüccarları ilim erbabını, tek- nisiyenleri, devletin nam ve besa. bina tamamen ilmi mahiyette etüd ve tetkik vazifeleri ile mükellef kılmak daha doğru olur. Bu suret. le şüphe uyandırmamak İmkân temin edilir. Bu iki işin birbirleri. nin yardımına ihtiyaç hissetmeden yapılabileceğini iddia etmek İste. miyoruz, ancak bir tanesinin gay. ri kâfi geleceğine kaniiz. Ve bu itibarla İngiliz zabiti ve âlimi Lawrence'si göstermek isteriz. Bu gibi işler için seçilecek kimselerin haiz olmaları lâzım gelen yüksek kabiliyet ve istidatların büyük bir rol oynadığı muhakkaktır. (Bunu takip eden izahatında mu- harrir, tıpkı Bağdatta, İstanbul. da, Atinada, Romada, Kahirede olduğu gibi, Tahranda da “AL man müfuzunu arttırmak için, bir arkeoloji enstitüsü kurulma. sını talep etmektedir. Bu plân bilâhare tatbik edilmiş ve Tah- randa bir arkeoloji enstitüsü ku, rulmuştur. Muharrir sözüne şu suretle devam etmektedir:) Bu nevi enstitülerin ayni za. manda siyasi bir vazifeleri vardır. Buralarda, yukarıda zikrettiğimiz gibi, devlet tarafından yardım gö- ren mutavassıtların miktarını art- tırmak ve onlar vasıtasile hem 1. rakta ve civar memleketlerde vu. kua gelen hâdiseleri yakından ta. kip etmek, hem de Alman efkân umumiyesini matbuat vasıtasile bu yolda aydınlatmak kabildir. (1) Mısırda Almanyaya daha 1984 şe- nesivde muhabbet beslendiği bir zamer- da Hitlerin biyografisi Mahmut Esadati tarafından neşredilmiş ve Hitler burada mazlum milletlerin bir kurtarıcısı ola- Tak tasvir edilmişti. Bundan maada hi- sırm en büyük gazetelerini 'elde etmek çareleri araştırılmış ve Kahirede meş- ur .Yevudi dâvam tahrik edilerek Gi- kârı umumiyeye tesir edilmek İstermiş- Wi. Fakat bununln elde edilmek İstenen netice Mısırdan ziyade Almanya içindi. Kahire Yahudilerinin Almanlığı tahkir ettikleri hakkındaki iddislar Msırdan ziyade Almanyada heyecan uyandırmak maksadını istibdat ediyordu. Propagan- da, nezaretinin neşrettiği “Der Kalroer Judenproress” (Kahire Yahudi dâvası) adl broşür, sonraki Yahudi mezalimiri haklı göntermek İçin zemin hazirlayıcı bir mahiyeti haizdi, ERKEKLİĞİN Yakın vakte gelinceye kadar o- na sadece prostatın büyümesi der- lerdi. Şimdi bunun erkeklerde ka- dınlıktan kalan küçük bir parça. nin, erkeklik hormonlarının zayıf. lamasından yüz bularak, büyüme- sinden' ileri geldiği o anlaşıldığın. dan, kadınlığın en büyük acısı ©. ln sonbâhar mevsiminin erkek. lerde karşılığı olarak tavsif etme. yi daha zarif buluyorlar, Erkeklerde bu sonbahar mevsi. minin elli yaşından önce eriştiği pek nâdirdir. Fakat altmışından sonra yüz erkekten ellisinin bu ha, le tutulduğunu istatistikler göste. rir. Vâkıâ bu yüzde ellisinin yarı- sı da prostatın büyümesinden bir rahatsızlık hissetmezse de, bımdan önceki yazıda gösterdiğim gibi, o- nun marifetleri olabileceğinden, altmışından. sonra yaşamıya niyeti olan her erkeğin bu prostat hasta. liğını hatırında tutması İyi olur. Onun alâmetlerini üç devire a- yırmak âdettir... İlk devrede insan geceleri sık sık kalkmıya başlar. İdrar ederken de eski zamanlarda. kinden biraz daha uzun sürdüğü. ne; hem de suyun pek uzağa gide. mediğine dikkat eder. Gündüzleri insan işile meşgul olduğundan. bu birinei devrin başladığını pek te farkedemez. Yalnız, fazlaca ye: mek, oturduğu yerde çokça kal. mak, vileudü üşütmek, hele de. vamlı inkıbaz bu devri pek belli ederler, ve Bu hal yıllarca sürer... Sonra sık sık gelen ihtiyaç gecelerden başka gündüzleri de kendini gös. terir. Hem de mesane büsbütün boşalamaz. Mesanede daima bir miktar idrar kalır. Bu miktarın da 200 gramdan fazla olduğu şüp- hesizdir. Çünkü Insan mesanesin. Sırası Seldikçe: a ——— Roma Madalyasının Öteki Yüzü Yazan: AKA GÜNDÜZ Ül süren bir sessizlikten ve unutulmuşluktan sonra Roma, yeni baştan kulisten baş uzatıp ses verdi. Tabii olarak da dünya matbu. at ve politikasına tekrar mevzu ol. du. Kont Ciano'nun söylediğine ve Bay Gaydanın yazdığına göre “silâh. lı harp dışı” kalmak kararı mühleti. ni ya bitirmiştir, ya bitirmek üzere. dir, Façizmanın ateş hattında yer alması zamanı el ile tutulacak kadar yaklaşmaktadır. Mthuat ve politika dünyası da bu nun üzerine dile geldi. Neler yazıl. miyor, söylenmiyor ki: Roma harbe girecek. Hayır henüz girmiyecek. Roma Berline iyice yas. landı. Umulmaz, sadece o tarafa mey. letmesi oziyadeleşti, Müttefiklerce kaybolmuş sayılır. Sayılmamalı, Bay Mussolini'nin tecrübe edilmiş akli selimi henüz her vaziyet ve ihtimale hâkim görülüyor. Ansızın harbe gi. recek. İhtimal vermemeli, bilâkis bir uzun istek ve dü stesi ortaya çı. karacak. Reddedildiği takdirde gire. cek. Parise dönmesi mümkündür. Za. yıflayan tarafa mı geçecek, kuvvetli tarafa mı? Vesaire, vesaire... Bu mü. talâaları hulâsa etmek mtimkün de. gil. Yalnız başlıklarını dizmek, bir. çok sütunluk yer kaplar, Fakat bütün bunlar, yalnız bir yüzüdür. Halbuki Roma madalyasının bir de öteki yüzü vardır ki henüz masaya konmamış olduğunu sanıyoruz. Madalyanın öteki yüzü şudur: Ro. ma istese de, istemese de harbe gi. recel Bunun zamanını, bilhassa zeminini tayin etmek kendi elinde değildir. Denilmesi hata olmaz ki Roma; bu. gün Holan: ve bazılarından da. ha müşkül, daha “tehlikeli nâzik” bir mevkidedir. Öyle bir müsellese benziyor ki her xaviyesinde ağır bir müşkül ve ağır hir imesele taşımaktadır. Bu üçüzlü madalyanın ağırlığın altında muvazenesini ve mantıkını ne vakte kadir tutabile.|. cektir? 1 — Berlin, zedelendiği veya ze. delenmeksizin stratejik bakımdan uygun göreceği bir gün “Hadi baka. hım, mihverl'liğini göster bakcyım!” demiyecek mi? Böyle . beklenmesi günden güne artan » bir teklife karşı itizarve mü. talâa beyan ederse herhangi siyasi ve bilhassa askeri bir tazyik karşı. sında kalmıyacak mı? OKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ SONBAHARI de 200 gram ve daha az idrar bu. lunduğunu hissetmez. Mesanede gerginlik hissedince, © kadardan ziyade var demektir. Bazılarında 200 gramdan pek çok ziyadesi ka. hır. O zaman dil kurur, iştah azal- dıktan başka, ağızın acımasından dolayı yemek güçleşir... Üçüncü devirde mesanenin ger. ginliği pek ziyade artar, İnsan sık sık İhtiyaç hissetmekle o beraber, her defasında ne kadar zorlarsa, mesancde bir litre, daha ziyade idrar kalır. Mesanenin gerginliği yalnız ha. şına kalıp ta araya mikroplar ka. rışmazsa, mesane dalma dolu bir su kabı gibi kalır, Kabın içinde henüz dolmamış olan kısma'da böbreklerden su geldikçe, onu bo- şaltmak ihtiyacı hissedilir, onun için saatte bir, nihayet iki saatte bir... Fakat htiyaç daha sıklaşır, hem de zorlu olursa o zaman mikrop- la karışmış; mesanede iltihap ha. sıl olmuş demektir. O halde böb. reklerde de büyük bozukluk olur: Sık sık idrardan başka kanda azot miktarı artar Böbrekler bozulun- ca da, bütün vücut bozulur: Daima susuzluk, yemekten nefret, karın şişer, inkıbaz yahut büsbütün ak- sine, haş ağrısı, bacaklara giren kramplar. İnsan erir... , Bn derecesini, hattâ daha önce. “sini beklemek tabii büyük hata o. lur, Birinei devirde, nihayet ikin- ci devirde, sık sık ihtiyaç gündüz. leri de kendini gösterince, müte hassısına tedavi ettirmek lâzımdır. Fakat o vakte kadar, prostat büyü. mesinin iptidasında bile ihtilâtla rı, sakatlıkları olabileceğini / bil mek iyi olur. Peki derse karşı müttefiklerle w. mulmaz derecede şiddetli ve dehşet. li bir çarpışma olacak. Hayir derse kendi müttefiki ile ayni şiddette bi? karanbol, Berlinin tutageldiği yol “Ben. Başkası değil!” yolu olduğuna göre muvafık göreceği saatte böyle bir şey yapması beklenmelidir. İşte birinci zaviyenin taşıdığı ağır müşkül ve mesele. 2 — Kim iddia edebilir ki mütte, * fikler bir gün Romaya “O kadar müphemleştin ki vaziyetini en kısa bir zamanda açıkça tayin ve ilân et. mezsen seni filli düşman saymakta zsruret hissedeceğiz” demiyecekler? O zaman ya “Sizdenim” diyerek Berlinle tutuşacak, ya “Ondanım” diyerek müttefiklerle. | Müttefikler böyle bir talepte bu. lunmıyacak olsalar bile, bunu er geç | Berlin söyliyecek, çünkü er geç böy. le hir müttefiki yanında görmek ih. tiyacını duyacak. 'e Romanın bir zoraki harbe sü.” rüklenişini Berlin'in meydana getire. ceği iddia olunabilir, Bu da ikinci zaviyenin sırtladığı ağır müşkül ve mesele. 3 — Façirmanın kaynağı olan Ro. ma İle İtalya ayrı ayrı varlıklardır. Roma, façizmanm âkıbeti ve bir takım ihtimaller bakımından müna. sip göreceği bir zamanda bir harp büdiresine atılmak isteyebilir, Fas kat buna İlalya sürüklenir mi, süz rüklenmez mi? O İtalya ki akli se limi, dünyayı görüşteki isabeti, kuyu veti ve fikrindeki metaneti ile Sa Majeste Kral, Vel'aht ve büyük ordu tarafından temsil edilmektedir. Bur hakiki mümessiler ki çalışkan v6 sulhperver İtalyan milletini refah ve sükün içinde yaşatmak azminde ol. dukları görülüyor. O millet ki hane. danlarının ve ordularının fiki?lerini sadakatle benimsedikleri anlaşılıyor. Papalık da ayrı bir mesele. Bütün gayretlere rağmen Romanm sınırları dışına sızmakta devam eden birçek ve çok defn açık mümanaatlerini ber. taraf etmekiçin Romanın da resen bir harp inisyatifi alması ihtimali niçin bulunmasın? Üçünscü zaviyenin ağır müşkül ve meselesi de budur. Görülüyor ki Roma madalyasımın. öteki yüzü birçok hâdiselere gebedir. Ve ne olsa, ne yapılsa, ne edilse bir gün Roma bu omlete kendi yumur. tasını da kırıp katacaktır. Ama Kont Ciano sözünü yalar, Bay Gayda yazısını çizer de sonuna silâhlı harp dışı kalmağa kati karar verirse ne olacak? Mukadder olan bu sualin cevabi hiç de zer değildir: Böyle müthiş bir harbin sonunda mağlâp zaten bitkin, dir, fakat galip müttefikler de az çok yorgun düşeceklerdir. Bu vaziyette bir sulh masasının başına burnu kas namamış kuvvetli bir Romayı kimse oturtmaz. 2 Bu realiteye ikincisini de ekliyes lim: Roma harbe girecektir. KARİ MEKTUPLARI İstihkakını Hâlâ Alamıyan Bir Muallim Vekili köyünden “Yı Saray kazası Sinanlı Uygur yazıyor “007-838 ders senesinde Biganın köyünde öğretmen vekili olarak çalıştım! Nisan ücretim, ders yılı sonunda düyunüü kaldı. “Eyldlde alırım” dediler, gelince Çarukkule Maarif Müdürlüğüne âs8 tida ile müracaat ettim. Manrif 20/30-9-959 tarih 3252 numarslı tezkere fg eretimin 939 bütçesine borç teklif edile diğini, fakat gelir azlığından dolayı Meclisçe kabul olunmadığını, 940 bütçeli ne börç teklif edileceğini bildirdi, 18 evvel alacağımın 940 bütçesine ki konulmadığını Maarif Müdürlüğünden iss tida ile sordum. İstihkakım olan paramı Sehir Meclisi tarafından 940 bütçesine dl konulmadığını öğrendim. Çoluk çocuk sahibiyim. Bu parayı aeabül kaç senede alabileceğim, yoksa çocuklağ mma miras mu Kalacak?e . Kayıp Aranıvor

Bu sayıdan diğer sayfalar: