27 Mart 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

27 Mart 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i Yazan: ULUNAY Moiz açıktan açığa istikrazm şartlarından bahsetmemişti. Fa - kat elli bin İranklık senetle şeh - zade bir taahhüt altına girmiş 0- iuyordu Birkaç gün sonra terzi Puva- Tiyenin hesabı temizlenmiş ve şehzadenin genç karısı için yeni- den elbiseler ısmarlamak imkân: temin edilmişti. Mihrimah'la Abdürrezzak Osmanlı o sülâlelerine mensup genç sultanlarda yaşlı kocalara varmak hususunda irsi bir teslimiyet vardır, O za- manlar, sıhriyeti lüzum görülen ihtiyar vezirlerin kelleleri uçu- rulmadan kendilerine hemen bir sultan nikâhlayıp damst yapmak âdet muktezasıydı. Şehzade İbra- him Refik Efendi bu siyasi ted- biri şimdi mali bir tedbir olmak üzere kullanıyordu. Yalnız genç sultan, sinemalar- da tiyatrolarda erkek olarak ta- hayyül ettiği ince belli sülün boylu delikanlıların yerine, kafa- sında kocaman kavuklu, karagöz sakallı, gaza burunlu, acaip bir zevç görünce o ailevi teslimiyeti öncak nazari bir prensip gibi eli- pe aldı. Anası Suriyede olduğu için ancak Cemaliferle dertleşti- ği zaman: — Babam beni âdeta bu kavuk- Ju araba sattı. Diyor ve kocasının zenginli- ğlne karşı içinde kin fırtınaları kopuyordu. Hacı Abdürrezzak, evvelâ genç sultana Garş'da bir villâ satın al- dı; ondan sonru efendi hazretle- rinin istediği hudar kamcı ve da- vul alabilmesi için bütçesine beş on bin frank daha ilâve etti, Ha- cı Abdürrezzak genç sultanla beş sene geçindiler. Beş sene sonra müthiş bir buhran Faslı elmas tüccarının işlerini altüst etti. İb- zahim Refik efendi tekrar hesap puslaları karşısında Yahudi Mo- iden medet ummaya mecbur ka- yordu, Garş'taki villâ satıldı. Hacı Ab- dürrezzak ticaretinin icap ettirdi- Ri kültetli kisveden vazgeçmeye mecbur olmuş ve şimdi herkes #isl giyindiği için daha ziyade çirkinleşmişti. İtalya meydanı ci- varında ufak bir apartmana ta- şındı, Mihri Mah ta üvey anasi ile gezmeye başlamıştı. Bazan bü- tün gün süren bu gaybubetler göceleri de vuku bulmaya başla- dı. Hacı, genç kadına gece nerede kaldığını sorsa: — Babamda idim' Cevabım a- Lyordu. Bir müddet te böyle devam et- ti. Nihayet bir gün sultan Vag- ram bulvarının orkestralı kahve- lerinden birinde genç, kıvırcık saçlı bir delikanlı ile tanıştı. Bu tanışma ilerledi. Yavaş yavaş bir münasebet, bir macera şekline dö- küldü, Hacı bu ele geçmez fırsattan istifade etti. Bir gün sandığından Handurasını, sari papuclatını çi- kardı. Trene atlayınca soluğu Marsilyada aldı. Mihri Mahın âşığı Parisin ka- dın tellâllarından biri idi. Genç kadın sinemalarda göre göre ha- Yalinde canlandırdığı delikanlıla- ra benzediği için delice sevdiği bu adamı beslemek için simdi hergün süslenip büyük kahvelere devam ediyor... m Büyük Dâhi Elmasyan Efendi nane bir denizde gemi batar mı? İşte enkazdan efendi buna müsbet bir misal teşkil eder. Çünkü memle- ketinden hiç bir mecburiyeti ol- miyarak Parise gelmiş ve orada yerleşmiştir. Elmasyan efendi enkazın deli- ler fasilesine mensuptur, Cinneti- nin şekli dâhiliktir. Pasi tarafın- da mobilyalı bir apartımanda otü- yur, işi gücü kitap yazmaktır. Yazdığı eserleri yine kendisi ta- bettirdiği için âlimlik Elmasyana dalma pahalıya mal olmuştur. Ne zaman ilmi bir bahse girecek olsa muhatabını, ilzam edemiyeceğini anlayınca, karihasından akla gel mez yalanlar uydurur, Hemen o dukikada attığı kıtırların karşi- #ında muarızının lâl olup kaldı- ğını görünce: — Evet! Der. Görüyorum ki siz b bahislere âşina delsiniz. Ol- mamanız da bir kusur teşkil et- mez. Zira ilim kolay değildir. Ben Pariste bulunduğum mi neler gördüm. Siz değil, Tini pek yüksek âlimler oldukla- Tırı farzeden profesörler bile kar- #imdâ havretlere gark oldular ve niuayet gelip ellerimi öptüler, Bakınız anlatayım: Bir gün bir ietimada idik. Onlara Daktirlas Kimos'ün ne olduğunu sordum Cevap veremediler, Arkadan Si- magoz Rostokok nerededir? de- Tefrika No, dim. Sustular, Zavallılar insanda- ki hayat membalarının bu iki mü him guddeden çıktığını bilmiyor- lardı. Kirnos'la Rostokok ince da- marlar vasıtasiyle daima birbirle- rivle muhabere ederler, Arada bu muhabereyi temin eden Prestita- nos namında ince bir damar v; dır ki, bütüp vazifesi bundan iba. rettir, Öteki ince damarlara mey- dan vermez Meselâ, Rostokok'tan telgrafı aldı mı? Doğru Kirnos'a koşturur, Bunun sebebi nedir? Yavaş yavaş istidadına göre Pres- tilanos beş sene sonra ikisinden birine iltihak edecek, ancak o za- man diğer damarlardan biri tel- grafo vazifesini alacaktır, Bu tel- grafcı damarların adedi tam yüz vetmiştir. | Hepsinin isimleri ayrı ayrı ma- lümum olmakla beraber en başta. kiler şunlardır: Tantos, Raftos Diktos, Kurun- tos. Buruntos ilâh. Simdi anladınız mı?. * * 23 inleyen itiraz etmezse, El- masyan kendini mübahe- sede gnlebe çalmış farzeder. Fs- kat, allah esirgesin, vfak bir iti- razda bulunursa. Elmasvan he- men bir sürü isim daha savarak muhatabini “Pes!” dedirtmek & cin sözü bir baska vidive nakle- der: — Size bunu anlatmak icin ev- velâ Simakos nedir? Onu söy! meliyim: Simsk. (simi ve fak) tan mürekkeptir, bevaz gümüs demektir. Yani nlâtin. Simsk na- mivle Himalâvanın en yüksek noktası olan Kokortono« tenele- rinde bir ot biter, Bu ot 500 sene- de bir defa vıkar, Bunu valnız o havalinin rahinleri bilirler; bil- hassa Tanmi - Dala napasları za- manı tayin ederler. Otun bitmesi solması, kuruması yarım saattir. Düşünün 500 senede bir cıkıvor. varım saatte mahvoluyor... Sözün burasında muhatabin hayretle gözleri asılmaya basla- mıştır. Elmasvan devam eder: —.., Fakot bu nebetta öyle bir havat kuvveti var ki. onun fop- raktan çıkması yaklaşınca Tan- si - Dala rahipleri -ki en gencleri 180 yaşındadır- kendilerinde bir. fenbire bir gençlik o hissetmeve haslarlar. Hemen soyunup birbir- lerivle görese tutusurlar... Bu yalanları dinleven. en gen- ei 180 vasında olan rahinlerin en #htivarlarının yaşımı sorsa alacağı cevap sudur; — Kokortonos tepesindeki ma- nastırın baş ral tam bin yedi vür seksen üc vasındadır. Adetleri ve isimleri bir daha sormamalı, Cünkü, unutur. Yal- nız muhatabı haklı olarak rahip- lerin ölümünü anlamak ister: — Peki. Bu adamlar ne vakit ölürler? — Ne vakit canları isterse o vakit ölürler. Yani hayattan ne vakit bıkarlarsa... Elmasyan bu martavallarla karşısındakini bir kere havret der yasına daldırdı mı? Matlup hasıl olmuş demektir. Böyle olmayıp ta itirazında de- vam ederse 0 zaman mutlaka bir kavga cıkarır ve muteriz evinde İse kovar, değilse kendisi fırlar, (Arkası Var) Yünlü Kumaş Fiyatları da Ucuzlıyacak Çorapçılar Ankaraya Heyet Gönderiyor İktisat Vekâleti, yünlü kumaş fabrikatörlerini Ankaraya davet etmiştir, Ankarada yapılacak bir toplantı esnasında yünlü kumaş- ların kâr hadleri tavin edilecek- tir. Corap fabrikatörleri de, corap nlzamnamesi hakkındaki tetkik- lerini bitirmislerdir. Bu hususta İktisat Vekâletine malümat ver- mek çin, bir iki güne kadar An- karaya gideceklerdir. Fivatları mürakabe bürosu ç0- rap fiyatları hakkındaki tetkikle rine devam etmektedir. Fabriks- dan 60 kurusa satılan çorabın bazı mağazalarda 120 - 150 ku- ruşa kadar satıldığı sabit olmuş- tur. Mürakabe bürosu, çorap fab- rikalarından, corap maliyeti hak: kında malümat istemistir Deri maliyet fiyatları Fiyatları mürakabe bürosu de- ri ithalât birliğinden ve deri tâ- cirlerinden yerli ve yabancı deri- lerin maliyet fiyatlarını sormus- tur. Bundan baska manifaturacı- lar birliğinden de,“son zamanlar- da gelen malların maliyet ve sa- tış fiyatları hakkında malümat istemistir. Piyasada yerli derile- rin mikdarı artmaktadır. Harpten evvel, ham deri dışardan geldi- &i için, verli derilere pek rağbet ilmezdi, Fakat son zamanlarda Kayseri, Karacabey ve Balıkesir tarafından gelen derilerin evsaf itibariyle yabancı deriler derece- sinde İyi olduğu tahakkuk etmiş- tir Dünkü ihracat Dün Romanyaya 100 bin lira- lık pacavra ihraç edilmiştir. Bun- dan başka Macaristana deri, Mi- sıra, Almanyaya tütün, Anason, Romanvava ver fıstığı satılmış- tir. Yekün itibariyle dünkü /i cat 500 bin lirayı bulmaktaydı Elmadağı Cinayeti Davası Dün Bitti Geçen Ağustosun 22 sinde Yenişehirde Elmadağında oturan Tahir Göl. nikâhsz olarak vasa- dim Pembeyi tabanca ile vura öldürmüstü. Tahirin duruşması Aüm nihayet bulmustur. Tahir müdafansında tabancavı sokakta pacavra tonlarken bul duğunu ve evde muavene eder- ken birdenbire ates alıp Pemhe- ve isabet etti”'ni iddia etmistir Wukat sahitlerin anlattıklarına gö »e vaka sünfi Pembe ile araların- da kavga cıkmıs, Pembe, amca sı Hüseyine kacmıstır. Tahir Hü- sevinin evine gitmis, Pembeyi e- we setirmek icin uörasmıs ise de Kadını iknaa muvaffak olamamıs tır. Bilâhare Hüseyin yanına Mü. rire İsminde bir kadını glarak Pembevi evine götürmüş ve onlar ayrıldıktan bir müddet sonra va- ka olmustur. Mahkeme, Tabiri tassvvuran ve kasden Pembevi öldürmekten 18 sene ağır hapse mahküm et- miş ve fakat elnayeti işlediği s1- rada 18 yasını bitirmemiş oldu umu nazarı dikkate alarak ceza- sını 6 seneye indirmiştir. TAN bir amele, yine ayni fabrikada ça- lişan Azime isminde bir kızı va- ralamıştır, Hasan Sadık ismindeki bu genc | fabrika işçilerinden Azimeye gö- | nül vermis ve bu sevgisi gün deç- İ tikçe artmıştır. Nihayet Sadık işi Azimeye anlatmak istemiş ve bu maksatla fabrikadan çıktıktan İ sonra günlerce gene kızı takip et- miş ve ona sevgisinden bahse ça- ısmıstır. Fakat Azime, Sadığın bu his- sini müsajt bir surette karşıla mamış ve ona bundan vazgecme sini tavsiye etmistir. Genc ame- !a bu vaziyet karşısında onu u- nutmaya calışmışsa da gönlüne meram anlatamamış ve tekrar A- zimeyi bularak ona aşkını tekrar- lamış ve kendisiyle bir yuva kur. miak fikrinde olduğunu söylemiş- tir. Azime Sadığın bu teklifini de müsait karsılamamış ve hattâ dün fabrikada müsait bir fırsat bulan ve nişanlanmak icin ısrar *den Sadığın bu son teklifini kat” bir lisanla reddetmistir. Sevgilisinin bu hallerinden ken disinden başka birini sevdiğin; zahip olan ve gözlerin! kan bürü- ven Sadık bıcağını cekerek Azi- meve hücüm etmiş ve genç kız güler yerlerinden varalamıs- ar, BELEDİYEDE Ekmekler Daha Pişkin Olacak Ekmek ve francalâ icin kulla- nilacak unlar Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından tek tip olarak tesbit edilip verilmeye başlar- dıktan sonra ekmekler daha iyi cikmakta ve onlar dn tağsis edil- memektedir. Ekmeklerin imalin- de sörülen hazı dikkatsizlikler de sıhhat müdürlüğü tarafından kon trol edilerek azaltılmaktadır. An *ak ekmeklerin daha piskin olma ni temin icin sıhhat müdürlüğü #kmeklerin bevri sekilde imali- nin daha muvafık ve ekmeklerin bu sekilde daha piskin olacağını helediyeve irmistir. Belediy» 'ktisat müdürlüğü de veni tip heyzi ekmeğin mevcut narh üze- rinden satılıp — satılamıvacağını tetkik etmive ve bir teeriibe yap- vıya Karar vermistir. Yanılan ilk hesaplara süre, ekmek bevzi ola. vak nisirilecek olursa bir kilo ek- mek temin etmek icin 1200 eram hamur avırmak icap edecektir Bunun da ekmeğin hem malivet hem de imaliye ücretini arttır #nin yannadilmekterir. TRAMVAY SEFERLERİ — Mecburi tramvay duraklarında tramvayların İlk ve son sefer- lerinin saat kacta (o yapılacağını Gösteren tabelâler asılması İçin tetkikler yapılmaktadır. ÇOCUK BAHCELERİ — Be- lediye, mevcut cocuk bahceleri nin moksanlarının oikmeline ve oturulacak sıraların çoğaltılması- Cibalide, Bir. Amele Sevdigi Kızı Yurdu Sevdiği Kızın Başka Birini Sevmesi İhtimali Me'yüs Âşıkı Çılğına Çevirmiş Dün Cibali fabrikasında genç| Azime, derhal Haseki hastaha- nesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır. Yakalanan Sadık bü- vük bir teessür içinde sevdiği ki- sn başka birini sevmek ihtima- İlinin verdiği çılgın bir kararla © nu vurduğunu itiraf etmistir Hırsız mağaza bekçisi dün tevkif edildi Karaköyde Karaköy Palas kar- sısında, radyo ve elektrik malze mesi satan Jozef Zigotonun dük kânında bir hırsızlık olmuş ve kasada bulunan 614 lira çalınmış- tı, Zabıtaca yapılan tahkikat si- rasında dükkân sahibinin sabah- leyin geldiği zaman içerde elleri ayakları bağlı olarak bulduğu ge ce bekçisinin bu hırsızlığı vantı- & ve paraları bir arsaya gömdük. ten sonra ellerini ve ayaklarını tekrar. bağladığı anlasılmıstı. Adliyeye teslim edilen bekçi Hüseyin, ikinci sorgu hâkimliğine verilmis ve tevkif edilmistir Tramvay altında öldü Üsküdarda İcadiye mahal 'esinde oturan Mesih Serkisyan adında bir adam Pıstık ağacında &nddenin bir (tarafından diğer tarafına geçerken Nerses Özenin kullanmakta olduğu tramvayın sonda kalarak ölmüstür. MÜTEFERRİK: Bugün Vilâyette Bir Toplantı Yapılıyor Vilâyetteki alâkalı komisyor sirodiye kadar hava ve zehirli gazlara kurslarına gitmemiş ve vesika al- mamış olan bir kisım halkın da süratle bu kurslara sevkini kay- makam ve nahiye müdürlerine bildirmistir. Kendilerine teblizat yapıldığı halde kurslara gitmeyen ve vesi- ka almavanlardan 5 Tiradan 29571 raya kadar para cezası alınacak- tir. Psif korunma ve paraşütçüleri imh ekipleri tecrübelerine Ni- san ayında da devam edilecek. tir. Önümüzdeki Pazar günü Üs- küdarda deneme yapılması düşü- nülmektedir. ONDÜLÂSYON MAKİNELE Rİ — Berberlerin ondülâsyon #- cin kullandıkları makinelerden hir kısmının tesisatının bozuk öl- duğu ve bu vüzden her an teh- like cıkabileceği anlasılmıstır. Bunn icin belediye makine şu- hesi müdürlüğü bu hafta icinde hütün ondülâsvon makinelerinin. kontrolüne ve bu makineleri kul lananların ehliyetini tesbite ka- “»r vermistir. Tesisatı bozuk olan makineler ühirlenecektir. RR a na karar vermiştir. Bunlar 23 Ni- san çocuk bayramına kadar yapıl. mış olacaktır. Amca Hüseyin Paşa Yalısı A, — Satın Alınıyor | Devletin Millete Belediye, Yalıyı Müzeye Verecek Kanlcadaki “Köprülü Amca Hüseyin Paşa,, yalısının harap ol. duğu ve tarihi kıymeti haiz 0 lan bu binanın imarı lâzım gel- diğini yazmıştık. “Bunu nazarı dikkate alan belediye riyaseti. fen isleri müdürlüğünün bu hu- sustaki mütaleasını sormuştur. Fen işleri müdürlüğü, binanın ta miri mümkün olmadığımı, tamir maksadiyle herhangi bir veri yi- kılacak olursa diğer kısımlarını da cökeceğini ve mermer şadır- vandan baska binanın sağlam ve- ri kalmadığını bildirmiştir. Fen işleri müdürlüğüne göre, binanin tamiri imkânsız olduğu için, an- cak yalının rölövesi yapılıp, fo- toğrafları çekilmek ve bazı nü- muneleri saklanmak suretiyle bu sünkü hali tesbit edildikten son- ra ehil işcilere binayı söktürüp. tıpkı böyle bir bina gibi bir baş-| ni: ka binayı tekrar insa ettirmek icap etmektedir. Fakat belediye mimarlarının noktai nazarı bu- nun aksinedir. Mimarlara göre. bü tarihi yalının yıktırılarak tek- rar insası, tarihi ehemmiyeti ve kıvmeti olan bir bindvı mahvel- mek demektir. Tarihi bir binanın “ilövesi demek o binavı tamamen vıktırıp, tekrar insa ettirmek de. mek değildir. Beledive riyaseti. bü iki nokta! nazarı tetkik etmis ve yalının belediye tarafından İs- timlâk ettirilerek müzeler ida- resine verilmesine ve müze İda- resinin yalıyı icap ettiği sekil ve tarzda İmar etmesine karar ver- mistir. Esasen Maarif. Vekâleti de bu yalının tarihi kıymet ve mimari #hemmiyetini tesbit ettirmiş bu- tunmaktadır. Dilenciyi Öldüren Remzinin Duruşması Bir pazar Sultanahmette eski hapishane arsasında oynıyan ç0- cuklar bir kösede bir katının şırtlağından o kesilerek öldürül- müş olduğunu görmüşlerdi. : 'Tahkikat başlayınca. cinayeti rabıta: - | Verdiği Hesap Yazan: Naci Sadu Hibe bir Amerikalı Tanuz: “.- Amerika harbe gi mi? Göreceksiniz ki, bu suni sizi tatmin edebilecek bir verebilmesine imkân yoktu Herhangi bir Bulgara sor “ — Bulgaristan harbe gi mi?” Göreceksiniz ki, bu sna sizi tatmin edebilecek bir verebilmesine imkân yoktu Herhangi bir Yuzoslava muz: “— Yugoslavya harbe g mi?” Göreceksiniz ki, bu sun sizi tatmin edebilecek bir verebilmesine imkân yoktu Ayni suali, şu ana kadar dışında kalmış bulunan b küçük milletlerden bir çokl mensuplarına tevcih edel iz: Göreceksiniz ki, alae cevap hiç birisinde tatmini lamıyacaktır. Fakat yine ayni suali, tüccar, esnaf, işçi, köylü, | erkek, çocuk, büyük, cahil herhangi bir Türke, yani on milyonluk birliği teşkil ede hangi bir unsura sorunuz, ceksiniz ki size, ismini ve) şını söyliyen uyanık bir insi laylğiyle en tatminkâr « verecektir: Çünkü bugünür kiyesinde tek vatandaş gü mezsiniz ki, Türkiyenin ne 7 ve niçin harbe girebileceği memiş olsun... Evet, ellerimizde bulunan larla neyi müdafaa edece; çok iyi biliyoruz. Ve çok iyi biliyoruz ki, £ şerefini, menfaatini, ketten başka biç bir sebe kavgaya sürükleyemez, Fakat, bu hakikati bilmer hudutsuz bir mazhariyet olı nu lâyikiyle takdir edebilir din; *“— Acaba ne zaman, ve harbe gireceğiz?, sualine ; amli dalı Jolunmaz bir muamma kar da kıvranmaktan duyduklar yı düşünün. Su unda, şehir şehir, kasa? haber veren Yugoslav-| saba, köy köy dolasan mille valı Remzinin vaziyetinden süp-| messilleri, t vatandı he edilmiş ve yakalanarak sorgu- “Bugünkü ye harbi çer va çekilen Remzi de dilenci Esma! da Türkiyenin durumu,, n adındaki ihtiyar kadını kendisi| jatmakla meşguldürler: De #ldürdüğünü iliraf etmişti. millete açıkça hesap verme: Dün İkinci ağır ceza mahkeme. | 79ek olan bu hareketlerin, g sinde dinlenen sahitlerden komi. | rimizi emniyet, sevinç va ser Cemal suclunun tahkikat çı. | turla kabartan şahane bir m rasında kadımı, parası olduğunu | YOK mudur? sanarak kendisini öldürdüğünü, Bir “millete hesap veren,, esasen ötedenberi, Remzinin ihti. İ huriyet devletini, bir de, yar ve düşkün kadınlara musal- melelik vermeyen Osmanli lat olarak paralarını aldığını | ratorluk devletini düsünün: zabıtaca bilindiğini söylemiştir. | mulınuş bir göz gibi perde: Arsada gezerken cesedi gören iki| miş bir saray cocuk ta Remzinin rine bir arkadasiyle kulübesin- gürükü üze-| şeyle, şüpheyle, korkuyla b lar, yüzlerce: “Acaba?,, ort dön çıkıp cesedin yanina gelme-| da kıvrana kıvrana: den koşun karakola gittiğini söy- rüne bırakılmıştır. "Yurd ve Dünya,, ve Ben ilmem içinizde, Ankarada “Yurt ve dünya, isimli bir aylık mer - muanın İntişarından haberdar olanlar var mı? Bu ayın birinci günü üçüncü nüshası İntişar eden bu mecmuayı ben ancak bir dostumun ikazı sayesinde görebil - haberdar olmakta geç evvelâ sonuncu, sonra ikinci nüshasını alabildim, ve ilk müs. hasını da cn sonra okuyabildim. Fakat bu yüzden, bende tıpkı tersin » den okunmuş bir kitap gibi menfi tesir bırakması lâzungeldiği halde, “Yurt ve Dünya,, ya karşı sempati ve alâka düy- dum. Bu sempatiyi ve alâkayı duyduktan sonra da, mecmuanın intişarından haber dar olmakta gecikişime üzüldüm. Fa - kat benim bu üzüntüyü duyuşumun gü- Balu, mecmuayı çıkaranlara ait Çün- kü, eğer ben, - alâkaya değer neşriyatı gözden kaçırmamak için dalma çok dik katli davrandığım hal; A Dün ya, mın intişarından pek geç haberdar olabildimse, kabahat; güzel mecwmuala- rını âdeta gizlice çıkaran mütevazi va « , Bu itibarla, eserlerine geri - kişimi mazur görürler sanırım, Sakın edişlerini geç haber alışımı, be nim dikkatsizliğime vermiye kalkışına- sınlar, haksızlık ederler, “Yurt ve Dünya,, hakkında duydu - ğum takdiri izhar ederken, şahsi dost da hildir - mek ihtiyaciyle söyliyeyim ki, ne mec muayı çıkaranlardan, ne de ona yazı ya- luk hislerine san) Me rm ai Yüz- lerini bile görmediğim o vatandaşlar, beni kendilerine, yeri hayh uygun bulduğum düşünceleri, görüşleri, ve duygulariyle bağladılar, Bugün « ilmi cephesi üzerinde ayrica duracağım - yurt ve dünyanın aktuali - teye dokunan yazılarından bahsetmek İstiyorum. Meselâ, “Yurt ve Dünye,, sayfaların- da okuduğum güzel yazılardan birisi - nin hülüsası şudur: “— Bay Ekrem Reşit, temsil edilen değersiz eserler yüzünden, tiyatromu - zun felâket uçurumuna doğru dev adımı- lariyle yürüdüğünü söylüyor. Halbuki bugün tiyatromuzun hali karşısında fer- yat koparan münakkit, bundan bir hay li zaman evvel, müzisyen biraderi ile imal ettikleri “üç saat, ve emsali lğ- biyatla tiyatromuzu “felâket uçurumu - na doğru, götürecek olan ilk adımları atmışlardı. “Yine Ekrem Reşide göre, hu kötü eserlerin halk tarafından seyredil - mesi iyalromuzun, oObütün dün ya Lyatrolarından ucuz olmasından » mış, Bu ucuzluk yüzünden galeri seyir- cileri koltuklara yerleşmiş. Bunun için, güzideler, münevverler, tiyatroya miyor, evlerinde Mater. Ma “Tiyatroyu halkın da müstefit olabi- leceği derecede ucuzlatmak; gördünüz. MR bnkiber mpepkkide gine « büyü “Hele galeri halkının yalnız güzide ve münevver seyircilere olan kol. tukları istilâ etmeleri ne acı şey,, mist!! “Bu acıyı duymak o kibar münekki- din hakkıdır. Fakat bize de sorulursa, diyeceğiz ki: “Tiyatro, güzidelerin de - Zil, şehrin hakiki sahiplerinin, yani bal- kın malıdır. Münekkidin o “güzide si nıflar,, » evlerinde outrabilirler Ve bundan ne balk, nede tiyatro hiçbir bakımdan, hiçbir şey kaybetmez!,, Gördünüz mü “Yurt ve Dünya, yı? bulunduğu kibarlar, ve güzi. sınıfı gibi davranıp, evinde olura. perende böylece tahtaya, veya... şapa ir. Kibar münekkidimiz, “galeri mille - tinin, yalnız güzide ve münevver seyir cilere lâyık olan koltukları istilâ etme - sinden,, müşteki imiş. atmıya kalkışan stemi kibarlar, oturtul Olabilir. Fakat - “Yurt ve Dünya, nm söylediği gibi - , tiyatronun vazif, si, en muteber koltukların, “Halk, a ayırmaktır; Eğer Ekrem it bu yüzden fazla tasalanıyorsa, ber ve güzide,, zeva- tı da... kendisi koltuklasın! * 4 Atış müsabakası:: szetelerde okuduğumuza px ö nümüzdeki pazar günü, manlardan sonra zayıfları kalemi ve doladı. şüphe yok ki, bu bahiste vâkılane ya; da dikkat, istifade “Tan,, da intişar eden fıkrasının serlev- hası da şuydu: “e Semirtecek madenler!,, Üstat beni mazur görsün amı mızda İnsawları semirtecek madenin ne | Günsiay “— Ah, allah vere de, za Saray salonlarında dönen « li entrikaların, çeşitli pazar rm mahiyetini, neticelerini, Hint Racaları Türk milletinden evvel öğre ler miydi? Şimdi tuttuğumuz yolu ö; mek isteyenlerin katlanacs zahmet, Millet Meclisinin vatandaşa açık bulunan kaj çalmaktan ibarettir, Kaldı ki, devlet, bugün, £ te bu kadarcık zahmeti bile tanın geçirdiği bir buhran kei kendisine düşen rolü müdri Ve günlün birinde, bütün ar rına rağmen, harbe girmeye * bur edilirse, bütün tarihinde ci defa olarak, kendi öz dav. müdafaa icin dövüsecektir. Şehrimizde Verilecel Konferanslar ©. MH, P. lat, vilâyet İdare M Reiisliğinden: Büyük Millet Bi Reir Vekili Sıvas Mebusu Şems İstanbulda aşağıda 3 olduğunu bilmiyen kimse yoktur sanı | sün ve mahallerde ahvali hazsra milli birlik o bekkında verecektir. Vatandaşların ba mi konferanslara hözer bulunmalar konfera: 2 Mart MI Perşembe sant da Eminönü Halkevi | binasındz A üstadım; İnsanları semirtecek ma » | Mart 94 Cuma sat 17.30 da Be denin ne olduğunu bilmiyecek ne var? ve mülhilerem maden... “Hazreti alım, dır Naci Sadullah lunda Frans unda, 3 5 ip Kad 3 Nişan Halkevi art

Bu sayıdan diğer sayfalar: