16 Ekim 1934 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 4

16 Ekim 1934 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e SAYFA: 4 TÜRKDİLİ En Büyük Bayramımız. Büyük bir sevinç ve kıvançla sarmak, dolamak, üpüşüp koklaşarak hu en büyük hayramımızı candan kutlulamalıyız. Bizim, diğer soylardan da- | hea bir iştir. Nereden olur- ha büyük tün veren benimiz Türklüğümüzdür. Bize adı. mızla (Türk oğlu Türk) yur- dumuz da (Türkiye derler ) Bu örneksiz yurdun havası- ni soluyan, e daşlarımızın hepside (Türk) sa olsun yat dil ve yat at kullanon — bir - yurtdaşımızı görürsek- gönül kırarak de- ğil çünkü soyumuzun bağrı yulkadır. saygılarla ve ko- meğini yiyip | rumalarla görüştüğünün yu- suyunu içerek yaşayan yurt- rdu için, soyu için çok bü. yük kötülük olduğunu kına- tür. Biz bir ana ve baba | yarak söylememiz ve kend- çocuklarından daha sevişken kardoşleriz. Yaslı yurt parça- larımızdan büyük bir can isinin evinde çoluğu çocuğu çinde, semtindeki komşula. rında ve köyünde de böyle Bevisi özlemesile ana yurdu- | görüşmeler varsa çoevirmesi muza uçap gelen kardeşleri- | için çalışmasının en yüksek mizin hiçbir yöntemden göyle| bir yurt severlik işi olduğ- böyle kötü soy adl-rile anıl- | unu açık alınla söylemesini mamaları ve onların da anın - de anıvermeliyiz. Daha doğ- maları ve hepimizin yat dil | | zımızdan çıkacak yat sözden ve yat sözlarle görüşmeme- miz başta gelen en büyük yürt saverlik işimizdir. Yur-| dumuzun daha pek çok yu- rtdaş dileği vardır. Yat soy- lar yılda yüzde oudan yir- miye kadar uzayıp gözünü gün doğuya dikip ağzını ha vaya açarak (kabıma sığamıyo rum!)diye kudum kudum ku- durmasından kipriklerimizi bile kıpırdatmayıp onurumu- zu bozmamakla — beraber, bizde önümüzdeki ikinci on. uncu yıldönümümüze kadar canla başla — çalışır ve on milyon daha kabarıp sınırla- | rımızı geçilemiyecek, uçulup yüzülemiyecek — bir kılıkta çetinleştirerek dünyanın ilk işideceği en yüksek sesle aslanca (yasak!) diye hayk- irarak köküne kıran giresi bu salya kusan — ağızlara kurşun akıtarak karşılama- lıyız. İnsanlık — okusu bize yat soyları — kıskandırıcı (Türk yer yüzündeki iosanların ata- sıdır,efendisidir)diye ve daha| ©* - kosup pek çok öğmelerle — bunca kıvançlar verip dururken kö- tü soy adları ve yat diller ve sözler kullanıp ayrı ayrı boy çekmemiz hiç doğru de- gildir. Gebermiş ve gebere- #ice geçmiş - ve geriliğin (yerli, yabancı, muhacir, ya- nyalı, hanyalı, — Bulgaryalı, Romanyalı daha kötülerini anmağa soyumuz. dan utandığımız bu çok çir- kin takma at ve dilleri kafa tasımızdan kaldırıp atarak insanların ilk dertleştiği gü- zel öz dilimizle — konuşup ekmeğimizi kendi alın terim- izle çıkarmak için örneğini gökten, topraktan, sudan, demirden, — ottan, işten, yiyitlikten — oldiğımız — öz | soy adlarımızla biribirlerim- izi ünneyip seslememiz kar- şılıklı soydaşlık duyğulu en büyük yurt borcumuzdur. Bu borç hepimizin, ülkülü gen- çlerimizin, gazetelerimizin ve belli başlı kültür — kaynağı olan Halkevlerimizin can ku- lagile işitip can gözile güde- rek düzeltip başaracağı baş- | vançla sarmak ğümuüzü gösteren soy adlarımızı takınarak ulü ağaçların dalları budaklarile rusu her görüşüşümüzde ağ. büyük bir utangaçlık duyd- uğumuzu yüzümüzün kızari- klığile göstermeli ve buLu en büyük huy bozukluğu bilmeliyiz. Hele Halkı vıeri dinlenme günlerinde kollura ayrılarak semt semt, köy köy, oba oba, dağılıp çoluk çocuk. larile köylü hanım ve efendi- lerimizi köyün alanına ünle- yerek dillerini, soy adlarımı ve öz adlarını denemeli. Öz Türkçe olanları yiyitlikle armağanlıyarak (ününle, di- linle tonsuz yaşal) Ve yat dil kullananları da (geçmişte bizim adımız: dilimizi kötü- lemişlerdir) dillerini döndür. meğe ve doğacak yavruları. na takmak üzere ellerine çe- rçevelenmiş öz at dizileri | verip soy adlarını da bağışlı- yarak ( ikinci gelişimizde bu soy adlarımızla ünliyece- | ğiz) demelidir Vebundan böyle de ana yur- dun her hangi bir bucağı- gelen — kar- deşlerimize de Türklüğünü gösteren güzel soy adlarını takıp — evinin, — tezgüâhının, sapanının, aykıtlarının, yezı masalarının buş geuna a. mak üzera yanında taşıdığı bele kâğıdına yazıp (siz ka- rdeşlerinizin en büyük ar- mağanı olsun!) demekle dil ve soy birliği işimizin ba- şarılmış olacağı inanındayız, çok umarız ki önümüzde: soy adı yasasının — çıktığı gün kirli ve kötü takma adla- mmızdan soyünurak — bizim Türk oğlu ve kardeş oldu- öz Türk görlediği gibi — bizler de soyumuzla — sopumuzlu — bir dil ve bir. yürekle bir başa boğa bağlı külte olarak di- ğer mutlu günlerimizden da- ha büyük bir sevinç ve kı. dolamak öpüşüp koklaşarak bu en büyük bayramımızı canden kutlulamalıyız. Sandıkçıoğlu M. Edip Fransız siyaseti değişiyor mu? î Hanuvrada çıkan Hanno- versser Ansejiğer — gazetesi Marsilya suikastına hasret- tiği bir makalede; suikastın Avrüpa siyosetinde hasıl e- deceği neticelerden bahse- derok Fransa hükümetinin siyasetirni değiştirmeğe mü. g.it bir fırsat verdiğini ve bu fırsattan istifade edilerek | | Bartonün siyaseti bırakılmaz-! sa meşum neticeler verece- ğini kaydetmiş ve: Folklor: Maniler Toplıyan: V. E. Köprüden geçemedim Mantomu biçemedim Yârin çapkın dodiler Yiıne vazgeçemedim Den'z dibi kum çalar Mor sümbüllü bahçeler Aldı gitti yârimi Düşmanlarım oh çalar Mektubum dört köşoli İçi şarkı döşeli © ay on beş gün oldu. Ben bu aşka düşeli Lfacık kuş üzümü Görsem yârin yüzünü Ağlıyarak söylesem Belki tutar sözümü Karanfı| deste gider Kokusu dosta gider Bizi burda görenler Evine hasta gider Karspfil deste desta Bani annsınden işte Annem beni yemez:e Canımı Alluhtan iste Misir ektim anıza Yadirdim domuza Altı ay sovda çektim Bir elâ gözlü kıza Balıkesir ipliği Sökülmüyor diktiği Benim yârimi sorarsan Sultançayır kekliği Erikler çiçek açtı Kaşlar bayıra kaçtı Köyün biricik kızı Efeye sine çekti Karşıdan golir üç atlı Üçü de Mehmet adlı Mehmede varan kızlar Geçinsin tatlı tatlı Ak gülüm uyanda gel Güllere boyanda gel AÂnnon izin vermezse Allaha güvonde gel Ufacık iğnemisin Halimden bilmezmisin Yana yana kül oldum Daha inanmezmısın Elmas yüzük tek parmak Muradım sona varmak İer tatlı uykuda Ben Allaha yalvarmak Dağda gürgen yanarmı Şu kızın darılması Beş yüz İira odiyor Bir gece sarılması Doğda fındık olurmu Ateş yastık olurmu Sen orda ben burda Böyle dostluk olurmu Asma dalı sıyırma Merük edip kayırma Sen benimsin ben senin Kimselere duyurma Mektobum sarı kâğıt Ağlarım sant gaat Ban buradan gidersem Oturun ruhat rahat Beyaz geyme üşürsün Güzellikte meşhursun Senin bir tabiatın var Her kesle görüşürsün mâüne giyaset yerine itidul siyaseti tokip ölerse — Avru- pada milletler arasında ha. kiki sulhun teessüsüne medar| — Fransa hükümeti zali. olacağını ilâve elmiştir. Aman yarabbi; neydi o?. Manzara, gözlerimde canlan- korkunçluğu ile hâkim old- oluyor, içime sanki sert bir şey iniyor... Hele, Apti ağanın — Sen bana - deli — dedin ha!.. Sen beni deliler listes. jine dahil ettin, öyle mir.. Al sana... Al sana!,. Diyerek — üzerime büyük hüyük taşları fırlatması”.. Ya: Sen nee basersin benjm resmimi gazataya ba? . Vura. eaam sana şim ba ... Diye bağıran Ayan ağanın sopasını, bana vurmak için havaya koldırması?.. Tahayyülü bile insana ko. rku veriyor... Morak öttiniz, değil mi? Bakın, anlatayım: İki gün evel, Apti ağanın, kiymetli bir adamımızı öldü rmek istediğini, « TÜRK Dİ- Lİ vnde okuyunca, içime bir korku girdi... - Ah ne ettimde delilerle mülâkata başladım.. Ah bu kafa ah.. Belâ yokkon — biye jeat ettim?... Zaten... Vesvoeso, kafamda, bir ağaç kurdu gibi bir aşağı, bir yukarı; bir sağa, bir sola dürmaks zin mekik dokudu akşama kadar .. Yatoğa — girdim.. amma, korku ile, ile... Bir hayli sıkıntı çektikten sonra uyuyabilmiştim... Fakat, böyle uykuyu, me- vlâ kimseye nasip eylemiyo. Dehşetli korku geçirdim.. Rüyamda, Balıkesirin bü- | töndelilerini bir arada kar- şımda gördüm... Apti ağa başlarına geçmi. şti Blindeki taşları, haykıra rak başıma atiyor ve ben | çığırdıkça, kaçımak teşebbü sünde bulundukça, o köpürü- i Girdim vesvese yordü .. Zaten, çocukların ardınd- an koşu koşa, yol kesiminin | | her çeşidini öğrenmiş olan | Ayan ağa, nereye — kaçmak istesem önüme çıkıyor, sop- asını bütün mohareti ile üz- erime fırlatıyordu.. Çok sakin bildiğimiz deli Fatmanın bile — gözleri kan . çenağına dönmüştü.. Paytak | İngiliz çehresi değişti mi? | İngiltere Antropoloji Csmi | yeti Babık reisi M. — Ke;th, bü sunle aDaily Mailp göze- tesinde şu cevabı veriyor: , Avrapa karikatürcülerinin çizdiği İagiliz tipini kim bil- mez? Uzün ve gayrimunta- zam bir sima, dar dudaklı geniş bir ağız. uzun ve çı- kık dişleri işte karikatürcü. lerin yalnız erkeklerimize değil, kadın ve kızlarımıza verdikleri sima! Fakat bu tipin yalnız ka. rikatürcülerin muhayyel den çıktığını iddia adebilir miyiz. Muhakkaktır ki onla- rın mübalegaları bir haki- kate müstenittir. | Ancak bü çehrenin ötede- nberi İngiliz ırkına has olm- | adığını da söylemek lAâzımdır. ğ İngiliz çehresi değişti mi? Bir beyandh dıkça, muhayyeleme, bütün | ukça tüylerim diken diken | Defi Kâzım ve deli Recep bir arada açık, içim sikintili, zarda içinde yattım.. Londradaki, Surgeons Kole- jinde bir asırdanberi karışır- ilan sayisız mezarlardan çık arılmış iskeletlerden mürek- kep fevkalâde koleksiyon mevcuttur. Bunlar | sert, romen, kalı ve v olup «melez milletiv denilen İngi- Tiz milletinin ne kadar çok ırktan toşekkül ettiğini ispat eylerler. Ha buki bu kafa ta- slarının şimdiki İngiliz tipinin Roma davrinden evelki devirde ma- veut olmadığı sabit olmuşur.! Delilerle mülâkat: 5 'Delilerin Bana Hücum Herkesin yolunu kesip « Abiy, Amca, bana kuruş versenye, sana * paytak ördek gibi, bana do- ğru öyle bir ilerleyişi vardı ki, insanın, bu kıpkızıl açıl mış gözlerin karşısında tit- rememesi mümkün değildi.. Bon kargılarında, tiril tir- il titrerken, onlar, bir araya toplandılar.. Ahmet ağa söze başladı: — Arkadaşlar, — delilerle konuşmak cüretini gösteren karşımızdaki deli, bu deliler arasına bizi de kotmış ve bi. ze çaktırmadan, rosimlerim. | izi çekmiş.. Şimdi, bizi — delidir, diye salı ve cuma günleri gazet- eye basıyor. Daha susacakmıyız, buna? Apti ağa, bir onlara bir bura, sert sert bakarak, şu sözleri söyledi: — Benimle de Onu öldürmeli.. konuştu. Ulan bana dua ederim.» Diyen bit 16 BİRİNCİ Ü um mülâkatlara nile rmek niyetinde 4Ift Fakat, akşam, € min yolumu kel mazlüm: Abiy, amca, kuruş versenye rüg versenye | bana.. Ekmek Teyzam — hasta Sana sabaha ederim. . Demesi, beni dan — caydırdı... İstekle durdum: Yahu, maşallah, dün var.. lışsana... — Çalışıyan, amma, para vi — Kâzım, beş$ş » vereceğim ammâ, la,. Sorduğum vap — verecaksin.. — Peki abiy. — Belediye İ reyini kime — Vallahi bem © miyen.. Tuttular. & ler beni.. Bir ler karaladılar.. ğidi. şuraya &t ayı, BiT Dileneo ben de — attım. napıyun. . — Güzel, ka sorscağım, ağanın yediği dun mu?, şili ö bak, delimiyim ben, ha del- | imiyim ben?.. Ve hepsi birden üzerime çullandılar.. Kimisi, bıçağını çıkarıyor, kimisi taşını hazırlıyordu.. Sahnenin en korkunç ye- | rinde, haykırarak uyandım.. | Sesim kısılmıştı.. Gözlerim ıslaklı , HAlA Kalbim, göğsümden firl ya- cakmış gibi çarp yordu.. sopasını, ağlıyordum.. Uyumak mümkün mü?, Sabaha kadar, — gözlerim bir me imişim — gibi korku Az daha çılğına dönecek- tim.. Neyse, kurtulan kıym etli doktorumuzla kendime de geçmiş olsun, diyeyim.. beraber e e Delilerle yapa uğ- zeugin bir sakgon mar normen kafa tasla- haklı — olarak bir tetkiki neticesinde Romchllar İngiltereye gel- dikleri vakit yerliler munta zam çene kemikli tabif bü- yüklükte dişli insanla dı. Bu- 17 inci asırla bil AL sana, al | sana.. Haydi tutun öldürelim | şu bizi deli yapan deliyi.. — Nasıl şey Bıl şey yemiş? — Canım, !ıni—ı_ Ve Apti ağanıf tığını. Kâzıma aniâ', — Deli, herif di.. Deli — herşey Diyordu,. Karşımdeki kadın bağırmıya — Küözım, — be daha - bekliyelim a körolâsı?.. Delilera hücum *7 zım, boş hırnı"' dan, koşa — koşü Ğ doğru — gitti v8 ğ kayboldu... Küzima, deli pek — razi değiliti. otda, — delilikten — saflık, bönlük *A7 Ne bileyim, çe zup işte.. l (Senz> 19 oncu asır arabi! roye vit kafu tab ikı o — devirde cülerin — gülünçi tipin ne suretle öm ettiğini gös osrin sonları g pi arzeden bir nispetinde 'a Bu değişikliğ! dir? Onu kâh medtl tegaddi tarz ihtiyaçlara mug! pi tırı’lııını atfettiler Ç, da toreddiden bö ef erleri de son İskandinavlar ti hâkim olduğunt | ediler. . nğğlt Benebi karikatür0'Ük zio şekilde göstü 4 dir. x< sek diyelim, kababt'

Bu sayıdan diğer sayfalar: