19 Ekim 1934 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 5

19 Ekim 1934 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 BİRİNCİTEŞRİN O Monolog: BU RAMAZAN DAVULU. (Ciddi bir tavırla sahneye | bir baktı ki!. (ters ters ba- çıkar) Ne garip iştir. bilmem Boş, sessiz ve karanlık ge- celer, Ramazan gelince bir | mahşer gibi kalabalıklaşır; inceli kalınlı, akort edilme- miş seslerle dolar; bütün ka- ranlık yerler pıril piril ya- nar, Bilseniz ne hoş olur.. Ne hoş! Böyle bir Ramazan gocesi babamla çarşıya çıkmıştık. Belediyo meydanına kur- ulan helva, baklava, macun, mahallebi ve daha bir sürü sergiler renkli kâğıt fenerl erle süslenmiş, birer böceği gibi parlıyorlar. Kırmızılı, yeşilli, — sarılı, morlü birçok renkli kâ- ğit — fenorlerle — süslü bir helva — sergisinin başında düran kir — sakallı, — kısa boylu bucür bir adam; — sıt- ma görmemiş çatlak sesile bağırıyor (helvacının sesini taklit eder): — Buyurun beyler!, Bu- yuürün hanımlar!, Minimini efendiler!. Ne âlâ — susamlı helvam var!. Leblebili, cevi- | zli de var!, Elliye bir ok- ka!. Buyurun!. Buyuruuuun'. Helvalara — doğru gözüm kaydı. Aman ne güzol şey- ler.. Ağzımın suyu — aktı, (bir mendil çıkarır, ağzını siler) canım isteyiverdi (yut-| kunur ). Babamın — eteğini yıldız | çektim, babam: —Ne 0? Diye sordu ben de: —Baba! Bak ne güzel helvalar, biraz alhıversene! dedim. Babam beş parmağı- nı gerdirerek (gösterir) ba- na öyle bir tokat gösterdi ki.. Canım — helva gezmek bile istemedi. Bir iki adım yürüdükten sonra (yürür) baklava sergi- sinin önüne geldik. tenekesinin — üstüne bı'iytlkW bir tepsi (elile işaret eder) | konmuş, baklava kesmeleri yaldızlı varaklarla süslenmiş tepsinin ortasına ve dört kö- şesine gene yaldız varakla- rla süslü kırmızı — kırmıizi elmalar dikmişler Elmalar bana sanki: — (Çocuk ismini söyler) Gel beni ye', Diyor gibi.. Ne. fis bu.. İmrendim. Gene ba- bamın eteğini çekerok bak- lava, olmazsa o süslü elmal- ardan bir tane olsun alıverm- rica ettim. Babam hiç söylemedi. Fakat birşey gözlerini öyle bir açtı, öyle | bir açtı kil, (gözlerini açar) | Bana öyle bir — baktı, öyle İA İteramazın şürleri: 3) Ders Saatleri Sabahleyin dokuzda Gireriz biz ilk derse; Kırk dakiku ders yapıp | Çakarız teneffüse-. | | Yirmi dakika yezer, Koşar, güler, oynarız. Sonra düdük çalınca | Gene derse gireriz.. — | Sabahleyin üç dersi WIl Yapınca yemek yeriz. | Akşam üstü iki ders Yapar, eve gideriz... değil, | Bir gaz | Yaramaz kar) olduğum yere yığılı- verdim. Kulağımda küçük bir ma. cuncunun ince sesi çınlıyor- du (taklit eder): — Küçük beylere, küçük hanımlara ne güzel macu- num var!. Şifalıdır macunum!, Yüz paraya on kaşık!, Sa- kızlı, cevizli, limonlu, por- takallı macunum vaaaarrrrl!! Daha ötede yüzü buruş- muüş, kır. saçlı, kır sakallı bir ihtiyar kalın sesi ile kulak - zarımı patlatacak gibi bağırıyordu (hususi bir besto ile taklit eder): - Mahallebim nede kay- mak- Yüz paraya bir tabak, İnanmazsan yede bak - Gül kokulu mahalliiiim!... Aarlık dayanamadım, Ba- bamın elinden sıyrıldığım gibi| kaçtım. Annemin, babamdan gizli verdiği pıralarla helva aldım; yedim. Baklava aldım; yedim. Macun aldım; yedim. Üstüne bir de gül kokulu mahallebi yedim. Oh! No tat- h şöyler?, (Ağzını şapırdatır) Ağzınız. — mi sulandı?. ( mendille ağzını — siler ) Yağma yok !. Size bir kırık — bile vermem, He- psini ben yedim iştel. Oh olsun'. Size — yok yal. Oh olsun!! Oh olsün!! — (Men- dilile ağzını siler) Bütün bunları yedikten sonra ağzımı beyaz — mendi. hle silerken annem: — Turhan', (kendi — is- mini söyler) Turhan'. Kalk oğlum!, Bak sofra kurul- du, yemek yiyeceğiz. Diye uyandırdı. (gözlerini uğuş- | turur, geyinir). Gözlerimi açtığım zaman ne helva ne baklava, ne de ağzımda onların dadı!. — Yal- nız bizi sahura kaldıran Ra- mazan davulunun dandanla- rını işitiyordum. (Birden ak- hna gelmiş gibi tavrını deği- ştirerek İübalileşir). Ha.. Siz Ramazan davulu- nun konuştuğunu biliyor mu-) sunuz?. Siz hiç davul ikonu- şür mu?, Diyeceksiniz değil mi? Konuşur, konuşur, hem öyle bir konuşur ki! Dilinden anlasanız gülmekten kırılır- sınız.. Meselâ: — Davulun sesine kulak verdiğiniz zaman; Sen dudu, ben dudu,| sen benden dudu! Sen deli, ben deli, sen benden deli!. Dediğini duya. rsınız. : İnanmıyorsunuz öyle mi?: Bak Ramazan dıvdngı_n se- si geliyor. Dinleyiniz; ne diyar: (Ramazan davulu ça- lar ve çocu: ret eder) Sen dudu, sen ben den dudu Sen deli, ben deli, sen benden deli!. diyor. Yalnız bu kadar mi ya?, Daha var; dinleyiniz: — Son deve, ben deve, sen benden deve', — Sen dana, ben dana, sen benden dana', —BSen düdük, ben düdük, “gen benden düdük!. (Der, sahneden çekilir.) k elile şahısları işa U Bir yeriniz kesilirse kanı nasıl dindirebilirsinz? Bir yerimiz kesilirse der- hal kan akar. Kanın akması vücut için çok zararlıdır. Onun için bunun önüne der. hal geçmek icap eder. ÜÖyle ise akan kanı nasıl | dindirebilirsiniz? I — Eğer akan kan kır- mizi ise ve — dışarı doğru fışkırıyorsa kırmızı kan da- marı — kesilmiş — demektir, Yani bu kan kalpten gelen temiz kondır.. Bu — kanı durdurmak için yukarı ta- raftan bağlamak lâzımdır. 2 — Akmakta olan kanın rengi siyahsa bu temizlen- mek için kalbe giden pis kandır. O zaman kanın ak- tığı yerin altından bir temiz bez veya mendille bağlamak Tâzımdır. İşte buna göre bağlanırsa kanın daha fazla akmasına meydan verilmemiş olur. Fakat bağlandıktan sonra da vakit kaybetmiyerek de- rhal bir doktora — gitmeli ve onun gsözüne göre ha- reket etmelidir. ee Papagan ne — söylediğini bilir mi? Papagan denilen kuş ken- disine ezberletilen bir cümle ve — kelimeyi bizim gibi tekrar edebilir? Yani papagan hayvanlar mıındıpi:ııgn gibi i’ıııuıı- bilen ;ıglıı kuştur. belki bunu düşünerek papa- ganın öyle — ise insandan hiç bir farkı yok diye dü- şüneceksiniz, — fakat hiç te öyle değil .. Papaganın konu- şabilmesi — sadece — dilinin buna müsait olmasındandır, Yoksa dimağı ile ölçerek, düşünerek söyliyomez. Ez- berlediğini yalnız — tekror eder ve o kelimenin — veya cümlenin manasını da anla- | konuşmasındaki en mühim fark budur. d ' Arabistan ve sıcak Arabistanın sıcak olduğu- nu işitmişsinizdir? Hakikaten bu memleket bilhassa yazın pek sıcaktır. Sıcaklık derecesi — gölgede ekseriya 44 dereceden aşağı ların çölden estiği yaz gün- lerinde elli dereceye kadar yükselir. Halbuki bizim memleketi- mizin yazın sıcaklık derece- si en fazla 38 ve nihayet 40 dır. Aradaki fark insanın gözünü maz. Halbuki insan — düşü- nerek ne demek - istediğini ona göre anlatır. İşte papaganla — insanın | inmez. Bu derecenin rüzgür- korkutacak kadar SAYFA 5 # TürkDili çocuk için olan bu sayfayı her cuma ? K.. 5 lertip edecektir. Minimini yavuların alâkasın toplt- | KUŞ ve BEBEK. Yavru kuş: | l Ana kuş N Durman lâzım biraz daha yuvanda, || Kuvvet toplığacak çünkü kanadın. Anneni dinlersen, az bir zamanda. Gökleri delerde yükselir adın. Aslan mı tehlikelidr, Yok- sa Kaplar mı? Aslan ve Kaplan yırtıcı hayvanların en azılı olanla- rındandır. İkisi de — kediye | benzer. Pençeleri, dili, kafa- sı her yori kedininkileri- nin aynıdır, Aslan mı, daha teh ikelidir? Yoksa Kaplan mı? Bu suale cevap varelim: Kaplanın — Aslandan — daha çok tehlikeli olduğu anlaşı- Imıştır. Evet Aslan da tehli- kelidir fakat Kaplan kadar değil.. Bir defa Aslan pek çok — koşamaz. — Atlıyarak koşarsa da bu da pek uzun sürmez. Yalnız sesi Kaplan- inkinden daha çok gür ve korkunçtur. Kaplana gelince bu yırtıcı hayvan çok kurnazdır. Kar- ni tokta olsa, aç ta olsa rast geldiği hayvanın üzeri- ne derhel atılarak bir anda onu parçalar. e öit Dünyanın en büyük mem- leketi Dünyanın en büyük mem- lekoti Çindir. Bu büyüklük hem nüfusa, hem de toprağın çokluğuna — göredir. Çinin nüfasu üç yüz kırk milyonu yakındır. Hindistanın nüfusu üç yüz yirmi milyon kadar- dır ki dünyada kalabalıkta ikincidir. Japonyanın nüfusu altmış, Rusyanın yüz otuz, Amerikanın yüz on beş, Al- manyanın altmış üç, İngilte- renin kırk - sekiz, İtalyanın kırk, Fransanın otuz dokuz milyon nüfusu vardır. Hd Cam neden yapılır. Camın hayatımızda çok büyük bir yeri vardır. Ev- lerimizin pençereleri, dür- binler, teleskoplar hep cam. dır. Binlerce sene evel ya- pılan — camiın — ehemmiyeti azalmak değil bilâkis gün göçtikçe artmaktadır. Cam kumdan yapılır. Çak. mak veyo kum taşı kırıla. rak elde olunan kuma soda kireç — gibi şeyler konur. Hamur — haline getirilerek içerisine kırık cam parçala- rı karıştırılır. Çok - kızgin bir fırına atılır. Fırında eri- tilir. Renkli yapılmak iste- niyorsa içine renk — verebi. lecek boya gibi şeyler ko- nur. Ve sonra makinesi bunu pençere camı, bardak, süra- — Anne bak! Açılmış güzel çiçekler Üstünde uçuyor hep kelebekler. | Niçin ben yuvamda kalayım anne? Bırak uzaklara dalayım anne.. ek bi. verir. “ERNGGNAHENANA NNN RRAABAAA ASSS N Bebek: ! — Ablam, bahçelerde ko, | : ŞSUN, Yanıma kolunu - sallayıp gıl;l:.mug Beu neden kundakla kalayım anne? | Bırak uzakları alayım anne.. ı Anne: — Güzel yavrum daha uyu bir zama; Taki kuvvetlensin minik dizlerin. 7 | Rezan kızım, beni dinle bekle az Olacak yakınlar uzuklar senin Nihat | | | İlikâye: | 'Bir Papagan Hikâyesi «İngilizce» den: Fakir bir adamın bir pa- | ddet sonra onu aldığından ğanı vardı. Öna yalmız «şü- | dolayı kendi kendine kızı- p_lıeıiıı kelimesi öğretilmiş. | yor, üzülüyordu. Çünkü Pa: ti. Hor suale aynı — cevabi | pagan pek ahmaktı. «Şüp- veren bu papağanı bir gün | hesizv don başka bir kelime sahibi pazara satmağa gö- | bilmediği gibi başka kelim- türdü. «İki liraya Papagan — oler de öğrenemiyordu. Bir satıyorum..» diye bağırdı. Bu gün kızğınlığından Papaga- sözleri işiten — adamlardan I nı kafes ile kapının arkası- biri: | na fırlattı. ü — :'ınin Pıâııgının iki — Ben ne kadar deli im- ira eder mi? dedi. işim diye bağırdı.. Papagan derhal atıldı: i.ki Iirıyvudşı. PEYN — Şüphesiz, — şüphesiz Papagan: diye cevap vordi. — Şüphesiz şüphesiz diye Adam sevindi. Pazarlığa | cevap verdi. girişmeden papaganı - satın Şüphesiz ki Papagan çok aldı. Evine götürdü, bir mü. | doğru söylüyordu.. Bu haftaki bilmecemiz. Numara: 4 Yedi harfliyim, | — Baştan üç harfim hepinizin üzerine titrediği ka- dındır. Bu üç harfi tersine okursanız yine aynıdır. 2 — Dördüncü, üçüncü, ikinci harflerim dıştan gelen. leri para ile barındırır. 3 — Beşinci, üçüncü, helva yapılır. 4 — Altıncı, beşinci harflerim eyi cinsten ise üzerine bindiğiniz zaman sizi rüzgâr gibi uçurur. 5 —Yedinci, altınecı, dördüncü, birinci, beşinci harflerim kaygusuz, dertsiz olmaktır. 6 — İkinci, üçüncü, yedinci satırlarım sonbahar mey- valarından biridir. 7 — Beşinci, altıncı, yedinci, dördüncü, üçüncü, ikinci ve birinci harflerim annelerinizin yaptığı kış hasırlıkları arasında herhalde vardır. Bilin bakalım ben neyim? HEDİYELERİMİZ 'Bı bilmecemizi doğru yapanlar arasında kura çekilerek irinci gelene bir mektep çantası, ikinciyo ve üçüncüye birer kitap, dördüncüden altıncıya kadar da birçok güzel hedi- yeler dağıtacağız. Bir kolaylık # Bilmecemizi yapan küçük”okuyucularımızdan Balkesir içinde olanlar covaplarını doğrudan doğruya idarehanemize getirebilecekleri gibi, istiyenlerle Balıkesir dışında olanlar açık bir zarfa bir kuruşluk posta pulu rmaek sure retile de gönderebilir. B N Kuponunuzu ve adresinizi unntmayınız Kuraya girebilmek için kuponuzu cevabile beraber yo- Ilamayı ve küğıda adresinizi ve isminizi açık olarak yaz- yazmayı unutmayınız. dördüncü, ikinci harflerimden Geçen haftaki bilmecemiz. Geçen haftaki üç numaralı bilmecemize birçok okuyu- cularımız doğru olarak cevap vermişlardir. Üç numaralı bilmecemizi doğru yapıpta henüz gönder. miyen küçük okuyucularımız bir haftaya kadar cevaplarını yollamakta acele etmelidir. Üç numaralı bilmecemizden hediye kazananları gelecek hafta bildireceğiz. ...l..“““”““W““.I..“..“"——..—“ TURKODİLİ ninbilmece kuponu, No.dp. 0000000000LCAS .e 't —x

Bu sayıdan diğer sayfalar: