16 Kasım 1935 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

16 Kasım 1935 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İkinci Teşrin 16 e - - E Yabancı ğutelerde gördükler_ir_niz. Mode: n Türki yemn Oluşu «İnkara Türklar tarafından - meydana getirilen ilk şe- -hirdir. Türk ulusu medeniyetlerin birleştiği noktada bulunuyor,» Viyanada çıkan Retchp>- t gazetesinden: — (Cografya cemiyetinin, kü. Çük konser salonunda yap tiğı eylik içtimada Elçilik Norbertv - Bischoif, yönet. Reri “Yeni Türkiyenin kal kınmasında — geopolitik ve Manevi âmiler, adlı bir konferans vermiş ve bu kon- feransta Türk, Fransız elçi leri ile birikte diplomatik Ve ilmiğ Ççevenlerden — bir Şok kin se hazır Bulunmuştur. Diplomat ola- Tak uzun zaman Türkiyede bulunmuş olan konferanscı, bu yeni devletin anlaşması Rüç olan istihales'ni çok ay din bir surette anlatmışlır.) Türk ulusu evelce - oldu $u gibi şimdi de Avrupa ve Sarmat (I| medeniyetlerinin Birleştiği noktada bu'unuyor. Türkiye doğu kuzayda < ov- yet Rusya, Adalar denizinde İtalya Irakta İngiltere ve Su- tiyede Fransa i'e sınırlanır. Böyle bir durum ve böyle kömşular daha kuvvetli ol Mayı İcap ettirir. Sevr mua hedesi, Türk dan, müstakil ola tak yaşamak hakkını tam âmen geri almıştı Pu Ana doluyu parçalamak — isteyen ilk plân değildi, fakat tat biki bir müddet için müm” kün gibi görünen ilk proje idi. u ayni zamanda bir Memlekette birçok büyük tiyasal kuvvet erin çarpışm- &sı ve buralarda yaşayan bütün mukavemet kudretinin gevşemesinin en D| Sarmatlar Karadenizin kuzay kıyıları: da ve Tuna hnehrinin doğu kısmında ya Hayan göçebelerdir. ulusun- - Alev Kamçıları ? Ü $YAZA : * #e ULUSAL ROMAN: 3 erce güzel ve en kılâsik bir nü munesidir, Belki geopolitik bakımdan durumları daha az nazik olan milletler, uz- a un zaman zaliyet, kargaşa- | lık içinde vaşayabilmek im | tür hayatına, ağır bir zaru Fakat | ret yükünün zorile kânına malikdirler Türkiyenin durumu men başkadır. tama Furada me- | - L 4 nün, mütecanis bir medemi- wzubahs olan şey Türk'erin | ulusa' mevcudiyetidir. rkler — her ne — bahsına olursa o'sun kuvvetli olmayı tavsiye eden tarihten örnek almıştır. Buna erişmek - için de şu lâzımdı: Eski adet er den, eski ananelerin mu kaddes kıldığı haklardan hakiymane ve kanaatkâr duygulardan va geçmek işte büyük önder, ulusundan bu- nun gibi. şmdiye kadar hiç görülmemiş değişiklikler I temeğe mecburdu. İliz san timantal ruhumuzla pitlor- sek doğu olarak tanıdığımız şeylerin çabuk gayip olup gilmesine — hiddetlenmeliyiz. Şunu kati olarak bilmeliyiz ki doğu memleketlerdeki ulusların yürüdükleri yol, kaçını'ması imkânsız bir za. rürelin çizdiği yoldur. Sade kuvvetli olmayı istemek ye tmez, hakikaten kuvvetli olmak gerektir Fa kat bugün ancak 20 inci yüz yılın teknik başarılarına ma- Hk olan kimseler böyle bir şey iddia edebilirler. Türki ye İslamlık ideolojisi gevşe meklik yüzünden — Osmanlı ideolojisi de büyük savaşın | zarbasile batınca, ulusal ide- #lojiye dayanmıya mecbur oldular, Pan Turan fikri bir serabdan başka bir şey ol madığı gibi — markiszimde 1918 yılında, önemi mik- tarda endüstri proletaryası BiRINCi BÖLÜM Arabanın kamçılanan per- de'eri, dışırıda — uluyan tüzgâr, atların nal larından çıkan sesler. Ona hep hayâl âlem karkularını hatır'a tiyordu. —Deee . Canına tükürdü ğümün hayası. Sabah ne gü- Zeldi, şimdi ne — oldu. dinde ik defa biraz kuvvet bulabildi. Kendi kendine söyleniyormuş gibi mırıldan dı: — Korkuyaorum . — Korkuyormusun? Amma! Yaptın. ha hanım Ko kacak he var? Allâha şükür gidi Yoruz işte. Bizim oğlanlara böyle şeyler vız gelir. — Bi'mem içimde anlama- diğim bir. sıkınti var. Ne de o'sı dağ başındayız İsterse gök yüzünde 0- lalım . Elbet bir | öye varı Tiz. Hem bu fırtına çok sür Mez. Çok yüksek'erdeyiz de OSnun için hava bu kallar kâ tüleşti. Şimdi nerde ise köy Rörünür ı a Ken | Önümüzde hangi köy var? - ( Tekin'er ) köyü. Üç beş evlik bir yer. 1 ğer geç kalmasaydık. Burada — hiç durma zdık. Bizim ineceğimiz konak bu köyden bir saat ötededir. Fakat Ççaresiz akşa mı bu köyde geçireceğiz. İnsanların içine girelim- de neresi olursa olsun. — O da niye, eyi sanki Tabil bir köyde, bir dağ başında olduğu gibi kor kulmaz Bekir kamçısını şaklattı, sonra arabanın içine döne | yeki Sen asıl insanların için: de olduğun kork Dağ başında senin için kor. kacak bir şeyi yok Akşamın alaca karanlığın- da Bekirin sarımtırak yüzü- nü gördü Bu kaba köy ço cuğunun yüzünde anlamadı- ğ bir renk dalga'andı. O; ne demek - istemişti?. Fazla düşünmedi. zaman Tü | lanamamıştı | elverişez bir i TÜRKDİLİ nan yokluğu yüzünden kök salamamıştı. Bu suretle €n erjik bir devlet ideoloj sinin gelişimi iİçin ancak — ulusa! ideoloji ka'ıyordu. Ulus ve teknik, modermn | Türkiyenin meşgul - al'duğu başlıca mevzulardır. Bu me- gelelerden biç b eski Osmanlı imperatorluğundan kalan Pialform özerinde ye tiştirilemezdi. Her ikisi Av rüpanın, islâmiyete yabancı olan mahsulleridir. Türk ulusu, batının kül- girmiş | tir. Bu ceki Asya kültürü- yet hamurunun içinde — eri- mesi değil, Asyanın — ulusal hususiyetlerinin yeni cerya nlara karşı kapılarını # çıma sı demektir. Böylelikle ilk defa olarak bir Türk sosye tesi kuruldu ve eski göçebe Türk, ik defa olarak yer leşti Eski Türk asker alarak padişaha vilâyetler feth et- miş, buralarının yine padi şah adına idare etmiş fakat hiç bir zaman toprağa bi Şimdıki Türk ise toprağa bağlandı, yerleş ti. Yeni Ankara, bu hâdise lerin bir sembolidir. Ankara Türkler tarafından meydana | getirilen ilk şehirdir. Türk- ler o ann kadar İstanbul da dahıl o'mak şartile hep baş kaları tarafından kurulan şe- hirlerde olurmuşlardı. Fu ulus son defa olmak üzere © etki göçebeliğine uyarak Haliçteki çadırlarını söklü ve on'arı Anado'ununta or- tasına taşıdı ve Lu suretle eski göçebe huylarına son defa alarak veda etti, Bundan son ra çadırların yerine taş ve betondan bina'ar yükselme- ğe başladı Belki modern bir büyük şeh'r vücuda getirmek için, Amkaranın susuz ve sıt- malı / topraklarından daha | yer tasavvur ©'unamazdı. Türkler aymı feraga!, aynı enerji ve aynı para ile bap | Araba ince bir dağ ete ginden, kısa bodur, bir çam- lığın içine girdi Tekerlekle rin çakıllara çarpmasından çıkan gürültü, rüzgârın uğul tüsuna karışıyordu. Çakırla şahin şimdi daha - fazla kı- zışmış'ar, arabayı büyük bir süratle sürükleyip götürü yorlardı. Hekir; elinde sıkı - sıkıya tutduğu Lerbiye'erle, gecenin karanlığında bir kazaya mey: dan vermemek için büyük bir emek sarfediyordu Ara sıra dudaklarının arasından anlaşı'maz bir kelime fırlı- yordu. (u kelime erin birer koyu küfür olmak ihtimali vardı Belkis korkuyordu Hiç bir şeyden korkmıyan bu vahşi kadın, hayatında belki ilk defa korkuyordu. Eyice büzüldüğü köşede, nefes alımaktan çekinir bir halde, gözleri kapalı titri | yordu. Bir aralık seslendi: Tekinlere daha çok var mı? Bekir ağa | Hayır hanım.. Şu ya- macı dönünce köy görünür. Nab, şuracıkta. Çifte kaya- ların öbür tarafında, Çifte kayalar m”, -- Evet, Yolun dönümün , €n çok eser yazmış olmakla “ölmüş olan romancı Alek | lamışlır. ka şehirleri birer cennet ha- | getiretilir'erdi, fakat büyük devrimin beşiği o'an Ankaranın seçilmesi bütün ulüsün beslediği nihayetsiz minnetdar'ıktan ileri geliyor- | du Türk ye, dünya kültürün- den tamamile istifadelenmek istediği için. yeni yapılan binalar, Avrupada şark - si uli addedilen mağrebi (ma. üresgüe) üslübunu taşımıyor lar Türkler aym sebepten fes ve sarığı çıkardılar. aynı sebepten lâtın harflerini ka- bul etti'er, aynı sebepten kanun'arını Avrupadan al dılar. Türkler İslâmiyet kül türünden ayrılarak batı kül- türüne girdiler, çünkü ancak bu kültürün onlara İâzım gelen tenik vasıtaları, yani mevcudiyetleri için lâzım gelen yardımcı kuvvetleri temin edebileceğ ni anlan.ış bulunuyorlardı line Türk ruhu, aynı zamanda kendi değerini lâyıkile tak tir etmek isliyor. Bunun için | iki yeni hareket yaraltı. Pun- lardan birisi, Türklerin ecda. dını Hitilere ve Sümerlere ka- kar götürerek — onları ilmen en eski kültür. milletlerinin | sülâlesine sokan tarih hare keti, diğer Türk dilini yeni | lemeği ve temiz'emeği amaç tanıyan di! harekeltidir. İlu süretle şark medeniyetinden aytı ışın hakhı olduğu ney dana çıkacrk ve bunun hem zaruret, hem de ödev icabı o'duğu anlaşılacaktır Roman yazma tekoru Edgar"Valas zamanımızda tanınmışlır. Fakat 1870 de sandr. Düman n rekorunu bu güne kadar henüz kimse kıramamıştır. Bir Franmsız, | edebiyat —tarihi Dümanın yetmiş bir yıl süren yazıcılığında uzmanı, TZ2000 eser yazdığırı hesap Buna göre Düma her hafta bir — erer yazmıştır de, sanki insaa olıle konmııı , gibi iki kaya vardır. Oraya (Çifte kaya ' derler Bu taşlar için köylüler türlü, türlü hikâye'er uydur , İstersen sana avla Fena o'maz. Efendim. t u Tekin köyünde bir Sarı Onbaşı varmış, Moskof muharebesinde Onbaşıyı as Gel zaman, git zaman. Harp sonunda köye dönünce öteki, beriki karısının fena yola saptığını söylemişler — Zvvallı adam | deli gibi olmuş.. Karısına bir | şey söylemezmiş.. Ama hani bu dert içini de kurt gibi yer- miş , Bir gün bakmış ki böy- le olmıyacak, oduna götür- mek bahanesile, karısını ev- den dişarı çıkarmış. Bu Çifte kayaların olduğu yerde bem onu hem kendisini öldür- Müş.. ler kere almış'ar: Sonradan, işin iftira oldu ğu meydana çıkmış ama, iş işten geçmiş - | İşte ozamandanberi güya | gece yırısından sonra Onbaşı e karısı Çifte kayaların üs | tünde görünürmüş — Köylü- ler burasını uğurlu sayarlar. Evde kalmış kızlar Çifte ka- ya'arın toprağından alırta âmm 32 K e | Ders plânı örnekleri | Kedi, Köpek — Vinci sınf — Vasıta; Bir kedi başı, bir kedi iskeleti, keci levhaları Diri bir kedi. Sınıfta yapılan bu incelemeden sonra - tale: dört diş görü'ür Bunlar ada tavşanında olduğu gibi düm düz değildir, girintili çıkın: tılıdır. Etleri parçalamağa be hariçte de, kedi üzerin- | "İzmet eder. |Ezici dişler) de birçok müşahede'er ya- pacak 'ardır. Dersin iki bariz noktası 1 — Hayvanın tarifi; 2 - yaşayiş tarzı — 1 TARİFİ 1 Şekli, rengi, kürkü Ebhli kedinin boynun uz- unluğu vasati olarak. 40 45 sanlimetredir, kuyruğun uz- unluğu muhteliftir. Kedınin büyüklüğü az değ'şir. Renk ise pek başka başkadır. (bi- Tnen k di renklerini saydı- | riniz: Beyaz, kaca, kül ren gi, tekir.) Başı yuvarlak, ayak ar ol- dukça uzun; ayaklar üzerin- de bulunan bedenin ön kıs mında baş' vardır. Vücut kı'larla örtülüdür kıllar uzuün (Van ve Siyam kedileri| veyahut kısa; yum uşak ve incedir. Başında — ve vücudun ön tarafındaki - kıllar daha ki- | sadır. Burunda ve ayaklar altın: da kıl yoktur; deri burunda penbe ayaklar a'tında kara- dır. 2 Baş geri dönecek kadar — yuvarlaklır. Lemse karçgı çok hassas iki biyiği vardır. Kulak'ar kalkık ve çok oynaktır. Göz'er gündüzleri yarı a- çıktır, geceleri göz bebekleri büyür. Dil penbe reukdedir. püt- reklidir, bir törpü gibi tır malar. Bir kendi kaf inceletiniz. Her iki yarımşar çeneyede, önde üç kesici dişi vardır; ucu sivri kazma şek- linde bir diş daha bulurur |Köpek dişi ete bir sıvri bı- | çak gibi batar|) Yan tarafta — LAT UTRR A ÇUR A güya kısmetleri açılırmış. — Zavallı kızcağız.. Zavallı! Yaaa. düşman şerrine uğramış, şehit sayılır. Bu s.rada bir gece kuşu, yan taraftaki çamların üze rinden havalandı. Genenin karanlığını yırtan bu kanat darbesi, çakırı, bir ateş kamçı indirilmiş gibi şaha kaldırdı. eşinin düştü- ğü heyecana kapı'an, şahin- de, çakırı takip etmekte ge- ri kalmadı. İki beygir, ku durmuş bir halde arabayı sürüklediler Bekir, bütün gayretile te. rbiyelere hayvanları zaptetmek - için tür'ü naralar savuruyordu. Be kis, kendinden geçmiş bir halde Bekirin boynuna sarılmıştı Boğuk, kısa (fer yatlar'a Bekir.. Bekir, kurtar beni.. Diye haykırıyordu Birçok erkeklerin yüzsü asılıyor, — azgın | rmek için tahassür çektiği güzel yüzü, arabacı Bekirin kırçıl yanık yüzüne sürünü- yor, ufak, kırmızı dudakla rında onün sarı uzün biyik- ları geziniyordu Bekir ona: — Korkma!, Bir şey yok. Diyebildi. (Kürk| | İkisi de' en Çene'erin hareketleri yuka. | rıdan aşağı ve aşağıdan yü ; karıya doğrudur. Makasda olduğu gibi: | 3- Vücut veuzular: Vü- | cut ince ve alâstikidir. En | ufak deliklerden geçebi'ir. | Kedi vücüdunu kanburlata ! bilir. Dört ayaklı hayvanlar dandır ı Bizim kollarım za takabül jeden ön ayakarda diz . deri altında saklıdır; |Said) | kısmı pek uzundur. Ön ve arka — ayak'ar arasındaki farklar ile arka ayaklarda dize ve bileğe takabül eden kısımları buldurdunuz. Kedinin hafif yürüyüşünü inceleyiniz — Parmaklarının ucuna basarak yürüdük erini müşahede ettiriniz. Yürüyen ve koşmuğa hazırlanan bir çocuğun vaziyeti ile muka- yese ediniz. Çocuk ayakla- rinın ücüna basar o bü sü: retle böyümüş, koşması ha. fiflemiş ve kolaylaşmış o ur. Zira, böylelikle mafsal ha- reket'eri toprakla ayak ara sına konmuş o'ur Parmakları sayınız: Dördü çok Inkişaf etmiş baş par | maklar pek küçük kedinin yürüyişi hiç duyulmaz. Sebe bi? Ayaklarının altına ba kınız. (Sonu Var) — öiramlpa DA e — Japanyada kooparatifler Japonyada kooperatiflerin sayısı 14,815 tir En fazlası köy kooperatifi olan bu te- şkilâta dahil alan azanin sayısı 5,454,986 dır. Koop eratifçilik Japonyada, mem- leketin ekonomi cihetinden kalkınmasına pek — büyük hizmetler etmiştir. Sonra; son bir. gayretle terbiyelere asıldı. Bu sırada beklenilmiyen felâket kendini gösterdi Çakırı za- pteden terbiyelerden — biri koptu İkisi de arabanın içi- ne yuvarlandılar. Şimdi, büsbütün kuman dasız ka'an hayvanlı bayı yıldırım süratile sürü- kleyip götürmeğe başladı lar. Bu saniyede ölüm — on- lara pek yakındı. Ve; gene bu kısa saniyede, Dekirin, arabadan çakırın sırtına at ladığı hayvanı kulakların dan çekerek durdurmağa ça lıştığı görüldü. Heyhat!.. Hiç biri fayda vermedi. (Çifte kayaların) gecenin karanlığında yükselen göl. gesi birer siyah öüm hey keli gibi, gittikçe yaklaşı yordu. Biran içinde büyük bir sarsıntı oldu. Tekerleklerden biri fırladı. Hep birlikte yan tarafta ki hendeklerden birine yu varlandılar Kısa bir feryad işitildi. Sonra; etrafa gene gece nin derin sessizliği çöktü. - BİTMEDİ —

Bu sayıdan diğer sayfalar: