13 Şubat 1937 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

13 Şubat 1937 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Asri Büyük Hikâye *“Cemil Sena, bu hâdise- Yi anlattığı zaman prenses fazla telâşlanmadı. Yalnız, vaziyeti çaşırmış gibi İdi. Nereye gideceğini, geceyi nerede geçireceğini bilmiyor du. İlk defa olarak gördü ğü bu büyük gşehrin öyle yabancısıdı ki: Ümit istiyen gözlerle genç adamın yüzü* ne baktı! “Cemil Sena, bu gözel ve kibar dula yardım için garip bir heycan göste- riyordu. — Üzülmeyiniz prenses! de di, *Hicran — beyefendinin, yokluğunu duyurmamak iç in bütün hurmetlerimle em irlerinize hazırım.. Zannederim. Hazırlanmış bir daireniz var. Öyle de ll mi - prenses?. Genç kadın, erimiş bir çift yakutu hatırlatan, kızıl dudaklarının arasından sadef dişlerini gösteren bir tebes- sümle güldü. — Bir daire mi dediniz??. Evet demin Hicran bey sö. ylemişti. Fakat neresidir bi lmiyorum ki: — Otelin ismini de duy- Madınız mi prensesl!.. — Hayır!.. *Cemil Sena, küçük bir tereddüt saniyesi — geçirdi Sonra, büyük - bir cesaretle bakınız! Bir fikrlm var pren ses dedi, “Etranjel,, otelinin direktörü yakın dostlarım dan biridir. Her halde sizi Memnun edecek bir dalre temin edebilir ümidindeyim. Nasıl ister misiniz? Köprüye çıkar çıkmaz. Cemil Sena lüks bir otomobil çağırdı ay başına tesadüf etmiş bir gü Nün akşamıdı. Eğer şans Yardım etmeseydi “Cemil Sena, bir kadın yanında küçük ve mahcup bir vazi | Yette kalacaktı. Yolda fazla Onuşmadılar. Yalnız prenses tkaç kelimeyle, sinirlerinin hıı"lklııl'vııııdııı. burada ke Tdini büyük bir mütehassısa Röstereceğinden — bahsetti. *nç adam onu, dinledikçe baş dönmesinin fazlalağtığı Bi, serhoşluğunun — ağırlaştı #inı hissediyordu. Perensesin öyle nadide bir profili var di ki: “Cemil Sena, şimdiye adar güzelliği, temsil eden hiçibi ilâhe heykelinde bu kadar ince ve âhenkli çiz: giler gördüğünü hatırlıyam” iyordu. Ya, elleri, ya o za abak kokulu eller.. “Cemil Sena, rıhtımın üzerinde ge- Şirdiği heycanı yeniden ya famıya başladı. Ah — ne ol- urdu. Bu prensesle evlenebil- seydi. Bu prensesle evlenmek Bunu hayal etmekte - bile Onu, mesut eden birşey var di. Otelin önüne - gelir gel- Mez Cemil Sena otomobil den atladı. “Etdanjelin, me- terdoteli genç adamı, görür Börmez, nazik serfurullarla #aklabanlığa baş'amıştı. Or takatta boş ve güzel bir datreleri vardı Yukarı çık tılar. Prenses odaları gezdi bi t memnuniyelt gös Adam- X— 1hsanlEdip termiyordu. Mobilesi ve te ferruatı zevkine uygun gel memişti. Fakat bir geceyi mecburen geçirecekti. Meter gdutel çekildikten sonra: *Cemil Sena, ne yapac- ağını — şaşırmıştı. İster temez buradan — ayrılması lâzımdı. — Fakat kalbinde kanatlanan bir ümitle bu gözel dula — fevkalâde bir şeyler anlatmak, ona, hey can verecek birkaç veda kelimesi istedi . söylemek İgın piyanonun önünde dur- muş, parmaklarım tuşlarda gezdiriyor, bir öopera uver turuna benziyen bir takım ince ve güzel ses'er çıkarı yordu. * Cemil Sena , ya- vaşça yaklaştı. Titreyen bir sesle: — Bonnul! . Prenses dedi Güzel bir gece temenni ed erim... Ve sonra daha hey- canlı ilâve etti; — Gidiyor- um Son bir emriniz. var mıdir?. Genç kadın, hafif bir ha yret sadası çıkararak dön- dü: — Nasıl! dediniz. Gidiyor: musınız? Bu saatten sonra mı?. Mümkün değil kalınız Bakınız fazla bir oda var. Hem siz, yarın sabaha ka dar bana, arkadaşlık etmi: ye borçlu değil misiniz?. *Cemil Sena, sandetinin taşkınlığından nasıl düşüp ölmediğine şasıyordu. Bu öyle bir sözdü ki an güzel ve en olguan aşk tahassdüe- lerine değişilemezdi. Teşek kür ederek: Uçuyormuş gi bi hafif adımlarla odasına geçti. Dudaklarından muk addes isimler gibi düşürme diği ve durmaksızın mırıl dandığı bir kelime vardı: — Kalınız. Kalınız!! Kalı nız... Bunu yüzlerce defa, bi- | nlerce defa, soyunurken, ya> yatağına girerken, uyumıya çalışırken tekrar etti. Her hangi yüksek ve ulvi bir ruh macerasını besteliyen sanat cserlerinde bile, bu bir kelimenin bu bir. — ka- lınız kelimesinin, kalbi öld- ürücü bir lerzetle — serhoş eden âhengi yoktu. Zavallı “Şopen,, zavallı *Bethofen. bilselerdi.. Bu bir tek kalı- nız! Ke imesinin yanında es erlerinin nasıl manâsız ve az hülyalı kaldığını bilseler di.. Yatağının yanındaki, ma sanın üstünde yanan gece kandilinin ipini çekti Göz lerini kapadı. Ve uyumak için derin nefesler almıya başladı. Aradan dakikalar geçiyor. — ve uyku onu bir duman gibi sarıyordu. Fakat nasıl oldu bilinmez! Birde- nbire oda kapısının açıldı ğını ve içeriye beyaz bir gölgenin bir ışık gibi süzül ğönü gördü. *Cemil Sena, bir anda yatağın içinde kal- kıp oturmuştu! Heycan ağ zında bir kılit göğsünda bir kanat — gibi. — sallanıyordu. SONU VAR - Prenses canı sıkılıyor gibi da: Amerikanın Mali Veziyeti Ve Do- kuz Milyon İşsiz.. Deyli Telgıaf gazetesinden: Bütün bunlara rağmen ye di senedenberidir, işsizlik Am- erikayı hem finansal, hem de sosyal bakımdan saramı- ştır. Bunun daha bir müddet için devam. edecaği 'de kes: tirilmekte ve salâhiyet sahi. bi mütehassıslar, — sayıları 8,000,000 ile 9,000,000 ara- sında bulunup iş istiyen Ame- rikan işsizlerinin daba bir müddet bu maksatlarına na il olamıyacakları hakkında sö. zbirliği ederek beyanatta bu lunmaktadır Son istatistiklere nazaran nüfusu — 127,000,000 — olan Amerikada devlet yardımına muhtaç olan aile ve tek şa hısların mecmuu 3,800,000 e varmaktadır. ki, şu - halde muavenete müuhtaç erkek, kadın ve çocuklar 11 500,000 kişilik büyük bir ordu teşkil etmektedir. Amerikada en aşağı 4.000 000 işsiz erkek ve kadın bu- | gün ya kendi biriktirdikleri para ile yahud da hısım ak rabalarının ve eşlerinin, dos tarının ve eşlerinin, dostla- rının yardımı ile yaşamak tadırlar. 1933 senesi martında Ru zveltin başkanlığı altında Nevv Deal hareketi başladı ğından beri umumi ve bhu- susi şekilde yapılan yardı ma harcanan paranın mik tarı 2.200 000.000 İngiliz li rasına baliğ olmuştur. 1936 senesinin sonlarında Amerikan ticaret vekili Da nlel Roper şu sözleri söyle mişti “Her ne kadar son sene içinde maddeten iyileş- tirilmişse de gene iştizlik me- şelesi büyük ehemmiyetini muhafaza etmektedir., Birleşik Amerikada refah seviyesi, bundan önceki yıl lardan ileri gitmiş olmakla beraber. gerçekten işsizlik meselesi, hâlâ ehemmiyetli dir. Patronlardan bir kısmı, çok, geçmeden ele geçirebilecekle | vi bütün işçilere muhtaç ola: cakları kanaatindedirler Hatıâ bir kısmı, şimdiden usta işçinin ihtiyaca cevap vermekten eksk olduğunu söylemektedirler. Bu kadar senelik işszlik yüzünden us- ta işçi mıktarının azalmış ol- ması da muhakkaktır. Vaşingtonda Brukling mü- essesesinin mütehassısların - dan Dr. Harold Molton, şu kanaattedir; Buhran senele- rinin açımış olduğu gediği doldulabilmek için ©o kadar mala ihtiyaç hasl olacaktır ki şayet 40 saatlık hafta ye rine bir takım iş mahfilleri- nin istediği gibi 30 saatlik hafta kabul edilecek olursa o zaman işçi noksanı, ziyade- siyle, meydana çıkacaktır Fakat Fedsral hükümete ve Amerikan işçiler federas yonuna mensup bir. takım mütehassılar da bugünkü İş- siz'ere İstedikleri şartlara uy- gün olarak iş vermenin im kânsız olduğu fikrindedirler. Bundan birkaç gün önce Şikagoda bir nutuk söyliyen “federal iş terakki - idaresi, | reis muavini Gorrington Gili şu mühim sözleri söylemiş tir: *İşsizlik en ziyade ağır ba- san sosyal ve ekonomik me sele olmuştur. ve olmakta devam edecektir. 1937 se nesinde en nikbin tahminle re ve 1929 daki vaziyete dö î nmek imkânını düşünmeğe | rağmen gene bize 6,500,000 | ve yahud 7,000,000 işsiz ol lacaği tahmin edilmektedir Ondan sonra, daha oldukça uzak haddini 4.00U,000 - kı. şiye indirebileceğiz... Yapılan yardımlar, işlerin geniş'emesiyle mütenasip bu- | lunn amaktadır. Bundan ba- şka yardım parasından isti- fade etmekte olan 1 000,000 veya 1,500,000 / işçi vücut kabiliyetlerini kaybetmeleri yüzünden artık iş başına av det edemiyecek bir duruma girmiş bulunmaktadırlar. Son bir kaç sene içinde iş görebilecek vaziyete girip de iş bulamıyanların sayısı tabil olarak 2,000 000 kadar artmıştır. Ortada bir mesele daha var bugün teklif edilen üc- retler, Amerikan hayat sta - andardına nisbetle o kadar aşağıdır kı birçok kimseler bu süretle işe girmekten ise | yardım parası ile geçinmeyi tercih etmektedirler. Hattâ VV. P. A. işçilerinden mü him bir kısmı ücretlerinin tndirilmesi karşısında yardı mdan istifade etmek maksa diyle grev haline girip yer lerinde oturmayı tercih et- mişlerdir. Büyük buhrandan önce açık olan “iş sahası, da bu- gün eski genişliği ile mevcut değildir. Endüstride vücude gelmiş olan teknik terakki, işçi Ihtiyacını azaltmıştır. Bu nun için birçok misallar zi kredilebilir. 1928 senesinde Amerika - hlar, satın aldıkları otomo- biller için 581,100,000 İngiliz Mirası vermek mecburiyetin de bulundukları haide bunu geçen sene 457,700,000 İn giliz lirasına almışlardır. 1922 senesinde telefon idaresi bin telefon abonesi için 26 kişi istihdam ettiği balde 1933 senesinde 19 kişi çalışmıştır. Bundan başka, bugün ya- pılan mallar daha iyi ve da- ha dayanıklı olmaktadır. Bu- nun göze çarpan bir misali ni otomobil lâstikleri satışın- dan anlıyabiliriz. 1929 da Amerikada 50.000.000 lâs tık satı'dığı halde 1936 se nesinde 29,000.000 satılmış - | tır. Bundan da yeni lâstik- lerin daha dayanıklı olduğu görülmektedir Lirast meselesi Bir taraftan büyük şebir lerdeki buhran yüzünden bir takım insanların çiftliklere hicret etmesi, bir taraflan dışarda fazla miktarda pa- muk ve buğday ekilmesi; hele ziraat sahalarında top rağın inbat kuvvetini kay: betmesi ve birçok yerlerde ormanların kesilmesi yüzün den çiftçinin vaziyeti de iyi olmaktan çıkmıştır. Pamuk yetiştiren mıntakalardaki zi raatçilerin yoksulluktan kur ğ tulabilmesi için cenuba te- veccüh etmeleri düşülmekte dir. Sonkânnn ayında Ziraat Vekili Henry VYVallace şu nları yazmıştır *Amerikan çiftçilerinin üç: te biri, Avrupada gördüğüm köylülerden çok daha fena şartlar içinde yaşamaktadır. Bundan büyük şehirlerde ot nranların ustanması gerektir. İşte bu türlü sebeplerle Amerikan mütefekkirlerinin işsizliğe karşı esaslı koruyu- cu ve devamlı bir çare ara muğa — kalkışmaları hayret edilecek bir şey değildir. W. P. A. nın başında bulunan B. Harry Hogkide diyor ki: *Son birkaç sene içinde iş- sizliğe karşı aldığımız vazi- yet şudur: Ortada yedek iş lüzumu — mevcut olduğuna göre birçok tenbellerin va ziyetini tanzim edecek yeni bir siyaset takibi bir zaru- rettir , N.R. A Esasına dönüş Reisicumhur Ruzvelt, bundan — bir sene — önce şu sözleri — söylemiştir: * Biz. — yalnız — işsizlerin vücudlarını değil, aynı za- manda izzetinefislerini, nefis lerine karşı olan itimadları- nı, cesaret ve kararlarını da korumak mecburiyetinde bu lunuyoruz., Bu maksada varmak için alınması gerekli birçok ted- | birler şimdi müzakere edil imektedir. Tekrar Cumhur Retsliğine seçilmiş olan Ruz velt, çocuk işlerine verilen ücretlerin ve bundan iki se- ne evel N. R. A, tarafınd.- an kararlaştırılmış olan as gari mesai ve azami ücret eseaslarını bozmıyacağını be- yan etmiş bulunmaktadır. N. R. A. nin bu faydalı ka. rarları, ihtimal ki, pek ya- kında tatbik mevkiine kon- ulacaktır. 1937 senesinin — başından itibaren meriyete giren bir kanun içtimal sigortayı ve altmış beş yaşından itibaren işsizlerin tekrar işe alınma. | yıp kendilerine tekaüd ma. aşı verilmesini tatbik etme- ktedir. Gençlerin kollejlerde ve teknik mekteplerinde on se- kiz yaşına kadar tutulmala. ları ve genç adamları işsiz: likten kurtarmak hususunda çok faydası görülmüş - olan sivil kamplarının daimileşti rilmesi hakkında birçok sö zler geçmektedir. Bundan başka memleket artistlerini, aktör ve aktrislerini, koru mak için geniş projeler z erinde düşünülmektedir. Bu nu gerçekleştirebilmek için bir “Güzel Sanatlar komis - yonu, kurulması ve kabine azasından birisinin devamlı olarak kültür işlerile alâka- dar olması da tasavvur edi- liyor. Radikal çareler İşsizlik meselesini hallet- mek için düşünülen bütün bu tedbirlerin zaif şeyler ol. duğu ve hakiki ihtiyacı ka. rşiliyabilmek üzere daha ra dikal çareler araştırılacağı düşünülebilir. Bazı mahfill- Öpüşme kulübü Bir — vakitler Viyanada bir öpüşme ve öpme aley- hine bir kulüp kurulmuştu. SÜÜ0 Âzalı bu kulüp şim- di feshedilmiştir. Bu kulüp, öpme ve öpü şgmenin resmen meni için şiddetli bir propağanda ya- prmıştı. Bunlara göre öpüş me hem gayri ahlâki, hem de gayri sıhhidir. Fakat son günlerde Viy- anada müdhiş bir grip isti- lâsı çıkmış, bu istilâaan öp. üşenlerden fazla öpüşmiye- * nler, yani bu kulüp erkânı, zarar görmüş ve — neticede kulübün hedefiniu manâsız- lığına bükmedilmistir. Viyana âşıkları derin bir nefes aldılar, demektir! Fare ile vergi tediyesi Arz üzerinde vergi borç- larının fare ile ödendiği bir yer var mıdır? Diye sorma- yınız! Evet, vardır ve Bom- baydır! Diye cevap vereceğiz. Bombayda fareler o ka- dar çoğalmış ve o kadar fa- zla zarar vermeğe başlamış ki nihayet hükümet bu te- hlikenin önüne geçilmek iç- in halkın vergi borçlarına mukabil fare verebilecekle- rini ve her fare leşine bir kıiymet konduğunu ilân et- miştir. Sındırgı Hakimliğinden: Sındırgının Mandıra —kö- yünden olup halen Biğadı- cın Servi mahallesinde otu- ran Veli kızı Ayşe tarafın- dan kocası Boğazlıyan ka- zasının Dere mahallesinden Kalfa oğlu hacı Hasanın ke- ndisini terk ile evliliğin tah- mil ettiği vazifeleri ifa et- mediğinden bahsile ihtar ya- pılması istenmesi üzerine ma- hkemece bir ay içinde evi. ne avdetle aile vazifelerini ifa etmesinin ihtar ve tebli- ğine karar verildiğinden mü. ddetaleyhin gösterilen adre- sinde bulunamaması ve el- yevm nerede olduğu anlapı- lamaması sebebile bu tebli- liğatın ilân yolile yapılması: na karar verilmiştir. Bir ay içinde evine dönmesi lüzumu tebliğ makamına kaim ol. mak üzere ilân olunur. ——— ga erde ücretlerin evelce tasa- wvur edilmemiş bir derece- ye kadar yükseltilmesi ve bu suretle satın alma kabi- liyetinin arttırılması ve mal talebinin genişletilerek o ni #bette de istihsalât yapılma- 81 düşünülmektedir. Amerikalıların istikballeri hakkında sonsuz bir. itimat: ları vardır. Onlar, memlek etlerinin gerek insan kudre- ti, gerek tabii kaynaklar it ibarile çok zengin olduğuna ve bunun hâlâ böyle bulu- nduğuna kanidirler. Amerikalılar, eğer bir ha- rba girişmek lâzım gelirse kendilerinin bütün dünyaya karşı kapılarını kapıyarak kendi yağlarile kavrulabile ceklerinden emindirler. Resmi damlar, mütemadi bir surette ne şarkta, ne de garpta görülmemiş bir ref- ah devrinin gelmek üzere olduğuna dair beyanatla bu lunmaktadırlar. “Açıl susam!, diyince aç ilacak bu kapının bulünma- * için tetkiklere ve araştır , malara devam olunuyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: