14 Şubat 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

14 Şubat 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 ŞUBAT 1935 PERŞEMBE UA CA Ökonomik araştırmalar İhtikâr © Said AYDOSLU Radikal ve ihtikâra karşı dağrudan Gdoğruya açılacak bir ihtikâr savaşında Yurulan darbeden, ökonomi yaşayış ve Yapışının iki en köklü temeli sarsıntı duyacaktır: Kazanc hıretr ve mükavele terbestliği. Bunların çok ehemmiyetli meydandadır, Eğer bunların çok kötü Şeyler olduğunda hepimiz birleşseydik bile, gene onlardan vazgeçemiyecektik. Tıpkı insanın hırs ve kincilik dediği- Miz huyları gibi. Haris adam hem eyi hem de kötü olabilir. Kinci adam da hem eyi hem de kötü olabilir. Bu huy- kar normal bir adamın tabiatının birer üdir. Bize birçok zararlar gelire- bildiği gibi, öyle faydaları da vardır, ki eyi ve normal bir adamı bunlarsız düşü- Bemeyiz bile. Çünkü kini olmuyan bir adam, her kötülüğü unuttuğu — kadar, ber eyiliği de kolayca unutan vefasız bir mahlüktur. Kinsiz bir ulus, er geç sefilliği ve yıkılmayı beklemetidir. Biz- deki bu tabil ve gerçek insani kabili- yetleri, susturmak ve söndürmek, onla- rın dengini, usa uygun kertesini bul- Mak, onlara şuur ve ölçü vermek, daha insanidir, tabiat gidiş ve isteyişine da- ha çok uygundur. Kazanç hırsımı kaldırınız, - mülki- yet hakkı tanıyan bir cemiyet düzenin- de « herkesin daralması, sefilleşmesi sa- kınılamaz bir sonuc olurdu. Ama ka- zanc hırsına, ökonomi yapısının objek- tif taazzuvlarına uygun bir ölçü ve şu- far veriniz, o zaman bu, ne yeri dolduru- lamaz bir değerdir! Mukavele serbestliğini de yıkınız, ne uluslararası, ne de ulus içi ökonemi- lerinde bir emniyet kalır. Herkes imza- ladığı mukaveleyi, bir yol bulup boz- mak istiyebilir. Çünkü törünün kanun- ları arkasından gelmektedir. Ama, bu mukavele serbestliğinin sulistimal edil- memesini veya - ütopyaya düşmiyelim - bu suiistimali en dar kertesinde tutul- masınt kolaylaştıracak bir düzen koya- hm, söz ve imza, emniyet kurumunun «n güclü dayanakları olurlar! İhtikârla savaşın bu usa uygun ker- tesini bulabilmek için savaşın dayana- cağı temel ve anlamı açık olarak ortaya koymak doğru olur. Alman kanunları, bütün acunda, berhalde öncelik ve üs- tünlük iddia edebilecek temeller bul- muşlardır: 1) Başarılan iş ile elde edilen men- faatin ölçüsüzlüğü, 2) Bir adamda çok kere ikinci bir tabiat haline gelmiş tecrübesizlik, bil- Bisizlik ve beceriksizlikler. Alman kanunlarına göre, bir muka- yelede ihtikâr vardır, diyebilmek için bu iki şart bulunmalıdır ama, herkesce uyanık ve aklı yerinde muhakemesi mü- kemmel tanınan bir kimsenin imzaladığı mükavete ite andlaşmanın getirebileceği sonuclara alman mâahkemeleri bakma - maktadırlar. Bizce bu eksiktir. Çünkü uyanık ve düşünmesi tüm bir kimse dahi; dar ve tıkışık bir durumda “denize düşünce yılana sarılan,, m gittiği yola gitmek zorluğunda kalabilir. Buna karşı zayıf- ları koruyucu ve kurtarıcı tedbirlerden başka - herhalde bunları açıkça tesbit Güç olsa da - güdülen amaca uyguün ce- zat hükümler, kanunlara - sokulabilir. Bununla beraber ökonominin dbjektif taazzuv hareketlerine yanlış bir yol vVer- Mekten de sakınmak gerektir. Sovyet Rusya, 22-5-922 tarihinde a- Talarında mukavele serbestliği de bulu- Dan bazt hususi haklar tanımıştı. Sl- 10022 tarihli sovyet medeni kanununda Mmüuhtekir, şöylece belli edilmiştir: "E- Üer âkid taraflardan birisi, son derece- Ye varan sıkıntısı yüzünden, kendisi için apaçık olatak müsaadesiz bir mu- kavele imzalamışsa, kendisinin il“!“j & Üzerine mahkeme., ya mukaveleyi bükümsüz ilan edebilir, ve yahut bu mu- kavelenin istikbaldeki tesirlerini kaldı- Tabilir,,. 1-6-022 tarihli — ceza kanumunda da Mühtekir, ancak müstesna hallerde CC- Zalandırılıyor: “Muhtekir, yani ödünc VYerdiği para için kanunun sin- den aşırı artım (faiz) almayı, veya YE tirim (iwihsal) aletleriyle, sığır, tarla, Tiliella nt ikkan olduğu (1) Bu yazımın baş parçalatı gazele- Mizin € ve J1 şubat sayılarında çıkmiş- tr. K. Ozalp (Başı 1. inci sayılada) saylavlariyle Fırka ve Balediye Başkan- ları hududda karşıladılar. İzmirden Ay- dın'a kadar istasyonlarda ha k okullular fırka teşekkülleri sporcular buşkamı ve- lamladılar, Özalp halkla mekteb ve zi - raat ürünlerinin satışı üzerinde konuş - malar yapmıştır. Aydın'da karşılama coşkun tezahürlere vesile olmuştur. Baş- kan vilâyeti belediyeyi fırkayı alay ka - vargâhını ziyaret etmiştir. 'Topyatağına çıkılarak Aydın ova - sındaki ekin ve sıhhat işleri Aydın tepe- Hava durumu Son 24 saat içinde yurdda hava ta « mamiyle yağışlı geçmiştir. Yağış, Trak- ya ile İstanbul, Çanakkale, Eskişehir çıvnkıiıdıwbivııı“ınnl.ı kar, Edine çevresinde evelki gece başlı - yan kar fırtması dün bütün gün devam etmiştir. Edirne'de karın toprak üzerin- de kalınlığı 22 santimetreyi bulmuştur. Bütün Trakya karla örtülüdür. ;.a'—..uıhııüdınıılım- 'da olmak üzcer Kars'ta 16, Edirne'de &, | 5, İstanbul, Eskişehir - ve Afyon'da 2 Erzurum ve Boluda bir de- recedir. Yurdun öteki yerlerinde gece suhu- metleri sıfırın üstünde kaydedilmiştir. En yüksek suhunet Rize ve Trabzonda 22, Adana'da 20 ve ortaanadolunun bir çok yerlerinde 17 derecedir. Dün Ankarada lodos rüzgürmmın azami sürati toprak sathından 20 metre yükseklikte saniyede 20 meteyi bul « muştur. .— Eenebi paralarının değeri Ecnebi paraları üzerinden tan- zim edilecek damga resmine tâbi evrak ve senedlere türk parası ü - zerinden alınması gereken damga resmine beş ay müddetle esas ol- mak üzere ecnebi paralarının türk parası üzerinden tesbit edilmiş fi- atlarını Maliye Bakanlığı alaka - darlara tamim etmiştir. Kr. Santim Fransız frangı 8 10 Dolar 125 10 Liret 10 35 Belga 29 15 Dırahmi 110 İsviçre frangı 41 00 Leva ı 20 Florin 80 05 Kuron s 10 Şilin 23 15 Peçeta 17 10 Mark 49 35 Ley 1 20 Dinar 2 35 Yen 387 00 İngiliz hirası 626 00 Mısır İirası 651 00 Çernoveç 1089 20 ——— babçe, tohumluk gibi şeyleri alışılan normalların üstündeki tazminat karşı- lığında başkalarının istifadesine koyma- ya sıfat edinmiş ölan kimse, borc alanın gıkıntılı durumundan istilade etmek tıyla; bir yal kadar zorla galışmaya weya aynı müddet medent — haklardan mahrumluk cezasına çarptırılır ve aynı müddet içinde serveti musadere altında tutulur, ve yahut bu son kayıd okııuhfı yalnız yukardaki cezalar ile iktifa edi- Tir..n Sermayecilik ile savaşmayı pmgîa- mına koymuş olan bir ülkenin dahi ih- tikâra karşı savaşmayı ne kadar dar hududlarda tuttuğunu — görüyoruz. Bu da özenimlzi gekmesi gereken bir ger- gekliktir. Bu, şnk nazik bir sorum durl ULUS Anketlerimiz (Başı 1 inci sayıfada) Etlik, Keçiören, Dikmen — gibi yazlık yerlere olan fazla istek Ankara'da o10- büs işini günlük hayatımıza karışan bir mevzu haline getirmiştir. Ankara'da ne kadar şoför var? Ankara'da yıllardanberi hususi bir yapı içinde çalışan ve esnaf kurumları içinde kuruluş tarihi en eski olan şoför- ler çemiyetidir. Cemiyetin her yıl yeni- lediği seçim şoförler ve otomobil işçi- leri için yılın en mühim hâdisesi olur, Cemiyetin maaş ile tuttuğu hususi bir kâtibi vardır. Bu bakımdan otobüs ve otomobillerin sayısı gibi kayıdlara gö- re bilinmesi daha kolay olan şeyleri ce- miyetten aldık, otomobil vardıc. İlk bakışta Ankarada- ki otomobillerin sayısının bu kadar çok olduğu insana hayret verir.. Yalnız oto- mobil duraklarının çokluğu ve semtle- tin dağnıklığı göz önüne getirilirse o- tomobillerin dağılışı nisbetindeki sayı- sının hiç de çok olmadgğı anlaşılır. Bir de taksilere benziyen, ve onlardan ay- rlığı eskiliği ile kenarındaki beyaz şe- ridi olan otomobiller vardır ki bunlar da (5) kuruşluk diye ün alan Saman- pazarı « Taşhan otobüsleridir. Bunların sayısı da otuzu bulmaktadır, Kamyonların sayısı 28 dir. Ve hemen hemen istasiyon civarında toplanmıştır denilebilir. Bu otobüs, otomobil ve kam- yonlara hususf olanlar dahil değildir. Birçok müesseselerin ve kurumların bu- Otomobiller piyasada tutunamıyacak Kkadar eskidiler mi hemen (3 kuruşhuk) serisine Cemiyetin şoför olarak 675 üyesi vardır. Bu sayı yapılan teşebbüslerle gittikçe artmaktadır. Geçen aydanberi üye sayısında 15 fazlalık vardır. Üye sayısının yakın bir gelecekte 1000 i a- şacağı sanlmaktadır ki, bu takdirde $o- förler cemiyeti Ankara'nın en çok üye- li bir esnaf kurumu olacaktır. Ankara'da otomobilleri üçe ayırmak gerektir. Taksiler, kaptıkaçtılar, kam- yonlar.. Bunların içinde gerek sayıları- nın çokluğu, gerekse gördükleri iş en gok olan kaptıkaçtılar, oriğinal yapılış- ları ve biçimleri bakımından en entere- san olanıdır. Ankara'nın kaptıkaçtıları Ankara'da 150 ye yakın kaptıkaçtı vardır. Bu isim hiç bir yerde fazla dur- madıklarından ve süöratlerinden veril- miş olsa gerektir. Yalnız bazı Ankara- İrlarm iddialarına göre kaptıkaçtılar, sürat ve çabuklu! de eden isimleri- nin tamamen aksine olarak duraklarda saatlerce bekledikten sonra, — yollarda da binbir arızaya uğramaktadırlar, Her ankaralı, biraz uzak bir yere giderken kaptıkaçtıya binmek mecburiyetinde ol- duğundan herkesin kaptıkaçtılar hak- kında aşağı yukarı bir kanaati vardır. Kaptıkaçtılar en fazla Yenişehir - 'Taşhan arası işlerler, Bu yolda çalışan 98 kaptıkaçtı vardır. Ayrıca İstasyon - 'Taşhan arasında 17, Cebeci - Taşhan arasında 15 ve bağlara da (Keçiören, Etlik) 8, Dikmen'e de 2 kaptıkartı ei. der, gelir. Taksilere gelince... Taksilerin sayısı kaptıkaçlılardan az değildir. Ankarada piyasada işliyen 146 Sıra sira bekliyen girerler. sust kamyonları olduğundan 28 kamyon Ankaranın ihtiyacına kâfi gelmektedir. Bir öotomobil ne kazanır? Bir şoför diyor ki; “Şoförlerin taliindenmi nedir, aylar- ca İşsiz dursak, ziyan etsek halkta ge- ne bizim normalin çok üstünde para ka- zandığımıza dair bir kanaat — vardır. Sanki bizim aldığımız para tamamen kürmış ve hiç bir masrafırmız olmazmış gibi, aldığımız bütün paranımn kazanc olarak hesab edilmesi yerinde bir he- sab gibi telakki edilir. Halbuki her şey- den önce otomobile bağladığımız bir para vardır ki bunun faizini hesab et- mek gerektir. Sonra otomobil kadar hiç bir nakil vasıtasr yoktur ki kırılmak, eskimek, bozulmak tehlikesi çok olmuş olsun.. En ufak bir yedek parçası di- Ker makinelere göre pek pahalı olan etomobile amortisman olarak ayrılması gereken miktar o kadar çoktur ki bunun fazlalığı karşısında biz şoförler, kazan- cımızın en aşağı yüzde otuzunu amor tisman olarak ayırmak mecburiyetinde kalrız. Otomobillerin vasati ömrü Bir şoförün günde ne kazandığını hesab etmeden önce otomobillerin va- sati ömrünü bilmeliyiz ki kazanctan ne amortiaman ayınmanın gerek olduğunu, masrafları ve son olarak kârr bilmiş o- Talım. Başka ülkeleri bilmem, fakat bi- zimki gibi yolları şehirler içinde pek düzgün, şehirler dışında da hiç düzgün olmıyan ülkelerde otomobillerin ömrü yarıyarıya azalmış oluyor. Kataloğla- rın Üstünde (beş sene garanti, altı ve- ne garanti) diye yazılan otomobiller taksiler bizim pâra kazanıp — karanmadığımızı pek güzel anlatır. SAYIFA S ,—Ankara şoförlerile bir konuşma iki yılı doldurmadan yalnız eskimekli kalmıyor, kullanılmaz bir hale geliyor, En eyi kullanılmış bir otomobil bis le nihayet iki yıl sonra alış parasının yarısına yaklaşan bir masrafla eyi bir tamiri gerektirecek kadar eskimektedif Böyle bir tamirden sonra da otomobil mihayet bir yıl dayanabiliyor. Yurdus muzda otomebilin vasati ömrünü böye lelikle üç yal olarak besab edebiliriz, Ondan sonraki zamanı (mütemadi ta« mirler devresi) dix ki geliri, verilen tas mir parasını kharşılamaz. Güzel, ve beğenilecek bir markayı 2500-2700 lita arasında almak mümkün« dür, Üç yallık ömrüne göre vasati olas rTak 2,5 lira amortisman parası ayırmda lrdır ki üçüncü yılın sonunda ikinci bis otamobil alacak kadar paranız birikmiş olsun. Arada verdiğiniz lastik yeniler me parası, tamirler, hiç bir şey buna dahil değildir. Bunlara karşılık olarali da Üç senc kullandıktan sonra piyasada rtağbet görmeyip satmaya mecbur kalı dığınız makinanın değeri olan ve nibaa yet beş yüz lirayı geçmiyecek olan pas rayı karşılık tutabilirsiniz. Çünkü üç y kullanılan ve piyasada işlemiş olan otomobili tamir ettirmeye kalkmak biz sürü para sarfettikten sonra piyasada nihayet üç ay bile dayanmıyacak olan bir biçime girebilmesi için yüzlerce ll xa vermek demektir. Böyle bir otomobis li tamir ettirirseniz bile piyasada yenl ve son moda arabalar karşısında tutur namazsınız, Otomobiller kadın elbiseleri gibidir Buna şaşmayınız.. Otomobillerin her yıl yeni, yeni değişikliklerle çıkan mos delleri vardır. Ve bir otomobil bir bax yan elbisesi kadar çabuk demode olam bir nesnedir. Fabrikalar arasındaki ree (kabet o şekle girmiştir ki, daha yılar sonu gelmeden mühendisler, — teknitle yenleri bir düşüncedir. alıyor ve yenl yıl için başka fabrikalarda olmıyan bire gok yenilikler içinde yeni modeller hae zırlanıyor, d Sen modtl piyasaya çıkınca sizin we rabanız ne kadar güzel kullanılmış, tes miz bakılmmış olursa olsun derhal değete den düşer. Yüksek otciler, müceseseleğ müşterilerini, misafirlerini sizin eski model otomobilinizle değil, yeni alıne mış, boyatı bozulmamış, durumiyle bir yenilik ifade eden arabalarla gezdirme« yi ve göndermeyi bir (saygı ve sevgiğ eseri sayarlar, Siz böyle bir etomebili ancak taşram da ve uzak bir yerde etomobil almali istiyenlere satabilirsiniz. O da sırg bekleyip bir hevesli buluncaya kadar'na, Günlük kazanca gelince... Bugün Ankara piyasasında günde bütün masraflar içinde sekiz Vira kazae nan otomoebile rastlamak pek güçtür, Bu paradan her şeyden önce 2,5 lirasıe nt amortismam olarak ayırdıktan sonra daha hesab edilecek ve hiç kimsenin yersir bulmryacağı masraflarımız vare dır: ki bunların başında benzin perası gelir. Yağ masrafr ile beraber bir kilo« metreye giden benzin (5) kuruşu bu- lur, Çünkü benzinin tenekesi 430 kus ruştur. Ve vasati olarak 100 kilometrş yapar, İlk bakışta hatıra gelmiyen bu masraflar, östüne yenileri eklenmeden kalsa gene razı olacağız, fakat bizim bir de her yurddaş gibi devlete verdiğir miz vergiler vardır. Bir şoför me kadar vergi verir?, Makinamızım gücüne göre yılda Si Hra ile 75 lira arasımda vergi veririz, Bundan başka bir de her ay belediye. mize plaka resmi olarak (5) lira vermelâr teyiz. Bunlar da masraflarımıza eklem dikçe tabii kazancımız azalmaktadır. , Devlete verdiğimiz vergi hiç de çoli değildir. Ve geçmiş yıllardaki Ççok eyi olduğu zamanlarda bunlar bizf hiç sarsmıyordu. Fakat buhrandan v para darlığından en fazla ziyan görene lerden biri de şekörler olmuştur. Bir Müke sayılan ve birçek zamanlarda bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: