26 Nisan 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

26 Nisan 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SeY'FA 4 Modern Türkiyenin ekonomi yapısı İstanbul üniversitesi Prolfesörlerin - den Daktar Vilhelm Röpke geçenlerde Viyana'da senayiciler kulübünde *we- altında bir konferan& vermişei, Alman- calan dilimize çevirdiğimiz bu konle - ransı olduğu gibi sütunlarımıza koyu - yoruz: Türkiye cumuriyetinin yakın zaman- lardaki ekonomük gelişmesine karge her yanda ve bilhassa eskidenberi yakın doğu ile pek sıkı münasebetlerde bulu- Han Avusturyada uyanan büyük ilgi aşağıdaki komferansın tomelini — teşkil etmektedir. Bu ilginin bu kadar çekici olmasının da sebebi, pok kasa bir süre dçinde asrileşmek ve sanayileşmek ba- kımından gösterdiği büyük ilerilik ve dolayısiyle, yakın bir gelecekte de bu hususta bundan çok daha büyük ileci- lik izerleri vadetmesidir. Bu yolda ça- buk ilerlemiş olan Ülke yalaız Tückiye olmadığından gösterilen bu ilginin bir özelliği vardır. Meselâ Yananistanın von aa yal içindeki ticari we emai geliş- mesi kemmiyet bakımından © kadar pa- gelacak bir ölçüdedir ki, aymı yolda yü- zümüş olan birçok ülkeleri gölgede bı- saukmaktadır. Buna tağmen Yunanis - tandan ziyade Türkiyeden bahsedil - anektedir. Neden Türkiyeden bahsedi: liyor? Bunun birçok sebebdleri vardır : 1 — Veni Türkiye'nin hâlâ, yaban - gıları teshir eden kılıkta ve özel bir çe- te muhakeme edilmekte olması. 3 — Bugüne kadar bütün dünyanın ortaçağ muhafazakârlığıma bağlı gör düğü, uyuşuk sandığı bir ülkenin bü - tün âlemi şaşkınlığa boğan bir dinçlik ve tam şuurlu bir hareketle geçmişini tasfiye ederek garblılaşmak ve sanayi- leşmekte hiç beklenilmiyen hakikiğ bir devrim yapmış olması ve Gdolayısiyle '©na yeni bir biçim vermesini bilen bir adam tarafından idare edilmek talii o- Tan ulusların yaşlılık — ve ulusal karak. ter mefhumlarımın ne kodar değişebi. diğini isbat etmiş olması. $ — Bu ölkeninf fanteriye, tukdir “ve tenkide çığır açmağa çok elverişti ve zamamırmızm düşüncesine çok uygun o- Yan yeniden kurumlarndırımmı ekonomi metodlarının fevkalâdeliği. Umumiyet itibariyle plânlı ekonomi He yapılan bütün işler birden bire yapı- Yam işlerden çok daha heyecan verici ol maktadır. Nitekim: kapitatizmin sakin metodları ile yapılmış olanı Fransatım yeniden kalkenması, ruslarım beş yıllık plânlarından daha çok büyük bir iş ol - vaasıma rağmen, beş yıllık plân, Fran - sanm yeniden kalkmma işini gölgede bıraktı, Ananevi biçimde geliştiği için, Yunanistanın sanayileşmesini hemen bemen pekar kimse biliyor. Halbuki Türkiye'nin sanayileşmesinden yalnız #lünlı ekonomi biçimlerinden inkişaf et- tiği için bahsedilmiyor. * — Belki, eskidenberi tanımmış © - lan bu ülkenin ekenemik inkişaf im - Aünlarmnın çok büyük olması dolayısile Türkiyenin ekonomik olarak yeniden kurumlandırı!mış olmasında bilerek ve- 'ya bilmiyerek, dünya ekonomisine mü - evsir olacak bir hareekt atfedilmekte - dir Hakikatte ise, birçok Avrupa ülke - lcrinin ancak yüzyıldan fatla bir za - man içinde başarabildikleri bir inkişa- hı, Türkiyenin, en zor durumlar içinde ve Çökmüş bir geçmişin harabeleri ara- sından çıkarak, külkürel modernleştir- ee ile baş başa giden ekonomik moderm- deştirme ve yeniden kurumlarnma hare - ketiyle başardığ: inkişafı seyretmek kadar enter:san bir badise tasavvur e- #İlemez. Bu iş ise, hadsiz, hesabsız can we mal fedakâcleğiyle hiç du:rmmadan on bir yıl süren bir gavaşta nsanra başarıl- anıştır.Genç Türkiye cumuriyeti 1923 te hayata ilk adımını attığı zaman, geniş Anadolu ülkesinin içinde bulunduğu durum, Almanya'nın 30 yıl savaşların- dan sonraki durumu gibi idi. 10 gıl içinde yapılan işler hakkında — dağru dürüşt bir hüküm yürütebilmek için ise, bu bareket noktası katiyen akıldan gıkarılmamalıdır. Bu cihet gözönünde tutularak yapılan işler böyle bör ölçü ile Ölciecek olursa, tarihte e<i buleniryan dev gibi büyük ışler başarılmış olduğu görülür. Hakikatler bakkında — apaçık ve yorucu bazı malümatı arzetmiyece olursam, üzerime aldığım ödevi tam ola» rzak yapamayarağım, Bu itibarla Türki- yenin ekonomik alanlarında bugün ya- pılimakta olan işlerin hakkiyle ölçülüp takdir edilebilmesi için, bu işlerin de - rinden derine ilgili oldukları noktaları sayıp dökmek mecburiyetindeyim. Bun- dan dolayı bu araştırmada iki yol üze - rinden yürümek lâzamdır. 1 — Türkiyenin ekoonmüik yapısının genel çizgileriyle tebarüz ettirilmesi, 2 — Türkiye ne istiyor? Sorgusile moldern Kemalişt Türkiyesinin ideolo- Hi ve Likriyat tarihi temelleri etrafında bazı şeylerin anlatılması, Het iki çığında da - bugünkü türk ekutomi sıyasasının hakikiğ bir biçim - de anlaşılmasını imküânsız bırakan bir süzü yanlışların doğrultulması gerektir. Herkes bilir ki, 17 — 18 milyon hal- kiyle 763,000 kilametre murabbar bir yer tutan bugünkü Türkiye, Avrupa ta- zafından kalan doğu Trakyasiyle İstan- 'bul müstesna olmak üzere, barış andlaş- amaları ile topraklarımnın et çoğu Ana - doluda toplanmış olan bir ülkedir. Türk ulusuna asmanlı devletinden artakal - —ış olan bu parçayı, modern türkler, öz yurdları ve ulusal kuvvetlerinin kay- nağı olarak fevkalâde bir sevgi ile bağ- lıdırlar. Ntekim, bunun sembolik ve derin bir ifadesi olmak üzere de Ankara'yı hükümet merkezi seçmişlerdir. İşte Ke- malist hükümetinin yüksek amacların. dan bir tanesi de, ülkenin dışarda kay- betmiş olduğu şeyleri içerde tekrar ka- zanmak için yurdun güclerini dışarıya yaymak değil, bilâkis Anadolu ana yur- denda kuvvetlendirmek ve doleyısiyle temerkilz ettirmektir. Kökleri çok de - zinlere varan samimi barış isteğine da- yanılması ve £zvkalâde #kilanc ve iyi düşünülmüş bir dış sryasası sonucunda da Türkiye Doğuavnupasında ve Yakın dağuda barışın en kuvvetli bir unsuru olmuştur. Bütün kuvvetlerini yurdun barış işlerine hasretmeğe hiç bir ülke Türkiye kadar muhtaç değildir. Çünkü, bu ülke yoksuldur, fakat büyük ölçüde de gelişme kabiliyeti vardır. Türkiyenin ekonomik temeli, tabiatiyle, —iklim ve topoğrafya bakımından lilkenin birçok değişikliği olması delayısiyle çok bü - ük dağişüiklikler arzetmkete olan çilt- giliktir. Bu ülkenin türlü yerlerinde gerek mütedil ve gerekse sıcak mınta - ikaların hesnea bemen bütün ekimleri, yetimşektedir. Hattâ yağmarları fevka- lüde bol olan Trabzon'un gimal taralla- atadaki yerlerde çay bile eksik değildi. Marmara denizini çeviren bazı yerlerde de büyük bir muvaffakiyetle pirinç eki- liyar, Batı ve güney Anadolusunun çok werimli vadilerinden eşi olmuyan bol - luk ve güzellikte güney meyvalacı, şa- Tap, sebze ve ağaç meyvalacı yetişmek- tedir. Anadolunun meyva ve — sebzeleri kiç bir yerde rastlanılmıyan Jevkalâde bir lezzetvedir. Erbabı bilir ki, meşhur Çavuş Üzümleri dünyanın en güzel ve son yıllar içinde yapılan kliring anlaş- malar sile faydalı bir surette degerlen- dirilebilen bir zahire ihracat artığının bile elde edilmesine muvaffak olun - muştur. Ortaanadolunun yüksek yayla- larında Hayvan — yetiştirilmektedir. ki, bilhassa dünya pararında büyük bir rol oynıyan tiftik ve yünü yetiştiren keçi- len ipok kozası teşkil etmektedir. Bü - tün bu anlatılan şeyler düşünülerek, Türkiye, cennetten koparılmış bir bah- çe parçası ve ziraatının durumu İle mermmums olan bir ülke sanılmaktadır,. Durmum, bu düşüncenin büsbütün tersi- nedir. Hattâ denilebilir ki, türk ekono- mi sryesasımın ea büyük ödevini asıl bu sorum teşkil etmektedir, öyle bir ödev- ki birçok mesilleri meşgul edecektir. Ülkeyi tayyare ile dolaşan her hangi bir kimsenin derhal farkına vardığı Türkiyenin çok seyrek olan nüfusu, hu toprakların vasat? olarak, az münbit ol- duğuna büküm verdirmektedir. Ülke- min üçte biri tarıma elverişlidir; hattâ bu üçte bir bölümü hile iptidat bir mer'acılık ile gayet zayıf kalmış bir bi- çimdedir. Asıl werimli olan — topraklar ise ülkenin çok az yerlerinde bulun - maktadır, Eski devirlerde, küçük Asya nın, Rema imparatorluğunun en büyük zahire depolarından birini teşkil etmiş olduğu düşünülünce, akla, acaba #onra- ları zarar verici bir iklim değişikliği mi oldu, sorgusu gelmektedir. Halbuki böyle bür şey olmamıştır. Ancak, asır- lardanberi yüksek yerlerdeki ormanla rın, agaçların hiç sakınılmadan kökün- den budanması ve dolayısiyle Akdeniz çevresinin birçok yerlerinde olduğu gi- bi, killi toprak tabakasının vadilere akıp Kitmesi yüzünden su mevcudumun azal- ması sonucunu vermiştir. Onmancılık üşlerine nizamlı bir surette hiç yılır- madan devam edilmesi sayesinde Ana- dolu ormanlarının harab edilmesi önü- ne muvaffakiyetle geçilebilmiş olması da, Kemalist hükümetinin ciddilik ve iş baaşrma dölenini gösteren çok karak - teristik bir keyfiyettir. Bununla bera- ber, dünya pazarlarında aranan birçıkı maddesi olan ve Viyana'da çok işlenen mobilyalık ağaçlardan da sarfınaarr, bil- bugün çok zengin ormanları vardır. Bu İtibarla, tarıma elverişli olan yerler he- men hemen baştarı başa ekilmediği ve ekilen yerlerin üretim imkânlarından edamakrllı istifade edilmediği müddet- ©e, gir çok yerlerin tarıma elverişli ol- mamasındın, Türkiye hiç tasa duyma. malıdır. Bundan başka sistematik Lir sulama ve Drayfarming yapılmak «u . retiyle, suyu olmryan fakat büyük bir kısmı çok münbit olan yüksek yayla topcaklarından faydalarmak imkünları da vardır. Bütün bunlar bir araya geti- rilince, daha hiç sarfedilmemiş büyük bir balk kabitiyeti ve üzerinde görüşe- veğimir madenleri de hesaba katmak suretiyle, Anadolu'nun, dünyada mev . cud olan toprak ihtiyatlarının en Önem- lisi olduğunu iddia etmek yanlış bir düşünce olmaz. Azdı arkası gelmiyen savaşlar ve asırlarca süren kötü idare sonucunda, toprak altında kalmış olan #eaginlikler ileriliği ve uzun sürmesi istenilen barışı geven ve soravını anla- yan bir hükümet sayesinde yeniden or- taya çıkarılacaktır. İngilterenin barış yoklaması 21 Nisan 1933 tarihli Noye Fraye Pres gazetesi Londra bildirmeninin Bi. ritanya eski dış bakanlığı müsteşarı Vi- kont Robert Sesil ile bir görüşmesini neşretmektedir. Britanyanın eski müsteşarı diyor ki; “Bütün ingiliz ulusu Avrupa sorum- larına yalnız katılmak değil, barışın menfaatleri bakımından işçen bir - rol oyaamağa da hazırdır. Modera harb tekniği büyük Britanyanın ada duru - mundaki Fevkalâdeliği ortadan kaldır- dı. Hava stratejisi bakımımdan artık bir ada dostu değiliz; tıpka Fransa, Alman- ya veya Lehistan gibi bir durumdayız. Hatti denilebilir ki, Avrupa kıtasının kara topraklarında olan, ancak Pireme dağlarının Üstündeki hava cercyanları, kendisine, birkaç millik Manş denizi kanalından çok daha büyük bir siper meydana getiren Tspanya'dan — ayırde- dilecek bir yanımız kalmamıştır. Bu hakikatin anlaşılması ülkeye her ne ka- dar yavaşça yayılryorsa da, o Gerecede dt halk arasında derinlere kök sal - maktadır. Buna bir de, topraklarımızın dünyanın dört bör bucağına dağılmış bir dürüm — içinde olması dolayısiyle bir- leşik Amerika kükümetleri gibi coğra- fi bir bütün olan ülkelerden daha çabuk sarsılacağımızı da katmak gerektir. Bun- dan dolayı da kendisinin bellâbaşlı bir hinterlandı sayılan Avrupa'da, barışın güven altına alınmasına İngiltere çok büyük bir önem vermektedir. Çünkü, herbangi bir Avrupa harbının yalnız Avrupa kıtasının kara topraklar siçin- Ğe kalacağını sanmak büyük bir saflık olur . İngiliz kamusal düşününün, bazı te - ahhüdler altına girmek suretiyle barış için ne dereceye kadar Öözgeçlilik'de bulunacağınt anlamak maksadiyle bir “barış yoklaması,, yaptık, Alınmış olan sonuç şaşılacak bir şey oldu. Bütün ge- çim hakkı olanlara bir sorgu kâğıdı ve- rildi. 22 müyan kişiden bugüne kadar 6 milyonu —oy verdi. Sorgulara "evet,, karşılığı verenler yüzde derecesi şu ol- du: ilk sorgu, bundan böyle de uluslar sösyetesinde kalalım mi? idi. Buna yüzde 97,5 “evet,, karşılığı verildi. İkin- € sorgu, genel silühsızlarıma — İstiyor musunuz? İdi. Buna da verilen karşılı - gın yürzde 04 & “evet,, çıktı. Üçüncü sorgu hava silakının büsbütün kaldırıl- masını iİstiyor mutunuz ? idi. Yüzde 80 “evet,, karşılığı verildi. Dördüncü ser- gu isc, husust silâh osüretiminin ve hu- susj silâh ticareti yapılmasının yasak edilmesini istiyor musunuz? Bu sorgu- da yüzde 91,5 “evet,, karşılığı almıştır. Beşinci sorgu, barışı bozana karşı ekongmnik ve sryasal ceza tertibini isti - yormusunuz? Alınan kargılığın yüzde 9S i “evet,, idi. Son sorgu da, her hangi bir barış boz- guncusuna karşı süel tazyik yapılması- nı istiyor musunuz? Karşılığın yüzde 70 i evet olmuştur. Yoklama henüz daha sona ermemiş- tir. Bu yoklamada resmi seçimlere ka -« tılmak hakkı olanların yarısının oy vermesini bekliyoruz. Bu iş husust ma- hiyeti olan bir teeşbbüs olduğundan bu kadar kişinin oy vermesinin anlarnı çok büyüktür. Ancak daha şimdiden anla- şilryor ki, her hangi bir barış bozgun - culuğunda barışt bozanın cezalandırd- ması İşine ingiliz milleti de katılmağa Böyle bir örgeçi yapmağa hazırdır. Ni- tekim, ckonomik ve mali abloka İstiyen. ler yüzde 9$ ve süel tazyik tbiçiminde ceza tertibi için de yüzde 70 "evet,, kar- şılığı vermişlerdir. Alman damarlarına giren yahudi kanı Bükreş'te çıkan Renasteren Roma - Na gazetesinden: Gücey Almanyasının bir gebrinde Bücum kıtalarından birinin şefi bir oto- mobil kazasına uğramıştır. Aldığı yara- lar o kadar ağırdı ki, ırk — düşünceleri gözününde tutulamadı ve yaralı kaza yerine en yakm olan bir yahudi hasta- hanesine götürüldü. Hastahanede, doktorlar hastaya der- hal kan verilmesi lürumunu gördüler. Bir yahudi kan verici yaralıya kanın - dan vermiye razı oldu ve bu suretle de onun bayatını kurtardı. Fakat hadisenin az kalsın çok garip sonucları olacaktı. Mahallin nasyonal sosyalist partisi disiplin kurulu kaza - ya uğrıyanı özel bir komisyona verdi. Ve bu komisyona “aşağı, ırktan birinin kanını alan bir almanın partide üye ka- İup kalararyacağının tetkikine memur edildi. Güç bir mevkide kalan komisyon az kalsın şeli partiden çıkaracaktı fakat 'tam bu sırada komisyan üyelerinden bi- Ti bir uzlaşıcı özge ileri sündü. Kanını vermiş olan yahudinin cski bir savaşçı olduğu ve harbta birçok madalyalar al- mış olduğu tesbit edildi, onun verdiği kanta bu yüzden bir almanı lekeliye -» miyeceğine karar verildi. Ve kazaya uğrıyan almanım “üsnomal hadiseler yüzünden gene saf kan bir aryen kal- dığına,, hükmetti. 26 NİSAN 1880 Vi Spo: — B.. ankü top oyul ve bisiklet yarış! ıu...Aıııwı—xqııııı'ı geçirecektir. Ankara Gücü alı N yaktopu birincilikleri — yapılncak: bf luçierqu'ımMır& Ayaktopu, Altmordu. — ; Gücü arasındadır. Bu keulüblerin ve birinci takımları — karşılaşacı Ankaranın en eski karullarından €| A'ınıwdımylhlıliıı ; wlnydhıwııdıh larda da umduğumuzu arttıracak larınmı gördük. Bugün eyi kurul: | takamla alana çıkarlarsa Muhafıza # Oyunu eyi bir sonla başarmaları Muhafız Gücü birinci bölüm & larda biraz geri kaldı. Fakat ondan " ra bir öğreticinin gözcülüğü altında' bir sistem içinde çalıştılar. Arkası W sına gördüğümüz Üç oyunun her bif bir derece daha ilerlediklerini kabul' melidir. Geçen hafta en kuvvetli P ile karşılarına çıkan Ankara Güğ yendiler. Bugün de öylece kazanmaları Altınordudan daha iktimale yakındır. Ankara — Ayaş gidip gelme bi let yarışı 115 kilometredir. Bu Ankaranın en tanınınış W recektir. Bunlar içinde Muhafızdan * yub, Apdul, Ankara Gücünden Ni Galib, Çankayadan Hasan ve Osep " dır. Yarışın çok çetin olacağı maktadır. Evelce yapılan yarışları yarışm birincisi Galib, Eyub veys yazidir. Eğer antremanlı olsaydı H4* dan da çok şeyler beklenebilirdi. Y” sant sekizde Büyük Millet Meclisi f) mından başlıyacaktır. Gidip dört saat süreceği ve koşuya gi en çok 12 jle 1230 arası gene Önüne erişecekleri umulmaktadır. Bugünkü _ıımnastik şenliği Bugün saat 14 de Atatürk ter? yeenstitüsü spor alanında |me*) tepler jimnastik şenliği yapı tır, Şenliğe evvelâ geçid t erkinlik marşı ve bayrama sel ile başlanacak ve sıra ile kız ve ©| kek çocukların jimnastikleri, yü” sek beden terbiyesi talebesili spor hareketleri ile bitecektir. ün geceki konser Şehrimizde bulunan Sovyet tistlerinden bir kısmı dün gö Musiki Muallim mdnehııde konser vermişlerdir. B İ İsmet İnönü ile Bükreş elçımıi H. Suphi Tanrıöverin ve Sovyf Büyük elçisi B. Karahanım da zır bulundukları bu konserde yolonist Oystrah birkaç parça € mış, piyanist Oborinle tör Şostakoviç Çaykofskinin W konsertüsü ile Şostakoviçin tekrar tekrar sahneye gelerek İ niden söylemeye mecbur mis Bu akşamki program şudur: 19.30 - Dans musikisi 1940 » Çocuk bayramı saati 20 - Musiki: Sarasate — Danse Espagnole — Keman: Necdet Remzi Piano: Ulwi Cemal 20.20 - Ev kadınına öğütler 20.30 - Musiki: ş Moskovski Dans Espagnole — Piano: Ulvi Cemal ” Keman: Necdet Remzi — Violonsel: Edip Sezet 2050 - Haberler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: