17 Mayıs 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3

17 Mayıs 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

!7 MAYIS 1935 CUMA Kamutay'da dün diyev rini dinlediğimiz bakar larımızdan dördün / ve Dişişler Bakanı v B. Şükrü Kaya lik Bakanı B. Ali Çetinkaya omi Bakanı B. Celâl Bayar Tarım Bakatı B, Muhlis Erkmen — İzmir köylülerinin uçağı İzmir köylülerinin orduya şük- ran duygularını bildirmek üzere bir köylü uçağı satın almağa ka- rar vermeleri haberi Ankarada bü- yYük bir sevinçle karşılanmıştir. Dün, Türk Uçak Cemiyeti Baş- kanı Çoruh saylavı Bay Fuad Bulcan'dan İlbay General Kâzım ?ıriğe aşağıdaki telgraf gelmiş- lr, General Kâzım Dirik İzmir İlbaylığı İzmirin Özveren köylülerinin _k_urumumuza karşı gösterdikleri ilginliği minnet duygularile karşı lar, bu güzel girişide önayak olan zmirin Dirik İlbayına sevgi ve Saygı ve ü Öz türkç Gezetem ne- kadar abırd kolay tiyoruz. — Aşağıda oku, yın “Taymis Kıyıları,, € Bu yazıdaki kelime - karşıl Kasanık: Mahküm (C Önürdeşme: Rekabet ye — - Karabun: Kâbus 'Tüccar — Ayıt: Ayet — Duruksi tereddüd etmek — Başadlık: Hâkimlik — Alpay: Cihangir — Tansık; Harika — Değişin: İstihale , at İngiliz bir hayat üslübudur. Bu öslüb güzeldir; fakat devam ede- merz. Çünkü ingiliz adası gibi, o da, altın değeri üstüne kurulmuştur. 19 uncu asırda ingiliz düşünce- si şu idi: Allah bizim için yaşıyor! Allah ingilizdir! dememişler- dir. Allah'da onlara hizmet etme- Hi idi. Hakikatte İsa'nın, Muham- med'in, Hind ve Yunan ilâhları- nin hepsi, ehram ve - isfenks, in- giliz bandırası altında yatıyor. Bir alman diyor ki:; “— Günde 12 saat çalıştık; dünyayı rahatsıt ettik., Dünyayı değil, İngiltere'yi ra- hatsız ettiler, Sağlam, artık, endüstride ingi- liz markası olmaktan, ve kuvvetli, bir ingiliz kelimesi olmaktan çı- kıyor. İngiltere'nin Amerika'ya kız- gınlığı şu cümlede toplanabilir; — Hem çalışıyorsunuz. Hern de herkese ödünç veriyorsunuz. Çünkü çalışma'yı bizim gibi, ödeme kasanıklarına bırakmalı- dıri Sonra, sarı japon zencisine dö- nüp şöyle diyor: “— On sekiz sa- at çalışıyorsunuz, Buna önürdeş- me denmez, Bu bir düzey dampin- gidit, Bizim gibi yaşamadıkça önürdeşliğinizi haklı görmeyiz. Daha 1913 te ingiliz. dokuma fabrikaları uzakdoğuya dört bu- çuk milyon yarda bez vermiştir. Şimdi ise, Asya, bir başka adanm, Sarı ada'nın eline geçiyor. Mançester'in eski pazarlarını, bu türedinin pamuk dokumaları kaplıyor! Ve artık çinliye çamaşıtlık ya- pamıyan - İngiltere, japon - işçisi için idealizm yapıyor: — İşçilerinizi sadaka ile çalış- tırmağa ne hakkınız vı(? Japon dokuma l.ıbrıkıl;ırımn 6 milyon iğ'i, enginler ötexınfieıf, dev tırnakları gibi uzamış, ingi- liz adasını bir karabun nöbeti için- de sarsıyor: e — Böyle giderse japon ııı'ıllı- rına ambargo koymalıyız, diyor- l“;!mba:go! Bu söz City tecimer- lerinin ağzından çıkıyor! Bu tecimerlerin hepsinin baş C © eskiden yaz örnek muş sağde parçaların, öz türkçeye en misaller basmak — İsti- başyazarımız F.R. Atı- ucunda daha geçen yıl. Adam Smith'in ayıtı asılı idi: Laissez faire... SiRE Düzey dampingi ... Biz etimizi, çinli pirincini dü: şündüğü kadar, o, İskoçya balık avmı, Askot yarışını, yat ve gölt partilerini düşünmektedir. Cumartesi günü öğleyin İngil- tereye harb açılmış olduğumu söy- lediğiniz bir adalı size: — Pazartesi öğleyin konuşu- ruz! diyebilir. Vikent... Bu kelimenin ne ol- duğunu anlamak için Londra'nın hafta sonundaki 48 saatlik göçle- rinden birini yakından görmelisi- niz. Tevrata göre Allah dünyayı yaratırken 6 gün çalıştı ve bir gün dinlendi. İngilizler haftada iki gün din- leniyorlar. vwe İngiltere 19 uncu asırda bir memleket değildi: Küre dışında bir yıldızdı. Henüz ingiliz adası- nın, kendini Avrupa'ya mı, Asya ve Amerika'ya mı maledeceğinde duruksadığına şaşmayınız; kendi- ni yeryüzüne maletmeğe başladı- ğına sevininiz. İngiliz sıyasası doğu ülkeleri- nin hayalinde, bir Allah sıyasası idi, Tutan gibi basar, kaza ve ka- der gibi iner, İsa gibi diriltir, Muhammet gibi ay, Musa gibi de- niz yarardı, İngiliz cümlesi, tam bir asır Babrâlinin dudağını Arab ayıtlarından daha fazla titretti. Bütün rüzgârlar ingiliz yelken- lerinden bir kısmına yarardı; gü- neş bir evin odalarını dolaşır. gibi onun sömürgelerini devrederdi. Şu adaya bakınız: O bile üç parçadır. Onun en alt parçasına bakınız. Hayır, ölçünüzü daha kr- saltınız, Londra'ya bakınız. Bu şehir bir zamanlar dünyayı par- mağının ucunda çevirmiştir. Bir ilbayı 300 milyona başadIık ediyor: Hangi Sezar bu rakama dilini döndürebildi? — Deniz benimdir! diyordu. Deniz bu... Üçüncü unsur! On- dan sonra bizim kâinat anlayışı- mızda toprakla havadan başka ne kalıyor? Masallardaki değişin tansıkla- rı yalandı: Fakat ingiliz. kömü- ründe hakikat olmuştu. Şimdi bu ada, elektriğe, 41 milyon yumruğunu birden sıkıyor! İlkçağ alpayı kuvvete kızardı. Emperyalizm, akla ve çalışmaya kızıyor. umur Başkanımız Kamâl Atatürk dün saat 16 da yeni Çin Uyautsu'yu, Çankaya'da, hor zamanki - törenle, kabul G 1 Si KOĞ Cumur Başkanımıza güven mektubunu sunmuştur. etmiştir. Elçi Yukarıki fotoğra! ru ilerlzdiği sırada alınmıştır. f, elçinin askerimiz önünden geçerek köşke doğ- C. H. P. kurultayı dün B.Abdülhalik Renda'nin başkanlığında toplanarak di- lekler komisyonu raporu üzerinde gö- rüşmelerine devam etmiştir. İlk olarak İç işler Bakanı B. Şük. rü Kaya, bakanlığın rinde izahlarda bulunmuşcar genel işleti üze- Parti kurultayının değercine İşaret eden bakân, kurultayın söravir orunl. Kin de bir direktif olduğunu sö; tek İç işler Bakanlıjıının dört yılda yaptığı ve ileride yapacağı işlerin dı şarıdan gelen üyelere bir rapor halin: de sunulduğunu, burada bazı — Öözetleri izah edeceğini söyliyerek dedi ki: “ — Dilek sırasiyle birinci İş olarak taksimatı idariye geliyor. Mülki taksi- matımızın esası aşağıdan yükarıya baş- lamak üzere köyler, nahiyeler, kazalar ve vilayetlerdir. Köyler için yaprlan köy kanunu memlekette çok eyi meyva- lar ve semereler vermiş bir kanundur. Ufak tefek tatbikatta görülen kusur- lar da zamanla ıslâh edilmektedir. Bizim köylerimizden 41.000 k müzün 23.000 inde köy kanunu edilmektedir. ya nüfu- sun azlığı, yahut köylerin dağınıklığı yüzünden, bilhassa şark vilayetlerimiz: de köy kanunu tatbik edilememektedir. Onun için köy düşünüldüğü vakit der. hal köyün büyütülmesi ve köyün yüz haneden aşağı bırakılmaması çaresine tatbik Diğerlerinde tevessül olunmalıdır. Dağınık bir köye ne irfan, ne ne sıhhat girer. Medeniyet dağmık köy lerde değil, eden bir meyva, bir semeredir.,, Biz o yoklayız. umran, toplu köylerde tekevvün Yapılacak işin köylere toplu olarak bilgi, bayındırlık ve sağlık götürmek olduğunu, göçmenlere taptanan yurd- landırma kanunumun da bu gayeyi gö- zettiğini, Karadeniz kıyılarımızın nü- fus koyuluğu bakımından Avrupanın en kalabalık kıyrlarını da geçmekte ol- duklarını, bundan ötürü bu yerler için ayrı bir şekil olmak gerektiğini, vak- tile nahiyeler komün olarak düşünül: müş olduğunu, zaten tek bir kamunba- yın, ölçümü 40 — 50 kilcmetreyi aşan bir yerde verimli bir iş görmesinin im- kânı olmadığını, bunun için bunların be- şiaci sınıf bir Üçe haline getinilmesi- nin gerektiğini, ilçelere gelince, nüfusu- muz artmakta olduğundan ilçelerin de arttırılması gerekti fakat bu işin para işi olduğunu, iller sıyasal ve eko- nomik esaslar üzerine kurulduğundan sayılarının azaltılmasına Kizum görük mediğini, bugün her il merkezinin bir bayındırlık ve bilgi kaynağı olduğunu söyledi Bundan sonra B. Şükrü Kaya genel ispekterlerin işlerini izah ederek bu ör- gütün memleket için olan faydalarını doğuda Şeyh Said azısından lıyan karışıklıkları anlatıp, sonra birbirini ko ini, dilekli bu kurumun — önle sında olan sınır ve yer, değiştirmenin yönctim bakımından sakıncalı olduğunu, kamunların, ilçelerin değişmesinin, il- lerin genel yönetimi kanununa göre ba zı şekillere bağlı olduğunu, polis me- selesine gelince, yurdun güvenliğini koruyan iki unsurdan biri olan polisin bütün şehirlerde bulunması gereken bir kuvvet olduğunu, kurtuluş savaşı sı- ralarında polis kadromuz çok zayıfken, polis okulları açılarak bunlarda — 4000 polisi kemmiyet polis yetiştirildiğiz n arttırmak için ve keyfiyet bakımını bir program hazırlandığını söyledi. Polis örgütünü anlatırken, polisin #osyal alandaki yüksek ödevini de an- latan B. Şüktü Kaya, yol parası mese- lesine Cokunarak bunun uzun boylu in- celem”e "-ğer bir konu olduğunu söy- lem - <& şe.baylık işlerine geçerek başı ka 1 3efer şarbaylıklarının bundan bin yıl Tace çalışmaya başlayıp bütün İş- lerini bitirdiklerini, bizde ise şarbay- lıkların ancak 10 yıldanberi sistemle gçalışmağa başladıklarını anlatmıştır. Şarbaylıkların bügünkü — gelirleri- nin, başarmak yükümünde oldukları Ö- devleri karşılamaktan çok uzak olduğu- nu söyliyen B. Şükrü Kaya, kurulmuş olan şarbaylıklar bankası ve kamutaya verilen şarbaylıklar kanunu ile, şarbay- lıklarımızın çalışmalarının - hızlaştırı!. dığını söyledi. Özel yönetimler için kamutaya bir SAYIFA 3 İç İşler Baka nının söylevi kanun verildiğini söyliyen bakanımız, nüfus işlerine geçerek bu İşin yurdum varlığı bakımından olan büyük değeri- ni rakama dayanan örneklerle anlatmış ve demiştir ki : “— Bizim memleketimizin nüfusu. nun kilometre kare başına elli ve yüze çıkmaması İçin hiç bir sebeb yoktur. Nüfusun artması için gereken tedhir- ler hazırlanmıştır. Yüz yıl sonra Tür- kiyenin yatnız kendi nüfusu 70 milyo- na çıkacaktır. Bunun için bütün sebeb- ler hazırdır, ye köylerde ehirlerde nü fus sayısı her gün artmaktadır. Bu yil- ki nüfus sayımile nüfusumuzun ne ka- dar sağlam ve doğurgan olduğunu bir defa daha bütün acuna göstereceğiz.., B. Şükrü Kaya bu alanda göçmen- lerin de bir kaynak olduğunu, ön ay içinde gelenlerin on dokuz bine vardı- ğını, elli bine varmasının iktimali 6t duğunu, Çanakkale ile beraber büt'in Trakya nüfusunun — beş altı yıl içinde altı yüz bine varacağını, bu işin iki ana temeli olan to; mnin kota- rıldığını söylemiş ve genel nüfus işle- rimize vermekte olduğumuz önemi izah etmiştir. Her şeyden önce nüfusumuzun art- masının lüzım olduğunu söyliyen İçiş- ler Bakanımız, etrafı çöl olan Ankara- nın 100 kilometrelik çevresi içinde nü- fus sıklaştırılmassa Ankaranım kapısı- nın çöle açılacağını, cumuriyet merke- zinin ne olursa olsun bol nüfuslu olma s1 gerektiğini, bütün bunlar için tedbir- ler alındığını ve program hazırlandığı- nı, hükümet konakları işinin de İçişler Bakanlığı ile ilgili olmamakla beraber kotarılması gerektiğini söyliyerek çarşaf ve peçe meselesine dokunmuş ve demiş- tir ki: — Bu mesele için söylenebilecek sözün en eyisini komisyon söylemiştir. Biz türk inkılâbında kadın inkılâ. bını esaslı umdelerinden biri telakki e- derek takib etmekteyiz. Kadım inkılâ- be bir memleketin istiklâlinin ve istik balirin muhafaza esasıdır. Komisyonunuzun ve hükümeftinizin alâ ka ile takib ettiği bu işi onayfamanız hükümet için büyük bir direktif ola- caktır. (alkışlar) , eve rejiminin Mi Tarım Bakanının söylevi Tarım Bakanı B. Muhlis Erkmen, söz lerine önce hayvancılık — işlerimizden bahisle başlamış, türk ekonomisi — içim çok değerli olan hayvancılığın ilerle- mesi, hayvan cinelerinin arrtılması için yapılan ve yapılacak işleri saymış, sıkaı uğraş güzeyinde hayvan hastalıklarının son zamanlarda Çek azalmış olduğunu ve mesela “vebai bakari,, dea 1920 de yılda 25 bin hayvan ölürken 1933 de bu rakamın sıfıra düşmüş olduğunu söyle- miş ve alkışlanmıştır. Tarım Bakanı, dişarıya hayvan çıkatının yıldan yıe arttığını kıvancla anlatmış ve ruam has- talığının da azalmakta olduğunu bildi- verek demiştir ki; “Umuyorum ki $ in- ci kurultay toplandığı vakitt/ - Tiraat Bakanı olarak size izahat vermca şere- fini taşıyacak arkadaşımız bugün vebal bakari hakkında söylenen bi ruaman da ortadan kaldırıldığına da- ir kanağat verdirici beyanatta buluna- sözler gi- caktır., Yalnız şarbon hastalığında len rakamların gittikçe atttığını anla- tan B. Erkmen bu fazlalığın hakikatte köylünün, eskisi gibi hastalıkları Sak- lamıyarak, ma tedbirleri. almmast için çekilmeden hükümete bildirmesi yüzünden olduğunu ve bu dileklerin, bazı, bakanlıkça karşılanmasında — güç lük çekilecek kadar çoğaldığını bunun da cumuriyet köylüye kadar nüfuz edet kültürel tesirine delil olduğunu söyle- miştir. Bakanirk elindeki — damızlıklar çoğalmakta, üretilen aşılar ve seromlar her gün biraz daha artmaktadı. Bakam- lık, eğer bütün baytar ihtiyaçlarını kat pılayamıyorsa bu dada çok elinde yeter derecede eleman bulunmaması — yüzüm dendir. Karagül ve Merinos işi önemle takib edilmektedir. Tarım Bakanı “At ve bayvan islahine (Sonu €. er sayıfada) kaydedi-

Bu sayıdan diğer sayfalar: