19 Mayıs 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

19 Mayıs 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hazırlamak için (Başı 2. inci sayıfada) Yüksek ehliyetname: Üniversite fa- Bültelerinden birinden veya yüksek uz- manlık okulundan çıkan talbeye ve- lecektir. Bücl yüksek ehliyetaame alacak o - lan yüksek okullar talbeleri aynı şe- kilde hazırlanan smıflarının program- darına göre İstanbul öğretim taburu ile Ankarada öğretim bölüğünde ve diğer gınıf kıtalarında ders ve öğretim gö - rürler. Orta okullarla lise ve dendeş - leri olan okullardakiler için süel der- ler, öğretim, genel silel bilgiler ve pi- yadecilik esası üzerinden yapılır. Ü - niversite ve yüksek okullardaki okut- ma tamamen meslekidir. Özel okullar- daki sücl ders öğretmenlerinin aylık - ları okul yönetgeri tarafından verile- cektir. Yüksek okullardaki talebeler sınıflara ayrılacaktır. İstanbuldaki yüksek © - kullarda bulunanlardan piyade, levazım, harb endüstrisi hekim, dişçi, eczacı, kimyager sınıflarına ayrılanlar öğretim taburunda piyadecilik pragramını gö - rürler, Öteki aınıflara ayrılanlar ise Tatanbul komutanlığının sınıf kıtaların- da derslerini göreceklerdir. Ankaradaki yüksek okullara gidenler, topçu, süva- ri, bekim, baytar, cczacı, dişçi, kimya- ger, harb endüstrisi ve levazım sınıfla- rına ayrılacaklardır. Topçu ve süvariye ayrılanlar Muhafız Alayında. ötekile - rin piyade alayındaki öğretim bölüğün- de ders ve öğretim — görürler. Kamp devrelerini de aymı kıtalarda geçirecek lerdir. Kamp süresi yükesk okulların bir ve ikinci smıfları sonunda on beşer tam günden 30 gündür. Talbenin mevsime göre kışlık yaz- lık elbiseleri ve gereçleri orduca sağ- lanacaktır. aTibe genel kurmayca ka- bul edilecek askerlik dersi kitablarını almak zorunda olacaktır. Bir sebeble o- kulu brrakan — talbeye gördüğü sücl ders ve öğretimler için askerliğe hazır- hık derecelerini gösterir bir belge ve- rilcektir. Askerliğe hazırlık ders öğre- timlerini görenlere; ehliyetname, 8- maçları kazananlara tasdikname verile- gektir. Sınaçlar ağızdan ve tatbiki ola- caktır. Yedek subaylar hazırlık kıtgala- rı türlü mnıflar için yedek subay oku- ludur. Yalnız demiryol sımıfına ayrılan- lar demiryol kıtğalarına yollanır. Ye- dek subaylığı şartlarına malik - olupta tam ehliyetnamesi olanlar yüksek eh- liyetname öğretim derslerine karşılık olmak Üzere, ayrıldıkları hazırlık kıtğa- larında iki ay hizmet ettikten sonra subay okulu derelerini okurlar. Bir öğretim devresi sonunda genel tavur ve hareketi kıtadaki çalışmasmıma ve bilgisine göre yedek sabaylığına ay- rılması onaylananlar yedek subay oku- kuna kabul olunurlar. Yüksek ehliyetnea- meyi dahe önce okullarında ve öğretim kıtğalarımda alan ayır doğumlular as- kerlik şubelerince doğruca subay oku- huna yollanırlar. Bisikletçi Talat'ın turnesi Batı Anadolu turuna çıkan An- hareket edecektir. gisi Nuri'yi de İstanbul yarışları 'na sokmak üzere genel kaptanları Kemal Celâl ile birlikte yarın yo- la çıkartacaktır. yazi, Eyüb ve Kemal de İstanbul — Çatalca koşusuma girmek üz— ıır:ı Istanbula hareket edecek - Yâi)aqğı_gîe_tç!etı_le okuduklarımız Bay Hitlerle önemli bir görüşme Nevyorktan 10 mayıs tarihli Deyli Meyl gözetesine bildiriliyora “Almanya da, bu disiplinli ve birle- şik ülke de savaş İstemiyor, Bundan başka burada kimse bir savaşa yol açı- cak bir adım atmıyacaktır.,, Bu sözleri Bay Hitler, kendisile görüşen Önlü amerikan aytarı bay Ed- vard Prays Bele söylemiş ve bu görüş- me bugünkü Litereri Daycest'te çıkmış- tir. Bu görüşme alman Öönderinin Vil- helmştrasse'deki evinde olmuştur. Bay Hitlet sörlerine devam ederek demişti : “Biz, her zaman hedefi barış olan ve böyle olduğu açıktan açığa görünen bir belgeyi imzalamağa hazırız; bunu böy le yapmağa eskidenberi hazır bulunuyor- duk, Biz bütün dünya ile bir saldırma- ma paktı da imzalıyacağız. Fakat doğu- da karşılıklı yardım anlaşmasına yanaş- mak dileğinde değiliz. Hiç bir zaman Almanya Bolşevikler için savaşa girmiyecektir. Böyle bir anlaşmayı imzalamaktansa ben kendimi asarım.,, Bay Hitler, batı hava anlaşmasına girmeğe isteklidir ve bunu kamusal bir barışı başarmak için asığlı bulmakta- dac. Önder, Almanyanın hiç bir toprak meselesi yüzünden savaşa girmiyeceği- ni de söylemiş ve demiştir ki; “Biz, ortaya atılan bütün bu asılsız duyukları yalanlıyoruz. Herhalde kendi sınırlarımızın dışında kalmış olan kendi kandaşlarımıza karşı büyük bir sempati besleriz; fakat onlar İçin savaşa girişe- meyiz. Birkaç yüz bin kişi kazanacağız diye milyonlar kaybetmekte ne asığ vardır?,. Bay Hitler, 1914-1918 süresinde sa- vaşın ne korkunç bir felâket olduğu sı- nandığın: söylemiş ve bugünkü şartlar içinde Avrupanın bir savaş alanı olamı- yacak kadar küçük olduğunu söylemiş ve sözüne devamla demiştir ki: “— Bir coğrafya durumumuz göz ö- nünde bulundurulacak olurss bugün çok baz almış olan modern savaşın pek kısa bir süre içinde bütün — ülkeleri yok edebileceğine hükmedebiliriz. Savaşın başlamasından bir saat, ya- hut kırk dakika sonra bomba uçakları belli başlı Avrupa şehirlerine duman attırabileceklerdir. Bugünkü Avrupa orduları üç mil ü- zunlüğunda bir göl içinde hızla yürü- mek istiyen 100 beygir kuvvetindeki motörbotları andırır. Bugüne bugün insanlığın bir tek ö- devi vardır. O da el birliği İle ne paha- sına olursa olsun, barışı korumaktır. Ulusal sosyalizim yolunda yürüyen bugünkü Almanya, ataklık yapacak de- gildir. Eğer bu ülke — kuvvetli bulun » mak styasasına baş vurmağı gerekli bu- lüyorsa bu, her tarafta kuvvet sryasası- nn geçer akça olması yüründendir. Barışa olan dileğimizi ispat etmedik mi? Batı Almanyası Lokarno paktına bağlı bulunuyor. Doğu tarafına gelince on yıl için savaşmamak üzere lehlilerle bir pakt imzalamış bulunuyoruz. Bu barış andlaşması kimsenin zoru altında yapılmadı. Bunda uluslar sos- yetesinin de hiç bir etkisi olmamıştır.,, Almanya ile Fransanın günün birin de biribirlerine güvenen iki dost olup e- lamıyacakları yollu sorulan bir toruya Bay Hitler şu cevabı vermiştir: “Evet, bu yıllanmış düşmanlık ve geçmiş günlerin acı &cr anıları çatışma- ları bir gün geçecek ve onun yerini tatlr bir dostluk alacaktır. Ne Pransa bizi, ne de biz. Pramsayı hbesaha katmamazlık ederr yiz. Biz her zaman biribirimizle komşu kalmak yükümündeyiz. Eski çamlar, el- Bette bir gün bardak olacak, eski yap- raklar kapanacaktır. Eğer elimize kuvvet verilecek olur- sa bizim günün birinde bir Ööc savaşını atılacağımız yollu fransız düşüncesi du- rüumu ve tarihi yanlış okumak ve anla- maktan ileni gelmektedir, Öc almak için savaşa girişmek artık günü geçmiş şeylerdendir. Eskiden sa- vaş çıkaran bir adama bir kahraman gö- rü ile bakılırdı; bugün, bu yolda ulusu- nu ölüm gölgeleri altına sürükliyecek bir adamır hayın sayarlar,» Bay Hitler, kendisile görüşen yaz- mana bir noktaya bal mumu yapıştırma» snı söylemiştir. Ö nokta da şudur: “Biz bütün kanağatımızla yalnız dış- emperyalist değiliz; yantıremperyalis- tiz. Başkalarının bizi şömürmelerini le- temediğimiz gibi biz de başkalarını sö- mürmek istemiyoruz. Ulusumuzu dört başı bayındır ve bahtıyar bir hale koyabilmek için eli mizde yeter kadar gereç vardır., Bu söz üzerine yazman, gu soruyu sormuştür: “— Bu, sizin eski sönmürgelerinizi, geri verilirse, almak istemiyeceğiniz an- lamına ma gelir?, Bay Hitler ga cevabı vermiştirı — Bu sömürgeleri herhalde kabul e- deriz. Çünkü, bizim de sömürgelere U. ye olan öteki büyük ve soysal uluslarla eşit bir duruma gelmemiz demektir.,, Uhuslar sösyetesi hakkında sorulan bir soruya önder şu cevabt vermiştir: — Eğer gerçek eşitlik bu sosyete- nin temeli olursa biz de ona dönmeyi kabul öderiz.,, Yeni Almanyanın birkaç kelime ile anlatılması dileğini de Bay Hitler, gu sözlerle karşılamış ve böylece görüşme sini bitirmiştir: — Ulus ve hükümet bir olmuştur. Bütün karşınlarımızın sayısı iki buçuk milyandan azdır. 40,000,000 kişiden faz- çirtmiştir. Almanyada artık yahudi e- genenliği kalmamıştır . Buzünkü Almanya bir aztık tarafın- dan değil, bütün bir ulus terafından yö- netilmektedir. İtalya - Habeş anlaşmazlığı La Repüblik, Paris . 13, S, 1935 Ttalya ile Habeşistan arasındaki an. laşamazlık, çok kesin bir hal almıştır. İralya yeni bir seferberlik yapmaktadır. Şimdi Afrikadaki ordusunun 3 tümen askeri, iki tümen ve iki tabur kara göm- lekli milis, 15.000 den fazla uzman İş- çisi, yani kendilerine, habeş ordusu gi- bi bir orduya karşı büyük bir üstünlik verecek gereçleri olan, iyi yetişmiş, en aşağı 100.000 kişisi vardır. Öte taraftan, birkaç haftadanberi Habeş imparatoru da İtalyanın süel ted. birlerine, önemli sakın tedbirlerile ce- vap vermekte, harıl harıl sılâh ve cebe satın almaktadır. Genel seferberlik ha- zırlanmıştır ve tehlike anında hemen i- lân edilecektir. Birkaç aydanberi kopacak gibi gö- rönen harp şimdi çekinilmez bir hale gelmiştir ve en ufak bir hâdise yüzün- den beşlıyabilir. Bu durum karşısında kamoyun hatı- rTına iki soru geliyor: bu anlaşamamaz- kıktan kim soralıdır? Ve ne olacak? Anlaşamazlıktan — kim soravlıdır? Her zaman olduğu gibi, bu işte de so- ravı iyice belirtmek güçtür. Bundan birkaç ay önce, Valval'da, kimin olduğu belli olmamış - topraklar Üzerinde italyan ve habeş askerleri ara- sında kanlı bir hâdise olmuştu. Çarpış- maya kim başladı ve oraların hakikiğ i- yesi kimdi? Rama ve Adis Ababa bu iş için boyuma çekişecekler ve kimse onla- TIn azasını bulamıyacaktır. Fakat, kesin olan, Habeşistanın © zamandanberi boyuna bir yargıçın vere- ceği kararı sayacağını söylediği, birkaç defa uluslar sosyetesine baş vurduğu; İtalyanın ise yarğıç işine ve Cenevre- min herhangi bir karışmasına yanaşma- dığı ve 1928 de yapılan italya-habeş and Taşmasına dayanarak, bir yargıç seçme- den önce, doğrudan doğruya yapılacak bütün konuşma imkânlarını kullanmak Vâzım geldiğini ileri sürdüğüdür, Gene kesin olan, doğrudan doğruya yapılan bu konuşmalarda İtalyanın Ha- beşistandan olmıyacak şeyler istediğidir: anarsa, bir saygı töreni ve bir milyno Hiralık ödek gibi.. Ve son olarak kesin olan da, İtalya- nın 50 yıldanberi Habeşistana göz dikti- Üidir. İtalya daha 1887 de zorla Habe- şistana girmek istemiş ve bu İstekten ancak, 1896 da Adua'da ezici bir bozgu- na uğradıktan sonra vaz — geçmişti. Fa- şizm iş başrna geçtikten sonra İtalyanız istekleri yeniden canlanmıştır. Serü- venci bir gençlik ve aç gözlü barizgüm lar Habeşistanı ele geçirmeği yahud, hiç olmazsa, zengin kaynaklarla dolu olan bu koca ülkede arasulusal bir manda el- de etmeği düşünmektedirler. İtalya, bundan dört yıl önce Japonyanın Man- gukuo'da oynayıp kazandığı oyunun tıpkısını Habeşistanda oynamağı düşü nüyor. Omu ramanında durdurmak İnıkânı buluma'sitecek mi? Hağişistanın baş vurduğu uluslar sosyetesi kurulu 20 mayısta toplanarak bu işi konuşacaktır. İşi ince eleyip sık dokursa, İtalyayı haksız çıkarecağı şüp- hesizdir. Yapılacak bu işin sakıncası da yok değildir. Bütün Avrupa uluslarının al- man tehlikeai karşısında birleştikleri bu sırada, bunların arasından bazıları nın başka Bir ulusu kasamaları doğru bir şey olmuyacaktır. Bundan başka, İ- talyanımn verilen kararı saymaması ve bu yüzden tehlikeli bir buhran çıkması ihtimali de vardır. Onun için Pransa ve İngiltere ikisi ortası bir çözge bulmak için çok uğraşı- yorlar. Bu iki hükümet en çok, mesele- nin Cenevrede görüşülmesinin önüne geşmek için 20 mayıstan önce bir yar- gç komisyonu kurmak istemektedirler. Bunu başarabilecekler mi? Başarabi- Teceklerini umalım. Her zaman kıyal olan harp, kuvvetli bis devlet tarafından daha çocukluk devresinde olan bir devlete karşr, uluslar sosyetesi Üyesi olan bir devlet tarafın. dan genme uluslar sosyetesi Üyesi olan bir devlete karşı yapıldığı szaman daha kıyal olur. Arsıulusal kemoy, İtalyanın, “en kuvvetli,, nin hakkını kullanarak Habeşistan imparatorluğunu katmasını veya parçalamasını hoş görmiyecektir. Öte taraftan bu anlaşamazlığın, u- luslar sosyetesi tarafından kotarılması gerekecek şekilde keskinleşmesi, arzu- ya değer bir şey değildir. Cenevrenin Mançuri işine karışmasının ortaya ç- kardığı sakıncalar böyle bir serüvenle yeniden başlanmamak için yeter bir se- beptir. Şimdiki anda en çok arzu edilecek olan, bir harp patlamaması, gürültü ve patırdı olmamasıdır. Eğer Fransız ve ingilizlerin bu işe karışmalarile böyle bir sonuç elde edilebilirse kendimizi mutlu seymalıyız.. Trenle gelen yolcuların gümrük bakrları Trenle gelen yolcuların güm- rük bakılarını kolay, sağde ve ça- buk yapmak çarelerini araştırmak üzere İstanbul ve Edirne'de ince- lemeler yaparak şehrimize dönen gümrükler genel direktörli ilf- celeme direktörü B. Mustafa Nu- ri bugün incelemelerine devam etmek üzere Toros tezkatariyle Nusaybine gidecektir. 1766 göçmen türk vatan- daşlığına alındı Memleketimize yerleşen 1766 göçmenin vatandaşlığımıza alın- ması Bakanlar Kurulunca onay- Tanmıştır. 19 MAYIS 1935 PAZAR Duıı akşamki konser l çok iyi oldu Dün akşam Ankara Halkevinde, Par- ti Büyük Kurultayı dolayasile şehti « mizde buluünan il oruntakları şerefin€ güzel bir ulusal müzik geceri yapıl - mmıştır. — Yalarz en tanınmış genç türk kompozitörlerinin esezlerinin çalınmas sına hasredilen bu gece, yeni girişmiş olduğumuz müzik devriminin çok gü - zel bit gösterisi olmuş ve bütün leyenleri çok hoşnud etmiştir. Örkestra şefi B. Fon Şnaydel Konsere, Tlk önce, filarmonik or « kestramızın, yeni şefi B. Fon Şmaydel. in yönetlmi altında çaldığı — erkinlik marşı (le başlanmış, bundan sonra ge- ne aynaı şefin başkanlığiyle Cemal Re- şidin “Türk sahneleri,, serisinden (Ay- d havası) ve (Yurdun Zeybeği) ça « lmmıştır. Bu eserlerini kendisi yö - netmek üzere çağırılmış olan kompo - zitör, sövyet artietlerinin — İstanbulda bulunması dolayısiyle gelememiş, örür dilemiştir. Ulvi Cemal, (Bayram) adir eserini orkestraya kendisi çaldırmıştır. Hasan Feridin (Prelüd) ve (Dans) isimli el parçası, bunun için Ankara- ya gelmiş olan kompozitörün kendi yd- netimi altında çalınınış ve halk, Hasan Feridi dinmeyen alkışlariyle tekrar tek Tar sahneye çıkmaya zorlıyarak, bu u- lusal eserleri ne kadar değerlediğini B. Hasan Ferid Necil Kâzımın (Dağlar) adlı güzer bir armonizasyonu, Halil Bedi'in yö - netimi altındaki müzik öğretmen okulu talebeleri tarafından çok canlı ve gü- zel söylenmiş, pek çok alkışlanmıştır. En sonra da Reşad Nurinin ( İstik- I) isimli piyesi Halkevi temsil kolu gençleri tarafımndan büyük bir başariyle oynanmış ve bu da dinleyicilerin urun alkışlarmı toplamıştır. Birkaç defa da, bu sütunlarda yaz- dığımız gibi, dün geceki müzik gecesi, ulusal kompozitörlerimizi halka tanıt - mak ve modern tekmikle yapılmış, u- Tusal eserlerin zevkini halka aşılamak - bakımından çok güzel ve yerinde bir girişim olmuştur. Bizim Halkevinden bekledifimiz, bu neviden konserlerin Sık Sık hezirİznması ve aynı könserin birkaç defa tekrarlanmasıdır. Halkın kendi eserlerimize karşr gös- terdiği Ügi çok büyüktür. Müzik dev- rimimizi ilerletmek için yalnır batı e - serlerini çalmak yeter değildir. Aynr zamanda, sık sik, böyle ulusal konser- lerle halka kendi ezgiterini — sunmak faydalı olacaktır. Dün akşamki konserin het bakım « dan eksiksiz olduğunu, çok beğenildi « gini ve beğenilmeğe değer olduğunu bir kere daha tekrarlar, bazırlıyanlarını ve bu işte emeği geçenleri candan tebrik ederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: