22 Temmuz 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

22 Temmuz 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA 4 Günün meselelerinden : Habeşistan bilmecesi Yazan: Piyer Benua Fransız akademisi üyesind-> Adizabdaba garı Bir Avrı: Adisababada Habeşistan arslanı (Başı 20 temmuz tarihli sayımızda) Halbuki bu emir verilse bile bunu dinlemiyecek kimseler olduğunu bili- yorum. Bunların kim olduklarını söy- Jemeğe bile lüzum yok: fransız papas- darı, *“Belki de onlar gitmemekle, öteki- lere göre daha az tehlike altında kala- es€tar,, diyenler olacak. Bu doğrudur. Ofnkü habeşler fransız papaslarını se- #vorlar. Bir defa daha, onların ödevle- v *i basit bir şekilde başarmaları tabiiğ rülecek. Halbuki bugünden yarına *mak ihtimali olan bulanık — ve kor- Hwnç kargaşalıklar içinde çabucak bir yonlış yapılabileceği, onlara çabucak kstü bir darbe vurulabileceği unutulu- vor, Bu çok kısa günler içinde, bizim pa- saslarla papas - kadınlara görette bu- lunmak için elimden gelen her şeyi yaptım. Buna Adisababa'da Vensan dö Pol sörlerinden başladım. Kocaman ö- kaliptus ağaçlarından meydana gelmiş bir orman içinde, oluklu saçla örtülü, yoksul yapılar: Burası, üç türlü rahat- lıiğın yeridir; gönül rahatlığı, zihin ra- hatlığı, beden rahatlığı. İçeciye girdi- ğim zaman baş sör, etraftan gelen hat talara kendisi bakıyordu. Uzun, beyaz parmaklariyle iğrenç yaralara pansıman yapıyor, küçük çocukların, Üzerlerine sinekler konmuş ve biribirine yapışmış göz kapaklarını açıyordu. *“Bundan daha kibar işler de görüyo- Tuz.,, diyerek beni bir atelyeye götür- dü Burada on iki kadar öksüz kız, bir sörün nezareti altında Adisababanın ştk kadınları için çalışıyordu. — “Bakın! bunları bile yapıyoruz.,, diye bana gü- zel bir ipekli gömlekle, krep jorjetten bir kombinezon gösterirken nasıl gü- Kümsediğini bir görseydiniz! Aynı ormanın içinde, onların otur- dukları yerin yanrbaşında lazarist Sen Vensan frerleri vardı. Bu frerler ne kadar methedilseler azdır! Ben Mançu: ri'de, Şam'da, Lübnan'da ve Trablüs'ta otların konuğu olmuştum. Bu adamlar dalgaların döğdüğü bir rıhtima — bağlı ve herkesin kayığını bağlayabileceği tarından hiç farklı değildir. demir bir halkaya benzerler. Önümde, onlardan birisi, sayın Per Kulbo tara- fından yazılmış, üç cildlik “Habeşista- nın sıyasal ve dinsel tarihi,, adlı güzel kitab var. Bu tuhaf ulusu tanımak için başka bir kitab okumak lâzım değil... Bu Per Kulbo'nun öldüğü haberini alınca, şimdi imparator olan Ras Tafari gunları yazmıştı: “Bu büyük adam, ya- şadığı müddetçe, memleketimizin bütün iyi ve güzel şeylere doğru yürümesine yardım etmek için, elinden geldiği ka- dar düşünmek ve çalışmaktan geri dur- mamıştır.,, Fakat Adisababa'daki fran- sız misyonlarında kendisi hakkında şimdi birkaç kelime söyliyeceğim birisi gibi, daba hayatta olanlar varken, ö müşler üzerinde ne için durmalı? Bu adam, Habeşistan piskoposu ©- dan Monseyör Andre Jaroso'dur. 1846 da kurulan bu orunu şimdiye kadar üç kişi işgal etmiştir: — Bir italyan olan Monseyör Masaiye ile iki fransız: Mon- senyör Toren ve şimdiki piskopos Mon- senyör Jaroso, 1899 da Monsenyör Te- ren'in yerine geçmiştir. Onu cüzamlı- larla, katolik dinine sakmak için hazır- ladığı adamlar arasında — görebilmek için Harrar'ı boydanboya geçtim. Yakı- cıgüneş altında küçük bir kerpiç avlu- nun içinde onun küçücük boyu ile a çak gönüllü tavriyle, zahmet ettiğim- den dolayı örür diliyerek bana doğru geldiğini görünce hem gölmek, hem ağlamak için acı bir istek duyar gibi oldum.. Altmış yıl Habeşistanda kaldıktan sonra orada olup biten entrikalar hak- kında Monsenyör Jaroso'nun epi bilgi sahibi olduğunu söylersem bana inanım. Onun odasında şimdiki imparator Haile Selasie ile, Adua'da düşmanları yenen ve Habeşistanda anısı imparator Mene- lik'kinki kadar şerefli ve ünlü olan ba- bası Ras Makonnen'in portresi vardı Herhalde bu iki poörtreye uzun uzun bakmış olmalıyım ki, Monsenyör Jaro- $0 üzün zaman susmak imkânın: bula- madı. Onun söyledikleri bana o kadar önemli göründü ki, bunları bir kâğıda vazıp ve mes'ni kendisinden rica ettim Otuda Fransaya karşı yapılan — şeyler hakında h.r fikir edinmeğe yardımı ol- sun diye, bu sayfalardan birkaçını bu- raya koyacağım. 1904 de Monsenyör Jaroso, Negüs'". ün emri Üzerine Kaffa'dan sürülmüştü. Bu tedbiri Menelik'e aldıran, o zaman orada ingiliz elçisi olan B, Harrington: du. 17 nisanda bu iş hakkında Monsen- yör Jaroso ile görüşen B. Harrington, bu tedbirleri haklı göstermek için şu sözleri söylemiş: “Ben katoliğim, fakat her şeyden önce büyük Böitanyaya hiz. met etmek zorundayım ve biz ingiliz- Jer, kömutan — Marşan'ın — Faşoda'dan çıkmasından sonra Nil havzasında en ufak bir fransrz etgerliği kalmasına bi- le izin vetemeyiz.., İşte, gerçekliklerin. den şüphe edilemiyeceği için daha il- 22 TEMMUZ 13352 FAZARTESİ Habsburglar dönecek mi? Mançester Gardiyen — gazetesinin Viyana aytarı 12 temmuz tarihile bil- diriyor: Devlet gürası, Habsburglara karşı olan kanunun kaldırılması — hususunda yapılan önergeyi onaylamıştır. Raportör — Kont Koret bu #üretle büyük bir haksızlığın artık ortadar kalktığını söylemiş, dış bakanı Baron Berger Valdeneg bu kararın kırallığı tekrar getirmek anlamına gelmiyeceği- ni ve bunun o işle ilgisi olmadığını an- latmıştır. Bakan, bundan başka yalaız ekono- mik bir tedbir alan bu karara yabancı- lardan kimsenin arsımayacağını umdu- ğunu da sözlerine katmıştır. Görünüşe göre küçük anlaşma, A- vusturya hükümetinin bu kararını sü- kün ile karşılamıştır. Eyi haber veren bir kaynaktan öğ rendiğime göre böyle bir önergede bu- hanulacağı bundan bir iki ay önce kü- çük anlaşmacılara haber verilmiş ve bu konu üzerinde Avusturya — dış bakanı Baron Berger Valdeneg ile Çekosloe- vakya dış bakanı Dr. Benes Cenevrede uzun uzadıya konuşmuşlardı. Herhalde küçük anlaşma devletle- rine bu kararın sonucunda Avusturya- da kırallığın diriltilmiyeceği hakkında sağlamalar verilmiştir. Fakat eski kıraliçe Zita ile oğlu Arşidük Otto bu kanun bükümlerinin izniyle Avusturya topraklarına dön- mek isterlerse durüm baştan aşağı de- gişmiş olacaktır. © zaman ol p biten hadiseler kar- gısında küçük anlaşma devletleri kayıt- sız kalamayacaklar ve Yugoslavyanın şimdiden hatırlattığı gibi bir takım istenmez hadiseler olabilecektir. Bu kanunun kaldırılması Alıman- yada da büyük ilgiler uyandırmıştır. Çünkü almanlar, kırallığın dönmesini, kendilerinin Avusturya üzerindeki ga yelerine karşı bir pürüz ve engel say- maktadırlar Mal ve mülklerinin geriye verilme si Üzerinde bükümet — oruntaklarile Habsburg aylesi oruntakları arasında konuşmalar yapılmaktadır. Bugünlerde Avusturya tüze baka- nı Brükselde bulumuyor. Hler ne kadar burada onun özel bir gezi için oraya gittiği söylenmekte ise de bakanın ora da Habsburg aylesile konuşmakta oldu- ğu anlaşılmaktadır. Haber aldığıma göre imparator Şarl'ın iki küçük oğlu bu kanunun kal- dırılması kesinleştikten sonra Avustur- ya'ya dönecek ve orada oturacaklardır. Müze, kitab sarayı, tiyatro gibi er- gelerle kullanılan eski kırallık yapıla. rı ve İmparatorluk — sarayı gene hükü- metin efinde kalacaktır. Şimdi 23 yaşlarında bulunan ve memleketinden annesile birlikte ayrıl- dığı sıralarda ufacık bir çocuk olan Arşidük Otto Steno Kerzel'de demiş tir ki: — Bütün partiler onaylamadıkça Avusturyaya dönmiyeceğim. Konuşma. ların ilerlediği yalan değildir: fakat şimdi bu mesele üzerinde aytışma ya- pamıyacağım. Kıraliçe Zita ile Arşidük Otto'nun ajanları olup eskiden bakanlık — etmiş bulunan Baron Fridrih Fon Visner bu mesele hakkında şunları söylemiştir: *— Haşmetli imparatorla görüşdük ten sonra diyebilirim ki, haşmetlinin Avusturyaya resmi olmayarak ve kılık değiştirerek girmesi meselenin dışın. dadır. Resmiğ bir geliş de pek yakın bir gelecekte olacak gibi değildir. Onun dönüşü resmiğ ve eyi şartlar içinde olacaktır....., ——— ——— gen olan sözler. İtalyanlar bunlardan pay çıkarsınlar ve orada kendilerini na- sıl bir şey beklediğini öğrensinler. Şim- di de sözün alt tarafını dinleyin. Mon- senyör Jaroso'nun yazdıklarını olduğu gibi alıyorum: (Sonu var) SÜEL BAKIMDAN İtalyan Habeş anlaşmazlığı Noye Fraye Prese gazetesinin süe! aytarı Londradan yazıyar: İtalya ile Habeşistan arasındaki anlaşmazlığın düzeltilmesinden henüz umud kesilmemiş olmakla beraber, bu anlaşmazlığın sücl bakımdan incelen- mesi hiç faydasız değildir. Romalıla- rın, «eğer barış istiyorsan, harba hazır ol!» sözlerini herkes bilir. Ancak, belki bundan da daha derin bir anlamda ol- mak üzere “eğer barış istiyorsan, har- bin ne olduğunu anla!, sözü — vardır. Eğer süc! etkelere, sıyasal işlere oldu ğu kadar, dikkat edilerek önem veril- miş olsaydı, tarihteki birçok serüven- lerin acıklı sonuçlar vermelerinin önü- ne geçilmiş olurdu. Herhaagi bir ülkenin kıskıvrak cle geçirilebilmesi, hücüm edilecek hedef noktalarının bulunmasına bağlıdır. E - ğer habeşliler bu gibi yerler kurmaya- tak olurlarsa bu gibi bedeflere rastla- nılmıyacaktır. Halbuki kendini göster- meyen, öz yurdunda çarpışan, oynaya- cağı oyuna yetecek yeri olan bir düş- mana karşı savaşa girişmek kadar bir işgal ordusunun sinirlerini bozacak hiç bir şey yoktur. Buna karşı da uçaklar- la makinalaştırılmış bir ordu yığın ha- linde çarpışan düşmanın — yenilmesini hızlaştırmaktadır. Çünkü bu gibi araç- lar, çarpışmadan canını kurtarınış olan- ların yeniden bir araya toplanmaları imkânlarını azaltmakta ve kendilerine doğrudan doğruya savgada — bulunula- mıyacak düşman ileri hareketini de alt üst etmektedir. Bundan başka yeni bir silâhın, ilkel halk üzerinde yapmakta olduğu etki de düşünülecek meseleler- dendir . Eğer italyanların hedefi bütün Ha- beşistanı işgal etmek ise, nomal duru- ma göre, ileri harokete de Eritreden başlamaları lazımdır. Hedef, bu memleketin — yalnız bir kışmını işgal etmek olsaydı karşılaşı- lacak olan güçlükler de bütün Habe- şistanın işgalinde karşılaşrlacaklardan çok daha az olurdu. İtalyanların, Ha- beşistanın güneyine doğru yayılıp ilerlemeleri, sücl bakımdan ciddiğ bir dayanıya rastlamıyacak, yahut da, zort# tuk gösterecek olan tabiatın büyük en gelleri ile kargılaşmıyacaktır. Bu ga- yeye varmak üzere, Somali'den yapıla- cak olan ileri hareketi örtmek ve ko- kaylaştırmak — için ordunun Eritre'de toplanması bir gösteriden başka bir şey değildir. İtalyanın bugün kullandı. t ağız ve takındığı tavır, sıyasa ve dö- layıziyle stratejisiyle daha başka gaye- ler arkasından gittiğini göstermektedir.. Sonuçlar gerek sıyasal, gerekse sü. el bakımdan pek eyi bir gösteride de- gildir. Sryasanın bu andaki dik kafalı- lığı ve gene sıyasada geçen sözlerin iz- leti bazı ölçüleri de aşmakta olduğun- dan, Stratejide plânlarına istediği in - eeliği verebilecek ve dolayısile yeni bir çığıra girecek bir durumda olmadı- f gibi, bugüne kadar güdülmüş olan yöney bloke edilecek olursa, harbın hiç de beklenilmiyen cilvelerile karşı- laşılınca faydalanmak — da güç olacak- tır, Eyice ölçülüp biçilmemiş bir bare ket, çok önemli bir mesele olan hadise lere ve duruma uymayan derin bir etki yapar. Habeşistanın baştan aşağı işgali me- selesi topoğrafik bakımdan da incelen mesi lâzım olan bir meseledir. Dik yar- ma ve yarıkları olan bu yüksek yayla ülkesi ortaçağdaki bir şato ile kıyas- lanabilir. Sayısı çok az olan geçidleri, tabiat tarafından su çukurları ve sed- lerle korunur bir bâlde olduğu gibi ile- ri harekete geçecek olan kıtalar arasın- daki bağlılığı da korumak çok güçtür. Gizlenmiş olan düşmana karşı havadan yaprlacak olan hücümlar, dünyanın başka yerlerinde yapılacak olan buna benzer bir harekette elde edilecek ba- şarı sonuçlarından çok — daha az umüd vericidir. Habeş hükümeti merkezi olan Adis mız Balkan Herald gazetesi bir Ankara ve Türkiye sayısı çıkardı. Beogradda İngiliz dili ile çıkarıl- makta olan Balkan Herald gazetesi son gıkardığı tetamuz sayısını Ankara — ve Türkiyeye —ayırmıştır. İçinde öteki Balkan ülkeleri hakkında da birçok ya- zılar bulunan bü sayıda İştanbul ayta- rı Madinazel Edne de Choch'un bir mektubu vardır. Bu mektubta Ankarada — oturanlar- dan birçoğunun İstanbula gittiklerin- den, azad gününün cumadan pazara gevrildiğinden, Türkiyede hava savga- B1 düşüncesinin — kuvvetlendiğinden, Florya plüjinin — bayındırlaştırıldığın- dan, bahsedilmekte ve yazı şöylece bit mektedir : “Kamâl Atatürk'ün yüksek yöneti- mi altında Bizans zamanındanberi kul Tanılmamış, bırakılmış — olan güzel ve yeşil Yalova canlandırılmış, bayındır- Taşmıştı. Şimdi de Florya da bu şekil- de onarılmaktadır. İnsan, kendi memleketine güzellik, kuvvet, ilerleyiş ve zenginlik getiren bu büyük önderin yönetimi altında 30 yıl içinde Türkiyenin ne bale geleceği- ni elinden gelse de hayalinde canlandı. rabilse....,, Gazetenin yalnız Türkiye hakkın- da yazılmış yazılarla dolu olan beşinci sayıfasında iki sütun tutan bir Anka . ra mektubu vardır. Bunda din adamla- rının kılıkları hakkında çıkarılmış ©- lan kanundan, hafta azad gününden, hava kurumundan, Türkiyedeki ekono- mik kalkınmadan, — endüştrileşmeden bahsolunmaktadır. Bunun yanıbaşına üç sütun üzenine yazılmış “Türkiye: modern bir eko« nomik devlet,, başlıklı bir betke vardır ki içindeki bahisler sırasile şunlardır: Tütün tarım ve Ürünü, köylü halin- de kalmış bir devlet olduğundan geri« Temiş olan eski Türkiyenin durumu,; buna karşılık yeni Türkiyede beş yıllığ endüstri plânı, cumuriyet merkez ban- kası , Bu sayıfada İngiliz — Türk tecim anlaşması hakkında bir yazı ile şair Ab med Kutsi'nin yazdığı “Mart gecesi, ve “Neredesin?,, başlıklı iki şiir de vardır. —— ——— ——— —— ——— Ababa, Htalyanların hareket noktaları olan Eritre'den 400 mil uzakta ve de- nizden 8000 ayak yüksekte olduğun- dan, hava kuvvetlerinin bugünkü hali. mne göre, havadan bomba ile hücüm edi- lebilecek bir durumda değildir. İtalyan: ların ileri hareketleri havadan bücüm etmek meselesini kolaylaştırabilir; an- cak, böyle bir ileri hareketi de süel mesceleleri güçleştirmektedir. Habeş imparatorunun düzen veril- miş ordusu 40,000 kişiyi geçemez; eğer memleketin içine doğru yapılacak olar bir işgal hareketine karşı koymak için daha 5$00.000 — kişi toplanacak olursa, böyle bir ordunun, o da bir ancak tan- sık ile yiyecek ve içeceklerini given altına alması şartile, bir çeteharbı için değeri olabilir. Haber alındığına göre Habeşistanın 7,5 luk üç bataryası, ve bundan başka da birkaç ağır topu var- dır. Bundan başka yüzlerce eski sistem vopları da vardır. Tayyare — ve tanlıdları parmakla gösterilecek kadar azdır. Makinalı tüfeklere gelince, Üçyüz tane ağır makinalı tüfeği, altı yüz tane de hafif makinalı tüfeği var. Buna kargı italyanların savaş değerleri, modern silahlanma tekniğine göre silahlı buluz.. duklarından, — sayılarından çok daha yüksektir. Ttalyanların buradaki ordu- Tarının sayısı eyice belli değildir. An- cak gene haber alındığına göre, Ectre de bir italyan fırkası üç tane de yerli fırka, Somalide de bir yerli, bir de ital- y fırkası bulunmaktadır. İtalyadan 100.000 kişinin sevkedildiği büyük bir ihtimal'e heceb edilebilir. Yağmar me - simi olması yüzünden asker taşıması gevşemiş bulunmakla beraber, hare'tces te geçilince, gene önceleri gibi hızlaş- tırılacaktır

Bu sayıdan diğer sayfalar: