OÖN ALTINCI YIL. No: 5067 ULUS Adımız, andımızdır. 4, EYLÜL 1935 ÇARŞAMBA Fransız firmaları milyonlarca kile ü- züm ve incir almak için Türkofise buş- vurdular. — B. Ali Çetinkaya dün doğu illerine hareket etti. — Belçika kıraliçesi dün gömüldü.. Her yerde 5 kuruş Gündelik EYLÜL TOPLANTISI İtalyan yarım adasının üst par- çasında 500 bin asker manevra yaptı; 100 bin asker kıral ve Mu- solini'nin önünden geçti; 200 bin asker yeniden silâh altına alın- maktadır. Buna bir de Habeşistan kapılarında yerleşen 200 bin kişi- lik italyan ordusunu katınız. Ulus- lar sosyetesinin eylül toplantısına ne kadar bel bağlamak doğru ol- duğuna hükmedebilirsiniz. Cenevrede italyan delegesi memleketinin genişlemek ihtiya- cından bahsedecek ve Habeşista- nın ancak sömürülmeğe değer ge- ri ve barbar bir memleket olduğu- nu söyliyecektir. İngiliz delegesi ise paktları ve barış davasını mü- dafaa edecektir. Uluslar sosye- tesinin, Habeşistanı kendi içinden atarak, İtalya'ya hak vermiyece- ğine ne kadar şüphe yoksa, İtal- yaya karşı sert ve kesin kararlar alamıyacağına da o kadar şüphe yoktur. Fransanın İtalya ile bo- ğuşmağa değil, bozuşmağa bile niyeti yoktur. İngiltere harb et- mez. Avrupa kıtasında, uluslar sosyetesinin cebir ve zor emirleri- ni yerine getirebilecek hiç bir or- du kuvveti de yoktur. Meselenin ruhu şudur: İngil- lere için Akdeniz ve Afrikadaki italyan tehlikesinin hakiki ölçüsü nedir? İtalya, İngiltere ile silâhlı veya silâhsız bir kavgayı ne dere ceye kadar göze alabilir? İlk verilecek hükümlerden bi- ri, Fransa ile İtalya arasındaki an- laşmanın sanıldığından daha cid- diğ olduğudur. Bu anlaşmayı Fran- sa elinde olanı tutmak için, İtalya ise yeniden almak için kullanmağı düşünmüşlerdir. İşin Fransa tara- fi basittir: Çünkü tehlike bellidir. Tehlikeye karşı tedbirler kolay hesaplanabil!ir. İtalya tarafında mesele değişi z/or: Bu memleketin genişleme ve büyüme davasının önündeki tehlikeler belli değildir- ler ve bu tehlikelerden her biri karşısında Fransa, İtalya kadar i- leri gitmek istemeyebilir. Yukarki iki soruya şunları da eklemek lâ- zım geliyor: İtalya Akdeniz ve Afrika davalarını başarmak için Fransayı ne kadar zorlıyabilir? Fransa İtalyayı nerede ve ne ka- dar bırakabilir? Paristen ayrıları Berline gidi- yor: Herkes Fransaya karşı aynı tehlikeyi, alman tehlikesini kulla- nıyor. Acaba bu tehlike İngiltere- nin elinde mi, İtalyanın elinde mi daha büyüktür? Acaba bu tehli- keye karşı İngiltere mi, yoksa E talya mı daha kuvvetli bir inanca olabilir? Fakat bir de Asya ve U- zak denizler Fransası var. Uluslar sosyetesinin eylül top- lantısını Lavalin de Negüs kadar kaygu ve tasa ile beklediğine hük- medebiliriz. İngiltere ile İtalya adımlarını biraz geri alarak, uluslar sosyete- sini kurtarabilirler: ancak ingiliz - italyan davasını kotarmış ol- mazlar. Kavga 1914 den önceki u- sullerle devam eder. Bir Afrika harbının bir Avru- pa harbı demek olduğunu düşün- mek doğru değilse de, geniş ölçü- de arsıulusal bir eşemonya ve em- peryalizm savaşının çoktan baş- lamış olduğunu görmemek yanlış olur. Yeni dünyada Amerika, As- yada Japonya, Akdeniz ve Doğu - Afrikasında İtalya yalnız bir im- paratorluğun, İngilterenin zararı- na ya kuvvetlenmişlerdir, ya kuv- vetlenmek istemektedirler. Japon- ya Mançuride durmadığı gibi, bü- yümek isteyen İtalyanın da Habe- şistanda duracağına Londrada hiç kimse inanamaz. Devrimizin meraklı dönüm noktalarından birindeyiz. F.R. ATAY Bayındırlık bakammız dün doğu gezisine çıktı B. Ali Çetinkaya doğuda ne yapacak ? Bayındırlık Bakanı B. Ali Çe - tinkaya dünkü sayımızda yazdı - ğımız gibi, sabah saat 9,5 da Kay- seri trenine takılan özel bir - va - gonla doğu gezisine çıkmıştır. Ba “anın beraberinde, Devlet Dem' rını saptayacak olan bu etüd yol - culuğunun konularından bazıları- nı öğrenmiş bulunuyoruz: Erzurum - Kars yolu Erzurum'la Kars arasında işle- mekte olan ve büyük harbta yapı- lan demiryolunun işl kapasite- si ve bugünkü durumu üzerinde (Sonu 2. inci sayıfada) . . . Bulgar basınının birge isteği . “Biz Türkiyenin en içtem dostları olmak istiyoruz,, Sofya, 3 (A.A.) — Sofya ga- zeteleri, türk - bulgar dostluk ilgi- leri hakkında Doktor Tevfik Rüş- tü Aras'la B. Köseivanof tarafın - dan yapılan diyevi müsait surette yoramakta devam ediyorlar. Novodni gazetesi diyor ki: “ İki diş bakanın birge diye - vini sevinçle karşılıyor ve bunun Dün doğu illerinde bir geziye çıkan Ba- yındırlık Bakanımız B. Ali Çetinkaya., yolları Genel Direktörü B. Baybo- ra; Yol Direktörü-B.» Fuad, Cer Direktörü B. Sedad, Sağlık Baş- kanı B. Vehbi ve özel büro direk- törü B. Nejad vardır. Bakanı; An- kara durağında, birçok saylavlarla bakanlık ileri gelenleri uğurlamış - lardır. Nerelerde etüd yapılacak? Gezinin Ankara'dan Sıvas'a kadar olan kısmı şimendüferle ve ilerisi otomobille yapılacaktır. Sı- vas'tan sonra Erzincan, Erzurum, Sarıkamış, ve Kars illeriyle bu çevre içinde geziye devam edile - cektir. Bakan, gidiş veya dönü- şünde, Erzurum'dan Trabzona ka- dar olan bölgeyi de dolaşacaktır. Dönüş aynı yoldan ve Kars — Sa- rıkamış — Erzincan — Erzurum — Sıvas yönetinden olacaktır. Devletin, doğu illerinde geniş ölçüde bir yeğritim plânının esas- larını saptadığı bu sıralarda Ba - yındırlık Bakanının bu gezisine özel bir önem verilmektedir. Do - ğu illerinde yapılacak bayındırlık işlerinin esaslarını ve genel hatla- T. Tarihi Araştırma Kurumu Alacahüyükte kazıya başlattı İstanbul, 3 (A.A.) — Türk Ta- rihi araştırma kurumu Çorum il- baylığına bağlı Alaca - höyük'te kendi unsurları ve kendi araçlari- le kazıya başlamıştır. Kurum, bu kazınım ulusal tarihimiz için çok önemli belgeler vereceğini um - maktadır. Burada bundan önce 1902 de İstanbul müzeleri adına Makridi tarafından küçük bir araştırma yapılmış veiki Sfenks ile bazt kabartmalar bulunmuş - tur. Buranın eski bir Eti tapınağı - nı ihtiva ettiği tasınlanmaktadır. Makridi, burada aynı zamanda Firikya kitabeleri de bulduğu için bu kazının Eti ve Firikya kültürle ri arasındaki bağ ve devamlılığın saptanmasına çok yardımı olaca- ğı umuluyor. Yargıçlar kimi haklı çıkardılar? B. Eden bırakığ işine İngilterenin arka Sağda İtalya askerle olmıyacağını söyledi Benadir kıyılarında bir kuyu açıyorlar. Sonlda: Sarttış. .-- gonlarile gelen su dağıtılıyor. Londra, 3 (A.A.) — Deyli Ekspres gazetesinin haber verdi - ğine göre, Adisababa'daki italyan elçiliği taşlanmış ve gürültü ara - sında Harrar gümrükleri şefi, ru- Wtaryan - habeş yargıç komisyonunda ; beşinci yargıç B. Politis velver attığı için imparator tara - fından Adisababa zındanında zen- cire vurulmuştur. İki italyan evi de aynı suretle taşlanmıştır. Diğer taratfan, İtalya elçisi, imparator sarayına giderek elçilik Acıklı bir uçak kazası Paris, 3 (A.A.) — Maten ga - zetesi, Los - Anjeles uçakçılığının yas tutmakta olduğunu haber ver- metkedir. Kaliforniya'da iş günü- nün kutlanması sırasında on beş yolcu, bir pilot, bir radyocu ve bir hizmetçi kadın taşıyan bir uçak şehir alanından havalanırken yük- sek tansiyonlu bir kabloya çarp - mış, derhal ateş almış ve bir evin damına düşmüştür. Uçağın içinde bulunanlar, kurtarılamıyarak yan- “mışlardır. Eve geçen yangın baş - ka kurbanlar vermeden söndürüle- tilmiştir. kuriyesinin silâhlanmasında görü- len bazı düzensizliklere karşı pro- testoda bulunmuştur. (Sonu 2. inci sayıfada) iki memlekette istenen aksi uyan- dıracağını umuyoruz. İki hükü - met, her türlü hoşnudsuzluk se - beblerini ortadan kaldırmak - için iyi arzudan esinlenmektedirler. Türklerle bulgarların anlaşması ve dostluğu, Balkanlarda — barışım ve Balkan ulusları genliğinin sağ- lam temeli ve Balkan medeniye - tinin başarısıdır.,, Zabla gazetesi yazıyor: “ Türkiye ile Bulgaristan ara sındaki ilgiler en sıcak güven v dostluk havasına girmiştir. Bunun başka türlü olması da imkânlı de gildir. Bu kadar karışık bir zaman şöyle dursun herhangi hallerde olursa olsun Türkiye ile Bulgaris- tan arasında güvensizlik uyandı - rabilecek halleri asla hoş gör « memelidir. Doktor Tevfik Rüştü Aras, Bulgaristan'ı Türkiye'nin en yakın dostları arasında görmek istiyor. Biz de Türkiyenin en iç - tem dostları olmak istiyoruz..,, *“Lâbülgari,, gazetesi, kesin içtemlik havasını kaydettikten sonra diyor ki: “ Türk - bulgar dostluğu, Ba - kanlarımızın - birge diyevinde de berkitildiği gibi, hiç bir za - man nomal yolunu gütmekten uzak kalmamıştır. Bundan ötü- (Sonu 5. inci sayırfada) Yoldan: Bavulumu vapurdan çıkaran hammal gibi beni şehirde dolaş- tıran arabacı da türktü. Gezerken konuştuk, anlatılacak — derdleri vardı: Köstence'de son zamanlar- da biriken türk göçmenler, Ro- manya hükümetinin eski anlaşma- ya uymayan yeni bir kararı yüzün- den, gitmelerine izin verilmediği için, orada kalmışlar. Varını yo- ğunu terkedip, eşyasını satıp sa- d1p gitlmeye hazırlanmış olan köy- lüler, şimdi, on beş gündür rıh- tımda yatan iki türk vapuru gibi dost hükümetten lâzım gelen iz- nin çıkmasını bekliyorlarmış. A- rabacıya sordum: “Sen de gidecek misin?,, diye. Cevap verdi: “Gö- türseler hemen. Bugün..,, Ayrılırken tekrar yalvardı, “A- man, konsolosa, elçiye söyle de bunların bir çaresine baksınlar.., diye. Sanki onlar bu çareyi bul mak için haftalardanberi uğraş- miyorlarmış ve sanki derd asıl on- ların derdi değilmiş gibi. Kansolosluğun bahçesi ve mer- L aet B köstence’de göçmenler divenleri ne zaman götürülecekle- rini sormaya gelmiş insanlarla do- luydu. Ve kendilerine kimbilir ( Sanu 2. inci sayfada) A, â Ş M